4 Temmuz 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

4 Temmuz 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 4 Temmuz 1940 Doğru değil mi? Tarihİ tefrika: 5 3 Siyasî icmal Balkanlar ve Yakınşark Yazan: ZİYA ŞAK1R Hazine menfaati böy le korunmamalıdır Aksarayda Ordu caddesinde Valide apartımanmda oturan kariimiz Muhiddin Himmetoğlu yazıyor: «Geçen gün bir yere telefon etmek icab etti. Aksaray Postanesine bir arkadaşımla beraber gittik. Numarayı çevirdim. Konuşmaya başladım. Konuştuğum zatı arkadaşun da tanıdığı için bir lâhza makineye uzanarak bir iki kelime de o söyledi. Mükâleme bitti. Telefonu kapadım. Postaneler beher telefon mükâlemesinden 5 kuruş aldıklan halde memur benden 10 kunış istedi. Sebebini sordum: Konuşan değiştiği için iki mükâleme yapmış sayılırsınız! Dedi. Bu iddiasının doğru olmadığmı söyledim. Dinlemedi. Derdimi postane şefine anlatmak istedim. Saat on bir olduğu halde şef de orada yoktu. Tabiî on kuruşu vermeğe mecbur oldum. Mesele 5 kuruş farkta değil, memurun yanlış bir zihniyet taşımasındadır.» Padisah ile Babıâli Evvelâ Cenabıhakka, ondan sonra Fransızlara güveniyorlardı Ah, çok büyük tehlike içimlesiniz. Gelirken, Eflak ve Buğdandan geçtim. Fırsattan isüfade ederek bıraz tetkikata gıriştım. Gerek Eflak ve gerek Buğdan beylerınin size açıktan açığa ihanet ettiklerini oğrendim... Emin olunuz kı, gunün birinde Çar orduları Tunadan geçmek isterlerse, Eflak Beyi Ipsilanti ile Buğdan Prensi Mozosi o ordulara rehberlik edeceklerdir. Dedi. Bu iki adam, esasen Babıalinin nazarında da şupheli idi. Sebastiyani'nin bu EÖzleri üzerine, derhal ikisi de azledildi. Yerlerine başkaları gönderildi. Napolyon un sefiri, ılk haralede, cidden büyük bir muvaffakiyet göstermişti. Evvelâ, bu dostane ihbarile, Babıalinin muhabbeüni celbetmişti. Sonra da, hakikaten Ruslara taraftar olan Eflak ve Buğdan beylerınin azlile, Çarlığı, Babıah «leyhine hiddetlendirmişti. Çok geçmeden, Sebastiyani bir muvaffakiyet daha elde etti. Rus filosunun anî bir surette İstanbula bir baskın yapması Ihtimalini öne sürerek, İstanbul boğazıru Rus gemilerıne kapattırdı. Bunun üzerine artık Rusyada, Babıaliye karşı müthiş bir galeyan başladı. İngiltere, Rusya ile beraberdi. Rusyaya indirilen bu iki darbe üzerine, Rusyanın İstanbul sefiri İtalineski, İngiltere sefiri Arbutnot ile birleşti. İki sefir Babıaliye dayandılar. Yeni Fransız sefirinin, facialı bir oyun oynamaya hazırlandığından bahsederek, müştereken şikâyette bulundular. Fakat, iş işten geçmişti. Napolyon'un leki elçisi mahirane hareketlerle muhitine o kadar büyük bir sempati saçmıştı ki, gerek Babıali ve gerek sarayda garçabuk büyük bir nüfuz kazanmış, adeta sarayın ve Babıalinin siyasî müşaviri vaziyetine geçmişti. İngiltere hükumeti, cidden büyük bir telâş içinde idi. Türkiye devleti, başka hükumetlerin tesir ve yahud tehdidi altında bulundukça, İngiliz ticaretinin Küçük Asyada, Mısırda ve hatta Hindistandaki büyük menfaatleri tehlikeye girecekti. ayni endişe ve telâş içinde bulunmakla beraber vaziyetin nezaketini takdir edemiyor, Babıaliye tebliğ edilmek üzere, İstanbul sefirine şu mağrurane emirleri veriyordu: 1 Türkiye, (1798) deki muahedeyi, yeniden akdetmelidir. (1) 2 Fransa sefiri Sebastiyani, İstanbuldan derhal uzaklaştırılmalıdır. 3 Boğazlardaki Türk istihkâmlan ve Türk harb gemileri, Ingiltereye teslim edilmelidir. 4 Umumî sulhun iadesine kadar Buğdan eyaleti, Rusyaya terkolunmalıdır. (Arkası var) Dünkü celsede, Üsküdar Tramvay Şirketinin mukadderatı hakkmda bir formül hazırlandı Fevkalâde içtimaa davet edilen Şehir meclisi dün öğleden sonra saat iki buçukta Vali muavini Hüdainin baş kanlığmda toplanmıştır. Hüdai söyle diği bir nutukta, Vali ve Belediye Reisimiz Lutfi Kırdarın rahatsızlığı dolayısile bu içtimada bizzat bulunamadığmı, kay dettikten sonra demiştir ki: « Bu günkü fevkalâde içtimam müzakere mevzuunu müessis ve hissedarı bulunduğumuz Üsküdar Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları Türk Anonim şirketi işi teşkil etnıektedir. Bu meseleyi yüksek meclisinize arzediyorum. Bu hususun tetkik busTiru rak bir karara raptını rica ederim.. Bundan sonra makamın tezkeresi okunmuştur. Bu tezkerede, Halk tramvayının tamamı ödenmiş bir buçuk milyon lira sermaye ile müteşekkıl bir Türk anonim şirketi olduğu, kote edilmemis beheri beşer yüz liralık 300.000 hisseden mürekkeb olan bu sermayenin 1.009,510 liralık hissesi Belediyenin 468.220 liralık hissesi Vakıflar Umum Müdürlüğünün, 22,270 liralık hissesinin de muhtelif eşhasa aid bulunduğu, şirketin 939 senesi haziran ayı sontınn kadar yapmış olduğu borcun yekunu da 1,463.817 liraya baliğ bulunduğu zikredilmektedir. umanya Besarabya ile şimalî Buko\inayı kayberbkten sonra elindeki yerleri yeni baş. tan tanzim ederken haricî politikasma da yeni bir istikamet vermiştir. İlk iş olarak İngilterenin Rumen topraklarının tamamiyet ve istiklâlini tekeffül eden garantisini reddetmistir. Bunun akabinde Rumanya hükumeti Almanyaya müracaat ederek Macaristan ve Bulgaristanla mevcud ihtilâflarının anlaşma ve suDı yolile halledilmcsi içi« Romada bir konferans toplamasını rica etmiştir. İngilterede başlıyan galeyan İngiltere, Fransaya en büyuk düşman nazarile bakıyordu. Ve bu düşmanın en kuvvetli unsuru da İstanbulda bulunuyordu. Napoleon'un siyasetinin (Şark) a müteveccih olan hamleleri kırılmıyacak olursa, İngiltere pek müşkül bir vaziyette kalacaktı. Hiç şüphesiz ki Rus orduları Tunayı atlayacaklar, Balkanları aşacaklar, İstanbul ve Akdeniz boğazlarına dayanacaklardı. Bu iki boğazın çarların pençesine geçmesi, (İngiliz şark ticareti) nin ölüme mahkumiyeti demekti. Şu halde yapılacak bir is varsa o da Türklerle Ruslarm arasındaki siyasî gerginliği gevşetmek, Fransanın şark siyasetine de kahir bir darbe indirmekti. Tıpkı Rusyada olduğu gibi, İngilterede de büyük bir galeyan başgösterdi. Her ihtimale karşı, Akdenizdeki İngiliz donanmasının, Çanakkaleye yakm yerlerde bulunmasına karar verildi. Fakat Fransa siyaseti İstanbulda birdenbire o kadar kökleşmişti ki, vaziyete ancak Fransa sefiri hâkimdi. Söz, bizrat General Sebastiyani'nin idi. Hatta bizzat padişah büe onun tesirinin altına girmişti. Hatta o dereceye kadar ki, uzun zaman harbe şiddetle aleyhtar olan Padişah 3 üncü Selim (1807 senesi kânunusani ayının 5 inci günü) Rusyaya harb ilânı iradesini imza etmek mecburiyetini hisseylemişti. Padişah ile Babıâli, artık kendini çok hakh görüyorlar... Bu haklarından emin oldukları için evvelâ Cenabı Hakka ve sonra Fransızlara güveniyorlardı. Akacak olan kandan ve harbin bütün âlâm ve fecayiinden Rusyayı mes'ul tutuyorlardı. Harb ilân edilir edilmez, derhal iki boğaz da bütün gemilere kapandı. Bunun üzerine, İngilizleri büsbütün telâş aldı... Sefir, derhal Babıaliye müracaat etti. İngiltere hükumetinin, Türklere karşı eski dostluğundan bahsederek, şimal ufuklarından gelen felâketi durdurmak istedi Fakat Fransız sefirinin tesiri altında bulunan Türk diplomatları; Adalar Denizinde dolaşan İngiliz donanmasından bahsettiler. İngiltere hükumetinin Rusya ile müştereken harekete hazır olduğunu söylediler. ingiliz sefiri, bu sözleri reddetti: Size, hükumetimin tamamen bitaraf olduğunu resmen tebliğ ediyorum. Fakat, Fransa ile bir ittifak yapmamak şartile... Dedi... Lâkin Babıâli, artık söz dinlevecek halde değildi. İngilizler, bu sefer de Rusları durdurmaya teşebbüs ettiler. Bükreşteki İngiliz konsolosu (M. Summerer), Rus ordusunun vaziyetini ve hedeflerini öğrenmek için mahrem emir verdüer.. Konsolos, hem Rus ordusu kumandanının, hem de oradaki Rus siyasî memurunun dostu idi. Bu dostluğa güvenerek onları mahirane isticvablara girişti. Fakat gerek kumandan ve gerek memur, konsolostan derhal şüphelendiler. Kendisine nezaket göstermekte devam etmekle beraber, ketumiyetlerini son derecede muhafaza ettiler. Hatta, maiyetlerindeki kâtiblerin konsolosla temasını dahi kestiler. İngiltere hükumeti, Ruslarla bozuşmayı tehlikeli buluyordu. Fakat bütün gayretlere rağmen, ne Türkleri ve ne de Rusları. matlub olan noktaya sevketmek mümkün olmuyordu. İstanbul sefiri (Sör Arbotnot), mütetnadiyen çırpınıyor. İstanbulda ve Bükreşte hiçbir muvaffakiyet kazunamayınca, Londraya heyecanlı mektublar yazarak kat'î ve sarih talimat istiyordu. Çok garibdir ki Londra hükumeti, Transilvanya ve cenubî Dobrice meselelerinin sulhan bertaraf edilmesini gerek Macaristan gerek Bulgaıistan herhangi harbin tazammün ettiği bin türlü tehlikeye şüphesiz tercih edeceklerdir. Filvaki Macaristan parlamuntosu yaz tatiline başlamazdan evvclld toplantısında bir meb'us Rumanyanın idaresindeki eski Macar topraklaun daki ırkdaşlarının fena muamele görmekte oldukları iddiasile Bükteş hü Kariimizin bu mütaleasım pek doğkumeline şiddctli hücumlar yapmış ve ru bulduğumuz için Posta, Telgraf, (1) Mısırın Napoleon tarafından işgaMacaristanın derhal So\^jet Rusyası Telefon umum müdürlüğünün nazan li üzerine yapılan ittifak muahedesi. gibi harekete geçmesi ve kardeşlerini dikkatini celbediyor ve memurlar kaŞehir Meclisinin dünkü içtimamdan bir intıba nunî olmıyan şekillerde hazine menkurtarmasını taleb etmiştir. Bn söz Açık muhabere: Şirket, Belediye ile Evkafın bir kı maslara girişmek ve diğer alâkadar ler şiddetle alkışlanmış ve Almauya, faatini korumak işgüzarlığına kapıl(Alibey koy Mütekaidini askeriyesım alacaklarını terk ve malî müesse larla bir anlaşma temin etmek üzere İtalya ve Bulgaristan hakkında hara mamalıdırlar, diyoruz. den Receb Ersöz) imzah mektub sahibiselere olan borcların ödenmesi için ye makama salâhiyet verilmesi, retli muhabbet ve teveccüh göstcril ne: niden hisse senedi almaları sureiile bu 2 Kabil olmadığı takdirde mezkur miştir. (Hüsrevâbad) kasrı, büyük bir saray lşin hal şekline bağlanmasını teklif et tramvay umumi heyetinden tasfiye kaLâkin bu gibi tezahürat Teleki'ııin olmayıp o devrin tabirile (muhtasar mişse de hisseda» ve alacakhtardan rarı alınması, riyaset ettiği hükumeti ağırbaş.u siyabir kasr) dan ibaretti. Bu kabil kücük Evkaf ve İş Bankası buna temayül İKTISAD 3 Şirketin tasfiyesine karar veril setinden inlüraf ettirmemistir. Hatta saraylara (av köşkü) adı da veıılırdi. göstermemişlerdir. Bu sebeblerdpn do diği takdirde âmme hizmetlerinin sek hükumet hududda tecemmü eılen kuvHükümdarlar ekseriya bunlara ancak layı şirketin tasfiyesinden başka ya teye uğratılmaması için icab eden ted vetleri hâdiselere mcydan kalmaması birkaç saat eğlenmek için gelip giderler Havayici zaruriye fiatlarınGene bu tezkereye nazaran borclar pılacak iş kabnamışbr. birlerin alınması. için geriye çekmiştir. Macaristan Çcdi Bu kasrın, (Alibey) köyünün neredaki tezayüd şu müesseseleredir: Muhtelit encümenin bu tekliflcri koSlovakyadaki yerlerini Almanya ile sinde olduğunu bilmiyorum. Fakat bu Belediye İktısad müdürlüğünün yapTezkere okunduktan sonra azadan 44,419 lira Havagazi şirketine, 232.SS2 meclis heyeti umumiyesince k?bul e İtalyanın hakemliğile istirdad etmiş isme, hem Evliya Çelebide ve hem de, tığı bir grafike nazaran havayici zaru lira eski Tramvay şirketine, 127,532 li Abdülkadir, bu işin ehemmıyetinden dildikten sonra azadan Ekrem Tdr, ra olduğu gibi Rumanyaya aid talebleri 3 üncü Sultan Ahmed devrine aid yariye fiatlarında bu sene geçen seneye ra bir Alman şirketine, 66,510 lira İş bahsetmiş ve bunun Kavanin, Bütçe, zılmış olan vakayinamelerle hususi tahatsız bulunan Vali ve Belediye Reisi nin de gene Almanya ve İtalyanm nünazaran umumî mahiyette yüzde yirmi Bankasına ve bazı rüsum mukabili o ktısad ve Nafıa encümenlerinde müş Lutfi Kırdarla ikinci reis Halil Hilmi fuz ve tavassutile tahakkuk cdeceijine rihlerde tesadüf edilir. Bilhassa Ahmed larak bir miktar da Belediyeye. Otovolf tereken tetkikmı istemiş ve bu teklif Refik Bey merhumun (Lâle Devri) is ye yakın fazlahk vardır. nin hatırlarının istifsarına divanı ri emin bulunduğıından Rumanya hükuKonsorsiyom ismindeki şirketle eski kabul edilerek celseye fasıla verilmiş Bu miktar yağlarda yüzde 20, pirinçmindeki kitabının 34 üncü sahifesinin yasetin memur edilmesini teklif etmiş metinin bir ne\i tavassut olacak kon tir. 13 üncü satırında, aynı kayıd münderic lerde yüzde 12, fasulyada yüzde 25, zey Elektrik şirketine alacaklarına muka ve bu teklif de kabul edildikten sonra ferans teklifini memnuniyetle karsılaMezkur encümenler iki saat devam bil Tramvay şirketinin muhavvele mermıştır. Bulgaristan dahi aynı fikırdcdir... Alâkanıza, teşekkürler ederim. Z. S. tin tanesi yüzde 35 tir. fevkalâde içtimaa nihayet veriîmiştir. kezi, garaj ve müştemilâb ve 24 ara den bir toplantıdan sonra ikinci celTramvay umumî heyeti toplanıyor dir. bası ipotek veya terhin edilmiş bulun se ikinci reis vekili Faruk Derelınin Almanya ve İtalya Balkanlarda sulh Bu gün öğleden evvel saat onda Üsmaktadır. başkanlığında açılmış ve Muhtelit enküdar Tramvay idaresi şirketin Üs ve sükunu muhafazada şu zamanda kcnBu güne kadar şirket amortisman cümenin mazbatası okunmuştur. dileri için hayatî menfaat gördüklerinküdarda Bağlarbaşındaki merkezinde namile de bir para ayırmamıştır. Bu den konferans şeklinde olmasa bile gene toplanarak ekseriyet olduğu takdirde Mazbatada, Üsküdar tramvayının uvaziyet karşısında Belediyenin yardımRumanya ile şark ve cenub komşulan mumî vaziyeti hulâsa edildıkten sonra tasfiye kararım tetkik edeceHir. Bu da devamına imkân olmadığından hüarasında cebir ve kuvvet kullanraasina şu kararların ittihaz edildiği bildiril içtimada hükumet namına hazır bu kumetin yardımı istenilmiş ve bu mümej dan bırakmıyacaklardır. mektedir: lunmak üzere Nafıa Vekâleti hukuk racaat üzerine vaziyeti tetkik etmek Yalnız Balkanlarda değil, umumiyet 1 Üsküdar Kadıköy Halk Tram müşavirile İmtiyazh şirketler müdürü üzere bütün Yakınşarkta dahi sulh ve üzere Başvekâletin emrile bir komisyon teşkil edilmiştir. aylarının tasfiyesini önleyecek te şehrimize gelmişlerdir. sükunun nıahfuz kalmasında Almanya ile İtlya yakından alâkadar bulunuyorNevyork'tan 2 temmuz tarihile gelen la. General Veygand'ın Suriyeye kadar haberlerde Fransa, İtalya ve Ispanyabelki bir defa değil iki defa gidip gelmenın iştirakile bir lâtin bloku tesisini sinde ve buradaki vaziyetin değişmeme• kolaylaştırma maksadile Fransada Pisi için bütün şahsî ve resmî nüfuzunu erre Laval'in başkanhğı altında tek kullanınasında başhca amil Almaııyanın bir partiye istinad eden bir kabıne Fransa hükumeti üzerinde yaptığı tazkurulması ihtimallerinden bahsedil jiktir. Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından Agopyos isimli bir nalbur, çivi ihtimektedir. Bu vaziyet tahakkuk ederse İhtimal Almanya mütarekeyi Suıiyeİstanbul şehrinin ekmeklik unu için vekârı yapmak suretüe millî korunma kaFransada bir nevi faşizm temayülleri Fiat murakabe komisyonu tarafından deki jaziyettcn dolayı bo«acajuu da ihrilen buğdayın yalnız değirmenlere hasnununa muhalif üareket etmekten, mevhasıl olacak ve o hareketin başına geçredilmesi ve kırmacılara verilmemesinin muhtelif maddeler üzerinde satış yapan sas etıniş nlmalıdır. Arab ve İslâın âlekuf olarak, İstanbul Altıncı Asliye Ceza eller için derece derece tayin edilmiş o minin mühim devleti Mısırm harb harici mek üzeıe bulunan Laval de Fransanın takarrür etmesi üzerine kırmacılar dün mahkemesinde muhakeme edilmiştir. lan azanıî kâr hadlerine her taraftan kalması ve bu siyasetin Kral tarafından haricî ve dahilî siyasetinde olduğu kamuhtelif makamlara müracaat ederek bu Tahkikat, Cemal adlı birinin ihbarı üitirazlar başlamıştır. Evvelki gün bak ve bütün siyasî parriler tarafından ilti dar Avrupa statükosunun yeniden tankararı protesto etmişlerdir. Ofisçe verizerine başlamıştır. İddiaya nazaran, Cekallar tarafından yapılan ve kâr nis zam edilip bunun bariz bir deliü olarak ziminde de mühim, mes'uliyetli ve famal, Fatihte nalbur Agopyostan bir ki len buğdayın dahi satışınm borsada ya petlerini az bulduklarını bildıren itiraz bir temerküz kabinesinin teşkil cdilmesi al bir rol deruhde edecek demektir. pılmasına ve ticaretin serbest bulunma dan sonra dün de yarı toptancı limonMareşal Petain'in kurduğu son Fran ğu sıralarda daima tereddüd içinde ha lo çivi almak istemiş. Agopyos, ckilosına göre devlet buğdayının yalnız de cular komisyona müracaatle toptancılara alelumum Yalunşarkta sulh ve sükunun sız kabinesine nezaretsiz nazır olarak reket etmiş ve haricî siyasetini mu sunu 45 kuruştan veririm> demiş. Ceğirmencilere hasrını kırmacılar kabul et yüzde 15 kâr verilmesine mukabil ken bozulmamasını kolaylaştırmıştır. Harb girmiş olan Pierre Laval, vaktile bey ayyen bir hedefe tevcih edememiştır. mal de bazı tanıdıklarını belli etmeden memektedir. Buğdayın, unun ve niha dilerine yüzde 5 kâr verilmesini muva dünyanın en kuvvetli iki büyük imparanelmilel siyasetin gene pek buhranlı Almanlar, İtalyanlar Laval'in kendile şahid tutarak, onların yanmda Agopyosyet ekmeğin fiatları muayyen olduğun fık görmediklerini bildirmişlerdir. Bun torluğu arasında bir hayat memat müolduğu bir devirde Fransız hükumeti rine karşı sempati beslediğini inkâr et tan yarım kilo çivi almış, 22.5 kuruş öcadelesi şcklini alıyor. Bu mübareze dan Ofisçe buğday hangi ele verilirse lar iddialarına sebeb olarak bir çok denin başında Başvekil ve Haricive Na memekle beraber onu gene kısmen İn demiş. Sonra da polise haber vermiş. şüphesiz çok çetin olacaktır. Almanya bu Agopyos: mahkemede «ben çiviyi ki verilsin bunun üzerinde spekülâsyon ya liller ileri sürmüşlerdir. Diğer taraftan mübarezeye başlarken herhangi tarafzırı olarak bulunmuş ve 22 kânunusa gilterenin nüfuzu altında kalmakla itlosunu 40 kuruştan aldığımdan, daha a pılması imkânsız görülmektedir. Alâka çivi tacirleri de bu yolda bir müracaat tan başka bir gailc ile karşılanmamağa ni 1936 daki sukutundanberi siyaset ham eylemişler, halbuki İngiüzler de sahasında faal bir rol oynamamıştı. tamamen İtalyanlann ve Almanların şağı kurtarmazdı. Bunda ihtikâr yoktur. dar makamlar bu meseleyi yeniden tet yapmıştır. Komisyon bu itirazları tetkik son derecede ehemmiyet vermektedir. edecektir. Maamafih konulan fiatları kâr piyasa böyledir» diye kendisini müdafa kik edecektir. Başvekil ve Hariciye Nazırı olduğu dostu çibi tanımışlardır. Muharrem Feyzi TOGAY yüzdelerine rağmen kontrol yapılmadıada bulunmaktadır. Amme ve müdafaa zamanlar Fransız siyasetinin sade garStok artıyor 1883 te cenub vilâyetlerinden birin şahidleri dinlenilmiş, ticaret m'rtaka ğından fiatlar eskisi gibi devam etmekba yani İngiltereye değil, aynı 7aman de dünyaya gelen Pierre Laval hayata Ticaret ve Zahire Borsasının bu ay tedir. Komisyonun limona 2,5 2.75 ku Üsküb konsolosumuz geldi müdürlüğü ile Belediyeden bazı cihetler da şarka ve cenuba, yani Almanyaya a%rukat olarak atılmış, bir müddet Hariciye Vekâletince, merkeze naklesorulmak üzere, muhakemenin devamı başında tespit ettiği miktarlara göre şeh ruş arasında fiat koymasına rağmen live İtalyaya da teveccüh etmesine ta Aubervilliers'de belediye reisliği yaprimizde un ve buğday mevcudu art monu şehrin hiçbir tarafmda beş ku dilen, Üsküp konsolosumuz Ziya Akbil pazartesi gününe bırakılmıştır. raftardı. ailesile birlikte dün sabahki konvansitıktan sonra 1924 te Seine intihab damaktadır. Haydarpaşa silolarında am ruştan aşağı almak kabil değildir. yonel trenile şehrimize gelmiştir. Ziya barlarda ve İstanbulda depolarda Top1931 eylulünde müteveffa Briand ile iresinden meb'us çıkmışü. DENtZLERDE rak Mahsulleri Ofisine aid 8437, tüccara Akbil kendisile görüşen gazetecilere, birlikte bir Berlin seyahati yapmış o1925 teki Briand kabinesinde Baş MUTEFERR1K Yugoslavyada hayatın normal bir seyir lan Laval Avrupadaki buhranlı vazi vekâlet ve Hariciye Nezareti müsteşarı aid 155 ton buğday ile değirmenleve de Bakır şilepinin vaziyeti takib ettiğıni söylemiştir. Ayni trenle yetin bir Alman Fransız anlasmasile olmuş, 1926 da gene Seine mıntakasmAdalar denizinde karaya oturan Ba'kır ankete müstenid tahmine göre 4479 Dahiliye Müsteşarı bir Alman gazetecisi de gelmiştir. izale edilebileceği ümidini izhar eden dan âyan azası seçilmiş ve aynı sene şilepinin kurtarılması için çalışılmak ton buğday ve un vardır. Bir hafta evler arasında idi. Bu ümidini gerek söz de Briand'ın teşkil ettiği muhtelif ka tadır. Evvelki gün limanımızdan hareket velki miktarlar bundan çok azdı. şehrimizde leri ve gerekse yazılarile sonraları da bineierde Adliye nazırlığı, 1930 daki eden ikinci tahlisiye Saroz da dün saDahiliye Vekâleti müsteşarı Nazif, Anmüteaddid defalar tekrar etmiştir. Tardieu kabinesinde Mesai nazırlığı bah şafakla beraber kaza yerine vâsıl şehrimize gelmiş, Vali ADLIYEDE karadan rahatsız bulunan Vali konağma Fakat 9 eylul 1934 te Marsilya'da ya yapmış ve 1931 de ilk defa Başvekil olmuş ve Alemdarla birlikte çalışmağa giderek ve Belepılan ve Fransız Hariciye Nazırı Bar olmuştu. Nüshası 5 kuruştur. başlamıştır. Bakırın kurtarılması ümid Mahkum olan hırsız kadmlar diye reisi Lutfi Kırdarı ziyaret etmiştir. thou ile Yugoslavya Krah Alexandre'ın Nevyork telgrafmda bahsedilen ha leri gittikçe çoğalmaktadır. MAAR1FTE Bakırköyde Madam Kohoni ile Kirkohayatına mal olan suikasdden sonra ber tahakkuk ederse Laval dört seneŞileplerimiz geliyor run dükkânlarına müşteri sıfatile gideFransanın haricî siyasetinde mühim bir denberi uzak kaldığı siyaset sahaMnHa Seneük 1400 Kr. 2700 Kr. Fransız hükumetine armatörler tara rek, kaşla göz arasında jerse ve saire a Mekteblerde yaz çalıçmaları tebeddül vukua gelmiştir. Zaten Bar yeniden çok faal bir rol oynamaya daAltı aylık 750 > 1450 > fından kiralanmışken son hâdiselerde şırmaktan muhakeme edilen kadınlar Mekteblerde dünden itibaren yaz ça üç aylık thou zamanında da İngiltere ile olan vet edilecek demektir. Bu defaki ha400 > 800 • münasebatın sıkılaştırılması ve müş ricî ve dahilî siyasetini tereddüd ve Cezairde Oran limanına iltica etmiş bu hakkında dün karar bildirilmiştir. Sul lışmalarına başlanmıştır. Üniversite ve Biı aylık 150 > Yoktur. lunan İnal şilepi Istanbula dönmek üze tanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesi diğer yüksek mekteblerle lise. ilk ve orta terek emniyeti temin edecek bir itti şüpheden kurtararak sağlam ve mu fak akdi temayülleri hasıl olmuştu. La syyen bir istikamete te\rcih etmesi ge re hareket etmis ve yolun mühim bir hâkimi Münib, bu kaldırımcılık dava mektebler pazartesi ve perşembe gün kısmını katetmistir. Inalin bu günlerde smda mevkuf olarak muhakeme edilen leri. köy mektebleri de yalnız pazartesi val mevkii iktidara gelince, ha'.efi ka rek Fransa menafii ve gerekse bevneîlimanımıza gelmesi beklenmektedir. Ay kadmlardan Zeliha, Hikmet, Fevziyenin günü açık bulunacaktır. Mekteb müdür Gazetemize gönderilen evrak vt ranlat dar kat'î bir imanla değilse de, gene milel menfaatler noktasından şayanı ni lımanda bulunan Yelkencilerin Tan beşer ay. Hanifenin üç ay on gün hapis leri ve muavinler sıra ile ancak on be neşredilsin edilmcsin iade edilme2 ve bu politikayı takib etmek ve kuvvet temennidir. nvaından mes'uli.yet kabo) olunmaz. • şileoi de dün Orandan hareket etmiştir. lerine karar vermiştir. şer gün tatil yapabileceklerdir. lendirmek mecburiyetinde ka'mıştır. Doğru değil mi? Beynetmiiet Portreler Pierre Laval Fransız devlet adamı Çivi davası Un stoku Bir nalbur, çiviyi 45 kuruşa sattığı için mahke meye verildi Itirazlar başladı Kırmacılar son karara Perakendeciler, kendileitiraz ediyorlar rine verilen kâr nispetini beğenmiyorlar CUNHURIYET Dikkat Alman tehlikesine karşı Rusya ile bir anlaşma ve onu müteakıb bir pakt yapılması da o siyasetin devam etmekte olduğunu vazıhan ispat etmiştir. Yalnız Laval 1935 te Fransayı İtalyaya doğru meylettirmek ve Almanya ile Saar meselesinin muslihane surette tesviyesini temin eylemekle hükumetinin müstakil bir siyaset takib etmekte bulunduğunu meydana kovmuştur Habeşistan meselesinin en hâd devirlerinde bile İtalva ile Fransa aıasm daki dostluğun devam etmesi de o siyasetin vücııde getirmiş olduğu neticeierden biridir. Nihayet zecrî tedbirler meselesinde hasıl olan karışık vaziyetler neticesinde Laval kabinesi sukut etmistır Fakat Laval'i deviren sade haricî siya setteki muvaffakiyetsizlik değildi O sırada Fransamn dahilî siyaseti de mühim bir buhran geçiriyor ve sağ fırkalarile sol partileri arasında müthiş çarpışmalar vukua geliyordu. Pi erre Laval İtalyaya müteveccih haricî siyasetile faşistlere karşı olan sempatisini bu iki cereyan arasındi tevpzün husule getirecek bir şekle sokimadı ğmdan çekilmek mecburiyetinde kalmıştı. Laval kabinesinin yerine geçen Sarraut hükumeti «Halk cephesi» ni hâkim kılarak Fransız siyasetine büsbütün başka bir istikamet vermis ve Laval kendi siyaseti icin çahaşcak bir saha mevcud olmadığına kanaat getirmişti. Yalnız şunu ilâve etmek mecburiyetindeyiz ki Laval re'sikârda bulundu Babası, merdivenin altbaşından ses lendi: Marsel, gel aşağı biraz, bir şey söyleyeceğim. Marsel, hazırlamakla meşgul olduğu bavulu bıraktı, aşağı, babasının yanına indi. Onu, masasının başında, elinde tuttuğu bir telgrafı okumakla meşgul buldu. Baba. oğlunun odaya gir diğini görünce başını kaldırdı, ciddî bir çehre ile: Marsel, dedi, şu dakikada acı bir haber aldım. Amcan ölmüş. Binaena leyh. tatili halanın yanmda geçiremi yeceksin. İlk vasıta ile Hindiciniye gidecek, amcanın mirası mese'esüe meşgul olacaksm. Sana bir vekâletname çıkartacağım. Bavulunu ona göre hazırla. Marsel, ağzı yarı açık dinleyordu. Babası devam etti: İşin nekadar ehemmiyetli olduğunu izaha hacet görmüyorum. Am can son derece zengindi. Büyük bir miras bıraktı. Benim buradaki işîerim, bizzat başında bulunmamı icab ettirecek kadar ciddî olmasa, oraya kendim giderdim. Fakat buna imkân yok... Sen Güstav amcayı tanımazsın. Hindiçini ye gittiği zaman, sen daha dünyada yoktun. Memlekette ne iş tuttuysa sonunu getirememişti. Serseri ruhlu bir adamdı. Hiç bir işin şiir tarafından başka cephesini görmez, paraya kıy met vermez, arkadaşlarmm taktığı • şair» lâkabile övünürdü. Buralarda dikiş tutturamayınca, günün birinde bir vapura atladı, kayboldu. Senelerce sonra Hindiçiniden yazdığı mektubları Küçük hikâye Miras ftakleden: Hamdi Varoğlu türeyim. Birlikte çıktılar. Yarım saatten fazla süren bir otomobil yolculuğundan sonra, orman yakınında, bir kulübenin önünde durdular. Adam: Işte, dedi, amcanız burada otu rurdu. Bildiğime göre, bu kulübe bile kendisinin değildir. Zaten, lâf aramızda, hayatta hiç kimseden bir şey istemediği ve bir şey beklemdiği için kendini sevdirmişti. Rahmetliyi hakikaten hepimiz severdik. Mütevazı, haünden daima memnun, kabil olduğu kadar sade yaşamaktan zevk alır bir adamdı. Vali, kendisine ufacık bir iş ver misti. O işten aldığı beş on kuruş ayhkla geçinip gidiyordu. Esasen hayatında en büyük zevlti ve ihtiyacı br>şma buyruk olmakü. Eh, onu da burada, fazlasile bulmu^u. O kadar ki. memleketin bütün ormanları, sulan pınarları, hatta kuşlan, hayvanları kendisininmiş gibi hep onların içinde vaşar. hep onlardan bahsederdi. Hatta. ormanlarım, tarlalarım, hayvanlarım derdi. Tabiatle o kadar birlesmiş, onları o kadar benimsemişti. Şair adamdı vesselâm! almağa başladık. O uzak iklimlerin hayatmdan, ormanlanndan, servetin den, hazinelerinden bahseden mektublar. Sonra, uçsuz bucaksız hevea tarlalarınd: , çiftçi kıyafetile çektirdıği resimlerden de arasıra yolluyordu. İşte şimdi, ölüm haberini aldığım Güstav amca budur. Bu acı haber beni pek müteessir etmekle beraber, şu zamanda, böyle mühim bir mirası ihmal edecek vaziyette de değiliz. O sebeble, senin hemen yola çıkman lâzım ••• İki gün sonra Marsel yola çıktı. Güstav amcayı tanımadığı için, ölüm haberinden teessür duymamıştı. Hatta. kendisine, hiç ummadığı bir seyahatin her dakika değişen zevklerini temin ettiği için, bu ölümü, kendi hesabına mes'ud bir hâdise bile sayıyordu. Fakat onu asıl memnun eden şey. hayatındaki yeknasakhğın böyle bir denbire ortadan kalkmış olmasıydı. Her sokağını, her evini ezbere bildiği ufacık bir kasabada, gelecek günc'in bir evvelki günden hiç farkı olmıyacağını bile bile yaşadığı seneleri göz önüne getirdikçe, istikbalin yılları da onların aynı olacağını düşünüyor, hayatı manasız. yaşanmağa değmez buluyordu. Güstav amcanın ölümü, bu manasız hayata, şimdi rsnk ve neş'e getirmişti. İlk defa olarak bindiği bu büyük dı şan vapurunda, her an değişen, göz alıcı. gonül açıcı manzaralar ortasmda güzel bir seyahat yapıyordu. Cografya derslerinde yalnız ismini işitip, yüzünü görmeği hayalinden bile geçiımediği memleketleri görüyor, müreffeh. istediği gibi geniş bir hayata kavus ma«ını temin edecek olan servete doğru gidij'ordu. O servetle arasında, bir kac günlük kısa bir zaman vardı. Marsel, arasıra, cebindeki vekâlet nameyi çıkanyor, baştanaşağı okuyor. «ahzü kabza salâhiyet. fıkrasında biraz fazlaca durup, Güstav amcanın mil yonlarma gözünün önünde bir geçid resmi yaptırdıktan sonra, vekâletnameyi gene cebine sıkı sıkı yerleştiriyor du. Zevk, neş'e. ümid ve itimad dolu bir seyahatten sonra Saigon'a ayak bastığı gün, ilk işi. amcasının vefatı haberini telgrafla babasına bildiren zatı görmek oldu. Yarım saat kadar ko nuştular. Nihayet Marsel, miras meselesini açtı. Adamcağız, bu suali biraz hayretle karşıladı: Miras mı? dedi. Amcanızm miras bıraktığını zannetmiyorum. En yakın Amcasmın kulübesinde. Marsel'e, bir dostu olduğum için bunu salâhiyetle sandık gösterdiler. İçi, kitab, defter ve söyliyebilirim. Maamafih bir tahkik kâğıd dolu bir sandıktı bu. Marsel, bu edelim. Buyurun, sizi evine kadar göı defterlerden bir tanesini, gelişigüzel, aldı, açtı, sahifelerine göz gezdirdi Baştanbaşa orman tasvirleri, gündüi güneşle kavrulan, gece ay ışığı altında pırıldayan tabiat tasvirleri, ağacların hışırtısını, ırmaklarm sesini, vahşi hayvanların böğürmelerini terennüm eden şiirlerle dolu bu sahifeler, bitip tü kenmek bilmiyordu. Adam: İşte, dedi, amcanızın bütün mirası bundan ıbaret. Marsel"in ağzından, yalnız bL Ya! Edatı çıktı. Başka bir şey konuş madan kulübeden ayrıldılar. Şehre dönerlerken, Marsel, memlekete avdeti düşünüyordu; milyonluk mirası bekleyen babasını düşünüyordu; bilhassa, orada geçireceği yeknasak hayaü dü şünüyordu. Kasabanın sokaklarını, evlerini, ha vasını düşündü. Şimdi orada, ciğerlere işleyen. damlarda ıslık çalan rüzgâr lar, ilikleri ıslatan yağmurlar başla mıştı. Burada hiç sönmiyen bir güneş, ılık bir rüzgâr, yeşil dağlar, orman'ar, ve bütün bu tabiate lâhutî sesler ilâve eden kuşlar vardı. Marsel, Güstav amcanın ruhunu. birdenbire kendinde buldu ve birdenbire, onun mirasını alıkoymağı, hatta hayatına tevarüs etmeği kararlaştırdı. Telgrafhaneye koştu. Babasma şu telgrafı çekti: «Amcamın mirasını aldım. Kendim kullanmağa karar verdim. Av3et et miveop&im Beklemeyin.» Nakleden: Hamdi VAROĞLU

Bu sayıdan diğer sayfalar: