12 Nisan 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

12 Nisan 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 12 Nlsan 1937 Ankaragücü Beşiktaşa dün 3 1 mağlub oldu Ankaralı futbolcular dün güzel oynamalarına rağmen mağlub oldular. Genclerbirliği de Izmirde 2 1 galib geldi IBaştaraft 1 inci sahifede] ^ Dost Mısırm Montreux konferansı bugün açılıyor [Baştarafı 1 ind sahlfese] Yakacıktan mektublar Bir keçiye bir adam Başbahçıvan Omer Ağ fidelikten lâboratuarmda cahsırken!... Yazan : IVIahmud Yesari 2 para verip askerlik etmemek mi istersî •> niz? Bizimkiler de: Eğer silâh para etseydi, seni bu raya komazdık. Cevabını verırler. O zaman, Ka radağlı, bizden askerlik vergisi almağı kabul etti. Nüfus başına, tam yetmiş iki kuruş vergi koydu. Senede ama... Her sene, yetmiş iki kuruş veriyorsun, Karadağa askerlik etmekten kurtuluyorsun! Ömer ağa, bunları anlattıktan sonra başını sallar: İşte ben, bunlan da gördüm. Muharebe, kaç senesinde olmuştu? Ben de sekız yaşında idım, yaşımı ona göre, sen hesabla artık... İstanbula geldim. Fikirtepedeki eski büyük çiftlikte çahştım. Sonra, Bebek üstündeki Amerikan mekte binde de beş sene oturdum. Eh Allaha bin şükür, şimdi Fikirtepe ile Kurbağalıdere arasında işte birkaç dönümlük bir yerim var. Ekiyorum, biçiyorum. Bir oğlum, bir marangoz yanında kalfalık ediyor. Öbürü de Gazhanede çalışıyor. Bana; baba, artık el kapısında çalışma, gel evinde otur, rahat et! diyorlar. Hakları da var, var amma, çahşmak hoşuma gidiyor. Eh, beni de burada hoş tutuyor Iar. Eğer işime gelmezse, sağolun, var olun, derim, çıkar, evime, kendi ışımın basına gidiveririm. Bana, bunlan anlattığı gün, kulağıma iğilerek fısaldamıştı: îhtiyarlıkta el eline bakmak güç * tür. Her insanın, bir kendi tezgâhı olmalı. Sen, tezgâhını kur bir kere! Sonra, istedığın yerde, keyfin için çalış... Hastalık, sağlık hepimiz için. İhtiyar halinde gidecek yerin olsun... Sığınacak yeri o lanlarla olmıyanlara ayni muamele e * dılmiyor!! O gün, Omer Ağ'yı dinlerken içim yanmıştı. Evet, gencliğimde, ben, ne hocalanmdan, ne de yakınlanmdan bu kadar doğru bir söz duymamıştım. Bu doğru sözleri kırkından sonra dinleyişim, acı!.. Fakat kırkından evvel de kulak asacak mıydım, dersiniz? Karadağ Krallığı tarihe kanştıktaa sonra yetmiş iki kuruş vergiyi kime verdiğini anlamak isterdim. Memleketten İstanbula geleceğimiz zaman, Karadağ, askerlik vergisini toptan istedi. Yetmiş iki kuruştan ne tutar ki... Ben, bir keçi verdim, vergimi toptan ödedim. Bir keçi mi? Evet... Tastamam bir keçi... Ne eksik, ne fazla... Bir tek keçi... Bir keçiye, bir adam!.. «S.ahsî bedel», «nakdî bedel» gördüm, duydum, fakat keçi ile adam değiş tokuş edildiğini ilk defa işitiyordum. Sivri kayalara, dağla « ra, taşlara tırraanan keçilerin, Karadağda, insandan daha çok kıymeti, itibarlan varmış!.. Birçok insanlara değişmiyeceğim Ö « Ağ, bir keçiye değişilir mi? Bu satırlan, son asnn tarihini yazacak müverrihlere ithaf ediyorum: «Karadağ Kralîığının çökmesindeki esbab ve avamil» i araştıracaklan zaman bu noktayı gözönünde tutsunlar! mer denler pek çoktu. Bu sebebden maç saati yaklaşırken tribün ve duhuliye ta raflarındaki seyirci lerin sayısı altı bin den fazlayı bulmuştu. Rüzgârsız fakat biraz serince bir ha va içinde cereyan e den bu maçı Gala tasaraylı Nihad idare etti. Takımlann kadrolan da şu şe kildeydi: Beşiktaşlüar, Ankara Gücü kalesi önünde Beşiktaş Hüsnü ile Şereften mahrum olarak: Mehmed Ali İki taraf ta 2 1 lik vaziyeti kabul etmiş Enver, Faruk Feyzi, Bülend, Fuad bir durum takınmışlarken Rıdvanla Ali Rıza, ceza çizgisi içinde çarpıştılar. DaHayati, Dıdvan, Reşad, Hakkı, Eşref Ankara Gücü takımı da Güneşe karşı ha doğrusu Ali Rıza topa sıçramış bir vaziyeteyken Rıdvan, rakibinin sıçramaoynadığı kadrosunu değiştirmemıştı. smm nihayet bulacağı bir yerde durdu. Oyunun hemen ilk dakikalarında miBinnetice Ali Rıza Rıdvana yüklenmiş safirlerimizin, yol yorgunluğunun üzerine inzimam eden birinci maçta sarfettikleri oldu. Hakem bu hareketi Ankara Gücü fevkalâde gayretten müteessir bir halde aleyhine penaltı ile cezalandırdı. Eşrefin bulunduklan görüldü. Bununla beraber bir burun şütü Beşiktaşa üçüncü golü kaGüneşi yenmiş olmanın verdiği manevi zandırdı. yat yiiksekliğile rakiblerinin hücumlannı Ankaralılar bu golden sonra biraz durduruyorlar ve mukabil akmlar yapı canlanır gibi oldular ve Hamdiyi soliçe yorlardı. aldılar. Buna mukabil Beşiktaşlılar da Üç ortalannm kâh zikzak ve kâh de hayli aksıyan merkez muavin küçük Bürinleme paslaşmalarile hücum eden siyah lcnde yardımcı olmak üzere Hakkıyı gebeyazlılara mukabil Ankara Güclüler ri çektiler. Dört kişi, bilhassa Hakkısiz de en iyi oyunculan solaçık Hamdi ol kalan siyah beyaz hücum hattınm bun duğu halde sağaçıklarile mukabele et dan sonraki her akmı Ankaralılar tara meğe çalışıyorlardı. Misafirlerimizin bu fmdan kolaylıkla durduruldu. Buna muhatalı hareketi de hücum hatlannm orta kabil siyah beyaz kalesi Enverin ters bir oyunculanndan yalnız Yaşann topu lâkafa vuruşundan ve hakemin verdiği biryıkile kontrol edebilmesinden ileri geli kaç frikik cezasmdan tehlikeli vaziyetyor ve bu oyuncu daima sağaçığı besli lere düştü fakat gol olmadı. Neticede yordu. Beşiktaşlılar oyunu 3 1 kazanmış olduBeşiktaşın birinci golü lar. Siyah beyaz hücum hattındaki üç orAnkaralılar, dün, Güneşe karşı bil tanın müessir çalışmaları onuncu dakika hassa birinci devrede pkardıkları oyunu da semeresini verdi. Rıdvanm sağa ka tekrar edemediler. Takımın heyeti umuçarak yerden ortaladığı topa Hakkı, kamiyesinde bir yorgunluk göze çarpıyor lecinin yerinden kımıldamamasmdan is du. tifade ederek yetişti ve Beşiktaşın birinci Beşiktaşlılara gelince, Güneşi mağlub golünü yaptı. eden bir takımı yenmiş olmakla bir mu Beşiktaşın ikinci golü vaffakiyet elde ettikleri şüphesizdir. FaAltı dakika sonra gene ortadan ve kat gerek Üçoka ve gerekse Ankara Güayni tarzda inkişaf eden bir Beşiktaş hü cüne karşı, Fenerbahçe ve Güneşten dacumu misafir takım kalesi yakmlannda sola intikal etti. Eşrefin şahsî bir gayre ha iyi neticeler almalannda, pazar günleri oynamalarının büyük tesiri olduğu utini Reşad plâse bir şütle gole çevirdi. nutulmamalıdır. Devrenin son yirmi dakikası tam bir sükun içinde cereyan etti. Oyunun bu sü Gencler Birliği dün Izmirde kunu bir aralık seyircilere de intikal e galib geldi dince koca stadyomu bir sessizlik kaplaîzmir 11 (Hususî muhabirimizden tecL Bu sessizlik o kadar derindi ki oyunlefonla) Ankara Gencler Birliği taculann topa vuruşları, konuşuşları bile kımı bugün ikinci maçını Üçokla yaptı işitiliyordu. ve 2 1 kazandı. Hakem Şazi Tezcanın Ankara Gücünün golü idaresinde cereyan eden bu oyunda araDevre bitmek üzereyken Beşiktaşlılar larmda Vali ve Belediye reisi de bulunrakiblerinin soldan yaptıklan bir akmı duğu halde 8 bine yakm bir seyirci kütfavulle durdurdular. Sol köşeden adeta lsi vardı. bir korner gibi atılan bu favul cezasıne Gencler Birliğinin bir gün evvelki Mehmed Ali tereddüdlü bir çıkış yaptı. maçta oynadığı takımla çıkmasma mu Yaşann yerinde bir kafası Ankara Güc kabil Üçoklular da şu şekilde bir takım lülere çok güzel bir gol kazandırdı ve yapmışlardı: Nejad Ziya, Ali Na biraz sonra vaziyet 2 1 Beşiktaşlılann mık, Enver, Necdet Basri, Şükrü, lehine iken devre bitti. Adil, Said, Saim. Üçoklulann Beşiktaş oyununda sa İkinci devre İkinci devrede Ankaralı oyuncuların katlanan Basriyi takımlarına ithalleri yorgunluklanna Beşiktaşlılann da istek Gencler Birliği için bir avantaj teşkil etsiz ve bozulmağa başlıyan oyunlan da ti. Bu yüzden Ankaralılar bütün birinci katılınca maç hayli zevksiz bir şekil aldı. devre nntidadınca rahat ve nisbeten hâ kim bir oyun oynadılar. Buna mukabil Üçoklular Basrinin takıma ithalinden başka fena teşkil olunduklanndan çok bozuk oynadılar. Yedinci dakikada Gencler Birliği soliçi kaleci Nejadın elinden kaçırdığı topu kaparak Üçoka birinci golü attı. Bu golden hız alan Ankaralılar devre sonuna kadar güzel anlaşmalarla mütemadiyen akın yaptılarsa da şüt atamamalan yü zünden daha fazla gol çıkaramadılar. Bunlardan başka dört muhtelif vaziyette yakaladıklan fırsatlardan da istifade e demediler. İkinci devrede Üçoklular Şükrüyü sol hafa, Namığı solaçığa, Basriyi de soliçe almış bulunuyorlardı. Bu değişiklik oyun üzerinde kendini göstermeğe, Üçok ta kımı yavaş yavaş açılmağa başladı. Dokuzuncu dakika Adil topu kaparak şahsî bir sürüşle Üçokun beraberlik sayısını yapmağa muvaffak oldu. Beraberliği temin eden Izmırhlerın oyunlannda nisbî bir hakimiyet görülüyordu. Fakat müte madiyen spldan hücum teşebbüsleri bir nefeice almalarına mâni oluyordu. Bir aralık Salâhaddin kalecile karşı kar.sıya geldiği halde gol yapamadı. İz mirlilerin bu arada kaçırdıklan birkaç fırsat şanssız olduklannı gösteriyordu. Otuz yedinci dakikada kalelerini bir korner atışından kurtaran Gencler Birliği takımı anî bir akın yaptı. Top derhal Üçok kalesinin önüne kadar götürüldü. Kargaşalık arasında Üçok ikinci golü de yıyerek tekrar mağlub vazıyete düştü ve oyun netice değişmeden 21 Uçokun mağlubiyetile bitti. Üçoklular bilhassa birinci devrede çok fena oynadılar. Gencler Birliği ise düne nazaran daha iyidi. Yalnız anlaşmalı oyunlanndan şütsüzlük yüzünden daha farklı bir netice alamadılar. İzmir takımlannm bazı hakem hataları yüzünden millî küme maçlanndan çekilecekleri hakkında deveran eden şayialar gayrivariddir. Alâkadarlar bu hususta: «Böyle birşey ne düşünülmüştür, ne de mevzuu bahsolabilir.» dediler. Ancak îzmirli hakemlerin de millî küme maçlannı idareye çağınlmalan istenecektir. Mısır murahhas heyeti buraya gelmiş lerdir. Diğerleri bugün geleceklerdir. Zannedildiğine göre murahhas heyetler kapitülâsyonlar rejiminin ilgası için Mısır hükumeti tarafından vuku bulan talebi kabul ederek prensip itibarile ko layca bir itilâfa varacaklar, fakat birçok teferruat noktaları nazik müzakerelere yol açacaktır. Murahhaslar bütün ecnebiler hakkında kabili tatbik olacak bir birleşme mu ahedesile seri halinde iki taraflı itilâflar akdi şıklarından birini tercih etmek ıztırannda kalacaklardır. «Ecnebi» tabirinin tarifi meselesinde çıkacak müşküllerden de korkulmaktadır. Mısır murahhas heyeti «tebaa» tabirinin muhtelif memleketlere mensub vatandaşlar hakkında kullanılmasmı ve bu tabirin mahmilerle Cezayirli ve Tunuslular hakkında kullanılmamasmı teklif etmiştir. Bay Cemîl, bana dönmüştü: Kurbağalıda, içinde evi, ve ağılı olan büyük bir bahçesi, bostanı var, öyle iken, bu yaşa gelmiş, hâlâ el kapısında çalışıyor. Amma, yalnız bu mu? Bunlann hemen hepsi böyledir. Buradan evvel Erenköy sanatoryomunun idaresine bakıyordum. Orada da bir bahçıvan vardı. Otuz sene mi olmuş ne, evine köyüne gitmemiş. Hemşerileri zorlamışlar, haydi sılaya gitti; hani güç inanılır, köyünde bir gece kalmış, bir günden fazla durama mış, döndü, geldi... Gene böyle bir bahçıvan vardı, Ömer Ağ da bilir, yaşlanMurahhaslann bundan maada muvak dı, çöktü, nihayet tarlada çalışırken yı kat rejimin devam müddeti hakkında da ğılıp ölüverdi... mutabık kalmalan lâzım gelmektedir. Bu Omer Ağ, dizlerine hafıfçe tutunarak müddet hakkında apılan teklifler alh se kalkmıştı: ne ile yirmi sene arasında tehalüf etmek Kader, nasib! tedir. Bu müddet zarfmda muhtelif mahDer gibi sessizce içini çekti, odasına kemelerin teşkilât ve hakkı kazası hak doğru yürüyordu. Aydos üzerinden dokında da bir karar verilmesi lâzımdır. ğan ay, bahçeyi bir peri masalı dekoruna Mısıra şüphesiz tamamile hakimiyeti al çevirmişti. Ömer Ağnın gözleri kamaş tında ve devletle «şhas arasında ihtilâf mış gibiydi: vukuunda hususî zamânlar temin edebi Üyurken, hep ertesi gün yapaca lecek mahkemeler tesis etmesi teklif edi ğım işler hatınma gelir... Hani çok defa, lecektir. yataktan kalkıp, böyle ay mehtabmda, Üç şehir arasında yapılacak atletizm müsabakası 19 mayısta Ankarada yapılacak olan İstanbul, Ankara, İzmir şehirleri arasındaki atletizm müsabakalan jimnastik şenlikleri dolayısile Atletizm Federasyonu tarafından 23 mayısa bırakılmıştır. Stadyom kupası maçları Taksim stadı tarafmdan tertib edilen «stadyom kupası» maçlarma dün devam edilmiştir. Şişli takımı, Taksim Yeniyıldız takımmı güzel bir oyundan sonra 52 mağlub etmiştir. Pera Kurtuluş arasmdaki maçı da 5 2 Pera takımı kazanmışbr. Galatasaray takımı dün Süleymaniye ile hususî bir maç yapmış bu maçı 5 1 kazanmıştır. Bu maçtan evvel Galatasaraym başka bir takımı da İstanbulspor gene takrmile karşılaşmış ve 4 1 galib gelmiştir. Bisiklet teşvik müsabakalan îstanbul bisiklet ajanlığı tarafından yacek sporcuların hergün saat 17 den 20 ye pılan teşvik müsabakalannın birincisi dün kadar Beyoğlu Halkevinde spor komltesi memleketin büyüklerini, sordu: Yeniköyle Büyükdere arasında iki defa ne müracaat etmeleri lâzımdır. Asker mi olmak istersiniz, duruyordu. Komiser Ferruh Bey, hiç birşey bil mese bile kadmın gösterdiği şu heyecanla onu şüpheli addetmek icab edeceğine kanidi. Kaldı ki Murad Ferdi, bu kadının bütün mazisini ve kocasmı nasıl öldürtüp yerine Samoilofu aldvmı anlatmıştı. Bu sözlerinin delilini kadmın telâş ve heyecanmda okumak kabildi: Hanımefendi, dedi, sizi merkeze kadar götüreceğiz. Kadın bayılmamak için kendini güç zaptediyordu. Hiç cevab vermedi. Yanına gelen ve kulağma iğilerek: O kadar telâş etme... birşey yok... Paşayı anyorlar. Diyen polis memuru cesaret verdi. Kalkh hazırlanmağa başladı. O sırada komiser Ferruh Beyle Ferdi de son bir iki aralığa bakmak üzere buradan ayrı lırken Ferruh Bev memuruna: Sen, hanımı aşağıda Sadık Efendiye teslim et, merkeze götürsün. Biz de geliyoruz! Dedi. Bu kısmı, banyo, mutfak ve halâyı, küçük kileri bir kere daha gözden geçirdiler. Hanım giyinmekte olduğu için henüz serbest olan memur aralıktan seslendi: ı Komiserim, bacaya bakınız. Bacaya çıkmış olmasm!... Ferruh Bey, ocağın önüne gitti. Mutfağın sönük lâmbası filhakika ocağı şüpheli gösteriyordu. Yerde kurumlar da vardı. Komiser eğildi, birşey göremedi, seslendi: Hey... Paşam... Orada isen bizi oynatma. İn aşağı.. Bacadan bir tıkırtı işitir gibi oldular ve Ferdi ile komiser birbirine bakındılar. Kapınm dışarısma çıkan hizmetçi kız da telâşlı bir hareket yaptı. Ferdi şüphe ile ona döndü. Aradan birkaç dakika geçtiği hal de bacadan inen olmayınca komiser silâhını bacanm karanlık boşluğuna sıktı. Uğultulu bir ses bütün apartımanda gürledi. Bu ses hizmetçi kızı, küçük evlâdhğı titrettiği halde paşanın hazırlanan kansını büsbütün sarsmıştı. Ancak yetişen polis memuru onu kollarından tuttu ve ku'ağına teselliyetkâr birkaç kelime fısıldadı. Ondan sonra kadın cesaret buldu. Kalktı, odasından dışan çıktı. Henüz yer de ayak izleri, pencere kenarlannda parmak izleri arıyan iki adamın önünden evlâdlığile birlikte geçerek sokak kapısına geldi. Memur orada bekliyordu: Sureti umumiyede konferansm müşkül çıçekleri suladığım olmuştur. leri yenerek büyük zahmetlere katlanmaÇocuklannın sıhhatinden, neş'esinden dan bir itilâfa varacağı ümid edilmekte bahseden bir baba gibi sesi titriyor, gözdir. leri ışıldıyordu: ttaiyanlar ve Montrenz Çiçekleri gece suladın mı, sabah Kahire 11 (A.A.) Al Hicrî ga leyin, hepsi öyle canlı kalkımrlar ki... zetesi başmuharririnin Montreux'den ver Canlı, pınl pırıl olurlar... diği malumatta, İtalyanların Mısır istekÖmer Ağm birgün, şöyle, oh! diyip leri hakkında Fransızlardan daıha ileri yan geldiğini göm»edim. bir anlayış gösterdikleri intıbaı mevcud O, çalısmıyan, boş duran, aylâk geolduğu bildirilmektedir. zen insanlara karşı, kendi çalışkanlığını mazur göstermek ıster gibi, boynunu bügidiş, geliş olarak yapılmışhr. 29 kilomet kerek, adeta bir suçlu sıkılganlığı ile: roluk bu müsabakada Süleymaniyeden Çalışmadan duramam! der. Abdullah 45.45.7 ile birinci, SüleymaHayatmı sorarsanız, kısaca anlatır: niyeden Agob ikinci, Galatasaraydan Hani eski bir Moskof muharebesi Muhsin üçüncü olmuştur. Bu müsabakaolmuştu. Sırbiya, Karadağ, Moskof, lar yedi hafta sürecektir. hepsi beraberdi. Sultan Hamid, yeni tah937 senesi yürüyüş ta oturmuştu. Tam sekiz yaşında idim. müsabakası Bizim memleket «Bar». O zaman kay 1 Beyoğlu Halkevi spor şubesince tertib edilen 937 senesi yuruyus müsabakası, makamlık mı, mutasarrıflık mı pek iyi Şışli Buyiıkdere yenimahalle arasında hatırımda kalmamış. İşkodranın iskelesi gıdip gelme 32 kilometroluk bir mesafe sayılır. Tam deniz kenan değil, biraz üzerinde 18/4/937 pazar günü yapılacakiçeridedir. Karadağ, o zaman beylıkti, tır. 2 Müsabakaya saat 9 da ŞLşli tramvay daha Kral olmamıştı. Muharebe başla deposu önünden ba^lanacak, otomobil şoyınca, şehirden biraz ötede küçük bir kasesi üstunden, Buyiıkdere uçak istasyonundan geçilerek, Yenimahalle otobüs durak le vardı, hep bütün memleket halkı, kalemahalline varılacaktır. Dönüşte de ayni yol ye çekildik, Karadağ, verdi topu, verdi takib edilerek, Şişlideki başlangıç yerinde topu... İşkodradan asker istedik, gönderyarış nihayetlenecektir. 3 Ha,kemlerin kontrolunu teshil için, mediler. İşkodrada asker doluydu, bize her müsabık, konutenin vereceği numarayı göndermediler nedense... îşkodraya gi göğsüne iliştirmesi lâzımdır. Müsabakada koşarak yarışacaklar veya kestirmeden yü decek toplar Avlonyaya çıkarılmıştı, ruyecekler, diskalifiye edileceklerdir. Karadağ, işte o topları aldı. Bizim topu4 Bir takımda, on yurüyücüye kadar muzla bizi dövdü. Biz, çoluk çocuk, kamüsabakaya iştirak edebilir. On müsabıktan fazlası ferden dahil olur. Birinci çıka lede bir hamamın içıne saklanmıştık. Sacak takımın tesbitinde, muvasalatta en iyi de top, tüfek kurşunundan değıl, açhktan derece almıs iki müsabık esas tutulacaktır. Şöyle ki: Birinciye 1, ikinciye 2, üçün da kırılmağa başlamıştık. Nihayet, kalecüye 3 puvan verilecek, bu suretle en az dekiler, daha fazla dayanamıyacaklarını puvan almış takım birinci addedilecek akıllan kesti, teslim olmağa karar verditir. Hata yapmadan yarışı bitirmeğe muvaf ler. Karadağ, kaleyi teslim aldı. Kavga fak olacak birinci, ikinci ve üçüncüye ma mayna oldu. Evlerimize döndük amma, dalya, birinci çıkacak takıma da ayrıca Karadağ askeri, şehri plâçka etmiş. İki kupa verilecektlr. 5 Kayid muamelesl 12/4/937 tarihin kardeşim açhktan ölmüştü; biz, sade bir de kapanacaktır. Müsabakaya iştirak ede can götürdük. Karadağlı, sonra topladı yoksa MAHMUD YESARİ Dur!... Diye bağırdı. Fakat iş işten geçmişti, Odanın ortasından bir alev sütunu yük seldi; bir kıyamet koptu. Oda çöktü. Bir saniye içinde bütün apartıman birbirine girdi. Yaralanan, bağıran, kendini pencereden atmağa kalkanlar içinde paşanın katında, apartımanm kapısmı bekliyen memur da vardı. Kendini büyük kapıdan sokağa atan kadın, çocuk ve erkekler arasında, komiser Ferruh Beyin sahte memuru bir kadmla bir çocuğu ellerinden tutmuş, acele caddeye sürüklüyordu. Çöken oda içinden komiser Ferruh Bey, ölüm halinde çıkanldı. Fakat Ferdiden eser yoktu. Zaten onu pek anyan da olmadı. \ Köşe minderinin esrarı Hayır, dışan çıkmadı. Buradan bir yere gitmedi. Nerede olduğunu, nereye saklanabileceğini siz bilirsiniz. Kadın henüz makinesinin başmdan kalkmamıştı, ne hayret, ne telâş eseri gösteriyordu. Adeta tehdidkâr bir vaziyetle: Ne münasebet; dedi, neden saklansın!.. Ben onun otuz senelik karısıyım. Saklanmıya lüzum gördüğü bir gün görmedim. Ferdi, gözlerini süzerek kadına dik dik baktı, başını salladı: Siz, galiba Ahmed Fikri Paşadan bahsediyorsunuz. Şu hakikî kocanızdan... Bizim aradığımız o değildir.. Ferdi, gözlerini kadmdan ayırmıyor du. Kadın bir lâhza başını kaldırarak Ferdiye baktı. Bu manidar gözlerden derhal aynldı. Belli ki şiddetli bir titreme geçiriyordu. Belki sendeliyecekti. Makinesinin kenannı tuttu. Bu sırada Ferdi, iadmm yatak odasmı da bir iyice arayarak pencereye koştu, açtı; aşağıya, yıAariya, yanlara baktı. Aşağıdan, kar, şıki kaldırunda duran memura işaret verdi. Hayır, bu pencereden ve evin bu kısmından sarkmak imkânsız değil amma çok güçtü ve şu kıs*. zaman içinde böyle birşey olamazdı; olmamıştı. O halde? Samoilof ne oldu? Apartı manın içinde başka bir kata mı saklandı? O da kolay değildi. Polisin yaptığı tah kikata göre apartımanm diğer katlannda oturanlar hep namuskâr insanlardı ve kapıcıya bakılırsa Paşa değil, kansı bile bunlardan hiçbirisile tanışmamıştı. Fakat Samoilofun pişlanliği onu böyle buhranlı bir zamanda komşulanndan birine ilticaya mecbur edebilirdi. Halbuki kendilerine kapıyı açan hizmetçi kat'î olarak Paşanın içeride olduğunu söylemiş, onu aramağa gitmişti. Hanımefendi hâlâ kendine gelememişri. Ferdinin bir tek cümlesi ona bir kurşun gibi işlemiş, bütün hayahnı sarsmıştı. Hiçbir tehlike görmediği, unutulup gittiğini sandığı mazi, ejderha gibi karşısında Haydi hanrm, sallanma... Diye haşin bir tavırla kadını kolundan çekti ve salonun yanındaki küçük odanın kapısı önünden geçerken koridora seslendi: Komiserim, bana söz düşmez amma, şu iki odayı bir kere daha araştırsanız... Hanımefendinin gözleri muhterem zevcinin bu tarafta olduğunu işaret ediyor. Komiser koştu, arkasmdan da Ferdi geldi. Küçük antrede odaya bakan camlı kapıyı açtılar. Sokak kapısmı açrp dışan çıkmak ve kadmı başka bir memura teslim etmek üzere olan memur: Ortadaki büyük lâmbayı da yakıp öyle araştmnız!.. Dedi. Camlı kapınm önünde duran Ferdi, birdenbire arkasını çevirdi. Şüpheli ve ateş püsküren bir bakışla kapıdan çıkan memura baktı. O başını eğe rek: Allaha ısmarladık üstad... Diye kadınla küçük kızı dışan çekip kapıyı kapadı. Tam o sırada komiser, memurun tavsiyesine ittiba ederek küçük odanın lâmbasını yakmak üzere elini u zatmıştı. Ferdi camlı kapıdan bir adım atarak: Iki kîşi aranıyor ! Evet; zavallı Ferdiden eser yoktu. O, bu hâdiseye hususî surette müdahalede bulunduğu için izi bulunamaymca ortadan kaybolduğuna hükmolundu. İstan * bul Millî Tütün şirketi istihbarat me * murunun akıbetini candan merak eden bir Hasan Azmi, bir de Hasan Nuri idi. {Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: