16 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

16 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e AYAT Si Y FOĞUK OLÜZ BO ONA SÖON BİR. AM BIR PRD DAKA VAPDIR MIŞTI ŞEKTÖR SLİK'İ, AYDIN. LATII- Çalınmış çocuk peşin —1 Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları Kİ £YVAN VAPUR Ki BENİ GÖRME, DEN GEÇDİ.. SASİ. SÜ İŞİTTİRE e İramürleier DÖNMEMİZ LÂZIMİ. BENZİNİMİZ KAL. MAabr.. NYM ŞÖREGİ E S DURMAYI KAŞIRDIK.. N 254 — RAGASTANIN OĞLU — duğunu bildiğim halde size: Doleyi niçin öldürtüyorsunuz?. diye sorma- dan huzurunuzda bulunmak benim için imkâsız bir iştir. Sizi kurtarmadan da gidebilirdim. Bunun için eserinizi taklid etmek kâfi gelirdi. Sizi öldüremezdim. Kendi kendinize ölmeğe bırakırdım. Ben in- sanlık vazifemin buna mani olduğu- nu düşündüm. Siz de Krallık nufuzu- nuzun bir masumu canilerin elinden kurtaracak kadar büyük — olduğunu düşünmeliydiniz! Hazırlamış olduğum ilâçtan gün- de üç kere; sabahleyin aç karnıma, Ööğleyin et yemeği yemeden bir kaç dakika evvel, akşam yemekten 2 saat sonra bir parmak içeceksiniz. Bu şişe- Yeki ilâç size kâfidir. Eğer Şevketmaap yarından sonra tarif ettiğim şekilde fâca devam ederse korktuğu zehirin tesiri ortadan kalkmış olacaktır. E- ğer Kral hastalığına tutulmamışsa ilâem hiç bir zararı olmıyacak- tır. HNâcın süreceği dokuz gün içinde odadan çıkmamanız, sıcakta — bulun- manız, terlemek için odadaki sıcaklı- ğı ziyadeleştirmeniz Jâzımdır. Gece yatağa yattığınız zaman — terlemek maksadiyle sıcak bir şey içiniz. Bu dokuz gün içinde sudan maada hiç bir şey içmiyeceksiniz. Elveda Şevketmaab!.. Doğduğum memleketi terketmekte ne kadar yeis hissediyorsam bu adaletsiz hükümet- ten ayrıldığım için de o kadar sevinç duyuüyorum.,, Raböle bu mektubu imzalayıp bir Barfa koydu. Ve zarfin üzerine de: “Luvr sarayında Şevketlâ Kral Birinci Fransuvaya,, diye yazdı. Mektubu şişenin yanıma bıraktı. Üzere bulunan ateşlerine daldı. Son- ra kirpikleri arasından süzülen bir damla yaş çenesine doğru yuyarlan- dı. Doleyi düşünüyordu. Kendisi şimdi burada, Fransanın en müuhteşem bir sarayında sıcak ve süslü bir odada otururken talihsiz dostu kimbilir hangi zindanın kor- kunç karanlığında nasıl istiraplar i- çinde kıvranıyordu. Gözlerini kapadı. Hayalinde saf ve temiz yüzü, ge- niş alm, parlak gözleriyle Dole can. Jandı. Kollarını havaya kaldırıyor, pırangalı bileklerini Raböleye doğru uzatarak, zincire vurulmuş mücessem bir adalet gibi: * — Ey Raböle! diyordu. Ben ki in- sanlığın karanlık dimağına ışık saç- mak için, insanlığı zillet ve esaretten kurtarmak cehaletin beyinleri çürü- ten pırangasını kırmak için çarpışır- ken siyah bir elin darbesiyle ebedi- yen mahvoldum. Ve sen ki yolumda yegâne arkadaşım, yegâne güvendi- ğim adamdın, beni vuranlara karçı böyle mi dayranacaktın. Onlar beni ölümlerin en feciine mahküm eder- ken sen onlara hayat mı verecektin onlar karanlık dimağlarında zavallı vücudum için en korkunç işkenceler düşünürken sen onların acılarını din. direcek, yaralarını saracak mıydın? İnsanlığım kurtulacağı o büyük günde, insanlık kurtoluşunun — ilk kurbanları arasında benim ismim ta- Tih sayıfalarına altın yazılarla yazı- lerken, insanlığı cehalet ve esaret |- cinde daha senelerce yaşatacak olan bir caniyi Allahın takdir ettiği ceza- dan kurtarmağa uğraştığın için sen Hnetle anılmıyacak misim?. (Z Si KA (KYN YANINDA SULAR 8 pf-,y BRUŞTİ. SULARIN ALTINDA İRİ B PEK BALIĞI GÖRÜN CÜ de| İŞTE BİRB ça Moîda.. y “MDADİ! ROMANİI-No.16 ' 2!/ FAZLA ÜZMEK iSTEMEM. GERÇİ HAh KINIZ YOK AMA NEDE OLSA Bu. SÜN gı;cuguçw BULDUĞUM f7 V UN - #gİN $ ıNfa%JNR_ — RAGASTANIN OĞLU — 255 Elini ateşli alnında gezdirdi. Gözle- ri masanın üzerinde, Kral Birinci Fransuvanım hayatını ihtiva eden şi- geye takıldı. Biran onu alıp pencereden dışarı- ya fırlatmak için büyük bir arzu duy- du. Bu anda Avrupanın en büyük ve kuvvetli hükümetlerinden birine hük—[ meden adamın hayatı onun çelimsiz | parmakları arasında bulunuyordu. Sen Jermen Lükserruva'nın - ikiyi vuran saati onu daldığı bu hayaller: den uyandırdı. Artık daha fazla düşünmek iste- miyerek kitaplaymı bir paket yaptı Odadan çıkarken son kere masanın üzerindeki şişeye baktı. Başını salla- dı., Gülümsedi ve: — Gülmek, insana mahsus bir huy. dur.. diye mırıldandı. wSt e Raböle mektubunu yazarken Di- yan dö Puvatiye kendi dairesinde a- teşin karşısında bir koltuk sandalye- sine >turarak uyuklar gibi duruyor- du. Luvrda büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Bu uyuyan değil, terkedilen bir sarayın sükütu idi. Diyan, oda hizmetcilerine yatmı- yacağını, Kral ile Veliahtın Haşarat Yatağı seferinden dönmelerini bekli- yeceğini, başka türlü içi rahat ola- mıyacağını söyliyerek onları başın- dan tavmıştı. Yalnız kalınca, güzel bir ateşle ya- nan ocağın yanıma sokuldu. Çünkü şiddetli bir soğuk vardı. Fakat soen derece uykusu geldiği halde uyumu- yordu. Ocağın üstünde parlayan mumla- rın Işığı içinde yüzünde © meşhur müyordu. Dudakları kısılmış gözleri hainleşmiş alnı buruşmuştu. Bu anda neler düşünmüyordu. Ne hayaller kurmuyor neler ümit etmi- yordu. Ah bir kere Hanri Kral olsa!.. 0- nun İradesiz ruhuna nufuz edecek, bütün benliğini ele geçirecek onu is- tediği gibi oynatacaktı. O zaman şimdi karşısında Takip vaziyette bulunanların vay haline. Detamp'lar, Mediçi"ler; Esse, Sansak, Laşatenyeriler bir darbe ile mahve- Tacaklardı. O zaman artık kendisi Fransa- nın ve daha ilerde belki bütün Avru- panın yegzâne hâkimi olacak istediği gibi hükmedecek astığını asacak kes- tiğini kesecekti. Ve bütün bunlar yalnız bir çeye bağlıydı.. Kral Birinci Fransuvanın ölmesine.. Diyan dişi bir kaplan gibi yerin- den fırladı. Yüzü büsbütün takallüs etmiş yumrukları kısılmıştı. Hızlı hız- İr nefes alıryor gözleri müthiş bir su- rette parlıyordu. M Bu sırada kapıya hafifçe vurul: du. Diyan derhal kendisini topladı. Döndü.. Kapıya doğru yürüdü. Hâli titreyen parmaklariyle onu açtı. Jarnak içeriye girdi. Diyan gülümsiyerek : — Yoksa kaçtınız mı? dedi. — Beni gören Kralm önünde bir kaç çarpışma yaptıktan sonra çekil- dim. Eğer bir saate kadar Kralım yanına dönebilirsem bu gece Luvr'da bulunmadığımı ispat edebileceğim. Diyan durdu. Düşünceliydi. Dalgın dalgın fakat her kelimenin No. 16

Bu sayıdan diğer sayfalar: