6 Kasım 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

6 Kasım 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet Asrın umdesi «MİLLİY. 6 T.SANİ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi; İst, Milliyet Telefon Numaraları: © Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban xe ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için LK. 3 aylığı 4— Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat mer kozinden verilen malâmata gö- re, bugün hava bulutlu ve gi- imal İstilnmetlerinden kuvvetli rüzgürk olarak devam edecdk- tir. Yağmurun Birgün devamı ihtimali azdır. 5-11-932 tarihinde, hava tazyi- ki 767 milimetre, en fazla mesk- he 18 ve en az sıcaklık İZ sam tiyrat kaydedilmiştir. Zavallı ihsan Bey Dün gene matbuat amelesi- nin emektarlarından birini öte- ki dünyaya teşyi ettik. Giritli Ihsan Bey arkadaşımız arkasın da senelerce emek ve altı evlât bıraktıktan sonra gözlerini bu “dünyaya yumdu ve yüreğimiz- deki acısı, evlâtlarının gözün- | deki yaştan başka da mirası kalmadı. Görüyorum ki; bu ge- i gelmez seyahate çıkanlar ço- © galmaktadır... Allah ona rah- b i met ve bıraktıklarına merha, met etsim, İhsan Beyin yürek hastalı" | ğından vefat ettiği söyleniyor.. Cenabı hakkın eşrefi mahlükat kaybetmiştir.. Böyle durup du- rurken gürrr diye çöken bu bi- | na i ve gürül rte lara Camiye. Doyma gü zel görünüyor amma içi zayıf!, Bence insan canlı mahlüklar arasında çoktan en mükemmeli olmağı kaybetmiştir. Hiç bir ö- küzün, bir mandanm veya bir kazın dorup dururken kalp ha: talığından öldüğünü gör. mü?., Mizah muharrirleri düşmanının sözleri | Gazetecilerin dostu vardır o amma, w da vardır. Düş i yelerden birinde Les İbir takım muziplerden Bilmem hatırlar misiniz? Bundan bir kaç gün evvel bu sütunlarda size yazdığım hikâ- trois İ graces'ten babsetmiş, onları u- | zun uzun anlatmıştım. Vakıa lâm bir şeydir.. Fakat ona bi- | zim verdiğimiz mâna başkadır. İzah edeyim. Efendim, bizim Muzaffer A. ğabey bir evde oturur. Orada | üç hatun vardır. Biz işte bu ka İ Les trois graces ismini İ verdik.. Şimdi evvelce yazdr. ğım hikâyeyi hatırladınız de- gi mit Öyle ise sadada gele- miller Ağabeye hepiniz: güle güle otur, demeyiniz. va Muzaffer Ağabey ev- çıkıyor. Lânei saadet bozu- İ luyor. demektir. Vakın bu san- det yuvasının bozulması kli bir şeydir. Fakat çok fazla teessir olmağa lüzum yok.. Si- ze derhal haber vereyim ki Mu- zafer Ağabeyin yeni taşınaca ğı ev de bir İânei saadet olma- ğa namzettir. Fakat, bilmiyo- Zarif Raci, Sedat Veysi şim- di yeni lânei saadetin resmi kü şadmı sabırsızlıkla bekliyorlar. Aman yarabbi acaba nasıl bir hayat bizi bekliyor ?. Herhal- de çok parlak.. Çünkü Muzaf- | fer Ağabey son günlerde öyle şıklaştı ki, öyle şıklaştı ki.. Am ma, sakın (o bu şiklaştı ü ile anlamayın. Ha- Bakın anlatayım: er Ağabey dün bir yer- saçlarını kestirdi. Üç çift yeni çorap, bir jartiyer, bir er e e m de bulunan ve onları iğneleyen | bahset mek isterim, Bunlar her fırsat. ta gazetecilere vururlar... Ben gazetelerde tuhaf yazı lar yazmakla meşgul birisini ta nırım... Çalıştığı gazetede ayi ğını arttırmışlar... Bu haberi gazeteci düşmanlarından ve bil hassa o muharrirden hiç hoş- lanmayanlardan birisi duymuş. — Yook bir şey demiyorum yalnız. onun aylığını artırmak- la odun fiyatları arasında bir münasebet buldum da onu söy leyeceğim... -— Ne münasebeti?, — Efendim. Havalar soğu- dukça odun fiyatı artar. Bu mübarek adamın yazıları da 60 ğudukça aylığı artıyor. Ne der sin müşabehete?.. — Enfes şey! Sen bunu ken- di kendine mi buldun.. Yoksa... — Hayır hayır! Dün yalnız dilen yerde düşünürken bul- dum.. man olup ta kanlı bıçaklı deği Fırsat buldukça onların aleyi “Milliyet, in. romanı: 6. in romanı: 6 — Hal, O başka! FELEK rum, orada da Les trois graces | İ varımı, yok mu?. Yeni Lânei Saadet şişe kolonya, bir kutu pudra, kol yaka düğmesi ve saire aldı. Evet şimdi, ihtimal ki şaşacak- yaçları satın alan bir insan şık İaştı mı demektir?. Evet öyle.. Çünkü Muzaffer Ağabeyi tanı- sanız, ondaki bu değişikliğin ne mühim olduğunu anlarsımız.. İşte dedim ya, Muzaffer Ağa bey şıklaştı.- Biz, bu vaziyette yeni İânei saadeti öyle merak ediyor, öyle merak ediy: di Herhalde burası fevkalâde bir yer olacak... Muzaffer Ağabey de bizim merakımızı, tecessüsümüzü gö rünce izahat veriyor; — Ben artık lüks bir insan j oluyorum, Beni artik görmeyi. İmiz. Muzaffer Ağabeyin bu söz- leri bizi daha beter çileden çı- karıyor., Herhülde, diyoruz, ye lânei saadet mükemmel bir yer.. Evin içinde kimbilir ne- ler, neler vardır. Siz bu hikâye İ yi okuduğunuz sıralarda Muzaf fer Ağabey yeni evine taşını- yor. Taşınmağa mahsus dl saire ve saire, Ve Allah kısmet ederse Zarif Raci, Sedat Veysi bu akşam Muzaffer Ağabeyin yeni evine misafir gidiyorlar. Eğer isterseniz siz de geliniz. | Hoşça bir vakit geçirmiş, eğ- lenmiş oluruz. Size adres vere- nü | yim: I Yeni İinei saadet. Muzaffer Ağabey.. Niçin güldünüz, bilmem? Bu adres muvazzah değil mi? | Sarı çizmeli | Mehmet Ağa ile ! ne farkı var, diyeceksiniz am- em.. Çünkü Muzaffer Ağabey. Zarif Raci, Sedat Vey si, bu üç candan arkadaş yalnız eğlenmesini severler, aralarm- da başka kimseyi görmeğe ta- hammül edemezler. TEŞEKKÜR Sevgili kardeşim Necmettin'in ve- fatı münasebetile duyduğumuz derin teessürlere gerek tahriren ve gerek cenazesine bizzat gelmek suretile iş tirak buyuran muhterem zevata ve aziz arkadaşlarını o ailemiz namina minnet ve hürmetlerimi alenen tak- im eylerim. Merhumun biraderi Fazlı İrtihal İstanbul Birinci Fenaa ser swal limlerinden İsmail beyi ri düçar olduğu dizanteriden kur tulamıyarak o dünkü O Cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi Sul tan Ahmetteki Tavukhane soka- #mdan kaldırılarak Edirne Kapı” sındaki sile kabristanına defne- dilmiştir. Kederdide esine bayanı tazi dının kalbi, smız. Böyle küçük zaruri ihti. | işl | haller, yerleşme düzeltme, ve | ma, gayet tabildir ki size adre- | - İ si söylemi | simlerinde büyük bir mütabakat | liklerin hiç birisi şüphesiz ki bu ka kalbinde mevcut değildi. Fa- İ Kara! Oğuz ve Hacı Evhat Karagöz mesele- sinde kütüphane- lerimizi karıştırmak lâzım! isarı umum müdürlü- Mi Beyden dün şu mektubu ishasmda (Kars- göz mezarı) meselesinin gene ta- zelendiğini gördüm. On beş sene evvel bir memuriyetle Bursada bulunduğum cshada bazı sitılaatı m: hatırlayabilmiş olduğumdan keyfiyeti Bursa belediye reisi Mu- hittin Beyefendiye bir mektupla derhal bildirdim. Şuracıkta muh- tasaran arzedeyim 1333 tarihinde idi ki: Bursa vilâyet makammda bulunan İs- mail Hakkı Bey merhumun emri Üzerine, Bursanın mevcut kütü, hanelerindes birer lişte istemiş tetkik sırasında bir kütüphanenin Hatesinde (Hayat ve menakıbı Ka ra Oğuz ve Hacı Evhat) isimli bir kitabın mevcudiyeti gözüme iliş- mişti. Gerçi bu kitabı mütalea et- mek istemiştim. Fakat çok meş- gul olduğum için bu eserin muh- teviyatımı tetkike vakit bulama- mıştam. Aradan seneler geçti. fendiden (Ka: gözün asıl in (Kara Oğuz) | olduğunu ve bu şahsın teninin zi- yadece esmer ve iri, yarı kamet ve | kıyafette olmasından ahali bu x- dama (Kara Öküz) diye hitap ey- İediklerini ve lâkin arkadaşı Hacı Evhatla mükâleme ve tuhaflıkları Şeyh Güşteri denilen zatın tevec- şü çelbetmekle gene bu Şeyh i tarafından: Kara Oğuz rakeçili aşiretinden, öz Türk ev- Ni olduğunu). defaatla işitmiş- Seyh Hakkı Efendinin Karagöz hakkındaki şu ifadesini efsane di- ye telâkki etsek dahi kütüphane Mstesinde gördüğüm (Hayat ve menakıbı Kara Oğuz ve Hacı Ev- hat) cümlesinde (Kara Oğuz) i- ve kendisinin Karakeçili aşiretin. | den yani #Oğuz) Türklerinden bulunduğu inkâr kabul etmeye- cek bir hakikat olduğu tezahür e- diyor. Ancak mezkür eserin Bur- sa kütüphanelerinde taharri ve bu hunduğu takdirde bu hakikatin da ha ziyade inkişaf ve tecelli edece- ginden eminim. Velhasıl. Karagözle Haciyvat, yani bu iki şahıs muhayyel değil, bilâkis herkes gibi iri rami müd det yaşamışlar o ve gibi bir zat; müritlerini irşat için hayalhanesinde yarattığı şom'a i- le perde oyunlarında bu iki şahsi- yetin harekâtından istifade ettiği- ni Şöleni pek doğru olur. Bu sebepledir ki; asrı hâzırda Şunu dahi söylemek isterim ki: ei yaldir?, Halbuki Şeyh Güşterinin karşımda Şehbenderzadelerin ko nağı dıvarının içinde — ve elyevm mezarı; Bufsn belediye dairesi| bir Her $ey bu mantıkla öyle basit hallediliyor ki, dın için su içmek kadar basit bir | se. | İs ve işçi | Milliyet bu sütünde iş ve istiyenlere tavassut | ve İşçi istiyenler bir mektup- Yarın akşam ELHAMRA Sinemis oil Viyana operetlerinin en şen ve en fazla musikisi olan -... KADINLARIN | işçi istiyenler Ankarada bir şirket nezdinde çalışmak üzere fransızca ve iste- nografi ve daktilografiye mükem meleri aşına bir o daktilo hanım müstacelen aranmaktadır. Almanca veya İngilizce lisan- larından birile usulu mühasebeyi bilenler sayanı tercihdir. Türkçe | İyi bilmek şarttır. | Emin ve muteber bir aile nezdinde ikamet ve İaşesi temin edilecek ve dolgun maaş verilecektir. Talip- lerin matbanmız idare amirliğine müracaatı, Bir daktilo Hanım aranıyor 50 lira ücretli. Dördüncü Vakıt han dördüncü kat 1 - 6 numaraya müracaat. İş isteyenler 529 — 1 T. Düyünü Umumiye | civarında Rüştetmpaya sokak 17 memuriyet arayor. Orta tal Ni vardır. 530 — Milliyet iş bürosunda E. B. rümuzuna © müracaatları Türkçe, Fransızca ve bir az Al) manca bilen daktilografi ve mu- basebeye vakıf bir Türk © genci her ne iş olursa çok ehven şerait İ le çalışmak istiyor. 531 — Bakırköy Cevizlik ma- hallesi Aralık sokak No. 1 Meh- met - Yüksek Ticaret mektebi ta- lebelerinden, her gün | öğleden | sonra çalışmak üzere bir memu- riyet arayor. 532 — Şahadetnameli rübeli Fransız muallim: idadi kız mektepleri fransızca dersleri vermek arzusun dadır. Milliyet iş bürosunda rümuzuna müracaatları. 533 — Çorum Ziraat mektebi 1928 senesi mezunlarındandır her hangi iş olursa yapar, adresi Ga- lata Karaköy Büyük mahallebici Recep ef. vasrtasile O:T. | RADYO | Bugünkü proğram ISTANBUL — 18-19530 orkest-| ra, 1930-21 saz Vedia musiki be-| yet 21-22 gramofonla opera. Gazi Paşa caddesine nâzır bulu- | nuyor. Şu halde selefte geçen Şeyh Güşterinin mevcudiyetine | inanılıyor da Çekirgede ismine müzaf bir mezarı dahi son zaman lara kadar mevcut bulunmuş olan iz şahsiyetinin ü inkâr edili; Bundan başka; (Karagöz) de- nilince en evvel hâtıra gelen ye- rin (Bursa) olmasında sebep aca- ba ne olabilir?. Daha doğrusu; Yıldırım Beyazıt devrinden beri (Karagöz) denilince; umum Bur sa ahalisi ecdadından irsen gelen bir duygu ile bu Karagözü kendi memleketlerinin mal tanıyorlar | ve benimsiyorlar? Hattâ Bursada Karagöz hakkındaki duygular ve menkıbeler; arzettiğim yalnız mü teveffa Şeyh Hakkınm anlattıkla rından ibaret te değildir. Pek çok tur. Bir leyh, hayali ve düz- mece bir şahış için böyle vâsi mik vasta hikâyeler tasni edilemez. Hülüra Öz bir Türk evlâdı olan ve asla muhayyel olmayan (Karagöz) © aldatmak bu ka- Beyle Harik (Hayat Sirgortalarınızı | münasebet yoksa, ya bugün en- | dişelerim bir kuruntudan il “ÂDEM ve HAVVA gibi yandığını hissediyordum. So- | dönerek bakması ve kakta serin bir rüzgâr esiyordu, ya nan derime temas eden bu serin hava yüzümü okşayan şefkatli bir el gibi tesir ediyordu. Nereye gittğimi ve ne maksatla sokağa çıktığımı o bilmiyordum. Maçkadan bir otomat şuursuzluğu ile tramvaya bindim. Biletçiye pir © zukluk olmadığını ve başka Ni E tramvaya binmemi tavsiye © ettiği . | n yanımda bozuk para oldu- i hatırladım. Tünelde. araba. daha ileri gitmediğini, biletçi- «buraya kadar» diye haykırma sı üzerine anlıyarak indim.. Ve ge- ri dönerek Beyoğluna doğru yürü- düm.. Bir aralık bir arkadaşa ras- ladım, selâm verdim geçyordum, durdu ve nereye gittiğimi sordu. «şeye, şuraya» dedim fakat bir tü lü bir şey uyduramadığımı görün- ce «biraz hava almağa çıkmıştım» diye başımdan savdım... Hedefsiz ve şuursuz Galata raya doğru br am yü rüyen güzlece bir inan sık sık Yaşar Nabi tebes- süm e timi işti. Herhalde hafifmeşrep bir kadın ol duğu muhakkaktı. Tanımadığı bir erkeğe gülen bir kadın hakkında başka re düşünülebilirdi. Birden bire aklıma bir fikir geldi. Deniz- al intikam almak. İşte fırsat ta kendi kendine ka: emuşta. Ho bl bön oğla üm “. mine e düşündüm. Kadının ya- larak beraberce gezmeyi teklik ettim. Evvelâ işi olduğundan bahsederek, nazlanmak istedi,. Fa- kat sonra kabul etti, Bir bara gir- dik.. İsminin Muallâ olduğunu söy liyen bu kadın beni © eğlendirmek, neşelendirmek için elinden ni yaptı. Fakat nı bugünkü vaka de doluyken, al i müydü? O da bir kadındı. fakat De | mine benzemekten ne kadar uzaktı. Bir ari yavaşça çenesinden tu- tarak başını lâmbaya doğru kadır- dım ve gözlerine baktım.. Bu tat. lr renk ne kadar erkeği aldatabilir, diye düşündüm.. Hakikatler yere ve vaziyete göre nasıl değişiyor... Ea kat ona bir aile içinde raslayan Bi insan bu iyiliklere inanmaz mıydı? Birdenbire münasebetsiz bir su al hatırıma geldi: — Seviyor musun? dedim. * Hayretle yüzüme baktı: © — Neyi? * — Yani, birini seviyor müsün, sevdiğin , bir erkek var mı? © Güldü: — Var, dedi: — Kendisini aldatiığını vi ir — Demek ki seni namuslu zân- nediyor.. Sonra bu sözümle onun ah- lâksızlığını yüzüne vurmuş oldu- ğumu hissederek kızardım. Fa. kat. O farkında bile olmamıştı. — Tabii, dedi. — Peki, ou aldatr'aktan vic- dan azabı duymayor musun? — A, neye duyacakmışım.. O- matür fenalığım dokunuyor mu ki?. Ne iyi ve kolay bir mantık. , canlandırırken, yeni şeydi. — Neye böyle mahzunsun, de- di.. Hiç: dedim, sevdiğim bir ar- | kadaş, öldü de... Ona hakikati suna” kapıldım. Sonra lay etmesinden korkarak vaz — tim. Fakat zihinimde küçük bir tedai işleyor, işleyordu. O gece, mermer gibi masanın önünde, be- ni hiç alâkadar etmeyen bir ka- dınla beraber orkostranm caz ha- valarını dinleyerek ve yüzlerce defa görmüş olduğum varyete nu- maralarımı seyrederek © sabahla- dım. Ben bu gülen. eğlenen, dan- gerek arzu. şayordum. Orada ne dramlar oy- nanıyor, ne facialar geçiyordu. Henüz çöpçülerin sokağı sü- pürdüğü ve sütçü dükkânlarının açılmaya başladığı bir saatti. . Se- rin sabah © havasile iğ. doldurarak yürüdüm.. Geceki a- zabın biraz (hafiflemiş olduğunu hissediyordum.. Hem iskelede- ki tesadüf o sahnesini zihnimde düşünce. nin belirmekte olduğumu hisset İ tim. Yao Fine aralarında hi bir | yüzünü sından biri Kafamın içindeki kinesi mütemadiyen biribirine zıt ve garip faraziyeler icat etmekle meşguldü. Yine Muallâyı, onun masum tatlı yeşil gözlerini ha- tırlayor ve sevdiği adamı aldat- maktan vicdan azabı duyup duy- kadın- le da acaba onun i gibi dirler Deniz de tapkı onun gibi yalan Mike ya i ben yanılıyorsam.. Bazan belki - hakikaten beni görmemişti, di- lü yordum. Ve ihtimal Mi luğum istırabm — Ffazlalı ğr bana onun da beni gördüğü ve yüzünün sarardığı hissini vermiş- ti... Belkidebenonun yüzünde böyle bir ifade ( göreceğimi, zan. vederek baktığım için böyle gör müştüm.. Biz gözlerimizin her gördüğüne itimat edebilir miyiz? Evet, bu cihet böylece halledildik- ten sonra mesele basitleşirdi.. Meselâ yanımdaki genç akraba. ve Bati Şıklık kraliçası tesmiye olunan şayanı hayret ve dilber yıldız NORMA SHEARER bir aşk ve ihtiras filmi olan Mutallâka Kadın hayatı muhteşem filminde; CONRAD NAGEL ile beraber arzı endam edecektir. pe Tl Mini RE ig SEVGiLiSi Şaheserini Baş ronerde: MARTHA EGGERT ve fantezist Elyevm Viyana'da pek parlak muvaffakiyetler kazanmakta olan b Film; şehrimizde en müşkilpesent sinema meraklılarını bile memnaf edecektir. mala 5 künde ETUAL SİNEMASINDA Yeni ve zengin program ŞTRAUS'un büyük şaheseri olan YARASA Mümessilleri; ANNY ONDRA ve sevimli İVAN PETRO tarafından zengin mizansenli ve büyük temasalı Fransızca sözlü ve şarkılı operet göreceksiniz. LEO SLEZACK ai. şen ve şuh artist VETCH İ Bu hafta bütün İstanbul halkı MELEK sinemasının salonunu kahkaha fırtınaları ile çmlatan Jean Murat - Anna Bella sin temsili. muhteşemleri Otomobilde İzdivaç (PARİS - MEDİTERRANEE) şen, neşeli ve gülünçlü filmini görmek için koşuyorlar, İlâveten: Ankara'da Cümhari- yet Bayramı ve İran Hariciye Nazırı Firugi Hanı İsmet ve Küzum Paşalarla, Tevfik Rüştü intibaatı üm Yolları Fransızca sözlü ve şarki filme İstirale #tmisl sd Hiç bir. facia aktörü DÖSTOLEWSKY ' nin | esef Fransızca sözlü ve şarlali KARAMAZOF KARDEŞLER kuvvetli ve hakiki filminin bat mümessili FRİTZ CORTNER ile kıyas edilemez. ARTİSTİK sinemasında devam ediyor. İlâveten: Vahşi hayvanların # detleri ve en son FOX halihazır Dünya havadisleri İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Darülbedayi Temsilleri Bu akşam saat 21,30 da Bir Ölü Evi Yazan: Hik met. Komedi 3 perde j Kaza ve Otomobil Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptır. mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. —evet, bir kardeşi olduğunu bil yordum fakat onu hiç gi miştim — olamaz mıydı? Dimağ” mın her şeyini en iyi tarzda | h#” letmeye mütemayil kısmına kabil fena tahminler imal kısmı da boş durmayordu.. Ve di mağım fırtınaya tutulmuş Me # mi gibi mütemadiyen yordu... Vakit henüz çok * erkendi. Bi" sütçüye girdim, kahvaltı fakat bir türlü ovakit geçi du.. Yazıhanemin bülunduğu b*” açılıncaya kadar dışarda mek lâzumdi.. Eve gitsem div” düşündüm. Fakat orada da ne 7” pacaktım, uyku © uyuyamayı©” ım biliyordum... Ve esasen ayki iyacım da hissetmeyordumir Bir saat kadar da tramvi la hedefsiz bir iki seler tan sonra yazıhaneme 0 Yapılacak bir sürü iş vardi gün bitirilmesi lâzım iki d* dosyası masamın üzerinde dar yordu... Fakat o kadar. £ cani sıkılıyordu ki bir şeye elimi eg mek istemeyor, omütemmi kendimi düşüncelerime bırak” ihtiyacını duyuyordum.. idle | O akaşm sent altıda Deni | buluşacaktık., Bu randevuya Si. mesem, diyordum... Artık Devamı W

Bu sayıdan diğer sayfalar: