24 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

24 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S4 Cumliurfavt Türkiyede k ö y davast j Köycülük için 3 ana unsur: Bilmek, inanmak, yaratmak Yeni bir ödev karşısındayız, bunu yapmamak ulusal bir günahtır Birçok yeni ve ulusal kelimeler gibi «köycü» kelimesi de Türk devri minin ürünüdür. Yıkılan Imparatorluğun enkazı arasından sıyrılıp çıkan bu varlık yeni yolu gölgelemeğe çalışan filizlerden biridir. Birçoklan gibi bunu da Büyük Kurtarıcı dikti. Siyasa ve kültür alanında köycü terimini ilkönce «Halkevleri talimatnamesi» nde gördük. Daha önceleri de bu sözü şurada burada işitiyorduk. Fakat bir kurumun malı olarak de |il. Köycülük mevruu üzerinde konu şurken talimatnamenin bu maddele rini birlikte gözden geçirmek iyi o lacaktır. 8 Köycüler jubesi. 1 Köycüler şubesinin esas vazifesi, köylerin sıhhî, medenl, bedii inkişaf ve tekâmülüne, köylü ile şehirli arasında karşıhklı sevgi ve tesanüd duygularının kuvvetlenmesine çalışmaktır. 2 Şube, muhit köylerini müm kün olduğu kadar sık ve çok olarak Halkevi umumî müsamerelerine ve Halkevi mensublanm da müsaid mevsimlerde köylerde tertib edilecek kır bayramlarına davet suretile »evişme ve anlaşma vesüt ve vamtalan ha zırlar. 3 Halkevinin dershane ve kurslar şubesile çalışma birliği yapmak suretile mümkün olan yerltrde köylüyü okutmıya çalışmak, temasa girişilen köylerde 15 günde bir yazı bilmiyen köylülerin mektublarını yaz mak ve içtimaî yardım şubelerinin müzaheretile hasta köylülerin şehir sıhhat ve bakım müesseselerinde muayene ve tedavilerine rehberlik et mek Köycüler jubesinin vazifeleri cümlesindendir. yere getirmek; yaratıcılık ise elde bulunmıyan malzeme ve vasıtaları el de etmek, hiç yoktan bir varlık kurmaktır. Türk köyünün karşısında bizim rolümüz «yaratıcılık» tır. Çünkü, elde mevcud malzeme pek azdır, birçoğu da bugün mevcud değildir ve yahud elde edilmesi bir takım ağır ve yorucu şartlarla mümkündür. Böyle bir ulusal ödevi başarmak için kendisini «yaratıcı» mevkiinde görmesi lâzım gelen bir «köycü» nün nasıl bir ruh, sinir, adale, bilgi, kuvvet ve kudretine malik olabileceği elbette düşünülmeğe değer. Hepimizin birçok ödevleri vardır: Meslek, aile, yurd... ödevleri.... gibi. Bunların çoğunu kendimizi yorma dan, bilgimizi artırmağa lüzum gör meden, görenekle, alışkanlığm yar dımile yaparız. Halbuki ulusal ödev • lerin içinde öyleleri vardır ki bilgi, görgü, özgeçlik, aşk, ilim... gibi vasıta ve unsurlara dayanarak yapılır. Işte «köycülük ödevi» de bunlardan biri değil midir? Bu çeşid ödevin «müeyyidesi» nedir? Bunu yapmazsak ne kaybederiz?. Böyle bir sorguyu «ulusal vicdana» malik olan bir seçkine sormak bile büyük bir hakaret değil midir?. Çok kısa izaha mecbur olduğumuz mevzuun bu noktasına gelince «köycü» denilen kimsenin öz vasıflarmı tesbit etmek icab ediyor. Bu vasıfları ararken bilgi, özgeçlik, inan, sevgi, saygı... gibi mefhumlar ilk olarak akla geliyorsa da, biz bunu şu bir kelime ile söylemeyi daha uygun ve kuvvetli buluyoruz: Yaratıcılık! Ulndağda linyît kömürü bulundu Kömür damarının zenginliği araştırıhyor Bursa (Hususî) Bursaya 20 kilometro uzakta ve Uludağın batı ya maçlarındaki «Hüseyinalaki» köyüa de büyük bir damar olduğu zannolu nan liynit kömürü bulunmuştur. Bir müddet evvel araştırma ruhsatnamesi alan müteşebbis gcnclerimizden Tay yar, kömür damannı meydana çıkartmak için burada işçi olarak köylüleri çalıştırmaktadır. Toprak içinde baş hyan hafriyat derinleştirilmektedir. Kendisile görüştüğüm Tayyar, buradaki kömürün büyük bir damar olduğu meydana çıkarsa işletme imtiyazını alacağını ve kömürü şehre taşı mak için bittabi bir hava yolu yaptınlacağım söylemektedir. Eğer gerçekten, bu kömür zanno lunduğu ve denildiği kadar işletmiye değer ve büyük bir damarsa Bursa fabrikalan daha ucuz komür almak fırsatını elde edecckleri gibi ayrıca Sümer Bank ta burada kuracağı Kamgarn fabrikasında bu kömürü ucuzca yakmak luretile istifade edecek de mektir. Dil üzerinde çalışmalar Kılavuz için dersler 13 Ankara sokaklarında Dün gece, birkaç kişi, Istanbuldan gelen bir arkadaşımızla, Çankaya caddesinde dolaştık. Güvenlik Anıdının bahçesinde, havuz, mermer ve tunçlar arasında, « İste tam bir Avrupa parçasındayız!» dedik. Karşıda Kızılay'ın temiz bahçeıl», uzakta güzel ve toplu devlet y a p ı l a ^ büyük caddede sıra ağaclar: En soq,j en yeni, en güzel bir Avrupa şehri b«*« rada gördüğünüz şeyin büyüyüp ge nişlemesinden başka nedir? Istanbullu arkadaşımız içini çektî. I.viçreden yeni gelen dostumuz, « Şimdi Ankarada bulunduğuma inan « mıyacağım geliyor!» dedi. Sonra, plânda yeşilyol diye gö»te • rilen bahçe tokaklardan birini geçtik. Plâncının büyük ve güzel fikrine hayran kaldık. Akasya kokulan içinde döndük, dolaştık. Sağlık Bakanhğı yapısmın, kim olduğunu bilmediğim, fakat Ankaraya ilk modern mimarlıtçı sokan artisti ile, Holç Mayster ve Egli, ve şehrin plânını yapan üstad Yansen, hiç şüphe liz, Ankara şehrinin bütün tarihinde anılacaklardır. O kadar sevdiğimiz, kıskandığımız, benzemek istediğimiz Avrupayı da işte böyle adamlar yap mışlardır. Gerçi plân Ankara kalesile yanındaki kırlarda herpiçe bulanarak altüst olmuştur. Yenişehirde bile plânm yasak ettiği yerlerde dükkânlar yapılarak, JÜkun ve düzen ruhu yaralanmıştır. Büyük san'atla yerli mal davasını birbirine karıştınp, mimarlığı yalnız kazanc kısmından gören ve çabuk kazanmak istiyen bazı kimseler, çirkin yapılarla, şuraya, buraya modern karikatürleri oturtmuşlardır. îsmetpaşa caddesinin ta ucundaki evin bahçesine, daha dün, Ankara kalesindeki kerpiçlere benzer, çamaşırlık mı, garaj mı, çirkin bir ku lübe kurulmuştur. (Şehrin plân işle rine bakan Bayındırhk Direktörlüğü • nün, birçoklan gibi, bu kulübeye de izin vermemiş olduğunu sonradan öğrendim.) Bunun da bu çeşid kaçaklardan biri olduğuna şüphe yoktur. Bütün bu düşünceleri bir tarafa atarak, gene, akatya kokulan arasında, geç vakte kadar gezindik. Cumuriyete, plâncı ve mimarlara selâm ve saygı « lanmı tekrarladık. Plân ve yüksek san'at için her za mandan fazla tavaş! Daha birkaç yıl plâncı ve artistlerin sıkı kontrolu altında, yeniyi birdü züye daha yeni ve güzel yapmak, es • kiyi hiç acımadan yıkmak ve düzelt mek! I Tahsis etmek = Özgüîemek Has, mahsus = Özgü Şahsi = 1 Şahsiğ (Personnel) 2 (Mümtaz, aslî anlamına) özgün (Original) Şahsî, hususî = Özel (Prine) Şahsiyet = 1 Şahsiyet (Personnalite anlamına) 2 özgünlük (müm taziyet, asliyet anlamına) Mahiyet = Nelik, içyüz, öz Hassa, hassiyet, hususiyet = özlük Kullanışta belki en fazla güçlük çektiğiniz kelimeler bunlardır. Çünkü bu kelimelerin arabcalannı da bir türlü birbirinden nerede ayırd edip, ne redf birleştireceğimizi bilmeyiz. Türkçe yeni karşılıklar bu kelimelerin ger çek anlamlarına göre aynlmıştır. Mi saller bu karşılıkların nekadar kolay anlaşılır ve ayrılır olduğunu göstere cektir. «Kılavuzda ayrım sözü fark anlamına özgülenmiştir» dediğimiz vakit tahsis etmek sözünü karşılamış oluyoruz. Bu romancının kendine özgü bir üslubu var. Bu kürsüde söz söylemek yalnız size özgü değildir. Fikirce anlaşmazlı&mız, aramızda şahsiğ dostluğun bozulmasına sebeb olmamalıdır. Size şahsiğ sevgim, beni doğruyu söylemekten alıkoyamaz. Son yazdığmız kitab, Türk yazıcı lan arasında, sizin özgün çehrenizi büsbütün belirtmiştir. Aynksınlık özgünlük demek değildir. Hiç kimse, başkasımn özel hayatı ile uğraşamaz. Son yazı programının değişkelerinde de gördüğünüz üzere, hiçbir özel girişim, kamuğasıya karşıt olamaz = «... Hiçbir hususî teşebbüs, menfaati umumiyeye zıd olamaz.» îsmet lnönü yalnız, devlet adamı olarak, büyük bir şahsiyet değildir. Yazı ve nutuklanndaki özgünlük te değme yazmanlard» bulunmaz. Bu işin içyüzünü bana anlatır mısınız? Dostunuza benim içinde bulundu ğum zorlukları anlatacak özde bir mektub yazmanızı rica ederim. Sizin özgünlüğünüz açık söyleme • nizdedir. Baharda hava değişkenliği, lstan bulun özlüklerinden biridir. **• Özveri ^ Fedakârlık Özverir, özveren = Fedakâr Yurd savgasında Türk olan özveriden çekinmez. Özverir havacılanmızdan bir pilot, bu kaza sırasında, soğukkanhhğı ile yedi kişiyi ölümden kurtardı. Misallerde geçen yeni kelimeler: Savga = Müdafaa Savgamak = Müdafaa etmek *** Iptidaî = İlke Unsur kelimesi türkçe olduktan sonra ilkeyi artık doğrudan doğruya iptidaî yerine kullanabiliriz. Bu adam yaşayışında bir türlü il kelikten kurtulmıyacaktır. Köylülerimiz henüz ilke hayat jartlarından kurtulmuş değildirler. Müzmin = Süreğen Süreğen bir nezle bütün ki} rahatı mı bozdu. ••* «** Ekmek götürürken Edirne otomobili. kızcağızı yaraladı Evvelki gün Şehremininde bîr otomobil kazası olmuş, 12 yaşında bir kızcağız ağır surette yaralanmışür. Gece saat 21,30 da, Şehremininde Müneccimodaları çıkmazında 2 sayılı evde oturan sucu Bekirin 12 yaşların daki kızı Sadiye, fırından ekmek almak için sokağa çıkmış, ekmeği al mış ve evine doğru yürümeğe basla mıstır. Tam caddeden geçerken Edirneli şoför Mehmedin idaresindeki «Edirne 59» plâkalı otomobilin çarpma sına maruz kalmış ve zavallı kızcağız sol dizinden ve kasığından çok ağır surette yaralanmıştır. Yaralı kız Gureba hastanesine kaldırılmış, şoför Mehmed yakalanmıjtır. Kızcağızın hayatı tehlikededir. Taazzi, teskilât = örgüt Uzuv = Örgen Teşkil etmek = I Şekillemek, şekil vermek, meydana getirmek, kur mak, hükmünde olmak, demek olmak 2 (Taazzi ettirmek anlamına) Örgelemek, örgemek Teşekkül etmek = I Şekilleşmek, şekil almak, meydana gelmek, kurulmak. 2 Orgelenmek Şekil (T. Kö.) Türk hava kurumu en faydalı ör gütlerimizden biridir. Partimiz bütün gencliği yeni bir örgüte bağlıyacaktır. Göz, en sakınılmak lâzım gelen örgenlerimizden biridir. Bütün ıpor gencliğini, yeni bir anIayışla, örgemeliyiz. Bu hareketiniz yurd «avgası bakl mmdan, büyük bir IUÇ hükmündedir. (Bir suç demek tir.) Ankarada yeniden üç anonim sosyete kurulznuştur. Hergün beş kelime karşılığı Dokuzımcu liste 1 Halletmek = 1 Eritmek. 2 Açmak, çözmek. 3 Kotarmak. Örnekler: 1 5u şekeri eritir. 2 Bilmece açmasına (çöz mesine) merak ettiniz mi? 3 Aramızda bütün anlaş mazlıkları kotardıfc. 2 Çarei hal = Çözge, kotarma yolu. Örnekler: 1 Bu işte nasıl bir çözge bulacağımızı bilemiyo rum. 2 Bu işin kotarma yolu nedir? 3 Tarzı hal, sureti tesviye = Anlaşıt. Örnek: İki taraf ta bugüne kadar hiçbir anlaşıt bulamadılar. 4 Beyanat = Diyev. 5 Nutuk = Söylev. Örnek: îsmet İnönü dün yeni bir söylev verdi. A V Gazetemize gönderilecek yazılarda bu kelimelerin osmanlıcalan kullanılmamasını rica ede riz. îstediğimiz kadar düşünüp taşına lım, bu noktada birbirine ayrı duygu ve düşünceler besliyelim, köycülüğü 4 Şube, malul ve bilhassa harb başka türlü anlatmamıza imkin yokmalulü köylülerle şehid köylülerin atur. Bununla beraber köycüyü her ile ve yetımlerlnı hîmayeye ve bunhalde tarif icab ediyorsa: ların kasabada kendileri için takibi müşkül ve imkânsız resmî işlerini ko«Kendije mahsus ilimsel ve pratik laylaştırmağa ve neticelendirmeğe bilgilerin öğrenilmesini ve yaratıcılık çalışır. sıfatım kazanmayı buyuran ulusal bir • Paristeki Fran ödevdir» diyebiliriz. 5 Bütün köy muallimleri hayat sız Japon cemi v . % Yaratıcılık, mesleğin, her çeşid 5 ve mevcudiyetlerini köylünün yükselyeti, bu cuma güdevlerin üstünde bir kudrettir. Böy mesine ve saadetine vakfetmiş olmak nü Japon elçisi, itibarile, Halkevi Köycüler şubesinın le bir kudret ya doğuşta vardır, ya Bahriye Bakanı tabiî azasıdırlar.» hud sonradan elde edilebilir. Hiçbir mümessili ve Fen Türk kendisini basit, uzviyetçe ve Akademisi reisi Türkiyeyi siyasal, ekonomik tut ruhça kudretsiz görmemelidir. Her nin huzurile ya saklıktan kurtaran, baştanbaşa yenikes kendi alanında bir yaratıcı ola pacağı bir toplan den bir yurd kurmağa çalışan C. H. bilir. Elverir ki bu vasfı kazanmayı P. nin köycülere demek istediği şey tıda, deniz inşaatı istesin, kendini arasın, hiçbir şeyden budur: mühendis ve ens korkmadan, her çeşid küçüklükler titü azası Lui Emil Türk köylüsünün bugünkü der den sakınarak iyiye, doğruya ve gü Bertenin, Japon mansız, dağınık hale gelmesine etke zele doğru koşsun. tşte Atatürkün her yadaki mesaisini Lui Emil Berten olan hâdiseleri, yıkılan împaratorlusözü gibi «iki Kamâl vardır: Biri ölez ve eserlerini anacaktır. Bu zat, birinğun asırlardanberi gütmüş olduğu i(fani), öteki daima yaşıyan, sonsuz ci derecede yönemli bir iş olan gemikilik siyasası doğurmuştur. olan!» vecizesi de böyle bir derin ve lerin müvazenesi meselesinin halline Seçkinle ulus, şehirli ile köylü arayüksek anlam saklar. Yani Türkiyeyi ilk teşebbüs edenlerden biridir. sında derin bir uçurum açılmıştır. yaşatacak olan yaratıcı birçok Ka • eaponya, modern bir filo vüe« Soysal nizamı tutan temel direklerimâller yetişmeli, yetiştirilmeli ve ye de getirmeğe karar verdiği zaman, nin dörtte üçü yıkılmıştır. Devrim tişecektir, demek istemiştir. Binaen müşavir ve rehber olarak Emil Berseçkini bu uçurumu yeniden doldu aleyh, köycü: Yaratıcı bir Türktür. teni seçmiştir. Bu değerli mühendis, racak, Türkiyenin temel direklerini Yaratıcılık ise şu üç temel unsurla Japonya iç denizinde Sasebo tersaneyeniden dikecek ve pekiştirecektir. mümkündür: sini vücude getirdi ve üç süratli kruHer seçkin Türk, başta köy okutavazör inşa etti. Matsuşima, îsukuşinı olmak üzere, bu bakımdan köycüBilmek, inanmak, yapmak!. ma ve Haspidat adındaki bu kruvadür. Şu halde köycü sıfatı ulusal bir Edvard Heriot ta Genel Savaştan zörler silâh ve müdafaa tertibatı itiödevi gösteriyor. Bu ödev mesleğe, sonra Fransa gibi bir yurdda şöyle barile çok kuvvetli i'di. zümreye mahsus olanlardan ayırdlısöylüyordu: Bazan, tecrübeler, hususile harb dır. Herkes köycü olabilir. Köyü ıev«Yaratıldığmı görmek istediğimiz tecrübesi, en büyük mucidleri bile mek, onun yükselmesine çalışmak Fransanın adama, şeflere ihtiyacı varinkisarı hayale düşürür. her Türke «köycü» sıfatım vermeğe dır. Fakat, bu şefler yapmak Lstedik yetecektir. Talimatnameden anlaşı Halbuki Emil Berten, mesaisinin leri iş üzerinde metodlu, disiplinli bir lan budur. muvaffakiyetle bittiğini gördü. Onun çalışma zaferi kazanmazlarsa, yara yaptığı plânlara göre inşa edilen Ja Fakat bu kadar ağır ödevleri kim, tıcılığa ehil olamazlar.... Sevk ve idare pon kruvazörleri, Yalu muharebesinnasü yapacaktır? Tabiî; talimatname için fikirler lâzımdır. Modern bir sosde, Çin gemilerinin bombardımanla köycü böyle yetişir, şöyle bir teşki yetede fikir başlangıç noktasmı de rına mükemmel surette mukavemet lâtla iş yapar, demiyor. Yalnız köy ğil, varılacak hedefi gösterir. Memleettiler. Su kesimine isabet eden mercünün yapacağı büyük işlere işaret leketi yeniden kurmak ve yeni bir miler hiçbir sızıntıya sebeb olmadı. ediyor, alt tarafını bu öedevi üzerine plân üzerinde çalışmak gerektir. BiHarbin ertesi günü, muzaffer olan alacak olanlarm zekâ ve kabiliyetine zim birçok küçük avukatlarımız, te Amiral îto, Bertine yazdığı mektubbırakıyor. cemenlerimiz, doktorlarımız ve bir da: «Dün çarpıştık, gemileriniz, ay Burada ilk akla gelen şey şu olu çok parlâmentoculanmız vardır. Lâ nen tahmin ettiğiniz gibi çıktı» di yor: Köycülük ulusal bir ödevdir. Bu kin bunlar yanmda memlekette ya yordu. çeşid ödevler yalnız bir zümreye ratıcılarımız yoktur.» Emil Berten, Japonyada, eski mamahsus değildir. Her Türk için, elinBence, Türkiyede eksik olan yara bedleri, halk kahramanlarmın me den geldiği kadar bu ödevleri yap tıcılık kabiliyeti değildir. Türk ru j zarlarını ziyaret etti, an'aneleri ve mak gerektir. Lâkin, yapılmadığı âdetleri tetkik etti ve «Japonyanın hunda her vakit, her devirde bu kudtakdirde ulusal bir günah işlenmiş dahilî harbleri tarihi» adındaki eseolmaz mı?. Bu günaha girmemek ve ret yaşar, ölmez. Ancak, bu kudret, rinin unsurlarını böylece, yerinde üzerine düşeni yapmak için bu ödetoprak altmdaki zengin maden da topladı. ve mahsus bilgileri öğrenmek gerek marları gibidir. Bu kudret, bakımsızdeğil midir? Şimdi düşünelim: lıktan hergün kuruyan ormanlanmız Türk • Yunan kleringi Biz yeni bir varlık karşısındayız. gibidir. Bu kudret asırlardanberi yaHerkesin bildiği gibi köy, herşeyile kaldırıldı bancı ellerde İmparatorluğun müdayeniden kuvvetlenecek, yükselecek Türk Yunan klering anlaşmasınm tir. Böyle bir durumda mutlak olarak faası uğrunda akan temiz kanımız gifeshedildiği dün alâkadarlara bildirilbizim tavrımız «yapıcılık» olmaktan bidir miştir. Anlaşmanın feshinin neden ö • daha başka birşeydir, «yaratıcılıktır.» Ankara: ruru olduğu hakkında keski bir bildi Vapıcılık, elde bulunaa vasıtaları bir SALÂHATTÎN KANDEMlR rim yoktur. Japon filosunu yapan Fransız mühendisi ATAY Uludağdaki otel ıslah ediliyor Bursa (Hususî) Beş altı sene evvel yapılıp bittiği gün işletmek için hemen hiçbir isteklisi çıkmıyacağı zannolunan ve hakikaten (buraya kimse gelmez) korkusile bir kişiden başka talibi olmıyan Hususî Idareye aid Uludağ oteli dört sene bir kiracıda kaldıktan sonra mukavele fesholunmuş tur. Fesih isteği gene müstecir tara fından yapılmıştır. Otel Hususî Muhasebe idaresince teslim alınmış olduğundan işletme yeni bir şekle sokulacaktır. Çünkü şim diye kadar otelin servisi bozuktu. Gidenler memnun olmuyorlardı. Bilhasa kışın servisin bozuklugun dan başka sular da akmıyordu. Banyolar, halâlar berbaddı. Elek trik tesisatı bulunmasına rağmen oraya gidenler gaz lâmbalan veya mumlarla odalarını aydınlatıyorlardı. O tel pis tutuluyordu. Daha birçok noksan şeyler vardı. Bunlan ve Uluda ğın son zamanlarda kazandığı büyük rağbeti gözönüne alan hükumet bu yeni işletme şeklinin herkesi sevindirecek ve doyuracak mahiyette olmasmı düşünerek esaslı tertibat almak üzere hazırlıklara başlamıştır. Iranda yeni yapılan modern hapishane Hapishanenin önünde muhafız askerler Komşu ve dost Iranda asri bir ha pishanenin yapılmakta olduğu haber verilmişti. Bu hapishanenin inşaatı son zamanlarda bitmis, ve eski hapisha nelerde yatmakta olan mahpuslar buraya nakledilmiştir. Bu hapishane Tahran civannda EIburz dağlan eteklerinde bina olunmustur. İnşaatı tam üç senede bitmiştir. Adı «Mahbesi Merkezi Genel hapisha ne» dir. Binanın her tarafı yüksek du varlarla tevrilmis ve üç köşesinde bü yük kuleler vücude getirilmiştir. Bu kuleler hapishanenin lâyıkı veçhile kontrol edilebilmesi içindir. Hapishanenin içinde mahpuslarm tek basına yatacakları höcreler mev cud olduğu gibi genel salonlar da vardır. Her iki kısma hava ve ziyanın bol bol gırebılmesi için genış pencereler vardır. Duvarlar tertemiz ve bembeyaz Mahbuslara okuma ve yazrrib öğretiliyor dır. Yerlere İran halılan döşenmiştir. Mahpuslar portatif karyolalarda yat makta ve her höcrede oturulacak iskemleler bulunmaktadır. Hapishane 1500 mahpusu alacak kadar geniştir. Mahpuslara hapishanede kaldıklan müddetçe okuma, yazma ve bir takım san'atlar öğretilmektedir. ö r me terlik yapma, halı dokuma, bilhas?a en ziyade rağbette olan meşguliyetlerdendir. Bir kısım mahpuslar da ma kine ile çorab örmektedirler. Bu terlikler, halılar ve çorablar çarşıda satıl makta, hasılatı hapishanenin daha zi yade güzelleştirilmesine ve rahatlaştı nlmasına sarfedilmektedir. Hapishanenin güzel bir parkı da vardır. Hafif ce zalı mahpuslarm zaman zaman oraya nkarak dolaşmalarına müsaade edilmektedir. Aydında matbuat hayaü Aydm (Hususî) İki yıldanberi Aydında çıkmakta bulunan günlük «Aydm» gazetesi şimdilik neşriyabnı tatil etti. Aydının boş bıraktığı yeri hemen haftalık «Inci» gazetesi aldı. Bu hafta ilk sayısını çıkaran «İnci» nif ömrü ne kadar sürecek bakalım. Dört yıl içinde Aydında doğan ve ölen gazetelerin isimleri şunlardır. Doğuş, Doğuş Menderes, Mende res, Büyük Menderes, öztürk, Ant. Aydın. Berlinde bir idam' Berlin 23 (A.A.) Duseldorfta doğmuş ve süel hiyanetinden dolayı 1934 teşrinievvelinde ölüm cezasıoa mahkum edilmiş olan Wilhelm Krueger, bu sabah idam edılmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: