18 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

18 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kalpazanlar Peşinde 7 Polis hafiyesi (X : 9) un harikulâde maceraları16 ii ç aş urşunlarırız Sah z epana aönkas/ . Mİ sbafa Pe oradan kalktı. / hava” amaırmaya gr. e | faka” bu pallayış Tayya dukca e/; den karli. SERSERİLER YATAĞI lara arkadaşının intikamnı almak sebep olan türlü (muhte!:f) vaka- isteği de eklenmişti. Kendilerine gayet uzun gelen! bir çeyrek kadar bir ziman iki jantiyom büyük bir şiddetle dö. ğüştüler. Sonra kavgaya birbirlerine bir şey söylemedikleri halde ufak bir ara verildi. Jarnak ile Laşatenyeri, sık sık nefes alarak kılıçlarının uçlarmı çizmelerinin burunlarma dayalı olduğu halde birbirlerini takdirle süzdüler. Bu takdir duygusu hiddetlerini yatıştırır gibi oldu. Hele Laşatenyeri kavgaya bu- rada son vermeği pek ço istemiş. ti. Hattâ bu hususta bir söz söyle. mek üzere iken Jarnak sper alıp: — Ne vakit istemiş olsanız. di. ye söze başlarken, Laşatenyeri ge- ne hiddetinden kudurma derece lerine gelerk son derece bir şiddet. le hücum etti, Jarnak soğuk kanlılığını hiç k*wbetmiyordu. Iki kılıç kabzalarına kadar bir birine çatışmıştı. Ikisi de soluk soluğa. yüzleri kızarmış, gözleri kanlanmış oldu ğu halde gözgöze bakışıyorlar1.. Sonra zorladılar.. Boyunlarındaki damarlar şişti, adaleleri kabardı, sinirleri kütür- diyerek gerildi.. Lâkin nafile.. Kuvvetleri tam denk geliyor.lu. Birdenbire Jarnak büyük bir hızla eğildi. Laşatenyeri, fırsat bu fırsatter diyerek yukardan aşağıya öldürü cü bir darbe indirmek içni kılıcım kaldırdı. Fakat vurmağa vakit bulama- dı. Birdenbire kılıcı elinden düşe- rek yere yığıldı.. Ağzmdan burnundan kan bo. şanmağa başladı. Çünkü Jarnak eğildiği sırada â bançerini çekerek zavallınm kar- nına saplamıştı. Jarnak yerde yatan düşmanma biraz baktıktan sonra hançerin sildi. Ve kılıcını kınma soktu. Ve korkusundan sapsarı kesilen otel- ciye yaklaşarak kulağından tuttu* — Eğer ağzını açıp bir lâf kaçı» rırsan hançerimi karnma saplama- dan evvel iki kulağımı keserim. dedi. Söz söylemeğe hali olmıyan o- telci başiyle susacağım işaret et: ti. Bunun üzerine Jarnak içi rahat olarak otelden çıkıp gitti. O gittikten sonra cam'ı kapı 2- çılıp bir adam çıktı ve yaralıya yaklaştı. Sevgenlik (şefkat) dolu bir ses. le: k — Sizin için birşey yapabilir miyim? diye sordu. Laşatenyeri gözlerini açtı, Çok yakınlaşan ölümün sarart- SERSERİLER YATAĞI Lİ tığı yüzünde kendisine doğru eği. len adamı tanımadan doğan bir hayret belirdi. Bu adam Tribule idi. — Ben her şeyi gördüm. İk'niz de aslanlar gibi çarpıştnız. hak. komdaki duygularmmz gerçi pek o kadar iyi değilse de gene sizi bu halde gördüğümden dolayı çok yeisliyim. Eğer size bir hizmet. te bulunabilirsem sevinç duyaca- ğrm.. Bana güvenebilirsiniz., Eski düşmanlıkları artık unutalım. Laşatenyeri söz söylemek için davrandı. Tribule yanında diz çökerek ya. ralınm başımı tutuyordu. Otelciden işaretle şarap istiye. rek can çekişen zavallınm ağzma birkaç damla damlattı, Fakat Laşatenyeri lâkırdı söy- liyecek kadar kendisini toplıya mıyordu. Gülüşleri ve alayları ile he“ za- man soytarıyı tahkir eden bu a. damın duygu ve düşüncelerinde, ömrünün bu son anlarımda bir de- Zişiklik olmuştu. Çünkü söz söyliyemediği halde bakışlarında derin bir minnettar lik parlıyordu. Bu eski düşmanma, bunun bir izini göstermek için bütün kuv. vetini toplıyarak bir cümle söy- lemeğe çalıştı. Fakat bunun yalnız ilk kelime. sini söyliyebildi: — Jiyet... er , Sonra sırt üstü düşerek geril- “İreyede sirayet efi.. di. Ve ağzımdan kanlı köpükle ka» rışık son bir nefes çıktı. Hepsi bu kadar. Tribule Jiyet ismini duyunca titriyerek daha bir şey anlamak maksadiyle eğildi. Fakat, tam'kızına dair yen: bir şey öğreneceğini helecanla bek- lerken yanında soğumuş bir ceset buldu. k ... Jarnak şatoya dönünes doğru Diyan dö Puvatyenin dairesine gitmişti. Diyanm soru (sual) dolu göz“ leriyle karşılacınca: ç — Bitti! Cevabını verdi. — Siz hakikaten bir kahiramarı sınız!.. Nasıl oldu, anlatın?.. — Pek kolay. Evvelâ Esseyi bü, larak, ben siyah kadife ceket yiy* diğim halde onun penbe ceket giy- mesinin bir küstahlık olduğunu söyledim. Tabii o, hakaretimi bazmedemedi. Dövüşmeğe baş. ladık.. Üç dört dakika sonra iss sözlerime gücenmekte haksız ol« duğunu anlamış bulunuyordu Za. vallr bundan sonra ne venbe, na siyah, ne ipek, ne de kadife ceket giyemiyecek.. Diyan çok katı yürekli olmakla beraber gene kendisini ttremek- ten alamadı. Heyecanmdan an cak dudaklarını ucuyla sorabildi* — Ya öteki ne oldu. — Laşatenyeri müthiş bir silâ. şördür, bununla beraber e da ah. ie. İlam a ln Yi İğ öenmli

Bu sayıdan diğer sayfalar: