15 Ağustos 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

15 Ağustos 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan; Soğoman Tekliryan — Çeviren: 8$. öğreniyordu. — İktibas ve tereiime hakkı mahfuzdur — “Tenhliryana Almanca dersi veriyordum. Bidayette gayet iyi Fakat sonraları sapıttı !,, Çünkü sokğa çıktıktan sonra odasını düzeltirdik ve © günü çok geç kalmış- tı. Saat on bire doğru sokağa çıktıktan sonra da bir daha eve dönmedi. — Şişe o sabah mı açılmıştır — Hizmetçi bu teferrüatı daha iyi bilecektir. Reis (Bana hitaben) — Konyağı bir gün evvel mi satın almıştınız? Ben — Evet bir gün evvel satın al - dım ve şişeyi dükküâncıya açtırdım. Reis (Şahide hitaben) — Müttehe - min Almanca öğrenmek istediğini ve Almancaya çalıştığını biliyor mu !W - niz? Madam Tidman — Biliyordum. — Sizden ders alıyor mu idi?. — Hayır, fakat başkasından ders al- diğe söylüyordu. — Müttehemin tabanca taşıdığın - dan haberiniz var mı idi?, — Yoktu. — Tabancasını hiç görmediniz — Görmefim., mi? — Müttehemin çok eşyası var m EE — Hayır, daima açık bulunan bir va- lizinden başka bir şeysi yoktu... — Valiri hiç açmadınız mı? — Valiz açıktı.. Kendisi açmış ve gardroba koymuştu.. Reis (Bana ben) — Tabancanızı nerede saklamıştınız?, Ben — Valizde olacak., — Oturduğunuz her iki evde ds va- Tizde mi idi? — Evet. Reis (Madam Tidmâna lunduğunu söylediğiniz valizinde sak - at bildiriyor, Odasmı her gün dü- iniz halde nasl olur da açık bu- | lunan valizdeki tabancayı görmezsiniz? — Başkalarının valizini karıştırmak âdetim değildir. — Yeminle şahadet ettiğinizi unut. mayınız ve ona göre cevap veriniz, Son defa olarak soruyorum. Tabancayı bir defa olsun görmediniz mi?, —Bir dela bile görmedim. Genç muallimeninistievabı Sira üçüncü kadın şahidi, ders muaj- | limesi Lola Pailenzohn'a gelmişti. He- müz 21 yaşımda olan bu sarışın Alman Bayanı kendisine sorulari suallere şu ce- vapları vermiştir; “— Kânunuşaninin 18 inden itiba - ren kendisine Almanca dersi veriyor - dum. Bidayette gayet iyi öğreniyerdu, Fakat sonraları sapıttı.. — Hastalandığını ve doktora gitti - Bini size söyledi mi? — Evet, profesör Gasirere gittiğini profesörün bazı ilâçlar tavsiye ettiğini çalışmanın çok zor geldiğini söyledi. Filhakika ders esnasında okuduğunu anlamamaya başlamış, ve yazdığırı 6- kuyamaz hale gelmişti. Hasta olduğu şikârdr.. Bu şerait altında derslere de - 28 — Valmond hayretle gözlerini açtı ve gepg kız tebensiimie & “İşte, 6 haydut odanıza girdiği gün ten, uzaktan bu taapruzu görmüştüm. Kaybedilecek bir am ekti: hitaben)— | Müttehem tabancasını dalma açık bu - | isine söyledim. Bunun üzerine dersler iinkıtaa uğradı. — Bu anlattıkların,z takriben ne za- man cereyan ediyordu? — Şubatta, — Kânunusaninin 18 inde başladığı nı söylemiştiniz. Ne zaman kestinir?. — Şubatın 20 sine doğru, her halde, Şubat on beşinden sonra idi. — Bilâhare tekrar başladınız mı? — Sonra bir defa daha geldi, fakat | kendini iyi Kissetmediğini söyledi. E- sasen hasta olduğu yüzünden de belli | idi. Ruhi bir hastalığa tutulmuşa ben » ziyor, dalma meyus görünüyordu. — Bu meyusiyetinin sebebini hiç an latmadı mı?, — Yalnız bir defa bu meseleden tah sedildi Vatanı hakkında bir sual #2r - muştum. İçini çekerek: larım, kimsem yok, hepsi katledi! dedi. Meyusiyetinin sebebini bu kısa ce yaptan anladığım için fazla üzmek İste medim ve bir daha bu bahsi açmadım — Ondan sonra kendisini bir daha görmediniz mi?, — Şubatın 27 veya 28 inde bir defa daha geldi. — Evini değiştirdikten ziyaret etti mi?. — Hayır, hiç gelmedi.. — İkametgâhmı niçin değiştirdiğini biliyor musunuz?, sonra sizi — Bilmiyorum. Yalnız bir gün b na telefon ederek evini değiştird ve biraz iyileşir iyileşmez derslerine devam edeceğini haber verdi. Arkadaşlarımdan Apelyanın ifadesi Genç Alman kızıma, sorulan suolleri kâfi gören reis bu sefer arkadaşım Yer. vant Apelyan'ı istiçvaba başladı. Ber- lindeki Ermeni konsolosanesinde baş - kâtip bulunan Apalyan Alman paytah- tına ayak bastığım dakikadan itibaren benden ayrılmamış, istasyonda beni karşılamış, vana ey, hoca ,dans mualli mi ve doktor bulmak suretile her saha da rehberlik etmişti. Kendisini bana tavsiye edenler henüz 23 yaşlarında bu lunan Apelyanın çok zeki, çok cesur ve müteşebbis bir genç olduğunu, onun söz lerinden ayrılmamamı tekar tekrar ten bih etmişlerdi. Hâdiseler bu kanaati teyit etmişti. Mahkemede, bu çocuğun oynadığı mühim rol tebarüz ettirilmediğinden, Apelyana karşı borçlatımı ödemek Üze- re, Berlin faciasının 2 inci kısmını 2n « latırken hizmetlerini olduğu gibi tes - bit ve kayt etmeğe çalışacağım. Apelyan, cinayet hazırlandıl*an damdr, Bunlardan zerre kadar haberi Btafforda telsfon ettim, i. Telefona evvelâ sizi çağırdıktan sonra, ahizeyi Stafforda geçirdim, © da, hay. oda “Artık berim vatanım yok, akraba- ) vamdan bir fayda çıkamıyacağını ken - ( olmıyan reis alelâsul onu, da diğerleri gibi istiçvaba başladı ve ilk sual olarak bir müddet benimle ayni evde oturup Oturmadığını ve benimle nasıl dost ol duğunu sordu: Arkadaşımın zekâsına bizzat şahit olduğum için cevaplarını büyük bir dik katle dinliyordum. Beni hiç tanımıyor. muş gibi hareket etti ve parmağı ile beni göstererek ifadesine başladı: — Bu delikanlıyı hiç tanımıyordum, - dedi - Geçen ilkefinunda bir dost ken- disini bana takdim etti ve Almanca bilmediğini söyliyerek Ermeni bulunan bir evde kendisine oda temini kabil o- lup olmadığını sordu, Kimsesi olmıyan. dil bilmiyen bir yabancmın oBerlirde ne gibi zorluklarla karşılaşacağını İyi bildiğim için, bu yeni hemşehriye fay - dalı olmya sahşaça ğemr söz verim. Malümunuz olduğu veçhile ben Avgs- burger sokağında madam Stellbaumun evinde oturuyorum. Akşam eve dönün ce, çok iyi kalbli bir kadın olan ev sahibeme bu gencin vaziyetini anlat - trm. Bayan Stellbatım, benden çok mem - nun olduğunu filen göstermek Üzere “İstersen burada kendisine muvakkat bir oda verelim.,, dedi. Bu hiç bekle - mediğim cevap karşısında derhal fili - yata girişerek şimdiye kadar kiraya ve- rilmiyen bir odayı yeni arkadaş bazırlamıya başladık. Sabahleyin et - kenden bu genci bana takdim eden ar- kadaşa haber gönderdim. Bir mildet sonra ikisi beraber geldiler, ve gece hazırladığımız odayı altı ay için kirula- dırlar, Bu hâdise ilkkânunun sonlarında ce- reyan ediyordu. Bu sıralarda ben dans muallimi profesör Friedricrten dans dersi alryordum. Daima meyus duran yeni arkadaşımı neş'elendirmek üzere benimle beraber dansa gelmesini teklif ettim... ya (Devamı var) AKŞAM POSTASI, ik İnane EVİ: İstanbul Ankara Caddesi Postu kutusu e İstanbol 214 şTelgrat sarı stanbul MABER Yazı işleri ieletonu: 23877 idare, ilân : 24879 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 kir. 3700 Kir, 0, 10, wo , | su Ç 00, s0 , Senetik Sahibi ve Neşriyat*Müdürü; Hasan Rasim Us Banıldığı yer (VAKİT ) Mathansı dutla köruştu, Hem de öyle konuştu ki. 790 — Herber mırrldanarak: “Evet, dedi, onun ayaklarınm ucuna basarak, dışarıya Baal sıvışlığan âlâ görür gibi oluyorum, için | (AL Turgudun hikâyesi, alelâde bir tahkiye tarzına uyularak, nakledilm'$- tir, Binaenaleyh onun yanında beni as- la göremiyeceksiniz.. Yukarıda da söy- ledim ki; yahut Ali Turgut söyledi ki; ben bu on senelik hayat içinde sadece bir GÖLGE'yim Bir kahramanın kendi- siyle beraber gölgeşirmen de bahsedi mesi arzusunda bulunacak bir okuyucu çıkacağını zannetmiyorum. ) Ali Turgut, bekâr bir adamdı, Ama ruhen bekârdı. Onun içinde kitap oku- mak arzusiyle beraber muslukta bula- ğı seven, yalnız kalmaktan hoşlanan bir dama öreriimde tesadüf etmedim. Bey- oğlunun yan sokaklardan birinde bir odası vardı. En üst katta bir oda ki, önündeki daraçaya aşağı katın kiracıları her gün çamaşır asarlardı. Bu çamaşır- Jar, hele beyaz olursa, onun son gününe kadar perdesiz kalmış olan odasına be- yaz bir bulut gibi dolarlar ve bütün gün onun saçlariyle oynarlardı. Ali Turgut cinsi duygular noktasın- dan normal bir adamdı. Hiç bir zaman KADIN mevzuunu benden ayrı bir tarz da Müşündüğünü görmeğim. Sınıfta A- tfetin ter kokusu tavanları doldurduğu vakit 5 da herkes gibi burun deliklerini açardı. Hatta bir gün plâja gitmiştik. Orada bir kadın gördük. Beyaz ve ince bir vücütla plâjı Adeta kaplamıştı. Hiç kimse o gün kumların Üstünde yâtacak bir yer bulamamıştı, Ali Turgut o gün, akşama kadar, bu kadının ıslak mayo- sundan gözlerini ayırmadı. Anlatıyor. du: , — Bak oğlum; işte-can denilen şey. İ bir insanın vücudunda böyle dolaşır ve gezdiği yerleri böylece ilân eder. Yüzü koyun yatıyor şimdi. Dikkat et, kalçala- rı başlı başına, asi bir ordu gibi CANLI değil mi? İşte arkası Üstü döndü; gene bak, ama benim gözlerimle bak; meme- lerinin ucunda bir canlı bebek ruhu oy- nâamıyor mu? Küçücük kollarını açan, kuş gibi öten bir bebek yok mu orada?.. İşte kadın diye buna derler... Ama Ali Turgut bekârdr. Her ak- sam, geç vakit, yahut çok erkenden, o- dasına tırmanır ve kapıyı arkasına da- yıyarak: n geldim! Diye bağırırdı. Hasır sandalyelerle yatak, bu sesten ürperirler ve sshiple- rini korku ile karşılarlardı. Hiç bir salim derebeği, biç bir devirde, şatosuna böy- le korku saçarak girmemiştir. Ve hiç bir hükümdar, önünde bu kadar çok mahlökün eğildiğine şahit olmamıştır. Gözleriyle iki tarafa selâm vererek odaya girerdi. Parmaklarınm ucunu ev. velâ aynaya, sonra yorgana, karyolanm demirine dokundurut; pencereyi açardı. İçeriye ekseriya hemen hiç bir ses gir- mezdi. Bütün sokağın, Bevoğlunun ve bütün şehrin gürültüsü, bu odaya, garip bir süzgeçten geçiyormuş gibi, sadece bir anten iniltisi halinde, varırdı. Ali Turgut ceketini, ayakkaplarını ma Uzanırdı, kıpırda- sayılamıyacık ka ! müldet düşündü sonra tekrar sordu: İ Oi — “Alman casımmınım evine girdiğim gibi, deni nasıl kurtarmağa muvaffak oldu. Büz ?,. Genç kız bu defa da aynı (vuzub ve tafmlâtla izahat verdi. Bu defa da genç kıza şık tabak yıkamak arrusu da, ayni kuv- Gi vetle, yaşardı. Ben onun kadar yalnizlı. Z vr zl güzel olmasını beklemek ş dar çoktu, Bilhassa ge€* ye piri bu halde kaldıktan sonr “a Gri merdivenlere ii ketini sokakta giyerek cadi” günler ise sayısızdı. 4 Caddede, © saatten Ki f lar, aşağı yukarı biribir Ali Turgut ara sıra etr8' > bir sarhoş gibi kaldırımın " dar geldikten sonra vitri sağa sola yalpa yapar V* bakardı. Yanından birçok çerdi, Bazıları: . y Merhaba Turgut Pİ, id Diye takılırlar, kafas"” i İl kar, dudakları hatifçe 48” ge” — Merhaba küçük bâ' diye mırıldanır. .. ” Bir gün Ali Turguduf yin kadın geldi. Uzun boylu» Seir simsiyah saçlı bir kadi” gi ği leri harilmlâde idi. Za gg dun bir kadını heyeti W e diği görülmemişti, O sevE »i6 4 larına, ya saçlarına İN wi burnuna vurulmalıdır. giysi çirkin yaratılmış olan bü sisl y tafının birden güzel olmas ei hakçası, budalalktı! “si di kadının çorapları veya edi” wv rengi gibi sonradan ilâv€ e yetleri bile - eğer hoşa , Dai gi / o Kara Gölgenin ziyaretinde talefon etmig.. O da, ber şeği mlsandesile, Valing tarnı se koğarak, mükemmel BİT yesinde eve girmişti * kine

Bu sayıdan diğer sayfalar: