12 Ekim 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

12 Ekim 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: No.-3251:—566 UYANIŞ ner? Eğer herkes, mektup sahibi gi- bi, bütün insanların işledikleri suç- lardan, kendilerini değil de, - çocuk iken ana babasının ona yanlış ter- biye vermiş olması dolayısile -ana babasını mesul edece kadar müfrit düşünceli olsaydı, bugün sokak- larda bir çok ana babaların ser- bestçe değil de kelepçe ile gezme- leri lâzım gelecekti... Yine mektup sahibine göre: Fikret, vatanın bulunduğu elim va- ziyetten kurtulması için ima ve te- mennilerde bulunmuş, fakat telkin etmek istediği fikirlere kendisi de inanmamışmış... Koşan elbet varır, düşen kalkar; Kara taştan su damla damla akar; Birikir, sonra bir gümüş göl olur; Aryan hakkı en sonunda bulur.. Evet sabah yi sabah ai geceler Tulüu haşre kada Cehil ölmeli, sulm ölmeli, oHak bulmalı kuvyef; Hakkın yüzü güldükçe gülümser başâriyet... Gafletlere, zilletlere, zulmetlere lânet; Sen doğ bize, sen duğ bize, ey fecri hakikat.. Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin Haksızlık eden başları bir gün koparırlar | Bu kadar idealizm, bu kadar hakikat sevgisi taşıyan, zulümden, istibdatdan bu kadar yiğitçe bah- setmesini bilen bir adama küfür et- mek değil, onu alnından öpmek yaraşır. Sonra Fikret, mektup sahibi gi- bilerin ileri sürmek istedikleri Meh- med Akif gibi, en hassas bir za» manda : Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar diye haksızlığa, gadre pasif vaziyet- de kalmamış, bütün suçu mücerret olarak medeniyete yüklemeğe kalk- mamış, Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa, Hakkın dö bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır; Göz yumma güneşden ne kadar nuru kararsa Sönmez ebedi, Ber gecenin gündüzü vardır Diye daima mert, daimaidealisi, daima hak ve hakikat arayan bir adam olarak haykırmasını bilmiştir. Yalnız bu mısralar onun samimiye- tini isbata kâfi gelmez mi? Fikretin Galatasaray'dan ayrıl- masına ve Amerikan Kolejinde ça- lışmasına gelince: mektub sahibi bunu da nefretle karşılıyor. Büfâda söz, mektub sahibine değil, Galata- saray Lisesine düşer ki, o da Tev» fik Fikrete olan sonsuz saygısını, bahçesine Fikretin bir heykelini dikmekle göstermiştir. Galatasaray Fikrete çok şey borçludur. Fikretin bir Amerikan mektebinde hocalık yapmasına gelince, bu da mektup sahibinin iddialarının tam zıddına olarak vazedilebilir: Fikretin, bir Amerikan müessesesindeki Türkçe muallimliğini, lalettayin bir X e bi- rakmayıp da, en parlak devrinde kendi üzerine alması, onun için bir zül değil, bilâkis türk kültürünü cihan şumul bir ilim ve fen ocağın- da temsil etmesi, yayması bakımın- dan takdir edilecek alkışlanacak, bir kefiyettir. Ve nihayet Sırâtımüstakim'ci- lerle, Sebilürreşat'cılarla (O Ah- med Naimlerin iddialarının Kâmü- ran vücude tebellür eden mühim bir kısmına gelelim. “Amerikalı misyoner (o protestan papaslarının tesiri altında kalan bu adam, di- ye konuşan mektup sahibi bu söz- lerile yeni bir şey söylemiş olmuyor. Bu iftiralar yüzlerce defa ve bil- hassa reaksiyoner ağızlarda tekrar edilmiş olmasına rağmen Fikret, dai- ma alnı açık ve temiz olarak ayak- ta durmaktadır. Fikret hiç bir za- man protestan olmamış ve Ameri- kan misyonerlerine zangoçluk et- memiştir, Fikret, müslümanlık gibi ileri bir merhaleden, protestanlık gibi daha dar ve daha geri kalıplara atlıyacak kadar ne yaptığını bilmez, budala bir adam değildi! Fikrette daha geniş ufuklara çıkmak, daha mütekâmil merhalelere erişmek ar- zusu vardı. “Toprak vatanım, nevi beşer milletim, sözünün bu bakım- dan ehemmiyeti büyüktür. Gene bu bakımdan Fikret, hayatının son yıl- larında tamamile athâiste olmuş ve iskolâstik zihniyetin son zamanlarda kızışan reaksiyoner vaziyetine karşı çıkmıştır. Amerikan Kollejinde vazi- fe almayı mektub sahibi gibi, pro- testan olmak ve memlekete hiyanet etmek şeklinde tefsir edecek olur- sak, sebebsiz yere memleketinin en mümtaz simalarını lekelemiş oluruzl Bugün de bu müesseselerde ve az- lık okullarında Türk milletinin kendi- lerinden iftiharla bahsettiği ilim ve sanat adamları vazif almış bulun- maktadır. 309 SULH TAARRUZU — 307 inci sayfanın devamı — rinin faaliyet ibrazına devam ede- cekleri *e müttefiklerin ticari v6 askeri nakliyatını işgâle çalışacak» ları şüphesizdir. İkinei şık, yani Almanların iktisadi imkânler ys ratması keyfiyeti ise doğrudan doğruya Almanyanın iktisadi kud- reti ve kabiliyetine bağlıdır. Her nekadar bu gün Almanya Sov: yet Rusya ile bir iktisadi an laşma akdetmiş ve bu suretle Al- man &anayiinin muhtaç olduğu iptidai maddelerle, Alman ordusü- nun “& Alman milletinin yiyeceği maddeleri tedarik imkânlarını elde etmiştir. Fakat hiç şüphesizdir ki Sovyetler bunları bil& bedel Vere- cek değlilerdir. Almanya slacağı her şeyin mukabilini dövizle veya eşya ile mubadele suretile tedarik zaruretindedir, Müttefikler bu iktisadi abluka nın gemereleri görünmiye başlı- yacağı zamana kadar hazırlıkları nı ikmal etmiş olacaklardır. Ve o zaman Zigirit hattı eliddi bir surette zorlanacak, tayyareler beyannameden başka bombada a'mağa başlıyacak ve içerden bağ Isyacak bir çözüntü dışardan ya- pılacak taarruz ile itmam edilmek istenecektir. Fakat Almanyanın da elini kolunu kavuşturarak bu neticeyi beklemiyeceği ve onuu da bang karşı slacağı bazı tedbirler bulunduğu pek tabiidir. Bunun da iktisadi olmasına imkân olamıy& cağmdan, siyasi ve askeri olması pek mümkündür. Zaten Almanya hesabına dev- let reisi sulh teklifinde bulunarak siyasi bir taaruzda bulunmuştur — Devamı son Sayfada — Mektup sahib athâiste Fikrete protestan papası damgasını vurup yerine meselâ bir Mehmed Akif ileri sürmek istiyorsa, bu hareket gülünç olmaktan ileri (gidemez. Mehmed Akif ile Tevfik Fikreti mukayese etmek Sinanm ulu eseri Süleymaniye ile Kumrulu mesciti mukayeseye kalkışmak gibi olur... Fikret, Avrupaf Türk edebiyatı içinde, Abdülhâk Hâmid'den son- ra en büyük Türk şairidir. Hüsametiin BOZOK

Bu sayıdan diğer sayfalar: