19 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 tkincikânun 1940 CUMHURlYET 3 SON HABER ( Maarif davamız: 12 ) Karol çukuru Rumanya, Sovyet ve Macar hududlarından Karadenize kadar, muazzam bir müdafaa hattı vücude getirdi Londra 18 (a.a.) Buradaki Rumanyablar mehafilinde Rumanyayı şarktan ve ya garbdan gelecek taarruzlara karşı masun bir hale sokmak için Rumanyada mükemmel bir çukur, tankö tuzakları ve tabyeler şebekesi inşa edilmiş olduğu beyan edilmektedir. Bu müdafaa hattı, hemen hemen tamamile ikmal edilmiş olup «Karol çukuru» ismilc yâdedilmektedir. Bu müdafaa hattı, Macar hududunda Rukovine'e kadar uzamakta ve Rusyayı Besarabyadan ayıran hududu takib et mektedir. Kral Karol'un şahsî emri üzerine köylülerle askerler, inşasına Münih itilâflannın ferdasında başlanılmış olan bu hattın vücude getirilmesi için yüzlerce kilometro uzanan mebafede çalışmışlardır. Kral Klrol, Kişnef'te aöylemiş olduğu nutukta «Rumanya, her türlü taarruza canlı bir duvar gibi mukavemet edecek tir.» demek suretile bu sisteme telmih etmiştir. Bu sistemin mühim olan mümeyyiz vasfı şudur: Çukurlar, Karpatlardan inen bütün nehir şebekelerine bağlıdır ve bînnetice derhal su altında bırakılabilecek tir YAZIKLAR OLSUN! Hulâsa ve netice Yazan: P e y a m i Safal nin çığlığı. Bir çocuk babasının ve üç muallimin gönderdikleri mektublar ve vesikalar.) Maarif Vekilliği, sistemsizlik ve idaresizlik yüzünden, bütün tedbirleıini mektebler açılmadan değil, ancak şikâyet mevzuu peyda olunca yumurta kapıya geldikten sonra sene ortasında almıştır: «Kemiyet ve keyfiyet» yazımız üzerine, sene ortasında İstanbul liselerinden birine emir verilerek son sınıfta bir şube daha açılmıştır; ancak lsmail Habibin yanlış kitab tenkidi üzerine mekteb kitablarının tetkikına gene sene ortasında! başlanmıştır; Millî Şef Malatya lisesini şereflendirdikten ve mekteb idaresini azarladıktan sonra, tedris aletlerinin kullanılması için mekteblere tamim gönderılmiştir ilâh... 6. Tedrisat bozuktur. (Altıncı makale. Şehadetler ve vesikalar: Tunceli meb'usu Sami Erkmenin, lzmir meb'usu Namı İlkerin, Bursa meb'usu Nevzad Ayasın beyanatı. Bir muallimin mektubu.) Geçen sene, ayni gün, Mecliste Diyarbakır mebusu General Kâzım Sevüktekin sormuştu: «Harb sanayiinin terakki ettiği şu za manda ve memleket müdafaasında hizmetlerinin lüzumuna kani olduğum makine, elektrik, motör ve telsiz mütehassısları gibi fen adamları yetiştirecek fen mektebleri açılması için bir teşebbüsünüz var mıdır?» Maarif Vekili de şu cevabı vermişti: «Bu mevzuda Maarif Vekilliği bütün hassasiyetile çahşmaktadır. Suallerinin cevabını bir Technichehohschule, yani bir Polytechnique yapacağız şeklinde vermeliyim. Bu hususta Genel Kurmayla, şahsan Millî Müdafaa Vekili arkadaşımla münasebetteyiz. Proje hazırlanmış ve vazife alacakların bir kısmı da Avnıpaya gönderilmiştir. llk fırsatta bu müesseseyi kuracağız.» Hâlâ Avrupadaki tetkikat bitmedi mi? Avrupa harbi sonuna geldikten sonra mı bu mekteb açılacak? Yeni vakit rejiminin de mekteblerde tedrisat ve çocukların sıhhatini nasıl bozduğunu (Cumhuriyet, Tan, Son Posta, tkdam) gazeteleri yazıp durdular. (Birkaç gün evvel Son Postada çıkan mütehassıs bir fen adamının makalesi de bu rejimin bütün zararlarını ilmî delillerle ortaya koyuyordu.) 7. Terim davası hâlâ sürüncemededir. (Yedinci makale. Şehadetler ve vesikalar: Bitlis meb'u'U Süreyya Örge Evr*m«» beyanatı. Bir muallimin ve iki çocuk babasının me.ktubu.) Yalnız Maarifin değil, insan düşüncesinin temeli olan bu dava da hâlâ (tetkikat!) safhasındadır, ne vakit, hele nasıl biteceğini bilen yoktur. 8. tstanbul Üniversitesi ne mektebe, ne de üniversiteye benzer. (Sekizinci, dokuzuncu ve on birinci makale. Şehadetler ve vesikalar: Konya meb'usu Fuad Gökbudağın beyanatı. İki profesörün, bir maarifçinin, bir Üniversitelinin ve Üniversitenin yeni mezunlanndan doktor Ihsan Unanerin mektublan ve ifadeleri.) Maarif Vekilliği tstanbul Üniversitesini ıslaha değil, tetkika bile lüzum görmüyor. 9. Okullarda sağlığın ihmali ve perakendc mevzular. (Dokuzuncu makale. Şehadetler ve vesikalar: Rize meb'usu doktor Saim Ali Dilemrenin, Karahisar meb'usu Berç Türkerin beyanatı. Bir profesörün ve bir öğretmenin mektubu.) Bu mevzuda da Maarif Vekâletinin, davayı kökünden kavradığım belirten bir teşebbüsünü göremiyoruz. 10. Köy okulları perişandır. Bunların beş smıfa çıkanlması öğretmenleri de, çocuklan da büsbütün zarara sokmuştur. (Şehadetler ve vesikalar: Dört köy öğretmeninin mektubu.) 11. Gene perakende mevzular: Bazı mektebler hocasızdır, kimi yerde imtihanlar yanlış yapılır, yeni ihdas edilen not sistemi bozuktur ve tatbikına imkân yoktur, bazı mekteblerde çocuklar mezar taşları üstünde yemek yerler, mekteb kitablarında Tirih kurumunun \e Talim ve Terbiye heyetinin yaptığı yanlışlar öğretmenlere tashih ettirilmek isteniyor, hemen bütün mekteb kitabları yanlış ve berbaddır lâh.... (Şehadetler ve vesikalar: tki çocuk babası, bütün bir semt halkı ve birçok öğretmenler tarafından gönderilen mektublar ve vesikalar.) 1 2. Netice Cumhuriyet inkılâbından sonra, esaslı kanunlan, teşkilâtı, bünyesi ve ruhu değişmeyen tek müessese, Maarif Vekâletidir. Esaslı kanunlan değişmemiştir, çünkü Büyük Millet Meclisinde Bursa meb'usu, büyük maarifçi ve mütefekkir Nevzad Ayasın da izah ettiği gibi, «maarif işlerimize aid hükümleri derli toplu ihtiva etmek üzere gösterilebilecek başlıca vesika 1286 tarihli Maarifi Umumiye nizamnamesidir.» Tam yetmiş senedenberi, bugüne kadar (1870 1940) maarif sistemimizi bütün şümulile içine alan bir kanun yapılmamıştır. Herşeyden önce bu ispat eder ki bir maarif sistemimiz yoktur ve olmadığı için de böyle bir kanun yapılmış değildir. Meşrutiyette çıkanlan «Tedrisatı iptidaiye» ve «Idarei umumiyei vilâyat» kanunlan da muvakkatti ve Meclisi Meb'usandan geçmemişti. Büyük Millet Meclisinde, sekiz ay evvel bu noktayı izah eden Nevzad Ayas, Meşrutiyettenberi Türk maarifinin yaptığı sistemsiz ve dağınık hamleleri sayarak demişti ki: «Artlk bu uzun tecrübelerin ifadelerini bir araya getirerek bir tertib yapmak zamanı çoktan gelmiştir. Bu mazhariyetin herhalde Cumhuriyet devrine nasib olması lâzımdır. Bu tertibden de Maarif Vekâletimizin takib edeceği bir sistem doğmuş olur. Bu sistem umumi bir ka nunla ifade edilmelidir.» Hani o sistem ve umumî kanun? Maarif Vekâletinin teşkilâtı, bünyesi ve ruhu da değişmemıştir. Tıpkı yıkılan Osmanlı lmparatorluğunun Maarif Nezaretinde old»ğu gibi, bütün talimatname, program, tedris. terbiye, teftiş, idare işleri üç şube müdürile, eski mahalle heyeti ihtiyariyeleri kadar bile salâhiyetleri olmayan, fakat onlar kadar mahdud bir talim ve terbiye heyetinin, daha doğrusu hepsinin mutlak âmiri mevkiinde bulunan Vekilin emrinde, son derece iptidaî bir mekanızmaya bağlıdır. Bu davanın garb memleketlerinde, meselâ Fransada nasıl halledildiğini bu serinin ilk makalesinde anlattım. Maarif bünyesini tepeden tırnağa kadar çürük içinde bırakan zihniyetin ve klik hareketlerinin önüne geçilmek için başka hiç çare yoktur. Çünkü Vekil değişmekle Vekâlet değişmez ve bu bozuk ınekanizmanın başına kimi getirirseniz getiriniz, alacağınız neticede bir tekâmül zerresi bulamazsınız. Hele yeni gelen Vekil bu işi hiç kavrayamamışsa alacağınız netice ters olur: Bugünkü gibi. IHEM NALINA MIH1NA Alman ordusunun bir zaafı I Demir muhaftzlar tahliye edildi Bükreş 18 (a.a.) Reuter bildiriyor: «Demir Muhafız» teşkilâtının temerküz kampmda bulunan 121 azası serbest bırakılmıştır. Verilen malumata göre, bu karar hedefi millî tesanüdün takviyesi olan rönesans cephesi kabinesinin tadili üzerine veril • miştir. Milli petrol komUyonu Bükreş 18 (a.a.) Rumanya hüku meti, millî bir petrol komisyonu ihdasına karar vermiştir. Bu komisyonun res>mî ceridede intişar etmiş olan bir kararnamede tarif edilmiş olan vazifesi, petrol sanayiinin kontrolunu ve tanzimini temin etmek, petrol istihsal ve tasfiyesini idare etmek, ordunun ihtiyacatını temin eylemek, istihsalâtı artırmak ve bilhassa devletin menafiine muvafık olarak satışı ve ihracatı tanzim eylemektir. .„ nınıııuıııunılllllUUIIIIIIIIIIlllllilllllllllllllUI>llllllllllllılııınımıt,ıımU Fransada Bir infilâk 1. Maarifte istikrar ve sistem yoktur. (Birinci makale. Şehadetler ve vesikalar: lzmir meb'usu Şehime Yunusun, Bursa meb'usu Nevzad Ayasın, Tokad meb'usu Hasib Ahmedin beyanatı. Bir rhekteb müdürünün ve bir muallimin ifadeleri.) Geçen sene Maarif bütçesi müzakere edilirken meb'uslar tarafından bu mevzuda yapılan tenkidlere Vekil Hasan Âli Yücel şu cevabı vermişti: «Bir arkadaşım da maarif işlerinin sistemli olmak lâzım geldiğini söylediler. Söze başlarken de arzettiğim gibi bir araştırma devresinden geçtiğimiz için bir takım iktibaslar, iktitaflar yapılmıştır. Fakat bu demek bizim kendimize mahsus bir maarif sistemimiz yok demek değildir. Temmuzda toplanacak olan Maarif Şurasma böyle bir mesele mevzuu takdim edeceğim. O vesile ile efkârıumumiyeye de bu, verilmiş, takdim edilmiş olacaktır.» Maarif Vekilinin bu cevabında anlaşılmaz bir tezad vardı: Bizim kendimize mahsus bir maarif sistemimiz yok denemezse Maarif Şurasma neden böyle bir mesele mevzuu vermeğe lüzum görüyordu? Demek bizim kendimize mahsus bir maarif sistemimiz varsa bile yok denecek kadar ıslaha muhtacdı. Fakat Maarif Şurasma böyle bir mesele mevzuu da verilmedi ve efkârıumumiye nin de bundan haberi olmadı. Maarif Vekili Büyük Millet Meclisi önündeki vadini tutmamıştır. lman kumandanlığı 1 20 küsur tümen tahmin edilen Alman ordusunun 70 tümenini, Belçika ve 1 8 fırkasmı Holanda hududlarına tahşid etmiş. 88 tümenin buralara niçin toplandığını çok geçmeden anlayacağız. Elğer, Almanlar, Holanda ve Belçikaya taarruz ederlerse, karşılarında bu iki devletin ordularından başka Fransız ve lngiliz ordularım da bulacaklardır. Müttefık orduların mahdud bir kısmı, Majino hattının içinde ve gerisinde, buradan yapı lacak bir Alman taarruzunu karşılamıya memuıdur. Fransız ve İngiliz ordularının büyük kısımları ise, Alman ordusunun asıl taarruzunu karşılamak üzere, bir sevkulceyş ihtiyatı vaziyetınde şimdi moda olan bir Fransız tabirile söyliyelim Fransanın bir tarafında, daha doğrusu, birkaç tarafında emre amadedirler. Alnian taarruz istikameti taayyün edince, bu kuvvetlerin o taarruzu önlemek üzere, hemen harekete geçeceklerı mu hakkaktır. Bu takdirde, büyük meydan muharebeleri olması ihtimali çok kuvvetlidir. Hareket harbinde ise, Fransız ordusile şimdi Fransada bulunmakta olan ücretli askerlerden mürekkeb İngiliz muvazzaf ordusunun, Almanlara üstün ta raflan vardır. Bu üstünlüklerden İngiliz lere aid olanı, İngiliz askerlerinin 2 ilâ 7 sene silâh altında sıkı bir talim ve terbiye görmüş, profesyonel erlerden mürekkeb olmasıdır. Sonra, bu ordu, dünyanın en ziyade motörleşmiş ve makineleşmiş ordusudur. Bu sebebden hareket kabiliyeti çok büyüktür. Fransız ordusunun üstünlüğü, mütecanis olmasından, mükemmel zabit kadrolarına ve k.iTiir.N V •vc*'' ''* •• ^ ı lunmasınciaiı aerı gı.l>>o.. ^v.ıa rnu^^u.. Alman ordusu, evvelce de müteaddid defslar yazdığım gibi, zabit bakımmdan gerek kemiyet gerek keyfiyet itibarıle matlub dereceyi elde etmeğe vakit bulamamıştır. Hitler'in ordusile Kayzerin ordusu arasında bir mukayese yaparsak şu neticelere varınz. 1939 eylulünde, muvazzaf Alman ordusunun 900,000 mevcudunu sevk ve idare için 2 0 2 3 bin zabit vardı. 1914 te ise 678,000 mevcudu 31,000 zabit idare ediyordu. 1914 ağustosunda 19 ere I subay düşerken 1939 eylulünde 53 nefere I zabit düjüyordu. Dört buçuk ayda vaziyet esaslı surette değişmemiştir. Yeni yetişen zabitler, Lehistandaki zayiatı telâfi edebilmiştir. Erbaşlara yani küçük zabitlere gelince, 1914 te 94,500 erbaş varken şimdi takriben I 30,000 küçük zabit vardır. Fakat ordu mevcudu arttığı için erbaş ve er nispetı aynıdır. 6 nerere 1 küçük zabit düşmektedir. Keyfiyet itibarile de arada farklar vardır. Muvazzaf erbaşların iyi yetiştirilmiş olmasma mukabil muvazzaf zabitler 1914 tekiler kadar iyi yetiştirilmemişlerdir. 1935 tenberi Alman zabitlerinin asıl zabit tahsil ve terbiyesi yalnız 1 1 ay sürmektedir. Fransada ise bir topçu veya tank zabiti 4 sene tahsil görmektedir. Almanlar, gittikçe artan ordularına zabit yetiştirmek için tahsil müddetini pek kısa tutmıya mecbur olmuşlardır. Tahsil müddetinin bir kısmını da mecburî iş hizmetinde toprak kazmakla geçirmişlerdir. Askerî heyete girecek Londrada beş kişi öldü, ecnebiler için hükümler birkaç memur yaralandı Paris 18 (a.a.) Resmî Ceridede intişar etmiş olan bir kararname, kendilerine iltica hakkı bahşedilmiş olup 20 ile 48 yaş arasında bulunan bütün erkeklerin sulh zamanında dahi kanun tarafından tayin edilmiş olan şerait dahilinde asker kaydı servisleri tarafından celbedilecek olan hizmetleri ifa etmekleri lüzumunu natık bulunmaktadır. Londra 18 (a.a.) Bu sabah saat 10.45 te Londranın şimal mahallesi civarlarında avni zamanda iki şiddetli infilâk vuku bulmuştur. Civar binalann camları kırılmış ve duman birkaç dakika etrafj sarmıştır. infilâk uzak mesafelerden duyulmuştur. ölenler ve yaralananlar vardır. Hasar henüz tespit edilmemiştir. İnfilâk bir fabrikada vuku bulmuştur. Ecnebilerin vaziyeti Paris 18 (a.a.) Yeni bir kararname, bir Fransız veya yerli askerî heyete girmek istiyen ecnebiler için Fransada 5 sene ikamet etmiş olmanın kâfi olduğu esasını vazetmektedir. Evvelce bu müddet, 10 sene idi. Maamafih bu ecnebiler, aşa. ğıdaki şartlardan hiç olmazsa birini yerine getirmekle mükelleftir: 1 Asgarî 18 ve azamî 35 yaşında olmak, 2 Bir Fransız kadınile evlenmiş ve yahut bir Fransız çocuğu olan kadınla izdivaç etmiş olmak, 3 Fransız ordusunda hizmet eden veya evvelce hizmet etmiş bulunan bir çocuğu olmak, 4 Bir Fransız orta veya yüksek mektebinden bir Fransız diploması almış olmak, 5 Bilhassa ekmekçi, marangoz, makinist, kasab ve saire gibi işlerde ihtisası bulunmak... ölenler ve yaralananlar Londra 18 (a.a.) Mühimat Nezareti, Londçanıin şimalinde vuku bulan infilâk hakkında bir tebliğ neşretmiştir. Infilâkta beş kişi ölmüş, bazı memurlar yaralanmışlardır. Bunların ekserisinin yaralan hafiftir. Tahkikata başlanmıştır. tzmir 18 (a.a.) İhtikârla mücadele komisyonu dün Valinin riyasetinde top. lanarak bazı şikâyetleri tetkik etmiş Ve 20 parahk küçük kartvizit zarflarını 1 kuruşa sattığı tespit edilen Yavuz kütübhanesini üç gün müddetle kapatmıştır. Izmirde kapatılan ticarethane 2. Kemiyet ve keyfiyet muvazenesi yoktur. (Ikinci makale. Şehadetler ve vesikalar: Kastamonu meb'usu Hacer Diclenin, Tokad meb'usu Hasib Ahmedin, Bursa meb'usu Nevzad Ayasın, Izmir meb'usu Nami llkerin beyanatı. Tevfik Araradın eseri. İki muallimin mektubu.) Geçen sene, ayni gün, Mecliste yapılan tenkidlere Maarif Vekili şu cevabı verdi: «Elbette iki milyon çocuk varken ancak yedi yüz binini okutursam mustarib olacağım. Bu rakamı hiç olmazsa bir milyon yedi yüz bin yapmak benim emelimdir. Ama bu, sade rakamla kalacak değildir. Rakamın taalluk ettiği insanları yetiştirmek de mevzuubahistir. Bu itibarla ke • miyet ve keyfiyet muvazenesini beraberce nazarı dikkate almak muvaffakiyet için bir vesile olabilir.» Maarif Vekili Büyük Millet Meclisi önündeki bu sözünü de tutmamış ve kemiyetle keyfiyet arasındaki muvazeneyi bulamamıştır. Kırk kişiden fazla talebesi olmamak lâzım gelen birçok sınıflarda bugün yüzden fazla talebe vardır. 3. Ahlâk terbiyesi ve disiplin bozuktur. (Üçüncü makale. Şehadetler ve vesikalar: tstanbul meb'usu Ali Kâmi Akyüzün beyanatı. Tevfik Araradın kitabı. Bir muallim mektubu.) Geçen sene, ayni gün, Mecliste Maarif Vekilinin verdiği cevab da şu: «Çocuklanmız terbiyelidir, ahlâklıdır. Düşünün eski idareleri, her sınıfın başmda izbandud gibi bir mubassır, bütün mektebde azamî 200 250 talebe. 3 tane muavin, bir müdür. Mubassırların başında bir sermubassır. Buna rağmen o günün vak'alannı, bir de bugünü düşü nün. Mekteblerde 1500 2000 3000 talebe. Bir müdür, üç muavin. Mubassır yok. Bu talebelerin hangi ahlâksızlığı, hangi terbiyesizliği vardır?» Bu sözleri söyleyen Maarif Vekili de, onu dinleyen Büyük Millet Meclisi azaları da, siz de, ben de hep o izbandud gibi mubassırların terbiyesini aldıkl Habuki Maarif Vekili Mecliste bu beyanatta bulunurken, kanunun gazetelere yazılmasını yasak ettiği mekteb vak'aları devam ediyordu. (Kanun bizi misal zikretmekten menediyor.) Hem de, mademki «çocuklanmız terbiyelidir, ahlâkhdır> ahlâk terbiyesine ne lüzum var, değil mi? Çocuklarımız değil, dünyanm hiçbir çocuğu, aslında ne terbiyeli, ne de ahlâklıdır. Ona ahlâk terbiyesini aile, mekteb ve cemiyet verir. Bir Maarif Vekili, idaresi altında bulunan bir milyon çocuğu, ahlâklı değil, ahlâk terbiyesi her an ıslaha muhtac telâkki ederek işe başlamağa ve çalışmağa mecburdur. 4. Muallimlerin hali berbaddır. (Dördüncü makale. Şehadetler ve vesikalar: Tokad meb'usu Hasib Ahmedin, Karahisar meb'usu Berç Türkerin beyanatı. Beş muallimin gönderdiği mektublar ve vesikalar.) Geçen sene, ayni gün, Maarif Vekili muhasebei hu?usiyelerden maaş alan muallimler hakkında şunları söylemiştir: «1leri memleketlerde, hatta küçük komşu memleketlerde ilk tahsilini yalnız vilâyetlerin bütçesile idare eden hiçbir memleket kalmamıştır. Başvekilimizden rica ettim. Başvekâlet Müsteşarının reisliğinde, Dahiliye Müsteşarı, Idarei Mahalliyeler müdürü, bizim llk Tedrisat müdürümüz, Maliyeden biı murahhas ve Zi raatten bir mütehassıs olmak üzere bir komisyon teşkil ettik. Bu mevzu üzerinde hükumetçe tetkikat yapmaktayız.» Ne bitmez, tükenmez tetkikat 1 Bu Maarif Vekili iş başına geleli tam bir sene oldu, hâlâ tetkikat devam ediyor: AylaTca maaş alamayan ilkmekteb hocaları açlıktan, soğuktan, borcdan, harcdan kıvranıyorlar, hâlâ tetkikat! Mekteb kitabları, terimler berbad, hâlâ tetkikat! Kaldı ki muallimlerin derdi yalnız muhasebei hususiye illetinden de ibaret değil, daha neler, neler, neler var ki onların tetkikına bile lüzum görülmüyor. 5. Maarifte ve mekteblerde idare keşmekeşi vardır. (Beşinci ve onuncu makale. Şehadetler ve vesikalar: Millî Şefimiz lsmet Inönünün Malatya lisesindeki beyanatı. Diyarbakır meb'usu Ibrahim Tali Öngörenin, Balıkesir meb'usu Yahya Sezai Uzayın beyanatı. «Genclik» gazetesi Hasan Âli Yücel Maarif Vekâletine geleli tam bir sene oldu. Bu bir sene içinde, Maarif Vekili, Büyük Millet Meclisine vadettiği işlerden, mahud vakit rejimi müstesna, hiçbirini yapamamıştır. Sayahm: Sistem meselesine aid mesai mevzuunu şuraya ve efkârıumumiyeye bildireceğini vadetmiştir, böyle birşeyden haberimiz yok. Muhasebei hususiyeler meselesinden de haberimiz yok. Ankarada umumî bir kütübhane yapılmağa başlanacağım vadetmiştir, bunun neticesinden de haberimiz yok. Liselerdeki izdihama mâni olacağmı vadetmiştir, halbuki bu izdiham, eskisinden beşbeter, artmıştır. Gramer kitablan için müsabaka açıldığını ve bu meselenin de halledileceğini vadetmiştir, mekteblerde hâlâ gramerden de eser yoktur. Polytechnique mektebi de tstanbulun asma köprülerine benzer hayallerin kataloğundan dışarı çıkamamıştır ve Üniversite kitablarını belki yüzde on, fakat muhakkak ki yüzde yetmiş beş eksiğine hazırlatacağını vadeden Vekil, Rektörün Cumhuriyete verdiği rakamlarda da görüldüğü gibi, işaret ettiği nispete hiç yaklaşamamıştır. Bu. vaid kısmı. Maarif Vekâleti, on bir makale içinde saymakla tüketemediğim ihtiyaclann çoğunu tetkika bile yanaşmamış, yanaştıklarinı da tetkik aafhasınrlan Kâlâ Lnrfaramamıştır. Bu safhanın içinde kapanıp kalan o kadar çok iş var ki Maarif Vekâletine «tetkik vekâleti» de diyebilirsiniz! Yıllardanberi orada en canlı aksiyon düsturu şudur: «Bu meseleyi tetkik ediyo ruz.» Maarif Vekâletinin bir senedenberi yapabildiği müspet işlerin hepsi yanlıştır: Mahud vakit cetvellen, muallimlerin talebelerden evvel sınıfa girmeleri. not sistemi, muallimlerin baremi, köy okullannın beş sınıfa çıkanlması v.s. Bütün bunlan Büyük Millet Meclisindeki, Üniversitedeki, lise, orta, ilk okullardaki meb'us, profesör, öğretmen şahîd ve delillerile, çocuk babalarının ifadelerıle ortaya koydum; prensipe aid çarelerini göstermeğe çalıştım. Pedagojiye aid teferruata giremezdim. Çünkü müstakbel yazılanmda maarif mevzuuna bitmiş gözile bakacak değilim. Bu seri kapanıyor, fakat maarif davasınm sonu yoktur. Yazı hayatıma başladığım gündenberi üstüne düştüğüm ve ömrüm oldukça da gözümü üstünden ayırmak istemediğim memleket davaiannın başında maarif geliyor. Son hükmüm şu: Türk maarifi, tmparatorlu ğun inkıraz bünyesi içindedir ve Türk inkılâbını idrak etmeğe doğru, sistemli ve şuurlu, tek adım atmış değildir. Yazıklar olsunl Vilâyet umumî kâtiblikleri Ankara 18 (Telefonal) Vilâyetlerdeki teşkilât hakkında Dahiliye Vekâle tince hazırlanan kanun lâyihası Meclis dahiliye encümeninde tetkik edilmekte. dir. Bu lâyiha ile mektubçuluğun unvanı da (Vilâyet umumî kâtibliği) ne tahvil edilmektedir. Vilâyet umumî kâtibliği vilâyetin yazı işleri, evTak, idare heyeti ve sefeTberlik bürolarından ve daire levazım şefliğinden mürekkeb olacaktır. Umumî kâtib bürolann mes'ul âmiridir. Vekâle tin vilâyetlerdeki teşkilât, vilâyet merkez. lerinde valilik, vali muavinliği (bulunan yerlerde), mensub idare heyeti azalıklan (bulunan yerlerde), vilâyet umumî kâtibliği, nüfus müdürlüğü, hukuk işlen müdürlüğü, kendi kanunlarile müteşekkil vilâyet emniyet ve âmirlikleri ve jandarma komutanlıklanndan terekküb ede cektir. Tadil edilen nizamnameler Ankara 18 (Telefonla) Yumurta, çekirdeksiz kunıüzüm, palamut ve fın dık ihracatının murakabesine dair olan nizamnamelerin bail maddeleri değişti rildi. Macaristanda millî müdafaa tedbirleri Budapeşte 18 (a.a.) Dahiliye NaZin, bir emirname neşretmiştir. Bu emirnameye nazaran on iki ile yetmiş yaş arasındaki bütün Macarlarla millî müdafaa ihtiyacatile alâkadar işlerde ihtisası bulunan 16 ilâ 50 yaşındaki Macar kadın lan ve tabüyetleri meşkuk olan kimseler, îngiltere, Türk tütünü alıyor Salâhiyettar makamata müracaat ede Londra 18 (a.a.) Îngiltere hüku ceklerdir. Bu emirname, bilhassa sevkul meti, gayrimuayyen bir müddet için Aceyş gayeleri takib etmektedir. merika tütünü ithalinden vazgeçmeğe karar vermiştir. Ingiliz tütün Bir barut f abrikasında infilâk selerinde iki buçuk senelik sanayi müesseverjinya tütün Gibstown 18 (a.a.) Buradaki ba stoku vardır. Fakat yüzde on veya on beş rut fabrikası 6000 litre nitrogliserinin in nispetînde Türk ve Yunan tütününün verfilâkı üzerine harab olmuştur. jinya tütününe kanştınlacağı hemen heİnf ilâk 20 mil muhitini sarsmıştır. 15 men muhakkak gibidir. mil mesafedeki Filadelfia mahallelerinde lktısadî Harb Nazırı Cross Avam kacamlar kırılmıştır. marasında söylemiş olduğu bir nutukta llk haberlere göre iki amele ölmüştüı. Türkiyeye yapılmış olan ikrazın faizi oAmerikada kömürcülerin larak ithal edilecek olan Türk tütününün derhal satın alınacağını beyan etmiştir. grevi Bundan başka pek yakm bir istikbalde Nevyork 18 (a.a.) Hararet dere Yunan tütününün ithal edilmesi beklenilcesi sıfınn altında 1 1 olduğu bir sırada mektcdir. kömür kamyonculan, ücretlerinin artınlîngilterenin ticaret mamasını protesto etmek maksadile grev münasebatı ilân etmişlerdir. Evvelki gün 1222 kömür Londra 18 (a.a.) Harb Ekonomisi deposu, grev dolayısile kapılannı kapa tacaklannı hükumet memurlanna bildir Nazırı Cross Avam kamarasında yaptığı mişler ve halen kömür teslim etmek üze beyanatta 14 hükumetle girişilen ticaret re bulunan kamyonlann himaye edilme müzakerelerinin hissedilir derecede ilersini istemişlerdir. Bu andan itibaren her lediğini bildirmiştir. Şimdiye kadar Belçika, Isveç ve Izlankamyona motosiklete binmiş polis me da ile ticaret anlaşmaları neticelenmiştir. murlan refakat etmektedir. Norveç, Danimarka ve Holanda ile müFransız Ispanyol ticaret zakereler devam etmekte ve pek yakında neticsleneceği tahmin olunmaktadır. muahedesi imzalandı Madrid 18 (a.a.) Hariciye Nazırı Beigbeder ve Fransız sefiri, bugün ticarî bir itilâfname imza etmişlerdir. Bu iti lâfname, iki memlekel arasındaki mübadeleleri teshil etmeğe matuftur. Itilâfnamede 1940 senesi içinde mübadele edilebilecek lspanyol ve Fransız mahsulâtına aid bir liste vardır. Bir Fransız tspanyol komisyonu ihdas edilmiştir. Bu komisyon her üç ayda bir mübadele edilmiş mahsulâtın muvazenesini kontrol edecektir. İtilâfname. bu ayın yirmi ikisinde meriyet mevkiine girecek ve 1940 ilkkânu nun 31 ine kadar devam edecektir. Londra 18 (a.a.) Kânunuevvel 1939 da îngilterenin yaptığı ithalât ye kunu 86 milyon 582 bin Ingiliz lirasma baliğ olmuştur ki 1938 kânunuevveline nispetle 12 milyon 450 bin Ingiliz lirası fazladır. 1939 kânunuevveli ihracatına gelince bu da 40 milyon 169 bin Ingiliz lirasıdır ki 1938 kânunuevveline nispetle 1 milyon 70 bin Ingiîiz lirası fazladır. Ayni ay içinde tekrar ihrac edilen malların yekunu iki milyon 502 bin Ingiliz lirasıdır. 1938 kânunuevveline nispetle 2 milyon 277 bin Ingiliz liralık bir tenakus vatdır. Hulâsa edersek şu neticeye varınz: Alman ordusunda muvazzaf küçük zabitlerin sayısı kâfi, talim ve terbiyeleri iyidir. Alelâcele yetiştirilen muvazzaf zabitler, 1914 teki zabitlere nazaran, sayıca da, tahsilce de kifayetsizdirler. lhtiyat subaylan da, erbaşlan da, teknik kültür bakımından zayıftırlar. Fransız ordusile muvazzaf İngiliz or dusu, bilhassa zabitlerin kifayeti bakımından Almanlardan üstündürler. Büyük meydan muharebelerinde, ha reket harbinde ise zabitlerle kumanda heyetinin üstünlüğü muvaffakiyetin en mühim amillerinden biridir. PEYAMI SAFA Bu itibarla Almanlar, Belçika ve Ho BİTTİ landadan büyük bir taarruz yaptıkları takdirde, vukua gelecek meydan muharebelerinde, Fransız İngiliz ordulann dan daha iyi bir vaziyette bulunamıya lzmir 18 (a.a.) İki gündenberi ha caklardır. va adeta ılıklaşmıştır. Buna mukabil yağmur fasılalarla ve bazan çok şiddetli sağnaklar yaparak devam ediyor. Yağmurlar yalnız şehir ve civarında değil, mülhakatta da tesirini göstermektedir. Evvelki gün İlkmekteblerde okutulacak saikalı ve şiddetli bir sağnak esnasında yekitablar ni Foça nahiye müdürlüğü binasına düşen bir yıldırım nahiye müdürünü, köy bekAnkara, 18 (a.a.) Haber aldığımıçisini ve bir jandarmayı yaralamış, bina za göre, ilkokullarda önümüzdeki ders nın muhtelif kısımlarında yıkmtılar husu. yılından itibaren okutulacak «okuma kilüne sebebiyet vermiştir. tabları» için Maarif Vekilliğince açılmış Yağmur bazı köylerle münakalâtı ye olan müsabaka 31 birincikânun 1939 taniden kesmiştir. Evvelki gece tzmir, öde rihinde sona ermiş ve bu müsabakaya miş demiryolu üzerinde Kuşçu burnu ci muhtelif muallimler tarafından münferivarında seller, hatda bazı ârızalar yap . den veya gruplar halinde hazırlanma sumış ve tren Kuşçu burnu istasyonunda 6 retile 12 seri kitab gönderilmişıir. Talisaat kalmaya mecbur olmuştur. Telefon matnamesi mucibince bu kitabları tetkik muhaberatında da ârızalar vardır. etmek üzere Vekillikçe lsmail Hakkı Bal Izmirde yağmurlar tthalâtın inkişafı Mısırda müttefikler lehine tezahürat Kahire 18 (a.a.) Dün öğleden sonra Zaagarane sarayında, Veliahd Prens Mehmed Alinin, Fransa Mısır komitesile Îngiltere Mısır birliğinin himayelerinde parlak bir Fransız Ingiliz Mısır dostluk tezahürü yapılmıştır. Kral Faruk, kabul resmine bizzat işlirak etmiştir. Kabul resminde birçok yüksek askerî ve mülkî rical de bulunmuştur. Kralın saraya gelişinde ve gidişinde, askerî mızıka, Mısır Kraliyet marşile, Fransız, Ingiliz ve Türk marşlarını çal mıştır. tacıoğlunun başkanlığı altında Vekillik müfettişlerinden Necmeddin Halil Onan, Edebiyat Fakültesi doçentlerinden Sabri Esad Siyavuşgil ve Ankara Gazi eıkek ilkokulu başöğretmeni Mithat Mengüden teş kil edilen komisyon Maarif Vekili Husan Âli Yücelin huzurile ilk toplantısını yapmış ve çalışmalanna başlamıştır. Lehistanda pahalılık Paris 18 (a.a.) Gazeteler, bolşe vikler tarafından işgal edilmiş olan Po lonya arazisinde bilhassa Aleopl'de bugün bir kilo tereyağının 280 Fransız frankına, bir metre kumaşın 5000 franka ve bir çift fotinin 2000 franka satılmakta olduğunu yazmaktadırlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: