29 Aralık 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

29 Aralık 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Birincikâmm 1936 CUMHURIYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF ve TELSİZLE Yugoslavya • Bulgaristan nihayet anlaşıyorlar M. Stoyadinoviç, bir dostluk misakı akdedeceklerini Romanyaya bildirdi [Paştaraft 1 inci sahifeie\ maslar hakkmda izahat vermiş, Rumen Başvekili M. Tataresko da Yugoslavya ile Rcmanyayı müştereken alâkadar e den meseleler hakkında Romanyanın noktai nazarlarını anlatmıştır. Bu görüşmelere Romanya Kralı S. M. Karol'un da iştirak etmesi müzake relerin ehemmiyetine delil addedilmektedir. Görüşmelerden sonra Belgrada mü teveccihen hareket eden M. Stoyadinoviç Tamşvar istasyonuna kadar Romanya Başvekilile Hariciye Nazırı ta rafından teşyi edilmiştir. meseleden Türkiye ile Yunanistanı da haberdar edeceği ve onlarm da muva fakatini alacağı haber verilmektedir. Siyasî mehafilde Türkiye ile Yunanis tanın da Romanya gibi hareket ederek herhangi bir müşkülât çıkarmıyacakları zannedilmektedir. Ayni mehafile göre, Bulgaristan Yugoslavyaya yaklaşmakla Yugoslavyanın tavassutu sayesinde Türkiye ve Yuna nistandan bazı metalibatta bulunmak istiyor. Bununla beraber, Balkan paktına aza bulunan Yugoslavyanın bu pakttan ayrılmıyarak hududların tadiline asla muvafakat etmiyeceğine muhak kak nazarile bakılmaktadır. Bu şerait altında Bulgaristanın Yu goslavyaya yaklaşması Balkan Paktına girmek sahasında atılmış ilk adım ad dedilmcktedir. Esasen Balkan Paktma iştirak eden devletler bu paktın Bulgaristan için daima açık bulunduğunu söylemişlerdi, fakat Bulgaristan bazı şartlar ileri sürmüştü. Bulgar Yugoslav yakınlaşmasından sonra bu ihtilâfların da halledilebileceği zannedilmek tedir. Münakaşa götürmeğe tahammülü olmıyan hakikat: Hatav'ın Türklüğü [Başmakaleden devam'] Kaybettigirniz büyük adarn Ûlüm, Akifi aramızdan aldı götürdü, fakat... 0nun adı tarihte olduğu gibi yüreklerde de yaşıyacaktır. Çünkii yazdığı marşla adı Türk istiklâline bağlı, yani ebedî kaldı Son günlerini yaşıyan 1936 yılı, yerini yeni seneye terkedip giderken aramızdan pek aziz bir vücudü de alıp götürdü. Bu ağır masiyeti kendinden önce sönüp birer silik gölgeye dönen yıllar arasında temeyyüz etmek için mi yaptı ve şimdi o, ebediyete götürdüğü aziz şahsiyetle bütün o eski yıllara karşı tefahür mü ediyor?... Hakikat ne olursa olsun biz melâl içindeyiz, çünkü şair Akifi kaybetlik. Keşki bir değil, birçok yıllar, ömrümüzü hırpalıya hırpalıya geçip gitseydi. Fakat Akif yaşasaydı! Bu, belki gülünç ve hatta yersiz bir temennidir. Zira Akif, aylardanberi nefes alıp veren bir ölüden başka bir şey değildi. İçinde kıvrandığı yatak hakikatte bir mezar ve onun yaşadığı her dakika acıklı bir ihtizardı. Bunu kendisi de biliyordu. O derecede ki bir ay evvel ziyaretine gittiğim zaman ahiretten süzülüp geldiğini hissettiren harab ve muzmahil bir sesle sormuştu: Turhan. Gilbert'in bir beyti vardı, Şinasi türkçeye çevirmişti. Tercüme, hatınnda mı senin? Ve hafızamı harekete getirmek için beytin aslını katre katre gözyaşı sanı lacak kadar hazin bir eda ile ve kelime kelime okumuştu: |HEM D ° NALINA MIHINA Büyük Şefimize göre bu şartlar ve Müzakerelerin esası Paris 28 (Hususî) Yugoslavya Baş\ekili M. Stoyadinoviç'le Romanya Başvekili M. Tataresko ve Hariciye Nazırı M. Antonesko arasında cereyan e den müzakereler hakkında mevsuk menabiden alman malumata göre, M. Stoyadinoviç Yugoslavyanın Bulgaristanla bir dostluk misakı akdetmek niyetinde bulunduğunu bildirmiştir. Balkan Paktma aza bulunan Yugoslavya mezkur pakt mucibince herhangi yeni bir anlaşma akdettiği zaman pakta iştirak eden diğer devletleri haberdar etmek mecburiyetinde olduğundan evvelâ Romanyayı haberdar etmiştir. Rumen ricali, Yugoslavya ile Bul garistan arasında akdi mutasavver dostluk rr.isakının mahzurlu olmadığını bildirmişlerdir. Yugoslavyanın yakında ayni şekilde M. Stoyadinoviç Belgrada dönüyor Bükreş 28 (A.A.) Yugoslavya Başvekili Dr. Stoyadinoviç, üç gün süren bir ikametten sonra bugün öğle üzeri, Belgrada dönmek üzere Romanyayı terketmiştir. M. Tataresco, M. Antonesconun da iştirak eyledikleri bu av toplantısı sonunda hiçbir tebliğ neşredilme mistir. Finlandiya ve Isveç Hariciye Nazırları Moskovada Baltık işini müzakere edecekler Varşova 28 (A.A.) lyi bir membadan ögrenildigine göre Finlandiya ve îsveç Hariciye Nazırları, kânunusani ayında Moskovayı resmen ziyaret edeceklerdir. Bu ziyaretler ayni zamanda yapılmıyacaktır. Varşovanm siyasî mehafili, bu ziya retlerin Baltık denizi sahillerindeki memleketlerle Sovyet Rusya arasındaki münaset;tleri normalleştirmek bakımından büyük bir ehemmiyeti olacağmı beyan etmektedir. Atatürkün cevabları Anteblileri sevinc içinde bıraktı Gazi Anteb 28 (Hususî muhabîrimizden) Antebin kurtuluş bayramında Atatürkün verdikleri cevab şehri sevinc içinde bıraktı. Halkevinde toplanan binlerce vatandaş, ayni kahramanlığı bugün de tekrara hazır olduklarını hay kırdılar. Atatürkün sözleri levhalar halinde Halkevine, Belediyeye ve mekteblere asılacaktır. Tarikat ayini İzmirde Tahtacı köyünde 8 kişi tevkif edildi İzmir 28 (Hususî Muhabirimizden) îzmire yakın Bulgurca çiftliğindeki Tahtacı köyünde tarikat ayini yapan sekiz kişi adliye tarafmdan tevkif edildi. Bunlar gece Muharrem isminde birinin evinde kadınlı erkekli ve işret kullanarak a yin yaparlarken aralarından Hüseyin, şeyh olduğu söylenen Halilin metresi Fethiyeye takılmış ve Halil tarafından yaralanmıştır. Hasan, bunun üzerine işi zabıtaya haber vermiştir. Yapılan tahkikat, bunların tarikate girdiklerinin senei devriyesini kutlula mak için ayin yaptıklarını, hatta «YaAli!» diye feryad ettiklerini meydana çıkarmıştır. Tevkif edilenler; Şeyh Halil, kardeşi şeyh Sani, Murtaza, Mehmed, Çakal îsmail, Haydar, Halil, Hüseyindir. Şeyh Halilin evvelce Fethiyenin bekâretini izale ettiği ve doğan çocuğu beraberce öl dürdükleri de ihbar edilmiştir. Tahkika*a devam edilmektedir. Donanma kumandanlığına nakil vasıtası ^ Ankara 28 (Telefonla) Askeri Âli Şuraca korkomutanlık salâhiyeti tasdik edilmiş olan Donanma Kumandan lığına da makama mahsus bir nakil vasıtası temini için alâkalı kanuna bir fıkra ekliyen lâyiha bugünlerde Meclisten geçecektir. Meclise gelen lâyihalar Ankara 28 (Telefonla) Meclisin yarınki toplantısında Afyonkarahisar meb'usu Berç Türkerin Kızılay Ceni yeti varidatının artırılmasma dair kanun teklifi. hudud ve sahiller sıhhat umum müdür.üğü 1936 yılı bütçesinde münakale yapılmasına ve fevkalâde tahsisat konulmasına dair lâyiha prevantoryomun orta tedrisata nakli hakkmdaki lâyiha görüşülecektir. îbni Sina'nın bininci yıldönümü ve îranhlar Tahran 28 (A.A.) Beynelmilel Tıb âleminmce tanılan büyük alim ve filozof İbni Sina'nın doğumunun bininci yıldönümü münasebetile Maarif Nazırı, 1937 senesinde îbni Sina'nın jübilesini kutlulamağa karar vermiştir. Meclisin bugünkü toplantısı Ankara 28 (A.A.) B. M. Meclisi bugün Fikret Sılayın reisliğinde toplanmış ve 5 temmuz 1934 tarih ve 2580 sayılı kanunla Sümer Bank sermayesine ilâve olunan 42 miiyon liraya 3,500,000 lira daha ilâvesine ve Tahranda yapılacak sefaret binasile tefrişatma aid kanun lâyihalannın ikinci müzakereleri yapıl • mış ve kabul edilmiştir. Yeni seçilen dört meb'ustan Alâettin Tiritoğlu (Maraş) bütçe encümenine, Celâl Arata (Yoz gad) millî müdafaa encümenine, Hüse yin Rahmi Gürpmar (Kütahya) ha riciye encümenine, Fazıl Örkün (Çankın) sıhhat ve içtimaî muavenet encüme nine intihab edilmişlerdir. Ingilizler dünyanm en kuvvetli gemisini yapıyorlar Londra 28 (A.A.) Daily Ex press gazetesinin yazdığına göre, lngil tere önümüzdeki ay tezgâha koyacağı Beşinci George ve Gal Prensi admdaki iki dreadnoughts'tan başka Londra ve Wachington deniz anlaşmalarınm hita mında bir büyük zırhlı daha yaptıracaktır. Bu zırhlı dünyanm en son sistem ve en kurvetli gemisi olacak ve sekiz miiyon însriliz lirasma çıkacaktır. Şarkın ve garbin bütün büyük şairlerini kâmil bir üstad gözile tetkik ve tahlil etmişti. Füzuliye adeta âşıktı. Lâkin, o aşk şairini yalnız takdirle iktifa ve kendisini taklidden ibâ ederdi. Yüz güzelliğine kayidsiz miydi?.. Bu, o âyarda bir şaire yakışunlamıyacak nakiselerdendir. Fakat Akif, beşerî ve tabiî güzelliklerden aldığı hazzı, heyecanı şiirle ifadeye tenezzül etmezdi. Bunları cemiyetin elemlerini veya emellerini teşrih ederken süte şeker karışhrır gibi kullanırdı. Ayni zamanda o, hayal şairi de değildi. Ancak duyduğunu ve gördüğünü yazardı. îhtimal ki bütün duyduklarını ve gördüklerini yazmamış, yahud yazamamıştır. Lâkin kaleminden çıkan her yazıda maddî ve manevî benliğinin heyecanı görünür. Rahmetli Süleyman Nazif, artık onun Bununla beraber ayni hedefe gitmek gibi rahmetli diye anılmak mevkiine geiçin muhtelif yollardan geçilebileceği giçen Akif için: «İlhamlannı arşıâlâdan bi bir meseleyi halledecek formül de bir alırdı. Dehası, etekleri güneş olan şahiikiden ibaret değildir. Bir meseleyi makalara vakit vakit iner ve sonra san'at şakul surette halletmenin binbir formülü hikasından da yüksek ufuklara çıkardı. bulunabileceğini söylemekte mübalâğa Je meurs et sur la tombe ou lentement Namütenahilikte hübut ile uruc, müteraj'arrive yoktur. Elverir ki taraflar meseleyi hakidiftir. Akifin miraclan da, hübutlan da Nul ne viendra verser des pleurs katen hüsnü suretle halletmek azim ve mubarektin> diyor. kararile mücehhez olsunlar. Mesele, HaBen Şinasinin: Mubalâğah gibi görünen bu sözlerde tay ilınin münakaşa götürmıyen Türklü*Can verip te refte refte vardığım kabr tam bir hakikat vardır. Çünkü Akifin biğü üzerinde her tarafı memnun edecek üstüne zrm diyanmızda mevcudiyeti tahayyül oolan bu formülü bulmağa kalıyor. Biz Kimsecik bir katre gözyaşı dökiip etmez lunabilen san'at şahikasınm çok fevkine Paris inkıtaına rağmen bu formülün niİeda» yükseldiğine şüphe yoktur. Sadelik, tabihayet bulunacağmdan nevmid değiliz, ve şeklinde yaptığı tercümeyi kekelemeğe ilik içinde san'atı onun kadar canlandıran Fransız Türk dostluğunun bu badireçalışırken o, ölümü ağlatacak bir tebes başka bir şair gösterilemez. Gene Süleyden daha kuvvetli çıkacağından bile hâlâ sümle şunları söylemişti: man Nazifin dediği gibi Peygamber Daümidvar bulunuyoruz. Hakkmuzm her Fuzuli, Gilbert'den daha güzel ve vudun elinde balmumu haline geldiği söyhal ve kârda ihkak edileceğinden ise en lenen demir neyse Akifin elinde de kedaha ince söylüyor: kat'î surette eminiz. lime odur. Şu farkla ki Davuda atfoluYUNUS NADt flana ağîan, bana kim, kabrime gelmez nan kudret muhayyeldir, Akifin kelimeölicek Bir avuç toprak atar badi sabadan gayri lere istediği şekilde ahenk verdiği mu hakkaktır. Tuz kanunu mer'iyete giriyor Demek ki o, yalnız öleceğini değil, Ankara 28 (Telefonla) Yeni tuz Akifin şu veya bu gazetede çıkan ilmî, öldükten sonra unutulacağını da biliyorkanunu yılbaşında mer'iyete girmekte edebî ve dinî yazılarından, arabcadan dir. Tatbik şeklini gösteren talimatna du. Zaten bu bilgisini daha önce bir ka tercüme ettiği Müslüman kadını ve frannaat düsturu halinde ve şu suretlerle ifade me hazırlanıyor. sızcadan türkçeye çevirdiği «îslâmlaş etmemiş miydi: mak» adlı eserlerden, Kur'an tercümasinEdirnede belediye tesisatı Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince den burada bahsetmek istemem. Çünkü Ankara 28 (Telefonla) Edirne Be Günler şu heyulâyı da, ergeç süecektir bunlar, büyük ve aziz üstadın bilgi kudlediye reisi Ferid Edirnede yeni hal, Rahmetle anümaktadır amma ebediyyet mezbahada soğukhava mahzeni ve şe Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecek retini gösterirlerse de şairliğini isbat et tir? mezler. Onun Türk şiirine nasıl bir inkihir plânımn yapılması gibi işler etrafmda alâkadar makamlar nezdinde teBir canh izin varsa yer üstünde silinmez şaf ve itilâ getirdiğini ancak safahah okumaslarına devam etmektedir. makla anlıyabiliriz. Safahat, ayni adi Ölsen seni sırtında taşır toprağın altt. Ey gölgeden ümmidi vefa eyliyen insan taşıyan birinci kitabdan sonra şu isimler Umumî Müfettîşler raporu Kaç gün seni hatırhyacaktır şu karaltı? altında ve yedi risale olarak basıldı: SüAnkara 28 (Telefonla) Umumî MüHayır aziz ölü, hayır. Seni herkes ve le)Tnaniye Kürsüsünde, Hakkın SesL'ri, fettişler raporlarını hazırlamağa bugün de devam ettiler. Dahiliye Vekâleti her zaman anacak, adın tarihte olduğu Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım, GölUmum Müdürlüklerinin kendi sahaları gibi yüreklerde de yaşıyacaktır. Çünkü geler. etrafında yaptıkları tetkiklere dair ra yazdığın marşla adın, Türk istiklâline Bunlardan birini diğerine tercih etmek, porlar da umumî rapora eklenecektir. bağlı, yani ebedî kaldı. Ruhun emin ve yahud içlerinden seçim yapmak, gün ışıRapor cumartesi günü akşamma kadar münşerih olsun. ğından bir tutam ayırmak kadar gücdür. hazırlanacaktır. * * * O sebeble merhumun şiirlerinden örnek Romanya da Habeş ilhakıni Namık Kemal, Tabsire sahibi Akif seçmeğe kalkışmıyorum, sadece bir parça tanıyor Paşadan bahsederken: «Ilmen ve edeben alıp rahmete vesile olmak üzere buraya Belgrad 28 (Hususî) Romanya hü şanına takarrübden aczimizle beraber ki geçiriyorum: kumeti AdisAbabada bir konsoloshane tabını öpüp te başımıza koymak vazife Bana dünyada ne yer kaldı, emin ol, ne de açmak üzere Roma hükumeti nezdinde mizdin> diyor. Vatansever edib, şair yâr teşebbüslerde bulunmuştur. Habeşis Mehmed Akifi tanıyaydı, hiç şüphe et Ararım göçmek içln başka zemin, baska tanda Romanyanın hiçbir menfaati ol mem, diyar. «her şiirini yüreğimize nakşetmek madığma göre, Bükreş hükumetinin bu Bunalan ruhuma ister bir uzun boylu sefer gerektir» diyecek ve hakikatseverlikte okararı Habeşistamn ilhakının Romanya Yaşamaktan ne çıkar günîerim oldukça nu kendinden çok üstün bulacakh. tarafmdan tanmmasına matuf bir ha heder? Bu, söz götürmez bir hakikattir. Çünkü Bir güler çehre sezip güldüğü yoktur yü. reket olduğu kaydedilmektedir. zümün; Akif, aşk şairi, ihtiras şairi, süs ve saz Sovyetler topla mücehhez şairi değildi. Küllî kudret mefhumunu te Geceden farkını görmüş değilim gündüzümün. tayyare yaptırıyorlar şahhus ettiren Allahın kemalü celâlini, Seneler var ki harab olmadığım gün bilLondra 28 (A.A.) Daily teleg ilâhî büyüklüklere ve temizliklere tercümem, raph gazetesinin yazdığına göre, Sovyet man olan Peygamberin rikkat ve neza Gezerim aptala çıkmış gibi sersem. sersem. Dikilir karşıma hep görmediğim, bilmediler Tirliği Avion Fairey fabrikasına çok hatini, geçmiş devirlerin yüksek şahsiyetğim, kuvvetli iki tayyare sipariş etmiştir. Bu lerini, mensub olduğu cemiyeti ve insa Sorarım kendime: Gurbette mi, hayretie miyim: tayyareler, 925 beygir kuvvetinde bir top niyeti terennüm ederdi. Yoklartm taşları, toprakîan: İzler kan Izi; ve dört mitralyözle mücehhez olacak Dindardı. Fakat dinin hüsnühal, hüs Yurdumun kan kusuyor, mosmor uzanmış lardır. Süratleri saatte 270 mildir. nü ahlâk ve hemdinler arasında tesanüd denizü (*) kayıdlar altında Fransızlara emanet edilmiş olan bu diyarın artık millî istik" bali emniyet altma alınmış bulunuyordu. Büyük Şefin Adanadaki hem tarihî, hem ayni tarih olan ifadesi işte bu hakikatin izah ve tevsikmdan ibaret bir keyfiyetti, ve gayet ehemmiyetli bir keyfiyet. Hatay'ın bugün dahi otokton Türk halkile devam eden çok eski ve münakaşa götürmez Türklüğüne mukabil, etraf ve havalideki camiaların hiçbiri kendi milliyetlerini bu kadar kat'iyet ve vüsuk ile iddia edemezler ve hele asla ispat eyliyemezler. Bugün çok sabit bir hak ve hakikat üstünde nazik bir meselenin hallini istihdaf eylemekte bulunduğumuz için o mesele haricindeki mevzulara takılarak davayı büyültmek ve dağıtmak istemeyiz. Bilâkis ortadaki münakaşa götürmez hakikatin bundan on dört yıl önce olduğu gibi şimdi dahi tasdik ve teyidile temin olunacak dostça bir anlaşma üzerine bütün komşularımızla hoş geçinmek en başlı ve en asil gayemizi teşkil etmektedir. Nitekim biz de başkalarının hoşuna gitmiyecek gizli kapaklı hiçbir fikir bulunmadığınm en büyük belgesini Paristeki konfederasyon teklifimizle ver miş te bulunuyoruz. Konfederasyon teklifimizin Suriyeye hakikaten derIitoplu en modern ve en kuvvetli toprak vahdeti temin edecek olan mahiyetinin hiç olmazsa Suriyelilerce takdir olunmuş olmasını temenni ederdik. Istiklâl marşı şairinin ölümü karşısmda stiklâl marşı şairi Mehmed Akif öldü. Onun ölüm haberini duyar duymaz, Istiklâl marşının îstiklâl Harbinde, yüreklerimizdeki imanı nasıl kuvvetlendirdiğini hatırladım. îstiklâl marşı, Istiklâl Harbinin manevî cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taarruzdu. O zaman, Millî Mücadelenin mutlaka zaferle netidemek olduğunu herkesten iyi bilirdi, o celeneceğine inanmış olanlar, yani saghaysiyetle dine sevgi ve saygı taşırdı. îs lam iman sahibleri bile îstiklâl marşmdan lâm âleminin hedef olageldiği musibetle yeni bir manevî kuvvet almışlardı. re karşı ağlayıcı birer mısra halinde ruSakarya meydan muharebesine tekadhundan dökülen teellümler, telehhüfler, düm eden Kütahya Altıntaş Eskişeinsanî ıstırabların en nezihi ve en beliği hir muharebelerinin ümidsiz gibi görünen sayılabilir. günlerinde, îstiklâl marşının mısralannı, kıt'alarını şerhederek yazarken Akifin çelik sözleri, imanımı bir kat daha artırdı. Arkadaş! Yurduma alçaklart uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın... Kimbüir, belki yarın.. Belki yarından da yakın. Kıt'ası bilhassa, o zaman ne canh, ne kuvvetliydi. Şair Mehmed Akif, yürekleri çelikleştiren îstiklâl marşını yaratmak suretile îstiklâl Harbinin manevî cephesinde dövüşen kahramanlardan biri olmuştur. Şiir vc edebiyatla daha fazla meşgul olduğum zamanlarda, onun Safahatı hakkında bazı tenkidler okumuştum. Bu münakkidler, Mehmed Akif şair değil; nâzımdır; derlerdi. Onun hakkmdaki bu iddianın ikinci kısmı doğru, birinci kısmı yanhştı. Aruz vezni, Akifin elinde, her şekle giren sihirli bir oyuncak olmuştur. Hani, lâstik top, tabak gibi bazı aletleri havaya fırlatarak hiç düşürmeden bin marifet yapan hünerbazlar vardır, işte merhum Akif te aruz veznile ve kelimelerle böyle harikah oyunlar yapan bir san'atkârdı. Fakat, onun yalnız nâzım tarafı değil; şair tarafı da çok kuvvetliydi. Kartal köyünü anlatan parçası nâzımlığınm büyük kuvvetini gösterirse, Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor Bir hilâl uğruna yarab ne güneşler batıyor beytile başlıyan ve Çanakkale şehidlerini tebcil eden parçası da şairliğinin yüksek kudretini isbat eder. Mehmed Akifin en büyük meziyeti, her mısraını inanarak yazmış olmasındadır. Onun içindir, ki meselâ îstiklâl marşı, hiçbir babayiğit tarafından benzeri yazılamıyan, alev gibi bir şiirdir. Mehmed Akif, şair değildir, diyenlerin karşısmda Çanakkale şehidlerile îstiklâl marşı, ölmez bir abide gibi yükselmektedir. Cant, cananı, bütün varımı alsm da Hüda, Etmesin, tek vatanımdan beni dünyada cüda. Diyen şair, bir müddet vatancüda yaşadıktan sonra, nihayet en büyük emeline kavuşmuş, son nefesini vatanında vermiş, vatanınm toprağına gömülmüştür. Mehmed Akif öldü; fakat îstiklâl marşı şairi, yarattığı ölmez îstiklâl marşı gibi ebedî bir hayata mazhar olarak yaşıyacaktır. Anadolu Demiryolları umumî heyeti Ankara 28 (Telefonla) Anadolu Demiryolları heyeti umumiyesi bu akşam 5,30 da Ziraat Bankasmda toplandı. Hükumet namma Maliye Müsteşarı Faik, Nakid îşleri Umum Müdürü Halid Nazmi bulundular. Toplantıda îs viçre frangının düşmesi üzerine hasıl olan vaziyet etrafında görüşülmüştür. tthaline müsaade edilen eşya Ankara 28 (Telefonla) İsveç menşeli olup ta kontenjansızlıktan dolayı gümrüklerde kalmış 76323 kilo kâğıd, 25,000 kilo karton, 3 sandık gaz ocağı ve 25 ton nal çivisinin memleketimize ithali takarür etti. o da seyrek seyrek. Âşina bir yuva olsun seçebilsem diyerek Bakınırken duyarım gözlerimin yandığını: Sarar âfakımı binlerce sıcak kül yığını. Ne o gömgök dereler var, ne o zümrüd dağlar Ne o çıldırmış ekinler, ne o coşkun bağlar. Bu diyarın «Tıani sahibleri?» dersin, cinler *Hani sahibleri?» der karşiki dağdan bu sefer! Hani cündileri şahin gibi ceylân kovalar, Köpürür, dalgalanır, yemyeşü engin ovalar"! Hani tarihi soruldukça mefahir söyler, Kahramanlar yetişen toprağı zengin köyler? Hani orman gibi âfakı deşen mızraklar? Hani atlar gibi sahrayı eşen kısraklar? Hani ay parçası kızlar ki koşup oynardı? Hani dağ parçası milyonla bahadir vardı? Bugün artık biri yok, hepsi masal, hepsi yalan! Bir unulmaz yaradır varsa gönüllerde ka~ Tüter üç beş baca kalmış, mmyrs PARİS BORSASI Paris 28 (Hususî) Paris Borsasının Japonyadaki zelzelenin bugürkü kapanış fiatlan şunlardın bilânçosu Locdra 105,15, Nevyork 21,40 1/4, Tokyo 28 (A.A.) Miijima adası Berlin 863, Brüksel 361, Amsterdam 1172,25, Roma 112,70, Lizbon 95,45, Ce zelzelesinin bilânçosu şudur: nevre 492, bakır 53 54, kalay 233,15, 1 ölü, 2 kayıb, 10 yaralı. 2 ev yıkıl * altm 141,6 1/2, gümüş 21 1/4. mış ve 50 ev hasara uğramıştır. M. TURHAN TAV (•) İlk Mütareke ayları sırasmda.

Bu sayıdan diğer sayfalar: