5 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

5 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ASL LİYRORD JLAm etmek “Ben e paşme takıldı. Mütaşirin gür sesi duyuldu: > Melihat, Zişan!, Memiş!. Naci- RL, Selter, Hüviyetleri tesbit edildi. yağındasın? 24, > Ne biliyorsun? Tevellüdünü söy- ui Bilmiyorum, amma, öyle. üye dedikleri, lüzumundan fazla Kapalışarşıda ahçılık edermiş. A pe mıydın?, ei Yet, sonra usta oldum. Daha işten. Üye, evini tanımadığı insanların ve ümade kılmaktan, Memiş, e © evi kirâlamcktan suçlular. İnn arası var, dedi ki: — Efendim, biz İN ön hâydsızlık- snaleyh (o davanın jJ tapalı görülmesi. Y ni talep ederim . — Biz de zâten em geçcueğiz, o kadar incelikleri- a ecir. e en » sekiz Senelik evliymiş, Sene- Socuğu Simuş, kocası parsları âl- ma Yedi senedir yalnız yaş Ç Neden kaçırttın ya!.. diye sordu Sonra Memişe döndü: çi anlat bakalım.. çe Ziyanla taniştım.. Konuşa ko- Sarım kadar geldik. Bana, A- bildiği bir ew okluğunu, beş a »de kiralayacağını söyliye- Mi yı aldı. Naciyenim-evini tut- kiri Aibaplarımdar Melihayı ve Be — OMeika kim?, O vr ye efendim.. Se yi dedikleri. en ediyor; Bekir yn gösterdi; içti. < 5 *den tabanca gösterdi?. zu m. yani, Alman markalı... elik filân mı?, Sl, &vet., Sonra işin rengi değiş Niş, indim. Araya işret de gir- — ilâ; Taa nine. Mü Kün oyunu mu derler, çi cinsinden. < için kapıya indim, Zişan > Pek 9 sirada polisler geldi. A vap al bu Zişan bir alış ve- — Se vallahi?, iniz. 1, si Güya, Bekirin varmış am- aa la aaama NA başladı: — Ben ahçt idim ya?.. Çarşıdan çıktım, bu herif pe- şime takıldı. Kov- dum, tekme attım, gene üstümüze gel di, Bana, seni a iacağım, dedi. . Reis sinirlendi ; — Canım bırak bunları şimdi, ge- ce vak'asına gele lim, a m” evi bereber tüt- Ri Mita istedi, fk; odayı yedi a Sonra. Parayı Memiş nl NE “eye gel dedik AYOİ, sırasını Mi. zihnim karışır.. Hiç an- e ayaklariyle, Ma dedim, ellerimle #rİ © temizleği, (Suç- ; Yalan mr koca ki. 8) tan geldik. Bina. , Ev, ne iş için kiralanmış ? Enç kızın saflığından istifade i istemişler ? m Reis Bey; çarşıdan çıktım! herif kovdum, tekme altlım; gene üstüme geldi, seni nikâhlıyacağım ! dedi ,, istemem mi?, — Peki, hani evliydin ya?. Boşan da öyle sap ol... — Dursana ya. Boşanmak masraf- lar zâten aşağıda davası görülüyor, ney- se. .Beraberce çarşıda gramafoncu Be- kire gittik, Ben, buna güvenmedim de evinden Bekiri aldım. Hattâ gramafonu da Memişler beraber getirdik. Borusun- dan o tuttu, bir sapından da ben. — Kısa kesartık, hâdi, vaktimiz yok.. — Efendime söyliyeyim., ben de ar- tk beni ala:ak diye sevindimdi. Benim saflığımdan istifade etmek istemiş a- damcağız meğer. Bu lâkırdıyı duyunca, salonda herkes gilmeğe buladı.. Zişan durmadı: — Rakı da işti- ler... — Sen de içtin mi?, — Bir damla koydum, üstüne su doldurdum. Beni de içiyor öae-öwnler diyç.. Yeniden rakı almak için, bu, şişe elinde aşağı in- di.. Perdeler de apaçıktı.. Elektrik te yanıyordu.. — Peki bu esnada bir şey olmadı ri, — İki gözüm önüme aksın ki bir şey olmadı.. Hem ayol, insan perdeleri sıkı Sıkıya kitler, öyle açık mı bırakır?. Suçlulardan Naciye de müdafaasını yöptu.. Avukat müruru zaman mevzuu bahsetti, Hâkim: — iddianame 419 a temas eder. Bun- da ise müruru zaman beş senedir, de- di. Sabıkaların sorulmasına, şahitlerin çağrılmasına karor verildi. Bir cürmümeşhud davası Supçluların hepsi de imalâthanç sa- hibi. Bir cumartesi günü tatil saatinden sonra işçi valıştırdıklarından aleyhleri- ne zabıt tutülmuşü.. Reis sordu: — Aram kızı Siranoş sen misin? — He. Benim # elendim.. Bu, o lüzümün- dan biraz fazlaca N boyanmış, iriyarı, genç ve yakışıklıca bir kadındı. Anası Servinaz, Istanbul da doğmuş. — Küç yaşındasın?. — Yirmi üş?, Reis gayri ihtiyari sordu; — Sahi mi söylüyorsun?. Dünya ehlinde insani ta kalmamış .. Maşallah, en az: otuz beşinde... — Evli misin?. — Hayır? — Hiç evlenmedin mi ?, — Hayır!,, Dehşetli pişkin.. Boyuna gülüyor. Aleko, Artin, Haçik, Sima.. Bunlar da ayni Soydan.. Biribirlerini hiç tanıma - dıkları halde ağızbirliği etmiş gibi: «4 — ai — Biz işçi çalıştırmıyorduk, işçiler para almak için bekliyorlardı. Dediler. Halbuki zabıtlar gayet si- rihti, Sonra bir de Onnik geldi. Reis buna sordu: — Senin zaptında işçilerden Siranoş, Agop diye de yazılı. pe — Hayır, Sira- ri noş yoktur. Bele ; kim valdelerinin a >) drder'da “yanlışlıkla Sf işçi diye yazıl ht aştar 7/5 Sirmoşa (o bak- tım; neredeyse kahkahayı atacak « te. Önnik, kadın; tanımadığı için one çeşit bir pot kırdığının farkıntla değil di, Artin de sorulan isimlerden biri “ hakkında : — Ailemdr belki onu işçi sanmış- lardır, gömleğimi ütülüyordu, dedi. Velhasıl karmakarıyA ifadelerle 2». HABER — Akşam postasi "Den Kişotu yaratan muharrir Servantes'e iki D serseriyi hakkile anlamak, tas- vir edebilmek İçin herhalde pek yük- sek bir karakter, kuvvetli bir mühay yile lâzımdı. Servantesde, kahraman babası olmaya lâiyik birçok meziyetler vardı. Feci ve dağdağalı hayatında hayrete değer büyüklükler, kahramanlık ve yüksek kalplilik göstermişti. Afrika. da geçirdiği beş senelik esaret haya- tında o kadar metanet gösterdi ki böyle bir kalpten, böyle bir eserin doğ ması Şâyanı hayret görülemez. 1575 de, esirlerle, ganimetlerle dolu üç harp gömis! (Cezayir) limanına gi- riyordu. Gemiler, yüklerini boşalttı. lar, esirleri karaya çıkardılar. Bunlar arasmda Servantesle karde. $i Rodrigo da bulu İspanya edebiyatında büyük bir isim birakan Servantes o sıralarda,. (Jan Dotrişin) bayrağı altında harp eden alelâde bir askerden başka bir şey değildi, (Tepant) müharebesinde büyük bir yararlık göstermiş, göğsünün iki ye- rinden yaralanmış, sol kolu da sakat kalmıştı. Düşman tarafın eline düştü. ğü zaman yirmi sekiz yaşmda idi, Elinin sakatlığı, zincire vurulmak- tan kurtulmasına sebep oldu. Diğer esirlerin ayaklarına, boyunlarma zin» cirler geçirilmişti. Servantes bir gö. valyenin maiyetine hizmetçi verilmiş- ti. Pek acı bir esaret hayatı geçiri- yordu. Fakat bu adamın ruhunda o kadar büyük bir asalet güneşi vardı ki az sonra bütün esirlerin yüreklerini ay. dınlattı, Ümitlerini canlandırdı. Onu bir halâskâr telâkki ediyorlardı. O- Dun bir gün kendilerini esaretten kur taracağına imanları vardı. Servantes dostlarının, vatandaşlarının — açıklı hallerini gördükçe kalben üzülüyor- du. Kendini ve onları kurtarmak isti. yordu. Hürriyet!.. Onun mabudesi idi, O - nu muhafaza için dört defa hayatını tehlikeye koymuş ve yaralanmıştı. Ondan ayrıldığına çok müteessir olu- yordu. Ona tekrar kavuşmak istiyör. du. Fakat nasıl?, Firarı tasavrur ediyordu. Buradan Bir kaçabilseler, (Oran) a kapağı at- salar kurtulacaklardı. Çünkü, o de- virde (Oran) İspanyolların elinde idi. Fakat, bu o kadar kolay bir şey de. gildi, Arada 60:mil mesafe vardı. Çöl lerden, dağlık ve taşlık araziden geç- mek, sonra yolu bilen bir rehber bul mak lâzımdı. Uğrastı, nihayet yerli. “lerden birisini para İle kandırdı. ni fikri müdafaa ettiler. Zabıt varakası. nı tutanların çağrılmasına karar verii- mişti, Drzarı çıkarlarken âre! a karışan Siranoş, ileride duran birine göz attı. Yanyana yürüdüler. Yolda; — Ötekiler de betim dediğimin ayni- ni söyisdiler, tanış zannedecek'er bizi diye öğüm koptu. Diy hararetle anlatıyordu. ÇELEBİ ON KİŞOT'u bu yüksek ruhlu Bir gere, gardiyanları sarhog ettiler, zincirleri kırdılar ve yola çıktılar, Kızgın kumlar üzerinde yürüyorlardı. Yolda ars- İanların- bağırdığını yila” ların ıslıklarını işitiyor. Jardı, Yerli kabileler, ka. çak esirleri yakalamak için fırsat beldiyorlardı. Servantes bunları bili- yordu. Fakat, felâket ar. kadaşlarının cesaretini kırmamak için hiç bahs- etmiyordu. Rehber, birdenbire or- tadan kayboldu, Her ne. den ise hareketine rn- dim olmuştu Esirleri kaçırmaya delâlet ettiği için büyük bir cezaya çarpılacağıni düştinmüş « tü. Ve usulcacık SIVIŞI. vermiş, zavallıları çölün ortasında bırakmıştı. Firariler, gece karan - lığında he yapacakları - nı, nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Nihayet, yalnız başlarına yola de. vam edemiyeceklerine o * karar verdiler, bitkin bir # halde şehre geldiler, ha- pishanenin ağır kapısı yine üzerlerine kapandı. Günler geçiyordu. Servantes' bir türlü esaret, hizmetçilik hayatma alı. şamıyordu. Zincirlilerden ziyâde bun- dan muztarip oluyordu, lik firar teşebbüslinde uğradığı muvaffakiyetsizlik cesaretini kırma - mıştı. Nihayet bir gün, bir Rum tüc- carm hizmetçisile tanıştı, Bu, çok kur vaz, hilekâr bir adamdır. Zamana göre hareket ederdi. Birkaç kere dinini de. Ziştirmiş, birkaç mezhebe girip gk- muştı. Servantos bu adamdan istifade edebileceğin! düşündü, Bu siralarda, esirlerden birçoklarının aileleri Ceza- yire gelmişlerdi. Akrabalarini kurtar. mak için (fidyel necat) getirmişler. âi. Servantesin ailesi zerin değildi. Birçok fedakârlıklara rağmen iki kar deşi kurtarmaya kâfi (fidyel necat) 1 tedarik edememişlerd!. Servantes kar deşine, İspanyaya dönmesini ve ken- dini kurtarmaya calışmasnı tevsiye etti. Delikanir, teklifi kabul ederek yola çıktı. Servantes, Cezayirde kül kaldı. Ve yeni bir firar plânr hazırlamaya İ bin sopa Esaretten kaçmağa teşebbüs eden Ispan- yol edibi zincire nasıl Üstte, Servanlesin gençliği; altta; Lepant muharebesinde Amiral gemi- sinde bulunan sipahilerden birisi başladı. Arkadaşlarının başma geçti, kaçtı. Hapishane müdürünün evinin bahçesi yanında mağara”gibi büyük bir yer vardı. Oraya saklandılar, Yan larında bol yiyecek bulunuyordu. E- sirler büylük bir neşe içinde idiler, Ye- di aylık esaret hayatı canlarına değ. mişti,, Kurtulacaklarını düşündükçe seviniyorlardı. Halbuki kendilerini kurtarmaya ge- len hıristiyan gemisi, bir türlü fırsat bulup da sahile yanaşamıyordu, Geri döndü, gitti. Servantes gemiye bakıyordu. Kalbi eziliyordu. Hürriyetin yine uzaklaş” tığını, kaçtığını görüyordu. Bu sırada, muhafızlarm geldiğini gördü. Rum hizmetçi onları ele ver- mişti, Esirleri yakalamak için acele gönderilen silâhlı muhafızlarm mağa raya yaklaştıklarını hissedince, artık bu sefer bütün esirlerin yakrlacağını, (Lâtfen sayfayı çevirimiz),

Bu sayıdan diğer sayfalar: