20 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

20 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 20 Nisan 1936 VIYANA DONUŞUI Tarihî tefrika: 8 M. TURHAN TAN / // // M ( Şehir ve Memleket Haberlerl 1 Yolcu tayyareleri Bu sene Adalarda Yalova kaplıcaları Bugün gelecek, burada yapılacak şenlikler Bu sene tarifelerde tecrübeleri yapılacak İstanbul Ankara hava yolu için İngiltereye sipariş edilmiş olan üç yolcu tayyaresinin bugün Londradan şehri mize gelmeleri beklenmektedir. Bu tayyarelerin, tesellüm etmek üzere Londraya gönderilmiş olan dört pilot tarafından idare edileceği söylen mektedir. Yolcu tayyarelerimiz Londra İstanbul seferinde, yol üzeri olan bir iki şehirde kısa fasılalarla duracaklardır. Tayyarelerimiz Yeşilköy Hava istas yonuna inecek ve burada tecrübeleri yapıldıktan sonra Ankaraya gidecektir. Yeni tayyarelerimiz önümuzdeki ay başmdan itibaren îstanbul Ankara yolu üzerinde seferlere başlıyacaklardır. Bu üç tayyare yolcu naklinde kullanı lacak, diğer eskileri de posta servisine tahsis olunacaktır. Havayollan idaresi, yeni tayyarele rimiz sefere başlıyacağı tarihten itibaren yeni bir tarife ve program tatbik edecektir. Siyasî icmal İtalya ve Arab memleketleri arasında birlik on günlerd* Arab memleketleri arasında siyasî ve askerî bir birlik vücude getirmek için mühim adımlar atıldı. îngiliz mandası kaldınl dıktan sonra müstakil bir Arab devleti olan ve Milletler Cemiyetine de aza olarak giren Irakla Arabistan yarımadasınm büyük kısmında ve Hicazda yerleşen Süudiye devleti arasında bir ittifak muahedesi imzalandı. Muahede Irak parla mentosunda ittifakı ârâ ile tasdik edildi. Bu ittifak askerî ve diplomatik mahiyettedin Bu iki Arab devletinden birine haricden herhangi yabancı bir devlet hücum edecek olursa taarruza uğnyan tarafa diğeri bütün kuvvetile yardım edecektir. Müttefiklerden birinin haricdeki elçi ve mümessili diğer devleti dahi temsil edecekrir. Irak hükumeti Süudiye devletile ittifak akdederken henüz îngiliz mandası altında bulunan Maveraüşşeria emaretile aradaki hududun kaldınlması ve iki taraf tebaasınm pasaport ve vize almaksızın birbirinin arazisine girebilmesi hususu Bağdadda müzakere edilmektedir. Deli Murad, hakaret eden haremağasına bir sille aşketmiş, atın üstünden yere yuvarlamıştı Esirhane Emini olan adam, kâhyasi le, şeyhile, çavuşlarile, tellâllarile, kâ tiblerile han yanında oturur, hanın ka pısını kilidli tutar ve değirmi büyücek bir delikten müşterileri içeriye sokar, onla rm ahp çıkaracakları esirleri gene orada kontrol ederek uşrünü alırdı. Esircilerin pazara götürüp tellâl vasıtasile açıktan sattıklan «metalan» da gene murakabe ederek ve ettirerek harcını tahsil ederdi. Onun bu kârlı alışveriş karşılıgı olarak devlet hazinesine her yıl ödediği para yüz keseden ibaret olup bugünkii rayice göre elli bin lira demektir. Deli Murad da, Kara Mehmed de pazara çıkanlan esirlerin işportalık ta pon şeyler olduğunu, iyi mallann handa görüleceğini biliyorlardı. Bu sebeble pazara başvurmağa lüzum görmemişlerdi, doğruca han kapısına gelmişlerdi. Garib şey. Kapı, o daima kilidli duran büyük kapı ardına kadar açıktı. Acaba esirler elbirliği yapıp zincirlerini mi kırmışlardı, yahud bir hayir sahibi çıkarak ve onlan toptan satın alarak azad mı etmişti?.. Binlerce hayatın hürriyetini aşılmaz bir duvar gibi arkasmda hapse den bu kapının açık bulunması başka bir sebebden ileri gelemezdi ve bu gerçek ten mühim bir hâdiseydi. Serçeşme Deli Murad, vaziyeti kendi hesabına kötü buldu, kaşlar^ıu çatarak homurdandı: Kafes boş galiba. Beyhude taban teptik. Çanak uzatacağımız pınarlann kuruyacağmı düşünmeliydik. Biz ana mızdan alnı karayazılı doğmuşuz. Ye şermiş ağaca el vursak odun oluyor, sağmal ineğe göz koysak sütü kesiliyor. Böyle talihi kefene sanp miskinler tek kesine gömmeU. Kara Mehmed, bu düşünceye ortak ohnadı, elile esir hanınm avlusunu gös terdi: Bak, dedi, orada atlar, uşaklar var. Yukanda hatırlı kişiler bulunsa gerek. Kapı onlann yüzüsuyu hürmetine açılmış olacak. Hele içeriye girelim. Fakat eşiği atlar atlamaz duraladılar. Çünkü başta Esirhane Emini olduğu halde o hanın bütün işyarlan, sıra sıra esirci, yanyana yürüyerek, sık sık selâm veıerek zifirî siyah yüzlii iki adamı mer divenden indiriyorlardı. O kalabalığın arasmda bu iki Arab, sırmalı kostüm gi yinmiş iki uzun kömür parçası gibi göze tuhaf görünüyordu. Lâkin sezilen tuhaflık, gene onlarda beliren yaldızlı çalımı kıymetten düşüremiyordu. Herifler, koyu karanlık bir geceden kopmuş iki di lim gibi heybet taşıyorlardı ve parçalanmış, ufaklaşmış bir gündüzü andıran o sürii sürü beyaz insanlar arasında yük sek bir endam tebellür ettiriyorlardı. Deli Murad, içinde kabaran tiksintiyi saklamadı, fısıldadı: Saray ağalan esir alışverişi yap mağa gelmişler. Hadım kölelerin halayık almalan, ölünün somun satın almasına benziyor, adamı sinirlendiriyor. Heriflerin cebleri dolu. Para hafcamak için yer anyorlar. Gel de kızma. Ya şu çalım lan?.. Sanki îstanbulu kendileri almışlar gibi davranıyorlar. Hani, kerahet vak tinden biraz sonra karşıma çıksalardı, şarab dumanile dayanamazdım, kızıl dudaklarmı yüzlerine benzetinciye kadar bükerdim. Kara Mehmed, ağır davranmak ge rekli olduğunu anlatmak için yavaşça «sus» dedi, geveze deliyi kolundan yakalıyarak bir köşeye çekti ve saray ağalannın atlanmalarını seyre daldı. Onlar, o iki siyah kole, eteklerine kapanan be yaz başlara basarak ata binmişler ve biraz daha uzayan sırmalı endBmlarını gere gere bir düzineden fazla uşagm çizdiği pınltılı daire içinde handan çıkmağa hazırlanmışlardı. Şahane bir gurur, kölelerin gözünü perdelediği için yerlere kapanan esir evi adamlannı görmüyor lar gibiydi. Lâkin bir köşeciğe yaslanan iki dost, ansızın karşılaşılan iki mermer direk gibi onlann körlüklerini sendeletti. Her başm iğildiği, her insanın küçüldüğü bir yerde dimdik duran iki adam, bu sarayhlara biraz garib ve hayli küstah göründü. Şimdi, gözlerindeki perde neş terle açılmış gibi acı duya duya etrafı görüyorlardı ve Deli Muradla Kara Mehmedin pervasız vaziyetlerinde kendilerini küçük bulan bir mana seziyor lardı. Onlar hünkârla Tann arasında bir soğan zarı, kendilerile hünkâr beyninde de bir parmak kadar mesafe gormeğe ve bu görüş yüzünden bütün beşeriyeti bir kannca kılığile yerde sürünür tanımağa alışkın zavallılardı. Halbuki karşılaştıklan şu iki asker kıyafetli adam, bir fil durumu takınmışa, kanncalıklannı inkâr etmişe, yerden goke yükselmişe benziyordu. Saraylılar ise buna, bu «gayritabiî» görünüşe dayanamazlardı. Işte bu tahammülsüzlükle her iki ha remağası birden atlannm dizginlerini çekivermişler, kendilerini çerçeveleyen u şak kümesi ortasmdan ince boyunlannı uzatarak Deli Muradla Kara Mehmede haykırmışlardı: Bire yolsuzlar, bire erkânsızlar, şevketlu hünkânn has kulları önünüzden geçerken smk gibi ne dikelir durursunuz. Selâm vermek, saygı göstermek, etek Öpmek yok mu?.. Siz dağda mı boy saldınız, çam ağacı gibi mi serpilip çıktı nız? Kara Mehmed duymamazlığa gelirken Deli Murad, yaydan kurtulmuş bir ok gibi fırladı, sarayhlann yanına ulaştı: Anlamadım, dedi, ne diyorsunuz? Hizmette daha eski olduğu anlaşılan biri cevab verdi: Salt kör değilmişsiniz, sağırlığı nız da varmış. Ne dediğimizi duymadın mı eşek? Hadım köle, son kelimeyi kuvvetlî olarak söylemiş ve avluda uzun bir «şek» hecesi titremişti. Bu sürekli aksin uğultusu henüz kulaklarda yaşarken «şırak» diye ondan daha sert, daha tiz ve daha gürültülü bir ses duyuldu, onu ince ve korkak bir «yandım aman» feryadı ta kib etti ve haremağalanndan birinin, Deli Murada eşek diyenin attan yuvarlandığı görüldü. Gözü kan çanağına dönen Deli Murad, böğürür gibi öbür saraylıya soru yordu: Şimdi sen söyle, sırmalı marsık. Ne diyorsunuz, bize neler söylüyordu nuz? Halbuki o artık marsık değildi, ar kadaşına inen sillenin kendi ruhuna aşıladığı acı ile bembeyaz kesilmişti, zangır zangır titriyordu ve kekeliyordu: Hiç ağa hazretleri, hiç. Kendi kendimize söyleniyorduk. Deli Murad zivanadan çıkacak ka dar kızmış bulunmasına rağmen bu kekeliyişe karşı gölmekten kendini alamadı: Ben ağa değilim, hazretleri hiç değflîm. Bana Serçeşme Deli Murad derler. Arkadaşımm adı da Kara Mehmeddir. Haydi, bir tokatta at üstünden yere düşüp derviş secdesine yatan yoldaşmı kaldırt ta yoluna git. Bir daha da Uy var kalesine bayrak diken Deli MuradIara, Venedik donanmasını bir gülle ile küle çeviren Kara Mehmedlere etek öptürmeğe kalkışma. Bizim gibiler, düş mana ayak öptürürler amma kendilerine etek öptürmek istiyenlerin, saraylı da olsalar, derilerini yüzerler. lArkası var] Geçen sene yapılanlardan daha güzel olacak Adaları Güzelleştirme Cemiyeti heyeti umumiyesi dün Büyükadada Parti binasında toplanmıştır. Bu toplantıda eski idare heyetinin yıllık raporu okunmuş ve yeni idare heyeti seçilmiştir. Geçen yıl kurulan ve bir mevsim içindeki hareketli ve hararetli mesaisile nazan dikkati çeken Adalan Güzelleştirme Cemiyeti bu yıl geçen yılki mesaisine devam etmekle beraber daha büyük yenilikler meydana koyacaktır. Geçen yıl Adada yapılan merkeb, kayık, motör, kotra yarışları, çiçek bayramı, yüzme müsabakalan bu sene de yapılacaktır. Bu yıl da şehrimizde yapılacak Balkan festivalinin en mühim kısımlan gene Büyükadada geçecek ve Cemiyet bu festivallere tahsisat verecektir. Geçen sene daha ziyade Bü yükadada teksif edilmiş olan şenlikler den bu sene diğer Adalar da azamî su rette nasibedar kıhnacaktır. büyük tenzilât yapıldı MÜTEFERRÎK Köprü üstündeki reklâm levhaları Belediye, Şirketi Hayriye iskeleleri üzerine konulmuş olan reklâm levhalarınin kaldınlması için şirkete gelecek ay sonuna kadar mühlet vermiştir. Şirketi Hayriye, Belediyenin bu talebine itiraz etmekte ve Köprü iskelelerini Belediyeden kiraladığı için kendi mülkü olan yerlerin damına koyduğu levhalara müdahale edilemiyeceğini, esasen bu levhaların konulması için evvelce Belediyeden müsaade alınmış olduğunu ileri sürmektedir. Bu ihtilâfın ne suretle halledileceği şimdilik kestirilememektedir. Eğer Şirketi Hayriye Belediyenin ihtarı üzerine bu levhalan kaldırırsa bu reklâmların sahibi olan ve kendilerile uzun müddetler için mukavele ile bağlı bulunan müesseselere mühim miktarda tazminat vermek mecburiyetinde kalacak tır. Sür'at ve kolaylık Gümrüklerde yapılacak ıslahatın esası İstanbul Gümrükleri Başmüdürü Mustafa Nuri gümrüklerde yapılacak ıslahat üzerinde etüdlerine devam et mektedir. Başmüdür tetkik ettiği işler arasında gümrük kumüsyoncularınm çalışma vaziyeti ve onlara mahsus servisler de vardır. Mustafa Nuri bu münasebetle güm rük kumüsyoncularile temas etmiş, kendilerini yapılacak ıslahat üzerinde tenvir ettiği gibi onlara müstakbel mesailerine temas eden bazı direktifler de vermiştir. Gümrük kumüsyoncuları da Başmüdürden bazı dileklerde bulunmuşlardır. Gümrüklerde yapılacak ıslahatın esası, muamelede sürat ve kolaylığı te mindir. Bunun için de mallann antrepolara girdiğini bildiren listelerin kaldırılması kararlaştırılmıştır. Bu suretle muame J€de<ehemmiyetli bir zaman tasarrufu temin edilmiş olacaktır. Gümrüğe ve rilecek tföyânname usulleri de basitleştirilmektedir. Eskiden tüccar ve kumüsyoncular gümrüğü alâkadar eden mütenevvi iş lerde serbestçe çalışıyorlardı. Şimdi, her tüccar ve kumüsyoncu Ticaret O dasındaki kaydine göre kendi sahası dahilindeki eşyanın ithalâtmı yapabi lecektir. Yalova kaplıcaları mayısın birinci günü açılacaktır. Akay idaresi bu sene kaplıcalara halkın rağbetini artırmak için kaplıcalarda yeni tertibat almış, ayrıca Yalovaya gidip gelmeyi ve banyolardan istifadeyi daha ekonomik bir hale koymak için yeni bir tarife hazırlamıştır. İdarenin yeni tarifesile ihdas ettiği komple pansiyon ücretleri geçen senekinden yüzde 20 daha ucuz ola caktır. Ay başından itibaren, Yalova posta lannda da yüzde 40 tenzilâth bir tarife tatbik edilecektir. Kaplıcalardaki lokantalar da bu sene geçen senekinden daha ucuz olacaktır. Diğer taraftan kür yapmak için Yalovaya gidecek ve orada on beş günden fazla kalacak olanlar için daha ehven tarifeler hazırlanmıştır. Bir taraftan Yalovaya rağbetin ida mesine ve artmasına çalışılırken, diğer taraftan imar işine de devam edilmektedir. Buranın modern bir su şehri haline konulması için esaslı bir proje ve Birer müstakil Arab devleti bulunan plân hazırlıyacak olan Paris şehri Baş Irakla Süudiye devleti arasında akdolumimarı Hanri Prost mayısın on beşinde şehrimize gelecek ve buradan Yalovaya nan askerî ve diplomatik ittifaka üçüncü müstakil bir Arab hükumeti olan Yemen giderek tetkikatta bulunacaktır. dahi iltihak etmek arzusunu izhar etmişMÜZELERDE tir. Yemen devleti şimdiden Bagdada muahedeyi müzakere ve imza edecek bir Ayasofya müzesindeki heyeti murahhasa göndermiştir. İki sene evvel birbirinin mahvına yürüyen ve kanlı mozaikler muharebeler yapan Süudiye ve Yemen Mozaik mütehassısı Vithmorun şeh hükumetleri şimdi elbirliğile memleketlerimize gelen iki muavini Ayasofya müzerini müdafaa etmek istiyorlar. sinde çalışmağa başlamışlardır. Müte îtalyanın, iki bin senelik eski bir devhassıslar, bu sene, müzede meydana çılet olup ötedenberi Arabistan ve bilhassa karılacak olan mozaiklann yerlerini tesbit etmektedirler. Bu tesbit işi 15 20 Yemenle tarihî sıkı alâkası bulunan Habeşistan İmparatorluğunu imha etmekte gün kadar sürecektir. Profesör Vithmor da aybaşmda şeh olması ve şark sahilleri kâmilen bu iki Arimize gelerek mozaiklann meydana çı rab devletine aid bulunan Kızıldenizde iyice yerleşmesi gerek Yemen Imamını, kanlması işine başlıyacakbr. gerek İbnissüudu fena halde endişeye düBir talebe mektebde ansızın şürmüstür. öldü Edirne Lisesinden yetişen genclerin tenezzühü , Edirne lisesinden yetişen gencler, aralarında eski hocaları Hasan da olduğu halde, kalabalık bir kafile halinde dün Sarıyere gitmişler ve geç vakte kadar orada samimî bir arkadaşlık havası içinde eğlenmişlerdir. Bu gezinti, lisenin eski ve yeni mezunlannı birbirlerine yakından tanitmağa vesile olmuştur. Izmir limanının müstakbel vaziyeti îzmir (Hususî) Liman işleri etra fında İktısad Vekâletile temasa giden îzmir Liman işleri umum müdürü Haşmet geldL İzmir ve İstanbul Liman idarelerinin önümuzdeki hazirandan itibaren Iktı sad Vekâletine bağlanması artık kat'i leşmiş gibidir. İzmir limanının ithalât ve ihracat bakımından haiz olduğu ehemmiyet ve göstediği faaliyet göze almmıştır. Bu itibarla modern ve ihti yacı karşılıyacak yeni bazı tesisat ya pılması kararlaştırılmıştır. Bu cihet, Vekâletin Başmüşaviri M. Pontene verilmiştir. Bu zat ay sonunda İzmire gelerek tetkikat yapacak, ne gibi tesisata lüzum olduğunu araştıra caktır. Limammızın genişletilmesi veya Darağacına kaldırılması hususunda eski bazı tasavvur ve projeler vardır. Bir ihtimale göre, bu cihet te gözden geçi rilecektir. Bir Bursa (Hususî) Kız Muallim mektebimizin dördüncü sınıfmda bir talebe ders esnasında ansızın ölmüştür. Bu sınıfm en çalışkan talebelerinden olduğu sÖylenen Bursa Askerlik dairesi muamelât memuru yüzbaşı Mehmedin kızı Muazzez riyaziye dersinde pencere kenanndaki yerinde otururken ayağa kalkmış ve parmağmı kaldırarak hoca sma: Tahtaya ben kalkayım! demiş, bu sırada zavallı kızcağız olduğu yere düşmüş ve ölmüştür. Müddeiumumî mua vini Edib mektebe giderek tahkikat yapmış ve Adliye doktoru tarafından yapılan muayene neticesinde Muazzezin kalb sektesinden öldüğü anlaşılmışMuazzezin boyu 1,64, kilosu da ECNEBİ MEHAFÎLDEtır.miş. Yani vücudce çok zayıf bir kız45 Fransız kadın diplomatı mış. Dün ölen talebenin cenazesini ar kadaşları merasimle kaldırmışlardır. geliyor Milletler Cemiyetindeki Fransız heyeti azasından Madam Malaterre Selhier önümuzdeki çarşamba günü şehrimize gelecektir. Fransız kadın murahhası memleketimizde hükumetimizin misafiri olarak kalacaktır. Memleketimizin iktısadî vaziyeti hakkında bir etüd yapmak maksadile seyahat etmekte olan Madam Malaterre Selhier ayın yirmi sekizinde Ankaraya gidecektir. 10 evlâd sahibi bir kadın yardım istiyor Bolu (Hususî) Düzceye bağlı Yı ğılca nahiyesinin Bekirler köyünün Çukurviran mahallesinden Çoban oğullarmdan Hüseyin zevcesi 50 yaşmda Emine 15 yaşında iken evlenmiş ve birinci kocasından üçü oğlan ve ikisi kız olmak üzere beş çocuğu olmuş ve ikinci kocasından on dört evlâdı olmuş ve bu on dört çocuktan dokuzu vefat etmiş ve ikisi oğlan ve üçü kız olmak üzere sağ beş evlâdı kalmıştır. Bu hesaba göre Eminenin ilk kocasından berhayat beş ve ikinci kocasından sağ beş ki ceman on evlâdı vardır. Emine en büyük evlâdının 35 yaşmda ve küçük çocuğunun iki buçuk yaşmda olduğunu ve koca sınm 65 yaşında olması hasebile renc berliğini lâyıkile yapamamakta oldu ğunu ve kendisi sıhhatçe iyi ise de fakir ve muhtacı muavenet olduğundan kendisine yardım yapılması temenni sinde bulunmaktadır. 60 yaşındaki bir imamm edebsizliği Bursa (Hususî) Dağakçe köyü ima mı Şefik oğlu Ahmed Hoca ayni köy den Eminin kızı 12 yaşmda Şerifenin ırzma geçmiş ve kızcağızı berbad et miştir. Hoca yakalanmış, Müddeiumu miliğe teslim edilmiştir. İkinci istintak Çeşme köylerinde bir cinayet dairesinde sorgusunu ve kızm da muaÇeşme (Hususî) Alaçatımn Ker yenesini müteakib tevkif edilmiştir. miyan köyü civarında sığır çobanı Ah Ahmed Hoca 60 yaşındadır. med oğlu Seyfeddin, hayvan otlatma meselesinden, ayni köyden Şerifin çobanı Bulgaristan muhacirlerinden Mehmed oğlu îsmail tarafından gra tüfeğile öldürülmüştür. Vitrin müsabakası için madalyalar verildi Habeşistandan sonra sıra kendi mem • « leketlerine geleceğini pek iyi anlıyan Yemen Imamı, Hicaz ve Yemen hükümdan bir taraftan asKerî hazırlıklar yaparken diğer taraftan müstakil diğer Arab devletlerile ittifak yapmağa lüzum görmüş •* lerdir. İtalya hükumetinin Habeşistan harekâtında yaralanan askerlerin tedavi ve istirahat için Rodosa ve îtalyaya gitmelerine hacet kalmamak üzere Yemen sahilindeki Moha limanının muvakkaten kendisine bırakılmasını istemiş olması Yemen Imammı fevkalâde telâşa düşürmüştür. Yemen hükhumeti şimdiden Kızıldeniz sahilinde altmış bin kişilik bir kuvvet tahşid etmiş, askerî kamyonlar ve diğer kara ve hava makineli vesaiti için bir milyon galon benzin depo ettirmiştir. îtalya Habeşistanı tamamile ele geçirecek olursa tebaası arasında müslüman Arablann çok bulunduğu ecnebi devletlerin birincisi olacaktır. Çünkü Habeşistan nüfusunun yansın* dan ziyadesi müslüman ve Arabdır. Eritre, Somali, Trablusgarb ve Bingazi ile birlikte İtalya büyük bir Arab müstemleke imparatorluğu vücude getirmiş ola * caktır. Habeşistanm asıl Habeşlilerle meskun taraflan nasıl olsa tam yahud yan müstakil kalacaktır. Harrar camileri, medreseleri ve san'atkârlarile Arab bel + delerinin birincilerindendir. Habeşistan « daki müslüman Arab âleminin merkezî bu şehirdir. Hulâsa, îtalyanın Kızıldenizin garü sahilinde yerleşmesi ve burada bir müslüman müstemleke imparatorluğu vücude getirmekte olması Kızıldenizin şark sa hillerinden îran hududuna kadar bötün Arab memleketlerini ittihad ve müdafaaya sevketmiştir. Eğer bu ittifak ve hazırlık îtalyaya karşı olmasaydı Irakın müttefiki bulunan İngiltere bu memleketin, Süudiye ve Yemenle ittifak yapmasma şüphesiz müsaade etmezdi. Muharrem Feyzi Togay Başvekilimizin Maden Enstitüsündeki tetkikatı 56 yaşmda bir kadın yeniden diş çıkanyor Türk İtalyan ticaret anlaşması îtalya ile muvakkat ticaret anlaşmasının müddeti dün akşam bitmiştir. îstanbuldaki Türk İtalyan Ticaret Odası bugün Beyoğlundaki İtalyan kulübünde toplanarak iki memleket arasındaki ticarî münasebetler üzerinde görügmelerde bulunacaktır. Konya (Hususî) Karamanda Ki rişçi mahallesinde oturan yemenici Durmuş, Alinin karısı Şerife, eski dişleri tamamen dökülmüş olduğu için bir takım takma diş yaptırmıştı. Şerife bun ları iki üç senedenberi emniyetle kul lanırken bundan çn beş gün evvel acı duymağa ve kullanamamağa başlamış. Bunu, takma dişlerindeki bozukluğa atfeden Şerife birkaç gün sonra diş etlerinin kabardığını görünce bir diş doktoruna müracaat etmiş, yapılan mua yenede 56 yaşında bulunan kadının ye niden diş çıkarmak üzere olduğu anlaşılmıştır. Bugün Şerifenin ağzında sapasağlam ve tertemiz 14 diş çıkmış, diğer dişlerin de yerlerinin tamamile kabarmış olduğu görülüyor. Yakında bunların da çıBaşvekil İsmet Inönü Maden Enstitüsü nü ziyaret etmiş, Enstitünün faaliyeti kacağına ve 56 yaşmdaki Şerifenin dişhakkında tetkikler yapmış, izahat almıştır. Yukarıki resim, Başvekilimizi Maden lerinin tekrar tamamlanmış bulunaca ğına şüphe yoktur. Enstitüsünde tetkikat yaparken gfeterme ktedir. Cumhuriyet Nuthacı S Kuniftnr Dün yapılan merasimde bulunanlardan bazıları sene yetışmediği için verilememişti. Madalyalar bu sene geldiğinden 934 ve 935 seneleri vitrin müsabakalarında kazananlarm madalya ve diplomaları dün öğleden sonra İstanbul Halkevinde merasimle dağıtünugtu. Abone ı şeraiti» Senelik 1400 Kr Altı aylık 750 Oç aykk 400 Bir aylık 15<K tTOO Kr. 14S0 800 yokhır Mıllî İktısad ve Tasarruf cemiyeti tarafından her sene tertib edilen vitrin müsabakasmda birincilik ve ikincilik kazananlara altın ve gümüş madalya, dığerlerme de diploma verilmektedir. Ismarlanan yeni madalyalar geçen

Bu sayıdan diğer sayfalar: