29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lar. İngiliz mand ileri sürenler (Mısır) 1 örnek gösteriyorlar.. Ve bunun tervici için birde (İngiliz Muhipler Cemiyeti) yapıyorlar.. © Eski (Hürriyet ve İtilâf) ve (Sulh | ve Selâmet) cemiyetleri, elemanla | rin: her tarafa saldırıyorlar ve ça- | > lışmağa başlıyorlar. Bütün bu emsalsiz ve derin u - çurumun kenarında bülunan mille- tin biricik maddi kuvveti, desteği olan orduya gelince. O da sahibi o- lan milletin düştüğü vaziyetle hem © hal.. Dört yıl, dört cephede kahra- manca döğüştükten , en gürbüz ço- cuklarını kaybettikten sonra kolu © kanadı kırık yaralı bir arslan gibi kavgadan çıkmış. Mütareke ica - bıdır diye arta kalan silâhlı aske - n Gelir devletlerin örtme konmuş.. Böylece döğüşme vasıta- larından mahrum bırakılmış, bir kadro halinde... İşte 1918 yılının son ve 1919 yı- © İlanın ilk ayları içinde Türk eli bu kadar karanlık, Türk milleti bu ka- dar dağınık ve bu kadar sıkışık bir hale getirilmiş iken, düşmanları - mız, bu fırsattan da istafade ede- rek, 15 mayıs 1919 da (İzmir)e yeni ve kuvvetli bir ordu daha çı- karıyorlar. Türk milletini can evin den bir kere daha vuruyorlar.. Bu yeni ordu, bir belâ çığı gibi doğu: ya,Türk yurdunun içerilerine doğru akmağa başlıyor. Sanıyorlar ki, “artık dünyada hiç bir milletin başına gelmemiş büyük felâketten Türk artık kurtu © Jamaz..” onun için parçalama plâ- nınm tatbikma geçmek zamanı gelmiştir. Böyle düşünmekte haklıdırlar. Çünkü dünya tarihinde hiç bir mil let gösterilemez ki tarihinde bu ka dar kötü bir vaziyete düşsün, bu | kadar derin bir batağa batsın. Son ra da akla sığmaz bir enerji göster sin, o bataktan kurtulsun. Yalnız bu noktadan haklıdırlar.. salsiz bir felâkete düştükten son - ra ondan kurtulmak için bir tek şart vardır: Oda: “TÜRK” olmak!... Bilmiyorlardı ki tarihin en €s- &i bir milleti olan “Türk” kadar, çok ve büyük devletler kurmuş bir soy dünyada yoktur.. Bilmek iste- miyorlardı ki, tarihinde hiç dev- İetsiz kalmamış, bir Türk devleti tarihe karışmca hemen onun ar - dından daha yeni daha tazesi ni kurmuş, tari er buhranlı devrinde, derin ve milli bağırm - dan umulmadık, (harika) lar do - ğurmuş, bir millet varsa o da Türk milletidir. Türk milletinin, milli tarihimiz- de en göze çarpan bir (öz maya- s1) wardır ki o da, ne zaman başı sıkvisa; ne zaman aşılmaz sanılan zorluklara çatsa onların önünde yılmadan engin bağrında yaratıcı yeni kudretler, doğurup ortaya a - tan bir yaradılışta olmasıdır. Ne- tekim bu sefer de öyle oluyor. İçten ve dıştan başma üşüşen düşmanlıklar kendisini tam uçuru- mun kenarma kadar getirdiği en buhranlı anında kendi milli ener- jisinin, milli dehasının tam örneği olan Mustafa Kemal'i ortaya atı - yor.. Artık vaziyeti (O) nun gö- zile görmeğe, kurtuluş (o yolunu (O) nun kafasile düşünmeğe, di - leğini (O) nun dili ile söylemeğe, a nun enerjisi ile yürümeğe baş O ane kadar, tam bir karanlık İçinde bükman. Türke «milleti, bir Şadan yer yer ayrılmaya doğru kımıldanışların, ve öte yan- © yol değildir. Hiç biri Türk mille - tinin asaletine yaraşir şey değil - dir. Gittikçe derinleşen bu karan - uçurumun kenarmdan kurtu - luş için bir tek çıkar yol vardır: Kayıtsız, şartsız müstakil yeni bir Türk devleti karmak... Bunun için de: “Ya İstiklâl ya Ölüm!” bayrağı- nt açmak...” (Samsun) a çı Mustafa Kemal, bu karar ile, eş siz zekâsı ile bir tertip yaparak kendisini büyük bir salâhiyetle ü - güncü ordu müfettişliğine tayin et- © tiriyor.. 19 Mayıs 1919 da Samsuna çıkı © yor. Hemen memleketin dört bu - cağı ile haberleşiyor.. Kolordular- la anlaşıyor. ve 25 Mayısta karar- gâhını (Samsun) dan (Havza) ya geçiriyor. 'am bu sırada, karşılaşıyor: Bir yandan (Sait Molla) imzasi- le her tarafa çekilen telgraflarla, Bütün milletin (İngiliz Muhip- şu haberlerle İ ler Cemiyeti) ne girerek, (İngilte- re) nin himayesini istemesi isteni- yer!.. Öle yandan da, ajanslar “Sal- tanat şürası toplanarak Türkiyenin büyük devletlerden i haberini memleketin dört bali - na yağdırıyor!.. Bu kara haberler yetişmiyor - muş gibi bir de, on gün evvel İz - mire çıkmış olan düşman orduları- | nın da, Manisayı, ve Aydını işgal ettikleri ve daha içerilere doğru sarkmakta oldukları haberleri yağ - mağa başlıyor!, Bu haberleri, daha evvel adık- larile ve İstanbulda iken bildikle- rile karşılaştıran, “Mustafa Kemal” biribrini kovalayarak üstümüze doğru yuvarlanmakta olan felâke- tin büyüklüğü hakkında, milletin henüz karanlıkta olduğunu anlı - yor.. Bunun için de, milli varlığı - mızın uğradığı bu ağır ve acıklı fecaate karşı ses çıkarmak, ve kar şı durmak yolunda henüz açıktan açığa hep birden ağız ve elbirliği ile bir sızlanış, bir kımıldanış izi gösterilmediğini görüyor. Bu kadar haksız bir taarruz, bu kadar eşsiz bir tehlike karşı - sında böyle sessiz duruş ve kımıl- danmayışın, kenarında bulunduğu- muz Karanlık uçurumu daha ziya - de derinleştirmekten başka hiç bir şeye yaramayacağını seziyor.. Milleti uyandırmak, kendisini, kendi iradesinden başka bir şeyin kurtaramayacağına inandırmak lü zumunu duyuyor. 28 Mayıs 1919 da yazdığı (ilk ta- mimi) ile bütün milleti içinde bu- lunduğumuz tehlikenin enginliğin | den haberdar ediyor, ve kurtuluş savaşının ilk alevini memleketin dört köşesinde ve bütün gönüller- de tutuşturuyor., “ Tamamiyeti mülkiye” mizin ko runması için, bi ve heyecanlı mitingler akdedilmesi ve milli te- zahürlerin gittikçe artan bir can- kılıkla devam ettirilmesi ve bunun tekmil mülhakata da sirayet etti- rilmesi, ve yapılacak tezahürlerin de şuurlu bir sükünet ve adabin muhafaza ödilmesi lüzumunu işa. ret ediyor. Ve bütün mitinglerin neticesin- de, her taraftan, ağız birliği ile, hem büyük devletlerin mümessille- rine, hem İstanbul hükümetine: “Milli hayat ve istiklâli rahnedar bütün milleti dihün etmektedir. Teessürat zaptedilemiyor. Hazmı | tahammül edilmesi kabil olmıyan bu hallerin derhal izalesini bütün medeni milletlerle büyük devletle. rin adil ve tesirlerinden sabursuz- lukla bekliyoruz” zemininde tel- graflar çekilmesini tâmim ediyor.. İşte o güne kadar karanlıklar i- çinde bocalıyan, (Türk milleti)nin hakiki kurtuluş için ilk yapacağını haykıran kendi öz sinesinde çakan ve milli vicdanı tutuşturan yıldızı- man ilk ışığı bu, oluyor. ki içine düştüğü tehlikenin liğini görüyor. Ve kurtuluş (En son fedakârlığı) göze aldır maktan başka çare olmadığını se- ziyor ve kükrüyordu. Yer yer milli müdafaa cepheleri kurulmağa başlıyor. Nitekim daha ertesi gün (29 mayıs 1919 da) (Ay yvalık)a çıkan düşmana orada Ali Beyin kumandasındaki 172inci a- y, ilk kurşunu sıkmak © suretile milli savaşım ilk fi'li kıvılcımıda tutuşturulmuş oluyor. Ayni günün akşamı 29 ve 30 mayis geceleri, (Vilâyatışarkiye müdafaai huku- ku milliye) cemiyetinin Erzurum şubesi toplanarak, 10 temmuzda bir Vilâyatışarkiye kongresi akdi- ne karar veriyor.. Yer yer ğe yapılmaya, mil li kaynaşmalar olmağa, dağı lekler, ayrı hedefler e elimmeğe başlıyor., Bugün, feyizli neticeleri gö. müzü kabartan (Dil birliği), birliği) ve (Ulkü birliği) gibi üç ilmi te- mel direğine oturtulmuş olan “Türk mil iliği,, ilk kaynağı, ilk ate- şi buradan alıyor... vi — Mill vicdan tutuşturulmuştu. Fakat kurtuluş için bu da kâfi de- gildi. Başlıyan bu kurtuluş savaşı- nı daha başlangıcında söndürmek ve memleketi parçalıyarak paylaş- mak istiyecek olan düşmanlarımı- zın yapabilecekleri her türlü hare- ketleri de iyice gözden - geçirerek bunlardan bizim için en kötü olan larını meydana çıkarmak ve her birine karşı bizim ne gibi tedbir.” i rabından doğan milli tezahür ve he eden işgal ve ilhak gibi hâdiseler | MİLLİYET PAZAR 29 TEŞRİNİEVVEL 1933 ler İzelleinminez lâzım geldiğini l de yanlışsız tespit (etmek lâzım. Türk milletinin (Deha örneği), onu da tam vaktinde ve tam “icap etti ği yolda, iyi o düşünebilen hiç bir | kimsenin bir diyeceğini bırakmı- yacak surette bizim için en kötü ve zararlı olan düşman hareketle- rini derecelerine göre sıralıyor, ve her birine karşı | nasıl ve ne gibi kuvvetler tedbirler kullanacağımı.) Zı tespit ettiriyor. Ve 29 mayıs 1919 da bugün kolordularma © uzun ve gizli bir emirle bildiriyor... Artık milli kurtuluş savaşı, baş- lamış bulunuyor.. Fakat, su uyur ama, düşman uyur mu? Onlar da kendi ülkülerini — tahakkuk ettir- mek için durmadan © dinlenmeden savaşıyorlar: Bir taraftan (Ermetistan muh- tariyeti vasiası) nı, (ecnebi bir dev letin himayesi)ni kabul gibi pro- pagandalar tekrar çalkanmağa baş İsyor, İstanbul hükümetinin “Hu- kuku Osmaniyeyi bu esaslar dai- resinde konferans huzurunda mü- dafaa için Parise davet, edildiği haberi ortalığa yayılıyor. Bunun üzerine 3/6/1919 da bu- gün vilâyetlere Ove kolordulara yolladığı ikinci bir tamimle: “.. Her halde milletin hukuku- nu müdrik ve onu çiğnetmemek i- çin yekvücut olarak (o fedakârane harekte hazır olduğunu itilâf dev- letlerine göstermekte ve ispat et- mekte devam edildikçe, ( onların | milletimize daha ziyade hürmetkör ve hukukuna daha ziyade riayet- kâr olacaklar,, görülüyor. Millet- çe kat'iyen müdafaası behemehal icap eden hakların; da “ (Devlet) ve (Millet)in istiklâl tammı.,, “Asıl vatanda çoğun (az)a feda edilmemesi, Gibi iki noktada toplanması lü- | zumunda israr edilmesi,, tevcih e- diyor. Bunun için de: Bu esaslar dairesinde vilâyat ve mülhakatta (Müdafaai hukuku (Reddi ilhak) cemiyetleri,ve henüz, böyle teşkilâtı olmıyan yerlerin de | belediye heyetleri tarfından İstan- bul hükümetine ve (o Padişaha tel- grafla müracaat ederek (Milli iz. tiklâl) in ve (Ekseriyetin milli hu- kuku) nın tam olarak korunması hususlarının milletçe ©sas şart olduğunu ve konferansa gidecek heyetin müdafaa esaslarını millete resmen ve alenen bildirmesinin her e. istenmesi lüzumunu bil dr taribul hükünetie de Mil iz #klâlimizi ve varlığımızı yok et- mek yolundaki hâdisçlerin karşı- smda kalan milletin » vicdani ıstı- yacanlarının önünde durulamıyaca ğını işaret ve ihtar ediyor. Artık milli kurtuluş savaşı gittik çe genişlemeye başlıyor... Milli kuvvetlerimiz, (Nif — Ke-! mal paşa) da dahi, düşmanı ilk | kurşunla karşılayor — (5/10 hazi- | ran) ve (Aydın) ı işgal etmiş olan düşmana baskınlar yapıyor.. (6 - | 27 haziran günleri). İ Türk yurdunun her bucağında yeniden yeni kaynaşmalar, çalkan- malar, tezahürler hızlanıp yayıl- mağa başlıyor. Mustafa Kl Bstanbala çağrı- liyor: İişin bu yola döküldüğünü gören İstanbul hükümeti, 8/haziran 1919, da (Mustafa Kemal)i, geri çağırı- yor!. Mustafa Kemal, bu çağrılışa biç şaşmıyor; Çünkü, | tuttuğu milli kurtuluş yolunun İstanbul hüküme- it ile Saraym ve düşman larm hiç birinin işine gelmiyece- ğini çoktan biliyor.. Orun için, bu çağrılışa kulak asmıyor, İstanbula çağrıldığı günden dört gün sonra (Havza)dan (o (İstanbul)a değil, (Amasya)ya gidiyor! (12 haziran) ve oradan savaşını, geniş- letmeğe, organize etmeğe devam ediyor. 18 haziranda Trakyaya yazdığı bir direktifte: Vaziyetin fenalığını leştirilmesi ve milli iradenin, gür sesle cihana emin bir yer olan (Sıvas) Ota müşterek ve kuvvetli (Bir Heyet teşkili) ka- rarlaştırılmış, olduğubu bildiriyor. Milli istiklâl ülküsüne varınca- ya kadar tamamile milletle birlik- te fedahürane çalışabağına mükad- desatı namına yemin ettiğini, artık kendisi için “Anadoludan hiç bir yere gitmemek kat'i,, olduğunu ilâ- ve ediyor. 21 ve 22 haziran gecesi üçüncü bir tamimde da: “ 1) Vatanın tamamiyeti ve g————— e Dokuma istiklâlimizi kazanınak yolu - üze- rinde dev adımlarile alerliy omuz. yazdığı , çıktan açığa,, ortaya atılmak | lin tevkifi için çareler ve tedbirler milletin istiklâli tehlikededi, 2 —) İstanbul hükümeti üze-| rine aldığı mes'uliyetin icaplarını yapamıyor; 3 —) “Milletin istiklâlini gene milletin azim ve kararı kurtara- caktır.,, 4 —) Milletin hal ve vaziyetini derpiş etmek ve sadayı hukukunu cihana işittirmek için her türlü te- sir ve kontroldan üzade (Milli bir heyet)in vücudu lâzımdır. $ —) Anadolunun en emin yeri olan (Sivas)ta milli bir kongrenin serian in'ikadı kararlaşmıştır. 6 —) Tekmil vilâyetlerin her li- vasından milletiyf itimadına maz- har olmuş üç murahhasın hemen yola çıkarılması icap eder. 7 —) Her ihtimale karşı keyfi- n bir (Milli sır) halinde tutul- nı ve murahbasların o lüzum görülen yerlerde seyahatleri mü- tenekkiren yapmaları lâzımdır. 8 —) Şark vilâyetleri namına 10 temmuz 1919 da (Erzurumda bir kongre toplanacaktır. Bu tari- he kadar öteki vilâyetlerin murah- hasları da Sivasa varabilirlerse (Er zurum kongresi)nin azası da, (Si- vas umumi kongresi) ne * girmek üzere hareket ederler.,, Diyor. yel İşte, bizim görüşümüze li kurtuluş sayaşınm üz! rulduğu (ilk üç temel direği) bu iç tamim) dir. Eski bir tâbirle, milli savaşın (Ekanim selâsesi) bu-| dur. Bu (üç tamim)den, — (üç ku- rultay) (Erzurum, Sivas kongrele- ri ile Ankarada Millet Mecli ondan da (üç zafer) (İnönü) (S karya), (Dumlupmar) doğdu. Mustafa kemal, bundan sonra İs tanbuldaki bir çok münevver zat zahürler, büyük gayeleri hiç bir va- kit kurtaramıyacağını, bunlar an- cak milletin sinesinden doğan müş- terek kudrete dayanırsa, o zaman | kurtarıcı bir mahiyet alabileceğini| şu kadar ki zaten lan vaziye- t daha korkunç bir kılığa sokan ve milli dilekleri zararlı bir şekilde gösteren şey, İstanbuldaki muha- İif cereyanlar o olduğunu, uzun mektuplarla anlatmağa çalışıyor. “ Artık İstanbulun Anadoluya hâ kim değil, tâbi olmak mecburiye- tinde bulunduğunu,, izah ediyor. İşte böylece İstanbula çağrıldı- ğı 8/ hazirandan . itibaren geçen on iki gün içinde milletin istiklâ- İini ancak gene milletin azim ve kararı kurtarabileceği inanını mem leketin her köşesine yayıyor. Milli kurtuluş savaşı, vatanın her buca- ğına daha ziyade kök salmağa e İıyor. — Fakat bu liz hiç tekolay yürümüyor; her adında yeni bir engele çarpıyor, şöyle ki: Bu milli | kükreyiş karşısında şaşıran düş- | #sanlarımız ve İstanbul hükümeti, bu sefer de Mustafa Kemal Paşa- nm İngiliz mümessilinin talebi ü- ordu müfettişliğin- 23/haziran 1919 tarihli ve Dahiliye Nazırı Ali Ke. mel imzalı bir tamim ile her tara- | fa bildiriyor. (Elâziz) Valil ve ayni gün Sivasa (gelmiş olan mahut (Ali Galip) te, Sivasta du- rlara: “Mustafa Kemal hain, , muzir bir adamdir,, gibi yaf- talar yapıştırtıyor. Mustafa Kema- düşünüyor. Derken Amas- yan - Erzuruma o 2 haziran- da Mustafa Kemal de, (Erzurum kongresini) toplamak üzere Amas-| yadan hareket etmiş ve 27 hazi- randa ansızın (Sivas)a varmış ve Sivas halkı ile zabit ve askerleri- miz tarafından büyük bir ümit ve sevinçle karşılanmış bulunuyor.. Kolordu kumandanlığı dairesine iniyorlar, kendisini tevkif çarele-i- ni düşünen Ali Galip ile eleman- larını , lâzım ve lâyık o- lan muamele ve nasihatte bulunu- yorlar.. Bunun üzerine Ali Galip derhal cümleyi değiştiriyor, Sıvas- ta kalışının sebebi esasen kendisi- ne yardım için talimat almaktan ibaret oluduğunu söyliyor!!! Mustafa Kemal, icap eden tali- matı, gerek Valiye ve gerek kolor- du kumandanına verdikten sonra 28 haziran sabaha karşı Erzuruma hareket ediyor.. 3 temmuzda, Er- zurum halkınm ve oradaki o zabit ve askerlerimizin samimi ve can- dan tezahürleri ve alkışları içinde Erzuruma varıyor.. Ve S temmuz- da İstanbul hükümetinin muhte- mel zararlı oluşturucu ve aldatıcı tebliğlerini kontrol için graf merkezlerinde tedi masını her tarafa bildiriliyor.. Ar- uk açıktan açığa ortaya atılıyor. Büyük Gazi, bu milli vazifenin, resmi makam ve üniformaya sı, narak el altından yapılması dev- rinin artık geçmiş olduğuna ve “a- ve milletin haklarını yüksek sada ile | bağırmak ve bütün milleti bu sa- daya açıktan açığa iştirâk ettir. | mek,, zamanı gelmiş olduğuna ka- rar veriyorlar, bunun önce arkadaşları ile bu vatani vazi- fe üzerinde ciddi konuşmak lüzu- munu duyuyorlar, Kendilerile umumi, hususi vazi- yor. En kötü vaziyetleri, ve şahsi tehlikeleri, her ihtimale karşı göze alınması zaruri olan fe- dakiârlıkları izah ediyor. ve diyor- ki : “Milli ülkü için ortaya atılacak larm, imhasını düşünenler, şimdi- lik yalnız saray, ve onun hüküme. ti ve ecnebilerdir. e Fakat bütün memleketin aldatılmasını ve aley- be-çevrilmesini de ihtimal dahilin- de görmek lâzımdır.. Öne düşecek- lerin, her ne olursa olsun, gayederi dönmemesi, memlekette barınabi- lecekleri son noktada son nefesle. rini verinciye kadar, gaye uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine, i- şin başında karar vermeleri icap eder.. Yüreklerinde bu o kuvveti duymayanların teşebbüse geçme- meleri elbette evli . Zira bu tak dirde hem kendilerini ve hem de milleti aldatmış olürlar.. Bir de, bu vazife, resmi makam ve ünifor- maya sığınarak el altından tedvir edi « Bu tarzın bir derecesi ola Fakat artık o devir geç- miştir, Alenen ortaya | çıkmak ve milletin hakları o namına yüksek sada ile bağırmak ve bütün milleti bu sadaya iştirâk ettirmek lâzım- dır.. Beni azledildiğime ve her tür- lü akibetlere mahküm bulunduğu ma şüphe kalmamıştır. Benim ile a- lenen (teşrikimesai) etmek, ayni akibetleri şimdiden kabul etmek- tir, “Bundan başka vaziyetin talep ettiği adamın, diğer bir çok noktai nazarlardan dahi, #mıtlaka benim şahsım olabileceği gibi, bir iddia yoktur.. Yalnız herhalde, bu mem- leket evlâdından birinin ortaya a- tılması zaruri — olmuştur.. Benden başka bir arkadaşı dahi düşünmek mümkündür. Yeter ki o arkadaş, bagünkü vaziyetin kendisinden ta- ler ettiği tarzda harekete muva- fokat etsin.,, İşte önünde durulup, derin derin| düşünülmesi, her düşünen kafa i- çin, her inz'anlı Türk için, elzem olan bir tablo!!! O zamanki vaziyet.. O zamanki sartlar.. O zamanki içinden çıkıl. maz karışıklıklar içinde. ki karmakarışık ve darmadağınık fikir cereyanları arasında ve her yanı düşmanla çevrilmiş, her tara- f dış düşmanlarla bağlan. ir memlekette böyle bir ka- rar ile ortaya atılmak, tarihte he. men hiç bir kahramana nasip olma maştar!, Bu kadar sarsılmaz, keskin ve yiğitçe karar ancak çelik iradeler- den doğabilir. Böyle çelik iradeler ce, ancak Türk milletinin bağrın- dan çıkabilir. (Mustafa Kemal)in bu kararını dinliyen arkadaşlarının, kendileri- ne düşünmek için, etraflı karar ve- rebilmek için bırakılan mühlet zar- fında, verdikleri karar, (Mustafa Kemal)in baş olarak ortaya atıl- ması ve kendilerinin de ona yar- dımcı olmaları oluyor. İşte o dakikadan itibaren, Mus- tafa Kemal, artık resmi makam ve üniforma kayıtlarından sarfınazar ederek açıktan açığa ortaya atıl- mış oluyorlar. —Bu sıralarda, (Erzurum kong- resi) için davet edieln murahhas- lar henüz Erzuruma gelememiş bu- lunuyorlar.. Bir taraftan bunların | biran evvel Erzurumda bulunma- ları için aile alırken, diğer taraftan bazı ordu müfettiş ve ko- lordu kı nm İstanbula gittiği haberini alıyor.. Bunun üzerine Erzurumdan şu tamimi yapıyorlar : — “İstiklâlimizi muhafaza uğ- runda teşekkül © etmiş olan milli kaovetler, hertürlü müdahale ve tecavüzden mastundur.,, Devlet ve millet mukadderatın- da (İradeimilliye) hâkimdir. Ordu, işbu (İradeimilliye)nin tâ bi ve hâdimidir..,, (2) Dedikten sonra, İstanbul hü- kümeti tarafından, azledilecek kur mandan ve müfettişler, yerlerine gelecek adamlar beraber çalışabi- lecek adamlarsa © zaman kumandayı onlara btrakmalarını, fakat kendilerinin mıntakalarından ayrılmamaları, milli vazifelerine devam etmelerini eğer, kendileri- je çalışamıyacak adamlar gelirse, o zaman kumandayı bırakmamala- rını “emniyet ve itimat,, ileri sürü lerek emri reddetmelerini; (3) Ve herhangi bir kıt'a veya milli teşkilâtın lağvini emreder- se dinlenmemelerini, (4) Müli kurtuluş ülküsünü gü- den (Müdafaai hukuk) ve (Reddi- için de ilk / umumi O azman| ilhak) cemiyetlerinin ve bunların teşebbüslerinin zayıflamasını veya inhilâlini muğip olacak herhangi bir tesir ve müdahaleyi, ordunun kat'iyen menetmesi, (5) “Devlet ve milletin istiklâ- lini temin gayesinde, bütün mülki. İ ye memurlarınnın, (Müdafaai hu- kuku milliye) ve (Reddiilhak) cemi yetlerinin ordudaki meşru yardım. cısı olduklarmı; (6) “ Vatanın herhangi bir mın- takasına taarruz olursa, bütün mil- let, müdafaaihukuka hazır oldu- ğundan, bu gibi hâdiseler olursa elbirliği ile harekete geçmek için derhal her tarafın biribirine en ça- buk bir surette haber salması, ve hareket birliği temin o edilmesi.,, lüzumunü bildiriyor. İşte bu tamim ile, artık İstanbul hükümetinin emirlerini, dinleme- meler bütün mülki © ve askeri makam ve memurlarına açıktan açığa bildirmiş, ve milli ülkünün elde edilmesi uğrunda kurulmuş 0- lan (Müdafaaihukuku milliye) ve (Reddiilhak) gibi milli teşekkül ve kuvvetlere, bütün milletin, ordu- nun, ve mülki makamlar ve memur larm yardımcı olmalarını emret. miş bulunuyor.. s.s Mustafa Kemal askerlikten istifa ediyorlar: Bu tamiminden bir gün sonra (8 temmuz), Mustafa Kemal'in İstan- bula gelmesini teminle uğraşan İstanbul hükümeti ve saray, bu se- fer telgraf başında Mustafa Kemal ile görüşüyor: Bu görüşme de, ge- rek Harbiye nezaretine, ve gerek Padişaha, memuriyetinden de, as- kerlikten de istifa ettiğini bildir. mekle neticeleniyor.. Artık Mustafa Kemal, kendileri- nin de dedikleri gibi, “yalnız mille- tin şefkat ve civanmertliğine güve- nerek ve onun bitmez feyiz ve kud- ret kaynağından ilham ve alarak vicdani vazifesine devam et mek kararını veriyor.. atışarkiye Müdafaai hu- kuk milliye cemiyeti, nin Erzurum şubesi de, 10 temmuz 1919 da Mus- tafa Kemal'e, cemiyetin başına geç i ve faal heyet liğini ka- teklif ediyor. Ve İs- tanbuldaki merkezi idare reisine de “umumi merkez (namına rey ve mütalcasını beyan etmek salâhiye- yetinin Mustafa Kemal e verildiği- l z Erzurum kongre: Erzurum köngresi, 23 temmuz 1919 da toplanıyor.. Mustafa Ke- meli reis seçiyor; riyaset kürsüsü- ne geçen bu kurtarıcı adam, vaziye ti kongreye anlatıyor: “Vatan ve milletin mukaddesatını kurtarmak ve korumak yolunda son sözü söy- liyecek ve bunun hükmünü tatbik ettirecek kuvvetin, bütün vatanda bir elektrik şebekesi haline girmiş olan milli cereyanın ruh celâdeti olduğunu;.... “Mukadderata hâkim bir iradei milliye”nin ancak (Anadolu) dan çıkabileceğini ve iradeimilliyeye müstenit bir “Milli Şüra,, kurulma. sı ve kuvvetini milli iradeden ala- cak bir (hükümet)in meydana ge- tirilmesi, ilk çalışma hedefimiz ol- ması lâzım geldiğini izah ediyor. Erzurum, kongresi böyle devam ederken, ayni gün Sadrazam Ferit paşa da, ajansla şunu ilân ediyor: “Anadoluda iğtişaş çıktı. Kanunu esaiya mishalif olarak o Meclisi mmebusan namm altında ( içtimalar yapılıyor; bu hareketin mülkiye ve askeriye memurları tarafından men'i lâzımdır., Bir kaç gün sonra da (30 tem- muz), Harbiye nazırı, kolordulara, Mustafa fa Kamal, bir taraftan, kongreye devam ediyor, diğer ta- raftan da, kolordular da valilere İstanbul hükümetinin bu tebliğle- rine karşı vermeleri lâzımgelen ce vapları bildiriyor ve verdiriyor... Fakat, (Amerika mandası)ın- dan başka kurtuluş yolu göremi- yenler, Mustafa Kemal'in peşini bir türlü bırakmıyorlar; bir taraf- tan, 25 temmuzda İstanbuldan Amasyaya gelmiş bir zattan aldı. ğı bir telgraf: “Tam istiklâl istersek memleket parçalanıp paylaşılacak ve elimizde de ancak iki üç velâyete bağlı bir istiklâl kalacak.. Böyle olmaktan ise (Tamamiyeti mülkiye)mizi te- min edecek mandaterlik — elbette dah iyi olur, onun için umum Os mmanlı memleketlerine © şâmil (Amerika hükümeti mandaterliği ni kabul etmemiz lâzumdır,, diyor. Diğer taraftan İstanbuldan da gene (Amerikan mandası) taraf- (Devamı karşıki sayfada

Bu sayıdan diğer sayfalar: