September 3, 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

September 3, 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kılıç dişli kaplan X:9)un Hindistan ormanlarındaki maceraları 17 Nİ) / 9/87 birşey bu. larak arkadaş. #5 darım kurlar, mak i5/iyet, dn. — * ( İmrmiye ba ladı... yere VEFAT a2 sağ am ağar lerinden Öl ip örmeğe başladı.» alk) r a” omar, rak Erde bwla- Hig imi ölme. diğrandabir sak-xi9a-Sap- dama. /p Tamer yıne kaya mandı La Direktörlüğünden. na ara İvr. a ZAYI — Bursa Çekirre askerlik izinin at si Nafıa bakanlığından sikamı zayiettim. Yenisini çıkaraca - Bakanlık ihtiyacı için muhammen bedeli 7590 lira olan 230 ton kok kömürü Bakanlık binasında teslim şartile kapalı zarf u- sulile Eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 10/Eylül/935 tarihine rastlayan Salı günü saat 15 de Ankarada bakanlık Malzeme Mü- dürlüğünde yapılacaktır. İsteklilerin tekliflerini Ticaret odası vesikası ve 569,25 lira» lık muvakkat teminatları ile birlikte 10/Eylül /935 Salı günü saat 14 e kadar malzeme müdürlüğüne tevdi etmeleri lâzımdır. İstekliler bu husustaki şartnameleri parasız olarak i o bakanlık malzeme Müdürlüğünden alabilirler. (2301) (5013) Kültür lik mekteplerde talebe kaydına Ey-| önün cekisinin hükmü yoktur, 19 yes gi. 18 tevellütlü Mehmet oğlu Baki, lülün birinde başlanacaktır. sirmersi- | — nıflara bu sene 928 doğumlularla sans | KIMYAGER evvelki doğumlulardan arta kalanlar alınycakdır. Kül -; H u sa m e d d I n 3 tür direktörü 10 Eylüle ksaar bundukları | ileri pir. Eminönü, Emiik ve lilleri yapılır. Eminönü, Emlâk ve yere en,yakın okula, çocuklarını kaydettirmelerini velilerden Eytam bankası kurgumnda İnpetbey, | rica eder... (5015) | han, 26 PARDAYANLAR PARDAYANLAR zn li sesini anlamadan duyuyor ayni 7a- tıracağı cezayı itiraz olunmudan tat - Vücudu ürpertiler içinde olarak| duğunu anladı. Ve bir kestane ağacı- manda beyninde; — Bir kelime söylersen kızın öle - cektir! sözleri vızıldıyordu. Kızı, sevgili o Luizi, bu talisiz bu masum melek ne olacaktı. Boğazla - nacak, kendisinin öpmeğe kıyamadığı nazik boynu vahşi bir hançer darbesi- Je parçalanacaktı öyle mi? Jan susuyor, ellerini oğuşturu - yordu. Dudakların köşelerinde kan- lr bir köpük birikmişti, Talisiz kadın, hıçkırıklarını boğmak, ağzından bir aşk sözü fırlamasına mâni olmak için | dudaklarını ısırıyor, dişleriyle kemi - riyordu. Fransuva sözünü bitirir bitirmez Hanri vücudunun bir kısmını kardeşi- ne döndürdü. Bakışlarını açık olan pencereden ayırmadan ve eli İşaret vermeğe hazır olarak boğuk sesiyle: — Kardeşim, hakikat pek acıdır. Fakat şimdi onu tamamen öğrenecek- sin. — Söyle! — Bu kadın... — Bu kadın mı? Yani karım. — Evet kardeşim! onu ben kov - dum. Fransuva sendeledi. Jan bir ufak çığlığı tutamadı. — Kardeşim! Bu kadın senin ismini taşımağa lâyık değildir. Bu ka- dm seni aldattı, İşte senin (o kardeşin olan ben de bunun için onu koydum. İtham pek (ağırdı. O zamanlarda kocasını aldatan kadın genel bira - landa (umumi bir meydanda) kırbaç- la dövüldükten sonra idam edilirdi, Fransuva 48 Monmoransi Konnetab! bulunmadıkça buranın biricik hâkimi ayni zamanda kendisinin kocası bu - Tunduğu için Jan hakkında kararlaş - bik etmeğe salâhiyeti vardı. İtkamdan sonraki dakika çok müt hiş oldu. Hanri, her ihtimale karşı ha- zir bulunmak üzere sağ eliyle kılıcını, ve sol eliyle lâzımgelirse kaldırmak i- çin şapkasını tutuyordu. Görünüşte çok sakindi. Halbuki hakikat meydana çıkarsa Janı da Fransuvayı bir anda oracıkta öldürmeği tasarlıyordu. Bu itham Jana bir o kırbaç gibi tesir etti, Bir saniye içinde aşkı ana- lik duygularına galebe çaldı, Vücudu- nun uğradığı sarsıntı onda bir ceseti kımıldatan elektrik o seyyalesi tesiri yaptı. İleriye doğru bir adım att(, Bu esnada Hanrinin kolu da yavaş yavaş kalkmağa başlamıştı. Talisiz kadın bu hareketi görünce ilerledi, geriledi, ağzından belirsiz bir takım sözler çıktı. Sonra başını önüne eğerek taş gibi dondu kaldı. Fransuvaya gelince o da, Teruan « da bir tüfek kurşunile göğsünden vu- rulduğu zamanki gibi osendeledi. Bu yüksek ve temiz kalbinde, her türlü kararları vermek salâhiyetine sahip olan âmirlik hakkı hiç bir tesir yapa- madı. Fakat müthiş bir acı içinde kıv- randı, Sonra, bu müthiş anda, hiddetini yenerek Jana doğru yürüdü. Boğuk ve anlaşılmaz bir takım kelimeler bem - beyaz kesilen dudaklarının arasından döküldü. Jan, gözlerini o Hanriye dikmiş olduğu halde bu kadar acıya dayana - mayıp öleceğini umarak, susuyordu. Fransuvanın ağzından: Bu sözler doğru mu! kelimeleri çıktı. Acı dayanımın üstünde olduğu #- çin Jan, fazla tahammül edemiyerek bulunduğu yere yıkıldı. başımı Hanriye çevirdi, yeis dolu göz- leri katil caninin gözlerini aradı. O vakit yalnız, ağzından bir söz çıkmadan mırıldandığı duyuldu: —. Beni öldürünüz. Görüyorsu - nuz ki kızımızın (yaşaması için ben ölmek istiyorum. Bundan sonra ölü gibi hareketsiz kaldı. Yalhız şakaklarınm atması ya- şadığını gösteriyordu. Fransuva ona ümitsiz (bir bakış fırlattı. Kendisinin de hemen bu çok sevdiği kadının yanıma yıldırımla vu- rulmuş gibi düşeceğini sandı. Lâkin hayat, ne kadar ağır ve da- yanılmaz acılarla dolu (olursa olsun ölüme tercih edilir.. Fransuva kapıya dönerek sessizce dışarıya çıkıp ağır ağır uzaklaştı. Hanri de kardeşini uzaktan uzağa takip etti. Jandan bir korkusu kalma- mıştı. Bundan sonra onun ne yaşama- sını ne ölmesini düşünmüyordu. Eğer yaşarsa bile artık elinde demekti. Ö - lürse onun da © ıstırapları, uykusuz geçen geceleri sona erecekti © Hanri işte bu müthiş anda, kar. deşine karşı ne kadar kini düşmanlığı olduğunu anladı, Onu en dayanılmaz bir acıya uğrattığı halde intikamı ya- tışmamıtış, Daha başkü şeyler de istiyordu. İs- tiyordu ki Fransuva da kendisinin ka- pıldığı büyük yeisten daha müthiş bir işkence içinde yaşasm.. Yeni bir fırsat bekliyerek karde - sini gözönünde bulunduruyordu. Fransuva ayni (sessizlik ve ayni ağırlıkla gittiği yerin farkında olma - dan yürüyordu. Bu hal saatlerce de - vam etti, Bir zaman geldi ki başmı kaldırınca gece olduğunu gördü. O vakit ormanm ortasında bulun- nın altına oturarak (o başınıiki elinin arasına alıp ağlamağa başladı. Döktüğü göz yaşları acılarını biraz dindirdiği için başını kaldırıp düşün- meye başladı. Temiz olan vicdanını rehber tu - tarak geçmişte olan bütün vakaları hatırladı, Aşkımı, sütninenin evindeki buluşmaları, Janın babasiyle olan va- kalar, geceyarısındaki evlenme tö - renini (merasimini), Teruan müdafa » asını, esaretini ve bu son felâketi bi - rer birer aklından geçirdi. O vakit yaralı ruhunu aydınlatan bir sorgu aklıma geldi > — Acaba bana bu öldürücü dar « beyi kim indirdi?.. Sandetimi elimden alan kimdir, bu kanlı yarayı kalbimde her zaman taşıyabilecek miyim? Oh, hayatımı mahveden adamı bulmak, onu elimle öldürmek isterim! Fransuva dö Monmoransinin ga » yet yüksek bir kalbi vardı. Bununla beraber intikam düşüncesi (heyecan ve kederlerini biraz yatıştırdı. İnsan kalbi ne anlaşılmaz bir sır. dır. Ayağa kalktı. Rahat bir nefes al. SıKasunın3 1g e upuuüyepng ip belirdi: — O adamın kim olduğumu öğre « nerek elimle öldürmek isterim.. Ayağa kalktığı sırada OFransuva kardeşi Hanriyi yanı başında (gördü. Belki Fransuva, düşüncesini yüksek sesle söylemişti. Belki de Hanri bu sözleri duymuştu. Fransuva kardeşini (o görünee hiç şaşmadı. Sanki epeyce (bir zamandır başladığı bir «öze devam (ediyormuş gibi sordu: — Meselenin nasıl olduğunu ba - na anlatır misin?

Bu sayıdan diğer sayfalar: