2 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

2 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ER A — a O Ar 82 SERVETİFÜNUN Hafia Yazısı: m m No. 2080—395 Babıâlı Küfürbazları veya Zayıf Dâhiler! «Neler hazırlıyorlar 1» Kırmızı — beyaz kaplı bir kitap. Üzerinde «Akış kütüphanesi», «anketi yapan: A. Cevad» «neğriyatı No. 13 yazılı. Altında bir sıra isimler. Bu isimleri birer birer okuyorum ve <bunlar kim?» diye bakıyorum: Avni Moğol; bir iki mecmuada «reportaye» gibi ya- zılarda ismini görmüştüm. Faik Beromen; «Son Posta» da hikâye yazar. Fuad Sabit, Dr. Fuad Sabit diye yazılarını okudum. Hüseyin Avni; iktisatçıdır, tanrım. H. Şehsuvar? İbrahim Belen? Yazan : Vahdet Gültekin İşte buraya gelince şaştım kaldım. Nurullah Ataç... Şu meşhur Nurullah Ataç. Şahsiyetleri bir iki kelime ile anlatılabilen ve bazılarının daha neydüğü belirsiz olan bu çocuklarıu arasında işi ne? Nurullah Ataç... «Mekteplerimizde Yunanca ve Lâtince okutulmalı. Çünkü aldığımız kültür garp kültürüdür. Garp kül- türünün temeli olan Yunan ve Lâtin kültürünü öğ- renelim? diye - şüphesiz ilimli - bir surette garp kül- türünü müdafaa eden bu kültürlü adamın Babiâli İsmet Hüsnü; saçmasapan «şiir» yazar. Kemal Tahir; eskiden «geçit» çilerin başındaydı, güzel şiirler yazardı. Hele grubu an- latan bir şiirindeki «Demirci el- lerini suda yıkadı da denizin rengi kızıllaştır gibi bir taaviri- ni hâlâ hatırlarım. Son zaman- larda «değiştis, Namık Kemal üzerinde bir «anket» yaptı, Sr rası düşmüşken söyliyeyim: Bu çocuklar «onguğle» kelimesinin manasını bilmiyorlar galiba, «en- guğlee, kitabiyatta, bir mesele üzerinde, muayyen suallerle, ae- vap toplamak demektir. Kemal Tahir kitabında Namık Kemal meselesi hakkında herkese, ken- di işine gelir şekilde, ayrı ayrı Sevgiliye Masal Bilmem bu masalı beğenir misin ? Vaktile bir kervan yola koyulmuş Asma bahçesinden Semiramisin. Yol uzun, aylarca süren bir yolmuş, Bu yola düşmüşler ve dağdan dağa Gitmişler garip bir kuş avlamağa, Canlı tutulmıyan bir kuş ki'adı Mısırdan Asura kadar çınladı, Onu tutacaklar bir &let için © tuşun her damla kanı yâkutmu;, Ninüse kim gidip o kuşu tutmuş! Yâra vereceği ziyafet için? küfürbazları arasında işi nef Evet, Babıâli küfürbazları. «Hey bana bak - avanak'» diye nara atan, «anam avradım olsunb diye konuşan, elâlemin anasına babasına küfür eden kabadayı- lar, «Nouvelles Litteraires» in son gelen sayısında, diye bize Fran- sız edebiyat hayatının tercüma- nı olan ve gene o harekete uya rak, Fransızların katolik şairleri Paul Claudel'e « büyük şair » diyen Nurullah Ataç, onların ns- zarında «bowrgecia» sayılabilirdi. Nasıl oluyor da bu «bourgeciğ» Nurullah Atacı bugün «proldtaire» taslağı, fakat Beyoğlunun sirke ile zeytinyağı kokan izbelerin- den, #igara dumanı dolu kahve- v lerinden ancak gene Galatanın çirkefli sokaklarına girmek için inen ruhları bozuk sddoadeni> ların arasında görebiliyoruz? Nu- rullah Ataç fikirde sebatı kabul Hiç dönen olmamış belki kervandan, Bir damla gelmemiş belki o kandan Asur melikesi Semiramite. gualler sormuştu: yani, yaptığı şey «onguğles likten çıkmıştı. A. Cevad'ın bu kitabı da senguğie» 1 değil: şunun bunun xhazirladığı» Yalnız, ey kadınım, hiç düşündün mü, fakat - ne zavallılar! - neşrede- Ne zaman dalarsa gözlerin sise etmez, bilirim. «Ben insanın, medikleri yazılarını toplamış, Ben kurban ederim sana gönlümü! değişirim» der. Evet, insan d4- bastırmış. Bu, olsa olsa, bir mec- gişir, ayıblanmaz. Fakat geri- nıua <reougil» olabilir, Halid Fahri Ozansog lerse 9... Nerde kalmıştık : Kemal Tahir- '“ de, değilmi? İşte Kemal Tahir evvelce Şiir yazmış olan, şimdi mensur konuşan bir.. gençtir, Şüphesiz, böyle daha güzel konuşuyor. Hattâ, çok güzel konu- şuyor, diyebilirim. Hakikaten, lisam, bir «<fanlaisie» olarak, çok zevkle okunuyor: iyi konuşuyor yani; işte okadar. Mehmet Ziya? Naci Sadullah; gazete muhbiridir. «reporlagöslar yapar. Nazım Hikmet; şu eski şair Nâzım Hikmet. Son zamanlarda, Alman ırkçılığı üzerinde bir kitap yazdı Okumadım, yalan mı yanlış mı bilmiyorum. Fakat şiiri bırakıp ilme yanaşmasına hakikâten memnun oldum. Fikir ilme dayanır, şiire değil. Nihad Rıza? Niyazi Remzi; «Kâğıttan dünya» diye bir hikâye kitabı vardır. Hi- kâyeye - yani edebiyata - cemiyetlik unsur koymak istediği için beğeniyorum. Fakat objektif olmasını bilmiyor. «Topluluk edebiyatı» cereyanını okumasını tavsiye etmiştim. Nuruliah Ataç... Nurullah Ataç gençlerin ba- gına geçmeyi, onlara kendi gençliğindeki Yahya Ke- maller, Ahmed Haşimler gibi üstat olmağı ister, bu- nu da bilirim. Acaba bugün gençlerin arasına bu gaye ile mi sokuldu? Fakat burada kendisi değil, ötekiler - ve bilhassa Nazım Hikmet - «üstat» vazi” yetinde kalıyor. Nurullah Ataç, Nazım Hikmete ya Daşmağa acaba niçin lüzum gördü$ Lüzum görme- diyse bile Ihtiyaç duyduğu muhakkak. Çünkü ondaki Nâzım Hikmet yakınlığı Peyami Safa ile yaptığı münakaşaya karışan Nazım Hikmetin «münekkitteh yana» olmasından sobra başladı. Peyami Safanın karşısında kendisini yalnız görmediği için sevinen «münekkit» o cesgur «ohövalter» ye bir minnet mi du- yuyor ve onun için mi acaba onunla beraber yürü- mek istiyor $ Olabilir, çünkü hatır için çiğ tavuk bile al - fakat Nurullah Atacın yaptığı yenir yutulur şey

Bu sayıdan diğer sayfalar: