July 15, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

July 15, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

x.;î_-uîlu_-; B ldi! Bunu kulağınıza daha * imkeğ istiyorum. Fa- Ti Beni, ._ş?ılmtyomm. Şuü masa- i insafsızca bizi. biribiri- Sink %E: Sâmimi, en mahrem se- 'ür?v,% Ompliman yapmağa uğ- Tn pele Neolâ.. Etrafımızda dola- ğ'l"m arasında bu ne ka- ; Y seyolacak!.. İşte başlı. Câ;iaugün bir harikasın güzelim. Sücük d:îl:nh' gibi parlıyor. Kü- S Mah: kenarındaki şu Bihi k“-hhm benin buseler ister Ka S bi e y stehzi dinliyordu. bat dapal ? almak için durdu. Fa: Va etti; Yavaş bir sesle tekrar de- * çnı.u,;k“m Sizi karşımda görmek- h'?yq *Mnunum, Bu dakikayı ta- Yamn h.hî:"“'d'-lm.., Bu güzel rü- at buldu! Benim güzel pe. Neclâcığım... A. seni yine buldum iyen benden ayrıl- hikâyeler dinli- dudakları mü- n::: Yarı açılmış dinliyordu. e smm bu son Sözleri üzeri- ini yere indirdi. Kocasmın Sözlerinde şahsi bir mahiyet kkşala müsaadabâs ezen. ) SEsltama yanlarında Srerek itıiıtı kabacası Syle ail> kd“hml gibi ne Anlaşılan bizi mek ç. Döyle berbad ni j Yemenin bu mü- StE sen de görüyor- 'elerim amma sanlarmışı An- aktan başka " kil tçi küçükten tanı- Sözlerinden mü- Seyerek teklif- l aZ, übür * y slerini doldu, M iMezlermiş Ofendi, : el Öm "Ilmıninb Bi AKöran, K çe biy hv":i:ul Üm dlkde_d_ı. Evinizde da- tİniz var ki... Ma. malı!ııd beraber ya- ; * Bu darlık . u defa No çede telâfi edıişiî. ı,m";n—â bir kahkaha ko. Vabi on Te bu derece - küs. h MYük bir neşe ver. #aşkın kala kal rdir mıy':*'î,kv.i“"“îyor&u. SN lüzünü farkeden E"şıiîm iye sordu. YU Sizi e: d &ani mi mh.-ııu;:;l.'(%rek: Dik, İT pörü Simden dola- Ni Tünüz hanımefen. T Orkuyorum. İ gjl iştı. Fakat ye- Ğ "'ııî',m'kdeten;dü: ei Ü aet kÇğLEDİ geyleri a Kaş,, ” Yü liği olarak gördü AM * :h&"?ıızı,u:n lştr. &ı l.:fî dolu Bözlerle Lem- "'mk" k'îâa“'*enin bu sıkıntısı- şita lgıımdaüdu ya Bün Yazan: Naciye İzzet Hr Bakkı ablan Hadtye'ye alttir. Kanser kurbanı: akşam baba ' -ÜÖ güzelsiniz Neclâ | çok musamahakâr davranacaktı. He. men ayaga kalkarak: — Beraber gidelim dedi .Madem ki Dikmen her ikimizi görmek - isti- yor. " Neclâ derin bir şükran ifadesi o- kunan gözlerle Lem'iye baktı. Fa- kat buna rağmen şöyle bir teesüfte bulunmaktan kendini alamadı: — Ah bu Dikmen ah! Beni çok mahçup ediyor. Çünkü bu doğrudan doğruya benim hatamdır. Onu çok şımarttığımı itiraf ederim. Her gece | onu ben uyuttuğum için buna alıştı. — O kadar uzun bir ayrılıktan sonra başka türlü yapabilmenin siz- ce imkânı yoktu. Lem'i iri gözlerdeki rtikkat ve şükran ifadesini görerek. Yardım et- mek üzere kolunu tuttuğu sırada Neclâ buna müsaade etti. Ve bu sıra. da erkek hatalarını itirafa kendisinde cesaret buldu: — Ben deDikmeni çok şımart. tım. Size o kadar çok benziyor ki Onu görerek sizi hatırlamamaklığı. mm imkânı olamiyordu. Bunu için- dir ki bazı şimarıklıklarına darılmak için kendimde kudret bulamiyor- dum. — Çok fena... Fakat bereket ver sin ki Dikmen çok zeki bir çocuktur. biraz daha büyürse kendi hatalarını kendisi anlryacak ve kendisine göste rilen fazla şefkati sui istimal etmiye- cektir. — Her ne olursa olsun Dikmene karşı fazla zaaf göstermemek biribirimize yardım etmemiz icap e- diyor.. Böylece her ikimizin bu hu- susta göstereceği enerji onun mana- BıIz ve yersiz isteklerinin önüne ge- | ÇEDÜECEKLÜ, ua lıcı NE Redlar Di men çehre itibariyle sana benziyorsa da karakter ve seciyesi -tamamiyle l'.'ıenîm enerjik ve hâkim karakterim- Gir. Genç kadım düşünceli bir tavırla mırıldandı: — İşte o da ileride bir erkek ola- cak... — Evet Naclâ.. .Acemi ve zalim bir erkek... Bir erkek ki s&vdiği kadı. nı ağlatacak.. Ona tapındığı halde inim inim inletecek... Neclâ cevap vermedi. Kolunu sımsıkı yakalıyan koldan yavaşça kendini kurtardı. Çocuğun ağlama sı odaya kâadar geliyordu. Dikmen onları görünce hıçkırık- larını daha ziyadeleştirerek kollarımı uzattı: — Ben burada yapayalnız kal. dım!.. Ne annem geldi! Ne babam geldi!.. Zavallr ben! Küçücük kollarını Neclânm boy. nuna dolryarak ağlamakta devam e- diyordu: — Peki benim mini mini ada- mim? Ne olmuş söyle bakalım! Hiç senin gibi koskocaman — bir çocuk böyle ağlar mı? Lem'i de çocuğa kollarını " sar. mıştı, Küçük onu da sımasıkı tuttuğu için böylece Lem'i hem Neclâyı, hem de çocuğunu kucaklamış - olu- yordu. — Hadi küçüğüm.. Bak bana ba- kayım. Çabuk çabuk gül bakayım.. Hadi... Çocuk dudaklarını sarkıtarak gözlerini babasına kaldırdı: —- Hani bugün seninle beraber duamızı yapmadık... Unuttun mu? Eğer yapmazsam benim sahici an- nem ölmiyecek. (Devamı var) j f için | Ahçıdaşı — Bise yemin ederim ki, kanımefendiyi bu vaziyette görmüş değilim. Pastadaki çıplak heykelin ona benzemesi sadece bir tesadüüf mahsulü. dür! m GÜNOIA RIH 3465 sene evvel bugün | Buğdan Beyi Vergi v"ermediğl için tevkif edildi 1592 yılı 15 Temmuz günü., 345 se ne evvel bugün, Buğdan Beyi Aron, mevkuf olarak İstanbula getirildi. Aron seyislikten yetişerek Bey ol - muş, bu arada yeniçeriler kendisini sevdirmeğe muvaffak olarak Buğdan Beyliğini bile elde etmişti. Önun için tevkif edilmesine aldırmıyordu. bile.. Çünkü yeniçerilerin kendisin? müdafaa edeceklerinden emindi. Buğdan Beyi nin tahmini doğru çıktı. Bütün yeniçe. riler ayaklandı: — Memuriyete tayin edileli henüz bir sene olmadan nasıl azlolunur, dediler, Vaziyet kendilerine izah edildi: — Bir senelik vergiyi vermediğin - den Kapıcıbaşı Mehmet marifetiyle celbedilmiştir. Kendisinden sebebi so - ataaatane O Nanâr yörgem Fakat yeniçeriler bu mütaleayı ka . bul etmiyorlar, divanı vehdit ediyor . lardı. En nihayet Aronun mes'ul edilemi - yeceği anlaşıldı. Yeniçerilerin arzula - rını yapmamak imkântızdı. Buğdan Be. yi tekrar yerine gönderlldi. Voyvoda bir müddet Buğdanda iste. diği gibi yaşadıktan bonra bir gün ken- di arzusu ile İstanbula hareket etti. Ya- nında vergi vermek üzere üç milyon(7) vardı. Aron ,İstanbulda, doğru Galataya indi. Burada bir ev satın alarak yaşa « mağa başladı.. Bu evde ne yapıyordu? . Niçin kendi başına oturuyor Anlamak imkânsırdı. Kimse mâna veremiyordu. Bu sefer yeniçeriler bu halden kuşkulanmağa başladılar, İçle . rine çüphe girdi. — Aronun muhakkak bize karşı bir hatasr var, ki burada gizlendi. Hatası meydana çıkınca canımı kurtarmak isti- yor... dediler. Bu kuğşlu, gün geçtikçe arttı. Bir gün; — Niçin bekliyelim... Şitdiden gidip hakkını verelim.. dendi.. Bu fikif tasdik edilince, bir saat için- de bütün yeniçettler sözleştiler ve doğ. rTu Gaülataya Aronun evine doğru aktı . lar.. Aron yeniçerileri görünce ne olduğu nu anlamadı. Sordular: — Sen niçin burada oturursun da, Buğdana gitmezsin?. Buğdan Beyi bu sözden şu mânayı Çıkardı: “Yeniçertler galiba beni hükü- Ton Tonamca- mın bıyıkları | Evlenmeye bir türlü karar veremiyor. | — Beni emafet ettiğin adama bak! Bay Aril, otuz beş yaşına :elmlıü.l du. Munis ve sevimli bir ahlâkı vardı. | ı bütün hayatını bir kadına bağ- n sön dörece korkuyordu. Bu. ğmen bir gün Afifeye Tasaldı. kendini ona adeta zorla nandazberi Arif, has. u, sevmeye muhtaç bulun. adı in her arzusunu yapardı. bir bende gibi onun bükmlü al. | tında yaşardı. Afife, mümkün dercce- de âşıkından para çekiyordu. Ona bü. tün k ni yaptırtıyordu. Hattâ | arada, ufaktefek çapkınlıklar bile yap tığı vardı. Fakat bunu o kadar meha- retle idare ediyordu ki Bay Arifin bir şey hissettiği yoktu. Üç senedenberi, böyle, beraberce » dost h-.._xıh.yışıyorlard.ı. Gü. de genç adam Mısırdaki am. casının ölümü üzerine mirasa kon. mak üzere davet edildi. Afifeyi birlik- te götürmek mevzubahs olamazdı. Çünkü Mısırda ailesinin birvçok fertle. vardı. Onlarla tesadüf etmek iste- miyordu. Sevgilisini yapayalnız bırak. mak da hiç hoşuna gitmiyordu. İha. nete uğramaktan ziyade genç kadının bi sına bağlanmasından korkuyor. ri du. Onun için son derece emniyeti o. lan mektep arkadaşı Faik'a sevgilisini emanet etti. , Afife, söylendi: — Bu suratsız herifi de başıma ne musallat ediyorsun? | Yüzünün biraz güldüğünü görmek i- çin gıdıklamalı! Faik vazifesini pek ciddi telâkki et. mişti. Her akşam geliyor, kadınım ha- tırmı soruvor. onu alıp gezmeya götü. rüyordu. Genç kadınnı en birinci dü. Büncesi sevgilisinin bu arkadaşını e. de etmekti. Ona kırrtacak, Faik'ı üşık edecek, sonra Arif geldiği zaman: metin uzaklaştırdığını santyorlar. Bun- ların şüphesini izale etmek lüzem..y Kaprya çıktı: Bir müddet oturacağım.. Aron fazla söyleyemedi. Bir çeriş En önde düran sir'atla atılarak Buğ- dan Beyin ensesinden yakalryarak yere yektr ve yüzlerce yeniçeri Üstünden ge - çerek eve doldular. Ellerine geçirdikleri bütün eşyaları ve paraları aralarında taksim etmeğe başladılar. Aronun işi tamam olduktan sonra; — Piyer nerede?.. diye söylenmeğe başladılar. Piyeş padişah kızına daha çok para göndermek bahanesiyle Buğdanı ihti . Yâle vermişti. — Onu da bülalım. : — Onun da cezasını verelim . — Onun da parâası, malr var.. Sesleri yükseliyordu. Yüzlerce yeniçeri şimdi Piyeri arı . yordu. Balık pazarında yakaladılar.. — $ehpa.. Sehpa... bağrıştılar.. Bir kaç dakika içinde kıslıvrak bağ- Yadılar. Zavallı Piyer, neye uğradığını anlamadan — kıtkıvtak — yakalanarak, başı kemende sokuldu. Sonra orada bir | dökkânm danına geçirilerek çekildi, çekildi, bırakıldı. yeni . Âşik oldu, yapmadiğı kalmadı ama, Ben elddi bir kadın olduğum için ona Yüğ termedim! . diyöcek. Fakat Faik biç oralı olmuyordu. Ciddiyetle “ vasifesit! —ifa ediyordu. “Muntazam saatlerde geliyor, kadını a- lıp gezdiriyor, cidd ciddi konuşuyor, en ulak bir flört bile yapmıyordu. Bir akzam bilikte #inemaya gitmiş. lerdi. Yine her iki erkeğin arkadaşla- rından olan Mahire rasladılar. Bu, ne. geli, şakacı, hoş bir. deükanlıydı. Fa. ik meseleyi izah etti. Birkaç gün sı. rayla üçü birlikte gezdilem Nihayet Faik bir akşam eve geldiği zaman Ma. hiri pijamayla genç kadının salonun- da oturduğunu gördü. Fena halde kız. dı, söylendi. Arkadaşına mektup yaza- cağını, vaziyeti haber veroceğini bil. dirdi. Tehditler yağdındı. Afife ile mükemmel bir kavgua etti. Genç kadın bağırdı: — Ben senin metsesin değilim ki.. Bana ne karışıyorsün ? Arif; mektuplarımda evdetinden he. nüz bahsetmiyordu. Faik de Mahirin ne kadar maymun iştahlı olğuğunu bil diği için; bütün ümidini, Arif gelme. den evvel bu münasebetin bitmesine bağlamıştı. Lâkin iş böyle olmadı. Arif damdan düşer gibi — mirasa konduğu büyük servetiyle birlikte — İstanbula döndü. Ve dosdofru soluğu metresinin evinde aldı. Faik salonda oturmüuş, kitap oku- yordu. Arkudasmı " görünce yerinden fırladı, kollarıyla havada — helezonlar çizdi. Avazı çıktığı kadar bağırdı, ko. lu kânadı kırılmış bir halde, yine kol- tüğünün üzerine yığıldı. Arkadaşınım bu haline hayret öden Arif vordu: N a — Ayol ne oluyorsun?.. Dönmem se. ni bu kadür hayrete mi düşürdü? 'Tam o Bırada, yatak odasının kapı. sı açildı. Afife feryadı işittiği için, ne oldu diye merakla dışarı fırlamıştı. Arifi görünce, genç kadını delice bir gülme yakaladı ve iki kahkaha arasın da, — yatâk odasında görünmiyen bir gahsa hitaben : — Yakalandık! Arif gelmiş, Mahir gülerek ve pijamayla dışarı çıktı. Ve neşeli neseli: — İnsan avdetini. haber vermezse İgta böyle olur! Lâkin bels yok. Met. Tesin yok, Eğer sen bırakırsan ben a« lrım. Kızıp da terkettiğin takdirde namzetliğimi koyuyorum. Arif, öfkeyle, arkadaşı üzerine hü. cum etmek istedi. Fakat o esnâda bir | köşede büzülmüş, mahcup vaziyette du ran Galibe ilişti. — Ahlâksız herif! - diye hâykırıp onun suratma bir tokat indirdi. Zira havsalası gunu almıyordu: bekçilik vazifesi nasıl olurdu da bu kadar ters anlaşılabilirdi? Sevgilisini başka bir erkekle odaya kapatıp kapı. nım önünde nöbetçilik yâpacağını bir an tasavvur edememişti. Nakleden: Hatice Süreyya 500 — Liraya Satılık Ford Otomobili 500 lira Ford markalı spor bir otomobil acele satılıktır. Talip o« lanların — arabayı görmek,üzere 214 numaralr posta kutusuna “FORD” işaretiyle bir kart yaz maları kâfidir. Diş doktoru Neati Pakhşi SRSRREERANEEEEEARTENEEREEEEENN N —î Hastalarını hergüa sabah 10 dan akşam'19 za kadar Karaköy Tünel meydanı Mahmudiye caddesi No, 1/2 de kabul eder. Salı ve güma günleri saat 14 den 18 ze kadar parasızdır. #

Bu sayıdan diğer sayfalar: