11 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

11 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— DIY alel lela il — vaz Kış geçti, bahar geldi. Fakat Tevfiğe benzer kimse, Eminenin kapısında dolaşmıyordu. O, daha aksi, daha titiz, belki de biraz has» taydı. İki de birde nefesi kesiliyor, keskin bir sancı saplanmış gibi can evini tutuyordu. Kafası sim- di tamamen bir ölü kafasına ben- zemişti. İlçi ihtiyar komşu bir gün imamı köşe başında yakaladılar. Eminenin rengini beğermedikle" rini, one olur, ne olmaz; kadını biricik evladiyle karıştırmak sevap olacağını anlattılar. taizubillâh !,, kadınlara arkasını çevirdi, gitti Kadınlar bu defa Tevfiği dükkâ- nın kapısında yakaladılı.r, ayni ş< yi ona açtılar. Tevfiğin rengi uç tu, dudakları titredi. Rabianın bütün itirazlarına rağmer onu, iki ihtiyar kadınla Eminenin elini öp- meğe yolladı. | İmam: “Es- diye mırıldanarak Emine, elinde tesbih, mor, ma- vi dudakları, her vakitten ziyade eski bir tek yara gibi, köşeye bü- zülmüş, oturuyordu. Havanın ılık olmasına rağmen, önünde mangal vardı. Rebiayı gö rünce, mezardan kalkan bir ölü gibi minderden fırladı. Mor, mâ- vi, eski yara ağız açılıyordu. Eski günlere rahmet okutacak bir gı!- zetle Rabianın başına lânet yağ;| muru yağdırdı. Komşuların ya:| nmda bu hakaret ve zil'etin tesir riyle Rabia, anasının ne kadar bi»! çare, ne kadar hasta göründüğüne dikkat etmedi. erimiş yüzü, içine batmış gözleri onda. merhamet değil, çocukluk yılla- rında çektiği meşakkati uyandır. mışlı, Dükkünda, aşağı yukarı dJula- şarak;, sabırsızlıkla kendini bekli- yen babasının yüzüne, ilk defa hideletle haykırdı: “Bizi istemiyor... Ben sana de! medim mi?,, diyerek hıçkıra hıç-! kıra ağlamağa başladı. Bu, ana kızın birbirlerini sor görüşleri oldu. Kadının Xl Selim paşanın bahçıvan başısı altmışını geçkindi. Faket arkas: hâlâ dümdüz, vücudu ince, bacak- ları eskisi gibi elâstikiyetini mu- hafaza ediyor, kolları kargalara taş atarken bir çocuk çevikliği gös» teriyor, ayakları bir kaplan hafif- liğiyle yere basıyor. Sokakta bir sadrâzam kurumu ile yürür, bağ çede yirmi yaşının kuvvetiyle sıç rar. Yüzünün derileri yanık ve buruşuk, fakat beyaz kirpiklerinin arkasındaki mavi gözlerin ateşi hâlâ sönmemiş, hattâ dişleri bile bembeyaz ve keskin. Beyaz saka-! li ve bıyığı her zaman itina ile ke- silir, azıcık kısa olan üst dudağr! nın, kalkık burnunun ifadesi onu hiddetli bir “Buldok,, köpeğine| benzetir. Karından tâ koltuk alt- larına kadar sarılan kırmızı kuşa- kli (Wakil, tercüme ve iktibos hakkı mahfuzdur.) ğın altındaki gövde hâlâ sırım gi İ vafık bulmıyan &şçı yamağı bir akkal bi.. Bu adamın, Manastıra yakın köyünde zengin addedilecek ka- dar, birikmiş palası vardı. Gerçi eliyle yarattığı güzel bahçeyi hâlâ kıskanç bir ihtirasla seviyordu, fa kat ayni zamanda da onu emnr yetle terkedeceği bir halef yetiştir mek lüzumunu hissediyordu. Kendi çocukları hep kız oldu- Zu için yeğeni Bilâlı bu işe müna- sip gördü ve İstanbula ayak bastı: ğı gün Selim paşa konağınm en genç hizmetkârı olarak kapılan- dı. Ufak tefek tenevvülerden sarf: nazar, bu, on bsş yaşındaki genç Rumelili Bayram ağanın sadık bir kopyasıydı. Kısa, mavi dizliğin örttüğü bacakla; biraz daha ince ve çevik, ayaklar daha kaplan gi» bi, kırmızı kuşağın sardığı vücut daha körpe, kırmızı fesin uzun mavi püskülü, omuzlarına daha bariz bir çalımla düşü nın ayni açık mavi gözleri ve be- yaz kirpikleri, yalnız busun bam- başka.. Ucu uzun, delikleri açık ve kıvrık, ağız daha sıkı ve daha “Buldeok,, vahşeti yerine bir şahinin mütehakkim profili... İşte o kadar. ” Yaşı küçük diye uşaklar, he- men iş buyurmağı kalktılar. Fakat o, ilk günü isyan etti. Mağrurdu, ateşliydi. Tokattan, tekmeden yıl- dırım gibi kaçar, başını kurlarır ve or. Amca anut... daha çok sıkışırsa maymun gibi bir ağaca tırmanır, avcılara mey- dan okuyan bir xaplan yavrusu gi- bi orada: “Ben size gösteririm.., diye hırlardı. Ve yaşlı başlı ağa- lar bile, onun beyaz kirpikle: ars kasında ışıldıyan gözlerinden ür- ker, kendi haline bırakıriardı. Bilâl yaştaki bir oğlan tenbel tenbel dolaşırken kendisicin mut- fak bahçesinde su çekmesini mu sabah elinde balık tavası, unu kah- çede kovaladı. Oğlan taflanların üstünden sıçrıyarak kaçarken bir- denbire gül fidanlarının arasına düştü. Şam hırkalı, beyaz takkeli, uzun boylu bir adamla karşı kar» şıya geldi. Sabah narnazından sonra hava almak, nadide gülleri- ni koklamak için fidanlığa henüz gelmiş olan Selim paşa, suratıma top gibi atılan Bilâlin arkasında elinde tavasiyle aşçı yamağını gö- rünce köpürdü: “O ne? O ne?, Yamak hemeu Bilâlin hayiazle ğından, tenbelliğinden şikâyet et- ti; “Bu oğlan da nereden çıktı?,, “Bayram ağa bendenizin yeğe- ni bahçıvan çirağı.,, “Sen kim oluyorsun ?,, “Aşçı başının yamağı Lendeniz Aşçı başı su istedi, oğlara, bir iki kova su çek, del'm...,. “Defol herif... Git kendi suyunu kendin çek!,, (Devamı var) Tabiatla, vahşi Yazan: Rosmy sim6 * Türkçeye çeviren: Naciye İzz2* No. 32 Çiğdemin yüreğini bü - yük bir korku kaplamıştı Kaya oğlu gözleri önünden çekildiği ân onun için her yer ıssızlanacaktı — Çiğdem kızıl yarımadada yaşıya maz. Geyik oğlu bu haykırma ile uykusu arasında sıçradı. Büyük Kaya oğlu boğuk bir sesle homurdandı. Keskni bir acı Kaya oğlunun yüre * Zini burkulamıştı, söyledi: — Çiğdem nereye gidecek? Domuz oğulları onu öldüreceklerdir. Kadın - Isr ormanlarda, dağlarda da yaşıya - maz, : —Çiğdem kardeşi İle orada yaşadı! — Çiğdem oralarda yaşadı ama onü bulduğum sıralarda gücü (tükenmiş yerlerde yatmıyor mu idi? Çakallar bile onu parçalayacaklardı. Irmakta sandalını Yaban Domuz oğulları ko - valamadılar mı? Bu sözler üzerine korkunç yalnız - lıklar, gece adamları, kızıl ay, aslan genç kizin gözleri önüne geldi. Bü - tün bu issızlıklar ortasında o bir cam parçası gibi kırılabilir, ufalanabilirdi. Genç ndam onu bütün gücüyle kurtar mış, yolü üzerindekileri parçalamış - t.. Titriyerek söyledi: — Başkan beni iri savaşçıya vere - cek. Çiğdem buna katlanmaktansa bir kaplanın dişleri arasında parçalan - mağı daha üstün bulur. Göçebe azametle doğruldu: — Kaya oğlu Kaplan oğlundan çok daha güçlülerini yok etmişti. Kaplan oğlu Çiğdemi almağa kalkışırsa öle » cektir! Genç kız İnancın verdiği bir yürek çarpmtisile başını kaldırarak söyle di: — Kaya oğlu Kaplan oğlundan güç lüdür! — Kaya oğlu hiçbir savaşçıyı Çiğ - deme dokundurtmıyacaktır. Bunun £ çin başkanların başaknile bile dövü - şecektir.. Gizli, tatlı bir duygu genç kızın bü. tün varlığını sardı. O anlamıştı ki Ka- ya oğluyla birlikte olunca bir tutsak (esir) olmıyacaktı. Yeni gireceği yaşa yış kızıl alevler arkasından yıldızlara kadar yükselmiş gördü. Yalnız bu tatlı duygularımı, bu gizli yürek çar - pıntılarını sezdirmedi. Sandal kızıl adaya yaklaşırken ay yuvarlaktı, Kara ağaçlar, sonbaharla sararan solgun kmışlıklar gözükmeğe başlamıştı. Dündenberi Kaplan oğlu ile adamlarına izlerini göstermemeğe uğraşıyorlardı, Kaya oğlu Çiğdemi alıp birden w- luşa götürmek istemiyordu. Çalılık- lar içerisinde gizli bir yer buldu. Bü- yük Kaya oğlundan daha açıkgöz o- lan Geyik oğluna söyledi: — Geyik oğlu Çiğdemin kardeşi Pa- patyanm Kızıl yarımadada olup ol - madığını öğrenmek üzere gidecektir. Kendini hiç göstermeden Kaplan oğ- lunun da oruda olup olmadığını anlı- yacaktır. Geyik oğlu küçük bir tavşan yavru su gibi çevik koştu. Biraz sonra dön- dü, Güneş ormanlar üzerinde belir - meğe başlamıştı. Söyledi — Geyik oğlu kendi Kızıl yarımadaya gitti, Yaban Psi oğlu karısı oradadır. — Geyik oğlu Kaplan oğlunu gördü mü? — Kaplan oğlu orada yoktur. Kayn oğlu başını eğerek biraz dü - şündü. Sonra söyledi: — Kaya oğlu başkanın yanına gide- cek! Kardeşimle Geyik oğlu Çiğdemi gözetmek isterler mi? — Evet görteceğiz. Çiğdemin yüreğini büyük bir korku kaplamıştı. Kaya oğlu gözleri önün - den çekildiği ân onun için her yer 1s“ sızlanacaktı, Sonra onun bir düşün - cesi olduğunu anlıyarak ses çıkarma» dı. Genç adam söyledi; — Çiğdem korkmasın! Kaya oğlu güneş kara dağlara varmadan döne - cektir... Genç kız donmuş kalmıştı. Onun gi dişine bakıyordu. Kurt ile köpeği ar- kasında olarak hızlı hızlı yürüyen a- dam geniş boşluklarda bir sis gibi git- tikçe silindi. Sonra gözükmez oldu. Her yer gene korkunç görünüşünü al- dı. Kay» oğlu Kızıl yarımada önüne geldi. Onu gören savaşçılar haykır * mağa başladılar. Hepsi koşuştular, Arkadan Aslan oğlu da gözüktü, Genç adamı kuruntalu bir sevinçle süzerek söyledi: — Kaya oğlu yalnız mı geldi? Ar- kadaşları nerede? — Ormanda bekliyorlar... — Niçin Kaya oğlu ile birlikte gel- mediler? Savaşçıların hepsi Kaya oğlunu ak kışlıyorlar, kadınlar sevinçle bağrışı- yorlardı. Kaya oğlu söyledi: — Onlar da gelecek. — Yabancı kiz ne oldu? Kaya oğlunun yüzü sertleşti; — Kaya oğlu Domuz oğullarının kı- zını kurtardı. Başkan tatlılıkla söyledi: — O bizim karılarımizı da kurtar - dı. Gökırmaklılar bunu hiç unutur * lar mı?.. Kaya oğlunun şimdi isteği nedir: Söylesin bakalım! — Yabancı kadınlara kimsenin iliş- memesi... Aslan oğlu kaşlarını çatarak söy - ledi: — Evet, böyle olacaktır. — Ya Kaplan oğlu istemezse? — Savaşçıtar başkanların başkanı na boyun eğerler! Aslan oğlunun (bütün gücü yerine gelmişti. Sözü iyice geçiyordu. Onun işlerini şimdi hiçbir savaşçı hor göre- mezdi, Yalnız gizli, sinsi oyunlardan korkuyor, Kaplan oğlunun öldüğünü istiyordu. . Kaya oğlu gene söyledi: — Kaya oğlu başkanların başkanı- nı çok sever, ona boyun eğer. Yalnız Oğlu hayvanlarla ve birbirleriyle boğazlaşan insanların heyecanlı romanı 11 SONTEŞRİN — 1935. Kaplan oğlu bu emre boyun eğmiy" cektir. Domuz oğulları kızınm çeri sinde dolaşacaktır... Bunun için bö kanların başkanı Kaya oğlunun vüşmesine izin versin! Aslan oğlunun yüzü karma kar oldu. Kaya oğlu yenilirse gene s2v9* çıların hepsi ötekinin karşısında tif” riyeceklerdi... Söyledi: ğ — Ulus güçlü adamlar ister, Ka? Jan oğlu yabancıdan vazgeçerse nif Kayn oğlu onunla dövüşsün? — Vazgeçmiyecek! Başkan biraz sustuktan sonra SÖ?" ledi: — Öyle olunca dövüşürsünür. Kaya araya girdi: — Kaplan oğlu Kaya oğluna sald” racaktır! > Savaşçıların hepsi susuyorlardı. BW ya oğlunun yenileceğinden korkuyü” Jardr, Kaplan oğlu birkaç savaşçı ile 70“ çıkmıştı. Aslan oğlu Kayaya on ada” katarak yola çıkardı. Böylece Kaplf” oğlunun onları birden şaşırtmasın”. önüne geçmiş oluyordu. Yalnız ada; Jar yola düzülmeden şunlar! $ö; — Gökırmaklılar kendi soyları GÖK ırmaklılarla dövüşemer... Kaya of ile Kaplan oğlu yalnız olarak döYÜ gecektir! Kaya karşılık verdi: — Evet, dediğiniz gibi olacakti” Kaya oğlu kazanırsa babası çizdemi onunla evlendirecek! — Yabancı kız Kaya oğlunun kar” olacaktır. Kaya oğlu söyledi: ” — Kaya oğlu alt olursa yabancı w dmlar tutsak olmıyacaklardır. 158” dikleri gibi kaçmalarına ses çıkai mıyacaktır, değil mi?... Başkanla savaşçılar hepsi bir #8” dan: — Öyle olacaktır! dediler. Kaya oğlu önce Papatyayı balesi üzere gilti.Gökırmak kadınları onul konuşmayı istemedikleri için ke” başıma yaşıyordu... Genç adami 4 bire karşısında görünce uzun bir — remeyle sarsıldı. Ağlamağa» başlı e. Önee sevincinden tatlı gözyaşları “© kerek ağlıyordu, Sonra genç adi yi yalnız olduğunu görerek Çiğdem! di dü sandı. Acr acı ağlamağa basi? Kaya oğla söyledi: ' — Çiğdem yaşıyor, arkamdan ge Sözlerini anlamamakla beraber ve dem sözü, genç adamın duruşu "ir mek istediğini anlatmıştı. Büyük sevincin verdiği bir haykırmayi$ gr ğırdı. Çocuğunu aldı. Kaya oğl arkasma düştü. (Devamı v0”

Bu sayıdan diğer sayfalar: