1 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Eylul 1938 CUMHUKIYET SON Hâdiseler arasında Gandhi'nin damarı eşhur Gandhi'nin damarlan sertleşmiş. Bir Fransız muharriri, Louis Latzarus, bu kadar zamandır perhiz eden bir adamın, çok yiyenler gibi tansiyon yüksekliğine uğramasını garib buluyor: «Demek ki yememek kadar yemek de fena ve Ganj'ın suyunu içmekle eski bir Burgonya şarabınm şişelerini devirmek arasında fark yok.» Fakat asıl garib olan şey Gandhinin bu derde bulduğu devadır. Hind nasyonalisti «gayrimuayyen bir müddetle bir sessizlik perhizi içine girmiştir.» Hindistanı kurtarmak için o kadar lâkırdı söyliyen adamın kendini kurtarmak için susmaya karar vermesi politika âleminde yeni bir buluş değildir; fakat susmak suretile damarların içini de bir nirvana sükununa kavuşturmak tababette yeni bir tedavi usulüdür. Demek ki Gandhî lâkırdı söylediği zaman kanınm bütün küçük yuvarlakları da harekete geliyorlar, damarlannın içinde koşuşarak birer gizli çığlık koparıyorlardı. Bu fanteziye inanmazsak şuna hükmedebiliriz ki Hind milliyetçisinin nutuklarmdan ziyade, Ingiliz polisinin verdiği cevab onun kanını oynatmıştır. Doktor Carrel, türkçeye de tercüme edilen meşhur kitabında, sıhhati «uzviyetin içindeki sessizlik» diye tarif eder. Fakat buradaki ses, hançeremizden çıkan ses değil, ahenkten ve asayişten mahrumiyeti sembolize eden bir nevi gürültü mecazıdır. Burada sükut, sükun manasına gilir. Eğer Gandhi, gayrimuayyen bir müddet içinde susarak, uzviyetinde böyle bir sükun temin etmeyi düşünmüşse, lâkırdile kann gurultusu arasında büyük bir fark görmüyor demektir. Bize kalırsa bu perhiz, Gandhi'den ve Hindlilerden ziyade Îngilterenin damarına mülâyim gelir! Belki bundan sonra, fazla sertleştiği için Hind milliyetçisinin de damarı tutmıyacaktır. Yurd dışında : 3 Esir mıibadelesi Barselon hükumeti yapılan teklifi tasvib etti Londra 31 (Hususî) Ispanyadaki esirlerin mübadelesini tetnin edecek olan Ingiliz komisyonu bugün Taulouse şehrine hareket etmiştir. Komisyon oradan îspanyaya hareketle derhal vazifesine başlıyacaktır. Paris düşünceleri Yazan: FAZIL AHMED AYKAÇ Büyük devletleri, küçük çocuklardan daha akıllı sanmamalı. Tuhaf şey amma böyle. Hatta çocu'ıların içinde azçok uslu olanlar, hükumetlerin hoppa ve yaramaz olmıyanlarından belki biraz fazladır. Son zamanlarda cihan mukadderatını ellerinde tuttukları sanılanlara büsbütün nazar değdi diyebiliriz. Gerçekten ellerindeki lâstik top mudur, yoksa insanlığm bütün geleceği mi, anlamak kabil değil. Tıpkı eski zaman (paşazadeleri) gibi simdi olmıyacak sebeblerden milletler birbirine küsüyor. İptida ortalığa dünyanın küfürünü savuruyorlar ve yekdiğerinin adeta yüzünü, gözünü tırmalıyorlar. Halbuki biraz sonra?.. Evet, biraz sonra küçük bir menfaat, gülünc bir vesile bu asırlarca yaşamış minimini hoppa'arı gene birbirile arkadaş etmektedir. Ve görülüyor ki dün kavga edenler yarın tekrar darılmak üzere bugün barışmışlar! Ancak şu hazin şakalar binlerce insanın hayatına mal olduğunu nasıl unutalım? Tank, tayyare, hücum, gece baskını, hudud kavgası.. ve komisyonlar... Belli ki bu komisyonların bir karar verebilmesi için iptida haylice masum kan; akıtmak lâzım. Herkes guya harbden korkuyor. Bununla beraber küre üzerinde muharebesiz geçen gün yok. Savaşın önünü almak ölüme çare bulmak nev'inden bir mesele oldu. Bu böyle olduğu içindir ki amelî adamlar da ölmemek değil, mümkün mertebe iyi yaşamak felsefesini kovalamağa koyuldular. Bugün (âbıhayat) içmekle (sulhu ebedî) banyosuna girmek ayni şeydir. Ne hazin ve ümid kırıcı manzara!. Son zamanların muhtelif kavgaları yanında şimdi yeni bir Fransız îtalyan kırgınlığı başladı. Her iki memleket birbirinin toprağına seyyah göndermiyor! Sebeb? Bir milyon, yahud hiçbir tane! Zaten Parisin yalnız gazetelerine bak* mak kâfi. Kâğıdı pis, mürekkebi murdar ve üslubu şamatacı bu gazetelerin yalnız dış kılığı bile insanı içinden şüphelendirmek için çoktur! Sözü ölçüsüz, kıyafeti ciddiyetsiz ve sesi patırdılı bir gözboyacı tasarlayın; nasıl ihtimal verebilirsiniz ki 3 tipte bir adamın insana inan vermesi U mümkün olsun. Işte ben de burada hep bunu görüyorum. Yalnız burada değil ya, hemen hemen bütün dünya gazetelerinde.. Dışarıdan görünüşü biraz ağırbaşlıya benziyen birkaç malum sahife bir yana bırakılınca öbürlerinden içime tiksinti geliyor. Bunlan yazıp milyonlarla basanlar. ya bütün okuyucuları ebleh sanmak küstahlığında bulunuyorlar ve yahud okuyucular nasıl söyliyeyim? pek alçak gönüllü! Muhatablarını bu kadar ahmak yerine koymak, koyan için bilmem zekâ alâmeti sayılabilir mi? Her sahife, her havadis, guya dünyanın en iptidaî mahluklarına hitab ediliyormuş gibi yazılmaktadır: Mutlaka göz yıpratıcı harfler ve yaygara koparan cünr leler... Ne oluyoruz? Öyle anlaşılıyor ki herhangi bir hâdiseyi insanlara olduğu gibi bildirseler kimse okumıyacak. Gene öyle anlaşılıyor ki [HEM NALINA MIHINA i Yüzme sporu Agyilas bombardıman edildi Alikante 31 (a.a.) Bir Frankist tayyaresi, bu sabah Murici eyaletinde kâin Agyilas'ı bombardıman etmiştir. In »anca zayiat olup olmadığı hâlen malum değıldir. Barselon 31 (a.a.) Dün akşam Hükumetçi tspanya, gönüllüler plântna itiraz etmiyor âkdedilen nazırlar içtimaında hükumet eLondra 31 (a.a.) Ispanyanın sirlerin mübadelesi hakkmdaki notayı tasLondra Büyük Elçisinin Lord Plimut'u vib etmiştir. ziyaret ederek Barselon hükumetinin göHaricdeki Burgos tebeaları, nüllülerin geri çekilmesi plânına karş' Îspanyaya çağırılıyor ileri sürdüğü ihtirazi kayıdlarını tekrar Burgos 31 (a.a.) Hududlardan Iadığı hakkmdaki gazete haberlerini yageçmek için şimdiye kadar verilen bütiin lanlatan îspanyol mahfilleri, bu müna serbest mürur ruhsatnamesi hükümden is sebetle böyle bir ziyaretin yapılmadığını kat edilmiş ve bu ruhsatnameler hakkın • ve Barselon'un bu plâna karşı hiç bir ıhdaki nizamnamede mer'iyetten kaldırıl tiraz kaydi serdetmediğini ve 24 ağustos mıştır. Yabancı memleketlerde bulunan tarihli notada tasrih olunduğu gibi Bar bütün Burgos tebeası Ispanyollar, meşru selon hükumetinin plânı kayıdsız şartsız mazeretleri olmadığı takdirde derhal olarak kabul etmiş bulunduğunu bildirmecnlekete döneceklerdir. mektedir. IIIIIHIIIIIHHııııın, Başbakanla Maresal arasında Dışarıda oturan Almanlar bayramı dolayısile Başvekilimiz Celâl Bayarla Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir: Büyük Başvekil Celâl Bayar Büyük zaferimizin 16 ncı yıldönümünü tes'id münasebetile Cumhuriyet ordusu mensublan sayın başkanlarını candan bağlıhkla kutlular ve derin saygılannı sunar. Genel Kurmav Baskam Mareşal Fevzi Çakmak Sayın Maresal Fevzi Çakmak A, Genel Kurmay Başkanı ELÂZIĞ înkılâb hayatımızın en büvük ve millî zaferini ifade eden bugünde duvduğu muz sevinç ve heyecan pek büyüktür. Dâhi Başkumandanın emri altında ordumuzun elde ettıği bu zafer, vatanın tam istiklâlini temin ve vücude getiri len büyük inkılâb ve ilerlemenin mebdeini teşkil eder. Bayramımız münasebetile Mareşalı mızın şahıslarında kabraman ordumuzu bir kere daha selâmlar ve bütün men sublarına daimî muvaffakiyet ve saadetler dılerim. Başi'ekil Celâl Bayar Zafer bayramı münase Stuttgard'da akdettikleri betile tebrik telerrafları kongrede Almanyanın koîoni ıhtivacını teati edildi Istanbul 31 (a.a.) 30 ağustos Zafer ileri sıirdüler Berlin 31 (a.a.) Stutgard'da akde dilmiş olan ecnebi memleketlerde oturan Almanlar kongresinde bir nutuk sövliven iş cephesi sefi, «dar bir sahada sıkışıp kalan millet» formülünü tekrar ederek müstemleke meselesini ye niden ele almış ve istikbalden bahsederek demiştir ki: « Ne oîursa olsun, h'cbir noktada ric'at etmiveceğiz. Takibimiz gittikçe büvümektedir.» Hatib, bundan sonra «dünyanın bi rincisi> diye tavsif ettiği Alman ordu sunun kuvvetinden bahsetmiş ve netice olarak şöyle demiştir: « Almanya her sevi pek açık olarak çörüyor. Londra ve Paristeki nazırlar. Hitler'in. İkinci Vilhelm'in yaptığı gibi, işleri tesadüfe terketmediŞini bil melidirler. 1914 te Vilhelm. Hitler gibi hareket etmiş olsaydı, ya harb, vuku bulmaz veya Almanya harbden muzaffer cıkardı.> PEYAMt SAFA Çinin bir tekzibi Londra 31 (Hususî) Çin Hariciye Nezareti, Çin Japon ihtilâfının halli için İtalyanın tavassutta bulunacağına dair deveran eden şayiaları resmen tekzib etmiştir. Tiyençin'deki Japon ticari müesseseleri kapamyor Tokyo 31 ( a . a . ) Tientsin'deki Fran sız, Ingiliz imtiyazlı mıntakalarında bulunan Japon ticaret evîerile bankaları, on beş gün kadar yurdlarını kapıyacaklardır. Söylendiğine göre, bu karar Tientsin mıntakasında nizamı temin için Japonlarla anlaşamıyan İngiliz ve Fransız makamlarınm hattı hareketini protesto makamında ittihaz edilmiştir. Cenubî Afrika mecKsinde Kap 31 (a.a.) îngilterenin dahil olacağı bir harb halinde cenubî Afrika Birliğinin takmacağı hattı hareket meselesi etrafmdaki parlamentoda yapılmakta olan müzakereler neticelenmiş ve nasMareşalin teşekkürü Elâzığ 31 (a.a.) Genel Kurmay yonalist muhalefet tarafından Başvekil Çinde sivil tayyarelerin seyrüseferi Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, zafer aleyhine verilen takrir, 17 reye karşı 76 Tokyo 31 (a.a.) Japonyanın bayramı dolavısile ordu ve kendisi hak reyle reddedilmiştir. Şanghay'daki askerî makamatı namına kında gösterilen yüksek alâkaya ceva söz söVlemq;e salâhiyettar olan bir zat ben teşekkürlerinin ajans vasıtasile ibasafiıdaki beyanatta bulunmuştur: lâ&ını rica etmişlerdir. « Halk mıntakasından geçen sivil tayyarelerin uçmalarına müteallik memnuivet tadil edilmiştir.» Mumaileyh, Çinden geçcek olan bütün tayyarelerin lapon memurlarından mezuniy : almaları lâzım gelmekte ol duğunu sövlemistir. Halbuki, birkaç gün Londra 31 (Hususî) Nazi kon evvel Çinden gececek olan sivil tavyaregresi önümüzdeki pazartesi günü Nüren lerin tecavüze maruz kalacaklarını beyan berg sehrinde açılacaktır. Kongre bir etmisti. Stokholm 31 (a.a) İsveçin şimalin hafta sürecektir. Hitler beklenen mühim de bir çok yerlerden alınan telgraflarda nutkunu, kongrenin son gününe tesadüf şarktan garba esen rüzgânn tesirile bütün eden evlulün on ikinci pazartesi günü irad mıntakayı kesif duman bulutları kapla edecektir. mıştır. [Baştaraft 1 Inci sahiiedei Alman devlet reisi bugün Behtesga Maamafih site, haklı veya haksız ADuman geç vakit Stokholm ve Göte den'deki sayfiyesine hareket etmiştir. M. Hitler'in birkaç gün orada kalacagı ha merikan makamatının Ingiliz dövizinin eslanda kadar gelmiştir. ki paritenin dununa düşmesine muhalif Sovyetler Birliğinden gelen tsveç tay ber verilmektedir. Berlin 31 (a.a.) Salâhiyettar mah oldukları ve şu halde îngiliz lirasının sutarecilerinin söylediklerine göre, bu dukutuna mâni olmak için piyasada şiddetman, muazzam bir orman yangınından filler, M. Hitler'in Rayiştag'ı içtimaa le müdahale edebilecekleri mütaleasm gelmektedir. Bu tayyareler hatta üç bin davet ettiği hakkında yabancı gazetlerde dadır. metre irtifada da duman içinde uçmuş çıkan haberlerden malumattar olmadık l^nnı bildirmektedir. îngiltere Amerika ticaret lardır. Nazi kongresi 5 Şimalî Avrupada eylulde toplanıyor büyük bir yangın Hitler mühim bir nutuk F'Hün Isveçi istiJ* etti irad edecek insanlar dünyada ne olup bittiğini öğrenmeğe değil. olan hâdiseler vesilesile mutlaka yürek hoplatıcı yalanlar dinlemeğe müştaktırlar. En adi vak'aları, gazeteci üslubu denilen o çevriş yağlı edebiyata sarılmış görüyoruz. Resim, fotoğraf, rek* !âm, yaygara! Fakat işin hazin tarafı şu ki müşteri bunu istiyor. Yahud bunu istemeğe alıştırılmış. Ve gazetecilerin çoğu, panayırlarda filân hokkabaz çadırının kapısındaki sakfakçılar gibi içeriye müşteri doldurmakla meşgul! Amma ne pahasına olursa olsun!. İşte in«anlığm en ileri, en ışıklı bir merkezinde dahi matbuatın ve büyük ekseriyetin hali! Gönlüm sızlıyarak düşünüyorum. Bu vaziyette bir kalabalık politikacı denilen, izdiham avcısının kemendinden nasıl kurtulabilir? İmkânı yok!. Nasıl fabrikacı, tüccar, küçük veya büyük esnaf, müşterinin zevkini, temayülünü istismar eden bir sömürgeci ise politikacı da öyledir. Ve zekâ piyasasına mevsimine göre kâh yüksek, kâh mağşuş fikirleri bir takım zekâ Geçen gün, Istanbulda, yüzme şampimanifaturaları halinde sürer. yonluğu müsabakaları yapıldı. Bu müBir takım sesler duyar gibi oldum: sabakalara, İstanbulun sürü sürü kulüb Ganım, koca Pariste bu sinir bozu lerinden yalnız üç tanesi (Galatasaray, cu şeylerden başka yazacak bir mevzu Beykoz ve Beşıktaş) birer avuç yüzücü bulamıyor musun? ile iştirak ettiler. Öteki meşhur kulübler Cevabım basit: elbette var. Hem pek nerede? Çok masraflı olduğu için denizcilik çok var. Lâkin onlar o kadar söylenmiş, bilinmiş şeyler ki! Türk irfanmın uzak şubeleri olmıyan kulübler, bir yüzücülük tan tanıdığı bu muhitleri biraz iç yüzile şubesi de mi kuramazlar? Yüzmek için bir mayo kâfidir. Evet, yarım liralık • de bilmesini arzu ediyorum. Hiç kimseyi beğenmemek itiyadında bi' mayo yeter <una sonsuz bir aşk, yıl j olan Fransızların bence beğenilmeğe de maz bir çalışma ister. Eksik olan bu, iki ğer iyi bir huyu vardır. Onlar çok defa sidir. Tozlu meydanlarda, yakıcı tem : kendilerini de beğenmez ve şiddetle ten muz güneşinin altında bile, fubol peşinkid ederler... Lâkırdı, fesahat, kelime ve de koşanların bolluğu yanında, Marmazekâ oyunu... Bunların her türlüsü Pa ranın ve Boğazın serin sularında kulaç ariste sık görülüyor; lâkin gene görülüyor tanlar nekadar, azdır. Yüzme ile futki bugünün cihanında bir milleti en kuv boldan hangisinin daha sıhhî, daha fayvetli, en nüfuzlu ve en refahlı vaziyete dalı olduğunu ise, her doktor bize söylikoyabilen amiller, hiç de bu söz ve kalem yebilir. perendebazlıklan değildir. Öyle olsa Bu su bolluğunda şu yüzücü kıtlığı ne Fransızlar kürenin hâkimi olmak icab emanasız şeydir! Fakat, bu manasızhğı decekti. Halbuki hakikat bambaşka!. Hergün hükumetin, şunun, bunun a ortadan kaldırmak için, çareler yok deleyhinde manzum hicviyeler yazanlar, ğildir. 1 Deniz banyolarını iyice çoğaltburada hususî bir meslek kurmuşa benzimak ve ucuzlatmak, yorlar... Fakat pek çoğu profesyonel ha2 Açık ve kapalı yüzme havuzları linde olduğu için zekâya neş'e değil, ruha yapmak, hüzün ve kasvet veriyorlar. Saçı sakalı 3 Yalnız Istanbulda değil; bütün ağarmış ihtiyarlar, yanakları, dudakları boyanmış gencler görüyorum. Ve zaval kıyı şehirlerinde ve yüzme imkânı olan lılar filân vekil veya meb'usa dair gün kasabalardaki spor kulüblerini, bir yüzme düzün yanyana getirebildiği zoraki be şubesi açmağa mecbur etmek, bu şubeyi yitlerdendir ki kendi akşam yemeğini tesis edemiyenleri kapatmak, 4 Orta okullarda ve liselerde bebekliyor. Aky, tenkid ve hiciv böyle asaden terbiyesi derslerine yüzmeyi dahil letsiz bir dedikodu olunca asıl yazanı güetmek. Bunu temin edebilmek için yüzme lünc ve hazin göstermektedir. havuzları yapmak ve deniz mevsiminde Geçen sene bu mevzu üzerinde eski yüzme öğretmek için, kıyılarda tale'oe zaman kodamanlarından birisile konuşukampları kurmak. yoıduk. Şurada burada dinlediğimiz Hulâsa, Büyük Şefin ve Başvekilin (şansoniye) leri hiç beğenmediğimi açıkçok ehemmiyet verdikleri deniz sporları ça söyledim. Hayret ederek bana şunu içinde, en mühimmi olan yüzmeyi candedi: landırmak ve yurdda yüzmiyen adam bı Affedersin azizim amma senin si rakmamağa çahşmak lâzımdır. nirlerin bozuk! Ben de hemen cevab verdim: Pek doğru dostum; fakat ne yaparsın; herkesin de südü bozuk olmaz ya! irkaç yıl önce, bir pazar günü } trenle Viyanadan Berline gidiyordum. Eski Avusturyadan, ] Çekoslovakyadan ve nihayet Almanya] dan geçtik. Demıryolu güzergâhındakii bü^'jn nehirlerin boyunca, bir çıplak in' sanlar şeridi uzanıyordu. Nehirden uzak istasyonlardaki küçük havuzların, hatta , ortasından kesilmiş büyük fıçıların içinde yüzmeğe çalışanlar gördüm. Berlinde, büyük bir meydanın ortasındaki havuzlu, fıskiyeli, büyük bir abide çeşmenin içinde çocuklar banyo ediyor • , lardı. Berlin civarındaki Vanze denilen, '•• Kalamış koyundan büyük sun'î gölde, her gidişimde 50 60 bin kişinin güneş ve deniz banyosu yaptığını gördüm. Bu memleketlerdeki yüzme havuzlarının sayısı, bizdeki yüzücüler kadardır, demekte pek de mübalâğa yoktur. Bu denizsiz veya denizden uzak memleketlerde, deniz sevgisi ve yüzme zevki bızim etrafı denizlerle çevrilmiş, kıyılar boyunca uzanıp giden îstanbulumuza nazaran, kıyas kabul etmiyecek kadar fazla idi. a İ Fazil Ahmed Avkaç Yeni bir dünya harbi tehlikesi karşısında IBasmakaleden devarnS Doğu manevrala»"rHan sonra Beyşehirde bulunan komur Konya 31 (Telefonla) Beyşehir kazasında yapılan sondaj neticesinde külliyetli kömür bulunduğunu evvelce bildirmistim. Sondaj faaliyetine ehemmiyetle devam olunmaktadır. 21 metreden sonra icerideki kömürün kesafet peyda ettiği görülmüştür. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü grupunun meşkur mesaisi, her eün müsbet bir sekilde inkisaf etmektedir. «Şayanı teessüf» bir abide kabartması Londra 31 (a.a.) Almanyanın Liverpol konsolosu, Yorksayr belediyesine gönderdiği bir mektubda, son günlerde, küşad resmi yapılan bir abidedeki bir kabartmanın «şayanı teessüf» mahiyet arzettiğini tebarüz ettirmiştir. Mevzuubahis kabartma, bir kadının başını kesen bir Alman neferini göstermektedir. Tekirdağında bir sinema yandı Tekirdağ 31 (a.a.) Gece yarısından sonra çıkan bir yangın neticesinde Halk sineması tamamen yanmıştır. Bina kârgir olduğundan yangının etrafa sirayetine meydan verilmeden sön dürülmüştür. PARİS BORSASI Paris 31 (Hususî) Paris borsasınm bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 178,31, Nevyork 36,73 3/4, Berlin 1473, Brüksel 619,87 1/2, AmsterPort Vaşington 31 (a.a.) Liyöt dam 1999,75, Roma 193,35, Cenevre nan dö Veso Pari tayyaresi, Grinviç sa 838,12 1/2, kurşun 14.6,3, bakır 45 1/2 atile saat 19,20 de buraya vâsıl olmuş 46 1/2, kalay 192.17 6, altın 143,2 1/2, gümüş 19 1/4, çinko 13,10. tur. Meşhur Fransız tayyaresi Amerikada tBaştarafı 1 inci sahtlede\ katlerindeki Or ve Korgeneraller, Müfettişi Umumî Abdullah Alpdoğan olduğu halde sahaya geldi. Bu sabah hususî trenle Elâzığa muvasalat eden Yunan, Bulşar, îngiliz, Yugoslav, Rumen, Fransız, îtalyan ve Rus ataşemiliterleri de tribünde yerlerini aldıktan sonra geçid resmine saat 14 te tayyarelerin uçusile baslandı. Bunu takiben en önde Orgeneral Kâzım Urbay ve maivetile Korgeneral Galib Deniz, Galib Türker ve Mu zaffer Ergüden, Mareşalı selâmlıyarak gectiler. Komutanları kahraman piyade erlerimizin geniş nizamla geçişleri takib etti. Sel gibi kesilmiyen piyade akını, heanlaşması imzalanıyor men hemen iki saat sürdü. Sonra fen kıtLondra 31 (a.a.) Iyi haber alan aları geçti. membalardan öğrenildiğine göre, bir tr Hafif ve ağır dağ bataryalarının muncaret anlaşması akdini istihdaf eden In tazam geçişleri takdirle alkışlandı. Kahgiliz Amerikan müzakereleri, anlaşma raman süvarilerimiz, kılıclı, mızraklı metninin kat'î surette tesbiti safhasına gir dörtnalla geçerken halkm sürekli teza miştir. hüratı son haddini buldu. Işıldak, tank, Kuvvetle tahmin edildiğine göre, son bindirilmiş kıtaat ve nakliye otomobillegüçlükler de pek yakında hallolunacak rinden sonra geçid merasimi saat 17 de ve anlaşma eylul sonundan evvel imza nihavet buldu. olunacaktır. Ordunun geçirdiği bu çetin imtihan, îngiliz Başvekili Balmoral'da muvaffakiyetle neticelenmiş, milletin orLondra 31 (Hususî) Başvekil M. duya beslediği güven bir kat daha art Çemberlayn Balmoral'a muvasalat et mıştır. Büyük Şefimiz komutanlarımıza im miştir. Başvekil Balmoral sarayında bir zalarını muhtevi birer altın saat hediye müddet Kral ve Kraliçenin misafiri olabuyurmuşlardır. caktır. Borsalarda dolar yükselmeğe başladı ( Kantonun son manzarası ) Şanghay Japon tayyareleri tara fından sık sık bombardıman edilen Kanton şehrinin son manzaralarından birL alarak yeni bir dünya harbine girişmekten çekinmiyecekse bunun sebebini öyle bir harbin netice itibarile Ingiltereyi dahi tehdid eden mahiyetinde aramalıdır. İşte biz bundan dolayı yeni bir umumî harb çıkamaz diyoruz. Çünkü îngilterenin dahil olacağı bir harb nekadar icab ederse o kadar uzun sürerek gene îngilterenin riyaset ettiği zümrenin galibiyetile neticelenmek ihtimali çok galibdir. Harb umum için felâkettir, galib ve mağlub her iki tarafı asla esirgemiyerek. Mağlubiyetle bitecek bir harbin Almanya için mucib olabileceği felâketse daha ölçüsüz bir surette büyük olur, ve bundan da insanlık ayrıca büyük ziyanlar görür. Yeni bir harbin hangi tahribkâr ideolojiler doğuracağmı düşünmek akla ziyan bir iştir. Aklın ve mantığın bütün hesabları yeni bir umumî harbin çıkması aleyhinedir. Öyle bir haile ancak şuurun vazifesini ifadan âciz kaldığı bazı müstesna anların mahsulü olabilir. Tehlike o kadar büyük ve korkuncdur ki öyle bir ateşi yakmağa kimsenin eli varmıyacağını farzetmek şimdilik yegâne verilebilecek hükümdür. Maahaza binde bir nisbetinde de olsa dünyanın yeniden ateşe verilebilmesi ihtimal dahilindedir. Böyle bir hal zuhurunda memleketimize terettüb edebilecek vazifenin herşeyden evvel kendi kuvvetlerimizle kendi hudud ve hukukumuzun muhafazasına taalluk edeceğine şüphe yoktur, ve Türkiyenin bu hududla hukuku •nuhafaza edecek kudrette bulunduğundan hepimiz emin ve müsterih olabiliriz. YUNUS NADt

Bu sayıdan diğer sayfalar: