20 Temmuz 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

20 Temmuz 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Temmuz 1939 CUMHURÎYET lHatayda bayram hazırlıklarıl Şükrü Sökmensiier Iskenderunda kendisine Türkkuşunun hediye ettiği bir buketi kabul ediyor Yeni Hatay Valisi Beylanda nutkunu söyliiyor Bize kâh müjdeli, kâh cansıkıcı bir haber getıren, bazan sevinc, bazan ümidden, bazan da fena bir haber almak korkusundan elimiz titreyerek açtığımız şu dört köşe, kapalı, pullu ve damgalı zarfın, onu gönderenin elınden çıkıp bıze gelınceye kadar geçirdıği maceraları hıç düşündüğünüz var mıdır? Gerçi, medeniyetin nimetleri, herşeyde olduğu gibi bunda da kendini göstermiş, mektub taşımak, üzerinde durup düVali işe başladı sünecek bir mevzu olmaktan çıkmıştır. Hatay Valisi Şükrü Sokmensüer, bu Fakat tatardan, kervandan postaya gesabah resmen işe başlamış bulunmakta linceye kadar, mektubun gecırdıği bir tadır. Ilk ış olarak daire âmirlerini kabul rihçe vardır ki, hayli meraklıdır. etmiş, ve Hataydaki çahşma tarzlan üzeBu tarihçeye, kahramanlık destanı dirinde kendierıle uzun hasbihallerde buyebıleceğimiz bir sahifesinden baslayabilunmuş ve lâzım gelen direktifleri verliriz. Eski Yunanistanda, postacılık vazimiştir. fesini sâîler görürdü. Dağ, taş demeyip Hatay halkı büyük bayram günü yaya olarak memleketin en uzak köşelenün yaklaşması münasebetile muazzam ini birbirine bağlayan bu pctacîlardan hazırlıklar yapmıştır. biri, bir maraton askeri, Yunanlıların kaVali Şükrü Sökmensüerin, Beylanda ve zandığı zafer müjdesini Atir.aya götürAntakyada irad ettiği nutuklar, menfi pro mek için öyle hızlı koşmustu ki, müjdepagandalara kapılarak memleketi terket yi ancak vermiş ve oracıkta düşüp ölmüşmek isteyenler üzerinde sükunet verici bir tü. Şimdi, Gol'lerdeki postacılıfa gecetesir yapmıştır. lim. Orada, muayyen noktalarda bekleMekki Said yen posta tatarları, tasıdıkları postayı, elHamidiye Iskenderuna mütevecci den ele vermek suretile gidecpği yere kahen şehrimizden hareket etti dar götürürlerdi. Meselâ, Bröntanya'nın Hamidiye mekteb gemimiz dün, 23 en uzak kö'esinden gönderilen bir mektemmuzda Iskenderunda bulunmak ve tub, bu şekilde, Romaya yirmi altı günAkdeniz turnesini yapmak üzere limanı de ulaşırdı. Bütün Gol arazis'ni, A ' j silmızdan hareket etmiştir. silesini ve Italyanın yarısım bir aydan daHamidiyede Deniz Harb okulundan ha az bir zaman zarfında aşmak, mühim bu sene staja çıkan genc denizciler bulun bir rekor sayılır. Medenivetin nimetlerinden istifade etmaktadır. Hatayda üç gün kalacak olan Hamidiye dönüşte Akdenizde bazı dost mekte geciken memleketlerin postacılık limanları ziyaretten sonra Akdeniz ve sekillerini tetkik edersek. taribîn cok eski Ege denizınde bulunan limanlarımızı birer devirlerinden kalma sâî usulünü orada birer ziyaret ederek İstanbula dönecek aynen, ve memleketin bütün hususiyetleriIe beraber buluruz. tir. Bu esnada uğradığı limanlardan DeNubva'da postacıhk yapan zenciler, niz Gedıkli Erbaş okuluna da talebe kaybir elinde bir çıngırak, öteki elinde hurdolunacaktır. Bunun için gemide bir de ma ağacından bir sopa bulunduğu halde sıhhî heyet bulunmaktadır. koşarak mektub tasırlar. Bu sopanın uHamidiyenin Akdeniz seyahati bir bu cunda ceylân derisieden bir torba, torbaçuk ay sürecektir. nın içinde de mektublar vardır. Japon postacılan bu zencileria usulüVali Şükrü Sökmensüerin nü aynen tatbik ederler. Ellerinde, onlaBeylandaki nutku Beylân 19 (a.a.) Hususî muhabi rın da çıngırakları vardır. Baslarındaki geniş kenarlı sapkaları, yazın günesten, rimiz bıldiriyor: kışın yağmurdan muhafaza eden yegâne Hatay Valisi Şükrü Sokmensüer, Beyvasıtadır. Japon posta tatarları iki kısımlân şüheda abidesinde şu nutku söylemış dır. Bir kısmı, pesi sıra, hafif bir çekçek tir ve ezcümle demiştir ki: arabası taşır. Mektublar, bu arabanın i« Saym Hataylılar, Hatayın büyük cindedir. Bir kısmı, zenbillere yerle^tirTürk vatanından ayrıldığı günler bu ıfti diği mektublan, omzundaki sırığın iki uraka riza göstermiyerek hayatlarını feda e cunda taşır. den aziz Hataylı şehidlerimizin manevî hu Bu postacılann yolu üzerine tesadüf ezurlarında hürmetle iğilirim. Geçmiş ıstıden herkes, velev en yüksek rütbeli ricaî rablı günleri artık unutunuz. Kahraman olsun, çekilip yol vermeğe mecburdur Türk ordusu sizi de içine alan büyük va1883 senesinde yapılan bir istatistikte, 43 tanm ebedî koruyucusu ve bir daha geçmilyon kilometre imtidadında bir sahaya miş felâketlere meydan vermiyecek temi şâmil olan Japon postaları servisi, bu sanatıdır. hanın 36 milyon kilometresine münhasıSaym ve kahraman Hataylılar, ferdî, ailevî ve zümrevî hiçbir imtiyaz tanımıyan Teşkilâjı esasiye kanunumuzun tek safta topladığı bütün vatandaşların can ve mal emniyetleri Cumhuriyet kanunlarmın zamânı altmdadır. Herşeyden evvel size Türk Cumhuriyetinin adaletini ve Türk inkılâbının esas kaynağı olan C. H . Partisinin 6 numdesini getiriyorum. Bütün vatandaşlar her türlü endişe ve düşmanca propagandalardan azade olarak müsterih ve Cumhuriyet havasını emerek işlerine, güçlerinc devam edeceklerdir. Hataylı vatandalşann bilâistisna ve herhangi bir sekilde olursa olsun fikren, bedenen ıstıraba düşmelerine asla meydan verilmiyecektir. Bütün Hataylı vatandaşlar bilmelidirler ki, Cumhuriyet kanunlarınm icablarma uymak demek hür ve mes'ud bir hayata uymak demektir. Her kuvvetin ve her zaferin yeğâne kaynağı olan Türkiye B. M. Meclisi ve onun kanunları, vatandaşların haklan, mal ve can masuniyetleri için en saglam ve güvenilecek başlıca teminattır. Hataylı vatandaşları Cumhuriyet kanunIarının bütün icablarma kendilerini uy durmağa davet edre ve sözüme nihayet verirken Hatay vilâyetinin kurtulduğu nu ve Hatay Valisi olarak işe başladığımı ve mesaimi vatandaşların refah ve saadetine hasredeceğimi beyanla kahraman Hatay halkmı hürmetle selâmlarım. Hatay zaferi hepinize kutlu olsun.» IBaştarafı 1 inci sahifede] Kışlanın Türk ordusuna teslim edilme merasiminde bir kıt'a Fransız ve bir kıt'a indirilirken Marseyyez, Türk bayrağı indirilirken Marseyyez, Türk bayrağı da çekilirken, İstiklâl marşı çalınacaktır. 23 temmuz pazar sabahı erkenden son Fransız askerleri de Hatayı terketmiş bulunacaklardır. Hatayın büyük şenlikleri, bayrak merasiminden sonra başlıyacaktır. Çok muhtesem bir program hazırlanmıştır. Hamıdiyenin merasimde bulunmak üzere îs tanbuldan hareket ettiği burada duyulunca, büyük sevinc vesilesi olmuştur. Bayram esnasmda bir tayyare filosu da Hatay semalarını süsliyecektir. Posta ve postacı Mektublar dünyanın her memleketinde hususî ve an'anevî vasıtalarla tevzi olunur Yazan: H. BİLGİÇ mevcud olan bu yaya posta tatarmın altına bir nakil vasıtası vermek düşünülduğü zaman, ılk akla gelen vasıta gene «adam» oldu. îspanyollar cenubî Amerikaya geldikleri zaman orada pek ganb bir posta usulü bulmuşlardı Muayyen mesafeler dahilinde, fasılalarla, posta menzıüeri vardı. Bu menzillerde, sırtı sağlam, bacakları kuvvetli birtakım insan hamallan, muayyen saatlerde posta tatarlarım bekliyorlardı. Posta tatarları, bir hamal sırtında o menzile gelınce, hamal, yükünü, büyük bir meharetle kendi sırtından nöbetçi hamahn sırtına naklediyor ve postacı, bu suretle avağını yere değdırmeden yoluna devam ediyordu. Maamafıh, hamal sırtmda postacı ; nakli usulü, yalnız cenubî Amer kaya münhasır kalmış bir hususiyettir. Başka memleketlerde, posta tatarına verijen naki! vasıtası beygirdir. Hindistan"postacılan da, nakil vasıtası bakımından garib bir hususiyet arzederler. Bunların altında bisiklet vardır. Fakat bildiğimiz nevıden, incecik tekerlekli, hafif bisiklet değil. En ârızaîı yollarda yürüyebilen ve bu anzalardan sakatlanmıyaî gayet sağlam ve kalın tahtadan bısikletler. Çok uzun zamandanberi Hindistanda kullanılan bu tahta büiklet, posta nakil vasıtalarının beygirden sonra, en iptidaisidir. Şimal memleketlerinin de. posta nakliyatında hayli dıkkate şayan hususiyetleri vardır. Meselâ Norveçte, posta dağıtan memurlar iki hafif koldan, iki tekerlekten ve iki uzun tahtadan ibaret ufak bir araba kullanırlar. Icabında bu tahtanın üstüne bir yolcu da bıner ve bacaklarını iki yana sallandırarak iki menzil arasında sehayat edebilir. Bu arada, Arkanjel ve Kamçakka'nm geyikler tarafmdan çekilerek hareket eden kızaklarını, bilhassa Kafkasyanın öküz arabalarını unutmamak lâzımdır. Öküz arabasının posta nakliye vasıtası olarak kujlanıldığı yerlerden biri de Brezilya^ dır. Tabiatin haşin çehresini sık sık gösterdiği memleketlerde postacılık her y r d e n daha güçtür. Deresi, nehri, irmağı bol mıntakalarda posta dağıtmak için, seyyar postacının herşeyden evvel iyi bir yüzücü olması şarttır. 1 Şükrü Sökmensüerin İ&kenderun istasyonunda istikbali Bundan yüz elli sene evveline, gelinceye kadar, Paristeki Seine nehrini ^ m e k mecburiyetinde bulunan postacılar, nehir kıyısında bulundurulan hususî bir kayığa biner, kendıleri kürek çekmek suretile karşıdan karşıya geçer, mektub taşırlardı. Meselâ Hindistanda, ne kayığı ne de köprüsü bulunan övle mıntakalar vardır ran seyyar posta tatarları vasıtasile tevziki, postacı, buralarda, yoluna cıkan nehat yapıyorlardı. ri veya irmağı yüzerek geçmek mecburiÇinli posta tatarlan da, tıpkı Japonlar yetindedir. gibi dere tepe kosarak mektub tasırlar. Bu posta memuru, esasen, basl'basına Bir elde fener, ötekinde çmgıraklı bir şem bir postane gibidir. Sırtmda taşıdığı possiye taşıyan Çin posta tatarlan, mektublan sırtlanna bağladıkları bir bez torba ta çantalarından başka, yanısıra bir de da naklederler. Bunlar, en kuvvetli ve en posta kutusu nakleder. Yolda kendısine cesur adamlar arasmdan seçilir. Çünki tesadüf edenler, mektublarını bu kut*>a posta tatarı olmak isteyenlerde iki türlü atabilirler. Aynca, bir çantası daha varmeziyet aranır. Durmadan uzun mesafe dır ki içinde tabağmı, çanağını ve yiyeceler aşmağa mütehammil olacak derecede ğini taşır. Bütün bir gün sabah^an akşakuvvetli bir bünye; geceleri hırsızdan ve ma kadar yol yürüdüğü halde, bir tek inhayaletten korkmıyan sağlam bir yürek. sana tesadüf etmediği ekser'va vakidir. Elinde, tıpkı Japon postacısı g'bi bir çmBu ikinci mezivet, valnız Cinlilerin agırak taşıyan Hnidli postacı, hem mekradığı bir şeydir. Bunda âmil, alelumum tub sahiblerini haberdar etmek, hem de Çinlinin cin, peri ve hayalet karşısında yolu üstündeki yılanları, ürkütmek için, duyduğu korkudur. Eğer posta tatarlığıdurmadan bu çmgırağı sallar. na talib olan Çinli, hayaletlerden korkan Yazın, nehirlerden geçmek için sümbir adamsa, gece karanlığmda, ıssız vererden gecerken en ufak bir gürüUü duy mettedarik de olsa vesait bulan Hindli sa sırtından çantasmı nrlatıp kaçacağı posacı, kışın, sularm askın zamanında, yüzmek mecburiyetindedir. O zaman, ya muhakkaktır. Cinliler, bu ise talib olanlan garib bir nı sıra bir cift de tulum taşır. Sırtındaki imtihana tâbi tutarlar. Talibi, favan'ndan i;ükün asırlığından, dolayı, s'.'yun vüzüniki uzun ipe bağlı iki torba sa'lanan bir de durabilmek için bu tulumlan kullanodaya kaüatırlar. Adam, bu iki torbanın maktan baska caresi yoktur. Hatay Valisi Antakyada halkın coşkun tezahuratma mukabele ediyor [Sureti mahsusada giden fotografçımıztn gönderdiği bu resimler Antakyadan otomobille Adanaya, oradan tayyare ile İstanbula gelmiştir] arasında durarak, torbalara kuvvetli yum ruklar indirmeSe ve avni zamanda, hv torbaların kendisine caro"iasına meydar vermemese mecburdur. Bu torbilar, sece karanlığında vold* tesadüf edilen dü?manlan temsil eder. E^er bu iki torbadan biri posta tatarı namzedine bir tek d*f» çarparsa, adamın bu ise ehü olmadığ] anla«ılır ve vazifeve alınmaz. Bugün, vukarıda da sövlecüsimiz gi; Cumhuriyet Hataya giden bi, muhtelif memleketlerde nÜTiunes hususî muhabırimiz Mekki Said, Vali Şükrü Sökmensüerin Antakyadaki nutuktur. Ajans bu nutku bir gün sonra Turizm otelinde irad ettiği nutku telefon verdiği için, biz dün Antakvada Turizm la bildirmis, biz de dünkü nüshamızda otelinde irad edilen nutku, Beylan nutkun dercetmiştik. Bugün neşrettiğımiz nutuk, dan evvel dercetmiş olduk. Bir yanlışlığa Valinin, Antakyaya varmadan, Beylanda mahal vermemek için bu vaziyeti tavzih şüheda abidesi önünde söylemiş olduğu etmeği lüzumlu görüyoruz. Yüzerek yol alan postacılara Peru'da da 'tesadüf edilir. Fakat bunlar, bir nevi bahk gibidir. Yollar, balta s'.rmemis ormanlarla dolu olduğu icin yüzmek orada bir istisna değil, umumî kaidedir. Yani, postacının normal volu orada, sudur. Yal nız, selâle veya siddetli akınt'va tesadüf ettikce sudan cıkar, sonra tekrar yüzrneğe devam eder. Çindeki postacılann da yüzücü sınıfı vardır. Yalnız, bunlar yüzmez, gayet hafif ve gayet ufak bir kavığa binerek sudan geçerler. Kayığın küçüklüğü o derededir ki, postacı, içinde ancak sırtüstü yatabilir. Bir nevi sabih tabuttan farksız olan bu teknede, kürek vazifesini postacının ayakları yapar. H. BtLGÎÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: