22 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

22 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sözlerin karşısına (T- Kö) I.Ö_dü | (alâmeti) konmuştur. Bun n | biri hakkında sırası ile ıımnıl""". zın (müdehassıs) yazılarını gazele lere vereceğiz. '2 — Yeni konan karşılıkların ayırd edilmesi için, ırwxuldîwlıııılur M;.;r:-dî(iikl türkçe olan kelimele - rin bugünkü işlenmiş ve y şekilleri alınmıştır : :fslı nk olırılu;ı aslı ügüm olan hüküm, !ıı,llıçı! 'çel kökünden gelen şekil gibi. — Erdirmek, usla - önemek (Bak: İkaz). izi hakikate irşad et- doğruya erdirmek 1 — Öz türkçe köklerden “—J İrşad etmek mak, dedemek, Y Örnek: 1 — Si mek isterim — Sizi isterim. 2 — Bu genç, N*n"'“':"' ç irşad etmeli — Bu gel lenceye daldı, onu uslamalı. 3 — Aklı ermiyenleri irşad etmek vazifemizdir — Aklı Z demek borcumuzdur. 4 — Füksek bilgilerizle 0":““' zi değil bütün — milleti "-ı.'u a Yüksek bilgileriyle yalnız ğ Xütün ulusu yönedi. nazaran — Arel: ma (bağlantıya) göre. mak, dönmek. İrtihal — Güçüm. Örnek: Pek kıymetli bir mucidin irtihali — Pek değerli bür bulmanın göçümü, Irtisam etmek resmi düşrek. | Örnek: Ufukta irtisam eden bir yelken — Utuktu sınaylaran bir yel: keri. irtişa - Alımsatk n olrn:: İrtişa bir memleketi harcö eden hallerder biridir — Mumıl-dlı-l bir ülbeyi ylılayan biridir. y — Bınaylanmak, l ; eselede görülen Örnek: Bcıirzl;’:_ Hat dir 10 rumda görüler doğruluk (yanılmaz - hk.ııed,;idü. isabet) şaşılmağa de - ger. ç ı—m.uıeı—l::-ek— tuttür düşgelmek, isabet etmek. T Örneke Attığı kurşun tam hedele isabet eti — Attığı kurşun tam ama- ca düştü (düşçeldi, amacı tutlu, isa- bet etti). Tsabeti rey Cvuzuhu nazar, fera - set) — Yalgörü, Örnek: Devlet ricaline en çok muk- tazi olan bir şey de isabeti reydir — Devle adamlarının en gerekli olan bir sabet ettii Tsal (IblAZ) etmek — Ulaştırmak. İsar etmek — Esirgememek, bol tol vermek (Bak: bezletmek). İsbat — İsbat (T. Kö.) Taga etmek — Eslemek, söz dinle- mek ümt:sîxuüuw'wm Taneyi laga etmelisiniz — Sise veriie.. Sebaca öğüdleri esi İsim — İsim (T. Kö, Gd. lakân etmek — Yurdlandı Örnek Muhacirleri iskân etmek ü- zere yerler tefrik edildi — Göçmenle- ri yurdlandırmak üzere gerler ayrıl - di. İsmet — Arığ Örnek: İsmeti her türlü şâlbeden Seri olan — Arığı her lekeden beri o- lan. lsnad — Üsnat Örnek; Bu gibi isnadat ona hiç bir zarar veremez — Bu gibi üsnetler ona hiç bir sarar veremez. Isnad etmek — Üsnemek, yasda - mak, üstüne almak. Örnek: Onun bir kabahali yoktu, fakat kabahati — ona isnad ettiler — Onun bir suçu yoktu, ancak suçu ona üsnediler (yasdadılar, onun üstüne !ın)l — İsraf (T. Kö.) İstib'ad etmek — İraksamak Örnek: Böyle harcket edeceğini is- HAb'ad etmezdim — Böyle hareket e - deepğini iraksamazdım. Tstibşar etmek — Müjde almak Tebşir etmek — Müjdelemek Örnek: Memnuniyetle tebşir ede - rim ki — Sevinçle müjdelerim ki. İstical etmek — Evemek, çabuk ol mak (Bak: acele etmek). İsticlâb etmek — Getirmek, çek - -.zrıık: Dikkatini isticlâb etmek tetiyordu — Dikkalini çekmek istiyor- “lıtiıî.ı ÇArsuhal) — Dilekçe Tstidad — Amıklık — (Fr.) Aptitu- de, capacitö 'Örnek: İşten çok düşünmede gös - terdiği istidadla tamınmışlı — İşten çok düşünmede gösterdiği - anıklıkla tarı muşlı. ,st'dane etmek — Borç almak Tstidlâ) etmek — Çıkarmak Örnek: Sözlerinden ne düşündüğü- nü istidiâi etmeliydiniz — Sözlerin - den ne düşündüğünü çıkarmalıydınız. İstifa — Çekilim Örnek: İstifa, her zaman hizmet - ten içtinab manasına gelmez — Çıklıı lint, her zaman işten kaçınma anlamı- Örnek: Makamından İstifa ede - | rek — Orunundan çekilerek. İstifayı kusur etmek — Suçdile - Örnek: Vaktinde gelmediği için is- tifayı kusur etti — Vaktinde gelmedi- ği için suçdiledi. İstifade etmek — Fayda görmek, asışlanmak. Istiğna (Bak: gıma) İstiğrab etmek —— Yabansımak (Bak: garabet). Örnek: Okuduğu türküyü istiğrak içinde dinlediler — Okuduğu türküyü dalınç içinde dinlediler. İstihale — Değişini Örnek: Rer inkılâb, birçok istiha- lelerin bir araya gelmesiyle olur — Yer detvrim birçok değişinlerin bir a raya gelmesiyle olur. Istihlâf etmek — Yerine geçmek Istidlâf etmek — Yerine geçmek. İstihale etmek — Değşinmek Örnek; lpekböceği kelebeğe istiha- le eder — İpekböceği kelebeğe değşi - d"ı.ııııa.ı etmek — Hafifsemek Örnek: Kuvvetli insanlar, düşman- larını istihf'af etmezler — Kuvvetli in- sazlar düşmanlarını hafifsemezler. Istihkak — Hak (Bak: Hak) Istihkar etmek — Küçükmesek Istihlâk — Yoğaltım Örnek: Memlekette yerli malı is tihlâki — Yurdda yerli malı yoğalte l-ı.lııılılll etmek — Yoğaltmak Örn ek: Odun istihlâk edenler kömlür istihlâk edenlerden — çoktu — Odun yoğaltanlar, kömür yoğaltan - tardan çoktu. İstihsal — Üretim Örnek: Adanada pamuk istihsali | urnıştır — Adanada pamukk üretimi | artmışlır. İstihsal etmek — Üretmek Örnek: Afyon istihsal etmek için haşhaş ekerler — Afyon üretmek için haşhaş ekerler. İstihza etmek — Alay etmek, eğ - lTenmek, Örnek; Kendisiyle istihza edenlere kızıyordu — Kendisiyle alay edenle *Ap4ofir: (8197u213)Ö2) d4 İstihzarat — ;iqınl;'l'u yt İstikamet — Doğruluk Örnek: İstikametten ayrılmadı — HABER — Akşam Postası Osmanlıcadan Türkçeye Söz Doğruluktan ayrılmadı. İstikamet (veçhe) — Yünet Örnek: Bu istikamette giderseniz, köyü bulursunuz — Bu yönetle gi - derseniz, köyü bulursunuz. İstikanı * almak (Teveccüh et - mek) — Yörelmek. Örnek: Bölük o tarafa istikamet aldı (Teveccüh etti) — Bölük o tara- fa yöneldi. İstikbal — Gelecek. Örnek: İstikbal için birçok düşün- celeri vardı — Gelecek iİçin — birçok düşünceleri vardı. İstiklâl — Erkinlik. 4 Örnek: Türk tmilleti istiklâlini A - tatürke medyundur — Türk ulusu, er- kinliğini Atatürke borçludur. Iİstiknah etmek — Derinlemek. Örnek: ÂAmakı kalbimdeki düşün - celeri istiknah etmek mi istiyorsu - nuz — Yüreğimin içindeki düşüncele- ri derinlemek mi istiyorsumuz? Istikrah — Tiksinti, iğrenme Örnek: Sun'i harcektlerden istik - rah ederim — Yapma hareektlerden tksinirim (iğrenirim). İstikrar — Durluk. Örnek: Fransız Frangının İstikra - rına çok çalışmıştı — Fransız fran - gının durluğu için çok çalışmıştı. İstikrar etmek — Çoğumsamak Örnek: Bu parayı istiksar etme - yin — Bu parayı çoğumsamayın, İstikşaf — Açı, Örnek: İstikşaf tayyaresi — Açı uçkusu, Tatikşaf etmek — Açılamak Örnek: Düşmanın vaziyetini istik- şaf etmek üzere — bir kol yolladı — Düşmanın durumunu açılamak üzere bir kol yolladı. İstilâ — Salgınm Örnek: Bu topraklar bir vakitler düşman istilâsına — uğramıştı — Bu topraklar bir vakitler düşman salgı - nına uğramışlı, Tatilâda bulunmak, müstevli ol - mak — Salgın etmek. İstilâ etmek — Kaplamak basmak Örnek? Çekirğe her tarafı istilâ etti — ekirge her tarafı kapladı. Düşmanların istilâ ettiği yerler — Düşmanların bastığı yerler. Istilâm etmek — Ne olduğunu sor- mak. Neticeyi istilâm ettiler — Sonucun ne olduğunu sordular. | Istilzam etmek — Lüzumlaştır - | mak, gerektirmek, Örnek: — Cezam istilzam öden bir hareket — Cezayı gerektiren (Tüzum- lTaştıran) bir hareket, İstiman etmek — Aman dilemek. Örnek: Âsiler istiman ettiler — A- zıyanlar aman dilediler, İstimhal etmek — Önel istemek Tstimzaç — Yoklama Örnek; Bu meseleyi istimzaç size geldim — Bu sorumu ıcuın:.l. çin size geldim. İstimzaç etmek — Yoklamak Örnek: Bu meseledeki fikrini is - timzaç — edeceğim — Bu sorumdaki fikrini yoklayacağım, İstinad etmek — Dayanmak Örnek: Hayatında kendinden baş- Ra kimseye istinad etmedi — Haya - tında kendinden başka Rimseye da - yanmadı. İstinadgâh — Dayanç Örnek: Bütün istinadgâhım sizsi - niz — Bülün daypancun sizsiniz. İstinas etmek — Alışmak, İstinsah etmek — Kopye etmek Örnek: Bu kitabı istinsak etmek i. çin yirmi lira istedi -- Bu kitabı kop- ye eimek için yirmi lira istedi. İstintak — Sorgu Örnek: Önce onu istintaka çekti - lTer — Önce onu sorguya çektiler. İstintak altma almak — Sorguya çekmek ? İstirahat — Rahatlanmak, rahat Istirahat etmek — Rahatlanmak, dinlenmek. Örnek: İstirahat etmek için bura- ya geldim — Dinlenmek için burapa geldim. İstirham — Yalvarı. Örnek: İstirhama lüzum yok, İşi - mizi yaparlar — Yalvarıya lüzüm vok, b G di zi L SSD öe ee l ö ğma li — a klavuzunu D__eşredivoruz 26 işinizi yaparlar. İstitale — Uzatı İstirham etmek — Yalvarmak, ya - Örnek: Mesele, yalnız kendi hu « karmak dütları dahilinde kalsa gene bir şey değil, bür tahım - istitaleler de - oldu. da — Sorum, yalnız kendi sınırları » çinde kalsaydı gene bir şey değil, bir takım uzatılar da arl_aya çıktı da. İstitar — Ürtünme Örnek: Veçhi dilârayı kamer bir: sehabı muzlimle istitar etmişti — A - yın gönlül süsliyen yüzü karanlık bir Bulutla örlünmüştü. İstitrad — Arasöz Örnek: Burada bir istitrad yapa » cağım — Burada bir arasöz kayaca - Örnek: İstirham ederim, cürmümü affediniz — Yalvarırım, suçumu ba - gışlayınız. Istirkab — Çekemezlik, Örnek; Alicenab olanlar haklarını istirkab küçüklüğünü göstermezler — Akı olanlar — başkalarını çekemezlik Örnek: meölâğre istisgar elliğine hayret et - tim — Kendisine ödenen parayı azım- sadığına şaşlım. İstiskal etmek — Ağırsamak ğım, Örnek: Misafiri istiskal etinek de- . gil, ona ikram etmek lâzımdir — Ko- dümunaran raamak , ağırlamak ge - SRCS N SÖ y DÜZELTME İstismar etmek — İşletmek, sömür- Kılavuzun — 25 inci sayısının. dür- mek, düncü sütanunda Örnek: 1 — Bu makineleri -Böyle insani musttal — bırakmakta bir menfaat Karşılığı olan — insel kelimesinin yoktur, — onları istiamar etmeliyiz —| yanma insaniğ de ilâve olunacaktır. Bu makineleri böyle iğlemez bırak - Yedinci sütununda makta Dir fayda yoktur, onları işlet iRdldel meliyiz. 2 — Kendisine karşı irae buyurdu: güunuz merhamete istinaden sizi is - tHismar etmek istiyor — Kendisine karşı gösterdiğiniz acımaya dayana - rak sizi sömürmek istiyor. Müstamere — Sömürge Örnek: On dokuzuncu asırda Av - rupa düvceli muazzaması müstamere- ler edinmek hevesine düştüler — On dokuzuncu asırda Avrupa büyük dev- letleri sömürgeler edinmek — isteğine düştüler. İstisna — Ayra (Bak: Fark). Karşılığı olan yasa kelimesi yasav olarak düzeltilecektir, > Son sütünunda gayri iradi kelime- sinin örneği lüzumsuzdur. ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her liste- nin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzera bir ay içinde, istiyenler ye « ni bir önerge ileri sürebilirler. Bun - lar T. D. T. C. Genel Kötipliğine yu şekil altında gönderilecektir: Tstismaf — Ayral Tstisnaiyet — Ayralık Osmanlıca , «014. . kelimesine Kı İstişare — Danış lavuzda. .. karsılığını uygin rektir. (yahut: yeter) görmüyorum. Sabebi: (kssaca) vsv vv sarı serscaremakesas rudur. Tzti eiERİ 5/ Benkilkürüür AD LLLLI Örnek: Öyle bir şey olduğunu ir - Önergem şudur: * « « T1) tişmam ediyorum — Öyle bir şey ol - mza duğunu sezinliyorum. () Burada bir önerge gösteril . İstitaat, takat — Güç miyen yazılar Üzerine bir şey yapılı Örnek: İstitaatimin en son haddi « ne Kadar — Gücümün en son derece- sine kadar, Dan BiRiKTİREN RAHAT-EDER A

Bu sayıdan diğer sayfalar: