29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

uncu yil İçin fe vkalâde nüsha ON YILIN, Türk istiklâl ve inkılâbının kısa bir blançosu Prensiplerini milletin Başmuharriri:Siirti Mebusu Manmut 29 TEŞRİNİEVVEL PAZAR ozu ».. ünden ve bünyesinden alan Cümhuriyet Halk er yerde Milliyet'le beraber parasız verilir Tel i Müdü İdare ve Matbha 0. 24318, Y ri müdürür24319, Fırkası nasıl kuruldu, on sene içinde ne yaptı, şimdi neler yapıyor? İstiklâl harbi - Büyük zafer - Lozan - Cümhuriyet ilânı - Halkevlâri - Gençlik.. YZAAN: Ali RIZA Bugün, Türk milletinin en bü - yük bayramıdır.. Cümbhuriyetin o - uncu yıldönümünü kütluluyoruz. Cümhuriyet, bugünden itibaren defam edecek olan üç gün üç ge » celik bayramında, ayni zamanda bu on yı içinde yaptıklarına mil - letin önünde bir nevi resmi geçit yaptıracak demektir... Bunu seyredecek olan Türk mil leti ise, Büyük Şefin gösterdiği yol da, bu on yılın i on asrın çerçev lerileyişleri sığdırabildiğini düşüne rek kendi yı ıklarının büyüklüğü önünde keni de şaşıracaktır. O zaman Büyük Gaziye karşı minnetle, saygı ile dolu olan gön « lü daha ziyade çoşup taşacak. | Cümhuriyete karşı sevgisi daha çok enginleşip derinleşecektir.. Bu na şüphe yok.. Fakat, cümhuriye- tin, milletin yüreğinde daha ziya- de kökleşmesi, sinmesi için, yal - »iz on yıllık plânçosu kâfi değil - dir.. Ona, dünya tarihinde dengi ol- mıyan ne gibi zorlukları, ne gi €şsiz engelleri göğüsleyerek er mizi de, bir kere dal den geçirmek, onun karşısında derin derin düşünmek gerektir, Bugün nerede olduğumuzu, ya- | rın nereye gideceğimizi iyice ve ek siksiz kavrayabilmek, bulunduğu- muz büyük ülküye doğru daha ziya de hızlanmak için, mereden, nasıl geldiğimizi vicdanlara yerleş tirmek lâzımdır. Bu düşünce iledir ki, Türk Cüm huriyetini kuran “Türk Kurtuluş Savaşı | — Ne gibi misli görülmemiş zorluklar içinde ve nasıl başladı. 1 — Ne akla sığmaz engeller altında idare edilerek ne eşsiz şart lar içinde başarıld Sorgularmın kı: cevapla: nı vermeğe çalışacağız... var 1 — Türk kurtuluş savaşı , ne gibi eşsiz zorluklar içinde nasıl baş lad Anadolü yarımadasında öyle bir millet düşünün n Asırlarca süren kötü ve çürük bir idarenin yıprattığı bir imperatör - luğun son demine rastlayan on yıl- lik meşrutiyet devrini de, ardı ara- #ı kesilmez gailelerle geçirsin. Bir yandan biribiri ardı sıra patlıyan Yenen, Asir, Havran, ve Arnavut | luk isyanları bastırmakla uğraş - sını, 2 — Öte yandan da, onun bu gai | leli vaziyetini fırsat bilerek saldı: | ran dış düşmanlarla boğuşmuş ol- sun., İlk önce İtalyanlarla Trablus Garpte vuruşsun.. Neticede Trablus Garbi kaybet Sonra daha tüfen gini asmak , evine dönüp sabanı - na yapışmak nasip olmadan Ba. kan devletlerinin birleşik saldırış- larına uğrasın.. Neticede Rumeli - de Meriç'e kadar çekilsin... v.> Anadolu Yarımadasında öyle bir millet tasavvur ediniz ki: Böyle, ötesi berisi kırpılmış, e, nasıl olup ta | den, kılıcını kına, süngüsünü kı Ifına koymadan, dünyayı ateşe ve ren son Büyük Kavga'ya da sürük- lenmiş.. Bütün varını, yoğunu orta- ya dökerek, tam dört yıl durma - dan, dinlenmeden dört cephede kahramanca düğüştükten ve mem- leketin en gürbüz çocuklarını bu dört cephede dört yıl içi dükten sonra, beraber kümenin yenilmesi karşısında kal- sın... Bu netice karşısında Milli Ka - aldatmak nedir bilmediği için, Vilson'un o zamanki “her mil let kendi mukadderatını kendisi ta yin edecektir” prensipinin her yer için ve Türkler için de kabul ve tatbik edileceğine inanarak, o za- manki Osmanlı hükümetinin 30 Teşrinievvel 1918 de Mondrosta imzaladığı mütarekeye itaat etsin.. Verdiği sözleri tutarak, kendisine verilen sözün yerine getirilmesini beklesin... Böyle mertçe beklerken, bir - den bire her yandan kancıkça bas kına uğrasm.. İlk önce (Dünya kavga) sını ka Zanmış olan bütün düşmanları, im- zalattıkları Mondros mütarekesi - nin yedinci maddesine dayanarak, Stratejice değerli gördükleri her yeri orduları ile tutmağa başlasın- İar.. Bir yandan İstanbulu ve Bo - ğazları, İzmiri ve limanını kuvvet- bir ordu ve donanma ile işgal et- tikten sonra, diğer bir düş- man ordusu da Antalya ve çevresini tutsun ve Konyaya doğ- ru sarkmağa başlasın. Başka bir düşman grupu da Adanadan başlı yarak Gazi Antep, Maraş, Urfa ve çevrelerini ele geçirsin.. Bundan başka: Memleketin demiryollarını, denizyollarını ve limanlarını, te! sanelerini ve kalelerini ele geçirsin ler.. Ondan sonra mütarekede ver diğiniz sözün icabıdır diye, ordusu Dun tüfeklerini, toplarını, fişek ve güllerini toplasmlar; donanması - nı silâhtan soysunlar.. Böylece memleketi dört yandan ordu ve do nanmalarile sararak dünya ile ne » fes borularını da kessinler.. Elhasıl dünya harbının galipleri © memleketi ve o milleti o hale sok- sunlar ki, artık ne derlerse (peki) demekten başka çaresi kalmadığı- na kendileri inansın.. Ondan son - ra da memlek: rında pay - laşma plânını yapmağa başlasın « lar.. Kendilerine düşecek payları ka- rarlaştırdıktan sonra, şarkta bı yük bir Ermenistanm kurulması için de, siyasi adamları ile ve gazetele ri ile, ardı arası kesilmez pro- paşandalar yapmağa başlasınlar.. Dahası var: O millet, böyle bir yandan dün ya barbinin galibi olan yabancı düşmanların çevirdikleri çember i- çinde sıkıştırılıp boğulmak istenir- ken, öte yandan - asırlarca yurttaş diye bağrında barındırdığı bir ta - | am gayri Türk zümrelerin ihane - İ tine de uğrasın..Ogüne kadar koy- nunda beslediği bu nankörler, o - nun bu felâketli karagününe karşı acı duymak şöyle dursun, sevinsin kolu kanadı budanmış bir halde, Liam sletem sanırken, da- ler; sevinmekle de kalmıyarak, fe lee — Bazlendermak için ellerinden ne geliyorsa onları da yapmaktan çekinmesinler.. Bir yandan şarkta ve cenupta Ermeni- İer, Büyük Ermenistan | hülyasile dış düşmanlarımızdan gördükleri öğütle, ayaklanıp başkaldırsınlar; memleketin şark ve cenup vilâyetlerinde (Ermeni gönüllü- leri, yapmadıkları Türk düşmanlığı bırakmasınlar. Öte yandan da yıllardan beri Pontos ülkesi i- çin hazırlanmış olan Karadeniz Rumları, bu dileklerini elde etmek için, durmadan, dinlenmeden sa - vaşmağa, saldırmağa başlasınlar.. Bunlardan başka, bir de yabancı bir devletin himayesinde bir Kürt den bir kaç şaşkın çıksın da “Kürt tali cemiyeti” diye bir | teşekkül kursunlar,onlar da oranın saf ve te-| miz'halkına Türk olmadıkları,Kürt olduklarını ve Türklerden ayrılmak lâzım geldiğini telkine başlasın... ... Bundan daha kötüsü de var! Öyle bir millet tasarlıymız ki, Asırlarca Padişah diye saydığı Halife diye taptığı makamı işgal eden son Sultan .da düşmanların esir olarak İstanbulda kalsın. Milletini unutarak, tacını korumak, | şahsını kurtarmak kaygısına düş - | sün.. Bunu da düşmanların her de- diğini yapmakla, onları kendine a- hükümeti kurmak kuruntusunu gü | cındırmakla merhamet dilenmek - le elde edebileceğine inanacak ka- dar ahmaklık göstersin. Düşman- ların, kendi milleti felâketini kolaylaştıracak, hızlandıra - cak her dediklerini yapmakta hiç tereddüt etmiyecek kadar hainleş- sın. Ve (Babıâli hükümetini) de an- cak bu miskin, sünepe ve çapaçul siyaseti temsil edecek, şaşı bakışlı görüşlü; zatların birinden di - gerine geçen bir oyuncak derekesi- ne itsin. - Fakat kendisi asil ruhlu, mert yürekli bir millet olduğu için, ve asırlarca beraber yaşadığı yurttaş- lardan, asırlarca sayıp taptığı ve önül bağladığı bi dikili »*denden bu derece hiyanete bukadar alçaklığa uğrayacağını hiç hatırma getirmediği için bu uğurda yapılan tinayetlerin farkına henüz varma» Anş bulunsun.. Ne olacak, ne yapa cak diye bir umut ışığı beklesin., ... İşte buraya kadar yalnız anahat larını çizmeğe çalıştığımız ağır, eş $iz felâket tablosunun içine dü. müş olan millet, Türk milleti'dir.. Şimdi acaba, insanlık tarihinde, bu kadar derin çıkmaza düşmüş bir imillet daha bulup göstermek müm- kün müdür? Sonra böyle bir bata- ğa düşmüş bir milletin - kurtuluşu için imkân bulmak kabil midir?, Hakikaten bu iki sorgunun ö - nünde insanın aklı duruyor. — Türk kurtuluş savaşının en- ginliğine yükselmek o savaşla eriş- tiğimiz cümburiyetin - derinliğine ulaşabilmek için bu “iki sorgunun önünde durup derin derin düşün - mek lâzimdır.. Gerçi bu felâket karşısında yer yer'kurtuluş çaresi düşünenler, te- sebbüslere geçenler olmadı değil; oldu, amma Bakınız nasıl $ , Kıyısına doğru yuvarlandığımız ölüm uçurumunun derinliğini kav yamaya başlayanlar, kavrayışla, nın darlığına, genişliğine göre tür hi çareler düşünüyorlar, Memleketin parçalanmaktan ar tık kurtulamayacağma inananlar kendi vilâyetlerini kurtarmak kay gısına düşüyorlar, bu düşünceler « den, Edirne ve çevresinde (Trak - ya Paşaeli cemiyeti), baş merkezi İstanbulda,birer şubesi Erzurum ve Elâzizde ölmak üzere (Vilâyatı Şarkiye müdafai hukuku milliye “cemiyeti). Sonra | ge ne İstanbulda (Trabzon ve havalisi ademi merkeziyet cemi yeti!), Trabzonda (Trabzon mu- hafazai hukuk cemiyeti (Reddiilhak cemiyeti) yada (Taalii islâm cemiyeti) gibi her biri başka telden çalan, ve ta- mamile dağınıklığa doğru giden bir çok cemiyetler -türüyor.. Hattâ ilk önce yalnız birkaç Şark vilâye- tine şamil olmak üzere Erzurumda nilli bir hükümet kurmayı iste - mek gibi, bu dağılma eereyanını â- deta körükleyici ve hızlandırıcı dü şünce sahipleri de çıkıyor. Burla sm hepsi, kötü niyetli * olmamakla beraber, bilmiyerek, kavrâyışları. nın darlığı yüzünden “memleketi pParçalatmak tehlikesine doğru sü- rükleyen düşüncelerdi.. Bunlardan başka, Osmanlı dey- letini olduğu gibi (Padişahı) ile, (Halifesi) ile yaşatmak isteyenler de var, Bunlarm buldukları reler de daha acıklı; Bunlar da, kurtuluş çaresi ola- rak, ya İngiliz mandasını! veya re mandasını! ileri sürüyor lar! Sebep olarak ta: Türkiye, Al - manya, Avusturya ve Bulgaristan gibi dört devleti bir adara yen - miş olan İngiltere, Fransa, İtalya ve Amerika gibi büyük devletlerle ve hattâ bunlardan biri ile başa çı kamayız? Bu devletlere karşı tek başımıza baş kaldırmak ancak de- lilik olur.” Bizi kurt bu iki mandadan bi ça

Bu sayıdan diğer sayfalar: