28 Kasım 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

28 Kasım 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeniden açıfan BÜYÜK Bevogla, Ingilız sefarethanesi yanında N. 68 Imperyal Oteli Temiz ve Halic» bakan odalar Siislü salonlar Banyo daireleri Teshinat Mutedil fiatler UnbİrİnCİ S6F18 NO. 3 7 8 6 Telgraf ve mektup adresl: Cumhuriyet, Istanbul . Posta kutusu: tstanbul. No. 246y3rŞamDâ ^ O TBŞrİIIİSEnİ Telefon: Başmuharrir ve evi: 22366. Tahrir heyetl: 24298. Idare ve matbaa kısmile Matbaacüık ve Neşriyat Şirketi. 24299 24290. umhurıye ^^^^^^^^^~^^^^^~ ~^^^^^~ ^^^^r An$iklopedisi ncı cilt haztrdır. Cüzlerinizi bir an evvel ciltletiniz ^^^^^^^^r^^^^r ^ ^ ^ ^ ^ ^^^^^^^^^ Ulusal bir Yuruyuş daha: Adlar ve lâğaplar undan beş altı ay önce çıkan bir kanunla yurttaşlar bir soyadı almağa borçlu tutuldular. Bugünlerde bir yandan bu kanuna göre soyadı alımı göze çarpan bir hız alırken öte yandan yeni bir kanunla şımdiye değin Türk atlannın sonlarında kullanılan ağa, bey, efendi. hanım, paşa gibi artık sözler bütün bütün ortadan kaldınldı. Bundan geri Türk artık yalnız adile ve lâğabile anılacak. Hükumet bu kanunun taslağını verirken niçin böyle istediğini anlatan ön yazısında Türk budunu içinde kişileri yüksekIi alçaklı türlü sekilerde (derece) gösteren bu sözlerin demokrasi temellerine uygun olmadığını söylüyor. Bize birdenbire tuhaf görünecek amma işin böyle olduğu da biraz düşünmekle pek kolay anlaşılır. Eskiden okuyup yazma bflmiyen ağa, okumus efendi idi. Oyle ki asker kümelerinde okuyup yazma bilmedikleri halde türlü yararlıklanndan dolayı kumanda yerine yükseltilmiş olan ağalar, eğer sonradan okuyup yazma öğrenirlerse efendi ve bey takımma geçirilirlerdi. Bey, ağa, efendi, hele beyefendi, hanımefendi gibi sözler budunun erkek ve dişi bütün kişileri arasında göze çarpan bir ayırdım yapıyordu. Bu ayırdımın fena kullanış yüzünden ne ipsiz sapsız bir anlamsızlığa (manasızhğa) doğru gittiğini ise topumuz biliriz. Bu bey, paşa sözleıi soysal (îçtimaî) yaşayışımızda sanki bir türlü fea işi olmuştur. Onların ortadan bütün bütün kaldınlmasile ilk günlerde biraz afallıyacağunızda işkil (şüphe) ypktur. Yalnız şu var ki bir alışkanlığı bırakarak belki daha iyi başka birine geçerken bu hep böyle olagelir. Bundan sonra oluş işlerinde ve uluşal (resmî) işlerde demek her Türk kendi adile ve soyadile anılacaktır. Herkes kendi arasında konuşurken erkek için bay ve kadın için bayan diyebileceği de Kurultaydaki konuşmalar arasında iyice açığa çıkmıştır. Burası bu işin epeyce gerekli bir yanı idi. Yaşayışta herkesin kendi adile anılmıyacağı yerler az değildir. Kalabalığa söz söyliyen bir söz eri onlara karşı söze başlamak için ne desin? Söz gelimi, işte radyoda yasauldan (memur) tutunuz da orada buduna söz söyliyenlere varıncıya kadar bir takım adamlar söze başlarken kendilerinl dinliyenlere evrensel bir at san vermek yerindedir. Söz gelimi, pek iyi biliriz ki Fransızlar böyle yerlerde: Mesdames, Messieurs derler. Eski anlatma biçimimizde bu iki söz: Hanımlar, efendiler demektir. Gerektir ki yeni yolda biz de böyle yerTerde birşey diyebilelim. Bu erkek için bay, kadm için bayandır. Sokakta geçerken adını sarunı bilmediğimiz birile konuşmak için de böyle bir kolayhk isteriz. Yoksa: Hişt, beri bak! Demeğe katlanmamız gerekir ki uygunsuzluğu ortadadır. *•* Soy*adlan almakta da biraz ulu« orta gittiğimizi görüyoruz. Bu gidişle korkulur k1 bir soyadını memlekette yüzlerce kişi almış olsun. Eğer böyle olursa soyadı almaktan umduğumuz soysop ayırtlığı gene karışmış olur. Bize kalırsa bunun için metotlu bir çalışmayı göze almak gerekliği hergüıı biraz daha ileri olarak ortaya çıkıyor. Ne yapmah ki bu soyad' işi herhangi bir kargaşalığa uğramadan yürütül müş olsun? Bizim bulabtldiğimiz çara şuHur: Devlet merkezinde bir büro yaparak tutulacak kocaman bir kütükle bütün yurttaşların soyadlannı orada gözden gecirmek, doğru bulunanlan olduğu gibi, doğru bulunmıyanları ise, düzeltilme yolunu da göstererek, geri göndermek. Ancak böylelikle bu işin temiz bir yapı'ması elde edilmi§ olacağına inanıyoruz. Pariste mühim görüşmeler Şark ve Akdeniz Misaklarile Marsilya faciası hakkında müzakereler oluyor Fransız Rumen Hariciye Nazırları arasında mühim bir mülâkat olclu, Hariciye Vekilimiz de Fransız Başvekîli ve Hariciye Nazırile görüşüyor Paris 27 (A.A.) Dün öğle • den sonra M. Laval ile M. Titülesko arasında yapılan ve fevkalâde dostça olduğunu söyletneğe hacet olmıyan görüsme, bir müzakere olmaktan ziyade evvelce. yapılmıs olan görüşmelecin tekrarı ve aydmlatılması yolunda geçmiştir. Gcrüşme Yugoslavyanın notasile Macaristanm vermiş olduğu ceva • bın uluslar kurumunda ortaya at mış olduğu meseleler üzerinde oltnustur. Tethisçilerin hareketlerini baa • hrmak için yapılacak evrensel bir anlaşma projesini Fransanm vere ceği haberi gerçekleşmektedir. Bununla beraber Fransanm, Lehistamn 27 eylul tarihli Leh no • tasına verıniş olduğu cevap, doftu uzlaşması (şark misakı) hakkın daki göriişmelerin ne durumda olduğunu araştırmaya sebep olmustur. ten ziyade bu uzlaşmanın çerçeve • sini gosteriyordu. Lehîstanın Litvanya, Çekoslovakya ve Almanya hakkında ileri sürmüş olduğu ihtirazî kayitlerin gözönünde tatutması geIecekte yapılacak konuşmalar için daha zîyade ümit veeici ihtimallerin ilerlemesine miisait bulunmaktadır. M. Laval ile M. Titülesko, Fransa • Rus yakinlığım da konuşmuşlardir. Bu yakmhk geçenlerde Fransız m b'usan rorclisinde de sövîenildiği gibi Fransız devlet adamlarinca Avrupa barişinin mühim bir amilidir. Doğa Avrupasinda diizen ve siikunun be» kitilmesi ülküsünü güden bu çalişmalar, hali hazirda Türkiyenin giitmekte olduğu siyasayi ilham etmekte olup Türkiye Hariciye Bakani da Parise gelmiştir. M. Flandin ve M. Laval ile görüşecektir. Türkiye Hariciye Bakani, Türkiye Ue Fransa arasindaki IMabadi dördüncü sahifede] Teklif ediyoruz Musiki yayma teşkilâtı yapalım! r Salâhiyetli bir heyet, radyolarda dersler ve güzel konserler vererek bir mu siki seviyesi hazırlamalıdır. san'ati sayrtsindedir ki bütün millî ruhu etrahnda çevrelenmis buldu. Biz böyle bir oluşu (vakiayi) yarınm olgunlaşmiş çağlarinda bulabileceğiz. Şimdi yapılacak tek iş san'at adamlarımizı çalışmağa bırakarak kalkı garp musikisine hazirlamağa koyulmaktan ibaret olabilir. Yüksek bir musikiyi anlamak ve ondan zevk duymak şüphesiz bir terbiye ve ahşkanhk meselesidir. Simdi ne saklamalı, bizdo işte bu alişkanhk yok den'cek kadar noksandır. Konservatuar konserlerinin tecrübesi meydanda. Gelenler bir solukta sayılacak kadar az. Ama bu bizim ümidimizi kıracak değiî, mücadele kuvvetimizi artnacak bir vaziyettir. Bize evvelâ bir musiki terbiyesi siyaseti lâzimdir. Bir kere mektepler • de çocuklar gayet fena şekilde yetiştiriliyorlar. 1 Gayet lâkayt ve kifayetsiz bir [Mabadi beşincı sahifedel Ulusal musikiyı yaratmak üzere esaslar hazirlamağa teşebbüs etmis bulunuyoruz. Ankarada topbnan sa lâhiyetli bir komisyon bu is için çalışıyor. Garp tekniğini tatbik ederek meydana çıkaracağimiz musiki şüphesiz millî olacaktir. Fakat garp musikisi bir değildir. Onu alırken iislup, ifade mana, tarz ve usulünün hmamen şimdiye kadar aliştığimi» haricinde bir varlık olduğunu ehenwniyetle dusünmek ve halkı bunlars alıştırmak için biiyük bir nıh inkılâbı yapmanm zaruretini takdir etmsk grektir. Bugün garp tekniğine uygun olan bir musikimiz yoktur, flütün umduklarimizi yarmdan bekliyeceğiz. Musiki lâalettayin konulmuş bir kaıde de ğil, geniş halk kütlelerince beğenil mis, benimsenmiş eserler demfetir. Bethoven, zamanmm kaidelerini çiğneyerek yaptığı eserlerini ortaya koyduğu vakit ancak temiz ve vüksek Romanya Hariciye Nazırt M. Titalesho Şurasını hatırlatmak gerektir ki bu uzlaşmaya ait ilk teklifler, tesbit edilmis olan bir metin vermek Belgratta muazzam bir nümaqiş Bütün ulus soyadı bulmakla meşgul... Herkes öztürkçe birer at seçmektedir. Meb'usların hemen hemen hepsi soyadı almış gibidir Londrada esrarlı bir cinayet Eski Sırp diplomatını gizli bir Balkan cemivetı "^« oldurmuş: Londra 27 (A.A.) Gazeteie • m yazdıkhkriM» tore, guya sabık bir sırp diplomah, yahut bir Karadağlı gazeteci olup gaz dolu bir otel odasında ölü bulunan Voislâv Petroviç atlı adamın ölümü etra • fmda açılan tahkikat epey meraklı seyler meydana çıkaracaktn*. Ayni gazetelerin haber verdik lerine bakılırsa, Petroviç, özünü daima Balkan gizli cemiyetlerinden birinin adamlan tarafından öldü • riilm'k tahlikesine maruz sanirmis. «Daily Ekspres» gazetesi, Pet • roviçin, bir dostu ile konuşurken, Kral Aleksandrm ölümünü öpceden söylemiş olduğunu yazıyor. "Cenevreden katilleri teslim ettirmesini isteriz,, Millî fırkanın intihap dolayısile hazırladığı toplantı heyecanlı tezahürata vesile oldu Yeni soyadı alan meb'uslardan Refik Koraltan (Konya), Rarih Satir (Antalya), Hamdi Aksoy (tzmir), Hasan Saka (Trabzon), Halit Bayrak (Mardin) öztürkçe soyadı alanlar çoğalmaktadır. Denilebün ki bütün mület derin bir marakla bu ise sarılmiştır. Bunlardan bize haber veriîen ve duyulanlarinı aşağıya yazıyoruz: Halit Bayrak (Beyazit), trfan Ferit Alaçam (Mardin), Haydar Rüslü Okten (Denizli), Hasan Saka (Trabzon), Mustafa Şeref Oskan (Burdur), Servet Barin (Gümüshane), Osmanzade Hamdi Aksoy (tzmir), Saffet Kam (Erzin[Mabadi beşinci sahlfede] Gizli nüfus Yazım müddeti hazirana kadar uzahlacak Ankara 27 (Telefonla) Gizli nüfuslaırı ihbar müddetinin uzatıl • ması hakkındaki kanucı lâyihası Meclisin persembe içtimaında mii zakere olunacaktır. Lâyihaya göre gizli nüfusun yazım ı hakkındaki kanunun birinci maddesinde veriîen müddetin 1 haziran 935 tarihine kadar uzatılması mevzuubahstir. Bu tarihten sonra gizli doğum, ölüm, kaybolma vak'alarını sakhyanlardan alınacak ceza başka merasime lüzum göırülmek • sizin mahallî idareler tarafından tahsil ve yarısı ihbar edeniere ve rilecektir. Belgratta Kral Aleksandr cadderi ve Kral sarayt Belgrat 25 (Hususî) Bugün Belgrat çok heyecanlı bir gün yaşadı. Pazar olmak münasebetile her yer kapalı bulunduğu için şafakla beraber kadın, erkek bütün Belgrat halkı şehrin türkçe isrrini elân muhafaza ed'en meşhur «Ta°meydan» a akm ediyorlardı. Burada Yugos lavya millî fnrkası tarafından intihap münasebetile biiyük tezahürat yapılacaktı. Yugoslavyanın her tarafından bine yakm mümessil gelmisti. Ayrıca tezahüratta bulunmak üzere hususî trenlerle yakın şehu lerden gelen kafileler de vardı. Saat S de millî fırka mensuplart ellerinde büyük Yugoslav bayrak • ları olduğu halde meydanda göründüler. Ortalartnda, Kral Aleksan dnn ölürken söylediği son söz olan «Yugoslavyayı muhafaza edıniz!» cümlesi yazılı büyük bir bayrak vardı. En önde millî elbise'lerile bir Karadağlı, bir Hırvat, bir Sloven, bir Bosnalı bulunuyorlaırdı. Alay, meydanda biriken halkın da iltihakile buradan hareket etti. Belgradm bütün büyük caddelerini dolaştı. Mütemadiyen «yasasm Yugoslavya krallığı, Yugoslav milleti ve millî birlik» sesleri duyuluvordu Alay, Belgrat caddelerinde iki buçuk saat dolastıktan sonra tekrar Taşmeydana geldi. Meydanda hazırlanan kürsüye evvelâ miUî f» ka [Mabadi besinci sahifedCl Buhrana meydan okuma! Kont Burş 1935 Brüksel sergisinin daha ziyade bu maksatla tertip edilmekte olduğunu söylüyor Fırka Grupunda dünkü içtima Ankara 27 (A.A.) C. H. Firkası grupu idare heyeb reîsliğinden: C. H. Firkasl grupu reis vekili Ce • milin başkanlığı altinda toplandı. Evvelce hükumet tarafından taksitli olarak satılan emlâkin taksitlrmin uzatılması ve bedel miktarınm a zaltılması için Manisa m^b'uslan tarafınd°an yapılan teklif Maliye Vakilinin huzuıile konusuldu ve idare heyetisıin seçeceği bir encümen vasıtasile bu meselenin te^cik et tlrümeiine karar verildi. IIIIIUMIIIlllllllllllinillllllMIMIIIMIIIIIIIIIllllllllllllllllllllllllillillllnltlllllllllHlllllllllllllllimilllllllllllllJIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII Oz Tiirkçetfie Özlediğimiz musikiye nasıl gidilir? Radyolarda eski şarkılann çalınıp okunması kaldırıldıktan sonra Ankarada bir toplantı yapıldı. Öz Türk musikisinin temelini, diizenini kuracağız. Musiki ki ince ezgileri bütün insan topluluğunun duygu çağhyanından doğdu, gönüle içlenmeler veren ana anlamı her yerde birdir..Onun için, yurdu ve ulusu yoktur, derler. Öyledir. Büyük garp ustalarının, tükenmez yarınların ba'rrına çizip gittikleri yüce izler dile geldikçe anlatmak istediğini kavramıyan adam sezgisi, yeryüzünde çok azdır Yeter ki yapanın değil, ezginin diUni ve dinlemesini Cğrenmiş olalım. Bütün zorluklarla kolaylıklar işte burada toplanf, burada boy ölçüşür Her yiğitin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi her ulusun musiki ^»lmde de bir «kendi kendinin olu«> u vardır. Yerin, yurdun, havanın, suyun, tarihin ve germiş j'ilların yarattığı bu benliği hiçbir özenti silemez, gideremcz. Ancak bütün uluslar musikisini tek bir yol ve yordamla eleyerek daha koldam, (yordam vezninde: kola, kullanmağa uygun) daha olgun ve daha koygun (müessir, muhrik) yapan metot vardır ki ona garp tekniği derler. Tarihe kök atmış ulusal seste titriyen duyguya içliliğe dokunmaz; yalnız pürüzlerini, kaba saILÛtfen sahlfeyi çevirinizi mecburiyetieıde olduğumdan maa Gelecek sene nisanda Brüksel lesef memleketinizde kalamıyaca de açılacak olan beynelmilel ser • ğım. Maamafih dönüşte birkaç gün ginin komiser muavini Kont Ad burada kalabileceğitni ümit ediyorien Van Burş dünkü ekspresle tstanbula gelmiş ve öğleden sonra To rum. Bazı hususî işler için Irana gidiros ekspresile trana gitmistir. yorum. Brüksel sergisine gelince, Kont Adrien kendisile görüşen bir sergijri şimdiye kadar tertip edilmiş muharririmize sunları söylemiştir: sergilerden daha muazzam bir şe € Yeni Türkiyeyi yakmdan gorkilde b a z ı ı r ' a ı n a ^ 'Ç r a * a m "* senemeği çok arzu ediyordum, fakat [Mçbadi dördüncü sahıfede] gelecek hafta tranda bulunmak ııtrııııııııırnıırı ıııııııııııınıummııııııınıııııııııııııı ııııııııırımııııııııııııiiimımıııınımınııııııııııııııııııııiHmıııı nnııııııııııııı 3 fincü sahifedet Avrupa yolandan fenalık görülmiyenlerin olduğu gi notlar Yazan Ismaıl Habıp Bir de soyadlarının ancak yeni bi bırakılmaları hslbet en doğru 4 fmcü sahifedet Cevi/ agacı da kolmıbuluşlarla daha iyi olacağı düşünyor. yoldur. Bunu ııluşal bir dille bucesinde çok ileri gitmemk daha S t e d «aMfetfei I yıl 10 yıl, Spnr duna (halka) açık söylerr.ek pek uygun düşecektir. Herkesin ötehaberlerı. yerinde bir iş olacaktır. denberi var olan soyad'arından beynelmilel serginin toplanacağı Brükselden bir manzara: Ellinci yudönümü abidesi Bugün: çimdi dahi kullanılmasında hiçbir YUNUS HADl

Bu sayıdan diğer sayfalar: