26 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 11

26 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Kisan «33 Lüzumsuz bir seyahat Denîzyollari Umıımî Müdürü yaptıracağımız vapurlar için tetkik seyahatine gitmemelidir, bu seyahate harcanacak paraya yazıktır Iki umumî müdürün seyahate çı karak Almanyaya gittiklerini ve ora j daki bahrî inşaat tezgâhlannı ziya ret ettiklerini farzedelim. Orada görülecek nedir? Gemiler Eyüb oyuncağı değillerdir ki bir yerde herşeyinin yapılıp bitiriverildiğini düşünelim. Makineyi yapan başka bir fabrikadır. Tahta aksamı diğer bir fabrika dan gelir. tstim borulannı, puslalarını, saatlerini, düdüklerini, vinçlerini imal eden fabrikalar hep ayn ayrı dır. Hatta bir Ingiliz vapurunda bir Alman, bir ttalyan vapurunda bır Fransız fabrikası tarafmdan yaml mış aletlere bile raslamak mümkündür. Çünkü o fabrikalar bu aletleri imalde beynelmilel bir söhret ve muvaffakiyet kazanmışlardır. Berlinde ziyaret edilecek deniz inşaatı tezgâhmda görülecek şey kup kuru bir binadan ibarettir. Bu inşaat müessesesinin mükemmeliyeti hak kında fikir edinmek için bütün bu fabrikalann her birinde haftalarca tetkikat yapmak, bir ay Berlinde kalmıyorsa birkaç ay da Almanva haricindeki fabrikalan gezip görmek icab eder. Bir bahri inşaat müessesesi için yapılacak tetkikat bu kadar sürerse, on tanesi hakkında fikir edinmenin nekadar zamana mütevakkıf olduğu kolayca hesablanabilir. Uzun sözün kısası, bu tetkikat se yahatleri lüzumsuzdur. Ismarhyaca • ğımız vapurlar için bir işaretimizle Bu farklar o derece küçüktür ki bütün bu müesseseler adamlannı bihiçbir zaman, hiçbirinin üzerinden zim ayağımıza kadar göndererek JSmükemmel bir gemi olmak vasunı tediğimiz bütün malumatı, plânlan ve kaldıramaz. saireyi verebilirler. Şimdi bir lâhza bütün dünya de • Bundan bir müddet evvel tasar nizcileri için malum olan bu haki ruf için Türk bayrağını ecnebi su katleri bir tarafa bırakalım da îtal larında dolaştıran yegâne hattı yadaki bahrî inşaat tezgâhlarile memızı ilga etmeyi düşünen bir mües selâ Almanyadaki tezgâhlar arastnda sese şimdi lüzumsuz bir seyahat için teknik itibarile baa büyük farklar binlerce lira para harcayamaz, har bulunduğunu kabul edelim. camamahdır. | Bu takdirde dahi yapılacak bir tetBu bahse tekrar avdet etmek üzere kik seyahatile bunlan anlamaya imbugünlük bu kadarla iktifa ediyoruz. k^n ygktur» Niçin mi? CEVAD FEHMt (Bastaraft birind tahifede) Avrupanın denizci memleketleri muayyendir ve buralardaki bahrî inşa at müesseselerinin adedini de par makla sayarak tesbit etmek pekâlâ mümkündür. Demek ki tetkik seya hatlerinde bu 5 10 müessese gezi lecek ve derecei mükemmeliyetleri hakkmda fikir edinilecektir. Eğer hedef bu ise boşuna zahmet... Biz şimdiden söyliyelim ki bütün bu müesseseler fennin bugünkü terakki ve inkişaf haddine tam manasile u lasmış muazzam, muhteşem teşek küllerdir. Bizim ısmarlıyacağunız küçücük vapurlan değil, her biri bir memleket kadar büyük olan trans atlântikleri birbirinden farksız şe kilde inşaya her vechile muktedir dirler. Uzun söze ne lüzum var, misaller ortadadır: Işte Almanlann yaptıklan Bremen ve Avrupa, işte Italyanlann yaptıklan Reks ve Kont di Savaya, işte Ingılizlerin yaphklan Kraliçe Mari ve işte Fransızlann bitirmek üzere ol duklan Normandi Burada bir sual varid olabilir: Mükemmeliyet itibarile bu gemiler bir birlerinden kı! kadar olsun farklı değil midirler? Bu suale yekten «evot, değildirler> cevabı verilemez. Fakat aralanndaki farklar o decere incedırki bunlan inşaat tezgâhlannda a • lelâcele yapılacak bir gezintile değil, haftalarca sürecek fennt tetkikatla dahi derhal anlamak imkânsızdır. Türk milletine aid haklarla tarihî hakikatlere bir tecavüz (Bas taraft birinci sahifede) Şurasmı kaydetmeden geçmiyelim; Lıman Paşa; Çanakkale Boğazına gelerek komutanlığı ele aldıktan sonra o zaman hâkim olan Alman noktai razarmı tatbik ederek sahili tamamile boşaltmış ve yalnız gözcü posta lan bırakarak bütün kuvveti geri aldırmış, düşmanı sahile çıkmak için serbest bırakmış bulunuyordu. Hal buki daha evvel orada bulunan Türk kuvvetleri deniz boyunda katt mü dafaa için sahilde kuvvetli bulunu yorlardı. Lıman Paşanın fikri; düş • manı mukabil taarruzla denize dök mekti. Gerek kendisi, gerek cenub grubu komutam olan «Veber Paşa» temmuz 1915 tarihine kadar üstün ve hâkim ttilâf donanmasının sayısız toplannm ateşleri altında Türk tü menlerini bu mukabil taarruzlajfda erittiler Netice malumdur. Liman Paşanın (mukabil taarnız tabiyesi) nin düşmanı karaya bırakarak Türkiye cephesinde mümkün mertebe fazla itilâf kuvvetleri tesbit etmek bakımından doğru olup olma dığı ve böyle bir tabiyenin lüzumuna kendisinin de kalben inamp inanmadığı münakaşaya değer. Herhalde hakikat olan bır şey varsa o da; bu tabiyenin düşmanı karaya çıkmakta hemen, hemen serbest bıraktığı ve lü • zumsuz yere on beş Türk fırkasını birkaç defa erittiğidir. Türk ordusu; üstün ve hâkim düşman gemi tbp larına karşı (dört ay) birçok defalar deniz kenarına kadar düşmanı sür mek suretile kendisi için imkânsız birşey olamayacağmı ispat ettiği gibi Türk milleti de Liman Paşa tabi yesinin bu israfına tahammül etti. Fakat bu israfın acı neticeleri ve tabiî zararları sonradan 1917 ve 1918 de görülmüştür. Cmnhuriyet I elli, altmış Alman zabitine niçin müşkülât gösterecekti? Bilâkis Türkiye müttefik ve misafirlerine her yerde ve her zaman müstesna ve müreccah muamele göstermiş ve hatta; TiroL Galiçya, Romanya ve Makedonya cephelerine kadar ordular göndererek ve kendi müdafaasını ihmal ederek kat'î neticenın elde edilmesi için örnek olacak ve belki daha ileri ge çecek bir feraçatle hareket etmiştir. Makalede bundan sonra ay ıı sözleri görüyoruz: «Çanakkale zaferi; herşeyden o> • vel General Liman fon Sandcrsin kendi eseri olup onun dahiyane sevk ve idaresi.™..» Liman Paşanm sevk ve idaresi hakkında yukarıda bir nebze malumat vardır. Liman Paşanm idare kudre tini göstermek ve daha ziyade tebarüz ettirmek maksadile müellif: «Türk ordusunun teçhizatı fena, teknikçe düşmandan geri, silâhlan fena ve topçu su modern olmadığını» beyan ve «ikmal işlerinin işlemediğini» ilâve ediyor. Çanakkalede sahil müdafaası için mevcud birkaç mantelli top görmüş olmak dolayısıle yüzbaşı Vilmerin bu fıkre düşmüş olması çok muhtemel dir. Esasen Kireçtepede bulunan Vilmer müfrezesinin büyük bir kısmını jandarma taburlan teşkil edıyordu. Teçhizat ve teknik itibarile Türk ordusunun ve bilhassa 1914 te top çusunun Alman ordusu ayarında olduğu ispata ihtiyac göstermiyecek bir hakikattir. îkmal işlerinin işlememe si de Çanakkale cephesi için mevzuu bahsolamazdL Ancak gene yüzbaşı Vilmerin Istanbuldan ısmarladığı bir maddenin geç kalmış olmasından bu fikre düştüğü anlaşümaktadır. Yüzbaşı Vilmer söze şöyle devam ediyor: «Bu müşkül ahval ve şerait altın da Cihan Harbmın en parlak muvaffakiyetlerinden birinin elde edilmesi, General Liman fon Sandersin eseri olup; bu sayede Istanbul ve Türkiye kurtanlmıştır. O büyük muvaffaki yeti; Gelibolu yarımadasında «kendi vatanlan için» çarpışan Alman zabit ve efradına da borcludur. Ayni za manda Türk zabitlerinin hizmetleri de olup » Büyük Harbe iştirak etmiş Türk ve yahud müttefik, fakat salim düşün celi bir şahsın bu sözleri okuyunca derin bir esef duymaması kabil de • ğildir. Bir tarafta Çanakkalede (9) ay zarfında (200,000) zayiat vermiş bir Türk ordular grubu diğer tarafta bu ordular grubunun içinde en çok ma yin ve topçu hizmetile muvazzaf cem'an (100) kadar Alman subay ve efradı mukayese edılirse; (îstanbulu ve hatta Türkiyeyi kurtarmak) şerefınin kime aid olduğu kolayca anla şılabilır. Yanlış bir iddia daha! Anafartalar Kamandam Mustafa Kemal erkâniharbiyerite heraber Izmîrde 23 nisan Çocuk bayramı 23 nisan Çocuk bayTamı memleketîmizin her tarafında olduğu gibi lzmirde de çok efınlı bir surette kutlulanmıştır. Yukanki resim tzmirde Çocuk bayramına iştirak eden yavrulan göstermektedir. maz, yahud da çıktıktan sonra bu kadar ilerliyemezdi. cArıburnu» nda bu kanlı muharebeler olurken General Liman fon Sanders kendisinde sabit bir fikir ola rak yerleşmiş olan bir fikre uyarak düşmanuı mutlaka Bolayıra çıkacağı kanaatile hemen Bolayıra koşmuş ve denizde gördüğü beş on nakliye ge misini elinde dürbün; gözetlemekle akşama kadar beyhude vakit geçir miştir. Halbuki bu gemiler gösteriş jçin gelmiş ve boş idiler. Bu sırada «Conkbayın» nda kat'î neticeli muharebeler olmakta ve bir Türk kahra manı düşmanı denize kadar sürerek «Çanakkale zafen» nin temelini at • makta idL Düşman; Anburnu cephesinde üç ay şiddetli hücumlar yaparak birşeye muvaffak olamadıktan sonra bu cepÇanakkale seferinde atlatılan heyi; çevirerek düşürmek için «Anafartalar» mıntakasında 24 temmuz iki büyük tehlike 331 de yeniden karaya asker çıkar Çanakkale seferinde iki büyük tehdı. Liman fon Sanders; eskidenberi like atlatılmıştır. Bınncisi: 2 nisan sabit bir düşünce olarak düşmanın 331 (15 nisan 915) te Ingilizlerin «A mutlaka Bolayıra ihrac yapacağına rıburnu» na. tkincisi: 24 temmuz 331 kanaat getirmiş olduğundan kendi Anafartalar mmtakasına asker çıkarsine yapılan ihtarlara rağmen «Anamaları sırasındadır. Düşman; 2 nisanfartalar» cephesini gene çok zayıf bıda Arıburnuna çıktıktan sonra sahilrakmış ve «Bolayır» mmtakasını; iki deki zayıf gözcü postalannı geri »ü fırka ile kuvvetli surette işgal ettir • rerek bir taraftan Gelibolu yarımadamişti. Düşman karaya çıkardığı An sının kilidi mesabesınde olan «Koca • zak kolordusile «Kocaçemen tepe» si "çemen tepe» sini elde etmek üzere bu istikametinde ilerliyerek ve karşısıntepenin hemen cenubundaki «Conk • daki zayıf kuvvetleri iterek «Conk bayırı» na ve diğer taraftan da son • bayırı» nı işgal etti. «Anburnu» cephesindeki karargâhmdan bu vaziyeti radan «Kemalyeri» ismini alan ma gören «Mustafa Kemal» gene kendı halle kadar ilerlemişti. Düşmanın kaliğinden fırkasının biricik ihtiyatı o raya çıktığını ve ilerlemekte olduğulan bir taburunu bu düşmana karşı nu haber alan ve ordu ihtiyatı olarak gönde^rmiş ve arkadan başka kuvvet19 tümenle «Bigalı» da bulunmakta ler yetişinceye kadar düşmanı burada olan «Mustafa Kemal> (Atatürk) durdurmağa muvaffak olmuştu. Fa başka bir taraftan emir beklemeğe kat yeni gelen kuvvetler de düşmanı lüzum görmeden yanındaki bir piya«Conkbayın» ndan atamamışlardı. de alayile bir bataryayı hemen alarak Bu muvaffakiyet, üç gün sonra gene «Conkbayın» na koşmuş ^e burada «Mustafa Kemal» in yüksek azim ve rastgeldiği üstün düşman k/vetleriiradesile elde edildi. ne tereddüdsüz ve kahramanca hü Ertesi gün düşmanın daha şimale cum ederek deniz kenanna kadar sürmüş ve «Kocaçemen» tepesini düşçıkardığı kuvvetlerle sayısı; 60,000 man eline geçmekten kurtarmıştır. neferi bulmuştu. Bu düşman kuvve € Kocaçemen tepesi» Boğaza hâkim ol tine karşı; «Mustafa Kemal» bütün duğundan düşman eline geçtiği takmes'uliyetleri üzerine alarak ileri atıldirde bütün Boğazın elden çıkaca • mış ve beş Türk tümenile mukabil ğına şüphe yoktu. Düşmanın «Anburnuna» kolayca çıkarak ilerliyebilme • taarruz yaparak çok nazik ve tehli si; sahilde yalnız gözcü postalan bı keli olan vaziyeti kurtarmış ve ikinci defa olarak «Kocaçementepesi» ni ve ralolmış olmasından ileri gelmiştL Buralar kuvvetli birliklerle tutulmuş «Conkbayın» ru ve «Çanakkale» yi olsaydı; düşman ya hiç karaya çıkakurtarmıştır. Liman Paşa Türklerden bile müşkülât görmüş! Bundan sonra Yr. Bay Vilmer makalesinde devamla aynen şöyle yazı yor: «Bunnnla beraber General Liman fon Sanders; yılmaz metaneti ve teşkilât kabiliyeti sayesinde birçok müşkülâta ve hatta; bizzat Türkler tarafmdan maruz kaldığı güclüklere rağmen, Türk ordusunda büyük bir kuvvet yaratmağa muvaffak oldu. Ve İtilâf ordularım Çanakkalede mağlub etti. Bu güclUklerin şekil ve mahiyetini ancak Türkiyede bulunanlar bilir.. Bu sözleri muhakeme ederken; bunların Büyük Harbin başlangıcında Türkiyeye gelen ve kendisine bir alay piyade ile bir topçu taburu ve rilmiş olan bir Alman yüzbaşısının söylemiş olduğunu hatırlamak icab eder. 1914 tarihinde Alman milleti, Alman ordusunun yetişmiş olduğu irfan ve medenıyet derecesmde olma makla beraber; Türkiye tmparator luğu asrî bir orduya malik bulunu yordu. Bununla beraber; daha harbden evvel noksanlarmı bizzat görmek meziyetini gösterebilmiş ve kuvvet li gördüğü Alman usul ve sistemini tatbik için en evvel orduya bir talim heyeti getirmiş, onlara komuta salâ hiyetini tamamile vermiş, hatta hüsnü niyette pek çok ileri giderek Al man subaylannı harbde de komuta yerlerinde ipka etmiş ve bu suretle müttefikine en büyük bir cemile göstermiş oluyordu. Harbin başlangıcmda miktan bütün Türk ordusunda elliyi geçmiyen Alman zabiti tedricen ve bilhassa torpil mütehassısı ve tayyareci olmak üzere bir o kadar art mış bulunuyordu. Bunlardan Çanakkale ordusunda Liman Paşa da da hü olarak bulunanlann hepsinin ye kunu 1915 başlangıcında (60) subay kadar olabilir. Alman bölük komutanlanna Türk alayı, tabur komutanlanna tümen ve alay komutanlanna kolordular lâyık görülmüştü. Müellif bunu az mı gö rüyor?.,. Şunu da hatılamak icab eder ki; Türkiye Alman subaylannı ve Alman heyetini hiçbir zaman cebren kabul etmemiş, kendisi istiyerek kabul et miş ve harbe de yanlış veya doğru clarak daha evvel karar vererek Al manya ile askerî bir ittifak muahe desi imza etmiş bulunuyordu. Bu şartlar altında kendi çağırdığı Müellifin hodbin düşünceleri Bu sırada (Çanakkalede vatanlan için çarpışan Alman subay ve era tmdan) bahsetmesi; müeilifin hodbin düşüncesinin bir örneğidir. Çanakkalede Turk ordusıle beraber muharebe eden yüz kadar Alman subay ve e ratına mukabil Türkiye; yüz binlerce kişilik ordulan ana vatandan uzak Galiçya, Romanya ve Makedonya cephelerinde kullanılmış ve hatta; kat'î neticenin elde edilmesi uğrun da Sankamış ve Süveyş kanalı taarfLutten tahifevi çevirıniz] I Osmanlıcadan türkçeye karsılıklar kılavuzu: 31 I 1 ö z türkçe köklerden gelen «ozlerin karçlsına (T. Ko ) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bun'.ann heı biri hakkında «lrasüe uzmanlarlmlzln (mütehassls) yazılarlnl gazetelere vereceğiz. 2 Yeni konan karşlUklarln iyi aylrd ediimeai için, gereğine gore, fransızcalarl yazllmış ayrlca örnekler de konulmuştur. 3 Kökü türkçe olan kelimelerin bugunkü işlenmı? ve kullanllan sekilleri ahnmlştlr. Asll ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, türkçe «çek» kökünden gelen şekil gibL I Makul olmak = Utalmak Makule = Türlü, takım, kategorî (terim olarak) Makut = Ter. Örnek: Netice makus çîktı = Sonuç ters çikh. Mal = Mal (T. Kö.) Malâmal = Dopdolu Mâlâyani = Boş. soz Malikâae = Yetil, malik&ne (T. Ko.) = (Fr.) Dorna'me Malul. a!H = Igcil = (Fr.) Itıfirm* Malul gaziler = Iğcil savafçüar = ((Fr.) Inoalide* fâe gaerre Malum = öyle, belli, büinen Malum meçhul = Bilinen bilinmeyea Malumat = Bilgi = (Fr.) Connaissance» Malumatfüru? = Bilgiç (Fr.) Pedant Malumath = Bilgin = (Fr.) Inttumit Malzeme = Gereç = (Fr.) Matiriel Matımafih, maazalik, maahaza a Bunuoal beraber, | . iyle i»e de, böyle iken, fu var ki Mamelek =Ne«i varsa,, van yoğu Örnek: Bu evin mamarasına (nezaretint) doyulmaz = Su Örnek: Bütün mamelektni maarif Islertne bvaktt evin görüsüne doyulmaz. varsa (vannı yoğunu) kültür islerine bvaktt. Manram« = Dizg« Mamul = Yapık, yapığ Maraz = Hastalık Örnek: Bu fabrikanm mamuUttı sağlamltğiyle tantnmtftw s Marazı müstevli = Salgın = (Fr.) Epidemie Bu fabrikamn yapıklan sağlamhğiyle tamnmtstv. Marazi mühliki müstevli = Kıran = (Fr.) Eptdi • Mamur = Bayındn* nue mortelle Mânâ = Aalam (1) Bu soz İle altında gelen terlmler için ayrıca yazılacaktır. Mânasız = Yavan, boş, anlamsız Mariz = Hasta Manend = Gibi, benzey Mareke = Vuru^ak, uruşak = (Fr.) Champ de ba Manevi = Tinel = (Fr.) tmmatiriA tmille Örnek: Bu kitatn her okudukça yeni bir manerA fuu duya . Mkrifet = Bilgi = (Fr.) Connaistance rtm = Bu kitbat her okudukça yeni bir tinel hat duyarım. Maruf = Tanınmıç, angın = (Fr.) Conna Mani, mania = rngel, onge Maruz kalmak = Uğramak Menkabe = 1 Destan, 2 (Bak: Hikâye) M m l (Metel) =* Masal (T. Kö.) Mantık = Lojik (T. Kö.) (1) = (Fr.) Logtqu» Ma««bak = Geçmiş = (Fr.) Prieident Hakim, feylesof = Filozof = (Fr.) Phioaophm Maske, nikab = Yüzlük Felsefe = FİIozofi = (Fr.) Phihotophit Maslahat = İş = (Fr.) Affaire Filolog = Filolog = (Fr.) Philologue tcabi maslahat = t«in gereği Filoloji = Füoloji = (Fr.) Philologİe Örnek: Onun makamtndan kaldtnlmast fecbt maslahat Hayatiyet = Biyoloji = (Fr.) Bllologie idi zs Onun orunundan kaldtnlmast itin gereği idi Atîkiyat, ilmi asari atîka = Arkeoloji = (Fr.) Ar • Masraf = 1 Harç, 2 Saypa ch rologie Sarf etmek = Saypamak harcamak Mebhasülbefer = Antropoloji = (Fr.) Anthropo • Matru, sar,alı = Tutaraklı logie Massetmek = Emmek Grafoloji = Grafoloji = (Fr.) Graphologi* Masom, bigüaah = An, suçsuz tlâhiyat = Teoloji = (Fr.) Theologîe Masumiyet = Suçsuzluk, arılık Telgraf = Telgraf = (Fr.) Telegraphe Mastuı = Dokunulmaz Fotoloji = Fotoloji = (Fr.) Photologie Masuniyet = Dokunulmazhk = (Fr.) Fmmunite İlmi nücum = Astroloji = (Fr.) Astrologie Örnek: Masuniyeti mesakin Evlerin dokunulmazhğu Nekroloji = Nekroloji = (Fr.) Neerologie Maşer (Bak: Cemaat) = ömek Bakteriyoloji = Bakteriyoloji = (Fr.) Bacterîologit Maşnk = Doğu llmülarz = Jeoloji = (Fr.) Geologi* Maşuka, mafuk = Sevgili Jigantoloji = Jig&ntoloji = (Fr) Gigantologim Matbaa = Baskı evi, basun evi Haloloji = Haloloji = (Fr.) Hallologİe Matbaacı = Basan tpoloji = tpoloji = (Fr.) Hippologie Matbaacılık, tabaat = Ba« Matbu = Basma Manzara, tablo = Görey = (Fr.) Tableaa. Matbua » Basıh Ornek: Sergide hiçbir güzel tablo yoktu = Sergid* hiçbir Matbvat = Basın ı/ Izsl görey yokt*. Matem (Bak: Hüzn) Ya* Manzara, nezaret « Görü = (Fr.) Vum i Matlab = Dilek = (Fr.) Demande Matlub * 1 Alacak = (Fr.) Arecevoir 2 İrtek = (Fr.) But Matmahı nazar = Gozdikeği = (Fr.) ConcoitUm Matuh = Bunak = (Fr.) Dement Mavera = Ann, 8te «= (Fr.) L'au delâ Mavî = Mavi Mayhoş = Ekşim»i Maye = Maya Mayi = Sıryuk = (Fr.) Liaaide Marannei su = Karalı = (Fr.) Stupect Örnek: Polis mazannei su erbabmdan olanları topluyor =s Polis karaltian topluyor. Mazbut = Derlitoplu (Fr.) Arrange comme il fav* Mazeret = (Bak: ttizar) = özür Mazhar, nail = Ermiş Mazharı itibar olmak = Elüstü tutulmak Mazhariyet, nailiyet = Ergi Mazhar olmak, nail olmak = Ermek Mazi = Geçmiş Mazlum, mağdur = Kıyık = (Fr.) Persecuti Maznnm = Anlam Mazntnı = Saruk Mazur = özür 10 Mebde = Bas, b&'Ianh, basiangıç Mebhut olmak, behte uğramak = Şaşakaîmak Meblâğ, esmanı baliğa = Tutar ...e mebni = ... den ötimi Örnek: Buna mebnidır ki = Bundan oturudur ki. Meb'us = Saylav Mebrul = Bol Mebzuliyet = Bolluk Mecal (Bak: Takat) Mecburen (Bak: Cebr) = Zorun = (Fr.) Par eoı» trainte, forcement Ornek: Bu iji gönül isteğiyle değü meoburtn yapttm e M% ifi gönül isteğiyle değü sorun yaptım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: