22 Ekim 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Ekim 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W.n.srın tarıhitetkik eri Eski dünyanın büyük bir Türk allahı SE ei Eski Ermenilerin taptıkları en büyük Allah, Arahit'tir. Dördüncü asırda yaşa- miş ve “Dertad yahut Tridates'in salta- matı tarihi ve aziz Gregorynin vaazları, adlı mühim bir tarih yazmış olan Erme- Ayathangelos, bu Türk “büyük kraliçe Anahit, itidal ve temlkinin anası, bütün beşeriyetin linimeti,,, dir, diyor (52: S.). Ermenil.r bu Allaha, altın anne (607: 5) dahid r- ermiş. Heykelleri som altındandır. (607, 591:5.). Bu Allaha yeşil dallar takdim, beyaz inekler kurban ederlerdi (49: 5.) Milâttan önce birinci asrın ilk kısımların. da Mitridates ile muharebe eden Romalı çeneral Lucullus, Yashtishat (7) da ser- best dolaşan, sırtlarında bu anne Alla- hin sembolü meşale işareti dağlanmış bu- lunan, kurbanlık beyaz inek sürülerine rastgelmiştir. Ağır hastalar da bilhassa Anahit Al- lahtan şifa beklerlerdi. Strabon, hususile Akiliscen (— Arda han) mintakası için: “,. Ermenilerin bep- sinden fazla, Anahit Allaha tazim ettik- lerini, namına başka yerlerde de mabet- ler yaptıklarını, yazmıştır. Anahit kaza- #1 dahi denilen Ardanhandaki büyük ma- bedinden başka, Artoshat (Nahcivan) ve yukarda söylediğim Yashtishatta da mabetleri vardı. Gene Bu Allahın büyük bir mabedi bulunduğundan dolayı, bugün iyi bilinmeyen bir dağın adına da, “Na- hat'ın tabtı,, denmişti. o Ermeniler, bu Türk Allahın bayrammı Navarsad (ağus- tos) ayının on beşinde — alaylar, büyük şenlikler yaparak tesit ederlerdi. Her 2- yın on dokuzuncu günleri dahi, bu alla- bin mukaddes günü sayılırdı. Bu Türk Allahına, şimdiki Trabzon ve bavalisinde Karaman, adanada, hususile adamın şimdiki çakallı köyünde de ibadet edilirdi. Buralarda, — diğer büyük anne Allah, Mâ ile birleştirilmişli. Mabetlerin de erkek kadın, bir çok mukaddes köle- ler, hizmet derlerdi. Za Zile'de, her yıl, Sa- kalar bayramı yapılırdı. Ânahita'nın bilhassa Lidyada ibadet dair, bir çok delil vardır. Bar billi müverrih Berossus'un yazdığı gibi, bu Allahın ibadetini Sarta, ikinci Ar- taxerxesin getirmiş olması ihtimal dahi- lindedir, Anahita, buralarda baştan a: biribirine karıştırılmıştır. İki ellerile bi- rer arslan tutan ve “Acem Artemi: dile maruf bulunan, kanatlı dişi hakikat hölde bu Türk anne Alİ, vir etmektedirler. Anahita'nın Anadolu- daki başlıca mabetleri, Adanada, Kayseri- de, Odemişte bulunuyordu. Fakat bu Al- lahın adına bütün bu taraflarda bulunan kitabelerde tesadüf edilmâştir. Burada diğer pek mühim olan cihet, eski Anadollularm bu Allah hakkındaki telâkkileri ve bu Allaha tapmak için yar pılan merasimin, esiti annelerle, yani Su. mer'lerikinin ayni olması, bundan başka, bu Allaha esnasında duaların türkçe okunmasıdır. Yunanlılar, bu Türük Allahını, bir ta- raftan savaşçı tabiati dolayısile Athene, diğer taraftan bolluk ve bereket veren Al- lah olması itibarile de Aphrodite ile bir. leştirmişlerdir. Bu Allahın mukaddes hayvanı boğa- lar olduğu için, bu ibadet Roma dünya- sına Taurobolium adile girmiştir. Milât- tan sonra birinci asırda, Avrupada “Mütbva sırları, diye yarlmış, şimdiye kadar anlattığımız, Türk bim Allahı ibadetile, çok yakından münase- bette bulunmaktadır. Hilmi Ömer Üniversite Dinler Tarihi Doçenti Asrın wndesi “MİLLİYET” tir ABONE ÜCRETLERİ ; Türkiye için Hariç için LK. LK ik geri verilmes, soyan nüshalar 10 kuruştur — Gree mabaaya it işler işin müdiriyete müra: eaat edilir. Gazetemiz ilânların meveliye- ei kabul stan, I | Gene Raşit Rıza Raşit Rıza, tek başına, kurduğu perdenin arkasına çekilerek, elbir- liği ettiği üç beş candan arkadaşile bize yeni bir görmük (1) yarattı, Onun, bu yeni görmüğüne topla- nanların umulmıyacak kadar çok olduğunu görenler, belki de şaştı- lar. Beylikten yardım görerek ek- siklerini bol para | ile karşılayan Kent (2) görmüğünün yanı ba. şında, bir masa ve üç iskemle ile süslediği gösterişsiz bucağında Ra- şit Rızanın yeniden belirmesi, biz- de yalnız görmük ülküsünün canlı- lığınt göstermekle kalmaz. Raşit Rızanın sevimli bir uvarı- çekiyor. O, şimdi Beyoğlunun en yüksek sinemalarından birinde nasıl per. desini kuruyorsa, yarın da sözgeli- şi Yedikulenin salaşlarında boy gös terebilir. Ve İstanbullular, onu Glor yada alkışladıkları gibi, bu salaşta da alkışlarlar. Çünkü aradıkları Raşit Rızanın oyunudur. Onun O görmüğüne ge- lenler, biribirlerini değil, onu gör- meğe, ve onu dinlemeğe geliyorlar, Kendisini kamuya bu kadar sev- diren, adam, yarından ürkmemeli- dir! M. SALAHADDIN (1) Görmük — tiyatro (2) Kent — şehir (3) uvarıcı — sanatkâr (4) kamu halk. 5 Fotoğraf haberleri Haber aldığımıza göre, $ yakında Türkiyede ve bütün dünyada olap biten hâdiseleri fotoğraflarla gös- terir hzftalık bir mecmua çıkarılacak « tır. “Fotoğraf haberleri, ismini taşıya- cak olan bu mecmua için Türkiyede on- dan fazla fotoğrafçı çalışacağı gibi ya hâdiselerini tesbit eden ecnebi fotoğ- rafçılarla da anlaşılmıştır. Avrupada bir çok nümuneleri olan bu şekil mecmuncılk Türkiyede ilk de- fa düşünüldüğü için büyük bir rağbet, görmesi muhtemeldir. EE Kış idmanları 1. 5. K. İstanbul su sporları klübü reisliğinden: 1 — 18-10.934 tarihinden itibaren muşta, İdman gün ve saatleri her perşembe saat 15: 17 dir. Azamızın bu güzel fır- sattan istifadeleri tamim, Azamızın 10-934 perşembe günü balkevine behe- imehal gelmeleri rica olunur. Mesut bir evlenme Gazetemiz müharrirlerinden “Tev- fik Necati Beyin o kuzini ve Üsküdar maliye veznedar Edip Beyin kızı Mu- azzez hanımla Adapazarı Bankası Ga - lata şubesi memurlarından Cevat Celâl Beyin nikâhları dün akraba ve dostları- Bin huzurile Kadıköy evlenme salonun- da evlenme memuru Şükrü Bey tara - fından yapılmıştır. Yeni evlilere saadet dileriz. Tashih — Gazetemizin 5 Teşriniev- vel 1934 tarihli nüshasının 7 nci sahi - fesinde intişar eden İstanbul 4 ncü ic- ra memurluğundan serlevhalı ve 934 - 1270 dosya numaralı ilinda (Erenköyün de Suadiyede Çolak İsmail sokağında eski 41 yeni Sİ numaralı köşkün açık arttırma ile satılacağı günün 10-11.934 cumartesi olduğu) yazılacak iken seh- ven 10-934 şeklinde dizilmiştir. Tashihi keyfiyet olunur Milliyet'i; in Edebi Romanr:14 İZMİR ÇOCUĞU Yazan: Nezihe MUHİDDİN ner'i düşünüyordu. Onu müdafaa çarelerini araştırıyordu. Genç ada- mın etrafında dolaşan kin ve teh- likeyi artıran ve ona karşı duydu- ğu alâkayı meydana vuran hissiya- tını açıkladığı için nâdim oluyor- du. Matmazel İzabel Kolejde bir çok defalar alay ettiği Feriha tara- fından ciro edilen dansı biraz istiğ na ile kabul etmişti. Fakat şahsın- dan çok hoşlandığı Şekibin kaval- yeliğinden duyacağı zevki düşüne- rek bu menfaat fırsatını kaçırmak ta istememişti. Kahkaha gürültülerine isteme - yerek başını çeviren Yener. Şeki - bin Ferihaya dans teklifinin redde- dildiğini görmüştü. Ferihaya karşı duyduğu yakınlığa rağmen o ma - #aya yaklaşmak İstemeyen genç a- dam bu vaziyet karşısında mutla- ka genç kıza refakat etmek istiyor- du, Arkadaşından müsaade alarak cesaretle Servet Nâim Beyin masa- sma Ki ve doğrudan doğruya haya: psi hazırım... Dansetmek isterseniz si- zi dansettireyim. Dolaşmak ister. seniz dolaşalım... Feriha heyecana kapılmıştı. Ye- nerle beraber bulunmak istiyordu. e ona yaklaşmaktan da korku- bu. Tereddüdü uzun sürmedi, ayağa Vktez , — Dolaşalım, dedi, dansetmek istemiyorum... Derhal yürüyüp uzaklaştılar. On- lar uzaklaşmeğiş Servet Nâim Bey Füruzan Hanıma karşı nezaketi u- nutmuştu. Küçük parmağında iri bir pırlanta taşıyan küt elini arka- larmdan sallayarak: — Küstah mendebur! - diye bir küfür sağanağı ile bağırdı - Ne yı- bşık maskara!... Füruzan Hanım istikrahla: — Bir genç kıza karşı | yaptığı teklifin kabalığına bakınız... Kü - yapmadan bir reverans bile Evet... Hârika diye Türk lügatında bir kelime vardır ve bu kelime fevkalâ - denin üstünde bir mânaya geliyor. Ek- seriya yerinde olmayan şeylerde, müba- lağa edilmek istenen nesnelerde kullanı- lan bu kelime kadar suiistimal edilmiş bir başka kelime ya vardır ya yoktur. Bir şayi methetmek isteyenler onun e muhatabını inandırmak çin “hürikulâde,, derler. Bu suretle güya ona fazla bir kıymet izafe etmekle onun değerini yükseltirler, Halbuki o ne ise, gene odur. Bir gün bir ziyâfette idik. Güzel mes zeler vardı, Müstesna, yalnız bizim için hazırlanmış Onlardan birini Feridun'a işaret ede- sek: — Şundan ye, demiştim. —O neo? — Hârika! — Ben hârika yemem. il Feridun'un bu cevabı çok hoşuma git- mwişti o zaman. Hakikaten hârika yenecek şey değil - dir. Hürika denen şey kim bilir ne tat- sız tuzsuz şeydir. — Binaenaleyh benim tavsiye öttiğim meze güzeldi, fakat hâri- ka değildi. z Bunları niçin yazıyorum? Şimdi anla- yacakamız. Muhtar, bu sabah, kalkar kalkimaz ilk işi doktora gitmek oldu. Geceyi çok fona geçirmişti. Çünkü uzun O zamandanberi onda bir dalgınlık, neşesizlik, iştahsızlık falan filân, .. hayli rahatsızlık vardı, Bu rahatsızlığın sebebi nedir? Bilmiyordu, Gerçi karısından ayrılalı henüz bir buçuk ay olmuştu. Uç senelik beraberlikten son raki bu ayrılığın onu sarsması gayet ta- biü idi. Ama, o bu ayrılışı çok istemiş, çok arzulamıştı. Ayrıldıktan sonra eve Seli zaman kollarını şöyle bir gere 3 — Ocah!.. demişti. Üzerinden büyük bir yükün kalktığını hissedişi ona büyük bir saadet gibi görün müştü, Şimdi, acaba, | bu ayrılıktan mı müteessirdi? Hayır! Onu hiç düşünmüyordu bile. İnsanları göründükleri gibi kabul et - mek yanlıştır. İnsanlar, çünkü, inanmak istedikleri şey için kendi kendilerini bile bizzat aldatırlar, Ama kim ne derse de » sin, üç senelik beraberlikten sonra eğer bu ayrılış onu hiç sarsmasın. Bu, kabil değildir. Ona sorarsanız o, külliyen bunu redde- der. Bazı teessürler vardır ki ilk zaman- larda silik bir halde hissedilmeyecek ka- dar örtülüdür. Fakat gün geçtikçe derin» leşir ve müzminleşir, kendisini gizleye - mez olur. Bahusus ki Muhtar, son gün- lerde botadığı karısmın bir başkasile ya şadığı haberini almıştı. — Canım bana ne? Onunla benim bir alökam yok ki. Ne haltederse etsin, diyor ama siz pek aldırış etmeyin. Kadın insa nı çileden çıkaran bir mahluktur. Evvelki gün Muhtar, karısına böraber yaşadığı adamla beraber yolda rastgel- di. Ne yaptı bilir misiniz? Karşılarında durdu ve yanındaki adama hitaben: — Efendi! bu kadınla konuşmayınız. Bu kadın... Sözünü bitirmeğe meydan kalmadan suratında bir tokat şakladı. Tokatı vuran kimdir? Siz belki o a - damdır, zannettiniz. Öyle değil mi? Ha- yır! Tokatı vuran kadındı. Kadınla âşikr yürüdüler, Muhtar da yürüdü. İşte dün gecedenberi hastadır. Uyuyamıyor ve sonra kendi kendine: — Canım sıkılıyor. Fakat sebebini bil sem mücadele edeceğim. Ama bu can $i- kıntasının sebebini bir türlü anlıyamıyo- tum, diyordu. Doktor ona reçete vermedi. Sadece bir nasihat ile iktifa etti, O nasihat şudur; — Evlen!... Bütün karıları tarafından aldatılan er- keklere verilecek bir reçete varsa o da budur, Hikâye bu kadar. Halbuki siz, hariku- lâde bir hikâye, harikulâde bir sergüzeşt bekliyordunuz değil mi? İnsafsızlık iste- Tü zi apo Hak Doğrusu Feriha Hanımın ye- rinde olsaydım, bu küstahı derhal kovarak haddini bildirirdim... — Onu bizzat siz yapmalıydınız beyefendi. — Fakat hanımefendi huzuru- nuzda bir gürültü çıkarmaktan te- eddüp ettim. — Fakat beyefindi, şerefimizin muhafazası zatrâlinize aittir, Servet Nâim Bey minnetle Füru- zan Hanımın elini öptü: — Bu hakkı vermekle beni çok bahtiyar ettiniz hanımefendi. . Bun dan sonra vazifemde kusur etme- yeceğim. Feriha Yener'le uzaklaşmca gay ri iradi ve derin bir heyecanla genç adamın elini tuttu. —Korkuyorum, korkuyorum. «« diye titr'yordu. Hakikaten buz gibi soğumuş eli titriyordu. Genç adam kendisine sokulan genç kızı mert erkekliği |. le müdafaa vaziyeti takınmıştı: — Sükünet bulunuz Feriha Ha- nım? Rahatınızı | kaçıran nedir? Söyleyiniz bana... Size tecavüz mü ediyorlar?.. — Hayır, bana değil, size teca vüz ediyorlar Yener Bey! rikkatile Ferihaya bakıyordu Öz Türkçe ile Bilmece Bugün bilmecemizin son günü- dür. Müddet bugün öğleye kadar- dır. Bilmecelerimiz haftada iki de | fa değişmekte ve doğru halleden- ler arasında çekilecek kuralar ne- ücelerile kazananlar salı ve cuma | günleri ilân edilmektedir. Salı ve cuma günleri halledilmiş olan bil- mecelerin halli ile yeni bir bilme- cede ayni günler de dercedilmek- tedir. Osmanlıcaları yazılmış olan kelimelerin öz türkçe mukabilleri- ni şeklimizdeki boş hanelere yer- leştirerek gazetemiz “bilmece me- murluğuna,, gönderiniz. Hediyele- rimizi kazananlar yarınki nüsha - mızda ilân edilecektir. 12345678 91011 “ONAM Soldan Baldan sağa 1 — Enin (6) Garp (4) 2 — İstifham (2), Denet (4), İdam et (2) 3 — Valide (4) 4 — Derdest etmek (9). 5 — İdrak ötmek (5), Beyaz (2) 6 — Kırmızı, cephe (2), Emmekten emir (2) 7 — Duman, akıl (2), Fak(5) 8 — Arka, cesaret (3), Şarkta bir dev ir (4) 9 — Yama (2), Nota (2), Esmekten emir (2) 10 — Ham üzüm (5) yet (2). 11 — Nota (2), Çok değil (2), Taa ruz (4) * Yukardan aşağı 1 — Felç (4), Emel, arzu (5). 2 — lstifham (2), Nota (2), 8. 3 — Narmu şan (2), Nota (2). 4 — Küşli (8). 5 — Hapisbane, Tüneyecek yer (5).| Halka, kemerlerde bulunur (4). — İrsal etmek, göndermek (7). | 7 — Valide (4), genişlik (2). 8 — Çocuk © oyuncağı, kukla (5), Kir (3). 9 — Bir meyva (3), Yama (2). 10 — Uzak midas (2). Tüfekte kur. Mİ Kor VE). | Iş ve İşçi Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti- yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro » muza müracaat etmelidirler, İş arayanlar Mükemmel fransızca ingilizce dak: lo steno bilir eski ve yeni türkçe olur yazar svvetli bir matmazel iş arıyor. Şerait ehvendir. Telefon rumu zile iş bürosuna müracaat, Ateş mez. bir etrafınıza bakınız. Her sey; ein olduğu gibi devam ediyor, Trajedileri doğuran edebiyattır. Hârikanm hayatta yeri yok. İnanmaz- Şev bir hârika yapmak isteyiniz. Bir uskumru balığının karnından çıkan bit kavganın neticesini ölümle bağlayabilir. siniz. Fakat hayatın kendisi değil, tersi- dir. Hayatı tornistan yaparak değil hayatın bizzat kendisini yazmak natüralist bir hikâyeci için bir vazifedir. Bonsuvar hanımefendiler, & sabahlar hayrolsun beyefendiler. Makbule ADNAN -— Bana yapılan tecavüz sizi bu kadar sarsıyor öyle mi Feriha Ha- nım? Meğerse sizin hakkınızda ne kadar yanılmışım! Yenerin sesinde ne güzel bir mu- siki vardr. Genç kızın ruhu derin bir saa'let duyuyordu. Fakat deli - kanlıda şüphe uyandırmaktan kor- kuyordu... Belki bu halini kendisi- ne yaklaşmak i için bir tuzak farze- debilirdi. Bir riyakâr, bir düzenci telâkki edilmek korkusu olmasa Fe riha bu mert çocuğun boynuna atı lacak, başını asil ve geniş göğsüne saklayarak korunması, tehlikeden kaçınması için hıçkırarak yalvara- caktı. Yener, genç kızın sükütün daki mânaları anlamış gibi idi. Fa- kat o, her şeyden evvel kendisine bu kadar sıcak ve samimi bir alâka gösteren bu güzel kızın heyecan ve endişelerini gidermek istiyordu, o- nu kuytu bir yere götürerek tenha bir sıranın üstüne oturttu, kendi de tâ yakınınna oturarak elini tuttu. — Eliniz hâlâ buz gibi Feriha Hanım... Eğer endişeniz sırf be- nim içinse müsterih olunuz... Ben bayatın bütün zorluklarile güleşme- ğe çocukluğumda başladım. Eğer sıkılmazsanız size kısaca geçmiş - te nbahsedeyim? .. Sövleviniz. MAKS BİR - J PRİMO K KADINLARI Fransızca sözlü büyük filmde Perşembeden itibaren l Vecihe Belma borsa haberleri, 21,30: Bedriye | Rasi mun iştirakile caz ve tango orkestra 223 Khz. VARŞOVA, 1545 m. 16451 Hafi meriki 18,25; Mi 348 Kkr. BUDAPEŞTE, 559 m. Konservaturardan naklen Lisrtan konseri. 2050: Musahabe. 21,30: Badan naklen Tascaninin idaresinde filkarmo- sik heyeti tarafından konser, 23,40: Haberler. Zi: Çigeme orkestrast. Ke. LÜKSEMBURG, 1304 m. İsviçre akşamı. 21/40: Akordeon dan radyo orkestrası. 18,10: Musahabe. 18,205 Plâle. 18,45: Keman kon- 10,20: Almanca neşriyat. 2158: Serenadlar. 22,28: gannili Beşriyat. 23:20: Orkeütra. 24.20: Opara ve operet musikisi 592 Khr. VİYANA, 507 m. 1840: Yeni musikişinaalar 19: Muhtelif 24, Senfonik konser. (Bernhard Paungartnerin resisde,) 2245: Holzer radyo 10 Haberler. 23,50: Kenserin İnsan azmanı İPEK sinemasında 5 BAKTFRİYOLOJİ LABORATUARI Umumi kan takililâü, frengi noktai Dazarından (Wasserman ve Kahn tea- mülleri) kan küreyvatı sayılması, Ti- fo ve ısıtma hastalıkları teşhisi, id- rar, balgam, cerahat, kazurat, ve sw tahlilâtı, Ültra mikroskopi, hususi a- şılar istihzarı, Kanda üre, şeker, Klo- rür, Kollesterin (o miktarlarınm fa- yini, Divanyolu No. 189. Tel 2234. 6957 eri fabrikalar ilânları Bakırköy Barut fabrikaların. da müterakim 378 adet köhne bidon açık arttırma usulile sa- tılacaktır. Taliplerin 5 Teşri - nisani 934 pazartesi günü sa - at 14 de fabrikada satınalma komisyonuna müracaatları. (634) (o (6699) 7210 Müderris K. Kömürcüyan asarından Yeni harflerle, Tenzilli bedeli Kr. Ameli ve tatbiki kambiyo 35 Yeni muhasebe usulü 122,5 Ticari malümat ve 105 İltizat ilmi 87,5 Ibtisas muhasebeleri 175 (Şirket, sanayi, ziraat ve banka) ticari ve'mali hesap 70 Lügartima cetvelleri (Yeni rar kamlarin) s6 Başlıca satış yeri: İkbal kütüphanesi. tanımak istiyorum... — Sizi uzun bir hikâye ile yor- mıyacağım. Ben-İzmirli bir gencim. Umumi harp esnasında bir çocuk- i, fakat çok Yalnız pek doğru görüşlü, çok zeki, memlekete pek bağlı bir ba- bacandı. Etrafımızda o zaman da- ba kısvvetli olan bü yaksa düşman larla mücadele ederdi. Fakat bu mücadelesinde gayet ağır başlı bir tavrı vardı. Kızarak, hiddetlenerek tahkir ederek onları altetmeği bir nevi âcizlik telâkki ederdi. Ve da» ima — Kabahat bizim! bilgimiz, harsimiz kuvvetli olsa | biz onları seslerini çıkarmağa vakit bırakma- dan yutardık — derdi — Gürültü, patırdı, zorla yapılan şeylerin ne kıymeti, ne de ömrü vardır... Lisa- nımız kargacık burgacık... Mektep- lerinde bizim dilimizi okumuyorl: ve konuşmıyorlar. Terbiyemi mıyorlar... Terbiyemiz zaten ameli ve Faydalı değil... Elbet özenmiyor- lar ona... Onları beğenmemezlik etmiyelim... Kuvvetli insanlar sırlara rağmen hâlâ tutunabili; ba cahil bir insandı fakat görün, daha ti duygusu çok derindi. O büyük di def Yeni bir âlem RINUİ Aşk ve güzellik kadını; MYRNA LOY ÜÇ BÜYÜK DÜNYA ŞAMPİYONU | AK DEMPSEY ARNERA N SEVDİĞİ SARAY (Eski Glorya) Sinemasında! 24 Teşrinievvel Çarşamba akşamı Raşit Riza tiyatrosu ONLAR ERMİŞ | Vodvil 3 perde Yazan: Bedia H. Vasfi Rıza Bey Fiyatlar: 500-400-300-100-75-50-30, KADIKÖY HALE Sinemasında 22 Teşrinievvel pazartesi akşamı Kendisinin Gölgesi Komedi 3 Perde Nakleden: Yusuf Süruri Eski Fransız Tiyatrosunda | Bu akşam saat 20'de | YARAŞA OPERET 3 perde, Besteliyen Yohann Strauı Tercüme eden: Ekrem Raşit. Taksim Kamer Palas inci kat us MM. NEGATİ | Telefon. 49313 7987 İl Mukaddema Beyoğlunda Yemi obis de 72 No. lu dükkânda mukim iki halen ikametgâhları meçhul bulun Ekaterina, Olga, Ternani, hansmlarlai İstefanos ve Haralambos efendiler. İstanbul ikinci icra memurluğundı Dimitri Kikidis efendinin zimmeti mizde müddabih alacağı olan 3484 ranım maa faiz ve masarif ve ücreti kâlet temini istifası zımımda d 3in 804 - 456 No. lu dosya ile da vaki takibatı icraiye | ve bu mürisiniz, Vasil Varesi efendiden bil hasebil verase uhtenize intikal olan ve tahtı hacize alınmış bulu Beyoğlunda Hüseyin ağa mahallesinde Yenişehir caddesinde kayden eski ç ve mahallen 72 No. lu bir bap dükkü ile yine Beyoğlunda Hüseyin ağa ma“ hallesinde Feridiye sokağında kayden 8 mükerrer ve mahallen 94 No. lu ile mi rakka bir bap hane ve Kadıköyünd Osman ağa mahallesinin Söğütlü çeşi caddesinde eski 41 yeni 35 numaralar murakkam bir bap O düldkün ki, ceman üç bap gayri menkulütm p ya çevrilme muamelesine esas olmak ve icram . Yapılan vaziyet ve takd kiymet muamelesi neticesinde cü | gayri menkulâttan yukarıda adresi yi zılı ve 72 No. lu dükleümm tamam 2000 bira ve 94 No. lü hanenin tam ma 2000 ira ve Kadıköyünde kâit ve salifuzzikir adresi yazılı 35 No. M dükkünm tamama ise 3000 Bira kıy met takdir edilmiştir. Keyfiyet malü * munuz olmak ve icra iflâs kanununun İl 103 maddesine tevfikan tarafınıza teb liği muktezi ihbar varakası kaim olmak üzere ilânen tebliğ o (3879) “1 Yurttaş: Cumhuriyetin on birinci yıl İl dönümü mes'ut günü olan 29 Teşrinievvelde devlet merkezi ni ziyaret el, Bu borcunu ifa ederken ba br! yük devrin yüksek fayizlerinde, olan yerli mallarımızın bugü. mütekâmil varlığını bir aradi teşhir edecek ilk Sergi evini de | gez. M.L.veT.C| gu onu lan âlim yap Yener bir kaç O saniye dü ir müş babasının hatırasını takdis © den bu sukünden sonra insanı içi | içe titreten bir acı ile: — Zavallı rar — diye de vam etti — yp bugünleri gö” seydi! Türk ilinin özleştiğini, li değil ecnebilerin bile onu k& laylıkla okuyabilecek bir hale ge? diğini her mektepte türkçe o erli mamulâtla görseydi ne mesut olacaktı!.. maz milli bir ideal sahibi olda muzu görseydi zavallı!, Feriha kulak kesilmişti, Yeni hürmetle bakıyordu. Ölen bab nın faziletlerini anlatırken gö kabaran bu öz memleket evlâd karşı onun anlatacak nesi Bir saniye içinde gözlerinin ö den bütün yüz kızartıcı mazi Tip geçti. Derin bir hicapla iğdi. Genç adam Ferihanın geç! gi ıstırabı başka türlü tefsir eti ti: ” ; — Galiba sıktım! — dedi A Feriha hıçkıran bir sesle: sl — Devam ediniz — — dı — Kendimi başka Bl

Bu sayıdan diğer sayfalar: