13 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

13 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHTJRfYET 13 Bazîran 1938 Şild maçlarının kardöfinal karşılaşması dün Şeref stadyomunda Güneşle Beşik taş takımlan arasmda oynandı. Havala nn sıcaklığı ve stadın nisbeten uzak bir semtte bulunması yüzünden bu mühim maç ancak üç dört bin seyirci tophyabil mişti. Müsabakanm be§ buçukta başhyacağı ilân edildiği halde takımlar sahaya ancak altıya on kala çıktılar, tam altıda müsabakaya başladılar. Hakem Tarıkm idare ettiği maça takımlar şu tertiblerle çıktılar: Güneş: Cıhad Faruk, İbrahim Yusuf, Rıza, Ömer Mehh, Salâhaddin, Hakkı, Niyazi, Rebii. Beşiktaş: Mehmed Ali Hüsnü, Faruk Rifat, Feyzi, Fuad Hayati, Na zım, Hakkı, Muzaffer, Eşref. Birinci devrenin ilk beş dakikası takımların birbirlerini denemeleri ve oyuncuların mutad ahenklerini tutturabilmek için manasız ve maksadsız koşuşmalan ara sında geçti. Fakat bundan sonra Güneş takımı, güzel anlaşmalı hücumlarla nisbî bir hakimiyet tesisine ve Beşiktaş müda faasını çalışmağa mecbura muvaffak oldu. Fakat yapılan bu akınlar üç orta muhacimin rakib kale önlerinde biçimsiz vaziyet almalanndan neticesiz kalıyordu. Güneş Beşiktaşla 3 3 berabere kaldı Beşiktaş takımının mağlubiyeti kat merleştiren golleri yedikçe soğukkanlılığını muhafaza etmesi ne kadar şayanı takdirse attığı birinci golden sonra, ortada fol veya yumurta yokken, işi favullü oyuna dökmesini doğru bulmadık. Takımm en fena tarafı yan muavinlerdi. H a yati ile gol atmasma rağmen Nâzım diğer muhacimler kadar muvaffakiyet gösteremediler. Hakem, bilhassa ofsayd vaziyetlerin de hatalar yaparak teknık bakımdan iyi değildi. Fakat oyunun şirazesinden çıkmasma mâni olarak inzibatî bakımdan çok büyük bir muvaffakiyet gösterdi. Şişli: 3 Galataspor: 2 L Güneş Beşiktaş maçından bir enstantane tıktan sonra Güneşin ikinci golünü yaptı. Bu ikinci golden sonra Beşiktaşlılar tekrar hücum vaziyetini ellerine aldılar. Fakat devrenin ilk yarısında ellerine geçirdikleri fırsatları bir daha yakalıyamadılar. Birinci devre 2 0 Güneşin lehine bitti. yaramaz bir hale gelen sol içle yer değişti. Biraz sonra, birinci devrede ihtar almasına rağmen kasden favul yapan Fuad, hakem tarafından oyundan çıkarılınca Beşiktaş 10 kişi kalmış oldu. Siyah beyazlılar bu suretle füzulî bir hareket yüzünden rakib takımdan 1 kişi fazlasıle oyuna devam imkânını kaybermiş oldu lar. Buna mukabil Güneşlılerin lüzumundan fazla çekingen davranmalannı, yani Beşiktaş kalesinin bir daha tehlikeye düşmemesini temin etmiş oldular. Bundan sonra oyunun mücadele merkezi sıkleti Güneş müdafaasile Beşiktaş muha cimleri arasmda cereyana başladı. Be şiktaşlılar Güneş kalesini gittikçe daha yakından tazyika koyuldular. Bir aralık Hakkı rakib kaleyi saran bir hücum hattını yakından takib eden bir merkez muavinin durması icab eden yerden kaptığı topla iki kişiyi kıvırdı ve on sekiz çizgisi üzerinden bomba gibi bir şüt savurdu. Cihad bu tehlikeyi enfes bir plonjonla topu kornere armak suretüe bertaraf etti. Hakkının bu gayreti takımına yeni bir hız vermişe benziyordu. Nitekim bu hal Güneşin üstüste iki gol yemesinde mühim âmil oldu. İkinci devre ve Güneşin üçüncü golü İkinci devrenin başlangıcı Güneşin canlı hamleleri arasmda geçti. Beşiktaşlılar ilk devredeki tempolarını tutturamadan üçüncü golü yediler. Rebiî, içeri kaçarak yakaladığı topla kaleye doğru ilerlerken Mehmed Alinm çıkış teşebbüsünü de akim bırakan bir vuruşla Güneşe üçüncü golü kazandırdı. Beşiktaş üçüncü golü de yemesine rağmen tekrar hücuma geçti ve akına akınla mukabeleye başladı. Siyah beyazlıların kendilerini ümidsizliğe kaptınmadan oyuna devam edişleri 10 uncu dakikada ilk mükâfatını gördü. Güneşin birinci golü 11 inci dakikada Salâhaddin, o vakte kadar birkaç defa tekrarladığı gibi, kaleye bir şüt attı. Hafif giden bu şütü, içeri kaçmış bulunan Melih, yolda yakaladı ve topa yeni bir hız vererek köşeden takırmna birinci golü kazandırdı. Beşiktaş bu golle oyununu düzeltti ve derhal hâkim vaziyete geçti. Bundan sonra, devrenin hemen hemen sonuna kadar, siyah beyazlılar ekseriyetle hücum vaziyetini ellerinde tuttular ve bu hakimiyet sıralannda birkaçı çok mühim, dört beş gol fırsatını Güneş kalesinin iki üç metre berisipden kaçırmakta birbirierile yarış ethler. Bu gol fırsatları panayırına mukabil Güneş takımı çok az hücum ediyor, fakat bunlar o kadar tehlıkeli oluyorlardı ki Güneş muhacimleri en küçük bir dikkat ve bilhassa gayret sarfetseydiler bunların hemen hepsı gol olabilırdi. Devrenin son on dakikasında Beşiktaş takımı biraz duruldu. Bundan istifade eden Güneşliler daha sık hücum yapmak imkânını buldular. Beşiktaşın birinci golü Kaçırdığı fırsatlara rağmen sahada takımmın en iyi oyuncusu olarak kalan Hakkı, Muzafferden aldığı aralama bir pası çok zor bir vaziyette, Güneş kalecisinin plonjonuna rağmen kaleye soktu. Beşiktaşın kazandığı bu gol umumî vaziyeti düzelteceğe bcnzemiyor, yalnız siyah beyazlılann şeref sayılannı çıkartmış olmalarına benziyordu. Bu golün hemen akabinde Feyzinin sağ müdafiliğe, Hakkının merkez rauavinliğe, Hüsnünün de hücum hattına geçişi bu zannı kuvvetlendiren bir değişiklikti. Siyah beyazlıların sebebi anlaşılmıyan bu takım değiştirme keyfiyetine gene sebebi anlaşılmıyan sert ve favullü oynama işi de katıldı. 15 inci dakikada Niyaziyi sakatlıyacak derecede sıkı bir şarj yapan Hakkı bir ihtar aldı. Rebiî hiçbir işe Beşiktaşın ikinci ve üçüncü golleri 30 uncu dakikada Cihadın kornerle savuşturduğundan yukarıdan bahsettiği miz tehlike, kornerin atılışı sırasmda ta zelendi. Nâzım, Cihadın yere yatarken elinden kaçırdığı topa hafif bir vuruş yaparak Beşiktaşın ikinci golünü atınca siyah beyazlılar büsbütün kızıştılar ve bu golün hemen akabinde Eşref vasıtasile yaptıkları bir hücum ve bir ortalama sırasında Hüsnünün fedakârane bir müdahalesile üçüncü gollerini de çıkardılar. Vaziyet 3 3 berabere olunca Güneş takımı kendini topladı ve hücum hattmın sağ tarafını Salâhaddin, Hakkı, Melih şekline sokarak derhal üstünlüğü ele al dı. Beşiktaşın attığı iki goiden sonra devrenin sonuna kadar mütemadiyen hücum eden Güneşliler Hüsnü ile Muzafferin de katıldıkları çetin bir müdafaa ile karşı laşarak galibiyet golünü çıkaramadılar. Bu arada hakem, topu bırakarak döğüş için kapışmağa müheyya vaziyetler takınan Ömerle Hayatiyi oyundan çıkardı ve biraz sonra oyun 3 3 beraberlikle neticelendi. Güneş takımı dünkü maçın çok az bir kısmında mutad oyununu oynadı. Mütebaki kısımlarda ise oyuncuların ekseri yetinde büyük bir çekingenlik göze çarpıyordu. Müdafaada başta Cihadla Faruk olmak üzere Ömer ve Rıza iyi idi ler. Hücum hattında da yalnız Rebii oynadı. telik gülüyorsunuz da... Feridun onu bileğinden yakaladı. Yerine oturttu: Sen, sahiden çocuksun!.. Çocuk gibi umacılardan, cinlerden, perilerden korkuyorsun!.. Her dağın arkasında bir dev var, sanıyorsun!.. Demin ben ne dedim?. Herkes gibi, herkas kadar ben de günahkârım, öyle değıl mi?. Gene de söylüyorum: Herkes gibi... Bütün o hergün düsüp kalktığınız insanların hepsi gibi... Ne eksik, ne artık... Benim düşüp kalktıklarım, hep namuslu insanlar... Belki öyledir, belki değildir de size öyle geliyor!. Eğer öyleyse ben de onlardan daha lekeli değilim, merak etmeyiniz!.. Felsefe mi bu, guya?.. Ukalâl.k!.. Yalan mi amma?.. Sırası gelince hepimiz neler yapıyoruz, hemen hergün kanunlara karşı geldiğimiz oluyor. Ben tramvaydan athyorum. Siz otomobilinizi hızlı sürüyorsunuz.. Sonra bir gün yolda giderken bakıyoruz ki herifin birisi önüne bakmadan geliyor, bir çocuğa çarpıvor, vere yuvarlıyor, tutup kaldırmaea bile üşenivor, gecip gidiyor. Dayanamı voruz, arkasından: «Hay eşek herif "V1 » diye bağırıyoruz!. Olmuyor mu Güneşin ikinci golü 38 inci dakikada Hüsnünün bir anlık tereddüdünden istifade eden Rebii, kendisini geçti ve topu ortada demarke \aziyetinde bekliyen Hakkıya verdi. O da rahat bir sürüşle Beşiktaş kalesine yaklaş bulmak mümkün değildir. Kulüb, yakında İstanbul tarafında da bir şube açarak bu semtte bulunan bütün heveskârları ıçıne alacak ve faaliyet sahasını genişletecektir. Gelecek hafta pazar gününden itibaren faal sporcular arasmda grup grup müsabakalar tertib edilerek ilk İstanbul ok rekoru resmen tesbit eEnosis takımı geliyor dilecektır. Bu müsabakalar beş hafta süYunanistanın tanınmış kulüblerinden recek ve altıncı haftada ihtiyar ve üstad Enosisin birinci futbol takımı, şehrimiz kemankeşler arasmda müsabakalar yapıfedere olmıyan kulübleri tarafından vaki lacaktır. daveti kabul etmiştir. Dost Yunan takımı îzmirdeki güreşler önümüzdeki cumartesi günü öğleden sonîzmir 12 (Telefonla) Bugün asra ve pazar sabahı Pera ve Şişli takımlakerî hastane menfaatine Alsancak saharile karşılaşacaktır. sında emsalsiz kalabalık önünde Tekir dağlı Süleyman Bucalı Ömerle, Babaeskili İbrahim Gönenli Ahmedle güreştller. Tekirdağlı Süleymanla Babaeskili İb Teşekkül tarihi henüz bir seneyi bul rahim hasımlarını tuşla yendiler. Tekirdağlı Hüseyinle Kara Alinin gümıyan Okspor kulübü, bu kısa müddet zarfında yetiştirdiği genc sporculara dün reşi bir saat sürdü. Neticede berabere kalilk defa olmak üzere tarihî Ok meyda dılar. Güreşin yarısında Kara Ali, çok nında ok atma müsabakaları yaptırmış ve ciddî güreşiyordu. bu suretle kulübün ilk faaliyet devresini açmıştır. Türkün en eski ve millî sporu olan okçuluk, şükranla kaydetmek lâzımdır ki, gencler arasmda lâyık olduğu mevDünya kupasınm kardefinal müsabakii bulmakta gecikmemektedir. Okspor kaları dün Fransanın muhtelif şehirlerinkulübünün bugün 120 den fazla azası de yapılmıştır. ve kırka yakın faal sporcusu vardır. Bunların arasında oku 400 metreye kadar atanlar bulunmaktadır. Henüz bir senelik bir çalışma ile elde edilen bu 400 metrelik rekor, zaman geçtikçe 600, 700 metreye yaklaşacaktır. Tarihî Türk yaylarile ve Türk ustalarmın imal ettikleri oklarla çalışan gencler, Avrupalı okçulan şimdiden fersah fersah ileri geçmişlerdir. Bu, Türk sporculuğu namına iftihar edile cek bir kazancdır. Federe olmıyan kulübler arasındaki kupa maçlarının final müsabakası dün sabah Taksim stadyomunda, bu turnu vada hiç mağlub olmıyan Galatasporla bir mağlubiyeti olan Şişli takımları arasında cereyan etmiştir. Maç 32 Şişlinin galibiyetile bitip iki taraf da birer mağ lubiyete uğramış vaziyetine geldiklerin den asıl final maçı önümüzdeki hafta yapılacaktır. Genc bir kemankeş ok J Okspor kulübü faaliyete başladı Diinya kupası maçlarında dün alınan neticeler Pariste Ko^rnb stadyomunda, 65 bin seyirci önünde.Fransa ile İtalya millî takımları karşılaşuşlardır. Sekizinci dakikada İtalyanın aıığı gole bir dakika sonra merkez muhacvinleri Nikola vasıtasile mukabele eden Fr«osızlar birinci devreye 11 berabere bitirrrişlerse de ikinci devrede İtalyanlar iki gd daha atmağa mu vaffak olmuşlardır. Bu suretle Fransız millî takımı 1 3 yenilmiştr. Antil şehrinde Guba ile îsveç millî takımları maçının birinci devres. 40 İsveçin lehine bitmiş ikinci devredt îsveç 4 gol daha atmış ve Guba 80 maglub olarak tasfiyeye uğramıştır. Lil şehrinde yapılan Macaristan • îsviçre maçmın birinci devresi 1 0 İsviçrenin aleyhine bitmiş, neticede maç Macarların 2 0 galibiyetlerile bitmiştir. Kar dö final karşılaşmalarmm en çetin müsabakası Bordo şehrinde resmiküşadı henüz yapılan 35 bin kişilik mükemmel stadyomda cereyan etmiştir. Çekoslovakya ile Brezilyayı karşılaştıran bu millî maçın birinci devresi 1 0 Brezilyanm lehine bitmiş fakat ikinci devrede Çekler de bir gol yaparak maç 1 1 beraberlikle neticelenmiştir. On beşer dakikadan ikî dkevrehk temdidde de yenişemiyen bu iki takım gene Bordo'da salı günü tekrar karsılaşacaklardır. f Merhum Şeref için yapılan ihtifal Okspor kulübünün genc ve faal azaları arada Dün Ok meydanında müsabakalara başlanmadan evvel kulübün umumî kâtibi Safi, bir nutuk söyliyerek kulübün nasıl kurulduğunu ve nasıl çalıştığım anlat mış ve bu halis Türk sporuna karşı bü yüklerimizin gösterdiği yüksek alâkayı tebarüz ettirmiş ve bundan şükranla bahsetmiştir. Oksporun genc sporcuları tertemiz ve beyaz elbiselerile sahada dizildikten sonra evvelâ hedef atışı yapmışlardır. Hedef atışı yüzde seksen nisbetinde muvaffakiyetli olmuş, bundan sonra uzun atışlar yapılmıştır. Faal sporcular arasmda üç tane de genc kız bulunmaktadır. Okspor kulübü; Okmeydanınm çalışma sahası olarak kendisine verildiği takdirde, bu sporun ilerilemesi çok kolay olacağı kanaatindedir. Hakikaten uzun atışlar için Okmevdanından daha müsaid bir saha bütün bunlar?. İşte bir adama hakaret ettiniz... Bunların hepsi birer suç.. Hepsinin kendine göre cezası var... Bunlar yüz karası sayılmaz. O başka, benim dediğim baska... Yüz karası dediğiniz de izafidir. Adam öldürmek, cinayettir. Fakat muharebe meydanında oldu mu, kahramanlık sayılır. Düsünülürse ikisi de kan dökmektir, ikisi de yuva yıkmaktır. Bugün, filân yerde, falan adamın önünde herkes eğilir, ona tapınır... O, kendi devrinin kahramanıdır. Sonra devirler değişir. Yarın bir de bakarsınız ki yeni gelenler onu yakalarlar, hain diye asarlar!.. Kahraman kendileri olur. Ertesi gün bir başkası da onlan yere vurur. Bunların hangisi katil, hangisi kahramandır?.. Bunlar içtimaî hâdiseler... Ferdî yüz karaları buna benzemez!.. Ferdî yüz karası mı, dediniz?.. Peki öyleyse kendimizi ele alalım: Si zinle ben... Bizim evlenmemiz... îşte size koskoca bir suç... Hem de kanunlara karsı islenmiş bir suç!.. Neden?. Devlet memurlarını aldattık da ondan... Cemiyetin âdetlerine, kanunlanna karşı geldik!.. însanlar niçin evlenir, bir yuva kurmak, çoluk çocuk yetiştir Dün merhum Şerefin mezan Beşiktaş kulübünün müessislerinden merhum Şerefin ölümünün beşinci yıldönümü münasebetile dün mezarı ba şmda samimî bir öıtifal yapılmıştır. Bu ihtifalde merhumun arkadaşları, ken dini sevenler ve Beşiktaşlı sporcular bulunmuşlardır. Şerefi sevenler, mezarı başında toplandıktan sonra, Beşiktaş kulübünün eski reisi Abdülkadir Ziya, hazin bir nutuk söyliyerek merhumun mek için, değil mi?.. Biz niçin evien dik?. Ben sizi aldım: Aydan aya birkaç yüz liranızı çarpmak için... Siz neden bana vardınız, herkesin vırvırından, de dikodusundan kurtulmak için... Haibuki nikâhımız kıyılırken, evlenme memuru nun önünde bir takım sozler verdik. Sözümüzde durmıyacağımızı bile bile imza koyduk. Ne yapmış oluyoruz: Vazife halinde bir memuru iğfal!. Sonra, bu suca baskalannı da karıstırdık. Siz İbrahim Razi Pasayı, ben Suadi şahid diye götürdük. Yüzüme öyle bakmayınız Perihan!.. Deli olmadım, söylediklerim saçma da değil!.. Bizim suçumuz, hepsi hepu bu mu?.. Sizin başka bir yüz karanız yok mu?.. Önu söyleyiniz!.. Elvermez mi bu kadarı?. Bunun için insanı lekelemezler, namussuz demezler, merak etmeyiniz! Bugün, demezler.. Yarın, bir başka suç daha işledik, diyelim. Allah esirgesin, siz otomobilinizi kendiniz kullanırken birini çiğnediniz; yahud da ben sokakta birine öfkelendim. Kendimi tutamadım. Bir tokat vurdum. Olacak bu ya, herifin de öleceği tuttu. Yahud da düştü, bir yeri kırıldı. İşte size bir polis vak'ası..* Gazeteler yazacak, herkesin başında toplanan arkadaşlan mezayasından, memleket sporuna, mem leket kültürüne ve Beşiktaş kulübüne yaptığı hizmetlerden bahsetmiş ve orada bulunanları bir dakika sükuta davet etmiştir. Bundan sonra Beşiktaşlı bir genc, Şeref için yazdığı güzel bir şiiri okumuş, Şerefi sevenler, merhumun ruhuna fatihalar ithaf ettikten sonra mezarı h#şından ayrılmışlardır. ağzına düşeceğiz: O zamana kadar hiç kimsenin gözüne çarpmıyan hayatımız, yaşayışımız da ortaya çıkacak. Kimbilir herkes ne söyliyecek!. Evlenmemiz, a ramızdaki gizli mukavele hepsi dillerde dolaşacak..Ti Hatta o otomobil kazası, o adamın ölmesi hepsi unutulacak da, biz bu aramızdaki karılık kocahk yüzünden hiç kimsenin önüne çıkamaz olacağız.. Perihan, acı acı gülmeğe başladı: Şimdi anlaşıldı, dedi. Sanki böylelikle gözümü korkutacaksınız, değil mi?. Aklınızca, bütün bu bayat felsefeleri, ahlâk nazariyelerini dinledikten sonra, ne yapacağımı şaşıracağım. O şaşkınlığın arasmda siz de bugünkü yaşayışımızı bir karı koca yakmlığına döküvereceksiniz öyle mi?.. Demek ki demindenberi hep bunun için lâkırdıyı döndürdünüz, dolaştırdınız, uzattınız, uzattınız, en sonunda da buraya getireceksiniz!. Yağma yok!. Boşuna yoruluyorsunuz!.. Kim ne derse desin, hiçbirisi benim umurumda değil!.. Siz, verdiğiniz sözü unutacak olsanız bile ben, eski kararlarımı değiştirecek hiçbir kuvvet göremiyorum!.. Feridun, biraz durdu. Kansmın yüzü" ne baktı. Sonra yeniden gülümsedi: [Arkası var\ Tefrika: No. 38 Feridun Şevket, esrarlı bir gülüşle: Biliyorum, dedi, şimdi de beni soracaksınız, değil mi?.. Neden acaba kalabalıktan kaçıyorum, herkesten uzak duruyorum?.. Öyleyse, siz sormadan ben söyliyeyim: Ben de herkes gibi, bütün inşanlar gibi günahkâr bir kulum!.. Olsa olsa talihim yardım etmiş, bugüne kadar yakalanmamışım!.. Neler söylüyorsunuz, Allah aşkı na... Bunun şakası bile korkunc!.. Neden şaka olsun?.. Düşünecek olsanız siz de öyle değil misiniz?.. Ben mi?.. Orasmı affedersiniz!.. Benim hiçbir yüz karam yok!.. Hiç kimseden korkum da yok!... Ne mutlu size!.. Fakat siz de simdiye kadar hiçbir günah işlemedim, diyebilir misiniz?.. Günahtan günaha fark var!. Nakleden: Kemal Ragıb Feridun Sevket, gülümsedi. Sonra yavaşca uzandı; Perihanın elini tutmak istedi. Genc kadın birdenbire silkindi. Elıni kurtardı: Dokunmayınız bana' . Sİ7d°n korkuyorum artık!.. Benden mi?.. Zaten kaç zamandır kuskulanı yordum. Herkesten kacmanıza bakılırsa demek ki korkacak, çekinecek birşeyler var, diyordum. Böyle bir adama vardığınız için, şimdi de kimbılir nekadar pisman olur sunuz, değil mı? Haksız mıyım?. Ne yapayım?. Alrnnızın yazısı böyleymiş.. Mademkı bana vardınız, ar tık basa gelen çekilir!. Perihan yerinden fırladı: Bir de söylüvorsunuz!.. Hem üs

Bu sayıdan diğer sayfalar: