22 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

22 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Birinciteşrrn 1936 CUMHURÎYET Suriye ve Antakyadaki telkikler Sancak Türkleri iktisaden nasıl eziliyorlar ? Medenî dünyanın hiç bir yerinde bulunmıyan âşar vergisi köylüyü perişan bir hale sokmuştur Çöp ve sinek derdine karşı Çöpler dereye atılıyor, üstlerine kireç dökülüyor Mühim bir şebeke yakalandı Dilencilik maskesile kaçakçılık yapanlar Herkesin dilenci bildiği bir ana oğul kaçakçılıkla zengin olduktan sonra yakayı ele verdiler Dostumuz Sineğin hal tercümesî! (Antakyaya göndermiş olduğumuz Hatta bu vergi o kadar Türkleri istih halde mahallî hükumet tarafından çıka daf eden bir vergidir ki, Suriyenin diğer rılan muhabirimiz Akverdinin Fransız taraflarında şu veya bu sebeblerle bu zabitile yaptığı konuşmanm son kısnunı aşar vergisi ve bakayası affedildiği halde Sancak Türklerine böyle bir müsada bugün neşrediyoruz.) maha yapılmağa lüzum görülmemiştir. Fransız zabiti bana sordu: Zannetmem. Şimdi mademki hususî mahiyette Evet. Maatteessüf bu böyledir. konuşuyoruz. Bu kiiltür mevzuunu ka payalım da size başka birşey sorayım: Bir yandan kültür bakımından sistema Antakyada birkaç gündür bulunuyorsu tik olarak zayıflatılan Türkler, diğen nuz. Her halde dikkat etmişsinizdir. yandan da en can alacak bir saha olan Halkın umumî refah seviyesi sizde nasıl iktısadî sahada böyle muayyen ve ted • biı intıba hasıl etti? Fakir ve perişan a ricî bir tazkika tâbi tutularak takatsiz hadam gördüm diyemezsiniz sanırım. Bu e getirilmek isteniyor. Yanılıyorsunuz. Fransanın ve hal, iktısadî hayatta mandater hükumet Bir sinek kümesinin Şişlide bir duvarda tarafından halkm lehine yapılan samimî Fransız memurlannın Sancak Türkleri istirahat halindeki resmidirl hakkında hiçbir aleyhtar duygu ve hare* faaliyetlerin bir neticesi sayılmaz mı? Şehrin muhtelif semtlerinde bir belâ Antakyada umumî iktısadî hayat ketleri yoktur. Fransa; idaresini denıh halini alan karasinek istilâsına karşı yamanzarası beni bedbin edecek mahiyette de ettiği yerlerde en adilâne, en insanî, pılan neşriyat üzerine ahnan tedbirlerin değildir. Lâkin bilirsiniz ki bir şehir hal en bitaraf ve en hürriyetperver bir bir dereceye kadar faydası görülmeğe kının şu veya bu refah seviyesinde oluşu idare tatbik eder ve oralan medeniyet başlamış Şişli, Osmanbey, Nişantaşı, bütün bir sancak halkmın da ayni va • nurundan istifade ettirir. Fransanın bü" Pangaltı, Kurtuluş taraflanna yayılan ziyette olduğunu anlatmaz. Bir memle tün beşer tarihinde rolü budur. Umarım sinekler, azalmamışsa da çoğalmamıştır ketin umumî refah seviyesini, daha ziya ki siz de, yarın sancaktan aynlırken be* da... nim gibi ayni duygularla mütehassis olade köylerin hali tayin eder. Şehrin en temiz semtlerinin böyle bir Antakya şehri hakkmdaki intıbaımı rak ayrılır ve önceden edinilmiş sabit ve karasinek istilâsına maruz kalmasınm, samimiyetle söylerken, ilâve edeyim ki aleyhtar kanaatlerinizi değiştirirsiniz. ikinci ve üçüncü derecedeki memurların, * ** sancağın Türk köyleri ağır vergiler, bilçöplerin döküleceği yerler hakkında veBir buçuk saatten fazla devam eden rilen emirleri yanlış tatbik etmelerinden hassa mevcud aşar sistemi altında cid bu alelâcaib mülâkatla ben, istediğim ve âmirlerinin kırtasiyecilikten aynlmı • den inliyorlar, eziliyorlar, ölüyorlar. Köyleri dolaştığım vakit edindiğim bu hemen bütün mevzulara girmiş çıkmış bu yarak verdikleri emirlerin tatbikmı konintıbaı, alâkadarlann bu hususta verdik" lunuyordum. trol etmemelerinden ileri geldiği anlaşılFransız zabiti ki adı Kagündür, mıştır. leri malumat ta teyid etti. Belediyeden verilen malumata göre Siz, hiçbir vergi sistemine uymıyan, rütbesi de mülâzim imiş bana bir si gara ikram etti. Görüşmemizden, bilhas çöplerin, Mecidiye köyü ile Kâğıdhanemodern usullerle izahı mümkün olmıyan bir aşar vergisi kabul etmişsiniz. Buna sa çok açık görüşmemizden fevkalâde ye giden yolun arkasındaki dereye dö göre, toprak sahibi ve toprakla uğraşan memnun kaldığını, yazılanmı Cumhu " külmesi için evvelemirde kamyonlara bir adam, ekse de ekmese de, mahsulü riyette dikkatle takib edeceğini... filân mahsus olmak üzere bir yol yapılması ve olsa da olmasa da, bütün bir yıllık emek söyliyerek benim de arzum veçhile " ancak bu yolun inşası bittikten sonra çöpve masrafları hava şartları ve haşere yü işi tatlıya bağlamak istiyordu. Ben dc lerin bu dereye dökülmesi emredildiği zünden yok olsa da, siz o adamdan gene ayni nezaket ve samimiyeti göstererek halde bu emri tatbika memur olan, yol en ağır nisbette bir aşar vergisi alıyorsu saatlerdenberi yorduğum bu açık fikirli, yaptırmağa lüzum görmeden kamyonlanuz. Adalet prcnsipine bu kadar aykırı müsamahakâr Fransızdan, ayrılmak için rın gidebileceği yere kadar çöpleri sev bir vergi zannederim ki dünyanın hiçbir müsaade istedim. Ayağa kalktı. Elimi ketmiş ve oraya döktürmüştür. Böyle • tuttu ve büyük bir samimiyetle sıkarak likle dökülen çöpler gittikçe mevcud yotarafından görülmemiştir. benden sordu: lu da kapatarak çöpler Mecidiye köyü Aşar vergisi hakkında her halde ne kadar gelmiştir. Bu yüzden Şişli Kaç gündür buradasınız? yanlış malumat almı; olacaksınız. Bu, semtleri bir karasinek istilâsjna uğ/amış Altı gündür. dedim. hjç te, gayriâdilâne telâkki çdilejn£Z. , ' . ' " ."' L>oruyorum ki, oancaga aıd mey tır. Aşar vergisi hakkında bildiklerim, Vai; MukldJ;» Üotündağın dunku sa * vakıaya uygundur. Siz, yıllarca.öna: bir. zular hakkında bazı malumatlar cdin kararname çıkardmız ve dediniz ki; mişsiniz. Fakat ben sekiz aydanberi bu* yımizcTaki beyanatındarT da~anlaşıldığı aşar vergisi maktu vergi haline konul rada vazife gördüğüm için, temas etti * veçhile dökülen çöpler kaldırılarak ile muştur. Maktu vergiye esas olmak üzere ğimiz mevzular hakkındaki malumatıma rideki dereye atılmış ve üzerleri de ki reçle örtülmek suretile sinek yuvası ol de geçen dört yıllık aşar vasatisi alın itimad etmenizi rica ederim. Memleketi tanımak hususunda si masının ve pis kokular neşretmesinin ö mıştır. Binaenaleyh bundan sonra her toprak sahibi, toprağı eksin veya ekme zin buradaki ikamet kıdeminizi ve mev nüne geçilmıştır. sin, mahsulü olsun veya olmasın işleltiği kiinizin ehemmiyet ve salâhiyetini tak ECNEBİ MEHAFlLDE arazinin her hektan için her yıl maktuan dir ederim. Fakat ne yapalım ki, ben türkçe biliyorum, siz bilmiyorsunuz. A" ve nakden şukadar vergi vermeğe mec • Sovyetlerin Istanbul burdur. Aşar vergisinin esası bu değil ramızdaki bu imtiyaz ve rüchan farkını konsolosu da sizin nazarı dikkate almanızı ben rimi? Sovyetlerin İstanbul konsolosu M. Evet amma, biz dört yıllık vasa • ca ederim. Ve... Fransız zabiti büyük bir dost Haykis Madrid sefareti Müsteşarlığına liyi alırken de bu dört yıl içinde mahsulün iyi olmadığı, zarar gördüğü veya Iuk tezahürü arasında beni odasmdan tayin edildiğinden, yerine M. Varte konsolos tayin edilmiştir. Konsoloshane hiç olmadığı yılları nazarı itibarda tuttu dışarıya kadar teşyi etti. başkâtibi Kemal Kitabof ta vis konso* ** ğumuz için, şayed bir yıl mahsul iyi ollosluğa tayin edilmiştir. Ertesi gün Antakyadan aynlırken, mazsa aşar kendisine ağır gelen çiftçi, bana karşı bu kadar açık hareket eden ertesi yıl iyi mahsul alınca gayet az nisYunan hattından geçen bette öşür vermiş olmakla bir yıl önceki Fransız zabitine bir ve^(a kartı bıraktım. kısmın tashihi için Bu kartta şu sözleri ya^nıştım: ağırlığı tahfif edebilir. «îsteğiniz üzerine bugün, emanetinizŞark Demiryollannın Yunanistan aEkilmiyen topraktan öşür alışımızdan deki topraklardan ayrılıyorum. Tekrar razisinden geçen 33 kilometroluk kıs gaye de, herkesin elindeki toprağı ekmemında tetkikat yapmak üzere Edirneye AKVERDÎ ğe mecbur olup fazla kazanc temin et görüşmemizi dilerim.» kadar giden heyet şehrimize dönmüş mesini teşviktir. İtfaiye mektebi inşaatı bitti tür. Heyet hattın bu kısmının Türk Fransanın herhangi bir yerind* buFatihte yapılmakta olan İtfaiye mek toprağmda kalan 7 kilometroluk parçana benzer bir vergi var mı? tebinin inşaatı ikmal edilmiştir. Şimdi sını tetkik etmiş ve bu hususta hazırla Bilmiyorum. mektebin dahili tefrişatile uğraşılmak nan şemalar üzerinde bazı noktalar Ben biliyorum. Yoktur. Bu vergi, tadır. Bu iş nihaî olarak birkaç gün tesbit olunmuştur. Sancakta umumiyetle toprağa sahib olan zarfında ikmal edilerek mektebin kü Bu husustaki müzakereler Yunan ve toprakla uğraşan Türkleri iktısadî ta şad resmi bu ayın 28 inci günü mera murahhası İstasinopulos şehrimize geldikten sonra başlıyacaktır. katten düşürmek için ihdas edilmiştir. simle yapılacaktır. * * i ir türlü gerçekleşmiyen seyyah akınları hulyasına hakikat çeşnisi vermek ister gibi Mecidiye Gümrük Muha kolları olduklarını meydana çıkarmıştır. köyü tarafından ansızın sökün eden kara faza teşkilâtı yeni Avrupa treni gelirken ve mühim bir gümAvrupadan gelen trenlerden henüz sineklerin Şişli, Pangaltı, Taksim, Cihangir, Tophane mıntakalarmı işgal etr ü k kaçakçılığını tesbit edilemiyen fakat, tren memur ve meydana çıkarmış müstahdemlerinden bulunduğuna şüphe tikten sonra piştarlarını Akay vapurlaür. Şark Demiryoledilmiyen bir takım ellerin hergün pa nna yükletip Kadıköy semtine yolladıkları servisinde yapıketlerle kaçak eşyayı muayyen yerlere larını bu sabah bizim Modada boy göslan bu kaçakçılığın attıklarını ve Anika ile oğlu Nikonun ve teren dolgun mevcudlu müfrezelerden hududlarımız için daha bazı kimselerin bu paketleri topla anladık. Onları ağırlamak, beslemek ve Belediyemiz deki kısmı çok entedıkları tahkikatla sabit olmuştur. Yalnız, bol boî üretmek vazifesini büyük bir ihtimamla ifa ededursun, ben resan safhalar ar Muhafaza teşkilâtı ilk zamanlar bu yerzetmektedir. Bu mühim kaçak leri tesbit edemediğinden nihayet Anika de hal tercümelerini yazarak zorlu koÇ! Ötedenberi m e m ' * meydana çu ve oğlunun oturduğu yerde araştırma ya nuklarımıza alâkamı göstereyim: ı ı .• • i . • karan mulıafaza Yeryüzünde (50) binden ziyade eketımızde bir ta 'teşkilâtı basmüdürü pılmıştır. Araştırma pek şayanı dikkat bir nev'i olan sinek taifesinin tarihi insanlaşekilde olmuş ve nihayet müteaddid sankım ecnebi malla Hasan rın varoluşile başlar. Malum olduğu ünnın eksilmeyip artması gümrük muhafa dıklar içinde en yüksek Avrupa markazere bugünkü fen ilk insan müstehasesi za teşkilâtı mensublarının nazan dikka larından esans ve parfümler bulunmuş x olarak Cava adasında bulunan «Pit \ tini celbetmekte idi. Bu mallann başın tur. Bunlara mütehassıslar 30,000 lirahecanthropus erectus» ü kabul ediyor. da ecnebi parfümler, losyonlar, esans ya yakın kıymet takdir etmektedirler. Bu tabiri biz «dik maymun adam» diye Bazı depolarda lar, kolonyalar ve saire gelmektedir. Piterceme ediyoruz. İşte ilk sinekler o deyasada satılan bu ecnebi ıtriyatın muhAnika ve oğlu, bulunan bu eşyanın virde, yani 500,000 yıl önce yaşıyorlartelif nümunelerini alan muhafaza teşki kaçak olmadığını, babalarından kaldığıdı ve gene dedelerimizin kanını emerek lâtı bunların cinslerinin senelerdenberi nı söylemişlerdir. Fakat yapılan tahkigıdalanıyorlardı. Mağara kovuklannda gümrükten geçmediğini tesbit etmiş ve katla Nikonun babasınm 15 sene evvel bulunan bir takım kehrüba kırmtıları ibunların kaçak suretile memlekete girdi ölen bir ayakkabı boyacısı olduğu meyçinde Mısır mumyalannın değerini sıfıği neticesine varmıştır. Bunun üzerine dana çıkmıstır. Bittabi bir boyacı böyle ra indirecek kadar canlı olmak şartile derhal tahkikata başlanmış ve muhtelif kıymetli bir miras bırakamazdı. saklanmış sinek müstehaseleri elde edilçaçakçılık vasıtalan yoklandıktan sonra Bundan başka bu mallann 15 senedir miştir. Ev sineğinin ayak çengelleri ve şüpheler Avrupadan gelen trenler üze durmasına da imkân görülmemiştir. ayakları sert kıllarla örtülüdür, nazenin rinde toplanmıştır. Tahkikat biraz derinleştirilince bir takım vücudü tüylerle kapalıdır. Daima ileri İki dilenci ecza depolarının bu işle alâkadar bulunçıkık duran dilinde yapışkan bir madde Bakırköyünde bir fakir kadınla oğlu duğu tezahür etmiş ve bu suretle bu vardır. Hayvancağız işte o tüyler ve o vardır. İsmi Anika olan bu kadın ve fakir insanlann sürü sürü alâkadarlan ve dille tifo, dizanteri, verem gibi hastalıkoğlu Niko Bakırköy halkının sadakala avukatlan bu mühim kaçakçılık hâdiseların mikroblanm taşır. rile geçinirler. Anikanm ekseriya di sinin kahramanları sırasına girmişlerdir. Ev sineği, tenasül bereketinin en parlendiği yer bir büyük köşkün kapı Tahkikat esnasında Anikanm kapısınlak örneklerindendir. Bir dişi kara sinek sının dibidir. Ana oğul bir domuz ahı da dilendiği köşkü bir müddet evvel doğum ayı olan nisanda ilk yumurtalarında oturmaktadırlar. 2500 liraya gizlice aldığı ve 1000 üraya rını bırakır. Eğer ağustosa kadar devam Muhafaza teşkilâtı uzutı mesai neti da tamir ettirdiği anlaşılmıştır. eden tenasül devrinde bir sinekten doğan cesinde bu iki dilencinin Londradan İsBu çok mühim kaçakçı şebekesi üzedişilerin hepsi sağ kahr da anaları, bütanbula kadar uzayan beynelmilel ka rinde ehemmiyetle tahkikat yapılmaktayük anaları ve daha büyük anaları gibi cakcılık şebekesinin şehrimizdeki faal dır. yumurta bırakırlarsa tek bir sinekten dört Yeni bir ticaret usulü Yunanistan hava filosunu ayda vücud bulacak aile efradımn sayısı tam (5,593,270,000,000) u bulur. Bu, Bursa (Hususî) Aramızda iş bu mutlaka kuvvetlendirecek fen adamlannın ortaya attıkları biı ralamadıkları için hallerinden şikâyet eAtina 21 (Hususî) Berlinde çıkan kam olup şimdiye kadar faraziye gibi denler; daha doğrusu becerikli olma dıkları için hiçbir işe gir^miyenler, o\ ve Hitlerin yanm resmî organı bulunan telâkki olunmuştur. îstanbul Beledresidügu gibî ekmeğini taştan çıkarırcasına Folkişe Beobahster gazetesi Yunan Ha nin sinekler hakkında gösteregeldiği nüfllL HVLuKvL JHJ V..IHÜV. \j fuıut.lj v «.i I J%,ı~ insanlar da var. Bunun bir misaline mülâkfttı neşretmiştir. Ba mülâkatta YuYalova yolculuğunda şahid oldum. Za nan müsteşan hükumetin her ne pahasına ruretler öyle çeşid ticaretler doğuru olursa olsun hava filosunu en son tekâ yor ki.. Doğrusu haj'ret!.. müle göre kuvvetlendirmeğe karar verMeselâ, Yalova yolculuğunun iki türlü yeni türemiş ticareti var. Biri, o diğini söylemektedir. tobüslere yolcu bulma; diğeri de va pur bileti satma ticareti... Bunlardan otobüslere yolcu bulanlar, bulduklan her yolcu başma otobüs sahibinden 10 kuruş pay alıyorlar. Vapur bileti ticareti ise pek garib... Ve İstanbula gidenler için Yalova is kelesinde bilet tedariki çok kolay... Hatta bilet, yolcunun ayağma kadar getiriliyor. Cumhuriyet Almanağı geçen Merak ettim de bu işin içyüzünü Sğyıl bir hafta içinde satılıp bitti. rendim. Meğer Yalovada sırf bu yüzden para kazanıp geçinenler varmış. Bun Birçok okuyucularımız Almanak lar Yalovadan İstanbula giden veya alamadılar. İstanbuldan Yalovaya dönecek olan taCumhuriyet Almanağının ikinci nıdıklarına sokularak, bilet alacakları tab'ını yapmak mümkün değildir. zaman 10 kuruş ta kendileri ilâve edip Bu yıl da Almanak bulamamak gidip gelme bilet almalarını rica edi tehlikesine maruz kalmak istemi yorlar. Bittabi bu bilet almıyor. Fakat dönüş biletini, on kuruşu veren simsar yen okuyucularımız şimdiden kenkesip alıyor, ve bunu istediklerine sa di bayilerine sipariş etmelidirler. tıyor ki: Cumhuriyet Almanağı, Türkiyeİkinci mevki gidip gelme bilet 40 ku de çıkan biricik Almanaktır, unutruşa, yalnız gitme bileti ise 30 kuruşa ahndığı için bilet başma 10 kuruş kâr mayınız. Şimdiden sipariş ediniz. ediliyor ve işte bu on kuruşlar toplana toplana gündelik ticaret doğrultulmuş oluyor. Bayılerinize Şimdiden Sipariş ediniz kat haüni aldıgına şahid olmamız |çk muhtemeldir ve bu, fenne hizmet balmmdan hiç te fena bir mazhariyet dt ğildir!... ** * Sineklerin yapışkan kâğıdlar, zehirli tozlar ve flytox ile imha edilmeleri ju fıkraya göre mümkün olmasa gerek: «Gazneli Sultan Mes'ud bir gün sinek hücumundan sinirlenerek yeryüzünde bu hayvanlann girmediği bir yer bulunup bulunmadığını yanmdakilere sorunca Talhak adlı nedim atılır: İnsan bulunmıyan yerde sinek te bulunmaz. Der. Sultan Mes'ud bu iddiaya inanmaz, Talhakı da yanına alarak birkaç yüz kişilik bir alayla payitahtından çıkar, tek bir Âdem oğlunun bile adım atmadığı bir dağbaşına gider. Tesadüf bu ya. Kafilenin in, cin bulunmıyan o zirvede biraz duralamasile beraber bir küme sinek yüzgösterir. Sultan da nedimine çıkışır: Hani, insansız yerde sinek olmıyacaktı. Bu ne? Herif şu cevabı verir: Siz Âdem oğulluğunu inkâr edebilirsiniz. Fakat ben o sıfattan sıyrılamıyacağım için nereye gitsem karşımda sinek bulmaklığım tabiidir! M. TURHAN TAN Cumhuriyetin IçtlmaT romanı: 9 Yazan: Hilmi Ziya Ağa, yüzüne kan çıkacak kadar hid ve alâkasız görünmeğe çalışıyor: detli görünmesine rağmen gene bunlan Bırakın canım şu palavracıyı, badüşünmüş olacaktı ki hemen adamlanna km da nasıl sıvışıverdi; diyordu. dönerek: Artık kahvenin de keyfi kaçmıştı. Haydi atlarınızal dedi. Ve son Müşteriler birer birer dağılmağa başlara: Belânı Allahtan bul reis efendi! dı. Çırak, kepenkleri kapahyordu. De Merak etme yakında gene görüşürüz, di mir, bu sırada hâlâ tezgâh başında sal ye fırlayıp çıkh. lanarak yeni bir kadeh bekliyen Bekir Ortalık karmakanşık olmuştu. Her Beyin hakikî alâkasızlığına hayretle bakes ayaktaydı. Demindenberi bir çıtırdı kıyordu. Kahvede ondan başka hemen bile çıkmıyan odada, şimdi hep bir ağız kimse kalmamışh. O sanki hiçbirşey oldan bağırarak konuşuyorlardı. Kimi bu mamış gibi gene tezgâhm başında durueşkıya makulesi berifi içeri almakla ku yor; kapı kenarına tutunup, düşmemek sur ettiklerini söylüyor; kimi ona küstah için sallanırken kahveciye dönmüş: Haydi kuzum! diyordu. Bu ak ca söz söyletip şehir ortasında Belediye reisine meydan okumağa bıraktıklan için şamı da geçirdik. Borc gırtlağı aştı. Kızkendilerini ayıblıyor. Kimisi de, başsız ma babalık, kızma! Yıkılır gidersem çokalan memlekette bu eşkıyanın evlerini cuklanmdan alırsın. Nerede eski gün bile basabileceğinden bahsederek tasala ler; şu zıkkımı ağzıma alır mıydım! Bınıyordu. Salâhaddin Bey, büyük bir teh rak canım.. Haydi! Böyle keyif olur Iike atlatmış olduğunun farkında olmak mu?.. Hani sanki şunu unutmak için içila beraber, mendilile alnını silerek sakin yorum. Gene bugün evde kıyamet ko pacak... Böyle keyif mi olur! Böyle ke nu hatırlıyamadığı bir halk şarkısının monoton parçasını dilıne dolamış, durmamayif mi olur! 3JC 5jî ^ C casına geveliyordu. Bu ezici, uyuşturu cu sesin musallat olmasından hiç te mem 4 Demir, geceyi kâbusla karışık rüyalar nun olmamakla beraber bir türlü ondan içinde geçirmişti. Sabahleyin, onların vazgeçemiyor, unutmağa çalışhkça inabuhranile bir müddet kendine gelemedi. dına diline dolanıyor, arsız bir sarmaşık Hatırlıyabilmek için zorladığı halde bir gibi sanhyor, ne tarafa dönse pesinden çok yerlerinden düğümlenen, kesilen ve geliyor, bütün sokaklarda kalabalığın ve birdenbire başlıyan bu korkulu, sıkın gürültünün içinde müz'iç bir gölge gibi tılı vak'alar yığmında hiçbir sıra yapamı onu takib ediyordu. yordu. Yalnız bazı yüzler ve hareketler Bu sesin nereden musallat olduğunu karanlık içinde parlıyan nokta gibi bütün da bir türlü hatırlıyamıyor, hatta onu açıklığile gözünde canlanıyordu. bırakmağa uğraştığı zaman nasıl peşine Zihni dönüp dolaşıp hep o tezgâh ba takılıp geliyorsa, b a t ı r l a m a İ ? a çaiıştı^ı şında sallanan kuru yüzlü, ürkek bakışlı zaman da gene öyle bir yığın karanlık ihtiyara saplanıyordu. Garib bir tedai ile gölgeler arasında saklanıp ka>boluyorrüzgârda sallanan yırtık caketli bostan du. korkuluğunu hatırlıyor, sonra gözü önüne Artık onu unutmaktan ziyade, bir birdenbire niçin geldiklerini bir türlü türlü kurtulamadığı bu sesi nerede işittianlıyamadığı kesik başlar diziliyordu. ğini hatırlamak arzusile tutuşuyordu. Bütün bu kâbuslar arasında, zaman za Boş yere, binbir eski nağmeyi aklından man güvertedeki gene kızın şekli koruyugeçirdi. Fakat başsız ve sonsuz bir kağcu bir melek gibi görünüp kayboluyor ni gıcırtısı gibi uzayıp giden bu sesin du. Erkenden giyinip sokağa çıktığı vakit, benzerini onlardan hiçbirisinde bulama zihninden bu kanşık hayalleri henüz ko dı. Bir aralık birdenbire durup gülmeğe vamamıştı. Kaldırımlann kenarından taş başladı. Bu kadar küçük birşeyden silları sayarak giderken nereden duyduğu kinemediğinden dolayı kendini ayıbladı. «Çok tuhaf! Fakat hemen kesmeliyim» diye düşündü. Kapılıp gittiği bu garib halden kendini kurtarabilmek için, sert bir hareketle yolunu değiştirdi. Ulucami tarafına doğru yürüdü. Mutlaka yeni bir şey yapmış olmak için ömründe içmediği halde bir dükkâna uğrayıp sigara almağa kalktı. Tütüncü paranın üstünü araştırırken, tenbel tenbel boşlukta dolaşan gözleri birden bir parıltı ile kamaştı. Karşısında, sokağın kösesinde, ona doğru dönmüş ve şüphesiz şimdi, bu saniye ona bakmak ta olan birisini, çok iyi tanıdığı ve ne zamandanberi gözden kaybetmiş olduğu bir çehreyi farkeder gibi oldu. Bu onun, kimbilir daha ne kadar sürebilecek olan kurunlularmdan çıkabilmesi için tam zamanında ve birdenbire meydana çıkıve ren en güzel vesile idi. mı?» diye düşündü; ye bu kadar acele davrandığından utanmış olacak ki, bir saniye kendini bu garib vaziyetten kurtaramadan mütereddid ve şaşkın, kaldı. 0 teki gene hareketsiz, ayni yerde, gözle rini sabit bir noktaya dikmiş duruyordu. «Yanılmış olabilirim!» dedi. Dönmez den evvel, her ne olursa olsun onun yü züne bir defa daha bakmaktan kendini alamıyarak hemen yanıbaşından ona adeta dokunacakmış gibi geçti. «Fakat bu derece benzeyiş olamaz, diye kendi kendine söyleniyordu. Hiç şüphe yok ki odur!» Artık bu sefer, kaçınılması imkânsız olarak gözgöze gelmişlerdi. «Ta kendisi! Ama niçin bu kadar gizlenmek is tiyor» diye düşündü. Bir müddet hiçbir şey söylemeden yüzyüze durdular. Ni Hemen, paranın üstünü almadan yürü hayet «herne olursa olsun» diyerek tekdü; karşı kaldırıma geçti, kollarını aça rar elini uzattı. Ve «Ali Sabir değil mi?» rak onu kucaklamak, bu çok eski aile ta dedi. nışığını bağrına basmak için hazırlanmışBu, ortadan yüksek geniş omuzKı, fatı. Fakat ne tuhaf! O sanki, demin o ka kat inadına zayıf, göğsü tahta gibi düz dar dikkatle baktığından vazgeçmiş ve ve içeri çökmüş, ilk bakışta büyük bir nişman olmus gibi gözlerini çevirmiş, baş hastalıktan yeni kalkmış hissini veren ka tarafa bakıyordu. gene bir adamdı. lArkası varl Mehmed Demir «Acaba yanıldım

Bu sayıdan diğer sayfalar: