4 Mayıs 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

4 Mayıs 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sk, Istırap ve hisromanı i .B. e ta e tail İnt tali in — Hayır. Buna dz hakkımız derler! yek, : mordu: N 4 Ba Ethem Beyle dostlağunuz op Bek seki fıkı idi demek? İç Pet, hemen hemen her ak- be binde kalıyordu, Ta- ia seni mektepton aldığr de hatırlarsın elbet... Bak tiz , Tarık'ın doğdu #beyi ve bekimi çağırmağı Ni. Öğle yemeğinde hiz. . Annen rakatsızlanmea vak Bunu aylak, Rahmetli | i N doktor giti Hattâ Li, SA yanlışlıkla benim fesi - ls. e 09 fesi limon kabuğu gibi LR e, pesinde kalmıştı. Sonra” mn İâdiseye çok güldüğümü. İNN arerrüntile hatırlıyo , m Ye rahat hir koltuğa gö “lan Leyli hatıraları içi- tı, Yüksek sesle düşünü #ibi, gözleri sahit bir nok |, in, Sin, söylendi: LA” bir doet, sadık bir adam. İİK Manda onun gibi bira. le bahnur, Ayağa kalktı: a liraz dolaşacağım, ncakları şeyler, ta » ları projeler, alacakları k.: Vardı, Fakat delikanlı i Mirâs ellerine geçince" hı,“ Konuşacak çok zamanla. Mİİ. Düşünmek için yalnız o İk, © İliyacını duyuyordu, Bu Pare dyyarı eücnendni söy birkaç dakika fasıla le kar akip öt; yalm kalmen Ralf onu yanaklarmdan şapur Wi ve kadınım sık sık tek. DÜ dir siteme nihayet ma Bİ: Sevap bulduğu için mem - Asar. ya kart, de daba çok kalarak ço” istikbali için fazla ça . lüzumu yokmuş. Bak Bökyüzünden geliyor! z den ciddileşti: ye gütme. Tar > Faruk için değil! p,, olacak? ri NE ve? Farak doktor ol. , May, olursa çok para kaza ph #ardeşi elbet onun için kabul Geimez, Çünkü s "ındır, yalnız ona ait. ti, |, Simdi Tarık'n nazaran (iu, Ötrlemek imkünlarma se" , dusunun başkuman” Kralı Sikizmond idi. tarafa su haberi gönder- N pkölesini YI “İk kale muhafızla. NA aöeleri işittirmeğe ç Bey kalenin vaziyetin * “Adi, Kaledeki arka - bütün kıyılarını ve zaptettikten kadar inece. ye - Fethi Kardeş İhtiyar kızdı: 4 — Ben ne yapayım öyleyse? Sen zaten böylesindir, canımı sik mar, keyfimi Kaçırmak için mu * hakkak bir şey bulup çıkarısm, İste benimi de bir tali. fena tali! Ben yatımığa gidiyorum Her geye rağmen gene mem - nun ve neşeli olnrak, ölen dost f gin bir tek tesselif kelimesi söyle, melesizin çilep gitti, yatak odagğina cekildi, Leylâ salonda yalnır ve düşün. esli kaldı, Faruk evden dışarıya cikmes Büyükdereyo doğru yavas yavaş yürümeğe başladı. Can sıkacak bir haber almdığı zaman olduğu gibi gayri memmun ve Tahatsızdr. Bununla beraber bir kederi yoktu ve bu vücut uyuşuklkuğile ruha * Zarlığınm neden ileri geldiğini yek ten söyliyomezdi. Neresi olduğu - nu bilmekşisin bir yeri rahatsızdı; İçinde xtırap verici kücük bir nok. ta, yeri bulunmıyan faket sıkmtı veren, rahatsız eden, kedertendi. ren ve kızdıran, hemen hemen hissedilmez berelerden biri, hafif ve meçhul bir acı vardı. “Canl Balık” ım önüne geldiği zaman girmeği düşündü. Fakat gireceği sırada içeride kendilerile konusmak mecbuziyetini duyacağı kimseler, tanıdıklar ve dostisr bu lacağımı hesapladı. Vazgeçti, | Hoşuna gidecek, o akşamki ruhi haletine uygun gelecek, hir ver arıyor, “nereye gideyim?” diye düşünüyor, bulamıyordu, Çünkü hem yalnır bulunmasma sinirleri, yor, hem de kimseye rastlamak istemiyordu. Büyükdereye doğru, rrhtım bo . yunca yilrümeğe devam etti, Önü- ne çikan siralardan birine oturdu. Yalnızlığı tercih etmiş, Daha #mdiden yorgundu ve gezintisin - den yapmadan evvel soğfumuştu. Kendi kendine “bu aksam no yim var?" diye sordu ve harare . tin fazlalığı sebebini bulmak icin bir hastaya sunller sorulduğu gibi, © gin neye sinirlenmiş olduğumu hafızasmda araştırmağa koyuldu, Çabuk hevecanlanan, fakat ay. »: zamanda yapacağımı düşünen bir mizacı vardı, Kızar, höyecan Tanır, sonra makul olur, acele ham Jelerinl doğru veya yan'ış bulurdu. Fakat heyecanlı mizacı daima da- ha kuvvetli olarak kalıyor ve hissi dalma zekâ ve mantığma hükme" diyordu, il (Devamı var) daşlarına: — Düşman, yüz bin değil, iki yüz bin kişi de olsa bir sene daya" nabiliriz. O zamandan şüphesiz çok evvel Yıldırım imdadımıza ye tişir ve kâfirlere haddini bildirir. Diyordu. Kalenin büyük ovaya bakan cephesindeki muhafızların basım - da da Rüstem bulunuyordu. Düş. man er. ziyade geceleri kaleye hü. cum yapmak teşebbüsünde bulun duğu için, Rüstem son günlerde bütün gecevi kalede geçirir, sa * balıleyin erkenden Marlanın ya - nana döner, öğleve kadar uyurdu. Rüstemin Martayı sevdiği oka. dar, kattâ belki de ondan daha çok, Marta da Rüstemi seviyordu. Rüstemin yakın dostları: -— Bu kız çek fettan bir şeye benziyor, Seni sever gibi görünüp aldatıyor. Bir Macar kızı, senin gibi bir Türk muharibini nasıl se» vebilir? NABER — Akişam postiim 5 öz ilâhi adalet Akşam yemeğinden #onra beş Altı arkadaş toplanmış, konuşu. Yorduk. Bir aralık nasıl oldu bil mem lâf dönüp dolaştp dünyada, ki haksızlıklara, kötü huylu in. ganlara geldi. Hepimiz başımız. daü geçen veya duyduğumuz bir hüdise anlattık. Ekseriyetimiz sunda karar kıldık: Eden bulur! Fakat bazı arkadaşlar buna kari değildiler; fenalhik edenin vw. hakkak belâsmı bulduğu müta. lâaasını kabul etmiyorlardı. Ek. geriyetin fikrinde bulunanlardan avukat arkadaşımız Lâtif Sus. mazoğlu onlara cevan verdi: — Böyle demeyin. Eden mu, hakkak bulur, Dünyada adaleti ilâhiye denilen birşey olduğunu kabul etmelisiniz. Bakm size benim de ikinci de. reoedeki kahramanlarından oldu ğum bir vaka anlatayım. Fikri. mi siz de kabul edeceksiniz Hâ. dize hem acıklı, hem de komik. tir. Yalnız kahramanları hayat. ta oldüğu için isimlerini değişti. rerek ve soyadlarını bildirmeden anlatacağım. Bir cıgara yaktı. Bir nefes çe. kip dumanmı keyfle savurduk, tan sonra devam etti: — Bedri ile Ahmet dünyanın en iyi arkadaşı idiler, Onlar ka. dar samimi iki arkadaş bütün İstanbulda yoktu diyebilirim. Bedri mimardır. Ahmet ise bü. yük bir tiçarethanede başmuha. sipti. Birbirlerini mektep sırala, rındanberi tanıyorlardı. Ben de onların her ikisile sonradan bir eğlence âleminde ahbap olmuş. | tum. İçtikleri su ayrı gitmiyen bu iki arkadaş bir gün genç bir kız. ia tanıştılar. . e Arkadaşlardan biri attidı: — Araya kadın girince arka, daşlık da kalmadı değil mi? Avukat Lâtif devam etti; — İsmi Sacide olan bu kız, iki erkek arasında âşıkane rekabeti kızıştırmaktan zevk alan kadın. lardan değildi. Uslu, akıllı, yir. mi yaşlarında, kadar kumral göz. li bir kızcağız. Bir ticaretha, nede daktiloluk yapıyor, küçük bir memurdan dul kalmış olar annesile beraber oturuyor ve İh. tiyar kadının birkaç liradan iba.. ret dul maaşmın kapatmıva vet. miyeceği muhakkak olan ev büt. cesini mesaişile denkleştiriyor. du. Genç kızm, iki arkadaştan Bed riyi beğendiği ve onu tercih et. tiği anlaşılıyor, Sacide bunu ha. rekâtile muhatıplarma ihsas edi. yordu. Bedri yaptığı tahkikat Bohunda onun namuslu olduğunu da öğrenince, bosuna giden ve belki de sevmekte olduğu bu kıza hayatını açmakla mahzur gör. medi. Kararını Sacide kabül et. tiği gibi kendi sileside tasvip «etti, Nihayet Sacidenin afinesi müstakbel damadını beğendi. İki genç nişanlı hayatı yaşamıya başladı. Bedri fırsat buldukça nuşalısı, Bi evinden veya akşam paydo. sundan sonra çalıştığı ticaretha. neden alıyor, sonra sinemaya ve ya tiyatroya gidiyorlardı. Deli, kanlı mesut zamanlarında eski dostu ve arkadaşları unutacak kıratta adamlardan olmadığı i- çin nışanlısile randevularma ek. seriya Ahmetle beraber geliyor, iyi katbii Bedri böylece ask ve dostlük arasında mükemmel bir hayat yaşıyordu. Bu üçüzlü gezmelenden yalnız Sacide memmun değildi. Ahme. din bazı imalarından, bakışla, rından genç kız, Dışanlısının en İyi arkadaşının kendisini elde et. mek aramu beslediğini anlamışı. Hâdise çıkarmaktan çekindiği cihetle bundan nışanlısına bah, setmedi. Ahmedin ümidini kö. kinden kesmek için en güzel ça, *re olarak da nişanlısının âşıkane sabırsızlığını tatmin etmeği bul. du. Böylece aynı zamanda kendi arzısuna cevap vermiş bulundu. ca aziz arkadaşından ve raşanlı. sından nefret etmiye başladı. On ları birbirlerinden ayırmıya ah. detti, Bu kararla, mesut nişanlı. larla eskisi kadar sık buluşmadı. Sacide bunu iyiye yordu ve Ah. medin kendisinden ümidi kesti. ğini sandı. pre il Bm irlerinden-—bivinde—bir—simema — binasmım plânlarmi yapmağı ti. zerine aldı. On beş gün kadar İstanbuldan ayrılacaktı. Sacide ile vedâlaştı ve elân hakiki bir arkadaş sandığı Ahmede, arası, va Sacide ile buluşup onu oyala. masmı rica etti. Ahmet bunu mernınuniyetle karşıladı; Sacide, den intikam almak fırsatın bul. muğtu. Bedri İstanbuldan ayrılmen, Ahmet Sacideyi ürkütmemek : çin ona aşktan falar. bahsetme. . Bilâkis gözüne girmiye, eski emellerini ona urutturmıya çâ. İrstr. Bu sayede genç kizi, kendi. sile bereber sık sık gezmelere git miye ikna etmiye muvaffak ol. du. Genç kızı müşterek ahbap, ların çok bulunduğu yerlere gö. türdü. Oralarda tarıdıklarm göz leri önünde, Sacide ile neşeli ve hayatımdan memnun insan tavir, lart takındı. Onları gören Ahme. din Sacideden istiyecek hirseyi kalmadığına hükmedebilirdi, Eedrinin İlstanbula döndüğü diyorlardı. Fakat, bu dedikodu- Yara Rüstem hiçbir zaman kulak vermez, ve sevgisinin bir gün bile zamla uğradığını İüssetmezdi. Rüstem, günler geçtikçe, Marta» ya eskisinden çok daha fazla düş künük gösteriyor ve onu esen rÜZ- gürlardan bile kıskanıvordu. Kale burçlarında daimi gözcüler bekliyordu. Doğan bev bazan bün- lardan dil bilenleri iple karaya indirir; gözcüler kılıklarını değiş” tirerek yakın köylere kadar uza- nırla” ve birçok haberler toplayıp dönerlerdi. ğan beye şunları anlattı: — Fransız şövalyelerinin ve or. dusunun başında bulunan kont dö Never (1) müttefiklerine çok ya kmda Türk ordularının perlan © tacağını ve Yıldırımı esir alacağını ilân etmiş. Düşman askeri o'kadar coşkun ve mmmenun ki. sevinçlerin den küplerdeki şarapları su yerine içiyoriar. Kont aynr ozamanda: “biz, Türkleri içinden vuracağız!,, demiş, Doğan bey bu malâmatı alınca, görcüye: — Haltelmiş bunu söyliyen, de» Bir gün bu gözcülelen biri Do- di, Türkler ne içinden, ne de arka” gün de plânmın geri kalan kıs, numı tatbik mevkiine koydu. Trenin istasyona varış #matini biliyordu. Ona göre hesapladı ve İki nışanlının Bedrinin evine dön melerinden on beş dakika kadar önce “Bayan Sacidenin bizzat kendisine verilecek, | terhihile 'Bedrinin oturduğu apartımanm kapıcısma bir mektup bıraktı Mektupta şunları yazmıştı: “Sevgili Sacideciğim, Beni on beş gün hakiki bir cen nette yaşattın. Bugünleri asla umtamıyacağım. Kollarımın ara sında “benim yegâne âşıkım!, demiştin, Evet, hakkın var, Beh de ebediyen seninim ve senden başkasın asla gözüm görmiye, cek. Ebediyen senin AHMET,, İki nişanlı apartımanın kapı. sından girdiği sırada kapıcı Sa, cideye bü mekubu uzettı, Bedri zarfın Üzerindeki yazıyı tani. mışti: — Ahmedin & yazısı, Senden ne İstiyor acaba? dedi, Sacide zarfı açtı, mektubu 0. kudu ve sapsarı kesildi. Keke. ledi: — Çıldırmış galiba! Bedri mektubu onun elinden kaptı, okudu ve o da sapsarı ke, sildi. Sacideyi elinden tutup âde. ta sürükliyerek da'resine çıkar. dı. Ondan izahat istedi, Genç kız şiddetle inkâr edi. yordu. Bedri ondan birşey öğre, neme"inee Ahmede koştu. Ah. ret onu âinledikten sonra :. “4, essir bir tavır takmarak — Çok üzüldüm Bedriciğim, dedi. Mektubum da eline gecti: ğine göre artık yalan söylemek neye yarar? Beni âflet Bedri, aşk dünyada herseyden kuvvet. lidir — Sacide inkâr ediyor. Nektu. bunun intikam maksadile yazıl. dığını söylüyor. — Ona yahut bana inanmakta den serbestsin, Halbuki ben ona senden haki- kati gizlememesini. senin İvi kalbli .bir adam olduğunu. aşkı dan... ancak göğsünden o vurulür. Eğer kale dahilinde o düşmandan ximseler bulunsaydı. belki onlara züveniyorlar derdim, — Düşmana mensup hiç kimse yok mu sanıyorsunuz içimizde? — Yok ya, varmı (sanıyorsun. — Marta Mireçi unutuyor mü- sunuz? Ondan daha büyük düp man olur mü? — .vi ama, Marta müslüman ol- du... aynı zamanda o genç bir kiz» dır. Rüstemin yanında mahpus gis bi yaşıyor... Onun kimseye zatarı dokunabilir mi? — Günün birinde Rüstemi arka sından vurmayacağından enin mi siniz? — Bunu ancak Allah bilir. Ben, kendinden başka kimseye itimadı olmıyan bir insanım. — O helde Martadan kendinizi sakımınz. z — Köylülerden, Marta hakkın- da fazla bir şey duydunsa söyle ba- anlayıp bizi affedeceğini söyle, miştim. Bedri haykırdı — Seni öldürmem den orkmadın mı? — İlk görüşte sevdiğim Saci, deyi elimden aldığın vakit ben seni öldürmeğe teşebbüs ettim mi? Ecdri hemen o akşam nışaniı. sını bir daha görmeden İstanbul, , dan ayrıldı. İzmire ailesinin ya. numa gitti ve biray kadrsonra vzak akrabasından »mediği bir kızla evlendi. Bu haberi öğrenince Sacide bir gün gelip beni yazıhanemde © ziyaret etti, Vaziyeti teferruatile anlattı ve kızararak ilâve etti: — İşin fecii Bedriden hamile bulunmamdır. Şimdi ben ne ya. pacağım? Kendisini teskin ettim ve İşi Üzerime aldığımı söyledim. Genç kadın yazıhanemden çıkar çık. maz Ahmedin ziyaretine gittim. Ahlâksız herif, Sacidenin müş. kül vaziyetini öğrenince âdeta sevindi. Bu hali beni büsbütün sinirlendirdi. Kendisine: — Sizin için yapılacak bir tek ibtimalin. “hareket vardır, dedim. Sacide ile evlenmek veya doğocok çocu, ğun sizden olduğunu kabul et. mek... — Buna mecbur değilim. — Mecbursunuz. Sacide ile ge, #p dolaştığınızr, aranızın çok iyi olduğunu, sizi umumi yerlerde gören birçok şahitlerle isbat ede bilirim. Bundan daha kuvvetli olarak elimizde bir mektubunuz var. Bunda Sacidenin $izi yegü. ne âsik olarak tanıdığını yarı. yor ve ebediyen ona sit kalaca. gmzı ilive ediyorsunuz. Mahke. mede bu sizi mahküm ettirmiye kâfidir, Herifin inad, kuvvetli idi. Ben daha İnatcı çıktım. Sacide na. mına bir dava actım. Sersem a. dam mahkemede de inadında is. rar edince evlenme mevzu bahs olamıyacağı için Sacideye tazmi. nat ödemiye, doğocok çocuk için rafaka vermiye, onun istikbalini temin etmiye mahküm oldu. Mahkemey' . kazandığımızın (Lütfen sayfayı çeviriniz) ön! Gözcü Usman, Doğan beyin Bursadan beraberinde getirdiği s6 dık adamlarından biriydi. Osmar oğün: — Evet, köylülerden duydum dedi, Marta casusluk yapıyormus Doğan beyin gözleri birdenbire faltaşı gibi açıldı: — Ne diyorsun, Osman? Rüsie min koynunda yatan kadın, düs- mana casusluk mu yapıyormuş? Osman fazla bir şev o #öylemedi Doğan beyin yanından o ayrılıp gitti, Doğan bey bu hâdise üzerine derhal Rüstemi çağırtmıştı.. (Devamı var) (1) Franmz Krali altıncı Şarfin dayısı olan “Burgonya” dukasının. cesur ve atılgen oğl: “Koni 15 Never” o zaman yirmi ür yaşında idi. Kendisine Avr

Bu sayıdan diğer sayfalar: