18 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

18 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 18 Ağustos 1939 Küçük hikâye O farkedecek mi? Suad Derviş San'at hareketleri Âşık Kemali Üsküdarda ve Akademi de birer sergi açıldı Tarihî roman : 19 Yazan: M. Turhan Tan Yazan: Talât Mümtaz Yaman Ona, dikkatle baktı. Masanın önünde ı nin sevmediğin, senin ihmal ettiğin, Dün ilimizde biri Halk Partisi Us oturuyordu. Elbisesinin pembe kolları senin bedbaht ettiğin bu kadın benim Bizde sık sık ileri sürülen edebî bir kabarıktı. Başını biraz yana eğmişti. İn canımdır.. Ona tapıyorum. Onu mes'ud iddia vardır: Halk şiirinin güzelliği ve küdar kurulunda diğeri de Fınd;klıda ce burnunun kanadları hafif hafif titri etmek benim için en büyük saadet ola bolluğu. Bu iddia tabiatile bir halk şa Güzel San'atler Akademisinde olmak üyerek ve sarı gözlerinde binbir mana caktır... Onu bana bırak.» iri kümesinin var olduğunu anlatıyor. zere iki resim sergisi açılmıştır. Ve işte onu söylemediği, söyliyemeyanıp tutuşarak konuşuyordu. Üsküdar Halk Partisi binasında açı Ayni zamanda ulusal dilin uydurma diAli Zühtü orada ileride maruken kol diği, söyliyemiyeceği için kaçmağa ka le tamamile yenilmediği anlatılmak is lan sergi sırf amatörlere mahsus eserler tukta idi. Kızıl abajurun altında olduğu rar vermişti. Bu aşk onca tatlı bir ür teniliyor. İşte Yunus Emreden  den mürekkebdir. Bunların arasında res için Selmamn yüzü aydınlıkta kalıyor periş gibi asabmda dolaşan bu sevgi şık Kemaliye kadar Âşık, Kuloğlu, sam Cevadın da tablolan bulunmakta du. Fakat Ali Zühtünün yüzü karan şimdi kuduz bir acı gibi damarlarını Kâtibi, Karacaoğlan, Hengâmi, Süruri, dır. lıkta idi. Ve Ali Zühtü yüzü karanhkta yakıyordu. Ekserisi talebe olan bu amatörler serGedai, Gevheri, Emrah, Zihni gibi olduğu, bütün manası okunamadığı için Hayatiyeti ve hayatı olan her şey gi düzinelerle halk şairinin h^atlarını a gisinde 80 kadar yağlı ve suluboya ve rahattı. bi, o da tevazuu elden bırakmıştı. İsti raştıran, eserlerini bulup sıralıyan ve 40 tan fazla da dekoratif eser bulun yordu, hürriyetini istiyordu, zincirlerın bastıran yorulmaz genclerimizin bu maktadır. Üsküdar muhitinde güzel sanArtık kendisinden gizliyemiyordu. O bu akşam buraya Selmayi görmeğe gel den kurtulmak istiyordu. saygı değer zahmete katlanmaları hep atlere aid hareketler uyandırmak mak Ali Zühtü çok dürüst bir çocuktu: o iddiayı belgelemek, bizde Divan e sadile açılan bu sergi çok rağbet görmüşmişti. Buraya gelirken kendi kendi Ali Zühtü çok dürüst olduğu için işte debiyatının yanıbaşmda asırlarca yaşa tür. sine bunu itiraf etmemişti. Onlarla vedalaşılmadan gidemem, di Aydındaki çiftliğine gidiyordu. mış ve ondan daha güzel eserler ver Güzel San'atler Akademisinde açılan ye düşünmüştü. *** miş bir halk edebiyatı bulunduğunu sergide bahriye mütekaidlerinden ressam Arife aid eserlerden ibarettir. Bu san Onlar diye düşündüğü zaman Va Bu gidişi Selmaya bildirdiği zaman, ispat etmek içindir. Çalışma tarzını candan beğenip or atkâr da şimdiye kadar hazırladığı 80 habla karısı mevzuu bahisti... Fakat o Selma sesini çıkarmamıştı. Gözlerini yebu gece Vahabı burada bulmıyacağını re indirmişti. Biraz susmuştu. Ve Ali taya koyduğu eserlerin hepsini gözden kadar eserini böyle bir sergi halinde teşbiliyordu. Zühtü sevincle çırpınan bir kalble bu geçirdiğim Sadeddin Nüzhet gibi Ta hir etmeğe tesebbüs etmiş ve bu sergiyi Vahabı daha tramvayla çıkarken köp almda bir keder bulutunun dolaştığını lât Mümtaz Yaman da bu yolun en ta hazırlamıştır. Her iki sergi birer hafta nılmış yolcularındandır. Durmadan ça açık bulunacaklardır. rünün üstünde görmüştü.. Ada vapuru görmüştü. lışır, köşede bucakta izleri kalmış saz na doğru gidiyordu. Yanında o mahud Fakat şimdi. Şimdi ışığın altmda otuşairlerini diriltmek kaygusile didinir, kadın vardı... Ve çok muhtemeldi ki.. O ruyordu. Tıpkı: «İşte bak müteessir deköy köy dolaşır, kapı kapı araştırır, uHünkârın yolladığt guzel 6ir palcyt gozden geçirtyorda bu gece eve hiç dönmesin... ğilim, yüzümün her çizgisini sana gös(Baş taraft 1 inci tahifede) mulmaz bilgiler toplar ve bize adını Fakat o Selmaya gelmeden evvel ken teriyorum» demek istiyen bir gururla îvme devletlu vezir, dedi, bir de O, bir saat sonra kendi çadınndaydı. eski Avusturya Macar ordusunda bir duymadığımız ozanları tanıtır. disini aldatmıştı. Ve: cBiraz geç gider ışığın altında oturuyordu. ben sorayım. Hünkânn yolladığı güzel bir palayı gozİşte Âşık Kemali de, unutulmıya yüz Hırvat sübayı olduğunu ve sonra esasen sem Vahab da dönmüş olur» demişti. Yalnız ince burun deliklerinin titreVe sadırazamm cevabını beklemeden den geçiriyordu, Mihal de karşısında eltutmuş bir hayatın tarihçesidir, duyul dostu olan Kral Zogonun hizmetine geçEve geldiği zaman onu evde bulma yişinde, gözünün değişen manasmda soruya girişti: pençe divan duruyordu. Pala, ne altınla maz olmuş bir sesin zor bir himmetle tiğini yazmaktadır. yınca ve Selma ile yalnız kalınca için çok fazla ve onda görülmeğe alışık o Be herif, dilini niye yuttun. Bil bezenmişti, ne elmasla süslenmişti. Bir can bulup kulaklarda çmlamasıdır. Tecavüze uğradığı sırada Kralın otode bir ferahlık hissetmiştL lunmadığı kadar neşeli oluşunda bir fevYalnız toprağa değil, unutulmak çuku mobilinde bulunmakta idi ve belki de diğini söylesene. Bak, ulu paşa kızıyor. akıncıya yaraşır biçimde olup bütün güBu hissi kalbinde bulmaktan utanı kalâdelik vardı. runa da düşen belirsiz bir ömrü birçok Krala atılmış olan bir kurşunla ölmüştür. Olur ki derini yüzdürür. Yazık değil mi zelliği demirine iyi su verilmiş olmasında yordu. Utanıyordu amma, hakikatleri Ali Zühtü abajurun ışık dairesinin inceliklerile yakalayıp bir kitabda canve keskinliğindeydi. Mustafa, öpen bir Bu bölgede örfî idare ilân edılmiştir. sana? inkâr etmeğe imkân var rnıydı. haricine kaçmıştı. Onu dinliyor... Ve landırmak, sönmüş bir sese tmnat verMihal kendini savaş gürültüsünden, gözle bu nefis armağanı evirip çeviriyorVahab onun en çok sevdiği arkadaşı kendi kendine: «Yarm akşam artık onu mek kolay birşey değildir. Bundan do Arnavud makamları, suikasdin elebaşısı Türklerle silâh silâha çarpışmak felâke du. : idi. Onlar birbirlerini mektebden ta göremiyeceğim» diye düşünüyordu. Ve layı Sadeddin Nüzhetin de, Talât Müm nı yakaladıklannı iddia ediyorlar. tinden kurtarmış olan küçük akıncıya Hünkâr ona bir de at yollamıştî. Genc, nırlardı. Vahab fena mı idi?.. Her hal bu düşünce karanlık bir gecede meçhul tazın da verdıkleri emeğin değeri bü Arnavudluk Basın Kurumunun şükran dolu bir bakış attı, içini çekti: dinc ve kıvrak bir at. O da çadır kapıtebliği de kendisine karşı değil... Fakat zavallı yollarda yürüyen bir yolcu korkusile o yüktür. Söyliyemem ağa, dedi, hiçbir şey Selmaya karşı ne kadar haşin, ne ka nu bunaltıyordu. Bağırmak istiyordu, Tiran 17 (A.A.) Arnavudluk ba söyliyemem. Ne anlamak istediğinizi an sında bağlı duruyordu. Mustafa bTr a * Lâkin, şu Âşık Kemali kitabini okudar kaba idi. Hıçkırarak, ağlamak ve ağlıyarak onun mak yüzünden, bir noktayı dikkate ve sın bürosu, Fieride vukua gelen ayaklan lıyorum, sorulan şeyleri de biliyorum. kıncı için cihan değer şeyler olan bu armağanlardan dolayı büyük bir sevinc Selma onu seviyor muydu?.. Onlan dizlerine düşmek: «Gel, gidelim» demek kayde değer buldum: Halk şairi kime ma hareketinin, birkaç saat içinde tama Fakat söylemek elimden gelmaz. içindeydi, hünkârın kendine yaphrmak uzun bir seyahatten avdette evli bul istiyordu. derler ve halk şiiri nasıl olur?.. Bence mile bastırıldığmı bildirmektedir. Salâ Niçin? istediği işi artık benimsemeğe başlamıştı. duğu zaman ilk hissile bu suale: «HaŞimdi içinde öyle bir emniyet vardı ilkin anlaşılması gerekli olan bu nok hiyetli mahkeme, isyanın çıktığı yere gi Çünkü yerin kulağı vardır. Bir Evet, diyordu, bu adam yüreğimî yır» cevabını vermişti. ki eğer ona elini uzatsa, eğer onun elin tadır. Lâtifinin, Kınalızadenin, Mirza decektir. Bütün Arnavudlukta tam bir gün olur da bana yaphrmak istedığiniz çeldi. Kardeşimin öcünü aldıktan sonra Selma da onu sevmiyordu... Bu kaba, den tutup kaldırsa ve! «Gel, gidelim» Salimin, şunun ve bunun tezkerelerin sükunet vardır. gevezelik Voyvadanm kulağma giderse onun dediğini yapmalıyun. Çünkü beni Ayni büro, ayaklanma hâdiselerinin beni kazıklar. dese, muhakkak ki tereddüd etmeden de yer almıyan, İstanbula gelip saraya bu haşin ve adeta vahşi adamda sevekendisini takib edecekti. cek ne bulabilirdi. yanaşmıyan, padişahlara ve vezirlere nasıl olduğunu izah ederek, asi bir gru Biz de kazıklarız. Bunu düşün borc altına düşürdü. Bir aralık palasile atı hakkında Mi • Selma serlarda yetişmiş bir çiçek gibi Işıkta oturmasma ve yüzünün en kaside sunmıyan Rumelıli, Anadolulu pun, ufak rütbeli bir jandarma zabitinin müyor musun? halin de düşüncesini öğrenmek istedi. herhangi bir ozan, sırf bundan ve bir idaresi altında 35 jandarmayı ve birkaç nazlı ve tatlı idi. Onun çok sevilerek, mahrem çizgileirni büyük bir kahra Mihal güldü. Böyle şeylerden zevkalmadığına inan çok itina ile büyütülmüş, şımartılmış ol manlıkla göstermesine rağmen o da de çöğürünü kocaklayıp dijar diyar sivili sürükliyerek Fieriyi ele geçirmeğe Siz, dedi, eli kolu bağlı bir adamı muvaffak olduğunu ve Lushufo üzerine şu tutsağın kendi gidişinden müteessirdi. Müteessir gezdiğinden dolayı halk şairi mi sayı duğu belli idi. öldürmezsiniz, öldüremezsiniz. Çünkü beslediği SOk r.~v ««*ft« göstereceğiUbilgisiz! a ı l u Kkl\« * %sakuı ııı İAlınl.u yürüyerek maKallî j'andaran»ları iraçırt olmamasına imkân var mıydı. "Yalnız 1 urksünüz. t akat Voyvadanm ne duıi Fakat o bütün bu sevgi ve itina içineğlenecektit Bu emelle başını ona çevirtığını söylemektedır. vardır, ne de imanı. Beni söyletmeden de ve şımartılmak istenilmesine rağmen kalıyordu. Yapayalnız... Ve odada ken Benim anladığıma göre halk şairi, AAsker kuvvetleri, isyan ocagma, kan kazığa vurur, yahud ateşte çevirte çevirte di ve birden kaşlarını çattı. Çünkü Mihae Aeem edebiyatınm bütün tesirşımarmamıştı. Ciddî, sessiz ve mü disi olmadığı zamanlarda osun nasıl lin kendine dikilen gözlerinde acıyan bir bir kenara büzülüp kitab okuyacağını ve lerinden uzak kalan, ilhammı içinde dökmeden ulaşmışlardır. İsyanın biricik öldürür. tevazi kalmıştı. bakış sezmişti. nasıl bu gecelerin sıkıntısı içinde ha yaşadığı muhitten alan, Türk düşünce kurbanı, kargaşalıktan habersiz, P o Küçük Mustafa bu karşılık üzerine Onu niçin bu adamla evlendirmişlerAcınmaya lâyık görülmek bir Türkü rab olacağını düşündü. Kim bilir, belki lerini ve duygularını eserlerinde yaşa janiye gitmekte bulunan General Giral Sadrazama döndü, yalvardı: di?.. Bu Ali Zühtünün malumu değildi.. çıldırtır. O anlamı taşıyan bir bakış ıse de bir adam... Bir başka adam bu hari tan adamdır. O gibiler vezinden, nazım didir. Bunu artık sıkışhrmıyalım, bıraka Neden o bu adamla, ihanetleri ve kabakulâde kadını, kendi kendine bırakılan şekillerinden tutun da kelimelere ka Krala karşı suikasd havadisi yalan lım. Çünkü bizim kendini incitemiyecegi herhangi bir akıncmın ciğerıni deler. lıklarile kendisini kıran bu adamla be bu yapayalnız kadını kimsesiz gece dar Türk olmak gerektir. Halk şiiri de lanmıştır. mizi biliyor, kafa tutuyor. Zaten ne öğ Zira kendine başkalarını acındıran a raber yaşıyordu. lerinden kurtarmak istiyecek ve Ali içinde Arabların yedi asılı şiirlerinden "> Son durum reneceğiz ki? İşte Voyvada Bükreşe ya dam, acze düşmüş demektir. Halbuki Ali Zühtünün bundan da haberi yok Zühtünün uzatmadığı eli ona uzatacak başlıyarak Ebülulâsından, MütenebbisiTürk eksinliğe düşmemek kudretini taşı1 Atina 17 (Özel) Bura gazeU crı kın bir yerde duruyor. Gözümle gör tu. Yalnız biliyordu ki o en aziz arka ve ona «gel, gidelim» diyecekti... ne kadar hiçbir şairinden, Acemlerin yarak yeryüzüne inmiştir ve akıncılar annin Arnavudluktan aldıklan bugünkü düm. Yanında yirmi otuz bin adam var. daşı Vahabın kansıdır.. Rudegisinden Ürfisine, Saibine kadar cak bu kudrete dayanarak yeryüzüne Yerinden kalkmak istedi. Yerinden telgraflarda ihtilâl hareketinin çok kanlı Bunu da gördüm. Yarm yürüyüş başlarVahab bu kadını yalnız bırakacağı gekalkıp ona yaklaşmak, evet her şeyi söy hiçbir ozanından iz taşımıyan sözler bir surette bastırıldığı bildirilmeVledir. sa ya kaçacak, ya bizimle boy ölçüşecek. yayılmışlardır. celer dostuna: cHaydi git bu akşam bilemek, her şeye rağmen bütün güna dır. Küçük Mustafa da anadan doğma bir Kral Zogo ile Arnavudluk Sü Baka Mihalin vereceği haberle bizim bileğı ze, karım yalnız, onu meşgul et» de Halbuki bizim halk şairi diye tanıdı nının öldürüldüğüne dair olan haberler miz mi sağlamlaşacak, atımız mı yü akıncı idi, kendine acıyarak bakılmasına hına rağmen her şeyi söylemek istedi. mişti. Ve ona kıskanc bir kocanın, bir Yerinden kalktı... Yavaş, yavaş genc ğımız ve hergün bir yenisini öğrendi buradaki Arnavudluk elçiliği tarafmdan rükleşecek? Son sözü kılıc söyler dev dayanamazdı. Bundan ötürü sert sert erkek kardeşe bile gösteremiyeceği itikadına yaklaşmağa başladı. Genc kadın ğimiz söz erlerinin çoğu, divan şairi o yalanlanmıştır. letli. Bırak §u miskinin yakasını. sordu: madı göstermişti. sevinçten büyümüş gözlerle ona bakı larak tanıyıp ta düşüncelerini, duygu Ve birden kaşlarını çattı: Bre ağıl kokan, ne diye bana böyle Bu başbaşa geçen geceler, Selmamn yordu. larını, sözlerini beğenmediğimiz adam Hem, dedi, bu benim tutsağımcî'r. bakıyorsun? Lehistanda bir balon müsaba sessiz ve sevimli muhitinde geçen tatlı Bu anda, üç senedenberi birbirlerine ların aşağı yukarı benzerleridir. Divan Onu dil diye getirdim ama incitilmesini Herif, biraz düşünür gibi davrandı, saatler... Ali Zühtünün kalbinde deli kası yapılacak söylememiş olduklan şeyi lisanlarile şairi aruz vezni ve İran nazım şekilleistemem. Kendini at uşağı yapacağım, sonra içten gelen yanık bir sesle karşılık bir sevgi uyandırmağa kâfi değil miyVarşova 17 (A.A.) 13 balonun yanımda gezdireceğim. söylüyorlar. Selma mes'uddu. Biliyordu, rini kullanmışsa bu halk şairi dedıkleverdi: di. rimiz de ayni şeyi yapmışlardır. Gül, iştirakile gelecek eylul ayı içinde yapıbiliyordu. Onun kendisine «gel» dıyeceMahmud Paşa, hünkârın «bizim kü Sana acıyorum delikanlı. Olüme Erkeği gelmiyen, geciken, geldiği za ğini... bülbül, zülüf, ben, gabgap, keysu, per lacak olan Gordon Bonet kupası yarış çük» dediği, günlerdenberi arattığı ve doğru körkörüne gidiyorsun. man bir yabancı gıbi çekingenlikle kaçem, çahizinahdan, sâki, mey, muğbeçe malarına yedi memleket iştirak edecekFakat tam bu anda bir zil sesi du karşılaşınca candan sevinc gösterdiği yi(Arhast vat) bul edilen bu evin asıl sahibi ve asıl erve herşey, divan şairlerinde olduğu ka tir. yuldu, kapı çalıyordu. ğit bir delikanlıyı kolay kolay kıramazkeği imiş gibi iki sene yaşamıştı. Ekseri dar bunlarda da var. Kıt'a, rübai, mu(1) Bu esirin hikâyesi Angelin Eflâk Almanya, Belçika, Amerika, Fransa,, dı. Ayni zamanda Mihalin sözleri onun akşam yemeklerinde, kocanın boş ka Selma kapıya doğru baktı. Ve Ali hammes, müseddes, müstazad, gazel, tarihinde, Kalkondilde yazılıdır. Ham Holanda,, Lehistan, İsviçre. da içine bir acıyış getirmişti. Bu sebeHe lan yerini kendi işgal etmişti. Vahab Zühtü ayakta kaldı. Selmanın endişe ve na't, münacat, tevhid, kaside, her iki sorguyu bıraktı, Mıhali alıp götürebilece mer, esirin bizzat hünkâr tarafmdan sorcan sıkıntısı ile titriyen sesi: macera peşinde, en pis yerlerde sabahşairlerin hoşlandığı şekiller. Yalnız Denizlili bisikletçiler îzmirde guya çekildiğini yazmış olan Angelin bu Kimdir acaba?. İzmir (Özel) Denizli bisıkletçıle ğini Mustafaya söyledi, kendi de ordu larken, Ali Zühtü Selmayi oyalamak halk şairleri, öbürlerinden daha fazla yanlışını düzeltmeği unutmamıştır ve işlerile uğraşmağa koyuldu. (1) için onunla bezik ve tavla oynamıştı. Dedi. Sofada hizmetçinin ayak sesle koşma, semai, kalenderî, şatranc gibi rinden beş kişilik bir grup, 2Ü00 küsur yanlışın nereden ileri geldiğini de anlatKüçük akıncı, at uşağı yapacağım Beraber okudukları kitablar vardı. Hiç ri ve kapmın açılmış olduğu duyuluyor başlıklar altmda türkçesi çok eserler kilometroluk bir seyahat için yola çıksöylediği posbıyık tutsakla hünkânn bu mıştır. O düzeltmeye göre Eflâk tarihşüphesiz ki Vahabla Selmadan daha du. Ali Zühtü, kederden boğulmuş bir yazmışlar ve bunların çoğunda hece mış ve şehrimize gelmişlerdir. Gencler çisi, Kalkondilin Machumetes diye ya • » fazla Ali Zühtü ile Selma birbirlerine sesle: vezni kullanmışlardır. Divan şairlerin Menemende Kubilây abidesine de çe lunduğu yana yönelince orada da göçün zageldiği Mahmud adını Mehmedle ka yakındılar... Aralarında söylenilmiş, itiden o şekillere ve o vezne değer veren lenk koymuşlardır. Şimdiye kadar katet başladığını gördü, Fatih te artık karşı >a Vahab, dedi. rıştırmıştır. Halbuki ayni şekilde yazılan raf, hatta ihsas edilmiş hiçbir harikulâler azdır. Buna mukabil saz şairlerinin tikleri mesafe 1700 küsur kilometro kaya geçiyordu. Mustafa, büyük bir kaBirbirlerine baktılar... Vahabın sesi Mehmedin padişah olduğu anlaşılmak delik olmamasına rağmen bazı günler gazelleri, kıt'aları, rübaileri, kasideleri dur. Bugünlerde Denizliye dönmüş bu labalık arasında hünkânn atlanıp yürü dışarıdan işitiliyordu... Onun sesi gene ve Mahmuddan ayırd edılmek için Kalyüşünü seyre daldı ve mırıldandı: Vahabın aralarında bulunması, tıpkı iyi çok iptidaî, çok sakat ve çok bozuk o lunacaklardır. hakikati Ali Zühtüye hatırlatmıştı. Hem beni konuk yapmak ister, kondil daima Rex hükümdar kelime anlaşılan bir çiftin evine gelen yabancı lup berikilerinkinde san'at vardır. Ankara bisiklet yarışlarmda, içlerinArkadaşnım, çocukluk arkadaşınm hem başını ahr, savuşur. Binbir ayağın sini kullanmıştır. Esir ile konuşan adabir misafir gibi onları rahatsız etmişti. Demek oluyor ki halk şairi dedikle den Halid, ikinciliği, Bursa ve Balıkcsesi. bir topuk üstünde döndüğü bir yerde ben mm adı üstünde bu kelime yoktur ve o Selmanın ona karşı bir duygusu var Ve bu anda o en son gayretile kendi rimizle divan şairlerinin düşünceleri, sirde de birinciliği kazanmıştır. halde sorguyu yapan Mehmed değil, kendimi nasıl hatırlatırım? mıydı. Bu müstesna kadın o kadar ka sesine tabiî bir ahenk vermeğe çalışa duyguları, san'at telâkkileri hemen heFakat Fatih onu unutmamıştı. En ya Mahmuddur. palı ve öyle yüksekti ki... Zâflarım or rak: men birbirinin eşidir. Yalnız ötekiler iri rolü oynamış. Ben böylelerine o sıKalkondil. Mahmud Paşanm Eflâklı ekın adamlarından birine ısmarlamıştı. taya koymağa ve kocasının bütün fena Geldiğine çok memnun oldum o medresede az dirsek çürütüp yarı ca fatı vermekte ve onların eserlerini halk Nitekim kücüğün kendi kendine söylen siri bir türlü söyletememesi üzerine tehlığına rağmen onun en yakın arkada nu, dedi. Onu görmeden gideceğime ü hil kalmışlar, berikiler ise Arab ve A şiiri diye tanımakta biraz düşünülmeli mesi henüz bitmeden o saraylı bunu gös dide kalkışmakla beraber «bu adam bir şına böyle bir duygusunu göstermeğe cem dilini daha iyi öğrenmişlerdir. dir, diyorum. zülüyordum. ordu başında bulunsaydı, büyük bir san terdi.. hiçbir zaman razı olmazdı. Halk şairlerinin biricik fazlalığı çöğür Bununla beraber «Âşık Kemali», çok kazanırdı» diye herifi takdir etmekten de Selma omuzlarını silkti ve ona başka Mustafa Bey, dedi, öbür yakada O bir sfenks gibi idi. Esrarengiz bir çalmak, şehir şehir dolaşmak ve günül emek verilerek yazılmış bir kitabdır. bir şey anlatmak ister gibi her kelimeçadırm hazırlanıyor. Ulu hünkârın misa geri kalmadığmı yazmaktadır. his âleminin sfenksi... verdikleri çocuklarm ardma düşüp sey Talât Mümtaz, divan şairi gibi düşünüp nin üstünde durarak: M. T. T. yah olmaktan ibaret. halk şairi gibi yaşıyan bu adamın ha firisin, orada kalacaksın. Ve Ali Zühtü, onun kocasını ve koca Bilmem. dedi, o bunun farkma vasının onu sevmediğini bildiği halde ve Yunus Emre gibi pek nadir olanları yatını toplıyabilmek için hayli uğraş racak mı?.. Kim bilir gene ne sarhoştur. belki kendisile Selmamn feirleşmesinin Denizde bir cesed bulundu bir yana bırakırsak bütün halk şairi mış ve o hayatı belgesizliğine rağmen Japonyada deniz manevralan Genc kadının hakkı vardı. Fakat habize oldukça aydın bir biçimde gösterher üçü için de daha doğru olacağından dediklerimiz, divan şairlerinin ham Galatada liman kumpanyasına aid is« Tokyo 17 (A.A.) 70 harb gemisin yatta yaptığımız birçok şeyleri başka emin olduğu halde o da aşkını zincirlere kalmışlarıdır. Onlarm eserleri de divan meğe muvaffak olmuştur. Ondan ötürü den mürekkeb olan Japon filosu iki ay kelenin civarında denizde bir cesed bulan farketsin diye değil, kendi içimizi takmıştı... şiirlerinin orta bir değer bile bulamı kendisinin emeğine saygı göstermek lunduğu haber alınmış ve cesed çıkanltatmin etmek için yaparız. gerektir. Kitabdaki şiirler de orta de sürecek manevralar yapmak üzere bu mıştır. *** yan takımile eşittir. Kapı açılmıştı. Ali Zühtü ickiden Talât Mümtaz Yamanın bu sefer bi ğerden birkaç derece daha geri bir d' sabah Okuskadan bilinmiyen bir yön Cesedin Arab camisinde kürekçi ka Bazan doğrudan doğruya Vahabla ko biraz bunalmış bakışlarla içeri bskıyor.. ze tanıttığı Âşık Kmali de öyle. Adam van şairi ayarında sazlı bir ozanm e teme hareket etmiştir. pısmda 151 sayılı evde oturan Rızeli nuşmağı düşünmemiş değildi.. Fakat bu. Akşamlar hayır olsun çocuklar, di cağız medreseye gitmiş, birkaç yıl o serleri olmak üzere okunabilir. Fakat Filo birinciteşrinde döndüğü zaman seyyar sucu Hamdının 6 yaşında kızı na cesaret edememişti. Ona söykmek yordu. kumuş, aruz veznile gazeller, kasideler bunlara halk şiiri demek elimizden gel İmparatorun önünde bir geçid resmi Şehbaz olduğu anlaşılmıştır. için dudakları tutuşmuştu: «Vahab seSVAD DERVİŞ yazmış ve sonra saza sanlarak halk şa mez, gelemez. devam edilmektedir. yapacaktır. Fatihin ata binip ilerlediğini gören Mustafa: «Hem beni konuk yapmak ister, hem başını alır savuşur» diye mırıldandı; fakat... Arnavudluktaki isyan

Bu sayıdan diğer sayfalar: