8 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

8 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Askeri “bahisle | 1932 İtalyan kara manevraları İtalyada, 1932 Ağustosunda yapı- | lan kara manevraları, geçen yıl Av- -apılan manevraların en bü- « Çünkü bu manevralara şöy- e 2,000 zabit, 40,000 nefer, 6,000 binek ve yük hayvanı, 285 top, 45 tank ve 2,000 den fazla araba iş- tirak eylemi Bu manevraları #nekle, milliyetin asker okuyucularına İtalyan ordusu kıtalarının gelecek bir savaştaki muhtemel kuruluşları, ta- lim ve terbiye dereceleri hakkında bir fikir hâsıl ettirmiş olacağız. Manevra arazisi: Mrnevralar (Flo- Tansa) civarında ve Apenin dağları eteklerinde yapılmıştır. Arazi, orta. eden 800 metreye kadar çıkar. Ma- mevra mıntakasının büyük bi taşlık olup harekâtı ve güdü güçleştiriyordu. Ayni zamanda yollar Şmda ağaç yoktu. Çeplale bir mnta- e katılan güçler ve ku- ruluşları: Mavi tarafı (Floransa) daki VU inci kolordu teşkil etmiş 0- #up 19 uncu ve 20 inci fırkalardan mü rekkepti. Kırmızı taraf ise, 18 inci yade fırkası ile 2 inci hızlı fırka (sü- vari fırkası) dan mürekkep ve garni- zonu Bologna olan Vİ inci kolordu- dan ibaret olup son zamandı buna 17 inci mefruz fırka dahi verilmiştir. Her iki kolordunun merbut kıtaları gok kuvv: Meselâ, mavi kolor- dunun buyuruğu altında bir bisikletli Ber zağliyeri alayı, üç ağır obüs topçu taburu, bir 10 santimetrelik top tabu- Tu (motorlaştırılmış) iki 15 santimet- yelik top taburu (motorlaştırılmış), şmotorlaştırılmış bir uçku savma tabu- ru, bir yengil tank taburu, iki açkı uç- ku bölüğü ve ayrıca muhabere, sıhhi- ye ve ikmal kıtaları ve bir de balon İölüğü vardı. Kırmızı tarafta ise ağır topçu olarak bir ağır sahra obüs tabu- ra ile bir 10 santimetrelik top taburu olup, diğer kıtalar mavinin a; , LE ie fırkaları, üç piya karagömlekli tal ül Men koşulu sabra topçu alayın- dan, muhabere, sıhhiye ve ikmal kı- talarından mürekkepti. Her fırka bu- yuruğunda ayrıca gaz kıtaları, ve kıta nakliyatı için birer kamyon kolu var- dı. Hızlı fırkalarda ise üç alaylı bir süvari livası, bisikletli iki zağliyeri taburu, iki adet motorlaştırılmış ve iki adet te koşulu sahra topçu taburu, iki küçük tank bölüğü bulunuyordu. Makalemizin o hacmi, O manevra meselesini yazmağa müsait değildir. Umumiyetle söylemek lâzım gelirse, karşı karşiya çıkan kırmızı ve mavi iki kolordu, muhasım birer ordunun karşılıklı cenahlarında tertip edi serbes irbin yürüyüşü, yaklaşma yürü- yünü ve saldırım vazifeleri almışlar. Fırkalar, tepki Framsez ural gibi işbu yaklaşma yürüyüşünü mıntaka- dan mmtakaya | sıçramak suretiyle yapmışlardır. Her iki taraf fırkaları 'da düşmana bir iki günlük mesafeden itibaren açılmışlar ve bir arazi kesi- yenğil kıtalar sürmüşler ve bunları bisikletli ve kamyona bindirilmiş bir zağliyeri taburları ile takviye eyle- mişlerdir. Kolordu topçularından her fırkanm emrine, daha yürüyüşte iken topçu taburları tahsis edilmiş ve bun- İni sıçramalarla fırkaların arkas dan gelmişlerdir. Yaklaşma yürü; *snasında İki tarafın hava kuvvetleri, köprüleri veya dar geçitleri geçmek: te olan düşman kollarına havadan sal dırmak fırsatını kaçırmamışlardır. Böylece, iki günlük yürüyüşten sonra iki taraf irbirine temasa gel- Miş ve fakat ileri sürülmüş olan yen. ğil unsurlar, icabında şi Milliyet'in edebi romanı: 5): 5 m Kır çiçeği rr £ Romanı) Burhan Cahit Kendime gelir gelmez düşe kal ka ormana kadar kaçabildim, Yok sa ateş beni kül edecekti, Yüzbaşıya biz de yalnız bildiği. | mizi söyliyebildik. Asker öbek öbek tüten minder, yorgan, döşek parçalarını söndür. dü. Arabaların demir çenberlerin- den başka bir şey kalmamıştı. Yüzbaşı bize: iy .6 mı? Diye sordu. Emin Kad si yavıle Glakeei. 0çi Dedi. Bize birer tane ekmek verdiler, Sonra yüzbaşı bizi bir çavuşla üç neferin yanına verdi. * — Bunları Gümüşhaneye götü- rüp hükümete teslim edin! Dedi. İki asker Ahmet ağa ile Emine kadını terkeye aldılar. Çavuş ta be ni yanma oturttu. Ayrılırken yüz- “başıya yalvardım. 13 K ——> Kirmif . | za ve büyük kısımlar için muhafaza eyle- mişler ve her iki taraf ilk muharebe- mevzulardan başlamağı dü sünmüştür. İşte yürüyüşler esnasında Başveki! Mussolini otomobilinden inerek bir a- layın efradı ve safları içine karışmış ve askerle birlikte ve bütün maiyeti beraber olarak iki buçuk saat yaya yürümek suretiyle kıtayı teşvik ey miştir. İlk temas ve muharebelerden son- ra kıtalara bir gün istirahat verilmiş, ertesi günü, bırakılan yerden her iki taraf hareketlerine devam ettirilmiş- ZLE ağ tir. Nihayet, harekât müdürünün emri le kırmızı taraf geriye çektirilmiş ve ordunun vüsatini korumak için biraz gerileyerek müdafaaya geçmek hak- kında Vİ ıncı kolorduya | emir veril miştir. Süvari fırkası, düşmanla te- masta bulunan piyade fırkalarınm ge riye çekilmesini kolaylaştırmak emri- i almış ve bunun himayesinde kırmı anın 3 - 4 kilemetre geride bir müdafaa mevziini geceleyin hazırla resmine dört piyade fırkası, üç bir alayından mürekkep bir dastırılmış ağır batarya, ve üç tank ta buru iştirak eylemiştir. Geçit resmi, kı- ralın huzurunda ve Mussolininin de işirakiyle icra edilmiş ve üç buçuk sa- at sürmüştür. Manevranın sonunda © Gubbio'de binlerce zabitin karşısında kritik ya pam Mussolini, İtalyan ordusunun on yıldanberi elde ettiği ilerlemeleri öğ- müşür. Bu manevralardan çıhan netice- ler ve İtalyan tabiye temayülleri şöy- lecr hülâsa edilir; (1) Cenahlara karşı serbest hare- ket etmek, çevirmek ve kuşatmak te- mayülleri vardır. (2) Mamaafih, bir kuşatma hare- keti cepheye “yapılacak bir taarruzu hatifletmek maksadiyle dabi yapılır, ki böyle bir iş bizim düşüncelerimize aylor: gelir. 4 (3) Fırkalar, yürüyüşlerini pek u- zak mesafelerden açılmak ve minta- kadan mıntakaya sıçramak suretiyle pek müuvvswune yapmışlardır. Bazı fırkalar bu yüzden geri kalmışlardır. (4) Hâkim araziye düşmandan ev- vel el koyarak müsait bir muharebe meydanmdan kavğaya başlamak me- (5) Karagömlekli taburlar son zâ- mana kadar işe sokulmıyarak kati ne- tice zamanı kullanılmak üzere ku- mandanların eli altında ihtiyatta tu- tuluyor, Burası tetkik edilecek bir noktadır. (6) Kolordu topçusunun ve tank kıtalarının siklet merkezi mıntaka- | sında bulundurulmasına yor. (7) Süvari kıtaları düşmanın yan- larma ve gerilerine tevcih edilmi dir. Fakat bunlar, yolsuz ve dağlık ve taşlık arazide çok zor ilerliyebil- mişlerdir. Hattâ, mavi 20 inci fırka- nun, açık olan kendi cenahımi | kurmezı süvari fırkasma karşı ihtiyatlariyle ka» itina © Tedili- de kayboldu. Ayaklarınızı düny bana annemi bulun! Yüzbaşının gözleri sulanmıştı. Yalnız: — Merak etme yavrum! Diyebildi ve hemen başını çe- virdi. İçime bir gariplik çökmüştü. Daha doğrusu üstüste gelen acı- lar içime çökmü: Ne olmuştuk. Babamı öldürmüşlerdi. Kasabamız kim bilir ne halde i- â. Annem acaba sağ kalmış mıy- lı? Biz arabaların gerisinde idik. Hatırlıyorum ki Emine kadın beni kucaklayıp fundalığa götürürken arabaların solunda silâhlar patla- mıştı. Kafilede yüz kişiden fazla var- dı. Ölseler meydanda görülecek- lerdi. Çavuşa sordu: —Ağa bey, yüzbaşı sey anne- mi bulacak mı acaba? — Yüzbaşı yamandır küçük hanım, dedi. Ermeni çeteleri ve yı, arabaları yakmış, insanları rüp götürmüş. İzlerini iliğini —Ya götürürken kestiler se! Çavuş içini çekti: — Biz onları yakalarız. Ermeni çetelerinin yakaladıkla. SANA âleminde grupu bugün #ergisini a- çıyor. Hiç bir resmi bağla biribirine iliştirilmiş olmu- yan altı mefküre ve sanat arkadaşı bir araya gol- miş, tatir tatlı konuşuyor, zevkle çalışıyor ve sergi ” Nizamname; ida- içiyor. re hey. ıçtimaları, kongreler, rojalik, kâtiplik, taahhüdatışehriye, nizamna- me encümenleri, zabıtlar, makbuzlar, azayıfahriye ve hâmiye, ruznameimü- zakerat, madde tadilâtı, heyetiumu- miye, . 'ne bileyim daha bin türlü ku- yut ve dağdağa gibi şeylerden, sade- liğin asaletini taşıyan bu güzel birleş- Çalışmak ve teşhir etmek. , cemiyetler gelmiştir ki yegâne idealleri uygunca bir nizamname ya- pabilmektir. Bütün emeklerini bura hasretmiştir. Ve her toplantı bir tak; ortaya atılır. “Cemi; gayesi azası arasmda tesanüdü temin, halkı tenvir ve memlekette bir fikir ve san'- at cereyanı açabilmektir. Ve bu ga- yeye vâsıl olmak için cemiyetimiz kon- feranslar verecek, — sergiler açacak, neşriyatta bulunacaktır.,, Hemen her cemiyetin nizamname- sinde böyle tumturaklı vaatler dolu- dur. Sanki aza avlamak içinmiş gibi artık klişe haline gelmiş olan bu köh- ne tarzdan “D,, grupu hoşlanmıyor. “D,, grupu ihtiyacı imkânın üstün- de tutarak harikalar yı vaatlerle ceğine kanaat getirmiş olan tatlı ve gaşyâver hülyala diğerleri takip edecektir. “D,, grupunun bu sergi kabiliyet ve kudretini çok beliğ bir tonla ifşa eden nesnedir, <D. grupu makiyajsiz genmeseniz de o dediğini yapmış bu- İunuyor. Çalışmış ve teşhir etmiştir. — Canım bu “D,, de nedir? diyen- lere Bir tek cevabım var, — Gel gör. “.D , sergi: “Di; grup bugün saat 18'tö Hayoğ- unda, Tünel civarında saki Râz Kon solosluğu bitişiğinde bir desen sergisi ———— pamak ve kırmızı süvari fırkasının rini kölürüm etmek suretile elde ettiği muvaffakiyet takdir edilmi; Sie, Velosipetlerinden “istifade eden yeri kıtaları pek uzun lar (günde 60 kilometre yeşili e tiyle düşmanın ya nve gerilerine saldır- mak imlinın: elde etmişlerdir. (9) Karagömlekli taburlar, manev- Tanım sonunda taarruz ve mukabil taar- ruz hareketlerinde atılganlık göstermiş- ler ve süngü hücumları yapmışlardır. (10) Susuz dağlık mıntakada, su ik- mali teşkilâtna olan gereklik bir kere daha kendini göstermiştir (11) Motorlaştırılmış kıtalar, yeni kabul edilen kamyon tipleri sayesinde, orta dağlık arazide dahi mesafe almak imkânını bulmuşlardır. (12) Şiddetli Ağustos gücnşü altın da uzun yürüyüşlere rağmen döküntü miktarı pek az olmuştur. l (13) Vaziyet ve mesele sarih ve sa- vaşa uyğun olarak verilmiştir. CİNOĞLU (1) Güdüm — Sevk ve idare, ki gömdüklerini kasabada iken yorduk. Babamı bile nasıl doğra- mışlardı. Bunları düşünürken yorgunluk- İ tan, halsizlikten çavuşun koluna sarılıp dalmışım. Rüyamda * kasa- badaki evimizi, bahçedeki üvez a- ğaçlarmı, babamın kaymakamla tavla oynadığını gördüm. Kulakla- rımda çağlayanların o bitmez tü- kenmez şarıltısı vardı. Çavuşun sesi beni uyandırdı: — Haydi küçük hanım geldik! Diyordu. Kalabalık bir kasabaya girmiğ- ti Herkes bize Bizi hayvanlardan indirdiler. E- mine kadın yürüyemiyordu. Koluna girdik. Çavuş bizi yüz- | başım verdiği kâğıtla büyük bir memurun karşısına çıkardı. Çavuş dışarıya çıkıyordu. Elin den tuttum: —Kuzum çavuş, yüzbaşı vadet- ti. Annemi bulacak. Onu da bura- ya yollasın! b mi Trabzon Valisi oldu- ğunu anladığım büyük memur ba- SIHHİ Zx ÖĞÜTLER! Yürümenin faidesi Sıhhat için en doğru ve en ucuz hare- ket yürümektir, Bugünün tremvay, otobüs, otomobil gibi vasıtaları o kadar çoğaldıki yaya yü- rümeğe imkân ve fırsat & bulunamıyor. Ancak vücudun selâmet ve sağlamlığı için adalelerimiz (etler) düzgün ve aza- mızda elestikiyeti uygun bulunmalı bunun için de göretl yürüyüşler her gün- | kü işimiz Pek az elik sabahları (o gezinmek | için hayvana biner veya diğer bir vası- ta kullanır veyahut yaz kış teniş oynar halbuki bunlardan hiç birine lüzum yok- tur yaya yürümek hepsinden alâ ve par rasız pulsuz bir ekzersizdir. Gençler koşar sıçrar Fakat büyüklere onlar gibi koşup sıçramak yakışmaz. Vapura, trene yetişmek için koşanlar | bu hareketlerinden edecekleri istifade duydukları heyecan vaziyetinin zararile karşılaşır ve başbaşa gelir. Her günkü hayat kadın erkek için olsun böyle muntazam gezintiler yap- mağa müsait olmaz. Bunun neticesi hamlık denilen ve düşkünlük ve bırçın- bk şeklinde kendini gösteren bir hal meydana gelir. ekzersizleri pan pek ez kimseler vardır. Bazıları | buna pek ateşli ve hevesli başlarlar. Fa kat pek çabuk o eski hızdan eser kal. maz ve nihayet büsbütün vazgeçerler. Yürümek kadar insan ruh ve be | deni üzerine hayret verici pan hiç bir şey yoktur. Bahusu: İeri kapalı yerlerde. hareketsiz geçen kadın ve erkeğin birçokları yürümek» ten bir nevi zevk ve sevinç duyarlar. İnsan bir müddet gezindikten sonra ruhunda ferahlık ve fikrinde daha ziya- de bir açıklık hasıl olur. Bunun sebebi şudur ki, bütün gün beynimizde durup dolaşan kan, ekzersizle harekete gelen etler ve oynak yerlerinde vazife gör- mek için oralara gider ve dağılır. Hiç bir jimnastik ve ekzersiz yürümek ka- dar bir çok adeleleri harekete getirmez. Bu münasebetle kan vücudümüzde ça- buk dolaşır ve ifrazat bol bol hasıl o- lar. Yürümek yağları eritmeğe de hiz- | met eder. Zira lenfa ve kanın ziyadeleş- mesi adelelerin beslenmesine ve kuvvet- lenmesine de sebep olur. Muntazam yürüyenlerin şekil ve si- Büyükada — Dr. ŞÜKRÜ IRTİHAL Beykoz eşrafından Tahsin Bey mer - humun haremi ve Ahmet Muhtar ve Hü- seyin Hüsnü beylerin validesi Dr. Tev- | fik Salim Paşanın kayin validesi hanım dün irtihal etmiş ve cenazesi Beykozda ailesi kabristanına defnedilmiştir. Mev- lâ rahmet eyleye, Lozan Hakuku Düvel Profesörü Cemil Beyin eseri Mi - cilt 7312 Şişlidesatılık ev Şişlide 6 oda, mutfak, banyo, kalorifer ve her türlü konforu haiz bir ev satılıktır, Müracaat: Milliyet N. B. / T En meşhur Fransız mugamisi : 12 Teşrinievvel Perş*mbe akşamı amuzuzsi ÜRK SİNEMASINDA ALBERT PREJEAN, en meşhur komedi artisti: RAİMU ve en güzel yıldız: ALİCE FİELD tarafından temsil edilen: MUHABBET TELLÂLLARI | Nükte... Neş'e... Kahkaha... TÜRK SİN mn (8322) sa EMASI'nda i Henry Berastelın meşhur edebi plyesinden muktebes bir şiir ve aşk paheseri MELO (HÜLYALI DUDGKLAR| GABY MORLAY - VİCTOR FRANCEN - PİERRE BLANCHAR| İlâveten: Fransızca Path& Jurnal ve komedi - Rövü l (8321) ma MARIE GLORY “mmmmmzusi CLEMENT VAUTEL'in eserinden muktebes MADAM ÇOCUK İSTEMİYOR i filminde. saman (8333) mama! Meşhur rejisör ERNST LUBİTSC n büyük filmi KİBAR HIRSIZLAR | “ PAPRİKA ,, nm | unutulmaz mümessilesi FRANZİSKA GAAL ARTİSTİK Sinemasınde gösterilmekte olan VERONİKA yeni ve fantazi neşeli filminde perestişkârlarının — takdirlerini kazanıyor. Bu filmin şarkıları herkesin ağzında dolaşıyor. (8326) Beyoğlu dördüncü sulh | hukuk mahkemesinden Beyoğlunda Kâtip Mustafa Çelebi mahallesinde telgraf sokağında 20 nu - maralı hanede mutasarrıfen sakin iken 20-1.919 tarihinde. vefat eden Yunan tebsasmdan İstefanos Çrkalyotis'in vası- yetnamesi açılarak müteveffanın Yunan tabaasından olmasına mebni yalnız mez kür hane halkındaki vasiyet kısmının kanuni muamelesine başlandığından ka- nunu medeninin 538 inci maddesi mu « dibince bu bapta bir güna itirazı olan - ların ilân tarhinden itibaren bir ay için- de Beyoğlu üncü sulh hukuk mah- | kemesine müracaatları lüzumu ilân olu- nur, (8309) Harik Hayat Kaza ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada | Ünyon Hanında Kâin UNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı t muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 6985 rahat et! Çavuş mahmuzlarını vurdu. Çik- ti, Ben bir koltuğa oturmuştum. Emine kadınla Ahmet ağa a- yakta doruyorlardı. Vali zile bastı. İçeri gelen me. mura Emine kadınla Ahmet ağa, işaret etti: ifadelerini aldırmız. Küçük burada kalsın. Emine kadın çıkarken gözleri yaşarmıştı: —Bu yavrucak bizim Hacı Efen- dinin biricik kızıdır. e Babacığını kestiler. Anası baskın gecesi bana emanet etti. Kurtulduk. Onu ben. den ayırmayın! Hınçkırıyor, kelimeler dudak larından güçlükle çıkıyordu. Vali onu teskin etti: — Merak ei buluşacaksımız. Bürası çok “ kalabalıktı; Yan çikan, asker, sivil pek çoktu. Vali emirler veriyor, adamları başl d | iu. Bir aralık vakit buldu. Bana: — Yavrum, dedi. Sen mektebe gittin mi hiç! — Gittim efendim. Bu yıl şaha- detname alacaktım. Baskında ki- na işaret etti: taplarım da kayboldu. — Kitabın ehemmiyeti yok zım, dedi. Sen okumak ister mi —Annemi isterim efendim. — Anemi hulasmğız. kızım. Ö> nu düşünme, Biz seni mektebe ko- yarız. Annen gelir. seni mektepte bulur. Acaba Vali annemi O bulabilir miydi? Ne olur o gece annem de bizim: le kaçsaydı. Şimdi beraber olur- duk. Bu sırada içeriye bir Efendi da- ha girdi. Vali ayağa kalktı. Konu- şuyorlardı. Bir aralık yeni gelen efendi beni gösterdi: —Bu küçük kim? Vali bana baktı. Sonra Fransız. ca vi il söyledi. ren Si, 'oni, yordum. Vali sözünü”bitirdiği © zaman bana döndü: : » -— Beyefendi Sivasa ( gidecek. Müfettiştir. Seni orada yatılı mek- tebe koyacak gidersin değil mi? — Ya annem! — Söleydik ya, anneni bulunca sana göndereceğiz. Onu merak et- me! — Siz bilirsiniz efendim. ını arada demelerinden anlı- (8325) mama ISTANBUL BELEDİYE$ Darülbedayi Temsilleri | Seniha Bedri | m Dr. İHSAN SAMİ ÖKSÜRÜK ŞURUBU | ilâçtır. Her cezanede ve ecza dı larında bulurur. <A 03 DOKTOR Hafız CEMAL Cumadan manada hergün öğ sonra saat (2,30 dan 5 e) kadarı bulda Divanyolunda 118 numaralı susi dairesinde dahili hastalıkları yene ve tedavi öder, Telefon: İsta: 22.398. esi Asrın umdesi “MİLLİYET” tir.) ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK e rasat merkezinden bugün hava açık ola lerinden hafif sirke alarak dana, edecektir — Annen için üzülme * ya dedi. O nasıl olsa bulunur. Bef bir saate kadar hareket edeceğim Sen burada bekle beni. — Pekey efendim. O çıktı. İçeriye'daha girdi. Valinin çok işi vardı. tarafım ağrıyordu. Koltuğa gömüldüm. İki gün içinde neler olmuştu. Daha bir gece evvel büyük mizde, sıcacık yatağımda nın sularmı dinliyerek ne rahat yuyordum. Daha iki gün evvel mektebe diyordum. Daha dün gece b annemin dizinde idi. annemi, İçimden gelen bir boğuntu ğazıma tıkandı. Tutamadığım yaşları yüzümden akıyordu. kırıyordum. Başım ellerimin meri rım yüzüme dökülmüş kana ağlarken yumuşak büyük bir beni omuzlarımdan tuttu, çekti — Ağlama kızım. Yavrum. 5 akıllı bir kızsın. Sil gözlerini. bakayım bana! Vali başımı, yüzümü o du.

Bu sayıdan diğer sayfalar: