8 Temmuz 1937 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

8 Temmuz 1937 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p Fakat Zulâl anlamıyor, Nahidenin neden | bu işte bu kadar inat ettiğini bir türlü kes- tiremiyordu. Nahide gibi bazı arkadaşları da bu işe aleyhdar görünmüşlerdi. Lâkin 112 SERVETİFÜNUN UYANIŞ Yedi girin Dir PER Nan yerine pi o. gazetesi Telelon : 2-1013 Abonesi: yiğen il Klan ri aylığı 600 sm ünzülermize ilân varecekitr, İstanbulda Kemal Sai rn Saranan ve Heli İlân Şirkeline gitmelidir. Ne, 2409-448 rae ULUŞU: * İstenbul Uyanış Yabancı Mike > kuruştur. Bir anayım uruştur hiç biri onun kadar israr etmemişli, O tarihten itibaren Zulâl ile Nahide arasına ufak bir anlaşamımazlık, hafif bir zıddiyet gir. mişti. Fakat Zulâl, zahiren kuvvetli görünen, bu arkadaşlık derunundıki, gizli gerginliğin sebebini bilmiyordu. Onun hakiki mahiyetini anlıyamamıştı. En çok Nahide ile görüştüğü halde ruhu ona bir türlü lâyıkıyle isınamıyor, içinde onı karşı meçhul bir itimatsızlık hisse- diyordu, Necdetle barıştıktan sonra aralarında Jâubalilikten eser kalmadı. Evvelce birbirine Yaptıkları şakalar, sıç çekmeler, muziplikler yerine, şimdi iki yabanci gibi ciddi konuşuyor» Jar, yalnız kaldıkları zamanla, eskiden Necde- tin saçlarını karmakarışık eden, yüzüne boya- lar, pudralar Zulâl, şimdi eline ya bir gazete veye bir iş alarak bir kenara çekiliyor ve onunla pek seyrek Jâf ediyordu. Necdet, doktor çıktıktan sonra, bundan dört ay evvel mühinı bir iş bahanesile Erzutuma gitmişti. Bu dört ay zarfında ondan hiç kimse ne bir mektup ne bir hnber almıştı. Ve işte Hâmidin rivayetine göre, onun iki gün evvel İstanbula avdet ettiği anlaşılıyordu. Fakat, yalıya bu gece gelişinin, Zulâlin yıl dönümü eğlencesine tesadif etmesi garip değil miydi?. O, daha ilk geceden sevmediği, ürk- tüğü bir kalabalık içine girecek, gerek kendisi ve gerek Zulâl, her hareketlerini takip eden mütehassis nazarlar, altında kalacaklardı. Zulâl), o gece, Kadıköyünde ve Göztepede oturan birkaç arkadaşının da geleceğini düşünerek, Nahidenin dediği gibi, Necdetin böyle bir zamanda geme- sini hoş görmüyo:du. O da etraftan, dedikodu- dan çekiniyordu. hu gelecek arkadaşların birkaç tanesi evliydiler. Kocalarile geleceklerinden şüp- he edilmiyen bu Hanımlar , Nahideden sonra, ikinei numra dedikoduculsrdandı. Zulâlin en fazla ihtizaz ettiği nokta, Cemilin şüpbesiydi. Nişanlı bulundukları iki ay zarfında, araların- dan ufak bir şüphe bulutu geçmediği için, gene bu sakin bavanın bozulmasını, arkadaş ismini taşıyan dedikodu mikroplarının bu saflığı dolan dırmasını istemiyordu.. Cemil Zulâli, Hilâliek- merin bir balosunda görmüş, beğenmiş ve izdi- vacına talip olmuştu. Nahide, bu haberi duyunca sevinerek : — Zulâl, demişti. Sarışın erkekler biraz aptal olurlar ama, Cemil Bey iyi adama benzi- yor, her halde bu teklifi reddetme !.. Zulâl de, her zaman olduğu gibi, Nahidenin sözünü dinliyerek dayısına razı olduğunu söy» lemiş ve Suphi Kemal Beyin iki üç gün -süren kısa bir tahkikatından sonra, nişan yapılarak düğün hazırlığına başlanmıştı. İkiay süren ni- şanlılık hayatı, artık bir hafta sonra, nikâh ce- miyetile nihayete erecekti. Düğün sonbahara bi- rakılmıştı. Kuvvetli ampullerle tenvir edilmiş büyük salonda herkes bir şeyle meşguldü. Kimi piya. noyu tıkırdatıyor, kimi kemanı akorda uğraşıyor, kimi notaları karıştırarak o akşam çalınacak müstesna parçaları ayırıyordu. Bir çeyrektenbiri devam eden bu vaziyetten sıkılan Hâmid: — Aaa!.. diye bağırdı. Bırakın canı şu21- iy Daha bir şarkı dinlemeden kafamız şişti 'Tek elle piyano çalmağa uğraşan Nahide, bozularak kemanı akort eden Cemile döndü: — Kafa şişirmişiz... Bırakalım Cemil Bey... Cemil bu söze aldırmıyacaktı. Fakat, salona hiç tanımadığı bir genç adamın girmesile, der- bal kemanı bıraktı. Şimdi bütün başlar kapıya çevrilmiş, bütün nazarlar, içeri giren bu üzun boylu ve yakışıklı delikanlının üzerinde toplan- mıştı. Melike bir çığlık kopardı: — A!.. Necdet ağabeyim!... Necdet, beyaz dişlerini gösteren tatlı bir te. bessümle etrafa seri bir göz gezdirdi. Sonra bir kaç adım atarak onlara yaklaşırken, ayağa kal- kanlara elile işaret etti: — Rica ederim efendim. Rahatsiz olmayınız. Hâmid, gürültülü bir takdim merasimi yaptı — Zulâlin nişanlısı ve müstakbel zevci Ce- inil Bey... Hala zadem Doktor Hicabi Necdet... Zulâl, uzaktan bu sahneyi seyrederken, Nec- detin hafifçe sendelediğini farketmiş, fakat sonra, onun lâkayıt tavrına bakarak, yanıldığına zahip olmuştu. Genç, adam herkesin elini siktıktan sonra, Zulâlin önüne geldiği zaman, elinde tuttuğu küçük bir paketi ona uzattı: — Evvelâ yeni yılını tebrik ederim!.. Sana lâyık olmıyan bu küçük hediyemi de kabul edersen, minnettar olacağım... — Bitmedi — AHMED İHSAN Basmevi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: