23 Şubat 1920 Tarihli İrade-i Milliye (Sivas) Gazetesi Sayfa 1

23 Şubat 1920 tarihli İrade-i Milliye (Sivas) Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-Hakkın Galebesi - Tam bir senelik bir hayat-ı keşmekeşden sonra.. Avrupa hükumetleri artık hakkı kabul ider gibi bir vaziyet aldılar.. Paris Sulh Konferansı'nı istihlaf eden Londra Konferansı bugün Türkiye işleri ile meşgul olmakda ve aldığımız habere nazaran konferans; mukarreratında tamamen lehimizde denilebilecek derecede hakka tabi' olduğu anlaşılmakdadır.. Avrupa siyasetini birden bire tebeddül eden cereyanı hiç şübhe yokdur ki bugün alem-i beşeriyetde yeni bir inkılabın, bir inkılab siyasetin vuku'una delalet etmekdedir. Yirminci asr-ı medeniyeti yaşayan beşeriyetin artık idrak ve irfan ile mücehhez mezkurelerini, nefsini, milletini müdafa'aya mukdedir bir benliği yokdur diyemeyiz, binaenaleyh alemde yeni bu cereyanın, bir cereyan-ı tabi'i siyasetinin yol aldığını görmeden tasdik idersek hiç aldanmış olmayacağız. Bilhassa alem-i beşeriyetde, tarihde birçok emsali bulunduğu bir cihetle büyük muharebeler, uzun kıtaller, cebr ve tazyik daima umumi inkılablarla neticelenmiş, beşeriyet kendisini zulümden, i'tisafdan bu inkılabları sayesinde tedricen korumak ve kurtarmak yolunu bulmuş ve bilmiştir. İşte Fransa bugünkü kudret ve kuvvetini şübhesiz ki 1870 muharebesinde yediği darbe-i mağlubiyete medyundur. İhtimal ki Napolyon'un Fransa'sı o haşmet-i cihangiranesiyle biraz daha devam etmiş olsaydı bugünkü Fransa'yı harita-i alemde görmek imkanı bulunmayacakdı. Kezalik Almanya son zamanlardaki haşmet ve kuvvetini Bismark mefkuresine değil komşularının darbe-i ihtirazına medyundur. Bugünkü vaziyet-i umumiye-i siyasiyede aynen bu suretle inkılaba müncer olmakdadır. Bu sütunlarda birkaç kere mevzu-ı bahs ettiğimiz vech ile bugün Avrupa'nın, Avrupa siyasetini önünde öyle derin bir çukur açılmıştır ki: bunu doldurarak ileri geçmek ve cihanı -zaferden beklenilen netice vech ile- düzeltmek imkan ve zamanı geçmiştir. Kocaman bir Rusya taht-ı istibdadını yıkarak.. ve emin hatvelerle ilerleyen Bolşevizm hareketi bugün Avrupa'yı korkudacak, ürküdecek bir vaziyet almıştır ki bu hareketin bu cereyan-ı tabi'inin önüne geçmek imkanının münselib olduğunu artık Avrupa da anlamış ve bununla uyuşmak bir emr-i zaruri halini aldığını i'tiraf etmekde bulunmuştur. Bu hareket-i tabi'iyenin suret-i cereyanına aid işettiğimiz havadis emin olalım ki hadisatı bütün ma'nasıyla anladacak derecede değildir. Bilhassa bu haberlerin kısm-ı mühimi Avrupa tarikiyle bize geldiği için hakiki tamamen anlayamadığımızı i'tiraf etmek lazım gelir. Şu halde te'minen söyleyebiliriz ki Bolşevizm cereyanı bizim anladığımız derecenin fevkinde pek fevkinde bir kuvvete maliktir. Ve bu öyle bir cereyandır ki dünyanın topuyla silahıya değil beşeriyetin ruhuna vicdanına elini uzatarak teshir ve istila eylemekdedir.. İşte bugün Avrupa'yı titreten bu kuvvet bir inkılab-ı siyasinin harbin ve zulmün te'min ettiği bir cereyan-ı tabi'inin neticesidir. Tarih bize inkılabı bütün safahatıyla teşrih idecek ve ihtimal ki bu hareket Fransa inkılab-ı kebirinden daha yüksek bir gaye ile hukuk-ı beşere beyannamesini ta'dil idecekdir. Binaen'aleyh Avrupa siyaset-i umumiyesinde gördüğümüz tebeddül-i esasiyi teşrih iderken bunun esbab ve evamilini de görmek ve tedkik etmek bizim için lazımdır. Harb-i Umumi'nin ferdasında düşmanlarımızın ve bizim kabul ettiğimiz mütareke ahkamının –ki hükm ü namus-ı düveli ile te'min edilmiş idi- şu bir sene zarfında kaç def'alar ayaklar altına alınmış olduğunu bir kere düşünelim.. Galib devletlerin menakıbı namına bu bir paçavra gibi her dakika bir tarafı yırtılub atılan kağıt parçasının bizim bildiğimize göre bir kıymeti, bir ehemmiyeti olmak lazım gelir. Fakat.. Galebe-i menfa'at bu ehemmiyeti, bu kıymeti serd etti. Hakkımızda her dakika yeni kararlar veriliyor, her gün vatanımızın bir parçası çiğneniyordu.. Gerek Avrupa nazarında gerekse heyeti umumiye-i beşeriye muvacehesinde hunharlıkdan fazla bir kıymeti bulunmayan (Venizelos)'un derme, çatma sözlerine kocaman bir vilayetimiz feda edilmiş.. Binlerce Müslüman kanının akıtılmasına meydan verilmiş idi.. Daha daha binlerce hadisat var ki dünkü Avrupa'nın hak ve adle yakışmaz bir siyasetle hareket ettiğine şahiddir. Bugün Venizelos'un vatanımız hakkındaki müdd'iyatı red olunuyor, Osmanlı hakimiyet ve saltanatı taht-ı te'mine alınmak isteniliyor, bu neden?.. Bunda sebeb-i vesaik aramak lazım gelirse biz buna karşı bugün için hakkın galebe etmiş olduğunu söyleyeceğiz. Ma-haza.. Hakkın'da kuvvetle tev'em olduğu düşünülürse yukarıdan beri serd ettiğimiz esbab ve hadisatın Avrupa siyasetinin tebeddülünde büyük bir vazife ifa etmiş olduğuna şübhe edilmez. Yalnız bizim hakkımızda değil komşumuz Bulgarlar hakkında da Avrupa'nın hilekarlık göstermesi de şayan-ı dikkatdir, Bulgar komşumuzun bu tatlı va'dlere aldanarak kendini ikinci bir tecrübeye bir cidale kurban idebileceğine ihtimal vermiyoruz. Şurasını bilhassa kaydetmek isteriz ki Avrupa hükumetleri bugünkü tarz-ı siyaseti daha evvel takip etmiş olsalar idi nur-ı sulh ve rehanın yine garbın feyz-i medenisiyle alemi tenver ettiğini görerek insaniyet namına iftihar idecekdik. Onlar bu işte geç kaldılarsa hakkın galebesi teehhür itmedi. Artık ister istemez Hak güneşi doğacakdır. H. L. Bana Dedi ki… Bir haber var mı? Adana'dan, Urfa'dan, Kan bürümüş dağlarını Maraş'ın Biz korkmayız kardaş için ölümden Haber aldık! Evde durmaz gideriz. ** Sine girmiş iken dört yıllık mihnetine, harbine Koşulmaz mı? Feryadına, imdadına kardeşin Kurban olsun her canımız bu yerlerin sengine Düşman girmiş! Yardan geçer gideriz. ** Kanlı şafak doğdu İslam üstüne Matemine ağlayan az, gülen çok İnsaf yok, Hak varmıyor zalimlerin semtine Namus çiğnenirse; serden geçer gideriz. ** Ne yaman yazılmış; elimizin karayazısı Namert felek bırakmıyor bir nefescik alalım Biz ölmezsek öldürür mü ecel perisi Kader böyle imiş demez, yine gideriz. ** Sanma ki: Hilal küçülür kaybolur tavırları Türk girdiği yerde zulmet dikiş tutamaz Hilal büyür, bedr olur; ışıksız koymaz bu illeri Hükm-i Kur'an böyle imiş; tabi olub gideriz. E. T. ————❖———— Tuhfe-i Vicdan…. Harekat-ı Milliye Kahramanlarına Bugün melal ve hicranla dolmuş bir cihan-ı millinin beka ve istiklal dileyen istirhamkar nazarları karşısında tarihin bütün yapraklarını açmış, her satırından taşan sapaş takdir ve her tarafından okunan manevi sürurla sizi takdis idiyor. Bugün mütecellid ve vakur bir kitle halinde harekat-ı istiklaliyenizin huzur u celadetinde bir lerze-i tevkir ile irkilen Türklük: takaddüme-i zafer ve muvaffakiyetiniz olarak azm ü sa'y ile bezenmiş bir kabza Türk kalbinin en pak hürmetlerini.. yarının mu'azzam zafer-i istiklaliyle tutuşan asil mefkurelerini ölmez muzaheretlerinde arz idiyorlar. Edirne'den Altay'a dek kol atan saltanat-ı ırkiye ve ma'neviyemizin muhitinde… ceddimizin müverrisat-ı şehametini taşıyan her Türk ☛ Times'in mühim bir baş makalesi 2'nci sahifenin 1'inci sütununda.

Bu sayıdan diğer sayfalar: