17 Ekim 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

17 Ekim 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Varol yenilmez ordu! CUMHTJRİYET 17 Birindteşrin 1937 Köy kalkınmasına verilen ehemmiyet Kocaelideki çalışmalardan iyi neticeler alınıyor İzmit (Hususî) Kocaeli Vilâyetinde köy kalkınmasına hususî bir ehemmiyet ve kıymet verilmekte, bu büyük memleket davasmın kazanılması ve muvaffak olunması yolunda asil ve temiz bir enerji sarfedilmektedir. Birkaç sene evvel «Kocaeli Hususî Muhasebe ve Köylü Bırlıği» namı altında bir teşekkül vücude getirmiş olan vilâyet, bugün «Köy Büroları» ile davanın filiyat sahasma girmiş bulunmaktadır. Kocaeli köylüsünün kalkınması için hazırlanan senelık programın maddciari, Türk köylüsü için iyi düşünülmüş uzun bir çalışmanın ve emeğin mahsulüdür. Köy kalkınmasında ana yasa olarak şu noktalar dikkatle gözönünde tutulmaktadır: A Az para. B Çok verim. Sinema âleminde bir muvaffakiyet Cumhuriyet'in büyük «Manevra filmi» Değerli san'atkâr «Marmara Film» operatörü Remzi Ar manevralarda «Cumhuriyet» namma mükemmel bir kordelâ çevirdi Bindirilmiş livadan bir kısmı resmigeçidde (Baştarafi 1 inci sahUede) Uzakta süngüler, borular ve ban do aletleri parıldıyor, en önde geç mek şerefini kazanan 37 nci alay geçide başlamak üzere hazırlanıyordu. Birdenbire tayyareler, gökten inmiş gibi, sahanın üstünden geçtiler. Motör takırdıları, bin makinelitüfeğin birden yaptığı yay lım ateşi gibi korkuncdu. Keşif, gözetleme, bomba ve av tay yareleri, bilhassa bu sonuncular, tribünlerin arkasındaki ağaclara, piyadenin süngülerine sürünecek kadar alçaktan geçtiler. Yukarıdan aşağı inen motör takırdılannı aşağıdan yukan yükselen el şakırtıları karşıladı. Millet, aralannda henüz çocuk denilecek yaşta kahraman bir genc kızın da bulunduğu, gözbebeği havacılarını alkışlıyordu. Kartalların peşinden Mavilerin ve Kırmızılann kıymetli kumandanlan iki Korgeneral giizel hayvanlar üstünde yanyana geçtiler. Ondan sonra, 37 nci piyade alayı göründü. Bölük cepheleri boz hâki bir kütle halinde, çelik yay gibi işliyen sert adımlarla yumuşak top raklan dövüyorlardı. Her bölüğün üç takımı birer adım aralıkla, bölükler beşer adım aralıkla, birbirini takib ediyor. Böylece her tabur bir anda tribünün ö nünden geçiyordu. Alay sancaklan süngülerin üstünde vakur ve muhteşem dalgalanıyor, tunc başlar sert bir hareketle sağa dönüyor, yağız yüzlerden kahramanlık fışkırıyor, kara gözler, dosdoğru Mareşalın dikkatli gözlerini arıyordu. Yenilmez ordunun yenilmez pîyade alayları canlı birer kale halinde geçiyordu. Böylece dört piyade fırkasının 12 alayı birbirini takib ettiler. Bazı alaylarm birer bölüğü dağ teçhizatlarile dikkati celbediyorlardı. İki dağ alayı ile mu hafız alayının çelik tulgalı (miğferli) piyade taburlan da geçtiler. Böylece piyade kuvveti 15 alayı buldu. Muhafız alayı dolgun mevcudlu olduğu için bö lüklerinin cephesi, tribünün önünden karşıdaki kalabalığa kadar dayanmıştı. Albay Ismail Hakkı, askerlerinin Dersim harekâtında ve manevrada olduğu gibi, resmigeçidde de mükemmel olduğunu gösterdi. Muhafız alayının dağ topçusu da piyadesini takib etti. C İyi iş bölümü. Köy kalkınmasında okumak ve sağlık başhareket olarak gelmektedir. Arifiyede açılan köy muallimleri kursu, köy kalkınmasında başlıca çalışma kaynağı olmuştur. Bu kurs, her sene, artan bir sevgi ile devam edecektir. Kurstan çıkan muallim, köyün ve köylünün malı olarak kalacak, onu sevecek, benimsiyecek, köylünün yükselmesinde başrolü oynıyacaktır. Vilâyet, Arifiyede yeni bir kurs binası yaptırmaktadır. Gelecek senelerde, talebelerinin çoğalmasına çalışılacaktır. Köyün sağlığı ise, ayni kıymeti haız dir. Sıtma içinde kınlan Kocaelinde âmansız bir mücadele açılmış ve bunda muvaffak olunmuştur ve hâlâ da devamIı bir mücadele sürüp gitmektedir. İzmitte batakhkların kurutulması, Türk köylü Zırhlı otomobiller süne, geniş bir nefes alma imkânını vermiştir. Sarı, sarsak rengine kan gelmiş, yüzü canlı bir manzara almıştır. Ve daha güzeli; köylü, dün k«ndisine mezar olan bataklıkta, bugün arpa, buğday, mısır istihsal etmeğe başlamıştır. Hasta köylüler Halkevinin açtığı modern klinikte ihtimamlı bir tedavi tarzı görmektedir. Sıhhat Müdürlüğü, sağlık memurları ve sıtma mücadele doktorları da köy, köy, dolaşmak suretile hastaları, şimdiye kadar rüyalarında bile tasavvur edemedıkleri alâka ile tedavi etmektediıler. ' Köyün nayvantarınm sağlam, bakımlı ve iyi cins olması da başlıca bir vazife olmuştur. Bunu temin için köy namma darnızlık hayvanlar satın alınmaktadır. Köylünün istihsal maddelerinin iyi ve Bir sahra balaryası fennî bir şekilde yetismesi, tohum cins lerinin ıslahı, meyvacılığa ehemmiyet verilmesi, kümes hayvanlarının, ipekçilik, arıcılık gibi san'at şubelerinin artırılraası da köy kalkınması programının pek ehemmiyetli maddeleri arasındadır. Köyün bayındırlığı, temizliği, ziraî kredi kooperatifleri teşkili, köy yollarının ikmali, her köyde Cumhuriyet meydanları olması, telefon bulunması heman tatbik sahasına konulan işlerdendir. Köyde okuma odaları da tesis edilmiştir. Buraya, Halk Partisinin «Yurd» ismindeki duvar gazetesi gelmektedir. Kdy bürosu, «Köroğlu» gibi bir halk gazetesile ve meselâ «Cumhuriyeb> gibi büyük bir yevmî gazeteye de abone olarak, köyIstihkâm taburu, köprücü bölükleri lülerin okuma zevkini ve dünyadan ma nin tombazları, muhabere alayı, güvercin lumattar olmak keyfiyetini de düşün arabalan, seyyar hastanenin tekerlekli mektedir. sedyeleri, hasta nakliye arabaları, beyaz Resmigeçidde bulıınan ecnebi ataşemiljterler Orgeneral Asım Gündüzls beraber Köye gelen misafirleri yatırmak üzere, sağlık imdad otomobilleri de geçtikten temiz birer misafir odası da yaptırılacaksonra, sıra topçu alaylarına geldi. İlk tır. geçen alay hafif dağ bataryalarile on buçukluk ağır dağ obüslerinden, diğer iki Bursada Güneş kulübü güreşalay ise sahra, onbuçukluk uzun sahra, çilerinin müsabakaları onikilik obüslerden mürekkebdi. Koşulu Bursa 16 (Telefonla) Güneş tabataryaların dörtnala geçişleri halkı coşkımınm güreşçileri bugün Halkevi mü turdu. Iri ve kuvvetli kadanalar, topları samere salonunda müsabakalar yaptılar. yumuşak kumlu topraklarm içinde sü 56 kiloda, İstanbullu Fehmiyi Bursalı rükleyip götürüyorlardı. Topların geçtiği Ismail Hakkı üç dakikada tuşla yendi. yerler, biran içinde sürülmüş bir tarlaya 61 kiloda Yaşar, Bursalı Mehmed Aliyi dönmüştü. Topçuların zafer alayı cidden on beş dakikada tuşla yendi. 66 kiloda, pek muhteşemdi. Atlar da, üstlerindeki güneşten Aziz Bursalı rakibine galıb gelaskerler gibi kahramanlaşmış., burun de di. 72 kiloda Bursalı Hasan İstanbullu likleri büyümüş, başları havada, kulak Mehmed Aliyi on dakikada yendi. Bu ları dikilmiş, gözleri ateş saçarak bütün maçlardan sonra gösteriş müsabakaları kuvvetlenle çekiyor ve koşuyprlardı. yapıldı. Topçuyu altı ve otomobilli nakliye kıtİlk kayakçı kafilesi bugün aları takib etti. Uludağa çıkıyor Arkadan zırhlı tugay göründü: Halk, Manevradan sonra Aydında verilen ziyafetten bir intıba Bursa 16 (Telefonla) Bu yılın ilk bu motörlü modern orduyu şiddetle alkışladı, Motosikletler, zırhlı otomobiller, ve yarınki gaziler, ellerile ayaklarile sa takiben de Muhafız alayının süvari bö kayakçı kafilesi yarın Uludağa çıkacakkamyonlara bindirilmiş piyade taburları, hanın topraklannı düzelttiler ki süvari lükleri geçti. Süvarilerin yalınkılıc ve tır. Bu sene Uludağa erkenden kar yağağır motörlü topçu (yani traktörlerin ler geçerken hayvanlar sürçmesin diye. dörtnala geçişi çok müheyyicdi. Kılıclar dığından kayak mevsimi her yıldan erken çektiği korkunc onbeşlık obüsler), çevik Bu manzara karşısında gözlerim yaşar parlıyor, atlar kişniyor, nallarının fırlattı başlamıştır. tanklar birbirini takib ettiler. Zırhlı tu dı. Ataşemıliterler, halkın orduya karşı ğı kumlar havada uçuyordu. Eski Türk Izmir incir piyasasında yeni gay, topları, makinelitüfeklerile etrafına gösterdıği bu sevgi tezahürünü hayran akıncılannın kahraman torunları esatirî hareketler bir heybet ve ihtişamla geçtikten sonra lıkla seyrediyorlardı. heybet ve hayranlık saçtı. îzmlr (Hususî) Üzüm kurumu, saAhmed Hikmet merhumun «Nakiye resmigeçid bitti. Dört bataryalık son sistem hava defi Yüz bin elin şakırtısından kopan müt tış kooperatifleri birliği hesabma, muhtoplarını bindirilmiş makinelitüfek bölük Hala» hikâyesinde, askerlerin geçeceği telif merkezlerden bütün incirlerin muyollardaki taşları toplıyan ihtiyar Türk hiş bir alkış tufanı civar dağlara kadar bayaasına karar vermiştir. Hükumet leri takib etti. Sıra süvariye gelmişti. Fakat, bu mo anasmın yaptığını, şimdi Ege halkı yapı aksederek kahraman orduyu ve büyük merkezinin emrile yapıldığı anlaşılan törlü vasıtalar, altı yağmurdan ıslanmış, yor, atlann ayağı takılmasın diye ellerile Mareşalı selâmladı. Heyecandan titriyen bu hareket, piyasada derhal tesirini gösdudaklarımda şu dua dolaştı: Bstü kum sahayı sıra sıra hendek haline hendekleri dolduruyordu. terdiği gibi müstahsili çok sevindirmişVarol yenilmez ordu! tir. Kurum, kooperatifler vasıtasıle derNihayet süvariler göründü. iki alay getirmişlerdi. Bir işaret üzerine halk or hal faaliyete geçmiştir ABID1N DAVER birer atlı makinelitüfek böİüğile, onları saya atıldı. Bu hamiyetli insanlar, dünkii Operatör Remzi, Ege manevralarında iş başmda.. Geçen gün beyaz yerde âşıklarından kulağı delık bir dostum koluma girerek sordu: Marmara Film stüdyosu ne zaman işe başhyor? Demek duyulmuştu. Kaç senedır aşk denebilecek bir iptilâ ile meşgul olduğu fılim işlerindeki ıh tısası hepimizce malum olan filim operatörü Remzi Arın, Kemal Film, Özen Film ve Lâle Filmle birleşerek kurduğu ve ilk büyük eserini (Cumhuriyet) nam ve hesabına hazırladığı Marmara Film stüdyosu artık bir sır değildi. O halde, yalnız dostum gibi sinema tutkunlarına değil. fakat yerli filimci liğin bir türlü beklenen verimi vere miyişine üzülen herkese, bu hayırlı teşebbüsten bahsetmek bir gazetecilik vazifesi olur. «Marmara Film» in getirttiği son. Bu kuvvetli şirketin memleketimize sistem makinelerden biri ilk defa getirdiği son sistem Amcr'kan ve Alman mamulâtı ses ve resim alma < Bütün bunlar memleketimizde ilk makinelerini bir hafta evvel görmüş defa görülüyor. diyordu. Meselâ şu, çetüm. kilmiş bir filmi otomatik bir şekilde Hepsi rakibsiz bir kudrette olan bu saatte 400 metro olmak üzere yıkar makinelerden bilhassa ses alanları, hat ve kendi kendine kurutarak hazırlamış ta açık havada söylenecek ve on daki olarak ortaya çıkarır. Şu da renkli bir ka bfle sürecek bir nutku bir lâhza bile filmin üzerine hem ses, hem resim ve durmadan, aslmm ahengini hiç bozma iki filim üzerine ayrı resim ve ayn ses alan 300 metroluk bir Amerikan makidan alabilmektedir. Şişli sırtlarmda gözlerimizin önünde nesidir.» ve bizzat birbirimize hitaben verdıği Ona, manevralardan döndükten sonmiz nutukları almakla yapılan bir tec ra başlıyacak olan yeni faaliyetinden rübenin neticesinde bu makinenin kud bahsetmesini rica etmiştim: retine hayran kaldığımızı itiraf etmek < Şimdiye kadar Avrupa ve Arnerimecburiyetindeyim. ka filimlerinden. hatta en büyüklerini Çünkü seslerimizin o kadar aslını, o taklid mahiyetinde yamlan fazla iddialı kadar tıpkı tıpkısını duyuyorduk ki, yerli filimlerin uğradığı akibeti düşüorada kendi kendimizi karşımızda cannerek, biz veni stüdyomuzda ihtiyath lanmış görmenin hayreti içinde şaşınp hareket edeceğiz. Memleketimizde hakalmamak elimizden gelmivordu. zırîanabilmesi imkânı olan mevzuları Bu yepyeni ve mükemmel makine de işliyeceğiz. Öyle millî filimler yapacavurdumuzda ilk olarak Ege kıyılarında ğız ki. onu seyredenler, sonuna kadar (Cumhuriyet) icin işledi. millî bir hava içinde, kusursuz bir eser İşte son büyük manevralarda Vekil görmenin zevkine ererek. «oh... Artık ler ve kumandanlarla konusurken Atabeyaz perdede de kendi rengimize, kentürkün o tertemiz sesini (Cumhuriyet) di sesimize kavuştuk» diyebileceklerdir. namma tarihe nakletmek üzere alan da Renk dediniz de aklıma geldi... bu makinedir. Hemen sözümü kesen muhatabım: Bütün memleketin Ege manevraları• Evet. dedi. bizde şimdiye kadar na atfettiği ehemmiveti gözönünde tu tan (Cumhuriyet), onun yalnız uzaktan görülenlerin hepsinden daha mükem seyircisi kalmış bulunan milyonlarla mel renkli filimler vapmak için her türyurddaşm pek haklı alâka ve heyecam lü son sistem makinelerimiz ve tesisanı tatmin emelile bu manevralan başın tımız da hazırdır.» Başka neler yapmak niyetindesi dan sonuna kadar, olanca tafsilâtile tesbit etmeği düşünmüs ve bu maksadla niz? Bir yandan çeşid çeşid, fakat hepsi (Marmara Film) sirketinin teknik di rektörü Remzi Arla anlasarak bu saha yepyeni makineleri göstererek, izahat daki bilgi ve ihtısası malum olan Yazı verirken anlatıyordu: İşleri Müdürü Abidin Daverin nezare Yurdumuzun, en uzak kSşelerlne tinde büyük ve sesli bir filim hazırla kadar her tarfını adım adım dolaşacamıştır. ğız. Oralardaki yalnız adlarını işittiğiBize, Türk toplarmm gürlediği. Türk miz, belki de hiç bilmediğimiz, tanımaerlerinin cenkleştiği, Türk süvarilerınin dığımız tabiat ve hayat güzelliklerini, akınlarile yerinden oynuyormuş vehmi gerek elimizle kurulmuş yeni, gerek ecni veren harekât sahasında, silâh uğul daddan kalmış tarihî eserlerin gözleritularımn. kılıc şakırtılarmm yarattığı o miz önünde canlanmasım temin edece mahşerî âlemde adım adım gezdirerek. giz. her hatvede yüreklerimizi gurur ve if Baska? tiharla doldurup taşırarak, hayatımızm ı Ecnebi filimler arasmda bizi en en zevkli ve heyecanlı anlarmı yaşata cok alâkadar eden en güzellerini secip cak olan bu filmi pek yakında göreceğiz. bunları türkçeleştireceğiz. Durun daha Hiçbir emek ve n\asraftan kaçımlma bitmedi. Memleketimizin her tarafm dan ve bilhassa en seçme bilgi, ihtısas daki vakayii, hadisatı bir gazeteci çeve tekniğin elele verişile, yeryüzünün vikliğile takib ederek bizde şimdive kaen kahraman, en asil sahnelerinden bi dar hiç yapılmamış bir şekilde aktüalirini muvaffakiyetle tesbit eden, müte te filimleri vapacağız. Nihayet reklâm, hassıslarm askerlik bakımmdan da ku propaganda filimlerini de ihmal etmiyesursuz bir vesika olduğunu sövledikleri ceğiz. > bu binlerle metro uzunluğundaki filim Yani bir kelime ile her şeyi yapade, yalnız Atatürkün Vekiller ve ku cağız. desenize... mandanlarla konusurken alman sesi beş > Evet, diye gülümsedi. Elimizde yüz metrodan fazladır. her şeyin mükemmelini yapabilecek bol Zaten Remzi Ar da manevralara gibol vesait varken, Türk filimciliği sa derken bize şöyle diyordu: hasmdaki acıklı boşluğu doldurmağa « Şimdiye kadar, böyle mükemmel çahşmamak günah olmaz mı?» aletlerle işliyemiyişimizin azabını az mı Remzi Ar, haklı idi Onu ve kurdukçektik? Artık müsterih ve eminim ki, ları Marmara Film stüdyosunu yakmpek yakında Izmirden, Türk ordusunun şanına lâvık bir şaheserle döneceğim.» dan gördükten sonra, oradan doğacak O gün bize Beyoğlundaki stüdyoyu eserleri alkışlamağa hazırlanmak da bigezdirirken. yeni kurulmuş makineleri zim hakkımızdır. göstererek:

Bu sayıdan diğer sayfalar: