19 Ağustos 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

19 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYE1 19 Ağustos 1935 Leh kızı Jenyanın macerası: 13 Ilk devre 3 0 mağlubiyetle bitince takımda değişiklik yapıldı ve beraberlik bu suretle kazanıldı Casus kadının cilâlı kafası Alman kurşunlaGaİatasaray ilk maçta Dinarlı Mehmed dün Mü rile delik deşik olmuştu nasıl berabere kaldı? lâyim pehlivana yenildi Fakat bu sîrada Jenyadan hiçbir ses çıkmıyordu, Güreş, 45 dakika ve Mülâyimin hâkimiyeti altında geçti ve Mülâyim galib ilân edüdi güzel Leh kızmın akıbeti belli değildı Kadınla rusça konuşmağa başlayınca [ Durmuş olduğunu nereden biliyorcîunuz ve durmuş saat ne işimize yarar? îaşırdı, bocaladı, rengi attı. 1 Şimdi anlarsınız çavuş. Saat nere Perukanız, hafifçe eğrilmiş ma de? dam, dedim. Bu sözüm üzerine betibenzi kül gibi ol j Kendısınde.. du. O kadar sararmıştı ki görseniz öiü • Pek iyi. şimdi bu adamı, götür bîr sanırdınız. Kekeliyerek: yere hapset. Sonra fazla önem (ehem Ben, dedi, kadınları dinen prruka miyet) vermiyerek saatini iste... Al, saatakmak mecburiyetinde olan bir Yahucîı ti bana getir. Sizi burada bekliyorum. cemaatindenim. On dakika kadar sonra, küçük zabit, elinde saat geldi. Bu büyük ve kapalll Böyle bir Yahudi mezhebi olduğunu biliyorum, dedim. Dememle beraber bir saattı, arka kapağını açtım: Şimdi, bu saatırj niçin durmuş olkadının perukasını kafasından kapmam bir oldu. Yahudi kadını, şimdi, kafası duğunu göreceksınız, dedim. Iç kapağını da açınca saatın kapajhle cascavlak karşımda duruvordu. Halı o makinesi arasında dörde bükülmüş kü kadar komıktı kı müstahfız neferlerden biri gülmekten tüfesini elinden düşürdü. çük ve ince bir kâğıd çıktı. Çavuş, başını sallıyarak, Onlar güler ve kadın korkudan titrcrken Doğrusu, bunu hiç aklıma getir • ben perukayı muayeneye basladım. Iç tarafında, bir dikiş gördüm. Çakımla ipliği memi'tim efendim, dedi. Fakat bunlar, zekâsızca yapılmış ka keserek dikisi söktüm. Içinden ince bir kâğıd düstü. Bu, bir kadın icin cok mükem ba hilelerdi ki ancak harbin başlangıcınmel bir istihbarat raporu idi; 20 inci kolor ! da tektük görülmüş, sonra daha ince, budumuzun ileri harekâtı hakkında, hemen lunması daha zor hilelere müracaat edilhemen hepsi doğru haberlerle dolu idi. mişti. Az kalsın, casus Yahudi kadını, hattı Jenya işte böyle ölmüştü. mızı geçerek bu kıymetli malumatı RusJenya gittikten bir hafta sonra Feliks, lara yetiştirecekti. Kadının ayna gibi ci kendisine gösterdiğim mutemed adamlara lâlı kafası birkaç gün sonra Alman kur güvercinleri teslim edip geri geldi. şunile delik deşik oldu. Bu sefer, iş kolay olmadı, dedi bir Bir iki gün sonra, yöney (cephe) ci Rus karakoluna rastgeldik. Hemen gü varında yakalanmış şüpheli bir adam ge vercın sepetlerini bir çallhğın içine sak tirdiler. Bir hastalığa yakalandığını söy ladık. Rus karakol müfrezesi, bu çahlı lüyor ve dehşetli iyodoform kokuyordu. ğm yanmdan geçti. Korkudan ödüın pat« Herifi sorguya çektim ve birçok birbi lıyordu. Ya güvercinler ötmeğe başlar rini tutmaz sözlerini yakaladım. Vucu larsa, halımiz nice olurdu. Bereket ver dündeki sargınm çıkarılmasını emredince, sin ki kuşların sesi çıkmadı. bağırıp, çağırmağa, çırpmmağa başladı; Bu cesur Felıkse hakıkaten acıyorduın. o kadar ki bağlatmağa mecbur oldum. O, bana, yaptığı çok tehlıkeli hizmetı a;ıSargınm içinde bir istihbarat raporu var latırken, ben de Jenya geri döndüğü zadı. Casus, kurşuna dizilirken sahte sargısı man, kızı nışanını bozmaktan vaz geçirgözlerini bağlamağa yaradı. meğe karar verdim. Gene o günlerde, tesadüf, karşima bir Güzel kızın gıttığinın tam onuncu güadam daha çıkardı. Bu da, yöneyde nü, ilerı hatlara giderek onu beklcdim. (cephede) yakalanmısh. Adamı sıkı bı Karanlıklar ve sisler içinde, kaybolduğü sorguya çekmişler, fakat hiçbir şey anlı yerde uzun saatler geçtıği halde kız göyamadıkları ve halinde şüpheli bir şey rünmedi Gündüz olunca ordu karargâhıgörmedıkleri için koyuvermek üzereydi na döndüm; akşam karanlık basınca tekler. Yolun kenarında herifi bırakmak ü rar geldım. Böylece tam beş gece onu zere olan ihtiyar menzil kumandanı, bekledim. Ne gelen var, ne gıden. Altm Kendisini çok sıkıştırdım amma ca cı gün ışı nışanlısına açtım: sus olduğuna dair, hiçbir delıl ve isbat bu Feliks, dedim, beş gündür, Jenyalamadık, diyordu. yı bekliyorum, gelmedi. Başına bir felâAdamı baştan aşağı bir süzdüm. Yep ket gelmiş olmasından korkuyorum, sen yeni elbisesinde bir yama vardı, sordum? ne dersin? Bo yeni kostümünüzde bu yama Feliks, büyük bir umudsuzluk ve yeis nın ne lüzumu var? içinde; . Şaşaladı, kekeliyerek, Oh, mutlaka bir felâkete uğra Bu mu?.. Ha, şey!.. Dün, yırtıldı mıştır, dedi; zavallıyı, şüphesiz öldür düler. Hayatta olsaydı, her halde, gelirda ondan... Tuhaf bir yeri yırtılmış ceketini di. Delikanlıyı teselliye çalışıyordum; fakat sözlerime kulak bile asmıyordu. zin... Çıkarın bakayım şunu... Sızin için samimî surette çalışfım, Herif, ceketi çıkaracağına, ok gibi fıtdiyordu; zannediyorum ki calışmam mulayıp kaçmağa başladı. vaffakiyetli oldu. Şimdi yöneyde (cep Dur! hede) sükunet var. İki hafta bana ihti* Diye bağırdım ve arkasından herifi yacınız olacağını sanmam. Bana iki hafkorkutmak için yanına doğru iki el taban ta izin veriniz; gidip Jenyanın ne olduca attım. ğunu öğreneyim. Askerler koşup firariyi yakaladılar. Pekâlâ Feliks, dedim, istediğin?z İhtiyar menzil kumandanı sordu: izin olsun, memnuniyetle veririm. Yalnız Bu yama, neden size şüpheli gö Jenyadan umudumuzu kesmiyelim. Bel ründü. ki de mecburen bir yerde kalmıştır Şimdi görürsünüz kumandanım. Feliks başını salladı. Herifin ceketini askerler çıkardılar. ÇaBenim içime doğanı size soyîî^'e » kımla yamanın dikişlerini kestim. Altın yîm mi? Jenya öldü; hem de öleli çok dan bir kâğıd düstü. oldu. îhtiyar binbası dayanamayıp bağırch: Feliks Rusların tarafına gitti ve üç Bravo! Ne yaman duygunuz var hafta sonra geldi. Zayıflamış, sararmış, mış! saçları karmakanşık, gözleri sönük, elleDüşen kâğıd bir Rus erkânı harbiye ri titrek ve bitkin bir haldeydi. hartasının parçası idi. Hartanın üslün Boğuk bir sesle mırıldandı: de, bizim topçu mevzilerimiz haç işaretJenyayı, Jenyacığımı astılar, dedi. leirle gayet doğru olarak gösterilmişti. Bu Kalbımden vurulmuş gibi oldum. Iş.tîcasus ta öteki arkadaşlanmn yanına gön rab ve dehşetten titriyerek sordum: Astılar mı? derildi. Zavallı gene cevab verecek halde de Ceb saatinin esrart ğildi; başile «evet», dedi. Rus casusları, önceleri, raporlarını, en ziyade saatlerinin içinde ikinci kapağın altına saklıyorlardı. Bir başka menzil ku mandanının yanında böyle bir cep saati nin esrarını meydana çıkardım. İlk hatta, köylü kıyafetinde yakalanan bir adam getirdiler. Bu köylüde öyle bir asker duruşu vardı ki bunun kıyafetini değiştxr miş bir zabit olduğunda hiç süphe yoktu. O vakitler, saat dalaveresi o kadar moda olmuştu ki, üstünü başını arıyan küçük zabiti bir tarafa çekerek ona sordum: Bu adamm saati var mı? Bu saat işlemiyor değil mi? Var efendim amma işe yarar bir şey değil, dedığiniz gibi durmuş, işlemi yordu! Durmuş mu? Âlâ! Ben de zaten işliyen değil, durmuş bir saat arıyordum. Küçük zabit hayretle lordu; Zavallı küçük Jenya! Allahim ne facia! Onu astılar hal Feliks şnlat bana, her şeyi anlat? Delikanlı bitkin bir halde anlatmağa başladı: Gaİatasaray takımı maça başlamadan evvel Seket sahasmda Seget (Özel) Takımımız bugün | nin yerine Osman ve Danyalin yerine de Macanstanda ılk maçını yaptı. Fazıl geçtiler. Macarlar bu devrenin başında da güSaat 4.3 te otelden hareket ederek sahaya geldık vc doğruca bize tahs's edilen zel oynuyorlardı, bu arada Necdet muodaya girdik. Antrenörün ufak bir nasi hakkak bir gol kurtardı. Bize birinci dehatinden sonra alkıslar arasında «ahava fa korner oldu, fakat neticesiz kaldı. Legirdik ve halkı selâmladık. Sonra da Ma himize güzel bir hrsat geçti. Fakat Helcarlar girdiler. Biz onlara bayrak ver vacı topa vuramadı. Bu fırsat ta böylece dik, Macarlar da bize beyaz kırmızı ka heba oldu. Macarlar hakemle berab<*r 12 kisi gayet güzel anlaşıyorlar. Hakem, ranfillerle süslü bir buket verdiler. T a Macarlann elle tuttuklan topu bize ofkım kaptanımız Miinevver parayı kazasayd veriyordu. Fazıl güzel oynuyor ve namadı ve Macarlar oldukça şiddetli o önündeki hafı kıvırarak güzel ortalayışlan rüzgârı lehlerine aldılar. lar yapıyor ve hiç te Danyali aratmıyorStad küçük ve halk beş alh bin ka du. Bu arada bize muhakkak bir gol oluyordu. Lutfi topun üstüne kendisini atadardı. Takımımız şu şekilde idi: Necdet, Lutfi, Hüsnü, îbrahim. Fa rak bunu kurtardı ve Macarlar bu vazihir, Kadri, Danyal, Şeref, Helvacı, Mü yete sasırdı ve alkışladı. Lııtfınin ortada oluşu vaziveti dpğiştinevmer, Cici. Macarlann takımında sağ bek Hik riyordu. Faruk ve Fazıl da Kadri ve roşi ile sağ açık Koravi yeni ve rrulü ta Danyelden çok daha iyi oynuyorlar. Münevverin bir şütü Macarlann ceza sahası kım oyunculan idıler. İlk akm onlara oldu. Arkadan bize dahilinde e'Jerine çarptı ve hakem per.alfavul oldu, avuta attılar. Tekrar bizim tı cezası varmedi. Bu arada Şeref topu kaleye yolladı. güzel bir akmda Helvacı yere düstü ve fakat bir kargaşalık oldu ve topu kendi muhakkak bir gol böylece kaçtı. Danvalın güzel bir şütü avuta gitti. Kadri bu leri kalelerine soktular, ayni zajpa/ıda bu gün iyi değildi, topu ayağında fazla dur golde Şerefin de dahli vardır. Top üst durmak istiyor ve hep kacınyordu. Bun direğe carptı, hakem biraz düşünüp gol dan istifade eden Macarlann sol acık verdi, Macarlar itiraz ettiler, fakat ha ları mütemadiyen bizim kaleye akıyor ve kem dinlemedi, zira bir kere verınişli. Bu ortalayıp bizim bekleri şaşırtıyordu. Bu «uretle vaziyet 31 olmuştu; bu golü kimarada Macarlann güzel bir sütlerini se alkıslamadı. Biraz sonra Fazıldan pas alan Necdet kurtardı ve halk tarafından al kışlandı. Macarlar gittikçe hâkim oynu Helvacı güzel bir plâse ile ikinci goyorlar ve soldan mütemadiyen inivorlar lümüzü yaptı, bunu halk ta alkışlayerimizden dı. Nihayet sol acık güzel bir ortalayış dı, tabiî biz sevincden yaptı. Lutfi kafa ile vurduysa da topu havaya sıçrıyorduk. Vaziyet 3 2 olçeviremedi ve sağ açıklan güzel bir plâ muştu. Gaİatasaray çok güzel oynase ile ilk sayılannı kaydetti. 16 ncı da mağa başladı. Defanse her çıkışında kikada gol olması biraz bizimkıleri sa Macarlardan topu alıyor ve müha şırttı, biraz daha seri oynamağa başla cimlere güzel paslarla Macar kale dılar. Fakat Helvacı çok ağır, diğerle sine kadar iniyordu. Bu arada Şe rine verdiği paslar hep hasım tarafm a refin güzel bir şütünü kalecileri kuryaklarına gidiyordu. Macarlar bizim o tardı. Nihayet 28 inci dakikada Müyunculann hareketlerinden nereye pas nevverden güzel bir pas alan Necdet vereceklerini derhal kestiriyorlar ve her sıkı bir şütle üçüncü defa topu Ma pasımızı kesiyorlardı. Bu arada soldan carların kalesine soktu, Macarlar bu. . . , , . , . . ı | nu da alkısladılar. Hakem buna da ınkışaf eden bir hucumumuz efnasında , . ' .. ' bir dıyecek soz bulamadıgından gol vermek mecburiyetinde kaldt Bu suKT Şereften güzel bir pas alan Nerdet to retle ikinci devrenin 28 inci dakika pu sürdü ve her zamanki gibi kaleye beş sında 3 2 berabere bulunuyorduk. Etraftan Macar seyirciler Türk metro mesafeden havaya attı. Bütün is iyi değıl, üzerine gelıyor. İbra leri takdire başhyorlar ve Türkler Fahir beklerin orta adeta bos gibi. him vazifesini lâyıkile yapıyor ve sağ a güzel oynuyor, biz çok fenayız gibi çığı boş bırakmıyordu. Macarlar, b;zi fısırtılar başlıyor ve stadyomda ses daha zıyade sıkıştırmağa başlad'lar. Bi çıkmıyordu. Oyunun bitmesine iki dakika zimkiler yavaş yavaş acıldılar ve Münev kalmıstı. Ve tam şüt çekecekleri esnada ver vasıtasile yapılan akmda Şeref çüzel Lutfi güzel bir ayak koydu ve muhak bir şüt attı, fakat HeKacıya çarptı.. 1 ek kak bir gol kurtardı. Bu esnada oyun kronometro ile rar Danyal sürdü ve ortaladı. Şerefin şütünü Macar kalecisi kurtardı. Bizimki bitmişti. Hakem uzatmakta devam eler tekrar durgun oynamağa ve Macar diyor ve top kalemizin önünds do lar mükemmel paslarla kalemize ınme lastıkça heyecanlandığı görünüyordu. Niğe başladılar. 31 inci dakikada Lutfi tekim sıkı bir şütü kurtaran Necdetin toMacarlardan birinin ayağını tuttu ve ha DU elinde fazla tuttuğunu bahane ederek kem bize penaltı cezası verdi ve Koravi fav! vermesi lâzım gelirken topu ha demir gibi bir şütle ikinci golü de yaptı. va yaptı. Ve arkasından bir de penalBu arada hakem de Macar oldısunu tı yarattı. Buna itiraz ettik ve penalgösteriyor ve boyuna alevhimizc cezalar tıyı kabul etmedik. Bu suretle dü dük çaldı ve oyun 3 3 berabere ne yarahyordu. ticel°ndi. Gece Seget radyosu maçı Nihayet 33 üncü dakikada gene sol3 3 berabere ilân etti. dan inkişaf eden bir hücumda sol anklaBizde en iyi oynıyanlaı* Fazıl, lbrının güzel bir ortalayışını Korani çok yerinde bir şütle kalemize soktu. Bu su rahimdir. Diğer oyunculann hepsi retle 30 mağlub vazivete girmiş olu ikinci devrede iyi ovnadılar ve di yorduk.. Nihayet düdük çaldı, dovre Zrr arkadaşlarını kat'iyyen aratma tifrnısti.. Macarlar bu neticeden hem dılar. SUAVÎ memnun, hem de Türklerde bir şey yok, takımları iyi değil, oyun bilmiyorHalic takımı galib lar gibi söylenjyorlardı. z z Halıc Idman Yurdu birincı takımı Ikmci devre Çukurbostanda K''"~ükpazar takımiîkinci devrede takımımızda dcâviklik bir maç yapmış ve 34 galib gelmiş oldu ve sağ haf Kadrınin yerine Paı ık. .ve santrhaf Fahirin yerine Lutfi, Lutfi] lerdir. Güreşîn ortalarında zorîa bir durum işin en zor tarafı bu idi. Mülâyim, ilk (Bastaraft 1 ıncı sahifede) Hava Kurumu tarafından fiatlerin tri bün 200, duhuliye 100 kuruş olarak tesbit edılmiş olmasına rağmen bir hayli seyirci toplanmıştı. Bu kadar para veremiyenler de stadın dışında neticeyi bekliyorlardı. Eğer fiatler 2550 veya 50 100 kuruş yapılsaydı, beş altı bin seyirci toplanacağı muhakkaktı. Çünkü herkes, kendine türlü türlü reklâm yaptırmanm yolunu öğrenmış olan Dinarlı Mehmed pehhvanı ve yapacağı müsabakayı görmek istiyordu. Dinarlı Mehmed peh livan bu reklâm sayesinde esatirî bir kahraman olmustu ve Istanbul topraklarına ayak bastığı gündenberi da bütün pehlıvanlara meydan okuyordu. Dünkü müsabakaya baslanmadan evvel, Viyana güreş takımile, gelecek hafta müsabaka yapacak olan amatör pehli vanlarımızın seçme müsabakaları yapıldı. Bu güreşler hayli uzadığı için halk, sabırsızlanıyor, büyük müsabakaya başlanmasmı istiyordu. Nihayet saat beş buçuğa doğru Dinarlı Mehmed pehlivan, kırmızı beyaz renkli ve arkasına ay yıldız işlenmiş bir penivarla ringe çıktı, halk, kendisini siddetle alkışladı. Onu Mülâyim pehlivan takib etti. Hakem heyeti, müsabakanm fasıîasız olarak 45 dakika süreceğini, tuşla mağlubiyet olmadığı takdirde neticenin sayı hesabile tayin edileceğini ilân etti. dakikalarda Dinarlının omuzlarım yere getirmişti; fakat bu bir saniyeden fazla devam edemediği için tabiî galibiyet ve mağlubiyet aranmadı. Dakikalar geçtikçe güreş, Mülâyimin lehine olarak inkişaf ediyor, Dinarlı Mehmedden Amerikan usulü serbest güreş oyunları bekliyenler, bu oyunların Mülâyim tarafından Mehmede tatbik edildığini hayretle görüyorlardı. Mülâyim pehlivan da bundan üç dört yıl önce Amerikaya gittiği ve orada serbest güreş'.er yaptığı için, bu oyunları o da öğrenmişti. Yirmi beşinci dakikadan sonra Mü lâyim, tamamen hâkim vaziyete geçmişti. Dinarlı Mehmed pehlivandan bir hamlede galibiyet ümid edenler büvük bir sukutu hayale uğramışlardı. Artık Dinarlı, Mülâyimin altından kurl^amıyor, oyunlarına mukabele edemiyordu. Mü lâyim de, birkaç defa Dinarlımn sırtını yere getirdıği halde üç saniye tutamadığı için kat'î bir netice alamıyordu. Müsabakanın sonlarına doğru, Dinarlının babası, oğluna bazı öğüdler Aermek ve oyunun bitmesine az vakit kaldığını bildırmek istedi. Bunları Mülâyimin anlamaması için ingilizce olarak söylemeğe başladı. Fakat Mülâyim de, iki sene Amerikada bulunduğu için o da biraz ingilizce bğrenmiş, Yusuf Hüseyin pehlivanın, oğluna verdiği öğüdleri anlamış ve bıyık altından gülmeğe başlamıştı. Orta hakemi, eski güreşçilerimizden Cemaldi. Pehlivanların ikisi de üstlerinNihayet 45 dakika tamam oldu ve deki örtüleri çıkarınca Mülâyimin Dinarjüri heyetinin kararlan toplandı. Bütün lıya nazaran daha iri olduğu meydana hakemler, Mülâyimin galibiyetıni tasdik çıktı. etmıslerdı. Bu kararın okunması gene bir Hakemin düdüğile beraber iki rakib alkış tufanı kopardı. Oyunun basmda karşıkarşıya geldiler. Halk, tamamen Dinarlıyı alkışlıyanlar, şimdi Mülâyımi dıkkat kesilmiş, Dinarlının neler yapaca alkıslıyor ve omuzlarda taşıyorlardı. ğmı merakla bekliyor, Dinarlının babası, Dinarlı Mehmed pehaivan, karar o vaktile Amerikada büyük bir iin almış o kunduktan sonra ringden inerken: lan Yusuf Hüseyin pehlivan da ringin « Ben çok yorgundum, bu müsabakenarında, müsabakayı büyük bir dık ka Hava Kurumu menfaatine olmasavdı katle seyrediyordu. yapmıyacaktım.» dedi. Güreşin ilk dakikalan, her güreste Bu gene pehlivanın bu sözleri belki oldueu gibi pehlivanların birbirlerini de doğru olabilir; fakat İstanbula geldiği nemelerile geçti. fakat bu denemeler, gündenberi amatör, profesyonel herkese Mülâyime cesaret vermiş olmalı ki, he meydan okuması ve spor âlemini velvelemen taarruza başladı. Beşinci dakikadan ye vermesile bir tezad teşkil etmektedir. sonra güreş hızlandı. Şimdi hep Mülâ Kendisine, bundan sonra yapacağ: müyim hücum ediyor, her hücumda Dinar sabakalar için daha iyi hazırlanmasını ve lıyı alta alıyordu. Amerikan usulii ser spor hayatında biraz daha mütevazı olbest güreşte tuşla galib gelebilmek için masmı tavsiye eder, muvaffakiyetler di rakibinın sırtını yere getirdikten sonra üç leriz. sanive yerde tutmak lâzım geliyordu ki, AHMED İHSAN Güreşten heyecanlı bir an Jenyaya bir herif musallat olmuştu; bilirsiniz. Hani, onun reddetmesi üzerine kendisini ölümle tehdid eden ve intikam alacağını söylıyen domuz yok mu, işte o yaptı bu işi... Ben, sizden izin alır almaz, Mohıle\e gittim. Orada, bir pastacı dükkânı işleten bir Yahudiden, iki hafta evvel, Alman casusu gayet güzel bir gene kızın asıldığını öğrendim. He rifin eline yüz ruble sıkıştırdım. Ertesi akşam bu işi bütün tafsilâtile bılen bir adamla beni tanıştırmağı vadetti. (Arkası var) A. O.

Bu sayıdan diğer sayfalar: