4 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

4 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BALE ZAR ie sönüşü Lise Dyon çok güzeldi. Uzun zaman- dır güzeldi ve güzelliği senelerin geç mesine rağmen zâferini muhafaza edi- yordu. Lise Dyon, vaktile sessiz film lerde birinci plânda roller alınış, ve mu vaffak dâ olmuştu. Fakat, sesli filmin revaç bulmasından sonra sinemacılıkta ki saadeti sona ermişti, Hakikaten Lise Dyon'un asıl adı Elisabeth Dymstein'di, Vilnoda doğmuştu. Sesisnin tonu sesli filmde rol almasına manidi. o Buhranın iflâs ettirdiği bir veya birkaç dostu var âr, Kendisi de rehin olarak verdiği para larını kaybetmiş ve Chaps - de - Mars daki güzel apartımanını terketmeğe mec tabur olmuş, Aütevil'de o çalıştığı bir stüdyodakn eve (o çekilmişti (o Fakat buhran mütemadiyen devam ediyordu. Lise iş de bulamıyordu, çok genç hemi yaşadığı aşk içine gömülmüş, zengin bir arkadaş edinmeği de düşünmüyordu. Eldeki para eriyordu, Çünkü Lise ta- sarrufa alışık bir kadın değildi. Bir gün akşam gazetelerine göz (gezdirirken, gözüne, meşhur vaz sahne (oRalph'ın Amerikadan Paris geldiği havadisi iliş ti. Ralph vaktile Lise'in Kaipi Mola giderken oca Elati (asıl adr Ralph değildi, oda Rusyada doğmuştu, Fakat vazır sahnelerin perde de söyliyecek sözleri yoktur) şayet bir gün bana ihtiyacın olursa, emirlerinize âmadeyim.,, demişti. Bütün bunlar on sene evvel olmuş şeylerdi. Lise; Ralph'ın indiği otele gitti. İçeti- de bir çok gazeteciler vardı. o Ralph kâtibi gelenlere kokteyl vererek oyala- mağa çalışıyordu. Lise içeri haber yolla dr ve bir koltuğa oturdu, gazetecilerden birinin kendisile mülâkat yapacağından şüphe etmiyordu. Vakti olmadı. Ans - zın, Ralphın odasına “çıkardılar, Onu, mazideki hatıralirını ihya ederek hissi bir sevinçle karşıladı. Şimdi epey uzak olan eski günlerden bahsettiler, ğ Ralphın hülyalı bir hali vardr, Lise! in ellerini & Kadın büyük Rus şa- m. Pauchkine'den iki mısra. okudu: o zaman daha gençtim, o şimdikinden daha iyi., Ralph; “Hayır, kayır! dedi Daima genç, datma iyi, daima © güzel sin!,, Nihayet söz bugüne intikal etti, Lise izah ettiği zaman, Ralph: “Lisateh ka dedi, bana güvenebilirsin. Filmlerim den birinde rol alacaksın. Hattâ İkap « derece, senin için rol de'icat ederim! Lise evine döndü, mes'uttu. Her l. mankinden daha Ümitli ve güzeldi; yes VİP geçenlerin bakışları © saadetini ona daha emniyetle anlatmakta idi, Haftalar geçti, ve Lise dalma Ralph" dan hâyırlı bir havadis bekliyordu, Ga zeteler mütemadiyen onun Projelerin. den bahsediyordu. Fakat, bunlar arasın. da kendi adına hiç rastlamadı, Sabır. sızlanıyordu, dostu şair de Seyahatte 5. di. bu seyahatin ikisini © ayırmasından kuşkulanıyordu. Şimdiye kadar hiçbir zaman sönüşünü, son günlerinin yaklaş» tığı vehmini duymamıştır. Nihayet, bir sabah telefon “Ralph sizi saat 10 da otelinde yor.,, Derhal gitti. Ralph, onu | arkadaşlık tezahürlerinin azami neşesine o rağmen Böiyemediği bir burkulma ile karşıla. olduğu ettiler; bekli. — Sana bir rol bullum! Lisez — Oh! Ne hoş! diye cevap vedi. Fakat, Ralph'ın “başında işlerin dür- Bir yıldızın gün gitmediğini (anlatacak bir mars sezmişti. — Dinle, dedi, bu İyi ve roldür. — Çok güzel! Fakat, Ralph, bana söy İemediğin bir şeyler var, bunu anlamı- yorum, Seni tanırım. — Evet! diye itiraf etti, — Peki, ne? — Dinle, Lise elimden geleni yaptım, inan bana! — Ne demek istiyorsun? — Bu rol.. genç bir yıldız rolü değil. — Peki, sonra? — Bu... bu bir anne rolü. — Anne mi? — Bu filmde anne bir Rus o kontesi- dir, hem de epey yaşlı.. Ayni zamanda da gülünç, çünkü genç görünmek isti- yor, Lise aynada kendine baktı: — İhtiyar muyım? — Hayır, beni anlamıyor musun? Lise sözünü kesti: — Kabul ediyorum. Sonra da, bir de: — Allabarsmarladık, Ralph, teşekkür ederim, Derhal sokağa fırladı, bir otomobile atladı ve evine döndür. Hıçkırarak ağla- mağa başladı. Güzelliğinin âkibetile be- raber gelen fakirlik. Ne yapmalı? Bu filmdeki gülünç ihtiyar kadın rolünü kabul etmeli mi? Fakat (dostunun aşkı uzun zaman dâyanamıyacaktır, Bir za- manlar arkadaşlarının gıpta ettikleri gü zelliği şimdi. Her şeyi reddetmek. Bu- ralardan uzaklaşmak... Hoş değildi.. Bu daha kötü idi, Lise kaybolan gençliğine, sönen güzelliğine, istikbalsiz aşkma ağ- Tadı, urun senelerdenberi güzel ağlama yı unutmuştu, ve şimdi sanki senelerdir birikmiş olan azapları gözlerinde topla- makta ve erimekte idi, Civardaki kilise- lerden birinde saat ikiyi çaldı. Lise yal- nızdı; bugün hizmetçisine izin vermiş, arkadaşlarıma da aralarında — lokantada yemek yemeği vadetmişti. Lise kalktı, yazı masasına oturdu ve yazmağa başladı, Sonra, (o yazdıklarını yırttı. Kendi kendine: “Ne O lüzumu var?,, dedi, Lükayt adımlarla yatak oda sına gitti, masanın çekmesinden bir ta- banca çıkardı ve yatağa uzandı. Nuh CEM paralı bir Almanya gizlice bir tayyare yaptı (Almanyanm Destau şehrinden bildi riliyor) * Burada, gizlice çalışmakta olan Jun kers imalâthaneleri şimdiye kadar ya- pilmış tayyarelerin en mükemmelinin son kısımlarını ikmal etmiştir. Tayyarenin inşaatı tam beş sene sür- müştür. İlk tecrübesinde 13500 metre yükseklikte saatte 600 kilometre hızla uçmuştur, Tayyare Atlar"; okyanosu seferleri için hazırlanmıştır, Ölen profesör Junkers tarafından plânları yapılan bu tayyare tamamile kapalı bir gemidir. Pilot yanındaki tel siztelgraf memurile tayyareye alt ta- raftan girmekte ve kabinesi (o otomatik bir surette sım sıkı kapanmaktadır. İçeride hususi kimyevi maddeler ha- vayı tecdit etmektedir. oksijen mas - kelerine © Yüizum yoktur. Tayyare mahiyeti gizli tutulan ve aluminiyumdan daha hafif olan yeni bir madenden yapılmıştır. Bergiliyum adı verilmekte olan bu mâden Junkers laboratuvarının yeni bir icadıdır, | Junkers mühendisleri şimdi yeni bir dümen tertibat (o tecrübe etmektedir. ler, Bu usül Oo mükemmelleştirilince tayyarenin Stratosferde saatte 800 ki- Jometre hızla uçacağı temin edilmekte- dir, 9tobüs alıyorum Asele olarak 14 - 16 kişilik bir oto büs olmak istiyorum. Sabmak isti yenlerin her gün Sirkeci Balikesir 0 | telinde Bay Bedriye müracantları. || #ABER — Akşam poslası Ton ten amca | denize böyle atlar AKŞAM POSTASI IDARE Evy Istanbul Ankara Câddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Telgraf adresi; Istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 21477 idare vehân 194370 ABONE ŞARTLARI Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaası UN 333 sene evvel bugün Sadrnâzam Davut Paşa Niyazi Ahmet kementle boğuldu Hasan Paşa, bahçenin tarhlarında kemendi gördü. “Kadınlar gibi öldürülüyorum,, diye mırıldandı. Bu son sözleri oldu Gene sipahilerle yeniçeriler ikiye ayrılmışlardı. Fakat sipahiler, yeni- çerilerin önünde tatunamıyorlar, mağ lâp oluyorlardı. Yeniçeri ağası Ferhat ağa, Topha- nenin yanındaki kurşunlu handa top- lanmış olan asi sipahileri dağıttıktan sonra, Zorba başılarından olan Poy- raz Osman ile Öküz Mehmedi yakala- dı, Zorbalar, kurtuluş yolunun kapan- dığını biliyorlardı, Sadrıâzam; — Niçin düşmanlarımıza iltihak et- tin?.. Diye sorunca, Poyraz Osman: — Biliyoruz cürmümüz büyüktür. Özür kabul etmez. Yalnız istirhamı- mız şu ki, kadınlar gibi kement ile boğdurmayıp kılıç ile öldürünüz. Sadrıâzam, zorbalara, kendi arka daşlarının adlarını söylettikten ve bunları padişahın karşısında da tek- rar ettirdikten sonra her ikisini arzu- ları veçhile kılıçla öldürttü. Bunların arkadaşlarmdan Cezmi, tabutla ken- disini Üsküdara kadar götürdü. Fakat dağlarda hizmetkârları öldürüp 90 bin altınını aldılar, Sadrrâzam, sipahi isyancıları hastı- rıldıktan sonra şahsen garazi olan adamları öldürtmeğe başladı. Birçok paşaların idamı için padişahın da ira- desini almağa muvaffak oluyordu. Bir gün sadrıâzam ile yeniçeri ağa- sının arası açıldı. O vakit yeniçeri ağa- lığının mühim bir nüfuzu vardı. Sad- râzamın onunla muhakkak surette iyi geçinmesi lâzımdı, Bu bözuşmanın sebebi şu idi: Yeniçeri ağası Ferhat ağa, Hafız Ahmet paşanın emvalini sattırdığı za- man, defterdar Poğaça zade hazine namma orada bulunuyordu. Ağaya: — Aga, dedi. Bu türlü malların mü- saderesi maliye vasıtasile icra etmek gerek, Ferhat ağa, bu sözün üzerine, def- terdara şöyle karşılık verdi: — İnsallah yakında senin de, seni gönderenin de emvalini müzayede edeceğim. Defterdar, fazla karşılık vermedi. Yalnız sadrıâzamı görür görmez, ye- niçeri ağasının sözlerini bire bin kata- rak anlattı, Sadrıâzam, fena halde hid detlenmişti. Birkaç gün sonra yeniçeri ağası ile karşılaştıkları vakit ona: — Inşallat seni de yakında bir san- cak beyliğine gitmeğe mecbur ederim. Dedi, İ Artık sadrıâzamla yeniçeri ağası nm arasi tamamile açılmıştı. Bu hadi- sede ağa daha ağır bastı. Sadrıâzamın aleyhindeki propagandaları ilerletti. Müftü de kızlar ağası da yeniçeri ağa- sına taraftar sıktılar. Sadrrâzam aleyhinde Valde sulta- na, padişaha, üstüste şikâyetler yağ- dırdılar. Güya sadrıâzam Valde sul- tanı uzaklaştırmak istiyor, mührü hü- mayun istenirse vermiyeceğini söyli- yor gibi birçok yalanlar uyduruldu, Üçüncü Mehmet, bunlerın hepsine inanmıştı. Sadrıâzamını atlatmak ça- relerini düşünüyordu. Padişah, bir isyan vukuunda sığın- mak için şehir harici mahallelerinin nihayeti olan Davud paşada yaptırdığı sarayında iken sadrüzam müstacel işler için huzura kabul edilmesi dileği ile geldi, Padişahın yanında bulunan- lar: — İşte şevketlüm, dediler, ayağınıza geldi. Fırsat — Ne fırsatı? — Sadrıâzamı iskat etmek fırsatı. — Nasıl olur bu?.. — Huzurunuza gelmesine müsade etmezsiniz olur biter, Hakikaten iyi bir fırsattı, paşaya şu haberi gönderdi; — Divan günü arzetsin.. Bu vaka 1603 yılı 4 birinci teşrin gü- nü, bundan tam 333 sene evvel bugün cereyan etmiştir. Sadrıâtam saraydan çıkarken her şeyi anlamıştı: — Düşmunlarım ağır bastı. mahvoldum.. diye düşündü. Divan günü huzura ilk giren yeni» çeri ağası idi. Ondan sonra kadı asker- ler, vezirler Kabul olundu, Halbuki ilk önce girmesi lâzım ge- len sadrıâzamdı. En son olarak gir- dikten sonra da ancak bir iki dakika padişahın yanında kalabildi. a On gün sonra Hasan paşa, Sütlüce- deki dairesinden çıkarılarak Handan ağa bahçesine getirildi. Bahçenin loş tarhlarında gözüne ilk çarpan bir ke- ment oldu ve derhal Poyraz Osmanın; — Kadınlar gibi bir kementle boğ- mayın, kılıçla öldürün.. dedidiğini ha- tırladı, Tüyleri ürperdi. Hasan paşa, öldürttüğü adamın sözlerini söyliye- medi. Başma kemendin geçtiğini his- settiği vakit dudakları kıpırdadı: — Kadm gibi öldürülüyorum. Bu son sözleri oldu. Hasan Artık Parlak sinema tekliflerini reddeden kız Dünyanın bütün kızları ve hele A- merikanm şımarık dilberleri beyaz perdesinde görünüp dünyaca ta- nınmak için can atarlar, Ayaklarına gelea bir teklifi reddedebilecek kızlar yok denecek kadar nadirdir. Bunun la beraber Nevyorkun meşhur mimra- larından Şampanın kızı Mis Aywdrey Şampan sinema direkörlerinin kersis sine İŞ vermek ve parlak bir istikbal yaratmak için yaptıkları müteaddit müracaatlara kulak bile asmayarak © karkesi hayrete düşürmüşütr, Sinem&

Bu sayıdan diğer sayfalar: