30 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

30 Eylül 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Soğoman Tehliryan — Çeviren: &5 — Itiban ve teretime haklı mahfuzdur — 24022 « — Bu adam Eskişehirde benimle ah- baplığa başlamış ve sonra polise ihbar ederek 15 sene mahkümiyetime sebep ol- muştur !, Hraç, Hanriyetin sözünü keserek: — İyi amma, daha evvel bunları ba- na söylemeli ilin. dedi. Sevgilimi (bu kadır yakından ta- kip eden ve ayni binada yaşadığı anla, şilan adamın kim olduğunu merak &di- yordum. Fazla tahammül edemiyerek sordum: — Allah aşlana bu adam kimklir? Hanriyet cevap verdi: — Canım anlayamadın mı? Bizim alt kattaki “Kilikya kütüpanesi, - sahibi “Agop Serkisyan, i — Ben ne bileyim.. Herif; tanımıyo- rum ki... — Öyle ise bu adam rahat durmıya - cak tezviratına devam edetektir. Hraç bu Fikrime iştirak ettiğini söy. Hyerek : — Hakikten bu adam korkulacak bir adamdır, diyordu. Bu gibi tiplerden sa“ kınmak lâzımdır. Herifteki kurnazlığa bakın ki iki senedenebri aramızda ya - şadığı halde en ufak bir şüphe dahi u- yandırmamış, bilâkis hepimizin emni , | “yet adını kazarklığından kendisi- ne merkezi umümile bir kat tahsis e- dilmiş ve mes'uliyetli işler havale edil- miştir. Demek ki bu adam faali, yetimizi günü gününe Fransızlara sa- tıyotmuş. .Bâzı gizli karar ve faaliyetle- rimizin Fransızların kulağına nasıl git- | tiğine çek defa hayret ederdim, Meğer bütün bü işler bu herifin yastığı altın. dan çıkıyormuş. Durun bakalım, bu herifi yakından tanıyan biri vardı.. Ge- genlerde bununla konuştuğumu görün- ce bana * — Yahü #en bu'adamla nasil görüşü- yorsun, körkmüyor musun? diye sor. müştu. Onun ensemniyetli arkadaşla - “mızdan olduğunu söylediğim zaman dostum? — Siz hep'niz, çocuksünuz, bu adami 0 benim kadaf iyi tnaryan yoktur. Şeytan yok mu, ressamların kuyruklu, boynuz Is olarak bize ters'm ettikleri şeytan, bu herifin yanında çırak bile olamaz. Dostumun bu sarih sözlerine rağ - men arkadaşımızdır diye Agobu mü - dafaa etmiştim. Neticede dostum “bir gün sen de bana hak vı , temenni ederim ki tahmin edilmiyecek bir fe, nalık yapmasın!.,, diyerek benden ay- rılmıştı. Hanriyetle ben bir ağızdan sorduk? — Bu dostun kimdi?. — Ben de onu düşünüyor, bir türlü hatırlamıyorum. Ha, hatırladım. Ka- sapyandı, Kasapyan... diyerek hemen telefona koştu, Kasapyanı buldu ve pansiyonumuzun adresin; vererek der- bal gelmesini söyledi. Yarım saat sonra orta boylu, başın- daki saçları dökülmüş, Orta yaşir bir ağam pansiyotürmizün kapisın: çalıyor. du. Hraç yeni geleni bizzat karşılaya - rak bize: — Dostum Kasapyan, diye takdim etti. Bizi de ona pr<zante ettikten son- ra, arkadaşın: h'taben şunları söyle diz : — Senilen bir cam var. Hatırlar müsin bir gün Agop Serkisyan hakkında bana bir şeyler söylemiştin. Bu arka - daşlar yabansı değil, Ağop hakkında bildiklerini açıkçı bize anlatır msm? Kasapyan bıyık altındın gülerek : — Ben sana bu adamdan sakın deme dim miydi? Bak, dahz b'r şeyilen - ba- Derim yok, fakat erinim ki herif müt- iş bit oyun oynamıştır. Hattâ oynadı - ğı oyun o kadar müthiştir ki, aklınız ermemiş, inaumak © iştememişs'niz ve beni imdada çağrıyorsunuz, değil mi? — Tahminlerin kesme doğrudur... Meseleyi ben sana sonra bütün tafsilâ- tiyle anlatırım, sen bana bu herif bak - kında; bildiklerini söyle, Biz kenldisini iki senedenberi tanıyoruz, Kuvvetli tir «tavsiye ile bize ; gelmiş, bir müddet muh telif islerinizde çalışmış, gösterd'pi müvaffalıyetler üzerine lerimizin Karesi kendisine terk çi e) e | nin İse İsviçrede bulunduğunu, benim / bize ihianet ett'ği ve para mukabilinde... | Kasapyan burada, Htaçın sözünü | kesti: İl — Devam etme,, boşuna yorulma, an | ladım, her şeyi anladım., Şimdi siz bu | adamın kim okluğunu merak ediyorsu- | nuz ğeğil mi? O halde dinleyin, diye - rek, Taşnak frrkasnın merkezi umur. sinde tam iki sene müstesna bir mevki temin etmiş olan Agop Serkisyan hak - kında şu malümat: verdi: — Bu adam anası! İzmitlidir. Bu iti- barla bize komşu sayılır, çünkü ben de İzmitin karşısındaki Bahçecikte doğ- muş büyümüşüm. Agobun çocukluk hayatını bilmiyorum, fakat gençliğinde bir kaç defa İzmit hapisanesine girip | çıktığını bilâhare öğrendiim., Kendisini | ilk defa umumi harpte muallim bulun - duğum Eskişehirde gördüm. Bahçe - eikli olduğumu haber almış, beni ziya” rete gelmşti, Kendisine hemşeri mua - melesi yaptım. Bir kaç defa daha ziyâ retime geldi, canı İ ileri sürerek okumak için. ğe ya roman isteği. Ben de tuttum bir kaç | kitap verdim. İki gün sonra polisler e- vimi bastı., Bütün kitaplarımı topladı - lar ve beni karakola götürdüler. Bu, dostluğun Zik mükâfatı idi. — Bunun Agopli: ne münasebeti var?, — Müsaade elin, anlatacağım. Ka 5 rakolda bana evimde bir çok muzır kitap sakladığımı ve bu kitapları bal - ka okutmakla komitecilik © aşılarakta olduğumu söyliyerek beni Konyadaki divanıharbe gi i söyledi - ler ve bir kaç gün evvel Agop Serkis . yana werdi'ğim iki kitabı bana gösterdi- ler. Bunların üzgrinde Türkçe “mu- zırdır,, kelimesi ile altında'da Agop im zası vardı, Mesele anlaşılmıştı. Eskişe- hirde dert anlatmanın kabil olamıyaca. ğını takdir ederek fazla israr etmedim. Beni Konya divanıharbine gönderdiler. Divanıharpte de uzun uzadıya İsticvap etdim, Elimden geldiği kadar kendimi müdafaa ederek. kitaplarımın muzr olmadığını, alelide romanlardan mü - rekkep olduğunu ileri sürerek: hitsraf ve namuslu adamlara terciime ettrilme- İerini İstedim. Bu isteğim kabul edilme di. Reis bir aralık Avrupaya gid'p git. md'iğimi sordu verdiğ'm müsbet ce » vap üzerine İstanbuldan Cenovaya ora» dan da tahsil için Londray . g ttiğimi i- şitince: — Cenova, dediniz değil mi? Yani Taşnakların merkezi umumininin bu . | Tunduğu şehir.. Anlaşıldı. Anlaşddı, de- | di. Cenovanın İtalyada, Taşrak merkezi umumisinin bulunduğu Cenevre şehri- İsviçreye ayak diğim halde, ros: — Şimdi de tevil ediyorsun değil mi? diye bağırarak sözümü kesti. Neti, cede Cenevreye! gittiğimilen' dolayı | beş, Taşnak fırkasına merisuhiyetim do- İayısiyle on, ceman yekün 15 sene hap- se mahküm edilerek Konyanın umumi le basmadığım: söyle- | bapisanesine atıldım ve mütarekede ilân edilen affı umumi ile kurtulabild'm. — Azobu bir daka görmediniz mi? — Kendisini görmem. Fakat bir çok kurbanlarını Kapiranede gördüm. Bunlardan aldığım mualümat çok şsyanı dikkattir, Eskişehirde bir şpüddet daha kalan Agop “ada büyük niz devlet ala mın kizin; baştan çıkarmış. Mesele | meydana çıkımeı ihtida etmek ve Mak, mut Şevket ismini takınmak suretiyle hayatını kurtarmıştır. Ancâk artık Fa- kişehirde barınamıyarak Afyonkara - kisarına geçmiş ve oradâ ortalığı kas p kavurmuştur, Bir müddet Afyon dise'- sinde Fronazci szuallimliği yapmış, &. kat bilâhare Afyönkarahisarımdaki Fri sız harp üserasiyle sıkı münszebat te etmesi üzerine kendinden şüphelen- diklerini hissedince İzmire kaçmıştı. (Deri var), j miz İ den on tane fazla, Ne bu dişier, ne de Tarihin “insanların en eski dostu” olarak kaydettiği köpek hakkında bil mediklerimiz, daha doğrusu bilmek için uğraşmadığımız bir çok şeyler vardır. Bunlardan biri, köpeğin niçin hayladı- gına dairdir. Köpekleri en çok tetkik eden fen adamı Sir John Lubbock, kö- peğin bavlamakla insan sesini taklide yeltendiği nazariyesini ileri sürüyor. Bu nazariyeyi ispat için de vahşi köpekle- rin hiç havlamadıklarını gösteriyor. Kö peklerin en yakım akrabası kurtların da havlamadıkları malümdur. Köpeğin havlamasiyle bırlaması ara sında çok büyük fark vardır. Köpek havladığı zaman başı yukarı kalkık ve ağzı açıktır, Bu, köpeğin fenalık edece ğini ihbar eden bir jesti değildir. Hal. buki burladığı zaman köpek başı aşağı doğru eğilmiş ve ennazik yeri olan boy- nunu muhafaza için içeri doğru çek- miştir. Sizi tanımayan bir köpeğin bulun- duğu eve gi z zaman kapının önün deki köpeğn sizi görerek havlaması ani bir tehlike işareti değildir. Buna mu- kabil üzerinize doğru hırlıyarak ve kuy ruğunu dikerek gelirse, bundan kork- göğsünüzün üzerinde tutmak şartiyle tamamiyle hareketsiz durmak lâzımdır. Hiç telâş etmeden bu şekilde dur- duğunuz takdirde tehlikeyi yüzde ona indirmiş olursunuz. Bunun aksi olarak ellerinizle köpeği tehdid edecek ve bil- bassa dönüp kaçacak olursanız ıırıla- cağınızdan muhakkak surette emin ola bilirsiniz. Köpekler hakkındaki masallardan kuduz masalı hepsinden daha yanlış an Jaşılmıştır. Çünkü kuduz zannedilen kö peklerim ancak“binde biri “hydropho- bia” denilen kuduz Kastaliğı musabr. dırlar, Şunu da hesaba katmak lâzım- dır ki kuduz bir köpek müthiş surette hasta olup öteye beriye saldıracak halde değildir. Kuduz bir köpeğin ağzı köpürdüğü ve ağzından salya akıttığı ve böyle bir köpeğin su içmediği hakkındaki kanaat ler de tamamiyle yanlıştır, Bir köpeğin | ağzından salya akıtması, ağının köpür mesi bir çok hastalıklardan ve bu me yanda da midesinin bozukluğu gibi se- beblerden gelebilir. Sinirlendiği zaman da köpeğin ağzı köpürür. Köpeğin su iç memesinin en esasir sebebi de susama- mış olmasıdır. Köpeğin ağzı hakkındaki bilmediği şeylerin başlıcaları şunlardır; Köpeğin kırk iki dişi vardır. Yani biz- hazım cihazı tatlı şeyleri hazim ve erit- mek için mücehbez değildir. Br köpeğin derisi vasıtasiyle değil de a5»'yle terlediğini eminiz ki bilmiyor unuz! Bu itibarla köpeklerin ağızlarma ağızlık vurmak ve böylece tahat nefes almalarma mani olmak insan ost bu hayvanlara zulmetmekten başka bir şey de etmez. Mamefih belediye mecburt sedeblerle kati olarâk köpeklere ağızlık taklmasını emrettiğine göre köneğini- ze öyle bir ağızlık almalısınız ki kolay- likla ağzı açarak ilini ışarı çıkarmıya müsait olsun HABER AKŞAM POSTASI d * vANE EVİ: Istanbul Ankara Caddesi Fontu bulusu e İstanbul 204 Telyrat mdresi; ıstanbul HABER Yağı işler teistonu: 13572 idare,iân |, » 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Kemebi 0d Kr. 2700 Kr. Sahibi ve*Neşriyat Müdü Hasan Rasim Us Basıldığı yer (YAKIT) Matbassı lee 4 e eeriemamemin A ei. ölümü nasıl keşfederler ? 40 - 50 kilometre mesafedeki ölüm vak'alarını: uluyarak haber verdikleri kanaati doğru mudur? Kedi ve civcivle dost olmuş bir köpek Bir köpeğin önüne ayna koyduğu- | nuz ve köpek de kendini bu ayna da bir kere gördüğü takdirde yüzde dok- san tekrar bu aynanın önüne gelmiye- ceği de muhakkaktır. Çünkü gözleriyle kerdini başka bir köpek-sandığı halde, burnu ile başka köpek kokusu almadı- alâkâdar olmiyacak ve aynada- ki köpeğin kendişi olduğunu ârılıyaçak- tır. .Şu halde köpeklerin, gözlerinin çok bozuk; Koku âlına hassalarınm ise çok keskin olduğunu kabul etmek Tâzımdir Hatta köpeklerin bazan sahiplerini bile sadece görmekle değil, koklamakla ta- nıdıkları da vakidir. Köpek sahibini teş- his hususunda gözlerine değil, koku al- ma hassasına itimad eder. Köpkleriri burunları islak ve soğuk olduğu zaman hasta olmadıkları kanaati de her zaman için kati bir miyar addo- Junamaz, Bir köpeğin hasta olup olma | dığını, burnunun soğuk yahut sicak olmasiyle tesbite kalkışmak hatalıdır. En iyi usul köpeğin ağzın açarak da- mak ve diş etlerine bakmaktır. Bun- lar sarımtrak ise köpek hastadır. Penbe renkte ise köpeğiniz sapasağlamdır. Köpek yavrularının dokuz günde gözleri açıldığı hakkindaki inanç da doğ | ru değildir, Göz açılma meselesi ekseri- | ya 11 ilâ 14 gün arasmda vukua gelir. * Köpekler hakkındaki kanaatlerin en Ha ydut korkusile... Amerika bankalarında | | vezneler kale haline getirildi Amerikada Gangsterlerden bankacılar ela, © man demişlerdir. Çünkü bu yüzden ettikleri ziyanlar imilyonlari bulmaktadır. Bu sebeble mühendisler bir çâre düşlünmüşler ve resim. de gördüğünüz şeyi tont etmigierdir. Şavet bankaya bir gengater sirer ve veznedara ta. banca çekerse vernedarın İçinde bulunduğu yer, tabanca deliği bie olmayan çölikten bir oda haline gelmektedir. Hırsızı görünce ver. hedsr ayağını bir pedala basmakta ve der. hal dört yandan çelik kepenkler inerek Bir, sızı dışarda çaresiz bırakmaktadır. Ayni za. manda veznedar bu sürelle hırez — işaretini vermiş olduğu gibi Birszmm resmini elan bir Toragraf makinesini öe kütekett getirmiş'ir. Şayet veznağar kepengi kaatamıyasâk va. ziyete düşerse bankanm başkın bir Köşesinde bir düğmeye basmakla diğer bir memur ds kapatabilir. Kepenklorin çeliği yedi buçuk. santimetre Pam er yanlış ve saçması da bir köpeğin iyi a- dam ile kötü adamı tefrik kabiliyetinde vlduğuna' dairdir. Köpekte iyi adamla kötüyü tefrik edecek hiç bir hassa yok- tur. Buna mukabil ispati gayet güç ol- makla beraber, şu nâzariye akla en ya- kınıdır. Köpekler insanlardaki bazı ko- kulardan hoşlandıkları halde bazıların- dan hoşlanmazlar. Mesele bundan iba- rettir. Köpeklerin aralarında konuşmak Üzere kullandıkları bir lisan mevcut ol- duğuna dair kanaat de yanlıştır. Ma- maaâfih biribirlerine şöyle böyle dert omlatabildikleri ve bunda da birbirleri nin burunlarına temas ile muvaffak ol kları anlaşılmaktadır. Köpeklerin ölümü haber vermekte gayr: kabili izah bir hisse malik olduk- larını bize dünyanın en meşhur köpek mütehassrsı Albert Ferbune haber ver mektedir, 42 seneden fazla bir müddet köpekleri tetkik eden bu ilim adam 40, 50 kilometre dahilindek! ö“im vakaları n: köpeklerin act acı ve garip ulumalar Ja haber verdiklerini söylüyor, Ancak bu ulumaların herkes tarafından kolay- ca anlaşılamıyacağını, bu feryadın ma- masını ancak bir mütehassısın sezebi- Jeceğini gene bu adam söylemektedir, Bu adamın tecrübelerine nazaran bir gölde sandal devrilmesini müteakip bo gulan bir kadın ve erkeğin ölüm haberi ni civardaki köpeklerin hepsinin birden insanın İçini paralayıcı bir uluma ile haber verdikleri bir efsane değil, kendi kulağiyle duyduğu bir hakikattır, Bütün bunlar köpeklerin fevkatta- bia bir zekâya malik olduklarına bir işaret addolunamaz. Ancak otlarda biz insanların keşfedemediğimiz bir sevki” tabii mevcut olabilir ki köpekler bu gi * esvleri bu bis vasıtasiyle sezinlemek tedirler. Köpeklerde gayrı kabili izah olarak tavsif edilmeğe değer yalnız bir mesele vardır: Bu da bazı hususlarda çok zeki bazı hususlara da müthiş budala oluş- i Tarrdır. Buna bir misal olmak üzere mü # tehassıs Albert Ferbüne insanların bie çok hizmetlerini gören ve bilhassa ev işleriyle alâkar olan köpeklerin, sönmek “zere bulunan bir ocağa odun atmayı katiyen öğrenemedikletini zikretmekte dir. Köpeklerin akılsız hareketlerine di ğer bir misal de zincir veya iple ağa- ca bağlı bir köpeğin bu ağacın etrafımda dolaşa dolaşa zinciri yahut ipi bir karış i bolluğunda mesafe kalmayıncaya kadar ağaca doladıkları halde; ipi; yaptıkları il hareketin aksini tekrarlamakla müm- kün değil -bollatamamaları teşkil et mektedir. il ..

Bu sayıdan diğer sayfalar: