2 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

2 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hade Güzel çehre- Yatş kendisine birçok n U tlen Üüç gün sonra şa- :ıîı::., Dük Voltan'a, l:ıdiılnr::?.h Yapı bi Yarısı bile gösteri- 'alnız Hi galan ytan € Babasının asll ol. Üye yti Oğlu %Mu. Fakir ve cahil u*imm._ ĞU meydana çıkacak biz yi FM tn :::'ı mmen şatosunun Wehe, YES0an yi tatafından sa- © Şato sahibinin kibar i k istediğinden e bir adamın te- Aileler arasında hüs. *Ğİ Köylenildi. » Leydi Lilyesin ya- İti n;:ı zarif bir dan- Yarduy eli - Beyaz göğsünde y“' K“İL..—G%“ #lmaslar parlı. içtş dönereiei MA kadar açıktı. Ki KARE Rördünü, Mh%“'ği:ı :ly?'ğ,- dedi, - Çir. | * Bu gonradan kî'l:ı?ı:"" h_bl!hk iâdiasında Ü ne ziyir EYliyeyim: / Ben, KÜN kabuj ça tt giderim, ne d M '_î:rinıı Sebebi ;n:;*dan'. | Nasel ;::'“”muzd“ olma- di H kat yapılırsa, ce- &, '.Waıd.n“h'm katlar bulun. ü Yülhiz biri faydasız- B emmel Malı, K Bt ilarla endimden Taakart bi giT düşüp kalkma- / PC çocuğunu kolla. & ham , Ba ha Daktan "'WMÇ Be'“ bir türlü an- Tüna £ aydım, Börüyorum, Ben o T ae Bürürüm kibarlar a- Nü li “hg.;.:::üllerindç bulun. m'"'dlıın _:_thm eski re- ni vermiye bırakmıyacaktı. edeceğim. Ben, Na zlik | €& riyakrlı- ei —"hlkl-adhl""" bir tı,;'tİl bı. Ortaya çıkmış disinin kim de uzattığı eki kadar çirkin | Süiz nnı.him'-mmm;n. ı K İ azarlayınız. zin hi Büton; ududunu Bu; “;:’"' Sizin genç çiftçil WMUII.—' ““::&hm' slâka ı;îuî T'İl Mi? biş Sebep tasa ütr g tesle güldü. Genç © çei * Buna =z :: « B. : Gi lüten a he Yilseri TDemuslu ve muh. iğim umumi | bi ;'ı';:;ebeı olab'lir? ki 1 oğlunu evini- #ndisiyle konuşup N e * görüşmenize ihtimal yoktur? — Sual o kadar garip ki cevaba bile değmez. Görüşüp konuşabileceklerim ancak yüksek meslekler müntesipleri o. labilir. Bunlardan başkaları hep hudut haricinde kalırlar. — Acaba ben dahilinde miyim, hari- cinde miyim? Leydi Lilyes bu sua! karşısında hiç | bir intikal eseri göstermedi. Önun ce- Vvap vermesine meydan kalmadan, kena disinin bir çiftçi oğlu olduğunu anladı- ia takdirde böylece yanyana oturup ko- nuşmalarına Hmkân kalmıyacağını anla. mıştı. Tam bu sirada miralay Götden bir hikâye anlatmıya başlamıştı; — Sir Con tiford adında pek zengin bir adam. civarımızda Börçel Park şato- sunu satın almıştı. Bu adam petrol tica- retiyle zengin olmuş, sonra şehremini intihap edilmiş, birçok değerli hizmetle. rine mukabil de kendisine asalet ünvanı verilmişti. Şatoyu aldıktan bir müddet sonra büyük bit eğlence tertip etti. Ci- varın bütün eşrafı, onun davetini kabul etmişlerdi. Sir Con İlford etzafına bak- tığı zaman hakikaten yüksek mevkide bir adam derecesine çıktığını anlıyabi. lirdi. Kendisi son derece fakir bir aileden- di. Sırf çalışması neticesinde bu mev- klj kazanmıştı. Babasiyle anası amele sınıfındandı. Oğulları zengin olduktan sonra, onlar, basit hayatlarından vaz. geçmiye ve servet içinde yaşamıya razı olmamışlardı. Cir Con'un kendisini kıs kanan bir düşmanı vardlı. Şatoda ziyâ- fet verildiğini işitir işitmez hemen Sir Con'un anasiyle babasını giderek oğul- larının kendileriri görmek - istediklerini acele etmelerini, ev elbiselerini bile de- ğiştirmiye lüzüum — olmadığını Söyler.. Şato sahibi bir kontes ile bir dostu ara- sında yemeğe oturacağı sırada salonun kapısından ihtiyar amele ile zevcesi gö- rünür . Biçareler salonun manzarasını gö. | rünce dona kalırlar. Sir Con'un düşma- mr, bu asil kalbli adamın anasiyle baba- sından utanacağını, ve itibarına halel geelceğini ıınmxw._Hılbuld. ne kadar aldandığını az sonra anladı. Sir Con bir saniyelik tereddütten sonra ayağa kalkmış ve heyecandan titriyen anasını öpmüş, babasının da elini sıkarak: — İkiniz de hoş geldiniz! dedi. Son. ra ikisinin de elinden tutarak sofra ba- şındaki asillere döndü: — Hanımlar, elendiler! - dedi. Mü. saadenizle size babamla annemi lanıta- yım. Her şeyi kendilerine medyunum. Kendilerine bütün kalbimle hürmet e- derim. Eğer, burada hazır bulunanlar arasında fakir bir ana ile babanın oğlu olduğum için benimle tanışmış olmala- rından dolayı utananlar varsa ben de bu düşüncede bulunanlarla muarifemi kesmeyi tercih ederim, Sir Con bunları söyledikten sonra oturdu. Kontesin yanında babası, dos- tunun yanında da anası için yer açıldı. Herkes şato sahibinin hareketini hara. retle alkışladılar. Erkekler: “Bravo, Sir Con!,, diye bağırıyor. kadınların bir goğu da tatlı bir teessürle ağlıyorlardı. Lord Odli: — Sir Con cidden asfi bir adammış, dedi. Veyn sesini — çıkarmadı. Yalnız anasını ellerinden tutarak şu güzel kı- zın karşısına çıksaydı acaba 1e yapardı? Sir Con gibi, ana ve babasını herkes kar şısında hürmet kabiliyetini kendisinde bulamadığı için #deta kendisinden nef- ret etti. (Devamı var) Üg z ee c e Aktör Fehmi öldü lik Türk tiyatro san'atkârının ilk ve soön eserleri Bugün Türk tiyatro tarihinin — bir sâfha. sından Türk tiyalme sanatkârı Ahmet Fe. himin hayatını okuyacağız. “Türk tiyatrosu. nun bahası,, diye adlandırdlan Ustat Fehiem, yedi sene evvel buğlün 1930 yılı 2 ağustos günt öğleden sonra gözlerini hayata kapa. dr. ©. bir insan Ömrünt!a geride — kalanlara terakabileceği eserin erişilmesi her fani 1. gİN çok BÜÇ deronesini hırakark — göçtü. Bu ktymati, uzun misaller ve edebi cümlelerle ifgde etmeğe lüzüm yoktur. Fehimin yaşa. dağı Gevir ve zihmiyet tatkik edilerek, yarat. tıtı sanatin mahiyetin! ve “tiyatronun baba. ar., vanfına bak küzandığı biran düsünülür. sa, büyük sanatkârın kıymeti kendi'itinden anlaşılır. İstipdadın bütün — tazviklerine va binbir mahrumiyete ratmen, Türk anhnesi. ne sönmaz bir #-kiş bağlanarak hebikt bir varlık yaratan Fahim efendi. — sahnenin ve sabne sanatinin babalığını hakkiyle kazan. matatır. 1926 yılt ikincikâmın ayında Ustadın sah. ne hayatına — girişinin S0 inci yil dönümü dübilesi yapıldı. Reşat Nuri, bu münasebetle yazdığı bir yazısında büyük — sanatkâr içim şöyle diyordu: “Bu yarım asırlık hayat, fe. dakârlıklarla muvaffakiyetlerle dolu bütün bir tarihtir. Bu elti senede Fehim efendinla her haaRas İnsan gibi müuvakkat yeislere ve füturlara kapıldığı olmuştur. Fakat hiç bir zaman sanate olan mühahbat ve hayecammi kaybetmemiştir. Fikrimce hakiki — tiyatro Ahmet Vefik paşanın Molyerden iktibas et. Uği temaza ezerterile başlamıştır. Bunların ilk mümessili ise Felim efendidir. Bu itibarla Fehim efendi temaşa tarihimizin ilk sayfazınâ Kkurulup oturmağa hak kazan. manp Bir bahtiyardı. Pt Tstat Fehim, Hattat Abdülkadir efendinin ağ'tudur. Duküdarda Valdelatik mahallesinde doğdu. On üç yaşmda İken 'Tophane fabrika. wenda tornardlık yavtı. sonra sanayi makte. binde Hocslik vazifesin! ntdr. Sahne hayatına girişini — aktör Kemale yazdırdığı halıralarına başlarken (1) göyle anlatır: “El senelik Uyatro hatıratı: Meşakkatli bütün bir hayat.. Çünkü ben hir hicabın çi. Tesini Goldürmak için kulislerde dolaştım. 08 muharebesinin — patladığı gün, — kunduracı Mığırdiç ağanın dükkünmda — “aktör olur. musun?,, diye sordukları hicabımdanı “olurura.. demiştim. , Fi Bırf — hicabem. dan!!, Şimdi artık çilem doldu. Saçlarım be. yarz yüzümün etleri, sinirleri geriliyor gillü. yorum. Betii ttiharla.. Betki de hiç için!., Büvük aşnatklem ge Büyük — tevazıli ve ne bassas duyuşu. Fehim sahneye ilk adımını, bir. — perdelik “İki sağır, komedisinde — Bonifas Talü ile attı. Oyunu seyreden zamanın «kiğr ve re, Asörü Fasulyeciyan şöyle demiştl; — Bü çocuk iyi yoğralabilecek bir hamur dur. Elde etmeğe bakalım. Ve ertesi gün kendisine bir kunturat imn, zalatmışlardı. Altı ây sonra da Bursa seya. hatine çıkarmışlardır. Salineye tam — yirmi yaşında giriyordu. Darülbedüyi kurulduğu vakit komedi mu. allimliği yanan Fehim, sön olarak Binnas ile Mürebbiye filmini çekti Mürebbiyede kan. bur rolünü oynadı. Bahne hayatını 28 uzün tefrikada hülüsa edea sahne sanatinin babamı, — hatıralarını gu satır'arla bitiriyor: #“Bilmem ki bu hatrrat inaana teselli vertr mi, vermez mi? Artık gözlerimin yaşı ar, Ginda son satırlarla ifade ettiği huyat: Han. ginlerini sürüye sürüye giden Bir gecaye ben ziyor. Bütün tatir, tati: 1stırapların, tatlı fel gefmlerin, bedbin'iklerin vücut — bulduğu bir gece, Şimdi Acam şalrinin dünya İçin söy. tediğini ben kendim için Söyüüyebilirim: Ben Böyle bir sakt kitabem Ki flik ve son sayfalarım Kavbolmuştur... Yedi sene evvel gözlerini hayata kapayan Fehim isin buetin, Iki #*ustoa günü ne ya. amca Bahçuva Bi r çeşmeni tarihçesi Karamuk oğlu Recal, evlâtlarını ba. | evlerde mütebaki kısmı nöbetleşe kulla. mulacaklardır. şı ucuna çağırdı: — Ölüyorum! . dedi. Bu m. usulünden kavgalar — Aman, Allah size daha çok uzun | çıkte Cinayetler oldu. İki aile kan dava. ömürler ihsan etsin, mühterem baba- | sına kalktı. Fakat asıl kavgalayın büyüğü çeş. — Hayır, hayır! Kendi kendimizi | menin önünde oluyortdu. Halk, teneke- yere aldatmıyalım... İşte, işler lerle, testilerle kavga ediyor, biribirinin meydanda! Ölüyorum! Bakınız, rengim | kafasını yarıyordu. soldu. Dudaklarım büzüldü, bu tarz bü. Civarda kaç pusu kurulmak lâzım zülme, ancak ölüm alâmetidir.. Kalbim | geldiyse, bu hayratın arkasında kurul- yavaş yavaş atıyor... Bir soğukluk ayak. | du. Kan göğdeyi götürdü. larımı istilâ etti. Yukarıya doğru ya- yılıyor. Farkındayım. Ölüyorum... Sustular, Babaları doğru söylüyordu. kendileri de farkındaydılar. —— - Hepsi dört kulak kesildi. İhtizar halindeki hasta, anlatmağa Bir kere bir ölüyü, su deposunun içine atmığlar. Mahalleli, günlerce bu sudan içmiş. Nihayet mesele anlaşıldı. Ve günün birinde, mahalleyi - tifo kastı, kavurdu. Sebebi soruldu; araştı. fıldı. Nöbet çeşme suyunun tahliline gelince, tifonun bu sudan sirayct ettiği anlaşıldı. Su kapatıldı. Çeşme şimdi paydostur! Üzerinde başladı: Nerelerde hangi emlâki vat- | hgıa “Sahibül ha ıyrat ve hasenat,, yarı- mış: hangi bankalarda ne kadar parası | y . e yatryormuş, hangi eşyasını kimlere ver. mek istiyormuş. Neticede: - Görüyorgunuz ki, hepinizi e zen- gin brtakıyor, öyle ölüyorum. Fakat bu iyi havadise karşılık — bir de kötü şey söyliyeteğim... *“— Nasıl?.. Borçlarda mı var yok- Ba?..a Fakat, evlâtların bu endişesi yerin. de değilmiş. Baba, anlattı: — Bütün bu paraları haram yiye- rek kazandım, Onun için yarın ahrette mesuliyetten korkuyorum. Bunun ke- faretini vereceğim.... Mahduamların gözleri faltaşı gibi a- çıldı. Acaba, miraslarının büyük bir kıs- Tar gidiyor muydu? Karamuk zade, bunun farkına vara- vakt B — Korkmayın! , dedi. - Yalnız bir hayrat yapıp namıma izafe etmenizi is- tiyeceğim.. Meselâ, bir çeşme! Oğullarının hepsi birden, rahat bir nefes alarak: — Hay hay babacığım!. - dediler - Fakat sen üzülme... Merak etme.... İ .* » Adamcağız öldü., Oğullar, vasiyeti tutup, mahallede bir çeşme yaptılar. Üzerine: *“Sahibül hayrat vel hasenat ..., diye klâsik bir sürü söz yazdılar... Fakat, atlamın — talii midir, nedir? Cemiyete, beşeriyete bir tek iyilik yap- mamak bile, sanki Karamuk oğlu Reca. inin tecellisiydi. Daha çeşme yapılır- ken, taşçılardan biri çelik kalemjle ar- kadaşının kafasına indirdi. Bu telâket haberini alan karısı, çeşmenin önünde bayıldı, kalp durmastdlan öldü. Çeşmenin suyu birdenbire, mahalle. nin bazı evlerine gelen suları yutmuştu sanki... : —Kestizelim! - Dediler. Lâkin şöyle hüküm çıktı: — Çeşme umuma #sittir. Umumun istifadesi, hususilere tercih edilir. O- nun için, ana su çeşmeden akacak, öteki Pıldi? bilmiyorum, Büyükadanın yüksek bir tepesinde yatan büyük ölü, hiç olmâzaa her gena anılmalıdır. Onü seyrederek — gillemler, yazdığı tarihe rattı. Bize düşen, sanatkârı - batırlamak ve Bözl Ne, Bakımları ile ve jestleri De yaratan, öldüğü vakit kendisi He Beraber ebediyyen götü. anmaktır. Bunu, sazat kudretini ren aktörler için esirgenamez, Niyazi Ahmet (4) Vaklt gatetesi 1926 & temmuz Galiba, —müteveffanım — taksiratı ödendi. ; Hatice SÜREYYA STT Şö YA ASAT UN Kazaya uğrayan ilk tedbirler 'Eğer yolda kendinden geçmiş ola- rak yanan birine raslarsanız ne yapır- sınız? Bu gibi hâdiseler sık sık oluyor, E. ger böyle bir vaziyette ne yapacağını- zı bilirseniz bir kazazedeye ölümden kurtarmıya da muvalfak olabilirsiniz. Aklınızda tutunuz da böyle bir vazir yette ilk işi, hastanın ne gibi bir yara aldığını öğrenmeden onu yerinden hiç oynatmamaktır. Bakınız, yerde yata . nın yüzü soluk mudur yoksa kızarmış mıdır? Eğer soluksa, hastayı sırt üstü olarak düpedüz ve başı aşağı doğru me yilli olmak Üzere yatırmız. Eğer kı. zarmışsa, başını biraz - kaldırınız. ve her iki vaziyetle de başı bir parça ya- na çeviriniz. Göğsü, boynu ve belindeki bütün sı- kt bağlarmı gevretiniz. Vilcudu bir pal to veya battaniye ile örtünüz. Yoğer kanıyan yör varsa, buhu kalb ile yara arasında takyik yapmak sure. tiyle kontrola-çalışmız. “Kollarının ve bacaklarının vaziyetine * bakınız. Fa. kat “müdavatı evveliye” denen geyden haberin'z yoksa, bunlara — ilişmeyiniz. Çünkü meselâ, bir kemik kırılmıssa, bu azayı kımıldatmaktan büyük zarar gelebilir. İcab ederse, azaya bazı des. tekler koyunuz, Hasta bubran geçiriyorsa, ona mü, ni olmaya çalışmayın. Yalnız kendisi. ne zarar vermemesi iç'n etraftaki şey- leri kaldırınız. Ağzına bir tahta koy. mak mümkünse koyunuz. Bu, dilini 1. sırmasına müni olur. Konyak veya diğer tahrik edici bir şey vermey.niz. DOKTOR Wmmmm:mr Lisan derslerimizin geçmiş formaları Gazetemizde neşredilen lisan derslerinin geçmiş formalarının iki kuruşa il d te- darik edilebileceği — yazılmıştı. Bazı okuyucuların, birkaç gün evvelki formaları isi di işin yanlış neticesine vardık. Uzun zamandanberi de- wvam eden - ilânlarımızda bu gibi formaların iki kuruş mukabilin- de ancak gazetemize abone ola- caklara — verileceği — yazılmıştı. Keyfiyeti bir daha tavzihe lü. zum görüyoruz. EZERERLRDASELERDAĞİMEZEEALELAMZLAZIMLZAILEN UNUT (RSSEZEDSEDZETEE!DLDDZ SAD EESİEENELEUDZDRERMUZMUURUNUUNUULUR

Bu sayıdan diğer sayfalar: