2 Ocak 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

2 Ocak 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 tkincikânun 1938 CUMHURİYET Toprak altından oikanlan tarih Afrodisyasm muhteşem medeniyet bakiyesi Karacasuda yapıian hafriyatta mühim eserler meydana çıkarıldı Yılbaşı talihlileri 14 arkadaş 100 bin lira kazandı n YUz bin lira kazanan 14 kişilik grubdan ikisi bakkal Hafız Lutfi ve arkadaşı Yılbaşı Tayyare piyangosunun yüz bîn Uralık ikramiyesi Eyübde bakkal Hafız Lutfi ile on üç arkadaşma isabet etmiştir. Bileti satan Nimet gişesi keşide gecesi biletine yüz bin lira isabet eden ve on bin lira alacak olan bu talihlileri aramışsa da adres yanlış olduğundan dün öğleye kadar kendilerini bulamamıştır. Talihliler grupundan üç kişi dün öğIeden sonra saat 2,30 da Nimet gişesine gelerek paralarını almışlardır. Talihli gruptan Hafız Lutfi, paralan alırken kendisile konuşan bir arkadaşımıza demiştir ki: « Eyübde 14 arkadaş bu bileti aldık. Tabiî herkes gibi biz de ümid edijorduk. Yılbaşı gecesi kahvede radyo vasıtasile kazanan numaraları takib ediyorduk. Bu meyanda bizim bilete de yüz bin lira isabet ettiğini öğrendik. Iste gördüğünüz gibi şimdi paramızı alıyoruz. Tabiî hepimiz çok memnunuz.» Eminönündeki Servet gişesinin Kuzguncukta Bayan Zelda Sidi'ye sattıği Muhteşem bir medeniyetin bugüne kadar kaybolmıyan eserlerinden bazılan bilete de yüz elli bin lira isabet etmiştir. İzmir (Hususî) Tarihî Afrodisyas, Anlaşılan, burası ayni zamanda sirk Talihli Bayan Zelda dün sabah SerNevyork Kalıfornıyada son günlerdeki yağmurlar dolayasile birçok asırlarca bir kabir hayatı yaşadıktan olarak da kullanılıyormuş. vet gişesinden hissesine düşen on beş bin şehirler sular altmda kalmıstır. sonra, şimdi, Kfracasu kazasmm Geyre Etrafa bakıyorsunuz: lirayı almıştır. köyünde ayağa (kalkıyor ve şayani hayîşte Agora, işte gayritabiî bir tepe.. ret kornişler ve başlıklarla etrafı sey Cascavlak, yusyuvarlak, sonradan ya Erbaada 30 bin lira kazananlar rediyor. Asırlarca evvel kendi mabed pılma mı, yoksa doğma mı olduğu şimErbaa 1 (Hususî) Otuz bin lira lerinde, meşhur hamamlarında, agora dilik meçhul! Malum ya, o tarihlerde çıkan 36940 numaranın bir parçası kahlannda başka mılletleri, başka nesilleri şehirlerin muhafaza ve müdafaası için, veci Niyazi ile denkçi Ziyaya isabet etgörmüş ve yaşatmış olan bu yer, hıris civarlarda sun'î tepeler kurar ve bun miştir. Bu talihli yurddaşlar yedi yüz eltiyan taassubundan kısmen kurtulup, lan, toprak altı yollarla kalelere bağ kısmen de toprak içinde uyuklayıp u larlardı. îlk müdafaa, bu tepelerde vs lişer lira bölüşeceklerdir. zun müddet mechullere kamtıktan son rilir ve muvaffakiyet hasıl olmaymca, ra, şimdı, yirminci asrın Türkiyesinde tepedekiler, tahtezzemin yollardan ka Genc Universitelinin cenazebulunduğunu görüyor. çıp nihayet kaleye kapanırlardı. si bugün kaldırılıyor Karacasu, Nazilliden 40 kilometrodur. Köyün evlerinden mühim bir kısmı, Üniversite Tıb Fakültesi birinci sö Afrodisyas'm bulunduğu Geyre köyü hatta bütün köy, Afrodisyas'm üstünde mestr okurlarından Mudanyalı Mustafa de 12 kilometro Fakat köyle kaza arakurulmuştur. Eski şehrin etrafını saran sındaki yol çok berbad.. Gürsoyun cenazesi, bugün saat 12 de surlar 12 kilometro tutuyor. Bu surîaıs Uzaktan evvelâ Akropol ve daha ile da sayısız mimarî taşlar ve kitabeler Beyazıd camiınden kaldırılacak ve Şeride Venüs mabedinin muhteşem ko vardır. Ve anlaşılıyor ki, bu taşlar da hidliğe defnedılecektir. lonlan gözüküyor Bu kolonlar, hem u ha evvelki bir devrin binalarma aid zaktan, hem de yakından, göze, şaheser parçalardır ve sökülüp buralara getirilmüreffeh olduğunu gösteriyor. birer abide gibi çarpıyor ve gayriihti miştir. Berlin Japonya .Milliyetperver fırkası reisi M. Nakano, Berlini zıyaret Kronişteki kabartma başlar, nefis bi etmiş, istasyonda Japon elçisile sefaret memurları tarafından karşılanmıştır. yarî, insanın kafasmda, dilber Venüsün Daha doğrusu, hıristiyanlık bu kısmı rer san'at eseri halinde gözükmektedır. hayali yükseliyor. Bu mabedin kapısı istilâ edince, eski Afrodisyas'm mede Aralarmda Jübiter, Venüs, ay ve av nın iki tarafmdaki burma kolonlar, köyün methalindedir. Bambaska bir san'at niyet ve mezhebine karşı amansız bir cılar mabudesi Diyana, güneş mabudu "tarzı. Derhal karar verivor ve hükme savlette bulunmuş, bütün asarını da Apollon, güzellığıle bütün kalbleri yakdivorsunuz ki, Afrodisvas, hakikaten ğıtmıştır. Fakat aradaki zaman zarfın tığı için ismet ve fazilet mabudesi Mi söylendiği ehemmivetten cok üstün kıy da toprağa göçmüş ve toprakla örtül nerva tarafından başı kesilen Medüz ve mette bir tarih sehridir. Venüs, aşk ve müş olan eserler, bu saldırıştan kendisi sairenin başları da vardır. Altmdan safa, büyük bir mezheb halinde burada ni kurtarmıştır. boynuzlu satirler, maskeli, miğferli, Son hafrivatı yapan, bir îtalyan ar canlandırılmıştır. Bu mezhebin yolcu taçh başlar da var. ları, aşkm, zevfcin. raksın. şiirin ve mu keoloğudur. îki yüz metro uzunluğunda Bura hafriyatınm tetkik ve tanzimisikinin elele verdi ği Verüs mabedinde bir koridorun saçak taşları bulunmuş ne, eserlerin tesbit ve kısmen nakline, tur. Bu koridor, ya bir agoraya, yahut uzun müddet yaşamıslardır. da bir pazar yerine aid olsa gerek. Cün komiser olarak Bergama Müze müdürü Bugüne kalan eserlerinden biri de, Osman Tekin memur edilmiştir. Bu o zevkin en çılgın dakikalarım kucak kü bir meydanı var ve mevdanm kena genc ve değerli arkadaş, şimdi Afrodislıyan hamamlardır. Duvarlar mermer, rmda da mağaralar gözüküvor. Mimarî yas'm muhteşem medeniyet ve bakiyetavanlar mermer.. Geniş salonları hâlâ tarzma bakılırsa milâdî birinci asrın ilk si üzerinde çalışmaktadır. İlkbaharda yarısında kurulmuş. duruyor. yeniden hafriyata başlanacaktır. Şeh Bu taşlardaki bir yazıda, binanın, Biraz ötede Afrodisyas'm meşhur orin tamamile meydana çıkarılması için, tuz bin kisilik anfiteatrı.. Birçok cihet halk tarafından Afrodit ve ilâh Tıber şerefine yaptırılmıştır. Bilâhare bir zel köyün başka tarafa nakli, burada ziyalerden, eskiye nisbetle nekadar geriyiz! Yalnız sahnesinin genişliği 200 metro zele olmuş ve bu eserlerden bir kısmı, retçilere mahsus konforlu bir otel ku yu buluyor. Bugün dünya yüzünde, ne yere gömülmüştür. Gerek tarih, gerek rulması ve kaza ile Afrodisyas arasmda Paris Pariste açılan bir sergıde satışlar kâmılen mal mubadelesile yaotuz bin kişilik bir tiyatro vardır, ne de se mevcud eserler, Afrodisyas muhiti güzel bir yol açılması kararlaştırılmış pılmaktadır. Resmimiz bir ressamın bir tablosunu bir şarab fıçısı ile mübanin vaktile çok zengin, çok medenî ve tır. dele ettiğini gösteriyor. 200 metro uzunlu&unda bir sahne. Yaptığın resimleri görebilir miyim? Tren resimleri yapıyorum. Doris sustu. Bazil: Garson, hesab. Diye seslendi. Elini cebine soktu ve birer dolarlık üç kâğıd çıkardı. Çocuk gibi mağrurdu. Doris, onun, yemek parasından başka, garsona yüksek bir bahşiş verdiğini gördü; yüreğinin, fazla sıkı bağlanmış bir paket gibi daraldığını hissetti. Şimdi nereye gitmek istersin? Sesli filim yapılıyormuş diye işit tim. Doris, içini çekmek istedi, fakat çekmedi. İçmek, gülmek, ağlamak. Bazili kolları arasına almak istedi. Asıl, ona şarkı söylemek istiyordu. Fakat bunlan yapmağa tabiahle imkân yoktu. Çıktılar. Caddeden geçtiler, mustatil bir meydana vardılar ve iki sinemanm ışıkh reklâmlarile karşılaştılar. Biletleri gene Bazil aldı. Sinemada, güzel bir casus kadının bir düşman zabitile geçirdiği aşk macerası mevzulu bir filim gösterili yordu. Bazil, fılimden son derece zevk duyuyor gibiydi. Doris, şimdi karanlık salonda Bazilin yanıbaşında otururken, ona karşı, uzun ayrılık senelerinde oldu ğundan daha fazla hasret duyuyordu. Kolunu Bazilin koluna yaklaştırdı. Fakat o, sesli perdedeki hayale o kadar dalmışb ki, bu hareketin farkında olmadı. Sinemadan çıkarlarken: Harikulâde, diyordu, harikulâde. Caddedeki ağaclann altında durdular, bir tahta kanapeye oturdular ve filimden bahsettiler. Daha mühim şeylerle meşgul olmak için önlerinde sankı yüz sene vakit vardı. Otelin kapısına bitişik sütçü dükkânına girdiler, Süt içtiler. Bazil, koca bardağı iki elile tutuyor, çocuk gibi, kafasını içine sokarak içiyordu. Bazil, onu sevdiğini bütün kuvvetile hissediyor, bu sevgiyi bütün vücudünde, damarlarında, cildinin bütün mesamelerinde duyuyordu. Ve bu sevgi, vazıyeti büsbütün güçleştirıyordu. Dünü ve yannı unuttu, kendini ta mamile o lâhzaya verdi. Yabancı bir şe hirde, bir sütçü dükkânında idiler, saa gecenin on biriydi, ve tezgâhın arkasınd? bir garson uyukluyordu. Bazil süt içiyordu ve Doris, onu sevdiğini hissediyor, bu aşkm, daima, ne olursa olsun mevcud kalacağını biliyordu. Otele dönmekte mütereddid idiler. Gece, önlerinde uzanıp gidiyordu ve ondan ikisi de korkuyordu. Odaya girdikleri zaman, Ciciyi, kuyruğunu kıvırmış, masanm üstünde uyuyor buldular. Bazil: Yorgun musun? diye sordu: Bir parça. Sen? Ben çok yorgunum. Bazil, yatağının ayak ucunda durmuş, korkak bakışlarla oraya bakıyordu. Do rıs: • Aklıma şimdi birşey geldi, dedi. Babam, harbde bir defa izinli gelmişti. Annemle ben, kabil olduğu kadar hazırlık vaptık. Babam sakal koyuvermişti, gÖrdüğüm zaman tanıyamadım. O gece yatakta uyuyamadı. Kuru yerde yatmağa alışmış, evde de, karyolanm yanındaki seccadenin üstünde yattı. Annem ağladıydu Sen ne yaptm? Ben güldüm. Bu manzara tuhafıma ?itmişti. Amma, o zaman çocuktum. Ah Doris! Bu akşam, mütemadien yannı unutmağa çalıştım. Yorgan alnda uyumağa alışmış bir adam olmağa ?raşıyorum. Ah Doris... Doris, Bazilin kollan arasına atıldı. 3nun, akşanki gibi tekrar ağlamağa baş*ıy cağından korkuyordu. Bazil, gülümsiyerek onun saçlarını okşadı: Saçlarını boyamışsın, dedi. Hoşuna gitmedi mi? Doktor Sardi ile tanıştığı tarihtenberi husule gelen değişikliklerinden dolayı biraz gururlanıyordv. Bazil cevab verdi: Ben ressam değilim, heykeltraşım. Beni renkten fazlr şekil alâkadar eder. Doris «hele şükür» diye düşündü. Bazil, ilk defa olarak kendi şahsı hakkında bir mütalea yürütmüştü. 9 * * Yılbaşı böyle tes'id edilmiştir Londra Londrada çıkan bir yangın neticesinde Sahibinin Sesi mües sesesi kâmılen yanmıştır. Bu mağazada 30 bin İngılız lirası kıymetinde 80 bin gramofon plâğı ve müteaddid radyoIar kül olmuştur. Kahire Mısırdaki Ingiliz manevralar yapmaktadır. VT"* kıtaaf i s ^ ^ İhtiyarlar arasında bir tertib edilmiş ve bu koşuya bir çok eski atletler iştirak etmişlerdir. Resim koşuya iştirak eden iki eski sporcuyu göstermektedir. Londra Bir Hind Mihracesi Londrada bütün eşyası camdan mamul bir ev döşemiştir. yaptığı zaman hayatmm en düşük haddine inmişti. Önce, bîr parasız, Nevyorka gittî. Avukat Vanderfelt'i buldu. Avukat, gözlerini kısarak ona baktı ve elini omzuna koyup konuştu. Sonra, Bryant'tan Doris için randevu aldı. İhtiyar Bryant, bankasînm iflâs ettigi tarihtenberi tekrar vaziyetini düzeltmişti. îş sahasındaki tecrübesine binaen, büyük bir kâğıd tröstü onu ücretle çalıştırıyordu. Tröstün ticıret müşavirliğini yapıyordu. Gerçi ücreti azdı; fakat, vesayası semere verdiği takdirde büyük bir komisyon alacaktı. Bryant, Dorisi, nehre nazır olan New Jersev'deki küçük evinde kabul etti. Doris'le ilk tanıştığı zamankinden daha genc görünüyordu ve çok mültefit davrandı. Son defa görüştükleri gündenberi işhrinin nasıl gittiğini ona ciddiyetle soran ilk adam o idi. Dorise, suyu fazla viskisi az b'r bardak viski ikram etti. Doris, irzusu hilâfma fazla şeyler anlattı. Derdini dökmek teselli verici birşeydi. Hayatmı, ihtiyar Bryantın tecrübeli gözleri önüne serince, o hayatı kendisi de daha vazıh görür gibi oluyordu. Dorisin anlattıkları bitince, Bryant onun şerefine içü. (Arkast var) Yazan: Vicki BAUM Hamdi VAROGLU .62 Meğer polismiş. Işi meydana çıkarıverdi. Marangozhanede kullanılan boyanın içinde ispirto vardır. «Kediağzı» bu ispirtoyu boyadan ayırmak için bir usul keşfetmiş. O zamandanberi, marangozhaneye sade tirebentinle boya veriyorlar. «B» koğusunda da pat:rdı bitti. Birşey içmek ıstedin de, içecek şey olmadığmı düşündüm, oradan aklıma geldi. Bu hikâye bitince, Bazil biraz sustu. Doris nezaketen tebessüm etti. Bazil, elile, müphem ve mütevekkil bir isaret ya parak: Bazan bizim orası pek eğlenceli olur. Diye ilâve etti. Doris, verecek cevab bulanrvordu. Bu Tailor sana heykel yapmağa müsaade etmiyor mu? Bazil düşündü ve tereddüdle: Daha müracaat etmedim, dedi. Fakat, haftıda iki defa, aydmlığı biraz daha fazla muhafaza edip resim yapabili yorum. Çeviren: Birşey içmek istiyorum. Dedi. Bazil, omuzlannı silkti, onun uzattığı sigarayı aldı, biraz düşündü, sonra yaktı. Hareketlerine, yavaş yavaş, hür bir insan ifadesi gelmeğe başlıyordu. Doris, iştiha ile sigarasını tüttürüyordu. Yü" reğini dolduran merhamet yavaş yavaş geriliyor, altından gene aşk beliriyordu. Adeta kendi de hayret duyarak: «Seni seviyorum, diye düşünüyordu, seviyorum Bazil!» O esnada, Bazil, birdenbire bir hikâyeye başladı: Tailor gelmeden evvel içimizde hep ayyaşlar vardı. Öyle sarhoş oluyorlardı ki, ayakta duracak halleri kalmıyordu. Hele bir tanesi vardı, «Kediağzı» der lerdi, boyuna patırdı çıkarırdı. Karanlık höcereye kapattılar olmadı; gece gündüz göz hapsine aldılar olmadı. Aptesane borulanna varıncıya kadar her yeri araştırdılar, bir şey bulunmadı. O sırada, yeni bir mahpus geldi. Fakat ben görmedim. Onu «B» kısmma koydular. Ben «E» deyim. Doris, Shugers'le birlikte bir seyahat

Bu sayıdan diğer sayfalar: