20 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 1

20 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yulda “nde kabul —— 5 İDARE MERKEZİ ANKARA, İstanbul Caddesi Maarif Eminliği yanında İSTANBUL BÜROSU Jstaninıl, Ankara Caddesi Na imi Hayata, daima hayata.. Dünyaya ünha çok hayat katalım! Fiatı h. seneliği, pox Hayat (Ecnebi Memi, —ığuna dair malü- Abona ve ilâig,, Bu, | > onun. bürosuna mul e ORMANINA biri Yazı işlerinin me 9 ri EN nun aşağı: | —“mösin- — METZŞCHE— “Cilt Vİ Ankara, 20 Haziran, 1929 Sayı: 134 BİR TERBİYE MESELESİ Bir: memlekette umumi terbiye siyaseti denildiği zaman, hatıra çok karışık ve pek çetrefil bir mevzu gelir; fiihakika. alelumum mektep içindeki ve mektep dışındaki terbiye müesse- seleri ve teşkilâtı, terbiye aletleri ve gayeleri o kadar mütenevvidir ve o kadar sayısız amillerin tesiri altında- dır ki, bunları bir mecmuanın musa- habe sütunu içine sıkıştırmak, şüphesiz kimsenin hatırından geçemez; ben de burada, daha fazla mütehassısların boynuna borcolan böyle agır bir me- seleye değil, belki bu eselyeli işin yalnız tek bir nkotasına umumi bir alâkanın mevzuunu teşkil o ebecek tarda sadece temas edeceğim. Öyle gözüküyor ki, bugün bilhassa orta tahsil sıralarında oturan genç nesil, o bundan evvelki ( nesillere göre, manen daha az mektep içinde- dir, mektebe bağlıdır. ve ruhunda tedris ve terbiye aletleri, amilleri ve usulleri daha az yaşamektadır; dene- bilir ki, liselerimiz, yeni yetişmekte olan nesil için, adeta kolayca ısınmak- sızın ve sevemeden evvel itaat ederek hafta tahammül edilmesi zaruri bir teşkilâtlır: genç bir ömür parçası, is- ter istemez bu teşkilâtın dıvarları ara- sında günler, aylar ve seneler iple çekilerek geçecektir. issi, belki izam ediyorum ve belki de bukadar katı ve kara şekilde bunu hiç bir talebe duymamıştır; fakat öyle zannederim ki, munsif bir talebe kendi içini yokladığı zaman, ne de elrafını tetkiktan ruhu yorulmamış bir muallim, hatıralarını ve müşahedelerini tekrar gözden geçirse, bugünkü lise an Gi e gü ünkü düşünce- lerini v olduran şeyle- rin, a çok daha fazla yz haricindeki hayat olduğunu in ni bu duygunun ve düşünce- nin alâmetleri vardır: onların başında bilhassa mektebe ve mekteple alâka ruhunda, kolaylıkla menfi hükümlere doğru uyanıveren tema- yüllerdir. Sıksık her muallim işidir: “Bu KR faydası nedir ?,, “Bu ağır (o gösteri ii bu ii ai bize ne lüzum Mektepte nizam ve. intizamı istihtaf eden umumi veya hususi kaidelerden ve usullerden başlıyarak bunları tat- bik ile mükellef olanlara kadar bir çok şeyler, çok defa talebenin zekâ- sına, fuzuli işler ve dar çerçiveler ll inikâs eder. mürebbilerine kar reddüde, itimatsızlığa ve hatt kaledeki cılığa do oğru muhtelif şekiller de e menfi bir heves, çocu- un mektep içinde sari bir itiyatla linda beslediği ve kuv- vetlendirdiğ, ei tüpik bir zekâ eseri olmakta yle YAR ki, bu hâl, ne tesadüllerin, ne de şahsi kusurların eseridir; ve ancak Bi dolayı bi kayde, umumi bir münakaşaya koy- mağa ihtiyaç vardır. Meseleyi temamile müşahhas bir şekilde göz önüne ge- tirmek ve yanlış bir telekkiden kur- taamak için şunu da ilâveye lüzum görüyorum: talebe ruhu için çok ka- rakteristik olan bu vaziyet, umumi ve daima bir tarzda değil, belki vakıt vakıt, mühim bir hadise, bir hüküm veya bir karar karşısında, bazan ha- şarı bir talebenin sözünde, bazan en umulmadık sakin ve müvazeneli bir gencin hareketinde müşahede edilir: ekseriyetle filan muayyen vakanın, hükmün veya kararın hususi bir neti- cesi deye ehemmiyet verilmeden ge- çilen bu münferit tezahürler, dikkat edilirse, tamamen tebellir etmemiş olmakla beraber tenakuzsuz ve azçok sarih e zihniyetin eserleridir. Acaba faydasından daha fazla za- rarlı İlani kabul edilebilecek olan bu halin sebepleri nedir Bu suale toptan bir cevap vermek mümkün olsa bile, böyle bir cevabın a ye ee dair (talebe bir dar şeylere fevkalâde pi bize, meselenin herhangi: bir cephesini halletmek kudretini bahşedeceğini zan- netmem; ve hatta öyle tahmin ederim ki, üzerinde çok karışık müessirlerin rolü sarahatla sezilebilen bu marazi halin ortadan kaldırılması için evvele- mirde bütün tezahür şekillerini tespit etmek ve talebenin daima safolan, temiz ve iyiyi istiyen ruhu içinde bu halin hangi şartlardan gıda aldığını birer birer bulmak lâzımdır. nız bu kadar nazik bir terbiye meselesi üzerinde düşünürken, her hangi bir terbiye kitabının ve müdev- ven bir terbiye usulünün derhal yardı- mımıza koşan inananlardan değilim; ayni zamanda hükümlerimize, bilerek bilmi- yerek isteyerek istemiyereğ, -birbirini takip eden nesiller arasında daima mevcut- gizli, fakat inatçı bir cidalin tesir etmemesini temine çalışmak lâ- zundır. Ancak o zaman mesele gözü- müzün önünde daha fazla canlı olarak tecessüm eder, ütü dünyada olduğu gibi, ve belki de çok daha fazla bizde, orta tahsil sistemi, hayata intibaksızlık göstermektedir; bozuk giden, maksa- dına uyamıyan ve arizalı işleyen biri makinenin çıkardığı garip bir ses, li- senin ahengini bozuyor. İçimizden bir çıksa da şöyle söylese: “bugün lise- lerde okutulan dersler arasında, Darül- fünun derslerinden daha fazla yaban- cılık vardır, , bana öyle gelir ki, bu zat, hiç te ii etmiş olmaz; bir başkası da e ki: “sinema, dans, spor ve bütün cinsi zevkler, lisenin en nefis dersinden ve en mutena teş- kilâtından daha çok, çocukları, dişarıya, dişarının pek te olmıyan köşe- lerine sürüklüyor,,, ben bu sözü söy- leyeni tekzip edecek Ml pek nadir. gördüğümü ilâve € Maarifimizde eksik dili programlar ve yeni usuller değil, bence, kuvve sıhhatli bir hayat telâkkisidir. © MEHMET SERVET

Bu sayıdan diğer sayfalar: