24 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

24 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pm A ERMENİ Haber'in tarlmi Romanı: 67 Yazan: Ikimim - Haykırma, barsaklarını deşerim MN !/ Ben Kara Abdurrahmanım ! Olacak ya, bu sırada iki kedi da. aşarak Abdürrahmanm bulunduğu yere fırladılar, Dam üzerinde tutuş- tular, Kadınlardan genci dama doğ ru döndü ve Abdürrahman her ne kadar kendisini saklamağa çalıştıy- sa da gördüler. Önce hayret ve dehşetle dursla, dı. Abdürrahman için geçirilecek bir saniye bütün ümitleri suya dü. ne bir hisse çıkarmalarına imkân| yoktu. — Bilâkis, dört esrarkeş. Hemen 6. Bunun 14f bile tehlikelidir. Boy |bepsini birer yumrukta cehenneme nun mu kaşmıyor? Netekim böyle oldu, yalnız ma. göndermek mümkündü. Fukat bu ” — Hayır devletlüm. Karaman hâ halle halkı dilenci derviş kıyafetin- bizim işimize gelmez (O devletlim, kimi buraya dört casus fedai gön. de bir adammi kapıdan fırladığını Bunların yaşaması lâzım ve benim dermiştir. Bunlar ekâbiri hüküme. söylemişlerdi. | Bir kadın, o sırada alışveriş edi. | yormuş. Bu yüzü evvelce de gör- müşmüş, günahmı almamakla be - raber Kara Abdürrahmana ön | şürebilir ve kendisini de tehlikeye! miz ve bu havadis dilden dile ya - sokabilirdi,. İki metre kadar irtifads buluna üzerine fırladı, Kadın korkusundan gık diyemeden*Abdürrahmanın ko- ca vücudu altında yere serildi. Abdürrahman diğer kadının kor- kuyla haykırması ihtimaline karşı hafif, fakat sert bir sesle haykırdı: — Haykırma, barsaklarını deşe . rim kahpe! Ben Kara Abdürralıma, ni! Bu söz, altında gözleri büyümüş bir halde kendinden geçmiş genç kadınm tüylerini frpertliği kadar ayaktaki kadının da bacaklarım ba ğini çözmüş, yere yıkılmasına kâfi gelmişti. Abdürralıman iyi mi yapmıştı. Bu kadınlara düşünmiyerek hüviyetini de bildirmiş oldu. Şimdi yapılacak bir tek şoy var. dı ve bu çaresizdi. Hele yerde sü- rinerek içeriye doğru kaçmağa kal, kışan kadın, Abdürrahmanın vicda- nındasi da bir yükü kaldirmiş oldu. Firlattığı bir hançer kadını 6- muzuna saplandı, Kısa bir feryad kopararak kalkıp tekrar kendini ye re atan kadın, Abdilrrahmana da hayret veren bir süratle can ver. di, Altındaki genç kadm korkunç bir feryat kopardı, ama, onun da ikin- ci feryadına takat bırak'lmadı. yılmıştı, de ele geçmememi lâzım. — Allah Allah, beni hayrete dü- gürüyorsun Abdürrahman, ne de - mek İstediğini anlamıyorum. — Şimdi anlıyacaksın (o devletlü paşam. Bugün yarın sen katloluna. Kara Abdirrahman, yine bir has | zakam! damdan bir hamlede gönç kadının | talık gihi kulaktan kulağa naklolun, Paşa yerinden fırladı, Gözleri ax du, Kara Abdürrahman kanlarını te- mizlömeğe lüzum görmeden doğru- ca Çandarimm konağına gitmiş ve kapıyı açıp kendisini içeriye alma. mak İstiyen uşağın göğsüne şiddet- li bir yumruk vurarak herifi yere serdikten sonra merdivenleri dör . der dörder stlıyarak haykırmıştı: — Devletli Çandar'ı, neredesin? Kapılardan birçokları açıldılar ve yine korkuyla kapandılar. Henüz bol entarisini çıkarmamış Çandarlı başma külâhmı geçirerek dışarı fırladı ve Abdürrahmanı kan içinde görünce tevahkuş ederek ge- ri geri çekildi ve haykırdı: — Bü ne hal Abdürrahman? Abdürrahman parmağını dudak. larına götürerek; — Sus devletlim, hâdise mühim. dir. İki kadm öldürdüm. — İki xadm mı öldürdün? Bu sir nayete sebeb ns? ö — Elbette anlatacağım devletli, paşa, Yalnız şöyle bir balvete çeki, lelim, Herkesin bu kadar tocessüsünü davet etmiş bir halde bağıra bağıra kanuşamayız bittabi! Çandarlı odaya girdi, arkasından | Abdürrahman da girerek kendini O da kalbine yediği bir bıçak dar, | Sedirç attı, yorgundu. Muhakkak ki besiyle derhal öldü. İşte hiç hiçine iki cinayet, Şim- di a vun vicdan hesabini yapacak zaman döğildi, Bu acı feryad du- yulmuştu elbette, Asdürralıman omuzdaki hançeri de çekip alarak bir ok gibi kapıya fır. adı ve arkasında kopan gürültü ce feryada ehemmiyet bile vermiya. “ rek kayboldu. Mesele kalmamıştı. Kendisini gö, ren iki insan ölmüştü. Üst tarafını hesab etmiyordu bile. Çünkü yukardakiler oademakilik esrarla perişan haldeydiler, Bu hâ- diseyi muhakeme ederek kendileri- MEN VEM VE pzühim bir hâdiseden yakasını kur- tarmıştı. Çandarlı otururken hay - ret ve dikkatle Kara Abdürrahma, (st süzüyor ve bir türlü bu telâşa akıl erdiremiyorda. Oradaki uşaklara savuşmalarını söyliyerek Abdürrahmanla başbaşa kaldı, — E, anlat bakalım, Önce kim. lerdir katlettiklerin? — İki kadm devlettüm, Bunları» Ahilerden olduğunu sanırım. Eğer öldürmeseydim ben yakayı ele ve, rirdim. — Peki ama, çok mu kalabalık seni takip ediyordu? daha hayret ve dehşetten patlıya - taktı, Haykırdı: — Ben katil mi olunacağım? — Evet, ama, şimdi öyle olmıya, cak, katledilmiyeceksin, artık bu melanetten habardarız. Fakat işin selâmeti için bence yalandan ölme. ğe razı olacaksm, — Bu ne demek” — Aksi takdirde hünkâr da teh” likede! Çandarlı tekrar yerinden fırladı. diline rekâket gelmiş, saçmalar çi. bi bir şeyler söylemiş, Abdürrah » manm yakasma yapışarak: — Aman Abdürrakman, demiş ti, esli katletmeğe ve hünkürr da bıçakla hal'e mecbur edeceklerdir. Bu #wretle Karamana re k bir hnber üzerine Karaman hâkimi İtekrar Abilerden mürekkep munz zam bir ordu İle Osmanlı ülkelerine yürüyecek ve böylece tahtı kuvvet. le, kudretle işgal edecektir. Kars Abdürrahman hâdiseyi ba- şından sonuna kadar anlattı, Çan. İdarlı birkaç kere kurumuş dudak- larını diliyle şaklata şaklata zsla- tarak, bu romanlara benziyen mace rayı dizledi, Kara Abdürrahman hikâyesini bi, tirdikten #onra: — Gördünüz ya devletli vezir, Dodi, İşte bu maksatla iki kadının ,canımı cehenneme göndermeğe mec- İbur oldum. İ — Peki, ama, Kara, niçin bu he- riflori derhal hakladn veya evi | sardırap hepsini yakalatmaim? (Devamı var) Çapraz. eğlence: 1 — Göğsü yı yasemen gibi beyaz 0. lan, 2 — Bir şeyi tekrar almak Üze, re yerine birakma - Düz saha, $ — İspanya sahillerinde bir şehir - E. leyen âlet. 4 — Arnavudun aslı, 5 — Bir oğat - Deha (fransizca). 6 .— Meyancı . Bundan sonrası, 7 —Do- $uran - Vekilin cumhuriyetten ev. velki adı, $ — Bir nevi hareket hastalığı (darürraks) - Balıkesirin garbında sahile yakın bir kasaba, 9 — Bir nevi kumaş - Meydan (öz türkçe), 10 . Tozu toprağını alma- Karadeniz sahilinde bir vilâyetimiz, Yukardan asağn 1. En koyu hamur tatimr , Tav. Ja oyununda üçlü, 2 — Su (arapca). - Ağır, lâğar, 3 — Ses - Sesli, 4 — İrrde kuvveti (fransizca) - Fena, 5 — İstinad edilen - Sual edatı. 6 — Derimizin altmdnki kanlı kısım , Örf ve üdet cinsinden. 7 — (Arab, ca) babam - Paylama, 8 — Karade- niz sahillerinde bir şehrimiz - Ek- seriya katiller ve şakiler için kul lanılan dişli manasına bir kelime, 9 — Tasdik kelimesi . Bir harb ge- müimizin adı, 10 — Tersinden oku- yunca kışı getirir . Avrupanm meş | hur dağlarından biri, Şekspir Büyük şair Şekspirin ohayatma dair merak sncak on sekizinci as. ra doğru uyandığı için yazılan biyografiler müspet vesikalara isti- nad etmez, Muasırı Ben Consonun birkaç makalesinden başka, şeiri şahsan tanıyıp da tercimeihalini yazan yoktur. Bütün eserler kulak» tan kulağa gelen rivayetler, hatıra, lâr ve ancak birkaç vesika Üzerin- le işlenerek vücuda getirilmiştir. Bunun için, Şekspirin şabsiyeti ve »serleriyia meşgul olan edebiystçi- larin atasindn #aman zaman hara « retli münakaşalar olur. Bu yakında 3n Rus profesörü Porokovgikov ile Tondra üniversitesi İngiliz edebi - yatı profesörü Dr. Baret arasında birkaç makale süren ve kat'i bir ne “ice vermiyen bir münakaşa geç . miştir. Rus edebiyatçısı, Şekspirir piyeslerinin hakiki müellifi beşinet Rutland'daki Roger Manners oldu: Tunu iddla ediyor. İngiliz edebiyat #oktoruysa bu fikri tamamiyle red- yeni bir münakaŞâ Bir Rus edebiyatçısı, Şekspir? ait eserlerin Rutland dükü tara fından yazıldığını iddia Siz dederek, Şekspir gibi hayrete şa- | bi kalıyor demektir, ri Es'arengiz bir gece yar:5i bombardıman: ! üzerinde Şekspir yan bir dehanm, mütevaf sabadan yetişmesini bütün zilizlerin hazmedemedik!e! liyerek meslekdaşınm esasen olan bütün fikirlerini bire” yin serhetmiştir. Böylece, Seks” # viyeti, belki şim bil Gökten düşen bomba, bir evin damını çökertti; ri o gece hiç bir tayyare uçmadığı da tes>it edil İngilterede Nottingham civarında çok garip bir hâdise olmuştur. Şehir harleinde ve bir yol Üzerin. de küçük bir lokanta vardır. “Kir. mızı arslan, ismindeki bu lokanta, da, dükkünm Bahisi, Küre, ir ya. amdaki İözi VE10 “Yağdı kam bulunmaktadır. Geceyarısı çocuk ve büyük babe, İodalarmda uyurken, bomba patlar gibi bir gürültü duyuluyor. Lokan- taci ile karısı heniz uyumamışlar ve ocak başında ooturmaktadırlar. / Bombanın patlaması Üzerine oca « İğm dumanları içeri vuruyor ve ba. cadan aşağı kurum dökülüyor. Odada duman işinde kalan lokan Jtee2 Göre Viyan t6 Kerme: bir ilâ, | det etraflarını göremiyorlar, Bon, | Fa, dışarı firlıyorlar, Çocuk ve ihti- | yar yataklarından fırlamış ve deh- get içinde Ütremektedirler. Bomba evin dnmını delmiş, tava. İni çökertmiş ve sofa bir siny enkaz altmda kalmıştır. Bir tayyare bombardımanı mı? Yoksa şehir topa mı tutuldu? Fa. kat, ne muharebe olduğuna dair bir haber vardır, nede daha evvel tay j yare sesi duyulmuştur. ENE Zr) 2 GE A Sx a 7 o SİL) YAŞ Saatime baktım, Henüz üç.. Yeşilşına Ta bir kilometre mesafede beni bıraka. cak olan akşam treni saat beşte kalkı - yör, Fakat ne diye bü treni düşünüyerum? Ben bu akşam Yeşilpıira dönmiyece , ceğim ki.. Yaşasın eğlence! Akşama kadar ne yapabilirim? Beni oyakyacak, düşünmeme mâni olacak bir şey lâzim.. Bir sinema afişi beni budü. şünceden kurtardı. Sinemaya gittim. Film bana çok mâ nasız göründü. Zaten filmi de takip edemiyorum. Düşüncem irademin vur . duğu geme itaat etmiyor, şaha kalkı - yor, dizginlerini koparamıyor ve isteme diğim, gitmekten korktuğum uzak hayal rklimlerine doğru koşuyor. Birdenbire, çok neşeli bir sahneyi sey. rederken, içimden gelen bir arzu, beni koltuğumdan fırlattı, kendimi dışarıya at tım, — Derhal köye dönmeliyim. Bakalım Melike evde mi? Belki ben yanlış gördüm. İnsan insana benzemez mi? Belki de olmıyan bir haya Jin kurbanıyım. İhtimalki zavallı kiz sim. di halasmın dizi dibinde oturuyor. Eğer orada bulursam hâyalimden geçirdiğim fena fikirler için kendisinden gözyaşı d& ke döke a! dileyeceğim. Saat beşe yedi dakika var.. Derhal bir otomobile atlıyarak kalkmak üzere olan trene dar yetiştim. Yeşilpmara doğru gkiyoruz. Fakat tren bana yürümüyor gibi geliyor. Bilet, leri zımbalayan kondöktöre soruyorum: — Tren bu akşam niçin bu kadar yavaş gidiyor? Zavallı adamın gözlrini şaşkın bir raâna dolaştı. “Lâhavle,, çeker gibi başını salladı, Sonra nazik görünmeğe çalışarak cevap verdi: — Fakat bayım, mutat süratla gidiyor. Tabil adamım hakkı var, treni bana ya" vaş gidiyor gibi gösteren sabırsızlığın süratilir, Ayaklarım çamur içersinde, İzmirden aldığım paketler elime, koşa kora Zey. nep halanm evine girdim. Sesimdeki acı ve Amirane ifadenin far. kına bile varmadan: — Melike nerede? diye sordum. Kadın solgun yüzünü bana çevirdi ve beni tepeden tırnağa kadar süzdü. Göz- lerinde bu dakikada eski safiyet yok, ri. yakârlık şimşekleri çakıyor. Sabirmızlanırak sualimj tekrarladım: — Melike nerede? Zeynep hala bana bir daha baktı. Ni - hâyet ağzı açıldı: — Yağmur biraz dinmiş, hava biraz açıdır gibi olmuştu. Kaç gürüür evde ka. pak duran Melike biraz dolaşmak, biraz hava almak istedi.. Siz de bilirsiniz; yav. rusak gezmeyi pek sever. Bambaşka bir cevap alacağımı düşünüp darurken işittiğim bu sözler karşısında â afalladım. Ve ne söylediğimi dü şünmeden ; — Gezmeğe mi gitti? dedim. Mel'ke şi hava alıyor demek. Ne tarafa defru gittiğini lâtlen bana söyler misi Gi. dip b'r'bakayım, Belki bulurum. Zeynep hala “nereye gittiğini bilmiyo- rum,, mânasına gelen müphem bir el ha rekstiyls bana cevap verdi, — Köye mi indi? — Belki.. — Yoksa daha uzaklara mı gitti? Şüphe, kalbime çöreklenmiş bir yılar gibi beni sıkıyor. Artık Zeynep halanır hiçbir sözüne oinanmıyorum. Her şey meydanda. Zeynep halanın bütin sözlerinde, hareketlerinde bir tereddüt var, Söz söylerken bir türlü bana bakmağa cestret edemiyor. Gözler! nin işimden, buruşuklarla dolu alnında: yalan söylediğini öğreneceğimden korkt yor mubaklik.. Düşlüne düşüne, sözlerini tarta tart o da bana bir sue! soruyor? — Neden uzaklra gidecek? Her halâ buralarda bir yerdedir. Hem doğrusus istersi bu sualinizden ne demek İste diğinizi de anlayamıdım. Bu sözlerine hiçbir cevap vermediğim görünce, âdeta gücenmiş bir inran sesi ne benziyen bir sesle sözlerine devam € diyor: — Melike dışarı çıkarken nereye gitti ğ ormak $detim değildir. Eğer o bu gün buraya geleceği İmiş oleayör (Devamı var) Hâdise Jandarmaya ve iyor, Onlar da hayrette duymamıştır. Fakat bomba” lajışını daha birçok kişi gz Mesele hükümete haber yor. O zaman hüdise dubs , giz bir hal alıyor. Hava vi m de hiçbir tayyarenia V yabancı bir tayyarenin de e , pi” sit tümat mevcut olmadığın! vii tir. ptlan araştırmada barla vey$ yi ba parçası namına tir ge tsı ve tavanı parşa'arın! “Bomba,, nm, tayyareci” Uatıldığı tahmin ediliyor. “sa husustaki askeri tahiikali iv bomba atılmamış olduğu miştir, daki bu “gece yatın tort pd ns, bütün eerarengisliğini | za Yİ O civardan tayyare geçtiği 5 pi zaklardan duymuşlardır. gece ne o civarda, ne de nu veya uçtuğuna dair İi$' id İşin daha garip tarafı, My mamıştır. Yalnız, binanm öt diğine göre, uzak bir nesi raket ii bir neticeye varılamanıığ vi” Şimdiki halde N> tin Pe sa etmektedir. Yeni Tetrikami” Türklüğü yi ve yapan attratma istinal?9 A inden başlıyarak VE oğlu eski alar zenin hatıralarile ekeye kadar yarım X dürmüş bir devrin gizl ve hadiseleri. tari sarçalar bul âyesidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: