March 18, 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

March 18, 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 18 Mart 193» San'ata dair Kıymetli bir san'atkân Şikago'daki mahveden güzel prenses Geçen haftakişilik garib aşçılar 99 Kırk yaşmda Floransada ölen Toselli, san'at tarihine «bir güzel prensesin kurbanı» olarak geçmiştir 1907 senesinde Avusturya Arşidüsesi Louise de la Rene'nin bestekâr Toselli ile evlenme hâdisesi o zaman matbuatı uzun uzadıya işgal etmişti. Bu izdivac bılhassa Avusturya ve Saksonya'da büyük tesirler uyandırmış ve dehşetli dedikodulara sebeb olmuştu; çünkü Lousi Arşidük Ferdinand de. Lorense'nin k;zı idi. Bu cihetten Avusturya hanedanına ve İmparator Françoıs Joseph'e yakın akraba oluyordu. Dığer taraftan da Lousi Saksonya Velıahdinin eski karı sıydı. Lousi 1870 senesinde Viyanada doğmuş, çocukluğunu Zalzburg şatosunda geçirmişti. Prenses ta çocukluğundanberi nazlı ve isyankâr huyile nazan dikkati celbediyordu. Yirmi bir yaşmda ıken Saksonya Veliahdi Prens Ogust'le ev lendiği zaman Viyanada imaparatorluk sarayında muhteşem bir düğün merasimi yapılmıştı. İmparator François Joseph gelinine usulen hanedan prenseslerine verildiği gibi yüz bin altm lira ve birkaç kıymetli mücevherat hediye etmişti. İmparator yeni evlilere balayı seyahatlerini yapmak için kendi hususî treninı tahsis etmişti. Prenses Louise, Saksonya'nm ırerkezi olan Drezdin'e yerleştikten sonra kocası Ogust'le hiç uyuşamamıştı; çünkü huyları birbirlerine tamamile zıddı. Prens çok güzel, zeki olmasına rağmen mü tevazı, sade ve dürüst bir adamdı. O zamanki Saksonya saraymda sıkı ve soğuk bir teşrifat merasimi hükütn sürüyordu. Louise'in dinamik, şen ve intizamsız huyu bu tarz yaşayışa tamamile aykırı idi. Sade ve samimî saray toplantılarında prensesin canı sıkıldığı için bir tarafa çekilerek «böyle hazreti Nuhun gemisine benzer toplantılara iştirak etmek doğru değildir.» derdi. * * * Bu geçimsizliklerine rağmen bir müddet beraber yaşadılar ve üç çocuklan oldu. 1102 senesinde vuku bulan bir hâdise Loise'in Drezdin sarayındaki mevkiini bozdu. Hâdisenin müsebbibi saraydaki fransızca muallimi Andre Giron'du. Rivayete göre prenses muallimle sevişiyormuş. Giron bu dedikodulardan sonra saraydaki vazıfesinden istıfa etmeğe ve Drezdin'i terketmeğe mecbur oluyor. Onun gaybubetinden birkaç gün sonra Prenses Loise'in kaçtığı meydana çıkı yor. Bir müddet sonra ikisinin de Zurihte bulundukları anlaşılıyor. Bu müddet zarfmda kocası prensesten aldığı bir mektuba göre sevdahlann Brüksel'e gideceklerini öğreniyor, bunun üzerine Brüksel'de bütün oteller arandığı halde ne prenses, ne de muallim Giron bulunamıyor. Rezalet şeklini alan bu hâdise üıerine Avusturya ve Saksonya hanedanları diplomatlarını bu işe kanştırmaya mec bur oluyorlar. Neticede muallim Giron Zurih'i ve prensesi terketmeğe mecbur ettiriliyor. Louise de bir sıhhat yurdunda bir kız çocuğu dünyaya getiriyor, kıza Monique ismi veriliyor. Louise iyileştikten sonra fikrini değiştirerek Drszdin'e dönüyor ve kocasile barışmak için te şebbüslere giriyor, bu defa da işe hâ kimler karışıyor ve prenses kocasmdan resmen boşanıyor. Bundan sonra prenses İtalyaya geliyor ve Floransa şehrinin yanmda bir villâya yerleşiyor. Kontes Montinonzo ismini alarak kızı Monique Bir büyük aşçınm ölüm yıldönümü bir ziyafet verdiler GUNUN BULMACASI 1 2 % • • 1 • 4 S la 1 6 Prenses Louise tuvalet yaparken ıle beraber yaşamağa başlıyor. îjî îjî 5jî O zaman Floransa'da bulunan, Avrupanm birçok şehirlerinde muvaffakiyet kazanmış olan genc bestekâr Toselli güzel şarkılarile şöhret kazanmaktaydı. Bilhassa son «Come un sonya d'ora» «Bir altm rüya gibi» ismindeki şarkısı pek rağbet görmüştü. Çabuk a la mode olmuş olan bu şarkı, her yerde çahmr ve takdir edilirdi. Bu serenad o kadar güzeldir ki şimdi bile her tertibli senfoninin konser ve bilhassa kafe bando programlannda muhakkak bulunmaktadır. Bestekâr Toselli senfonik bir eser hazırlamakta olduğu bir gün evine eski ahbablarından şan muallimesi ziyaretine geliyor. Konuşulurken söz Prenses Louis'e intikal ediyor, çünkü o zaman Louise Floransa'njn tanınmış bir siması olup herkes ondan bahsederdi. Bestekâr «ah şu prensesi görebilseydim..» diyor. Birkaç gün sonra Louise bestekân kabul ediyor. Kendi güzelliğile mütenasib yüksek bir lüksle döşenmiş villâsmda prenses bestekârı karşıhyor, san'atkâr prensesi görür görmez âşık oluyor. Prensesin arzusu üzerine bestekâr yeni yaptığı «Ateş» ismindeki senfonik eserinden bir parça çalıyor. Bu eser (Danunzio) nun «Ateş» ismindeki meşhur romanmdan ilham alınarak yazılmıştır. Romanm mevzuu yaşlı dram san'atkân Duze'nin genc Danunzio'ya karşı dehşetli aşkından bahseder. Bu güzel senfonik parça prensese ve Toselli'ye tesir ediyor ve heyecanlandırıyor. O akşam bakışlarla birbirlerini seveceklerini her ikisi de anhyorlar. O zaman Toselli yirmi üç, prenses otuz altı yaşmdaydı. *** Birkaç gün sonra bestekâr villâya yalnız olarak tekrar geliyor ve gene birkaç parça çalıyor. Prenses birdenbire heyecan içinde ona yaklaşıyor. «Üstad hiç sevdiniz mi?» diyor. Toselli cevab veremiyor. Bundan sonra bestekârın hayatı altüst oluyor. Sık sık görüşmeler devam etmeğe başlıyor. Küçük Monique, Drezdin'e gönderiliyor. Prenses, rToselli ile Londraya gidip orada evleniyorlar. Bir müddet sonra bir çocuklan dünyaya geliyor. Bu güzel hâdiseye rağmen karı koca hiç geçinemiyorlar, günden güne sevgileri azalıp sönüyor. Toselli prensesin tuhaf huyundan bilhassa Çingene gibi durmadan şehir ve memleket değiştirmesinden çok şikâyet ediyor. Nihayet mutabık kalarak ikisi de Floransa'ya dönüyorlar. Prenses kendi hayatmı mevzu alarak edib (Reni) nin yardımile «Tuhaf bir prenses» isminde bir operet yazı Şikagoda geçen hafta 100 kişilik bir ziyafet çekilmiştir. Bu ziyafette 99 kişi hazır bulunmuş, yerlerden yalnız biri boş kalmıştır. Bununla beraber sanki bu 100 üncü davetli de ziyafette hazır bulunuyormuş gibi, ona da yemek getirilmiştir. Görünmez davetlinin önüne konulan çorba dolu kâse, görünür davetlilerin boşalan kâselerile beraber kaldırılmış, sonra et, zerzevat, tatlı, meyva, sırasile onun önünde de yer tutmuştur. Kadehine içki doldurulması da unutulmamıştır. Bu ziyafet, bundan dört sene evvel hayata gözlerini kapayan Fransanın en meşhur aşçısı Ogüst Eskofiye şerefine çekilen ziyafettir. Boş bırakılan yer de, ona tahsis edilmiş olan yerdi. Aşçılar tarafmdan çekilen ve hep tanınmış aşçılarm davetli olduklan bu ziyafette yenilen yemekler, kusursuz pişırilmiş, fevkalâde lezzetli yemeklerdi. Bunları hazırlamak işini Şikagonun en iyi aşçısı üzerine almış ve bu işle tam 8 gün uğraşmıştı. Orijinal ziyafetin dikkat uyandıran bir noktası da, ziyafete tek kadının davet edilmemesidir. Bunun sebebine gelince, tertib heyeti reisliği «cinsi lâtifi soframızdan uzak bulundurmak zorundaydık; aksi takdirde, ziyafete iştirak eden erkekler yemeğin tadma varamazlar, alâkalanm midevî zevkler üzerinde teksif edecek yerde, karşılarında kad.nlan görünce bediî zevkler tesirile yemeğe karşı alâkalan gevşer, dağılır, ink'.sama uğrardı. Halbuki matlub olan, yemek lezzetinin birinci plâna ahnmasıydı, aşçı kısmı, şerefine ziyafet çektiği en büyük aşçınm hatırasına ancak böylece tam hürmet gosterirse onun ruhunu, ancak böylece tam manasile taziz etmiş olabilirdi.» diyor. • •1 ••• •• • • 8 9 10 ll m •• 30.000 3KUYUCU GİBİ BUGÜN SİZ DE B İR Soldan sağa: 1 Bulaşan (iki kelime). 2 Yunanistanda bır mıntaka, insani. 3 Gezınti yeri, bılgı. 4 Uyandıran, parçanın tersi. 5 Bır emrin tersi, musaade. 6 Herkesin onunde vuku bulmakhk. 7 Çocukların yediklerinin yarısı, isçiler (cemi). 8 Bir işı yapmaklık, kar fırtması. 9 Büyük ığne, itımada lâyık. 10 Perde arkası, yazalı ses. H Bix cins bezler (cemi), ek mek. Yukarıdan a§ağıya: 1 Tarihte meşhur bir kadm hüküm dar. 2 Baza kumaşlar ondan yapılır, lâkırdı, bir edat. 3 Küçük kitab, sabukun arkadaşı. 4 Kaliforniyada bir çöl, bir edat. 5 Nota, bir edatın tersi, çağırma vasıtalarından. 6 Daiml vârlık, alfabede bir harfin okunuşu. 7 Yediklerimizden birinin tersi, otedenberi mevcud. 8 Arkadaşma tekme vuran (iki kelime). 9 Bir emir, portakalın amcazadesi. 10 Bir yemiş, bir edat, vermek. 11 Fasulye de arasıra kendini ondan sayar, Fransız mütefekkirlerinden. Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli ı 2 3 4 f> 1 A L I N I Z. Bugun çıkan 2 nci sayısmda: Fethi Okyarla mülâkat Refik Halid Nizameddin Nazif Naci Sadullah İbrahim Hakkı Konyalı Kandemir Esad Mahmud. Ömer Besimin en güzel yazıları. Aynca: Yaşasın Aşk Venüs Beehtoven Türkün Kılıcı Salon oyunları Utanmak ve sıkılmak Nefis tablolar Bulmacalar vesaire... L ün 1 inci sayısı ikinci defa basıldı Zonguldak Belediyesinden: Belediyeye aid İskele park ve bahçesinin işletilmesl üç sene müddetle bir müteahhide verilmek üzere açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhale 24/3/939 tarihine musadif cuma günü saat 16 da Zonguldak Belediye Encümeninde yapılacaktır. Üç senelik muhammen bedel «3000» liradır. İsteklilerin şartnamesini almak üzere her gün Belediye Encümen kalerrine ve arttırmaya girmek için 225 liralık muvakkat teminat mektub veya makbuzlarile Zonguldak Belediye Encümenine müracaatleri ilân olunur. (1549) o ' n « 10 11 r 1 MİAİCİE R A [STE! V E "N t FİAİDİEİVİEİRİEİNİ» 'N İ z A MİAİTİ» Nİİ S AİY • N 1 M •|Ç|E N E R E I L • T AİD •Iv E T i • • M E L I KİE ç •F A L A BA KA N A V İ ZİEİL E R • B • L O R •Izlı R A • İ S 10 A L • YİA Y • K A N İ; 11 İN İİL • R E N • H AİZi z RADYOLİN ) tr YENİ ESERLER Çocuk Ankara Borsası 17/3/939 K A P A N 1 § I Açıhs Kapanış 5,93 1 tngiliz liraa 126,6525 100 Dolar 100 Fransız frangı 3,3525 6,6625 100 Liıet 28,6725 100 tsviçre frangı 100 Holanda 67,225 florini 100 Rayhişmark 50,815 100 Belçika frangı 21,31 100 Drahmi 1,0825 1,56 100 Leva 100 Cekoslovak Tescil edilmemiş kronn 100 Pezeta 5,93 100 Zloti 23,93 100 Pengo 24,9675 100 Ley 0,9050 100 Dinar 2,8375 100 Yen 3162 100 tsveç krona 30,5375 100 Rubie 23,83 Esham ve Tahvilât Ergani 20. A. D. r n peşin 38,65 Müıneşsil peşin 39. İzmir E. ve A. B. 5,30 J V yor ve Toselli de onu besteliyor. Bu eser halkın çok hoşuna gitmediği için birkaç defa oynandıktan sonra tamamile şöhreti düşüyor, tiyatro programından çıkanlıyor. Bir müddet sonra Toselli prensesten ayrılıyor. Bu evlilik hayatı zavallı san'atkâr için korkunc bir dram oluyor. Yaptığı eserleri eski rağbet ve şöhretini kaybediyor. Kırk yaşmdayken 1906 senesinde Floransa'da ölüyor. Prensese gelince, şimdi Brüksel'de ufak bir pansiyonda basit bir hayajt geçirmektedir. Çocuk Eslrgeme kurumu genel meıkezi tarafmdan çıkarılmakta olan (Çocuk) adlı derginin 130 uncu sayısı çıkm^tu:. Yurd yavrularnın sağlık, sosyal kültürel durumlarının inkişafma hizmet eden bu kıymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve babalara tavsiye ederiz. Modern muhasebenin bütün nazariye lerile tatbikatmı havi olarak Nureddın Togay tarafından yazılan bu eserin mevcudü pek azalmıştu:. Muhasebe ile yakmdan uzaktan alâkası bulunanlar, islerine yarıyacak pek çok malumatı bu kitabda bulabilirler. Ankara caddesinde (Ikbal) kitavevinde 125 kurusa satılıyor. Meraklı oku yucularımıza ehemmiyetle tavsiye ederiz, ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM •••••••••••••• Kapalı Zarf Usulile Eksiltme İlânı Trabzon Iran Transit Yolu Birinci Mıntaka Başmüdürlüğünden: 1 Eksiltmiye konulan i ş : Transit yolunun kilometre 1 ^* 000 f 63 + 300 arasında parke kaldırım. şose esaslı tamiratı ve dere tahkimata. Bu işlerin keşif bedeli: < 233,068 » lira « 32 » kuruştur. 2 Bu işe aid şartname ve evrak şunlardır: A Eksiltme şartnamesi, B Mukavele projesi, C Bayındırlık işleri genei şartnamesi, D Fennî ve hususî şartname, E Keşif, silsilei fiat ve metraj cetveli, F Proje. İstiyenler bu evrakı Trabzon Nafıa Müdürlüğünden ve Gümüşhanede Transit Yolu Birinci Mıntaka Başmüdürlüğünden 12 lira bedel mukabilinde alabilirler. 3 Eksiltme 3/4/939 pazartesi günü saat 15 te Trabzonda Transit Yolu Birinci Mıntaka Başmüdürlüğü binasında toplanacak Komisyon terafından yapılacaktır. 4 Eksiltme kapalı zarf usulile yapılacaktır. 5 Eksiltmiye girebilmek için isteklinin « 12,905» liralık muvakkat teminat vermesi ve aşağıdaki vesikayı göstermesi lâzımdır. A İsteklinin ihaleden 8 gün evvel Trabzon Vilâyetine müracaatle Komisyonu mahsus tarafmdan ehliyet vesikası alması şarttır. 6 Teklif mektubları üçüncü maddede yazılı saatten bir saat eweline kadar yukarıda sözü geçen Komisyon Reisliğine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek mektubların nihayet saat 15 e kadar gelmiş oîması ve dış zarfm mühür mumile iyice kapatılmış bulunması lâzımdor. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (1607 ) Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. Hesablaşma Ilmi Umumî coğrafya Herkesin istifadesi için yazılmış olan coğrafya bılgisi ve lise dokuzuncu sınıf talebesinin de derskrini kolayca takib edecekleri bu kitab Çığır kitabevi tarafından neşredilmiştir. Şimdıye kadar çıkmış bu isimdeki ki tablarda tasnif ve üslub bakunından bambaşkalık gösteren, bilhassa ailelerin bütün ferdlerinden birbirine yazılmış mektubları ihtiva eden bu kitab, Çığır kitabevi tarafmdan 25 kuruş fiatla satışa çıkarılmıştır. Mekteblilerin, yoklamalar ve imtihanlarda derslerini kolayhkla gözden geçirmeleri, halkın da istifadesi için açık bir dille muallimlerden muteşekkil bir heyet tarafından orta okul üçüncü smıf medenî bilgıler kitabı hulasa ettirilerek Çığır kitabevi tarafmdan 30 kuruş fiatla satışa çıkarılmıştır. 19 mart 939 pazar günü akşamı saat 20,30 da Evimizin Cağaloğlundaki salonunda Aziz Çorlu tarafından (Garb musikisindeki ekoller ve karakterleri) mevzulu bir konferans verilecek ve bu konferansı Konservatuar şan profesörü Bayan Ren Gelenbevinin piyano refakatinde bir şan konseri takib edecektir. Gelmek arzu edenlerin davetıyelerini Ev bürosundan almalan rica olunur. Aşk, izdivac ve aile mektubları Medenî bilgiler el kitabı Eminönü Halkevinde konferans P. T. T. Umumî Müdürlüğünden: ZEYNEL AKKOÇ Halk tipi olarak memleketimizde kullanılmak üzere idarece tespit edilmiş olan evsafta radyo ahizesi imal edecek fabrikaların İstanbul ve Ankara P. T. T. Müdürlüklerinden alacakları izahnameye göre nihayet 5/4/939 tarihine kadar teklif ve nümune vermeleri ilân olunur. ( 1074 ) alıyor. Resimle zarfı gene caketin cebine koyuyor. Sonra ellerile dizlerine dayanarak ayağa kalkıyor. Ağır ağır sedire doğru yürüyor ve gelip onun başucunda duruyor. Ferid, derin bir uykudadır. Hiç birşey yapmıyor. En küçük bir hıçkınk sesi bile duymuyoruz şimdi. Bir dakika, içi yaş dolu yeşil gözlerini çevirerek, hayran hayran, uyuyan adamı seyrediyor... Dudaklannda, acı bir gülümseme... Yavaşça, caketi onun üzerine örtüyor, sonra, gene ayaklarının ucuna basarak, ağır ağır, ocağın önüne geliyor. Artık, ayakta duramıyacak bir haldedir. Bir dakika gözlerini, ocağm içinde yanan odunlara çevirip hakıyor. Sonra birdenbire, temelleri çöken harab brr bina gibi, dizlerinin üzerine yıkılarak, sarışm çocuk başmı kollarının arasma alıyor ve hıçkıra hıçkıra, katıla kahla başlıyor ağlamağa! *** Şafak atmıştır... Sabahın alaca karanlığı içinde ufuklar, yavaş yavaş aydınlanıyor. Fırtma durmuş, tipi dinmiş, rüzgâr kesilir gibi olmuştur. Yalnız kar yağıyor. Biz hâlâ sığınaktayız... Dekor, ayni dekor, manzara ayni manzara... Sığınagin Denceresinden giren sabahm ilk ı§ıklan, Nevini, bıraktığımız yerde, yani ocağın önünde, sarışm soluk başı kollanr nın arasında, ağlarken buldu. Ferid yatryor... Kız ağlıyor... Pencereden giren ışıklar da, rutubetin ıslattığı duvarlarda, kertenkele ayakları gibi birbirine girerek' dolaşıyorlar. Saat, sabahın altısı. Kız bir an başmı kaldırmışnr. Ağlamaktan şişen gözlerini pencereye dognı çevirerek, yavaş yavaş ağaran dağlara bakıyor: Sabah olmuş!.. Yerden kalkıyor. Ocak sönmüş, oda soğumuş, etrafa, kemiklere kadar işliyen bir rutubet yayılmıştır. Sendelediğini gorüyoruz. Fakat, büyük bir metanetle yürümeğe çalışıyor, elbiselerinin asılı olduğu yere kadar gidiyor. Çividen alıyor elbiselerini, Ağır ağır onları giyiyor. Gözleri hâlâ uyuyan adamm gözlerinde, başına beresini geçiriyor. Ayaklanna altı demirli kocaman kunduralannı giyiyor. Sonra pencerenin önüne gelerek, cebinden bir küçük kalemle kâğıd çıkanyor. Gözleri yaşlarla doludur. Şu iki sahrı, hem ağlıyor, hem yazıyor: varY KADIN SEVERSE Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD * Bu fırtınalı, karanlık geceler olmai saydı onu nereden bulacaktı?... GeceLyi seviyor, fırtınayı sevıyor, rüzgârı, karı, taranhğı seviyor!... Herşeyi ondan bir parça, herşeyi onu canlandıran bir hâtıra diye seviyor... Kâinatı seviyor bu gece!. Dünya bu simsiyah rengi, bu kudurmuş fırtınalı, hatta bu beton döşemeli küçük taş odasile bile ne güzel, ne muhteşem!.. iıHerşey güzel ve muhteşem bu gece onun Hçin!... Parmaklarının tersile gözlerinde parlayan yaşlan silerek doğruluyor. Uşümesin sakm diyor... Ayakucunda duran battaniyeyi üzerine alarak sedirden atlıyor. Fakat atlamasile beraber «Ah!.» diyerek dudaklarını ısırması bir oluyor. Küçük bir sızı!.. Ehemmiyet vermiyor bu küçük sızıya!.. Maksadı sağ tarafta asılı duran Feridin ceketini alıp onun üzerine örtmektir, yürüyor... Ceket biraz yukarda asılı. O 14nu ucundan tutup silkerek çividen çıkarmağa uğraşıyor. Ceket çividen çıkıyor, fakat o sırada baş aşağı geldiği için cebinden bir zarfla bir de resim pat diye yere düşüyor... Kız bir an duraklamıştır. Gözlerini çevirerek yere düşen zarfla resme bakıyor.. Korkuyor. Garib bir hissi kablelvuku bu dört köşe kâğıdm içinde büyük bir felâketin saklı olduğunu sanki gizlice fısıldıyor kulağına!.. Dizlerini bükerek titreyen ellerile resmi ve zarfı alıyor yerden. Ateşin önüne doğru yürüyor... Heyecanlı, korkunc bir an.. Başmı yavaş yavaş odunlann ışığma doğru uzatarak resme bakıyor. Bir genc kadm!... Altında şu cümle var: «Canımdan çok sevdiğim nişanlım Feride.» Kız bir an dizlerinin ütrediğini, başınm döndüğünü duyuyor... Taş oda dumandan bir küre halinde sanki birdenbire çöküverip başma yıkılac^k gibi oluyor. Ayakta durabilmek için büyük bir me suz bir aşkla seviyormuşum meğer!... Çok mes'udum, tasavvur edemiyeceğin kadar mes'udum!.. Şu anda başımı göğsüne koyuyor, gözlerimi yumuyor ve kendimi senin kuvvetli kollarmın arasında unutuyorum!... Oh Ferid; ne bitmez çıkanyor. Başını biraz daha ateşe doğru tükenmez bir saadet membaısın benim uzahyoT... Soluk dudaklannda hafif bir için sen!...» Kız daha fazla okuyamıyor. Kirpikürperiş... Mendilile gözkapaklarınm altını silerek yavaş yavaş okumağa başlı lerinin ucundan kopan küçük bir gözyaşı yor: damlası yanaklarından kayarak kâğıdın « Canım Feridim; seni görmiyeli üzerine düşüyor. Haykırmıyor, bağırmıbugün tam bir hafta oldu. Daha da kaç yor, yıkılarak çamuTİu beton döşemelegün görmiyeceğim bilmiyorum. Fakat rin üzerine ıslak bir gaz bezi gibi yapıştahammülüm kalmadı artık. Babama mıyor!.. Bilâkis büyük bir soğukkanlılık derhal Ankaradan hareket etmemiz için göstererek başparmağmın ucuyla mektuyalvardım. Belki bu mektubu aldığm gün bun bir köşesini ıslatan gözyaşını siliyor. Istanbulda olacağız. Bilsen bu bir hafta Küçük bir hıçkırık ve sonra hafif bir senbir asır gibi nasıl uzun geldi bana!. Bir deleme... Mektubu o zarfm içine koyuan gözlerimin önünden gitmiyorsun. Hep yor. Öbür elinde duran resmi gene ateşe seni düşünüyorum. Nereye baksam, ne doğru uzatarak bir daha bakıyor. Kendi reye gitsem, ne yapsam hep seni görü kendine: yorum. Hep sen, daima sen, mütemadi Güzel kadm, diyor. yen sen!... Ferid inan, bu bir ayrılık hafHaykırmamak için dudaklannı ısırdıtası bana, seni ne kadar kuvvetle sevdiğiğını görüyoruz: mi, sana ne kopmaz bağlarla bağh bu Zavalh Ferid! Demek halledillunduğumu anlattı. Benim güzel, mağmesi icab edes mühim iş bu imiş! rur, iyi kalblj erkeğim; seni ben ne hududYavasca eğilerek yere bıraktığı caketi tanet göstermeğe çalıştığı belli... Kirpiklerinde tek bir hareket yok... Ceketini yavaşça döşemelerin üzerine bırakarak ateşin önüne doğru eğiliyor. İçin için sızlayan parmaklarını bu dört köşe kâğıdın kapağma koyarak zarfm içinden mektubu

Bu sayıdan diğer sayfalar: