30 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

30 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iyi tarafı Açık göz — O kadar aleyhinde bulunma- İflâs vaziyetine düşmüştü. Fakat yın kadıncağız canım. Onun bilİ buna rağmen büyük bir ticarethaneye hassa hoşuma giden bir tarafı var ki! giderek bono mukabilinde kredi ile düşündükçe çıldıracak” gibi oluyo-| elli top kumaş almağa muvaffak ol- Hasıisiik Baba oğul müthiş hasistirler. O- ğul İzmire gidecekti. Babası tenbih etti; —Şu pullu zarfı al, İzmire va" rum. du. rınca postaya atarsın, içine mektup — Nedir o? Ticarethaneden çıktıktan beşon! falan koymağa lüzum yok. Malüm — Benim karım olmayışı! dakika sonra tüccar vaziyeti öğrene-| ya açık zarf olursa daha ucuzdur. rek pürtelâş müflisin peşinden koştu.| Ben zarfı alınca senin İzmire vardığı» Yetişince yakasına yapıştı: nt anlarım. — Dolandırıcı! Oğlu daha yaman çıktı: — Pulsuz bir zarf ver daha iyi. — Neden? — İzmire varınca zarfın üzerine ( Patron — Bu e vesalet! Ben sise bunun için mi aylık ödüyorum? | adresini yazar, pulsuz olarak posta Memur — Beni kim sanıyorsunuz? Bon bunu parayla yapmıyorum! kutusuna atarım. Burada senden ce.| “———— — za isterler. Sen mektubu kabul etmi” yerek ceza vermeden iade edersin. Ve — Yüzde elli nisbetinde. böylece gene mektüplaşmış oluruz! Tüccar malını bir kere kaptırmış tı, zararın neresinden dönülse kâr-| dır diye düşündü: — Razıyım. Yalnız parayı bu nis bette hemen şimdi ver. — Peki. Yalnız para veremem. Yüzde elli nisbetinde tediyatı maleni yapayım. Senden elli top kumaş ak madım mi? Al bunun yirmi beş to- punu, borcum kalmaz! Ticaret değil İlk mektebin üçüncü smıfında muallim talebeden Muize sordu: — İki yüz lira koyduğun bir &- caretten yüzde üç kazansan kârmm yekünu ne eder? Muiz istihfafla dudak büktü: — Yüzde üç mü? Ay siz buna ticaret mi diyorsunuz? ER SR Öteki sükünetle cevap verdi: — Neye dolandırıcı olacakmı- şım? Borcumu inkâr etmiyorum ki? Yalnız hepsini ödemeğe param yok, bilânçom yapılacak, mevcut parama göre borçlarım ödenecek! — Ne nisbette? Edirne valiliğinden: Edirne memleket hastahanesinin 1950 lira tutarındaki 176 kı zayı tubbiyesi yeniden açık eksiltmeye konulmuştur. / İsteldilerin Bistesini görmek üzere Edime vilâyet daimi encümeninde, İstenb hi ve İçtimai Muavenet Müdürlüğüne müracaatları ve ihale günü 1/937 cumartesi günü saat 11 de 147 liralık teminat makbuzlariyle te Vilâyet Daimi ümenii i. “3863, $ ” İNN Belediyesi. İlânla Keşif bedeli 2725 Tira 54 kuruş olan Selâmi çeşme - Maltepe fi lir. İstekliler Baymdırlık direktörlüğünden alacakları Fen ehliyet * ve 2490 numaralı kanunda yazılı vesika ile 204 lira 42 kuruşluk ilk (0 makbuz veya mektubiyle beraber 7/1 /937 perşembe günü saat 14 de) encümende bulunmalıdırlar. oo (İ) (2891) / 1937 YILBAŞT| — Bu paraşüt gayet mükemmeldir, Hayatı m Ar Hava Kurumu Büyük Piyangosi Sevgilisine dil döküyordu: — Apılmazsa, yere iner inmez bize — Sen benim hayatım, canım”) gelirsiniz, başlamam veririz! ma iki haydut, ellerinde Dölginlik N Hire te) — karıcığım, bugün dalgınlığımla bancalarla çıka geldiler: tm i Dr N o — Ya paranı, ya canmı! derin pey en şemsiyemi | 30.000, 20.000 Tiralık ikramiyeler va rdır. z ir Ün elinin, benim canım|'bahleyin giderken almağt unutmuş- m in gişemize müracaat etmeleri ! sun! hi Büyük ikramiyesi 500,000 Liradır Ayrıca: 200.000, 150.000, 100.000, o 70.000, 60.000, sen Bi NE VOİD LZ ün in ğa ÖV Ü İde we 10 İKİSİ YALNIZ > ,M,MMM,M,M,m,m:.:.,..>>m şk piposu düştü. Sonra kendini topladı. hem de civardaki bütün & delikanlıları İKISİ yol vardr. Ceplerinde ise, beş para yok- YALNIZ Li) Uklazdan gidiyor, ışıklı yerlerden çeki- Hâlâ titriyen bir sesle cevabını verdi. buraya çekecek kadar güzelleşmiş oldu- tu. Bütün gece yürüyecekler, gündüzle.| niyorlardı. Böylece, hiç şüphesiz kendi- — O mazi... ğunu söylüyordu. Fakat Slag (o ortalığı ti de kayalarda, taşların arasında sakla-| lerini aramağa çıkmış olan Slagin elin "Adam ısrar edip bir amele gibi çalış! gözetliyeceğini ve gelecek olanları kov- nacaklardr. den kaçabileceklerini sanıyorlardı. ağını, Mazi ile kendisinin ekmek para. larını kazanabileceğini söyleyince, Slag masın: bileceğini anlatıvordu. Sesi titri. yordu, gözlerinde de tuhaf bir (o pmltı Sonbahardı bahçelerde karınlarını de- yürabilecek kadar meyve © vardı. Hiç Engin ovalarda, O sonbaharın ilk acı gidemlerinin sürmeğe başladığı otlak, ayağa fırladı, altmış yaşma rağmen hâ-! vardı. Şimdi de fısıldar gibi: kimse tarafmdan işitilmeksizin çiftiik.| larda kayboldular. Mevsim © sonn çok lâ korkunç görünen yumruğunu sıkarak — Ah. Mazi. Kaç zamandır hep seni ten çıktlar; köpekler de havlamamıştı.| tatl: idi, Bahçelerde ağaçların ikinci des "Adamın çenesine klayadı ve düşünüyordum. Hani 6 günü hatırlıyor Slag kurşun gibi ağır bir uykuya dal) fa sürdüğü çiçekler güzel kokular sal — Bu yumruğu görüyor musun? Onun sertliğini duyuyor musun? Eğer Mazi ile evlenmek sözünü bir daha ağzından işitedecek olursam, bu Oyumruğun'ne demek olduğunu daha iyi anlarım. O. musun? Dereden çıkmıştın? ben de ya- nına gelmiştim. İşte o saattenberi aklım dan çılemıyorsun., Bulanık bakışları, çıplak omuzların üstünde, tazecik göğsün yurmuşaklığın» muştı. Tanyeri ağarırken yirmi kilomet- reden farla yol almış o bulunuyorlardı. Birkaç elma yediler, bir bostandan da, geç kalmış, kocaman kavunlar çaldılar, Sonra metrük bir anbarda kucak kucağa yordu. Öyle biran geldi ki, artık Mazi bir a. dım daha atamaz oldu. Yarali: bir köle bek gibi ötlarm üstüne yığıld.. Kalka- miyacak kadar yorgün ve bitkinde. A, günle konuşmak yasak! (İşitiyor mu.! da dolaşıyordu. wyudular. dama kendisini bırakıp kaçmak: için yal sın? Onun etrafında dolaşmak yasak! © Kocaman eli Mazinin kolunu okşadı. Gece olurkeri, yeniden yola düzüldü.| vardı. Delikanlı bu teklife karşı (oisyan Sesi o kadar çelik ve bulanıktı ki A-İ ve omüzlara kadar yükselmek © istedi. er... etti. Onu pe vakit bırakmıyacaktr.; dam ne diyeceğini şaşırmıştı. Bu ihtiya-| Kız, korkudan sinmiş hiçbir hareket ya, Çabuk yürüyorlardı. e Yoldan geçen) Kızı böyle kollarında tutabilmek İçin zın ürümüsü kızgınlığından da daha belli fği, Delikanlı anbara tırmandı; kulağını an küçük bir patırdıya açarak kendini buraya kapadı. Az sonra Slag ağır adımları, döşeme tahtalarmı gıcırdattı ve (delikanlı Ma. sinin kapısının açıldığını duydu. , Kiz yatağa girmeğe (o bazırlanmıştı. Entarisi baldırlarını örtemiyor, gerdan ve güzel omuzların: ortaya çıkarıyordu. Bunu gören Slag yeniden titredi ve sa radldı. Genç kız çiftçinin kızacağın: sanıyor du. Ona doğru giderek böyle | geç va- kitlere kadar oturmuş olmasından do. layı özür dilemeğe başladı. Slag hiç ses çıkarmadı, onu yatağı- nım kenarma oturtarak (kendi de yanı başına ilişti. Slag şimdi şaşılacak kadar değişmiş ve ağırlaşmıştı. Mazi bu hali Je onu az kalem tanıyamıyacaktı. Sag neler söylemiyordu; kendisinin heniz çocuk olduğunu, onlu koruması. nu bileceğini, birdenbire güzelleştiğini, pamıyordu. İhtiyarın titrek ve sörpük dudakları, kızın kadife yanağına dolun- Mdu.. Fakat ağır Adamın © bütün tat ve zewkleri öğretmiş o penbe ağat ararken kızın bütün vücudu ürperdi, silkinerek ayağa fırladı ve ihtiyarın iğrenç İhtira- sından kaçtı. Slag bir rüyadan uyandığını sandı. Bütün hayatı müddetince sert davran- muş ve kötü görünmüştü. Fakat kendin de hâlâ, azıcık olsun köylülük vekarı kalmıştı. Böyle delicesine bir hevese ka pıldığından ve şu küçük kızın önünde küçülmüş olduğundan utandı. Bekle- mek, sabretmek ve düşünmek lârımdı. Bir tek söz söylemeksizin, çıkıp gitti, Bunun üzerine müthiş bir korku Ma- riyi kapladı. Hiç getikmeksisin hemen kaçmak lâzım olduğunu anladı. "Tavana vurmakla haberdar edilen A. dam da, pencereden atlıyarak aşağıda kızla buluştu. Her İkisi tedbirsizcesine bir ceşaretle kaçmağa karar © verdiler. Karlstona gidecek orada Marşali bu, Jacaklardı, Önleriride tam kırk kilometre bir kamyon onları davet etti. Arabayz atladılar. Akşamm © dokuzuna doğru Karistona vardılar. Buradı üzüntü ve yorgunluklarının sona ermiş olduğunu sandılar. Küşük şehir şen ve gürültülü idi. Panayır gü nü idi. Çocukluk heveslerine kapıidılar; barakaların arasından çıkıp girdiler; yük ve gürültü onları (o sersemletmişti. Panayırı bırakıp uzaklaşınca, yol ken. dilerine zifiri karanlık göründü. Ancak Marşalın evi şuracıktı, yolun sonunda| idi. Sığınacakları bu evin, her (tarafı sıkz sıkı kapalı idi. İçinde ışık da yoktu. Kapıyı çaldılar. Kimse karşılık verme di. Daha hızlı çaldılar. Ses veren (o yok. âiddetle kapıyı tekmelemeğe başladılar. «Yarımdaki evin penceresi açıldı ve kor- kunç bir yaşlı kadın gürültüyü kesme. lerini, Marşalın daha bu gece yolculu- ğa çıkmış olduğunu, pek çabuk dönmi yeceğini, beğirarak söyledi. Oradan üzaklaştılar. Şimdi artk ga, yesiz, ümitsiz yürüyorlardı. Hep karan Bunun üzerine ümitsizliğin verdiği canm: vermeğe barırdı. Uzaklarda, panayırın ışıkları, geceyi ışıklara boğuyordu. Ovalarda, çayırlar biçildikteri sonra süren otlar kadife gibi yumuşaktı.. Ve delikanlının kolları âra- sında Mazi kendini büsbütün koyuver- mişti, Karanlıkta, kız tatlı ve yalvarıcı biz fesilta ile; — Beni öp!.. dedi. ilkbahardan çok daha trk olen bu sonbahar gecesinde, topraktan o çıkan nem ve rütubetin arasında böyiece ve sadece biribirinin oldular. Bu gayet tabii bir evlenme idi. Günün ilk ışıkları o onları uyandırdı. Gözlerini açıp kendilerini kucak kucağa bulunca şaştılar. Ayni zamanda sevinç içinde kaldılar. İki saat sonra ise Slag onları yakala, muş, çiftliğe götürmüştü. İKİNCİTEŞRİN Adam İle Mazi geceleyin sığınmak çin Marşala doğru kaçarken © da geni kızı bulmak üzere Slagın çiftliğine Li

Bu sayıdan diğer sayfalar: