31 Mayıs 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

31 Mayıs 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 May» rUMHURIYFT O 1 S J A Muğlaya yardım İngiltere ve Arab memleketleri Zelzeîede açıkta kalanlar 200 çadır gönderildi için Ankara 30 (a a.) Haber aldığımıza gore Muğla ve civarmda vuku bulan ttnhuriyetin 18 mayıs ta , yer sarsmblan neticesi açıkta kalmıs olan yurddaslarm âcil ihtiyachnnı karşı" rihfi nüskasuıda, bu sutunlarda, Yakınşarktakı vaziyeti lamak üzere Kızılay Umumi Merkezi tarafından mahalline 200 çadır gönderihniş bulunmaktadır. tahlil etuj*imu suada İngiltcrenin de Arab âlemine karşı takib ettiği sijascti tasrih etmesi lüzunMina işaret etmiş ve .Yakınşarkta vasiyet. İngiliz siyasetinin Arab âlenıini tatmin etmesi ve v l l m ingiliz silât M"* t ın Al î\n hnirılürn» karşı geknesile ıslah edîlecek bir »ahiyet ©Mnğu gornnuyor» demtştik. İngiltere Ilajricije Nazın Mister Edeu'in evvclki günkü Leyanatı, bu tahminhnizi tahakknk pttirmiş ve İngiltere Hariciye Nanrı, İngilterenin Arab âlemine karsı takib ettiği siyasetin ana hatlannı tasrih etnriştir. Zürih 30 (a.a.) Neoe Zurher ZeiMeksiko 30 (a.a.) Meksikadaki Bu beyanata göre (1) İngfltere, Iratung'un Berlin muhabiri diyor ki: sendıkanın mümessıileri, Reisicumhur kın istiklâline karşı hiç bir fena niyet Almanların en çok korktukları şey beslememektedir. (2) İngilterc, Suri Camacho'ya bir mesaj göndererek biyenin istikîâüne karşı büyük bir sempati taraflığın terkedilmesini taieb etmişlerdir barbin uzamasıdır. Hess ışi hâlâ sık sık duymaktadır. (3) İngütere, Arab mü Her ne kadar diplomatik mahiillerde konuşulan bir mevzudur. Resmî izahata tefekkirlerinin ozledikleri Arab vahde Reisicumhurun bu fikri kabul etme rağmen bu hâdise bir çok kimselerin sine buyük bir ihtima! verilmiyorsa da maneviyatını sarsınıştır. Harb istihsatine müzaharet gösterpcektir. lâtı külliyetli işçiye lüzum göstermekMister Eden'in bu beyanatı her halde bu hareket Meksika işçileri arasında tedlr. Tütün, bira ve et satısında cezrî Arablar taraiından çok iyi karşılanacak, İngiltere lehine mevcud hissin yeni bir bir çok yeni tahaidat konulmuştur. bilhassa onun, Suriyenin istiklâline tezahürü olarak kabul edilmektedir. Harb sanayunde çalışacak işçilerin karşı bü>ük bir sempati göstermesi, büBu hissin yeni bir delıli de endüstri roksanı yuzünden ba?! endüstrilerde >ük bir hoşnudsuzluğun izalesîne yar Lşçileri konfederasyonu taraiından neşdım edeeeklir. Çünkü Arab memleketleri redilen yeni beyarmamedir. İşçiler kon çahşan işçileri harb sanayiinde kul içinde mukaddcrarı büsbutün karan federasyonu bu beyannrmesinde Ruz lanmak üzere azamî gayretler sarfedilIıklaşan, Franstz siyasetinin icabı ohırak veltin nutkile tamamile mutabık okhı mektedir. Yüzlerce mağaza kapahlmıştır. Kîtabhürriyetine kavuşmadan adeta yeni bir unu bildirmiştir. lar ancak hususî bir müsaade İle neşreesarete giriftar olmak gibi yeni bir tehlikeyle karşılaşan memleketlerin biri, Amerika Groenlanddn üsler diln.pktedir. Suriyedir. Bu yüzden İngilterenin Suyapmağa hazırlanıyor riye istiklâline büyük bir sempati gösNevyork 30 (a.a.) Groenland'da termesi, ehemmiyefi haizdir. Bu bü geniş bir sahanm plânlarım çıkaran jük senıpaünin amelî ve hakikî bir mahiyet alması ise, şüphe yok ki, daha Amerikan memurlan, yanlannda ceçok derin hoşnudsuzluk uyandınr ve nubi Groenland valisi bulunduğu halİngiltere ile Arab âlemi arasındaki müş de Nevyorka gelmek üzere yolda bu lunmaktadırlar. Vali, Danimarka elçisi terek menfaatleri teyid eder. ve Hariciye Nezareti erkâpile görüşmeArab birliği bahsi ise, bu günün değil, lerde bulunacaktır. Kahire 30 (a.a.) Iibyada: Vazi istikbalin meselesidir. Daha fazla A yette hiç bir deği«iklik yoktur. rablar arasındaki kültürel kalkınmanın Avustralya Başvekili kaza Habeşistanda: Batıda Goller bölgesin mahsulü olacaktır. atlattı deki harekât memnuniyeti mucıb bir Girid harbi tehlikeli Kahire 30 (a.a.) Yeni Zelanda baş şckilde devam etmektedir. Tetkik ve tenkid Bir milletin izmihlâli Ceialeddin Exine Sifırın üstünde otuz! nrgene kaTakışta baiık ağından yaptığı çergesiııden parmağmı du^ırı uıatıp: Bü havada Allah dışarıdakilerin yardımcısı olsun! demiş. Ben de dun zevalden az sonra bizim evrfen tramvay caddesine yurürken: Allah. bu. havada şeiıirdekilerin yardınKisı olsun! dedim. Sankı oldugum yer pefc sernnmş gibi; Şikâyet gibi ohnasın ama sıcaklar pek habersia geldi. Saygısız misafir gibi. Ifelbuki boyle mi oiacaktı?.. Her gün yanm, nftayet bir derece çıkacak. yavaş yavaş, abştıra alışöra ısınacaka. Dört gün evvef 18 depece olan sıcaklık bugiin sıfırm üzerinde otur. Benim bir ahpabım var; Böyle sıcak~ tan, soğnfrtan, yokuştan, bıişteır şikâyet edince: Beterin beteri var. HoGne siıkret! Der. Bk şey dediğimiz yok ama, dereee 3» olacak yerde 25 olsa kıyamet kuprnazrfj ya! Sıcaklar basınca ben bir takım hülyatera dnşerim. Metleniyet ilerfeyip bomba tayyareleri, deninlt] staUan, beş ausli fazia patlayaa kumbaralar yerine meselâ şehirieria havaeuıt senol«te«ek frijidaeler yapsaiar... Derecei hararet mua>ycn bir haddi geçince etomatik olarak işlemeye çalışaB bu azim makinelecle sıcaklık düçse... Svnra sıcak h*ıalarda yokuşları aJçaitecak, y»Uarı kısaltacak şeyler icad etseler... Hatta, hatta şa Bağdad Hırsızı filnindeki gibi Msrijne bktip: Uç y» mufcarek: deyince benzin, petral, yağ, su istemetJcn ucan ahirli hahlar çoğalsa da onlaria scyrüsefere başfasak ne iyi olut. Otomobil kazaları azahr; g«nütü 3e nücadele kolsylaıor ve biz yorutmadan gezeriz. bımların da kemfine malısfis ka« zası okır. Karkuknğn «tnadığı i ç » kerından bakarken muvazenesini kajhedip şuraya buraya duşenlere tesaduf edilir. BUIUIB üzerine kenarına korkulnğu olnuyan halılann Belediye, plâkasmı istirdad eder. Bunlarm daha genişItri yapıUp otobus gibi kullanıhr. Lâkin işin kötü tarafı şudur: Meksika bitaraf Almanyayı harbin kalmağı istemiyor uzaması korkutuyor İşçi teşkilâtı, hükume* Harb sanayiine kifatin bitaraflıktan ay yetli amele bulmakta müşkülât çekiliyor rılmasını taleb etti Habeşistanda Ingiliz kollannın ileri hareketi devam ediyor bir safhada: İngiliz askeri muharrirleri de Girid harbini İngiltere hesabuıa çok tehlikeli bir safhada görmcğe başlamışlardır. Sebebi, Altnanlarm Suda limanını zaptetmeleri ve bu vaziyetten istifade ederek deniz jalile adaya asker ihrac etmek imkânını elde etmeleridir. Almanlaruı bu imkândan istifjde etmek isteyip istemedikleri henuz belli değıldir. Fakat Almanlar, hava sılahı bakımından haiz olduklan (aikiyetten istıfade ederek adaya hâkim olmağa devam ediyor ve karadan yaptıkları harekâtı hava kuv vetleriııin yardunile mütemadiyen ilerletiyorlar. Yani bu Girid harbi de, gerek tedafuî, gerek tçcavüzî mahiyette olan kara harekâtının, muvaffak olması için kara kuvvetlerile hava kuvvetleri arasında sıkı bir elbirliği tesis, ve bu elbirliği nin de düşnıana ııispefle hava faikiyetine dayanması lâzım geldiğini, bir kere daha tavzih etmiştir. Bu ımıharebede hava faikijcti Almanlarda oldıığu ve Almanlar hava kuvvetlerile kar« kuvvetleri arasındaki elhirliğine aıamî derecede ehemmiyct verdikleri için Girid harbini, İngiltere hesabma son derece tehlikeli bir safhaya vardırmışlardır. Bununla beraber iki taraf arasında son derece çetin muharebeler devam etmektedir. vekili M. Fraser, İskenderiye Kahire yolunda bir otomobü kazasından bazı berelerle kuı tulmuştur. M. Fraser Yeni Zelandalı yarahları ziyaretten geliyordu ve yanında başka kimseler de vardı. Bindlği otomobil birdenbire devrilmiştir. Başvekilin hususî kâtibi Jeffery ağır yaralannuş, şoförün bacağı kırılmış, Yeni Zelandalı bir kurmay subayın kolları ?e kaburgalan parçalanrmş ve diğer bir subay da sadmenin şiddetinden fevkalâde müteessir olmuştur. Başvekilin huusî kalem müdürü de basvekil gibi hafif bereîerle kurruimuştur. Habeşistandaki harekât Londra 30 (a.a.) Scllum bolgesinde devriye faaliyeti vardır, fakat mühim hiç bir şey yoktur. Habeşistanda. Gondar'ın 80 kilometre şımalinde ve Aduı ya giden yolun üzerinde bulunan Debareç düşman tarafından tabiiye edilmistir. Düşmanm Gondaı'a çekildiği ve orada çevrilmiş vaziyette olduğu anlaşılır. Zıra garbda Şelka'yı, cenubda Tana gölünü. doğu cenubda Debra Tabor şimalde de DeDra Reş İngüizlerin elinde bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki kuvvetlerimizin ekserisj. İngiliz subaylannın idaresindeki vatanperver kıt'alardır. Gondar'dakl İtal yanların miktan 17 bin olarak tahrrm edilmektedir. Gondar temizlendiği zaman Habeşistanda kalan yegâne mühim İta1yan cebi olarak cenubdaki Cimma kaIacakrır ki orada takriben 25 bin kişi vardır. < Hava harekâtı hafiif geçti Londra 30 (a.a.) Hava ve Dahilî Emniyet Nezaretlerinin tebliği: EHin gece İngiltere üzerinde düsmanm çok az hafıf faaliyeü olmuştur. Cenubda bir yere bombaîar atümışsa da, ne hasar, ne de İnsanca zayiat olmamıştır. ttalyan tebliği Alman tebliği Berlin 30 (a.a.) Alman tebliği: Büyük Britanya etraiinda'ü deniz bölgesinde muharebe tayyareleri Pentland Pirtf in garbında büyülc bir kargoya hücunl etmişlerdir. Kar^oya tam isabet kaydedilerek ağır hasara uğratılmıstır. Dün gece Alman tayyareleri havanm muhalefetine rağmen İngilterenin cenub sahillerindeki limanlara taarruz etmişlerdir. Pransız sahiüerinde üç İngiliz seri motörbotunun taarruzuna uğrıyan bir Alman devriye gemisi bu motörbotlardan birini top ateşıle batırmış ve bir diğerini de o derece ağır hasnra uğratmışür ki, bunun da ziyaıııa b.ukmedilebilir. Ne gündüz, ne de gece Alman toprakalan üzerinde duşman tayyaresı uçmamıştır. Giridi takib edecek safhaiar Girid harbinin bdyle bir mahiyet arzetmesi üzerine Kıbrısın da a>ni âkıbete uğraması tehlikesi baş gostermiştir Çünkü Ahnanların Giridde yerleştikten sonra, ayni tecrübeyi Kıbrısa karşı tatbik etmelerine bir mâni kahnıyae»kür. Hattâ (Taymis) in askerî muharririne göre, Giıidin sukutile Kıbrısın ayni âkıbete uğraması bekNenir, bu da Suriyenin Almanlar tarafından işgalini hazırlar. Hattâ Kıbrısuı işgali üzerine Almanlar, Fransızlardan müsaade almayı dabi düsünmiyerek, Suriyeyi işgale kalkı şırlar ve Rumanya Ue Bulgaristana karşı nasıl hareket ettilerse, Suriyeye Oslo 30 (a.a.) Sjoefartstidenee karşı da ayni şekilde hareket ederler. gazetesine göre, cem'an 671 bln ton »*» hacminde 186 Norveç vapuru harbin Görülüyor ki işler döne dolaşa Suri başlangıcındanberi 30 nisana kadar geyeye dayanıjor. Çünkü Suriye, Arab çen müddet zarfmda batııücnışUı. 300 âleminin anahtarı ve Süveyşin yoludur. den fazla Non'eçli tayfa da ölmüştür. Almanlar Suriyeyi isgal ederek Süveyşi iki cepheden tazyik etmek ve İngiltereyi iki cepheden harbe mecbur et safhalan önlemektir. Ve görülüyor ki İngilterenin Suriye istiklâline büyük bir mek istiyorlar. İngiHzlerin Giridde heı tehlikeye r»ğ sempati gösfennesinin derin bir mânası men mücarteleye devam etmelerinin vardır. ömer Rıza DOĞRU1sebebi de, Giridi takib edecek olan bu Roma 30 (a a.) İtalyan orduları umunıî karargâhınm 359 numaralı tebliği: 30 mayıs gecesi İtalyan hava teşekkülleri, Maltada kâin Valetta limanındaki tesisatı bombardıman etmişlerdir. Ben buralı değilim ;içtiğim de Şimalî Afrikada Tobruk mıntakasmda topçu kuvvetlerile keşif kollannm memleketimde imal olunan sigaradrr. Bızde herkes bu nevi tutün kuüaıur. faaliyetleri görülmüştür. Bir tane içmez misiniz? İtalyan hava tesekkülleri. Tobnık liSigarayı alırken sordu: manındaki tesisatla gemileri bombardı Siz nerelisiniz? man etmHerdİr. İki muavin gemi ile Türküm. ki bin ton hacminde bir vapur baürıl Ya?.. Affedersiniz; sizi bizim harimış ve bir benzin deposu tahrib edilmiştir. Diğer hava tesekkülleri, motörlü ciyeye mensub zannetmiştim de... Hali ve tavrı nazikleşmişti. Fakat hâlâ vasıtalann tahassüd merkezJerinİ ve mü"!tahkem mevkideki mühimmat de çin için kaynayan bir volkan gibi hiddet ve gayzında lurmızı alevler vardı: polarını bombardıman etmislerdir. Sözde memleketin dış politikasını İtalyan avcı tayyareleri, Bingaziye ukoruyacak bizim hariciyemiz! İngihzlelaşmak isteyen İngiliz tayyarelerinin rin tongasma bastı da haberi yok! Bak yollarını kesmişlerdir. İki düşman tayRusyaya! Canım Rusya! Nasıl Almanyaresi düşüriilmüştür. larla anlaştı. Yaşanılacak yer Rusya, Lise ve orta mekteblerde büyük ideal orada». Ben dayanamadım: Fransız izmihlâ isleri takib etmeğe ^••••^•»•>ıı Y a z a n : « • • • • • • • • • • > linin psikolociasını mecah kalraamış bir tahlil, erkânıharbihali vardı. Şundan yesinia sevkülceyş bundan konuşmağa batalarmı tenkid ya başladık, birdenbire hud Daladier kabiParisi ziyaretimin nesinin izmihlâli hazırlayan noksan go surüklediier? Sorarım size, akıi, mantık sebebini sordu. Bır Türk gazetesi nam: rüşünü tespit edeeek değilim. Son za erer mi bu İşe? Harbe niçin gırdik biz? ua Maginot'ya gideceğimi söyiej ınce, de manda, hatta üdebamıza bile arız olan Kokmuş Polonyanın gozüne mi âşıktık? minki yorgun adam zembereğıne basıl siyasî ve askerî kehanet tavazuuna uzak Almanya Danzig'ı alacakmış... Bırakmız mış bir makine gibi yerinden fırladı: tır. Yalnız, bundan bir buçuk sene ev alsın.. Bize ne? Bak gozüniı sevdığimin Ne o, Maginot'ya mı? Fakat oras vel «Cumhııriyet gazetesi namına 3üa Stalin'e suya sabuna kanşıyor mu? sizin İçin bir inkjsarı hayal olacak... Ikl ginot hattmı ziyarete gittiğim zaman, HaJbuH bizimkiler İngiliz kapitalistls oğlum da orada. Vakaâ onlar gene, bir Pariste ve Fransız ordulan karargâhın rinin kuklalan.. şey söylemek isîemi>orlar ama, ben lâ da müşahede ettığlm bir takım psikoloŞimdi yerinden inmiş, kapıyı açmış, kırdılarından seziyorum; için ıçyüzü jik hâdiselerden. bugünkü filî netıceleri otomobiHn doşemesini yumruklnyordu^ zannımızdan feci.. Fazla düvünmeğe n kaydetmeğe çalışacağım. Bu hâdiseler Daladier kimm adamı sorarım si hacet; şu Parisin içine bakm, Maginot belki de mevzusuz birer hikâyedir. Fa ze? Fransamn mı, İngilterenin mi? E nun dışını görürsunüz. Ah. Denım e^k kat millî inhidamların sebebleri, nzak iendi soruyonım size biz bu harbe ruçın Parisim, ne hale geldin! Dcrt bir tarafı tan yapılan içtimaî ve siyasî araştırma girdik? mız Çekoslovakyalı, Palonyajı, Viyanal: lardan ziyade, hakikî hayat sahnelerinBenim cevab verecek halfan kalma yahudi mültecilerle dolu Hepsi Paris den ahnmış vak'alarda daha canlı teba mıştı. Bir sigara daha ikram ettim. Biraz te. rüz etmez mi? yatışır gibi oldu. Direksiyona geçti.. FaBir ara durdu, sonra kulağıma yakiaMüphem nazariyelere müracaat ct kat Hariciye Nezaretinin kapısına vardı şarak yavaşça: meden, seferber bir milletin ve muharib ğımız zaman; kapıian kapanmış buiduk. Bu iş Bium zamanıncan başladı. O bir ordunun zâflarmı vak'alarla tespit Şoför tekrar istihfafkâr bir ıslık çaldı. pis yahudi Basvekil iken... Tasavvur etmekle manevî inhiTaTnm jnaddî inkı Karanlıkta, bir milletin sırnnı saklar ediruz katolik Fransanm başuıda bu yaraza takaddüm ettiğini gostermek iste gibi sükuta gömülmüş Hariciye bincsını hudi basvekil! Sonra Cot glbı Moskcvayukandan aşağıya süzdü. iki ön dışlnin ya satümış Hava Nazırı, Frot gibi vatan dim. İddiarn bu kadardrr. araandan bir tükürük savurdu: haini Dahiliye Nazın. Altı şubat hâdise Hayöü, dedi, sizi tekrar oteliniie sinin metıhus kahramanı herif! Fiansa. Parise muvasalatımdanherl, Hariciye Nezaretınm eşiğıni aşmdıra aşındıra ben gütüreyim, (ve şehadet parmağile Ha o zamandanberi, bu adamlann ışgüzarde bıkmısüm, Nezareün hademeleri de. riciye binasmı göstereıek ilâve etıi) lığı sayesinde bu hale geldl Sokağa çıMaginofya hareketim için başvurmadı Sanki bunlardan iş mi çıkar sandııuzd:? kınız, caddelerin köşesınde durunuz ğnn daire kalmamıştı. Fakat lâkaydiden Ve gene baştan başladı. Otele gelinciye kulak kabartmız ve Parisin inieyen sesimi, yoksa hususî bir maksada mı meb kadar, birkaç deia otomobili durdur ni dinleyinizl O seste artık Ondördunci. ni, hâlâ anlayamadığım bir sebeble, du, tekrar işletti; ve mütemadiyen küfür Lui'nin hasmeti yok, büytık Napolyonuı Fransız Haricîyesi teşebbüslerimi nazi etti. Fakat baslıca hedefi şuydu: İngil azameti yok. Foch'ua zaier aksi s»das kâne vaidlerle savuşturuyor ve beni her tereye kin, Fransız hükumetıne küfür, da yok. Ihtilâli Kebirin Fransaa yahudiordusuna istihfaf, Stah'n'e hayranlık. nin, mühecmin ^nuhaarin malı oldu gün biraz daha oyalıyordu. Gene bir gün, ı«V«" odamda, Parisin B.İQıassa şu sual, her cümlesinin sonun Kim için harbe gırdik, niçin harbedıyozifiri karanlık sokaklarını melul melul da bana, Parise, Frartsaya sordyğu ?u rnz? Bu mülteciler için mi, yahudiler seyrederken, telefon çaldı. Nlhayet, u tek sual vardı: cNiçin?» Fransanın har için mi? Yoksa kızıl 1raiTmiTİ? Lonara zun teşebbüslerimin semeresini elde et be ghişinin sebebini bir türHi kavraya City'sinin kasalannı boyamak için mi? miştim. Hariciye Şark İşleri mudürü, mıyor, anlayamıyor, kabul edemiyordu. Sonıyorum size Fransa ruçin harbetügeç olmasına rağmen hemen NezareBu, harb halindeki Fransanın, zama yor? te gelmemi ve iki gün sonra hareket e nında sol cenah mefkuresini alkışlayan Ben tesliyetkâr bir kaç eumleden sondecek olan Balkan gazetecileri kafile ve ayni sol cenahtan harbin sebebini so ra ihtiyar dostuma veda ederken kendi sile benim de Maginofya harekethn ran bir şoförün hikâvesıdir. kendime düşünüyordum: «Fransarun için lâzım gelen talimatı almarru müjeski bnrjuTa ailesıne mensub bu adam tabiiye âlimi, kanncanın kendinden se**• deledi. Yirmi sene evvel Pariste talebe iken, da trpkı komünist şoför gibi düsünuyor. kiz misli ağır bir şey kaldırınasuu teKendimi sokağa dar atüm. Akşamm bir bankada da çalışıyordum. Bu seier Halr/uki ikisi de zıâ iki lç politikaya min eden kuvvetin serumunıı keşfeybu geç saatinde otomobil bulmak güç inanryoriardı; fakat yollan nekadar mu eyor ve bunu bir adama şırınga ediyor. de, uzun zaman servisinde bulunduişti. Nihayet Hazreti Nuhtan kalma, ovazi. Mühim bir bankanın esham ve Mülâyün, cefimsiz bir adam olan bu ğum o zamanki şefimi ziyaret etmeği totrobil bozuntusu birşey yavaş yavaş tahvilât müdürü olan İhtiyar dostum ecıübe tahtası öyle bir Herkül oluyur düşündüm. Şimdi bankanın esham ve önümden geçti. Karanlıkta şoförün yüacaba şahsî bir iğbirarla mı böyle ko ki; dünyanın en müthiş pehlivanı, kartanvılât şubesini idare eden bu zattan zünü seçememistim!; fakat nereye gidenuşmuştu? Hem çekinmeden, rnr ecnebi sısında bir çocuk kadar dayanamıyor. çok şey öğrenmiştim. Belki bu defaki ceğimi soruşunda sert bir tavıı ve zorolan benimle... İçimden bir ses: «Hsyır. Fakat serumun t*siri yavaş yavaş geziyare; arzumda da şukıan borcumu ba bir eda vardı. Hariciye Nezaretine O ne olsa Fransızdır, ratan haini? Hâ çince beriki hapı yutnyor. ödemek kaygısı vardı. Kendisi Fransu Sîhirli babyı nçuran kerametter de gideceğimi söyleyince istihfafkâr bir ısşâ! Öyle ise niçin? Belki imarunı kayburjuvasmdan İyi bır aıleye mensubdu. hk çaldL Hani, şu Fransız külhanbeylebettiği için Fransaya artık inanmadı^ı ğer bu serum giM muayj'en zamanlı O Fransız bttrjuvazisi ki, Monmartre ohrr da yol ortasında Mterse ıstasyon rinin dudakJarından başkasına nasib oliçin...» epesinin meyhanelerini yahud Montparalan beklemeden paldır güldür aşağrya mıyan müstehzi, lâkayd ve alaylı ıslıkBu, sağ cenah mefkuresine sadık; şefnasse'ın gece kahvelerini belki hiç tanıner ve kim böir aşağidakrlcre neler lardan birini. mamıştu bile... Bu gibi yerleri kaplayan siz ve tesanüdsüı Fransadd bir memu yapar! Oturduğum otelden Hariciye Neza ecnebi seyyahlardan uzak, kendi kabu run hikâyesidir. Görüyorsunuz ya! İşte sıcaklar basınretine kadar yol epeyce uzundu. Oto ğunun içinde yaşar ve Uinden evine, Frans» ordulan karargâhrnda şahid a bende de hülyalar başlar... Sıcak mobilin nemli camından, dışarısının si evinden işine gıder. Eski ve ihtiyar oldufum diğer iki hikâyeyi geîecek yaherkese ayni tesrri yapmazmı.ş. Bende yahında Maginot'yu tahayyül ederken dostunm düşünceli ve yorgun buîdum. zunda nakledeceğim. de bir nevi malihürya tevliJ ediyor. bir sigara yaktım. Şoför, nevazile tutul Masasının başında somurtmus, adeta Ceialeddin LZİNE Ama: muş hastanın tuzlu suyu çekişi gibi bur Ben senin serin havalardaki kırıtnunu iki tarafa sallayarak derin derin manı da bilirim'. diyenler de nlurmus. tütünü kokladı. Sonra yarım arkaya ddnna! hi sade sıcağa yüUemek de nerek: dofru değildîr. Lâkm nernnmun: Ne o, dedi, san tütün içiyorsunuz Canım, eşeği alanın da kiç kabagaliba? hati yok nra? Sarı tütün kibar sınıfuı kullandığı tüDediği gibi, sıcağuı 4a üstümüzde hiç tundü. Ortahalli Fransızlar alelumum. de mi tesiri yok! ciğerleri kemiren Kaporal denilen bir nlalım yanut nevi sigara içerler. Şoföre izah etmek B. FELEK mecburiyetini hissertim: 3 Meşhur Alman boksörfiŞmeling Paraşütçü olarak Gîride inmiş ve orada ölmüş At ile bir kıza çarptı Harbıyede Kaya sokağında oturan ve Galatada Arkovan matbaasında çalışan an Tamodı, Mecidıyekoy civarıada beygirle dolaşırken Rabia admda bir ıza çarparak muhtelö yerlerinden yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Suçlu jaJcaJanmış. Rabia tedavi aluna alın,mıştır. Berlin 30 (a.a.) Bir hususî muhabir bildiriyor: Boksör Schmeling'in Giridde öldüğü hakkında Kahireden gelen haberleri Berlinde yaydıkları için yabancı gazeteciler ciddî surette muahaze edilmişlerdir. Bir gazeteci geceleyin aktris Anny Ondra'ya telefon ederek zevci Schmeling'in öldüğünü haber vermiştir. Yabancı gazetecilerin haricden gelen haberlerden hususî surette istifade ederek Almanlara bildirmek hakları olmadığı beyan edilmektedir. Askerî mahfiller, Schmeling hakkında hiç bir haber almadıklarını bıldirmişlerdir. Schmeling Almanyada halk tarafından en çok sevilen sporcu idi ve Joe Louis ile yaptığı birinci maçtan sonra bir millî kahraman addediliyordu. İkinci bedbaht karşılcşmasından sonra, aslen Çek olan ve hakkında heı zaman en heyecanb. haberler verilen karısile çiftliğine çekdlmişti. iki ay evvel bir aktüalite filmi Schmeling'i bir askerî paraşütçü mektebinde talim yaparken göstermiş ve bütün gazeteler Schmeling'den bahseden makaleler yazmışlardı. Girid muharebelerine iştirak etmiş olması muhtemeldir. Kâğıdhane için ayrı bir plân yapılacak Belediye îmar İşleri müdürlüğü Kâjıdhane ve civanmn lııısusiyetinl na zarı dikkate alarak buraya aid ayrı bir plân vücude getirmeğe karar vermiştir. Kâğıdhanenin tarihl kıymeti nazan itiraba alınaxak hazırlanacak bu piâa ıakkında Müzeler Idaresinin de miitaeası alınacaktu. ihtiyarî talebe kursları 186 Norveç vapuru batiı Ankara 30 (a.a.) Maaril VekilU ğmden tebliğ olunmuştur: Lise ve orta okul talebesinden bü tünlemeye Vnimı; olanlan yetiştırnıek için 18 temmuzda başlamak ve 24 agustosta bitmek üzere her lise ve orta okulda «ihüyat talebe kursları» açüacaktır. Bu kurslarda öğretmenîerimiz ders verecektir. Lise ve orta okullarda bütünlemeye kalan talebenin, talebe olduklannı gösterir bir vesika ile bulunduklan şehirlerdeki lise ve orta okullara müracaat ederek şimdiden kurslara kaydolunmaları lâzımdır. Fakat sizde de bir sol cenah hükumeti iktidar mevkünde. Daha ne İstiyorsunuz? Otomobili trank diye Concorde meydanının ortasmda durduruverdi. Sol cenah mı? Sözde sol cenah! Topu bezirgân namussuzlann! Kapilalistlerin, yahudilerin uşakları... Ben kah ter döküyordum: Bari otomobili İşletseniz, diyecek oldum, hariciyede çok mühim bir raıxdevum var da... Beklesinler serseriler, ne çıkar? Zaten ne iş görüyorlar kL.. Aristokrat bozması burjuvalar! Bizi ne diye harbe Sm zamanlartU Almaıt paraşütçö krt'alanna iHihak ettiği aıüasüan Maks ŞmeBng tahn taTyareshtden attarken Amerikada talim görecek 7000 İngiliz tayyarecisi Vaşington 30 (a a.) Harbiye Nazın M. Stimson Amerikada yetiştirilecek 7000 İngiliz tayyarecisinin 7 haziranda kurslara başlayacaklarını bildirmiştir. Birinci grup 550 kişidir. Her beş haftada bir yeni gruplar talimc başlayacaklarchr. M. Stimson bu proğramm ileride genişletilebileceğini gazeücüere söylemiştir. Sonra sen, o, Marikanın dostu olmuşsun. Oyle duydum. Fikri, kekeledi: Ne münasebet. Hasta gene bir deri bir kemik elini yorgandan dışarı çıkarmıştı: Sus, dedi, sus... Dunya âlem hepimize aşikâr. Ben senin giydığin gbmlekleri, çorablan, kunduraları hepsini biliyorum. Evlâdım, işin kötüsü olmaz. Amma, mideye göredir. Senin burada yatagın var. Onu alır goturürsün. Ben beyazcılara yataklık edemem. Fikri isyanla ayağa kalktı: Baba, ben, senin sandığın serserıkrden değilim. İhtiyar dökük dişleri birbirine vurarak takır takır guldü: Peki, o halde bugune kadar ne yiyip, içiyordun? Eile işaret etti: Evlâdım, dünya âlem aşikâr dedim. sana. Sen daha bu işin başmdasın. Orâda bir kunduracı usta Petro gördün, değil mi? Onun doğru yolda büyük mağazası vardı. Mağazasında tezgâhtarlar, ustalar, çıraklar çalışırdı. Çok iyi kazanırdı. GelgeleHm kendini beyaza kaptırdı. Şimdi ka'dınmda, apartımanın alhndaki gün gormez bodrumda yaşıyor. Dün ceza görenler Dünkü teftiş esnasmda Emlnönü ka:ası dahilinde 45 ve Üsküdar kazası dalilinde de 3 olmak üzere 48 esnaf muh:elif beledî suçlardan cezalandırıl ışlardır. Seyriisefer kontvolu esnasmda da talhnatnameye muhtefif şekillerde aykın hareketten 14 şoför, direfrsryonu ve marşı bozuk otomobü çalıştıran iki otomobil sahıb ve ehliyetsız araba sürüculüğü yapan 8 kişi tecziye edilmışlerdır. Hastanın sesi durgunlaşmıştı: Evlâdım, Fikri ağabey. Ben para pul kaydında adara değilim. Kapımaan kimseyi kovmam ama, sen yatagını al götür. Beni karakola hesab vermek mecburiyetinde bıraknıa. Bu hasta haümde. Fikri taş kesilmişti Ağa, haksızsın, ben senin tarndığın adamlardan değilim. Beni kovmuyorsun, fakat, bu kjvmaktan beter. Yatağı da alıp gideceğiro. Yalnız benim hakkımcta böyle düşuumeni istemiyorum. Hasta, zayıf parmak'arıru açarak: Haşa' dedi. Hepimiz Allahm kuluyuz. Kul, kulu kov3maz. Göğsü darabnıştı; yorgun soluyordu: Kovmak, kovulmak, ne kelime! Seni sevdigım için konuşuyorum. Durdu, bir kaç saniye dinlendikten sonra devam etti: Sen, merd, erkek delikanlısın. Aç kalacaktın, cabadan yaşamağa kendini vermiyecektin. Sana inanırım. Onlaria el birliği değilsin. Ve lâkin elin ağzı torba değil ki büzesin. Yoruldu, sustu. Fikri, ne bir şey söylüyor, ne de kımıldanabiliyordu. Kulakları uğuldamağa başlamıştı, dalgınlaşü. (Arkası var) Kahveci daha konuşacaktı. Fikri artık dayanamadı. Dur, dedi. Polis burayı basmaz mı? Kahveci güzel bir kahkaha attı: Bayım, kazancımız kayıbdan. Polis ensemizde, bizi hiç bırskır mı? Dukkânı kapatırlar. Cezayı basarlar. Hapse giıeriz. İlle ve lâkin ıllettir bu bayırn. İllettir. Şuradaki serserilere bak. Kazanmıyor değiller, gene, gelgelelim dumana veriyorlar. Allah insanı işsiz bırakmasın. Kahvecinin demlediği tavşan kanı çayın son yudumu Fikriıun boğazrada tıkar.dı. Bir şey söylemiş olmak için: Hâlâ, soğumamış, dedi. Kahveci ona birden şüpheli baktı. O insanları daha doğrusu işsizlerle işlileri o kadar tanımağa alışmıştı ki yutkunuştan şüphelenmişti. Tekrar etti: Bayım, sen nerede çalışıyorsun? Sormak ayıb olmasın ama! Fikri, işsizliğin bir ahıâksızlık olduğunu tekrar duyuyordu. Yalan soyledi: Çorab fabrıkasında çahşıyorum. Ne taraf ta? Fikri kaçamaklı bir tavırla elini evirip çevirdi. Topkapı, Cibali taraflarında filân. Kahvecinin şüphesi arttı. Topkapı nere, Cibali nere? Bayım, sen gahba ikisi ortası geçiniyorsun? Fikri dayanamadı: Çok soruyorsun. Kah%'ede uyuklayanTar birer birer kalkıyorlardı. Kahveci Fikrıye: Vakit. bayım, iş sahibleri şimdi giderler, dedi. Sen de madem ki çalışıyormuşsun haydi vakittir. Fikri olduğu yerde sendeledi. Kahveci onun uzattığı on k'.truşu almamıştı. Sokağa çıktığı zaman tenvim edilmiş biçareler gibi bastığı yeri bilmiyordu. Yalnız Marikanın odasında kokan güniük kokusu, yağh koku genzini yakıyordu. Cebinde kendi bozukluklarmdan başka «tiril tiril» on luası vardı. Bu parayı bozdurmağı dusündü. Çünkü bu para onun cebinde bir ccürüm» dü. Kahvelerden, hanlardan, otellerden, her yerden ikametgâh sorarlar ve paradan evvel işi olup olmadığmı ararlardı. Parayı nerede bozduracaktı. A&ır ağır yürümeğe başladı. Düşünüyordu: Hana giderim, dedi. Han kapısında ocakçı Hurşid onu kargılamıştı: Buyursunlar Fikri ağabey. Artık unuttun bizi Öyle ya yağh yere çatınca böyle olur. AŞKUÇURUMÜ Edebî roman Fikri, irkildi: Nasıl yağlı yer? Hurşid bıyık altından gülüyordu: Bırak be, bey ağaoey, dünya âlem cümlemize malum, geL Raşid ağa yukarıda hasta. Hem çok ağır hasta. Onu sen bir gor. Raşid ağanın iyiliğini, insanhğını gönnüştü. Onu «ağırj halinde görmemek ayıb olurdu. Hurşid ona hanın üst katma çıkan merdiveni gösterdi: Doğru çıkın, dedi. Ddrt köşe han odası kapısını açan Fikri, ıslak bir^ sıcaklıkla karşılaştı. Hasta onu hemen tanuaıştı: Gel bakalım, ağabey. Bİr 57Hastanm sesi yorgun fakat, kendisine emin, ruhuna hâkimdi. Üstüne kırmızı Trablus battaniyesi örtülmüş. sedir yatağının başucundaki iskemleyi gdsterdi: Otur bakalım, bey ağabey. Geldiğin iyi oldu. Seninle konuşacaklarım var. Ben seni erkek adam tanımıştım. Sen de boş çktın. Fikri kalkıp oturdu: Neden. neye? Raşid ağa yorgun bir gülümseme ile vaktile kimbilir, ne kadar yumruklar atmış, kamaiar çckmiş, şimdi bir deri bir kemik elini yorganm kenarından aus der gibi uzattı. • Evlâd, senin gidişatını iyi bulnra Mahmud Yesari yorum. Galatalı Şakire yaver yazılmışsm. Arkadaş arkadaşa yıkım olmaz. Gelgelelim Şakir karı»ıktır. Onun evi şüphelidh. Sen, onlara karışmadan orada oturamazsın. Orada Marika da vardır. İşlerine kanşmamı; olsan <tozcu» Marika seni evde t'itmazdı. Hasta insanlann yorgun hiddetile diş bileyeıek gülümsedi: İşe girdin mi? Fikri cevab veremedi, Hana tekrar yorgun yorgun güldü: İçgüveysi yaşıyorsun kardeşim. Şakir eski Şakir değü. O hem yasağı, hem kaçağı kolluyor. Müslüman dini aşikâr. Ben de karakola hizmet ederim. Vazifemiz. Şakirin kancık tarafı var.

Bu sayıdan diğer sayfalar: