22 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Nisau Cttmharlyel • TELGRAF MÂİİRLEDÎ Kararnamede sınıf ve rütbe renkleri için yapılan değişiidik alâkadarlara bildirildi Ankara 21 (Telefonla) Ordu kıyafet karamamesinde yapılan deği şiklikler alâkadarlara bildirilmiştir. Buna nazaran 24 üncü maddenin K fıkrası kaldınlmış, 26 ncı maddede geuerallann yaka renklerini tarif e • den (fırka kumandanı ve daha yu kan generaller ankoni kınnızı çuha, liva kumandanı mirliva generallerle muadilleri kendi sınıflan rengi çuha) cümleleri aşağıdaki şekilde değiştiril miştir. (Muharib sınıf generaller ankoni kınnızı çuha, muavin sınıfı generaller ankoni kırmızı çuha kenannda yanm santimetro sınıf rengi çuha veya ka dıfe bulunur.) 26 ncı maddede yazıh (askerî fabrikalar barutî siyah çuha) yazısı altına (kara mühendis subayı; barutî siyah çuha san renkte mühendis işare ti) cümlesi eklenmiştir. Gcne bu maddedeki (haritacı yeşil çuha) altma (harita subayı: Ye şil çuha san renkte mühendis işareti) cümlesi eklenmiştir. 38 inci madde kaldınlmış.br. Ka rarnameye 39 uncu madde olarak ta şu eklenmiftir: Motör kutlanan ve zırnlı vasrtaîarda top ve tüfek başında bulunan, inşaat atülyelerinde ve tavla hizmelle rinde çalışan erbaş ve ere de koyu renkte ve yerli mamulâtından tulum şeklinde elbise verüir. 40 ıncı maddede ve on ikinci sa hifenin nihayetinde yazıh (caket ve kaput apuletlerinde san maden ay yıldız bulunur) cümlesi yerine caket ve kaput apuletlerinde apulet etrafı yaka kenan işlemeli ve ortasında iş lemeli ay yıldız bulunur cümlesi konmuştur. Karamamenin diğer maddeleri de yapılan diğer değiş,iklikleri göstermektedir. Avrupa yolundan notlar Askerî kıyafetler ** A P OL İ Iki türlü tedavi ostlarıradan birinin on altı yaşlannda kadar, hasta bir kızı var. Aradasırada yoklamağa giderim. Geçen gün, çocuğu her vakitkinden iyice buldum. Babası, bu salâhı şöyle izah etti: Kızımın hekimini değiştirdik. Bımdan önceki de çok iyi idi. Fa kat, çocuğun üzerinde menfi tesir yapıyordu. Her gelişinde, odadan içeriye endiseli bir yüzle giriyor, uzun uzun muayene ediyor, başını sallıyor, kelimeleri aezmdan teker teker çıkanyor, hastayı da, bizi de paylryor, ertesi sabah gene geleceğini, hastanın yanında söylüyor ve asık bir çehre ile çıkıp gidiyordu. Her defasmda da, o ge lip gittikten sonra, kızımın harareti arbyor, iştihası kesiliyor, kendisini yeis bürüyordu. Dostlanmızdan biri bu şimdiki doktonı tavsiye etti. Allah razı olsun! Bu, daha ilkinden büsbütün başka türlü davranmağa başladı. Hastahğa ehemmiyet vermiyor gibi göründü. Daima güleryüzle içeriye giriyor. Hasta ile meşgul olmadan evvel, şundan, bundan, havaiyattan bahsediyor. Çocuğun başı ucunda bir kitab veya gazete görürse, onu eline alıyor, dakikalarca hasta ile buna dair mübahasa ediyor. Zavallı kızım: Vapurumuz sa cak, bütün pen bahtan akşama Bezleria bayraklar gibi cereler bayrak kadar Napolide sallandığı bu sokaklar* larla süslü idi. kalacak. Akdeni Fakat b e da bayrakları da bezleş bayraklar z I egri i n zin mavüiğini bi mlf sandım! çizmeliyen ttal sallandığı bu so yan yanmadası kaklarda bayrakismtnl Habib Seviik nm kıyı şehirleri ları da bezleşmiş içinde, bir milyonluk gövdesile, en sandım! kalabahğı burası. Denizin geniş bir Birçok kimseden Napolinin îstan hilâl çizgisi çevirerek yarattığı kör bula benzediğini işitmiştim. Meğer ifezi baştanbaşa kucaklıyan şehir, dakisinin de dışma bayılıp içine pek ha ilk bakışta, üç kısımlıkmış gibi göbakmamalıymış. îkisi de güzefliğin rülüyor: Solda bir tepeye yaslanmış zenginliği altında bir yoksulluk sakkabarık Napoli, ortada limanla di ltyor. Bu benzeyişi dış görünüşleri ğer tepe arasına serilmiş düz Napoli bakınumdan da tamamlamak için İsve sağa doğru körfezin öteki ucuna tanbula fedakârhklar yaptırıyorum: kadar şeridleme uzanan sayfiyeler Sarayburnile Kadıköyünü birleştirip Napolisi: îri başb, yassı gövdeli, kıvBoğazla Halicden vazgeçmek; Bos rık ve uzun kuyruklu bir şehir! tancıya kadar karalann Moda ve Fener gibi eşsiz sivriliklerini kaldırarak Tuhaf, buranın herşeyinde bir 0 çüzlük göriir gibiyim: Tepeler üç ta İzmit ve Gemlik körfezleri arasındaki Bozburnun ucunu getirip Bostanne; en aolda Pozilip, ortada Senelm, cıdan Adalara doğru kıvırmak; A ve en sağda Sorrant Birincisi asıl şehdaları da Karpi adile bire indirdik ri taşryor, ikincisi limana bakıyor ve ten sonra bir boy daha kabartılmış ücüncüsü burunlama bir atılışla körolan Alemdağının içine görünmez bir fezin hilâllenmesini tamamhyor. Körfezin ortasına ve asıl Napolinin do baca yerleştirerek tepesinden duman çıkartmak: tşte sana bir Napoli! ğusuna düşen Vezüv bile üç çeşid: Eteği yeşil, gövdesi bakır, ve tepesi İstanbulun Napoliden imreneceği duman! tek şey bu dumandır. Dağlann çıp Şehrin kendisi de üstüste üç ana lakları kahplarile, ormanlıları ka cadde ile üç katlı bir yapı gibi: Altbuklarile, yanardağlar ise içlerile yata ve limanın solunda rıhtım boyu, şarlar. Hele Verjv, yalnız dümanı ve şehri kornişliyen bu asfalt kuşak Nalâvile değil zaman zaman yükselip polinin en güzel gezinti yeri. Daha kısalmasile de canh bir varlık gibi. yukarıda Roma caddesi, bizim Be On dokuzuncrı asır ortalarmda boyu 1200 e yakındı, biraz sonra 115 metro yoğlundaki Doğruyol gibi, şehrin habirden arttı, bu asrın başında da o reket ve ticaret daman. En üstteki artışın yarısına yakın kisalmıştır: Viktor Emanuel caddesi, Napolinin Aşkı kabardığı vakit uzayan ve içi boynunu gerdanlryarak bütün şehre nin zembereği kırıldığı vakit kısa ve körfeze bakan gergin bir panaro lan duygulu bir dağ! ma. Üç yoldan alttaki gösterişli, or tadaki işlek, ve üstteki ömür! Onun hayvanlardan daha diri ol Tepeler ve karalar değil deniz de duğu onda göz yaşınuı bulunuşundan üçüzlü: Dış, Tirenien denizi; avlu, da belli: Lâvlaruı kabuğundaki kö pükler, yükseklerdeki soğuk hava ile Napoli körfezi, ve şehirle sarmaşan, donunca, döne döne indikleri için iç liman. Limana bakıyorum, üç daliki uclan sivrileştiğinden armud bi gakıran görülmektedir. Limanla rıhçimine girerek ve armud büyüklu tım boyu arasındaki, ta on üçüncü ağünde katreler gibi dökülüyorlar. sırdan kalma, çok garib biçimli ya Coğrafyacılar bunlara «Volkan bompıya bakıyorum, Nuovo denen bu kışlamsı saray ve şatomsu kale dahi, baları» diye korkunc bir ad takmış bizim başlığı aluynış Galata kulesi lar. İyi ki İtalyan ruhu harbci değil gibi, üç tane kalın bürcu göğsüne yave şiir onlarca dövüşten üstün; Na pıştırarak kurulurken tunclaşmış bipolide bunlara «Vezüvün göz yaşları» rer tarih gibi dikilen bu üç kulede deniyor: Değil mi ki yanık bir âşıktırtıllı mazgallannda sıntan asırları tır, elbet ağlıyacak! göstererek öğünüp duruyorlar! Hiç kımıldamıyan ölüdür, hiç istifini bozmadan kıyamete kadar işle Hepsinden tuhafı, Napoliyi kendi tarihimizde aradım, meğer biz de bu yip duran da tam diri değil. Vezüvün de bizim gibi uykusu, uyanışı, yor rayı üç defa kuşatmışız: Biri Fatih, gunluğu ve öfkesi var. Çok defa usul, diğeri Beyazıd, ücüncüsü Kanunî zabazan da sar'alı. Vakit olur, ölü gıbi; manmda. Üçünde de, yalnız kalesi sarp olduğu için değil, denizi sığ ol nöbeti tutar, deli gıbi. Uyanışı sıç rayıştır, teprenişi zelzele! duğu için burayı alamıvoruz. O za manlar denizinin yufkalığından ağır Tarih onun ctercümeihal» ini an cak yirmi beş asırdır biliyor, Roma basmıştı; sonradan İtalyanın en ka labalık limanı oluşu da denizinin de lılar onu uzun asırlar pörsüyüp bitmiş sandılarda. 79 yüında birdenbire rinleştirilişindendir: Su inince şehir gıirr.bürdıverek yamacındaki iki şeh kabardı! ri lâvlarile örtüverdL Altına asır Napoli ile Vezüv... Şehir, körfeze başında da küllerini Istanbula kadar atlastan eteğini uzatıp, tepesindeki göndermişti. Insanlar onun yirmi beş şatolan tac gibi başına geçirerek, caddelerini kemerler gibi takıp ta asnndan şunu öğrendiler: Çok uzun uyumuşsa uyanışı da yaman oluyor, kıştırmış bir hasba... Ve Voeüv, ye şimdiki gibi piposunu tüttürür du şil eteğini çepçevre köylerin pırıltılı rursa, pek o kadar korkma. Amanın işlemelerile süslüyerek, lâvlardan keyfi bozulmasın! donma göğsünü şerha şerha gerip, Ismail Habib başı üstündeki dümanı gösterişli bir Düzeltmcler; sorguc gibi göklere uzatan içi yanık Çarşamba günku Marsüya yazısı cfirünbir âşık: îyi ki o erkek bu kadının iden düne* diye başlarken tgünden güne* çini görmüyor; soğurdu! diye çıkmış. Ertesi günkü Nis yazısımn Ben bile gördüğüme pişman oldum. da 4 üncü fikraszndaki «en pahalı lâm Liman nhtımdan biraz içeri dalınca balar* da «en paslı» diye çıkmış. i net bizim iç Galatada gibiydim. Dar. a sutunun üçüncü fıkrasındaki bir cümle ğacsız, kuru ve pis sokaklar, şehrin de karmakarifttr. Şöyle olacak: «... ust bu kalabalık ve işlek çarşılı mahal lelerindeki evlere çamaşırlar ve bez ktytstnt dağtn böğrune astntf söbü bir çernbert. ler asmışlar. O gün galiba İtalyan faşizminin bir kutlulama bayramı ola İ. H. • • • • *• •• •»ffrftftıııınıııııııiMiKtıııııı • • ı ••t *•»• a • • ı Boğazlardakî rejimin değişmesini nîçin istedik? fBaşmakaleden mabaid] Biz Lozan andmı imzaladığımız zamar» Versaydan ba^ka ve ondan sonra Triyanon da varcb, Nöyi de •ardı. Şimdi Versaym beşinci fash yıkıldıktan sonra diger anlarda da sarsmblar belirdiğini görüyoruz. Eger bu çorap sökügü gibi boylece gidecekse Çanakkaîede bizim durumumuzun da kendi ve eski halinde kalamrya cağını çabuk ve kolay anlamak lâ znndır. İşte biz bu açık gerçekliği habrlatmak ve anlarmak istedik. Onun gereği gibi anlaşılması gecikmiyece ğinden de en kesin (kat'î) yöntemde emin bulunuyoruz. Taymis gazetesinin manbğına go • re Boğazlar rejimi yalnız Kara ve Akdenizler devletlerinden başka Al manyadan başlıyarak Tuna mecralan boyunca bütün Avrupa karası dev letlerinı de alâkadar ediyormuş. Bu manbğı ayni silsilede genişleterek Jıbraltar Boğazından çıkar ve bütün Manş ve Şimal denizlerini dolaşa biliriz. Eğer bu denizlerde sahildar devletlerin hepsi ayni kayidleri kabul ederlerse biz de Tuna nehrinin Boğazlardan da aktığını o zaman düşüne • «MMinııuııaanııuuıuuiiııiüinıunHnınnınııiBiııaımııutıııın Kalkacak lhtısas Sümer Bank umumî mahkemeleri heyeti dün toplandı 5 yerde bu mahkeme Ekonomi Bakanı bankalerin devamına lüzum nın faaliyeti hakkında izahat verdi kalmadı Ankara 21 (Telefonla) Kan, Sinob, Lüleburgaz, Van, Siird ihtısas mahkemelerinin yıllık istatistikleri oralarda yapılacak işlerin pek azaldı » gım, mevcud işleri mahallî asliye mahkemelerinin de görebileceğini göster miştir. Bunun üzerine bu ihtısas mahkemelerinin kaldınlması takarrür et miştir. Kan, Sinob, Lüleburgaz ihtısas mahkemeleri karamemsinin tebliğin den itibaren Van, Siird mahkemeleri de bir hazirandan itibaren kaldınla cakbr. <=.^~>. t " r Akây nizamnamesi Ankara 21 (Telefonla) Akay Işleune İdaresi nizamnamesinin 6 n a maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Buna göre Müdür, İkbsad Vekâletinin yazı ile bildirmesi üzerine Icra Vekilleri Heyeti karan ve Cumhurreisinin tasdikile tayin edilecektir. Encü~ mene giren kısım şeflerile Yalova Kaplıcalan müdürü ve teftiş kısmı şefi de müdürün inhası üzerine İktısad Vekâletince tayin olunacakür. Doktor! Ben ne vakit iyi olaeağrm? Diye sorsa, o gülerek mukabele ediyor: Hastalığın birşey değil ki, ço cuŞum. Biraz istirahate muhtacsm, o kadar. Hele kendini topla, inşallah yazın, beraber gezintiler yapanz. BeAnkara 21 (A.A.) SümeT nim de sen yaşta br kızım var... O Bank heyeti umumiyesini te*kil eden nunla seni tanışhnnm. Olmaz mı? Bütçe ve îktısad encümenleriîe Ma Ve sonra: «Ben gene gelirim.. Buliye Vekili Fuad Ağralı ve Ekonomi radan geçerken uğranm» diyip, gidiBakanı Celâl Bayar, Bütçe encüme yor. ni başkanı Mustafa Şeref özkanın Çoculc, o gittikten sonra, kendi kenbaskanlığında toplanarak banka i dine şöyle bir muhakeme yürütmeğe dare heyeti raporile bilânço ve kâr ve alıştı: zarar hesablarını tasvib etmiştir. Ben cidden ağır hasta olsay Sümer Bank Umum Müdürü Nu dım, bu hekim benimle daha çok ve rullah Esadın da hazır bulunduğu bu daha yakından mes,gul olurdu. Böyle toplantıda bazı saylavlar tarafmdan güleryüz göstermez, lâkayd davrantemenniler izhar edilmiş. ve Ekonomi mazdı. Demek ki, tehlikeli bir hastalığm yoL Onun dediği gibi istirahate Bakanı Celâl Bayar izahat vermiştir. muhtaam... Bütçe encümeni başkanı Mustafa Şerefin, Süme/Bankın umumî mesaisi ve başardığı işler hakkmdaki takdir kâr sözlerile bitmiş, olan bu toplanb ya aid müzakerat safahab yann bü dirilecektir. Ve tuhsf dssfil mi? Bu düşünceler. ş çocuğun maneviyabna çok tesir etti. Şimdi eskisi gibi hararet derecesi yükselmiyor. iştihası açıldı. Doktorumı seviyor. Onun dediklerinden kat'iyyen dışanya çıkmıyor. Şimdi de, büsbütün davranmak için yazı bekliyor. Doktorun bu nikbinliği, garibdir, bize de tesir etti. O bizden hakikab gizlemediği halde, ben de, karun da eskisi gibi ümıdsız değiliz. Çocuğa karşı daha güleryüz, daha fazla ümid izhar ediyoruz. Ve içimizde bir kanaat var: Evlâdımız behemehal kurtulacak! Bu güzel ve ŞUUTIU tedavi usulünü takib eden hekimi takdis ettim. Insanlan mezara bile güleryüzle teşyi etmek insanlığın en büyük fezailinden biri olsa gerektir. Ercümend Ekrem TALU biliriz. Sözün kısası $udur: Eğer banş i • çin silâhlan azaltan kollektif bir garanti yoksa herkesin kendi durumunu kendi kuvvetlerile koruması bir za • rurettir, ve banş arbk ancak bu sisteme dayanabilir. Türk topraklan olan Çanakkalenin bu kaide haricinde ka lamıyacağım azıak düşünmekle pek âlâ Taymis te anlıyabilirdi, ve eminiz ki anlıyacakbr. YUNUS NADt Mühim bîr icad Vücud içindeki uzuvlann faaliyeti sinemaya alınabilecek Paris 21 Insan vücudündeki uzuvlann faaliyeti bundan böyle sinemaya alınabılecektir. M. Darsonval, 8 nisanda, Fran sa Fen Akademisinde, doktor Jorj Ciyanın yeni bir icadını arzetmişür. Bu icad, gayrimüdevver bir saüu ih tiva eden bir takım adeseler sayesin de harikulâde ışık kabiliyeti olan bir objektiftir. Bu objektifle doktor Ciyan, vü cudü beşeri tam faaliyet halinde si nema şeridine çekmeğe muvaffak ol muşhır. Resimlerin sürab alelâdefilimlerinkinin aynidir. Işık membamm kesafeh, gerek hastalar ve gerek makineler için bir tehlike teşkil etmi yecek derecelerde arbnlmışbr. Bu keşif sayesinde, doktorlar, şu veya bu uzvun yalnız hali ataletteki vaziyetini değil ve fakat o uzvu işlerken de tetkik edebilecekler ve teşhi» • lerini kat'iyrtle koyacaklardır. Ayni zamanda, kanın şireyanîar içerisindeki tarzı cereyanmı, nefes borulannm inbisatını, hicabı hacizin takallüslerini, midenin faaliyetini, yiyeceklerin imbsas ve hazmuu perdede görmek mümkün olacakbr. Tapu sicilleri için bir tadil Ankara 21 (Telefonla) Tapu sicilli nizamnamesinin 95 inci maddesine bir fıkra eklenmiş,, 100 üncü maddenin birinci fıkrası 123 ve 128 inci maddeleri değiştirilmiş, 124, 125, 126 ncı maddeleri de kaldınlmıştır. 95 inci maddeye eklenen fıkra: «Diğer gayrimenkullerle müşte reken rehin edilen bir gayrimenkule aid borcdaki teminatın tahsiline dairdir. 103 üncü maddenin değiştirilen fıkrası da tapu kayidlerinde üç sahife dolduğu takdirde memurun ne yapacağını gösteriyor. Memur son meşgul sahifeden sonra gelen sahifeye eski sahifenin bütün kayid ve muamelelerini nakiedecektir.» Rus artistlerinin konserleri Ankara 21 (Telefonla) Sovyet artistlerinin Ankaradaki konser serisi devam ediyor. Artistler bu akşam 16 da Musiki mektebinde muvaffa • kiyetli bir konser daha verdiler. Yann akşam da siyasi bir konser vereceklerdir. mahhlde Istanbul Valisinin Ankara temaslan Ankara 21 (Telefonla) Vaîi Muhittin Üstündağ şehrimizdeki te maslanna bugün de devam etti. An karada bir iki gün kalacağını, vilâyete aid işlerle meşgul oîduğunu söyledi. Bayan Afetin seyahati Paris 21 (A.A.) Bayan Afet, refakahnde Türkiyenin Paris elçisi ve Londra büyük elçisinin refikası ve kızı olduğu halde Versay şatosunu gez miştir. Kendileriri saray muhafızlan gezdırmıştır. Bulgaristandaki kabine buhranı Sofya 21 (A.A.) M. Toşeı. yeni kabineyi teşkilden vaz geçmişür. I Osmanhcadan türkçeye karsılıklar kılavuzu: 2 7 1 öz tfirkçe koklerden gelen söılerin karçiana (T. Kö ) beldeği (alâmeti) konmuştur. Buo!»rın heı biri hakkında slrasile uzmanlarUnlzln (müteKassls) yazıl&rini gazetelere vereceğiz. 2 Yeni konan karşlllklarln iyi aylrd edilnıesi için, gereğine göre. fransızcalarl yazllmıj ayrlca örnekler de konulmuştur. 3 Kökıi türkçe olan kelimelerin bugünkü tşlenmiş ve kullanllan sekilleri allnmlştlr Aslı ak o!an hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe «çek» kokünden gelen şeki! gibi. Iş'ar etmek Bildirmefc Örnek: İf'ar ettiğiniz tariki hareketi tasvib ediyorum = Büâirdiğiniz hareket yolunu uvgun bulvyorum. İşaret = îm, işaret (T. Kö.) İfuret etmek = Gö«ternaek, unlemek, işaret etmek Ifgal = Tutav, işgal (T. Kö.) Işgal etmek = Uğrastırmak, kaplamak, alınak, tutmak, ele geçirmek, işgal etmek Ishad etmek = Tanıklamak Örnek: Bu meselede herkesten evvel ve herkesten ziyade sizin kendintzi işhad etmk isterim s= Bu sorumda herl::sten öıu ce ve herkesten çok sizin kendinizi tamklamak isterim. İstihad «tmek = Tanık tutmak İşmizaz = Yüz buruşturma lştial = Tutuşma Örnek: !§tial, birdenbire olduğundan birşey kurtarmağa tmkân hasü olmadı = Tutuşma birdenbire olduğundan birşey kurtartlamadı. tştial etmek = Tutuşmak Örnek İştial eden otlar büyuk bir orman harikine sebeb oL. du = Tutuşan otlar büyük bir orman yangvnma sebeb oldu. Iş'al etmek = Tutuştusmak İştigal etmek = Uğraşmak Örnek: İştigal ettiğiniz mesele çok mühimdir = Vğraştığınız sorum çok önemlidir. 1tiha = tştah İştihar etmek = Tanınmak Iştikâ etmek = Yanılamak, sızlanmak Örnek: 1 Bu yolda harekette devam ederseniz sizden ijtiku edeceğim = Bu yolda hareketi sürüp gbttirüneniz yantilıgaeağım. t Kime iştikâ etmeli? = Kime stzlanmalı iderd yanmati)? Şikâyet etmek = Derd yanmak Şikâyet = Yanı, sızütı Örnek; 1 Şikâeytiniz üzerine bu meseleyi tahkike giri . şüdi = Yamnız üzerine bu sorumu arasttrmağa girisüdı. 2 Şikâeyete mahal vermiyerek = Sızütıya meydan ver miyerek. Istirâk = Ortakhk tştirâk etmek = Octak olmak, ortaklaşmak Örnek: 1 Bu sikâyete ben de iğtirak ederim = Bu yanıya ben de ortak olurum. i Bu işte stsinle işttrak edeltm Bu iste slzinle ortak laşalım. tştiyak = Göresî Örnek: Çoluk çocuğa teskin edilmez bir iştiyakım var = Çaluk çocuğa söndürülmez bir göresim var. Işve = Kırıtım Örnek: Birçok isvelerden sonra meramını anlattt Birçok ktrıtımlardan sonra istediğini anlattı. lşvebaz = Kırıtkan, baylan 1ta* t = Uyrum Örnek: Küçuğun büyüğe itaati lâzvmdv = Küçüğün büyüğe uyrumu lüzumludur. İtaat etmek = UyiB.mak, baf eğmek Örnek: Devlet kc^unlanna itaat edelim = Devlet kanunla nna baş eğelim luyurahm). İtalei Us&n = DU uz«tım Ithaf etmek = Armağanlamak Örnek: Bu eserimi namı âlinize ithaj ediyorum = Bu ese rimi yuca adınıza armağanlıyorum, ttham etmek = Suçlamak Ornek: Bu işte cürüvı kimin olursa olsun lisanı halk sizi itham edecektir = Bu işte suç kimin olursa olsun halkm dili sizi suçlıyacaktır. Itibar (Bak: Revaç) = Yalım, kredi (T. Kö., ttibarî = Koyma Örnek: Birşeyin hakiki kıymetile itibari kıymeti arastnda= Birşeyin gerçek değerüe koyma değeri arasında. İtibaren = denbeci, den başlıyarak Örnek: 1 Bugünden itibaren Bugünden batlıyarak 2 0 zamandan itibaren = O zamandanberı. İtidal = Aran, yavaşıma, sinem, ılım Örnek: 1 Her işte fazla veya noksan değil, itidaüe hare ket gerektir = Her işte artik veya eksik değil, aran ile hareket gerektir. 2 Hübub eden rüzgânn itidale doğru dönmesi = Esen yelin yavaşıma doğru dönmesi. 3 Havanın itidali = Havanm ılımı. İtidal kesbetmek = Yavaşımak, yumuşamak, ılımak Örnek: Dört günlük sağnaktan sonra bugün hava itidal kes. betti = Dört günlük sağnaktan sonra bugun hava yavağidı (yumuşadı, uıdı). Mutedil = Orta, ılıman, sinemli Örnek: 1 Mutedil bir şekilde hareket etmek isterim =s Orta bir şekilde hareket etmek isterim. 2 Hava bugün pek mutedil = Hava bugün pek ıtonan, İtikâl = Afinma. Itilâf = Anlaşma, uyuşma Örnek: 1 Aramızda bir itilâf husulü için = Aramtzda Wr anlaşma olması için. 2 İki devlet arasındaki itilâfa nazaran İki devlet orasındaki uyuşmaya göre. Ademi itilâf = Uyuşmazlık, anlaşatoazlık Örnek: Armızdaki ademi itilâf o kadar mühim değüdir = Aramızdaki uyuşmazlık (anlaşamazhk) o kadar önemli değüdir» Itimad = Güven İtimad etmek = Giivenmek İtiraf = İtiraf (T. Kö.) ttiraz = İtiraz (T. Kö.) ttiraz etmek = özür dilemek özür (Mazerte) = Özür (T. K6.> İtiyat = Alışkanlık İtina = özen Itmam etmek = Tümlemek, tamamlamak, bitârmek İtminan = Dinizli İttifak = Bağlaş İttihad = Birlik, birleşme Ittisal etmek = Bitişmek İtyan etmek (Serdetmek) = Getirmek tva etmek = Barındırmak tvaz, taviz = Değisit tvicaç Büksülme İzah = İzah (T. Kö.) İzale etmek = Gidermek İzam etmek = Büyüksemek İz'an = İzen, izao tzaz etmek = Ağırlamak Izdiham = KaUbahk

Bu sayıdan diğer sayfalar: