12 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

12 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1938 Modeli bir işkence aleti!! Motörlü nakil vasıtalarını muayeneye memur zevata ithaf Her'lges, dünyayı dolaşıp ülkeler kat- ederek, yeni yeni memleketler, ırklar, adetler keşfederek seyahatnameler ka- Jame alıyor. Günün birinde benim de bir vesile ile şöyle Eyübe kendar gitmekliğim icap etti; vakra şimdiye kadar Eyübe Delki [ yüzlerce defa gittim, gittim ama bun” Jarın her defasında nakil vasıtası ola- rak - bütün berbatlıklarına rağmen - Haliç vapurlarını tercih ediyordum. Bu gefer Eyüpteki işimi acele biti- rip dönmem icap etti. Taksi ile gidip gelmek bir hayli tuzluya mal olacağın- dan çaresiz Keresteciler denen semt- ten otobüse binmeğe karar verdim. Bu zamana kadar, Keresteciler - Fyüp hattı hakkında muhtelif şikâyet- ler dinlemiş ve birer feryadname olan *“alâkadar makamların nazarı dikkatini çekme,, mektupları okumuştum. Bu yol hakkındaki bütün'bilgim ve endişem bu gibi hallerden ileri geliyordu. Naçar kalınca, Balık pazarının insana “Medet Allahi,, çağırtan berbatlığı için den geçerek Kerestecilere gelip, tam ta- birile “beşlik bir simit edası,, takına- rak otobüse kuruldum. Lâfr uzatmaya- km, araba dolduktan sonra hareket et- tik, Motör, huysuz bir eşek gibi yerin- de tepinip anırklıktan sonra ağır ağır yola koyuldu. On metre kadar gitme- miştik ki, “Dur!,, işmareti olan zil sesi duyuldu. Bu emir, şoförden makineye geçinceye kadar bir epey yol daha kat- etmiş bulunuyorduk. Stop edince, bi- letci arkadan seslendi: — Niye durdun be? Çeksen e! Motörün tepinmesi bitip hareket ha- Vne€E geçince gene bir zil gürültüsü.. Şoför gene durdu. Biletçinin sesi duyuluyor: — — Yirmi para noksan vetdin, iyi saysana.. Çeksen e be? Sen Balata mı gili- yorsun? Bu birkaç kişiye hitap eden lâflar arasından şoför kendisine isabet edeni- ni kolayca seçtikten sonra yola düzül- dü, Fakat gene beş on metre ya gitmiş, ya gitmemiştik ki, bir zil sesi daha, Şoförde bu sefer sabır tükendi arka- ya dönüp yolculara hitaben haykırdı: — Ulan, kim öynuyor bu zille! Nazarları, arka sıralarda oturan müş- terilere dikilmişti. Ben ön taraflara doğ- vu yerleşmiş olduğum için bu nazikâ- ne (!) hitabı üstüme almak lüzumunu hissetmedim. Hoş, şoförün baktığı ta- raftakiler de buna aldırış etmediler ya, ne ise! Bay şoför, sözlerine kimseden cevap alamayınca homurdana homurdana ge- ne asi motörüne döndü. Tam harekete geçecekti ki gene bir zi) sesi motör gür rültüsünü bastırarak içeriyi çınlattı. Artık bay göförde tahammül denen şey söna ermiş bulunuyordu. Gözleri dönmüş, mosmor suratını tekrar yölcü- lara çevirdi ; — Ulan bu zili kim çalryorsa sülâle- sinden başlayacağım şimdi, oynayacak başka bir şey bulamadınız mı be? Bu garip iltifat kssa bir mırıltının peydahlanmasına sebebiyet verdi. Fa- kat şeför oynayacak geyler hakkında müstehcen vecizeleti ihtiva eden uzun bir nutka başlamıştı. Bu hal, müşteri- lerin mırıltısından daha baskın çıktığı için herkes suüstu. Biletçi de tam bu esnada, alış verişi- ni bitirmişti, İşe müdahale etmek lüzu- munu hissetmiş olacak ki seslendi: — Kontak yapıyor be ağabey. Sen işine baksan a. Bay şoför, kuntağa, kontağr — icat edene, ettirene okuya okuyo tekrar yo- la düzüldü. Artık arabada kati sükün teessüs etmiş bulunuyoridu. Bunun yetine müthiş bir sarsıntı ve bundan mütevellit kulakları sağır eden bir gürültü hüküm — sürüyordu. l diye düşündüm, ama ne mümkün, Ka- fam sala emrime itaat etmiyor, boynü- mun Üzerinde kopacak gibi sallanıyor- du. Ben sağa bakmak isterken bir sar- sıntı beni sola çeviriyor, kanapeden düşmemek hayvana binmiş ecemi süvariler gibi önümdeki sıranın kenarr na korku ile yapışıyordum. Araba ba- zan o kadar yana yatıyordu ki içimiden ılık bir şeyin boğazıma kadar çıktığını hissediyor, sonra bu korkumdan ken- dim de utanıyordum. n Diğet yolcuların ne vaziyette olduk- larını göreyim diye başımı biraz sol tarafa çevireyim demeğe kalmadı, müt- hiş bir sıçrama yanımda oturan adamla kalalarımızı toslaştırdı. İkimiz de özür Hilemeğe lüzum görmüyorduk. Hissedi- yordum ki, o da benim gibi otobüse bindiğine bineceğine çoktan olmuştu. pişman Önümdeki sırada oturan küçük bir gocuk annesinin yüzünü tırmalayarak, “inelim artık!,, diye ciyak ciyak ağlır yordu. Diğer müşterilerin yüzleri, er- tık korkudan mı, yoksa sarsıntıdan mı bilmem sapsarı olmuştu. Bu hengâme- de gözüm tekrar caddeye daldı. Basık, kasvetli evler, dükkânlar arasından ge- çiyorduk. Bu ecada karanlık, berbat, pis bir kahvenin önünde durmuştuk, Dün- yanın en şen adamı burada yarım saat- çik otursa muhakkak ki kederinden has- ta olurdu. Gözüme kahvenin küçücük tabelâsı ilişti: “Şen kahve,, Nihayet Eyübe gelmiştik. Sallantıdan sancrlanmağa başlayan karnımı bastrra bastıra, günlerce yol yürümüş bir adam yorgunluğile otobüsten indim. . * * Dönüşte aksi gibi gene ayni arabaya rastgelmiyeyim mi? Yukarıda da söy- lemiştim ya, işim acele, Çaresiz tekrar bindim. Henüz hureket etmiştik. Dünya gö- zile bu garip arabayı bir iyice tetkik edeyim diye tavana, yerlere baktım: Portakal sandıklarının tahtalarile ek- lenmiş çınko ve cam parçalarınldan bir karoseri kurulmuştu. Sahibinin ve fev- »kalâde hüsnü niyet sahibi yolcuların “Otobüs,, ismini verdikleri bu garip arabanın giderken her parçası ayrı ayrı sallanıyor, motör kısmı diplere batar- ken, karoseri ta yukarılara çıkıyor, ka- roseri sola yattı mı, şoförün oturduğu yer adeta ayrılıryordu. İnsan, yirmi dakikt kadar &üiren yol- culuk esnasında hep “ha şimdi dağıl: dı, ha şimdi dağılacak,, eridişesinden kendisini kurtaramıyordu. Dehşet ve- ren sarsıntının camlerı nasıl parçala- madığı ve bütün arabanın ayrı” ayrı parçalar halinde yola dökülmediğine hâlâ hayretteyim. ... Belediye, eltr ayda mır, yoksa senede bir kere mi nedir * jyice bilmiyorum - bütün motörlü nakil vasıtaların: mua- yeneye tabi tutuyor, 'Ancak muayene sadece motö_rîln ve frenlerin sağlam olup olmadığını araştırmak için yapr Hyor. Bu işle “alâkadar,, olan zatlar biraz da bunlarımn halkr rahatsız edip etmediğine neden bakmıyorlar? Bence bu memurları, fazla değil, bir kere E- yübe kadar bu gfbi otobüsle.& götürüp getirmeli eğer dayanabilirlerse pes! A.N. Bartında ne kadar sayım hayvanı var? Bartın (Hususi) — Kazamızda sayım işi bitmiştir. Tesbit edilen rakamlara gö- re kazamızda mevcut hayvanların cinsi ve miktarı şunlardır: 10570 koyun, 4789 kıl keçi, 813 tiftik keçi, 10029 manda, 40234 sığır. Büu rakamların hepsinde geçen seneye nazaran çok fazlalık vardır. Meselâ Karya medeniyeti . Milâsta mühim eski eserler bulundu İsveç Veliahtının riyasetinde bulunan bir heyet namına yapılan araşlır,malarda Milâttan 1200 yıl Önceye alt mezar ve bir kilise ile dağılmamış bir iskelet meydana çıkarıldı İsveçli Profesör çalışmaları anlatıyor. Milâs (Hususr) — Milâsın Gencik mevkiünde (Karya) medeniyetine ait e- setler bulmak maksadiyle İsveç alim - lerinden üpsala üniversitesi arkeoloji profösörü Aksel Person tarafından haf- riyat yapılmaktadır. Hafriyat martta başlamıştır. Bu kazı İsveç veliahdının başkanlığı altında bulunan bir heyet nâamına yapılmaktadır. Kazıda çok mü- him eserler bulunmuştur. Profesörün verdiği malumata göre yalınız karya medeniyetini alakadar eden eşya aran - maktadır. Çok nazik olan Profesör Ak sel Person kazı ve maksad hakkında bona şu malumatı vermek lütfunda bu- lundu. "Şimdiye kadar Karyalılara ait bir mezar bulunmuştur. Bu mezar milattan 1200 yıl evvele aittir. Kemikler top * rak içinde olduğu gibi durmaktadır. kazdığımız yer küçük bir sitedir. Bu rada bir kilise ve milattan evvel 300 Un Cü yıla ait bir mabet çıkmıştır. Kilise- nin içinde bir çok mezarlar vardır. Bu mezarlar milattan sonra 500 üncü yıla aittir. Ve hıristiyan mezarlarıdır. Mak- sadımız Karya medeniyetinin diğger me deniyetlerle olan münasebatımı aramak- tır. Biz bunun için çalışryoruz. Bir çok şeyler bulduk. bunlar bizi alakadar et- moez, Bulunan eserlerin ekserisi eski yünanlılara aittir. Birde Karyalıların Türk olup olma- dıklarını anlamak için tetkikat yapıyo- ruz. Kaya medeniyetini iyibe tetkik et- tikten sonra buna karar verecegiz. Da- ha bir çok sondajlar yapacağız. Kazıyı yakında bırakacağız. Gelecek yıl tek rar gelecegiz. Yapılan hafriyatta Kar- yalılara kadar enilmiştir. esrarın kuy- ruğu elimizdedir. Bizim hafriyatırmızım eski Yunanlı- farla alâkası yoktur. Biz bu gördügü- | nüz mabet ve eşyaları bulmak için ça- | lişmiyoruz. Karya medeniyetini,bu me deniyti ilk zamanıma ait olması icap eden ibtidai eserlerle anlamak - istiyo - ruz. Bu süretle umum? medeniyet hak* kında bir fikir sahibi olatağız. Bu ka- zı için şimdiye kadar 7000 lira sarf e- dilmiştir.,, Kazı yapılan yer Küçük ve yeşil. Jiklerle çevrilmiş bir sırttır. Bir ma - betle bir hiristiyan kilisesi çıkmıştır. Buralarda bir çok mezarlar numaralan- maş olarak görülüyor. Her mezarda iki öKi vardır. Bir çok- Bulunan eşya bir / Milâsta kazı yerinde Hafriyatı vaptıran maruf İsveç profesörlerinden —Aksel Person heykel, vazolar, bakır ve bronz para- lar, yüzük, testiler, muhtelif seramikler, mabet taşları, yunanca kitabalerden ibarettir. Bulunan mezarı gördüm. Dişler, kı- rılmış kafa kemigi, kol, bacak kemikle- ri görülmektedir, iskeletin 'bir eli kü- çük bir kabn içindedir. Bulunan eşyanın bir kısmı Milâsa vakledilmiştir.? İskeletlerde Milâsa na kledilecek ve muvakkatan bırakılacak - tır, tetkikat yapan meraktılar Conup ta Milâttan evvı kurulan şeh lrak. hattı Cizre ihya edecektir Cizre, (Hususi) — Cizre, dah asır evelisine kadar dört bin küsur kânlı mühim bir ticaret merkeri Bugün Suriye ve Traklala hemh bulunduğumuz noktada İsadan ço ha evel kurulmuş olan tarihi Türh ri, kaybettiği bu mevkii yeniden il eylemek üzeredir. İnşaatı büyük b la devam eden Anadolu-İrak tren Cizreden geçecektir. Cizre, bu 1 tamamlanmasından sonra, muhaklı ticarette eskiden olduğu gibi gene bir mevki alacaktır. Kasabanın geniş toprakları çok 1 bit ve mahsuldardır. Batı kısmındı şehrin hemen içinden akan Dicle Cizre topraklarına bereket ve kasa bayat vermektedir. Cizrede umran hareketleri, b bir hızla terakki ve inkişaf etmek' Cizre, muhtaç bulunduğu Ha binasına da kavuşmuştur. Memut kulübü olarak inşa edilen bina H vine tahsis edilmiş ve salon, sahne KEbatr için çalışılmağa başlanmıştı Üi Burdur, (Hu B AN) — Sehrim ÜÜi v va çocuk * l':â ramı diğer sen re nazaran fevi de parlak geçn tir. Bayramın ilk Dü orta okul v * okullarm iştire , büyük bir geçit $ mi yapılmış, r » addid nutuklar lenmiş ve Ats âbidesine — çe eg konmuştur. Al D ; çocuklar - için eğlenceli — olar balo tertip edi tir, Bayramın « eç eğlenceler — iç geçmiştir. Yule daki resimlerd. çit resminden balodan — muk intibalar tesbit

Bu sayıdan diğer sayfalar: