3 Aralık 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

3 Aralık 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎTET 3 Birincikâöün 1935 Almanlarl936 Olimpiyadına nasıl hazırlanıyoriar Sporcuların oturması için şehirden uzak bir yerde bir Olimpiyad köyü yapıhyor. Bu köye herşey girecek, yalnız kadın ve alkol girmiyecek Lübnanda kuruİan gizli cemiyet Adliye yeniden üç kişiyi tevkif etti Suriye gazetelerinin yazdığma göre, (Suriye Halk Partisi) adı altında Lüb nanda teşekkül eden gizli cemiyet meselesi ehemmiyetini muhafaza etmekte berdevamdır. Muhtelit mahkeme müstantiği M. Tembal yeniden üç mühim zat hakkında tevkif müzekkeresi kesmiştir. Bunlar da diğer mevkuflar gibi tecriden tevkifhaneye sokulmuşlardır. Yeniden tevkif edilenlerin isimleri şunlardır: Katolik matbaası direktörü Rober Abela, avukat Salâh Liki, Jorj Hakim. Mevkuflann evlerinde taharriyat yapılmış, müstantik bunlann sorgulannı yapbktan sonra tevkiflerini zaruri gör müştür. Bunlardan başka Vedi Rıza Elkik, Selim Habib de sorguya çekilmişlerse de serbest bırakılmışlardır. Beyrut barosunun tavassutile tahliyesi mevzuu bahsolan avukat Münir ke falete rapten serbest bırakılmışbr. Nurullah Şevkete göre Keluk bin Abdullah Yazan; Mimar Şehabeddin Meraklı bir hâdise Olimpiyad köyiine uzaktan bir bakif Berlin (özel) Almanlar gelecek yaz Berlinde yapılacak olan 1936 olim*piyad oyunlan için spor sahasında olduğu kadar teşkilâtçılık sahasında da büyük bir faaliyetle uğraşmaktadırlar. llk defa 1932 Los Ancelos olimpiyadında yapı lan (Olimpiyad Köyü) nün bir eşini de, daha doğrusu bir kat daha güzelini de Berlin civannda inşa etmektedirler. Böy le bir Olimpiyad köyünün inşası milyon larca paraya mütevakkıf olmasına rağ men Alman hükumeti olimpiyadlan, genc devleti için büyük bir propaganda vası tası olabileceğini düşündüğünden bu fe dakârlıktan çekinmemiştir. Propaganda Bakanlığmdan bir tav siye alarak bu Olimpiyad köyünü ziyarete gittim. Inşaata nezaret eden bir yüzbaşı beni gayet nazikâne karşıladı ve gezdirdi. (Olimpiyad Köyü) Berlinin merke zine otomobille üç çeyrek saat kadar uzakta ve asıl olimpiyad sahalannın bulunduğu Reichssport Feldden de 14 kilometro mesafededir. Şehirden bu kadar uzakta olmasından maksad olimpiyada iştirak edecek sporcuların muntazam ve mazbut bir hayat yaşamalannı temin içmdir. Bu köyün şayanı dikkat karekteri de budur. Köyde herşey vardır, fakat köyün bu mazbut ve muntazam hayatını ihlâl edebilecek şeyler ycktur ve menedilecektir. Meselâ hiçbir kadın bu köyün hududlannı aşamıyacağı gibi alkollü içkiler de uğramıyacakbr. Köyün konföru için hiçbir şey unutulmamıştır. Köyün inşasını birkaç kısma ayırabiliriz: A Bir sporcu için lâzım olan her türlü eşyayı havi iki kisilik odalardan mürekkeb birer kath evler inşa edilmekte... Henüz daha bütün binalar bitmemesine rağmen şimdiden bizim çocuklann yerleri bile tayin edilmis... Bunu bana beni gezdiren süvari yüzbaşısı anlatıyor.. Duvarcılar, rencberler, dülgerler hanl hanl Çoban Mehmedin yerini hazırlamakta dırlar. Meskenler yapılırken her milletin yasayış tarzı da ihmal edilmemiştir. Meselâ îtalyanlann odalarmın pencere'erine si yah perdeler konmuş.. Çünkü ltalyanlar kat'iyyen ziyalı odada uyuyamazlarmıs.. Sonra, yemek meselesi de pek mühim addedilmektedir. Her milletin kafilesi bereberinde ahçısmı getirecektir. B Evlerden sonra sahalan geziyoruz. Olimpiyad köyünde denilebiliyor ki apayn bir stadyom yaptırılmaktadır Stadyomun eksiei sahasında değil tribünsüğlüğündedir. Bununla beraber 25 metrelik kapalı yüzme havuzu, açık yüzme havuzu, güreş, boks, eskrim, Alman jimnastiği, trapez salonlan.. Hepsi hepsi mevcud.. C Olimpiyad köyünde eğlence kısımlan.. Olimpiyad oyunlannın başlamasmdan bir iki ay evvel her milletin kafileleri Berline bu köye geleceklerdir. Bundan maksad da her milletin iyice Berlinin iklimine alışabilmesidir. Sporcuların bu müddet zarfında Berlin şehrile kat'iyyen alâakalan kesileceğinden lcöyde onlar eğlendirebilecek şeyler büyük bir dikkatle hazırlanmaktadır. Geçen sene ölen Reisi Cumhurlarının ismine iza feten «V. Hindenbufg Halle» diye koslcoca brr bina bu iş için inşa edilmektedir. Burada her nevi tiyatro, sinema, konser ve hatta operet olacağı gibi ağır atletizm salonlan da bu binada olacaktır. Bu binadan başka açık hava mÜ7İk paviyonlan, soğuk alkolsüz içki yerleri, gezmeler yapabilecok derecede bir kord. sun'î bir plâjlı göl.. ve saire ve saire. D Irtjbat meselesi de pek önemlidır. Gerek şehirle gerek asıl stadyom i!e ve zerekse ana vatanla irtibat temini makBadile Olimpiyad köyünün liman daıresi diyebileceğimiz büyük bir bina köyün Hamburg Berlin yoluna bakan cihe tinde yapılmışbr. Bu binada berber, kunduracı dükkânı, terzihane, marangozhane gibi lüzumlu atelyeler, garajlar, tamir haneler olduğu gibi esas olarak millet'.erin mümessilleri için yazıhaneler, telefon kulübeleri, telgraf ve posta daireleri ve asıl köy idare merkezi mevcud olacaktır Şehirle olsun, stadyomlarla olsun irtibat hususî ominbüslerle temin edilecektir Sıhhat işi de daima üstünde dikkatl* durvlarak büyük bir iüna ile temin edil (Baş tarafı 1 inci sahifede) leyi tahkik için okul direktörüne müra caat ettik. Bize, bu iş hakkında bir kelime dahi söyliyemiyeceğini bildirdi. Bunun üzerine kendilerile temas ettiğimiz okul talebesi şunlan söylediler: t Mektebde yemekler ta haziran ayındanberi fenalaşmağa başlamışb. O zaman idareden yemeklere biraz daha dikkat edilmesini rica etb'k. Okulun tatil devresinde bulunduğu ve dersler baş laymca yemeklerin düzeleceği vadinde bulundular. Fakat dersler başladı, aylar geçti, yemekler hâlâ yenir gibi değil. Bir kaç kere müracaat ettik. Bir netice vermedi. Biz mektebin fevkalâde iyi yemek vermesini istemiyorur. Yalnız mevcud malzeme ile daha iyi yemekler yapıla cağına kaniiz. Ve bunu da idareye teklif ettik. Kabul edilmedi. Yemekler hem iyi pişirilmiyor, hem de tertib fena. Dikkatsizlik ve ihmal var. Açhk grevi cumartesi günü başladı. Dün (evvelki gün) pazar olduğu için o kadar belli olmadı. Fakat bugün öğ leyin bilâistisna bütün talebe greve iştirak etti. Yemekler mekteb idaresi tarafından sokağa döküldü. Bugünkü yemekte çok fena pişirilmiş pırasa ile nohud vardı.» Eser, gerçekten üzerinde durulacak bir mevzu taşıyor, kısa görüşlü ve dar görgülü yazıcıların Mimar Sinandan başladığını sandıkları Türk mimarlığı nın üç asır daha önce olgun ve her bakımdan dolgun bir mektebi bulundu ğunu anlatmak istivor. Mimar Seha beddinin ifadesine göre bu mekteb, Keluk bin Abdullah tarafından kurul muştur. Mimar Şehabeddin, yalnız bu fikri ortaya atmak için bir kitab yazılamıya cağını, daha doğrusu böyle bir mülâ hazanın bir forma bile dolduramıvacağını düşünmüş olacak ki eserine Türk mimarlığının kısa bir tarihçesini ka yidle başlıyor. Tarihçe devince kısalık kendi kendine anlaşılır. Öyle ilyn ben o sıfatı kullanmak zorunda îraldım. Hatta (pek kısa) dememek için kpndimi hayli sıktım. Çünkü Mimar Şehabeddin, eski çağlann mimarî merhalelerini kus bakışile ve yaman bir hızla gözden geçirdiğinden eserine koyduğu tarihçe, kı sadan daha baska bir sev olmuş. Cok uzak çağlara gitmeğe hacet yok. Yeni çay sahasında, Tanm havzasmda. Turhan havalisinde. Hün eseri olarak Macaristanda «Nagi Sent Mikloş» ta bu lunan eserlerden apaçık anlaşıhyor ki Türkler pek eski asırlardanberi san'atkârdılar. Naksm, nakrin bulundufu yerde mutlaka mimarlık ta bulunur. Çünkü bunlar, bu işler <yapı> üzerinde yaratıhr ve yaşatılır. Mimar Şehabeddin, islâmlıktan sonraki Türk mimarlı^hnı da Sekuk devrine çabuk erişmek ve Abdullah oğlu Keluktan daha erken bahsedebilmek özlemile kısa geçmiştir. Alcı ovma süslerin temelini atan Türklerin kur duklan bu fennî tekâmül merhalesini lâyık olduğ\ı önemle işaret etmediği gibi kendH camisindeki minarenin res mini kendi elile cizecek kadar san'at kâr olan Tolon oğlu Ahmedin Mısır mlmarisine asıladıgı veniliği de kavdet me£e yer bulamamıstır. Gerçi Termez ve Tus şehirlerindeki Türk eserlerine şöyle bir temas ediyor. Lâkin «tafsil» den çekiniyor. Sovledijimiz vechile bu acele, Selçuk devri mimarisine çabuk erişmek icin dir. Çünkü muharririn maksadı Türk mimarlığının tarihini, yahut tarihçesini vazmak değildir, belki Keluk bin Abdullahı anlatmaktır. Bunun icin de eski çağları hızla dolaşıp Selçuk devrine ulaşmak gerektir. Fakat Mimar Şeha beddin, o devre girince de gene kısa yazarlığı bırakmıyor, Selçuk eserlerini dahl bir çırpıda elden geçiriyor. Eğer ortada frenkçe ve türkçe vazılmış birçok kitablar olmasa ve Selçuk eserleri bu kitablarda uzun uzun anlatılmış bulunmasa Mimar Şehabeddinin bu kısa görüşleri de bize bir bilgi geti rebilirdi. Lâkin bizzat o, 20 den fazla almanca, ingilizce ve fransızca kitab kanştırarak bu eseri kaleme almıştır, o kitablann birçoğunda ise Selçuk esereri hakkında tafsilât vardır. Bunlan da bir yana bırakalım: Celâl Esadm Türk San'ati adlı kitabmda, Mimar Şehabeddinin şövle bir temas edip geçtiği Selçuk mimarisi ne uzun anlatılmıştır. Konva Halkevi başkanı öŞretmen M. Feridle arkadaşı M. Mes'udun daha geçen vıl bastırdıkları <Sahib Atâ ile oğullanmn havat ve eserleri» adlı gü zel ve pek güzel kitabda bu mevzu nekadar canlı olarak yazılmıştır. Şu hale göre Mimar Şehabeddin, kendinden önce avni mevzuu ele alanlan geçmemiş, geçememiş oluyor. Her cveni» nin eşit veya benzer olduğu «eski» den daha derlitoplu, daha verimli olması tekâmül icabı olduğuna ve bu zarureti sahifelerinde tatmin edemediğine göre Keluk bin Abdullah eseri tenkide müstahaktır. • Şimdi eser sahibinin pek önem ver diği noktava gelelim: Yukarıda da söyledik; Türk mimarlığının Sinandan başladığını söyliyenler kısa görüşlü ve dar görgülü kimselerdir. Osmanlılar dev rinde bile Sinandan önce mimarlık, hem de nefis ve muhteşem bir mimar lık vardı. îlyas Ali, Hayreddin, Kemaleddin, Ayaz, llyas, Şüca, Ali, hep Si nandan önce yetişmemişler miydi? Sade sanatkâr getirmek bile kâfi değil... (Baş tarafı 1 inci sahifede) lidir, diyorum. Bir taraftan halkımıza musiki terbiyesi vereceğimizi ve memle kette bu yolda savaşacağımızı söylerken hiç şüphesiz ki herhangi bir yanhşlıkla konulmuş olan bu gibi kanun maddeleri istenmeden musiki terbiyesinin aleyhinde oluyor. Buna mâni olmak lâzım. Gazetemizin açtığı bu mücadelede bize daha kimlerin yardımcı olabileceğini tahmin ediyorsunuz? Konservatuar ve Müzik Oğretmen okulu bu mesele ile yakından alâkadar olabilir, ve Kültür Bakanlığı nezdind yapılacak teşebbüsatla büyük değerli san'atkârların memlekete gelmesinin bir ihtiyac olduğunu ve bunu meneden kanun maddesinin kaldmlması lâzım geldiğini anlatabilir. Kültür Bakanlığı bu mesele r ile alâkadar olabilecek yegâne salâSİ3 etdar makamdır. Eğer o makam da bu temennileri haklı ve yerinde bulursa o kanun maddesinin tadiline hizmet edebilir. Bevnelmilel âlemde bu gibi san'at ve kültür hareketlerinTh size faydaiarı nedir?.. Cemal Reşid bunu fevkalâde iyi ve açık bir surette anlatmış. Onun fikirlerine tamamile iştirak edivorum. Meselâ bir Vagner en iyi hissedilerek ve en iyi anlasılarak yalnız Almanyada çşhnabilir. Bir Fransız, bir îtalyan, bir Rus bestekânnı da en iyi anlıyacak ve anlatacak kendi milletinden bir san'atkârdır. Çünkü her bestekâr kendi milletine has olan hususiyeti ve kendi milletinin ruhunu eserlerinde gösterir. Onun için her bestekân mensub olduğu milletin san'atkârlan tarafından çalınırken dinlemek. dinîeyici için çok faydalıdır. Bunu dinlemek için bütün bir millet bir başka memlekete seyanat ermez. Temenni edilecek şey muhtelif memleketlerin birinci smıf orkestra lannın ve solistlerinin sık sık büyük şe hirleri ziyaret etmesidir. Bu gibi kültür hareketlerinin bizim gibi garb kültürüne göre gendeşmiş mıl letlere olan faydası nedir?.. Bizim gibi yeni inkişaf etmeğe başlamış olan milletler için Avrupa orkestralannı ve solistlerini dinlemek bir ihtiyacdır. Çünkü bizde hakikî musikişinas pek azdır. Ve bunlar konser vermek ve ilâh. gibi hizmetleri sık sık bulmuyorlar. Avrupaya gitmeğe kudreti olmıyan ve bu vergiler yüzünden memlekette kuvvetli ecnebi san'atkârlan dinliyemiyen Konservatuar talebeleri mer 'kette yapuklan tahsil ve işitebildikleri konserlerle tekâmül edip hakkile biw:r müzisyen yetişebilirler mi>.. Hayır. Müzik tahsilinin mühim bir kısmı da konser dinlemek, muhtelif musiki parçalannı muhtelif san'atkârlardan dinliyerek aralarında bir mukayese yapmakhr. Herhangi bir meslek ve sıfat sahibinin maddî fedakârhklar mukabilinde Avrupaya yollamlması kendi mesleğine ve san'atine uygun fazla misaller görmesi içindir. Müzik tahsil etmek demek te ayni zamanda birçok misaller görmek demektir. Ben size kendi işimden bahsedeyim. Meselâ burada bizim zavallı şan talebelerimiz, sarkı konserine misal olarak valnız gramofon plâğı dinliyebiliyorlar. Fakat akademik bir tahsil için, bir Konservatuar talebesi için plâk dinlemek tâli derecede kalır. Onun şarkı söyliyen sanatkârlan görmesi ve dinlemesi lâzımdır. Meselâ bizim radyolar da bize baçka memleketlerdeki konserleri lâyıkile dinletemiyorlar, diyebiliriz. Çünkü radyolar zamanm terakkisine göre yeni cihazlarla, yeni fennî vesaitle mücehhez olması lâzımdır. Halbuki biz radyomuzun zamanm bütün terakkiyatını takib etmek için fazla titizlik gösterdiğini zannetmiyoruz. Halka musiki terbivesi vermek mevzuu bahistir ve bu musiki terbiyesi bence bir kaç cepheli olmalı. Henüz ülfet ve emniyet peyda etmediği bir musikiyi halka dinletmek kâfi değildir. Bununla tüyuk bir netice elde edilemez. Çünkü garbin hakikî, ciddî ve san'at musikisinden zevk alabilmek için evvelâ bu musikinin esasını, gayesini, nüvesini anlamış, aşağı yukan ona alışmış olmak lâzımdır. Terbiye biraz evvel söylediğim gibi birkaç cepheden olmalıdır. Bir tanesi bunun mekteb cephesidir. Mekteblerde iyi hocalar vasıtasile çok esaslı musiki tedrisah yapılmalıdır. Bu tahsil yaşında olanlar içindir. Bir de tahsil çağını geçirmiş kunduracı, marangoz ve ilâh. gibi mesleklere intisab etmiş halk için musiki tedrishaneleri ve teşkilâb yapmak lâzımdır. Bunun üçüncü kısmı da, konserler, radyo neşriyah, operalar, ve musiki hakkında misalli konfe ranslardır. Yani Bahdan bahseden bir konferans verilirken Bahdan plâklar veya san'atkârlar tarafındon besteler din lebnek... Halka musiki zevkini ve terbiyesini bu verecektir. Bu ara Cemal Reşid içeri giriyor. Nurullah Şevkete yaklaşıyor. Çar?ambd nk şamı verilecek konserin el ilânlanndaki isimlerin hangi puntolarla dizıleceğini görüşmeğe başlıyorlar. Ben onlan fazla ;al ctmiş olmamok için ayağa ka klVO Olimpiyad köyündeki merasim binası Ekmek 12 kuruş 10 paradan satışa çıktı (Baş taraft 1 inci şahifede) miştir. Ufak bir hastane daha doğrusu pılnnş, sert buğday ve un sabşı hic. yapıl<'klinik» in inşası bitmek üzeredir. Burada mamışbr. Valinin »özleri birkaç günde geçebilecek ufak hastalıklarla her türJü beden terbivesine aid maVali Muhittin Üstündağ ekmek mesesaj gîbi şey'fer de mevcuddur. lesi hakkında bir muharririmize demiştir Bir tek kelime ile Olimpiyad köyü ki: ideal bir spor yuvası, bir cennettir. Anu « Bugünkü birinci nevî ekmekle î(Huri) siz.. (Berlin) olimpiyadlan bu kinci nevi ekmek arasmda fiat itibarile hususiyetlerile profesyonelliğe karşı bü çok fark yoktur. Aradaki fark bu kadar yük bir zafer kazanacaktır. Zira yalnız cüz'î birsey olduktan sonra ikinci nevi bu köyde bütün dünyanın en meshur şam ekmek cıkarmaaa lüzum yoktur kanaa piyonlarile bir arada aylarca tatlı bir ha b'ndeyim. Ancak düz kırma undan. tam yat geçirmek amatörler için büyük b'"r 3I1 bir ekm»1' nkarmagı düşünümükâfat olacaktır. . Fakir smıf halk bunu ucut bir NEVİN HASAN fiatla tedarik edebilecektir. Bu ekmeğin fiabnı 9 kurusa kadar tesbit edebilecğimizi zannediyorum. Fakat bu mevzu heAdana (Özel) Son haftalar için nüz tetkik safhasındadır.» de şehrimizde faydalı spor hareketleri oldu. Bunlan size madde madde bildi etmişlerdir. Çok yakmda maçlara baş riyorum: lıyacaklardır. 1 Adananm en yaşlı spor kulübü Bir kulüb teşkilâta almdı olan Idman Yurdu, geçende yıldönu Çeşmemeydanı spor kulübü, mıntaka münü Halkevinde kutladı. Kutlama lö merkez heyeti müfettişleri tarafından yareninde saym davetliler ve sporcular bulundu. Çay şöleni verildi, güzel ve pılan teftişten sonra teşkilâta alınmak sumanalı söylevlerle sporun Çukurovada retile federe edilmiştir. Bu kulüb bu seneki resmî matjlarda aldığı hız ve öneme işaret edildi. Çok sıyer alamıyacaktır. cak bir toplantıya fırsat veren bu tören sporcu genclerüniz üzerinde temiz inb Trikolor takımı bugün geliyor Romanyanm en kuvvetli takımlann balar yarattı. dan olan Trikolor futbol takımı iki mü2 Halkevrain himaye ettisi ve ayn bir komite tarafından idare edilen cirid sabaka yapmak üzere bugün şehrimize oyunlan pazar günleri yeni istasyonls jelecektir. Rumen takımı ilk maçını cumartesi güelektrik fabrikası arasmdaki yeni cirid nü ağlebi ihtimal Galatasarayla yapa alanmda devam ediyor. Bu ulusal oyunIar halkımız arasında derin bir ilgi uyan cakbr. Pazar günü yapılması îcab eden Gadırmıştır. Her hafta seyirci sayısı arlı latasarayla Fenerbahçe arasındaki lik yor. maçı da bu yüzden geri kabnış olacak 3 Spor kulüblerimizin atletleri a tır. rasında geçen hafta yapılan müsabaka larda Çukurovalı atletler yeni rökorîaT îngiltere Almanya maçı çok kurdular. Bu müsabakalarda birinciye önemli olacak bir Atatürk büstü verilecekti. Büstü A Londra 2 (A.A.) Dün akşam, dana Idman Yurdu atletleri kazandı ve komünist Speabers, Trafalgar meyda Şehir stadyomunda merasimle bu büst nında bir söylev vererek, çarşamba günü verildi. Totenham Hotspor top meydamnda, ln4 Şehir stadyomu komitesi, Çukur giliz ve Alman ekibleri arasında oyna ova bölgesi kulübleri arasında futbo! nacak futbol maçı münasebetile büyük maçlan tertib ederek bir kupa koydu. bir gösteri yapılmasını teklif etmiştir. llk maç geçen pazar günü Mersin ve ASpeabersin arkasmdan, birçok hatib dana Idman Yurdlulan arasında yapıl ler, binlerle Alman ziyaretçisinin, nas dı. Her iki kulüb güzel ve heyecanh bir yonal sosyalist rejimi baknnından, bu oyundan sonra 33 berabfcre kaldılar. Bu karşılaşmanın, Ingilizler üzerinde iyi bir hafta maclara diğer kulübler a'asında tesir yapacağını ümid etmekte oldukla devam edilecekti. nnı söylemişlerdir. Alman sporu, az vakittenberidir dcv 5 Şehrimizdeki orta tahsil öğrcnicileri, kendi aralarında bir fikistür tertib et kontrolu albnda bulunmaktadır. rum. Ve Cumhuriyet gazetesinin musikiye aid olan bu anketine çok büyük bir alâka gösteren kıymetli san'atkârlanmızla vedalaşarak dışan cıkıvorum. SUAD DERVİS 67 bin göçmen bekleniyor Bugün Köstenceye bir vapur daha gidecek Adanada spor faaliyetı Romanyanm Pazarcık kazası Türk göçmen delegesi namına Remzi, Osman Ali, Niyazi, M. İslâm, İzzeddin, R. Islâm imzalarile aldığımız bir mektub da deniliyor ki: «Menkul, gayrimenkul mülklerini satıp hazırlanan biz Türkler hergün ufuklarda Türkün al sancağını Beklenen göçmenler taşıyan vapuru beklemekteyiz. Gönder Ipekli fabrikatorları toplanıyor Uç, dört gün içinde 6 7 bin göç diğim resim Köstftıce limanma gelip günİpekli kumaş yapan fabrikatorlar bu men gelmesi muhtemel olduğundan alâ lerce vapur beklemekte olan yurddaşla gün de Endüstri Genel Direktörünün kadar memurlar şimdiden tertibat al nmızın vaziyetini izah için aramızdan başkanlığı altında Tecim Odasında bir mışlardır. Bunların iskân mıntakalar: seçip Bükreş elçiliğine yolladığımız de toplanb yapacaklardır. JSağlık Bakanlığmdan tebliğ edilecektir. i legelerini bir arada göstennektedir.» Ankara 2 (Telefonla) Memlekete getirilen göçmenlerin iskân, iaşe ve tedavi işleri için birçok mubayaat yapılmaktadır. Acil vaziyetler olduğundan bu mubayaaların arthrma ve eksiltme ve ihale kanunu hükümlerine tâbi olmaması için süratle yapılabilmesi yolunda bir talimatname Nitekim Keluk, Selçuklular devrinin hazırîandı. Talimatname Finans Bakanlıilk mimarı sayılamaz. Selçuklularm en ğınca tetkik edilmektedir. eski eserlerinden biri olarak gösterilen * * * Konyadaki Kılıcaslan saravi Keluktan Bir vapur daha yollanacak önce yapılmıştır. Bu muhteşem eseri Bükreş elçiliğimizden dün ilgili ma yapan ve süsliyen mimar Mehmedle Kerimeddinin Keluk kadar Türk ol kamlara Köstencede hayli göçmen top madıklan iddia olunabilir mi? landığı ve Cumhuriyet vapurunun bu Şehabeddinin'Keluk hakkında verdi göçmenlerin hepsini alamıyacağı telefon ği bilgi de kısa. Gustave Mendel, Muar la bildirilmiş ve yeni vapur istenmiştir. te gibi frenklerin bu kudretli mimar Şimdiye kadar göçmen taşımış olan hakkında yazdıklanm bir yana koyalım, Kalkavanzadelere aid Nâzım vapunı (Eflâki) nin (Menakıbülârifin) inde de bu sabah Köstenceye gidecektir. Nâzım ona dair yazılar var. Yukarıda bahset vapurile gelecek göçmenler kendi yol patiğimiz Sabih Atâ adlı eser de Eflâki ralanm vereceklerdir. Cumhuriyet va den istifade etmiştir ve Keluku pek güpurunun navlunu ise îskân îdaresince tezel anlatmıştır. diye edilecektir. Bükreste Türk göçmenleri delegesi Yugoslavyadan da göçmen geliyor Izmir gazetelerinin verdikleri malumata göre son günlerde Yugoslavyadan kafile halinde göçmen akmı başlamıştır. Hükumet bunların Elâziz ve Yozgada sevkleri için emir vermiştir. Gelen göç menler trenle bu mıntakalara gönderıl mektedir. Halkevleri alâkadar oluyor Haricdeki Türklerin memleketimize gelmeleri ve burada iskân edilmeleri işile kültür bakımmdan Halkevleri de alâkadar olmakta, bunlarla yerli halk arasında sıkı bir samimiyet teminine çalışmaktadırlar. Nüfusu az vilâyetler de göçmen istemektedirler. Göçmenlerin bir mektubu

Bu sayıdan diğer sayfalar: