10 Ağustos 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIKÖY SAYFASI vE Otobüsler KADIKÖYÜN EN BÜYÜK BELÂSI BUNLARDIR Kadıköyünde Otobüsle Vapura Nasıl Yetişilir Kadiköylü bir karlimiz ya- zyor: Fenerbahçedeyim. İstan- bul'a 10,30 vapurile ineceğim. Otobüs bekliyoruz. Benim gibi iki Alman kadını ve bir semt esnafı da, bir türlü gelmiyen arabayı bekliyorlar. Üçü de 10,30 vapuruna yetişmek mec- buriyetinde imişler. Alman — kadınlardan — biri saate baktı: Onu çeyrek ge- giyor. Güneş tepemizde. He- pimizde de sabırsızlık var.. Semtin esnafı saatine baktı: Onu yirmi geçiyor. Vapura yetişemiyeceğiz. Karşıdan otobüs sökün etti. | Oh neyse, hele şükür. Biz va- puru kaçırmaktan kurtulduk. Atladık , otobüse ve hep birden sorduk: — Vapura yetişeceğiz de- ğil mi?. — Tabü efendim, tabil, hiç telâş etmeyin.. Huekeguârıbı tıklım tıklım. Yanıma yerleşen Alman kadın- lardan birinin kolundaki saate bir göz attım : Onu yirmi üç he.ciyor. Hatta yirmi üç buçuk, lüm ya vapura yetişme mes- elesinde saniyelerin ehemmi- yeti mahsusası vardır. Kalamış. Zink durdu. Niye durduk? İçerde yer yok ki.. Meğerse kontrol binecek- miş arabaya. Haydi binsin. Fakat gene hareket etmiyoruz. Neden? Meğerse kontrol memuru, imti- yazlı müşterilerden oldukları anlaşılan iki beyefendiye araba dahilinde yer aramakla meş- lmüş. Beylere yer bulundu. Ç:m gözle tekrar saate dikiz ettim: Vapurun hareketine dört dakika var. — Haydi hareket edelim yahu. Vapuru kaçıracağız.. — Telâş etmeyiniz efendim, Daha 15 dakikamız var.. — Nasıl on beş dakika? Benim saatim onu yirmi beş geçiyor. — Benimki yirmi beş buçuk. — Benikmi yirmi altı. Kontrol efendinin müşteri saatlerine itimadı yoktu. Emin bir sesle kendi saatini göste- rerek : — Sizin saatler yanlış efen- dim. İşte onu çeyrek geçiyor. Ne denir? Kontrol bu. El- bette saati de kontrollüdür. Her ne bhal ise hareket et- tik tekrar. Yolda bir iki müş- teriyi daha kucaklarımıza oturt- mak için durup bekledikten sonra Âltıyol — ağzı.. -Alman kadımının saatine baktım ki, eyvah on buçuğu iki geçiyor. Kontrol Ef. Altıyol ağzındaki tevakkuftan bilistifade yoldan geçen bir ahbabile ayak üstü ink]i üç lâf ılmeıdi.bVı müşte- ilerin saatile on bu, üç, dört, beş, beş buçukç:ğge is- keleye müteveccihen hareaet edildi. — Aman şoför efendi sür şunul. Kuş değiliz ya uçacak?? — Telâşa lüzum yok efen- dim!.. Ne buyrulur bu cevaplara, Bu cevaplara — ne buyrulur Ziyafet Sabaha Kadar Eğlence Ve Çalgı , Geçen hafta içinde Sabur Sami Bey, yine, Kadıköylülerce pek meşhur olan ziyafetlerinden birini vermiştir. Sebur Sami Beyin ziyafet- lerinin şöhreti şundandır. Bu zat misafirlerini ya bahçede ve yahut taraçada ağırlar. Ziyafette mutlaka bir de alaturka musiki bulunur. Sa- baha kadar mahalle halkı için rahat yoktur. İşte geçen hafta içinde ver- diği ziyafet te bunlardan biri idi. Ricalimizden bazıları da ziyafette hazır bulunmuştur. Gece geç vakte kadar yenilip içilmiş, sonra muşlara binilerek sabaha kadar denizde gezil- miştir. mülâhazasile iskeleye — vardık ki, vapuru koydunsa yerinde bul, kalkmış, yollanmış bile.. — Haydarpaşaya uğruyor galiba? — Uğramıyor. — Uğruyor.. Otobüs dahilinde bir müna- kaşadır başladı. Bereket ver- sin kontrol efendi yine işe müdahale etti: — Telâşa lüzum yok efen- diler; şimdi iskele memurlu- ğundan tahkik ederiz. Tahkikat, tetkikat yapıldı ve nihayet anlaşıldı ki vapur Hay- darpaşaya uğruyormuş. Çek bakalım Haydarpaşaya. Gürültü kıyamet, Haydarpa- şaya muvasalat ve kapılar ka- panırken vapura cambazvari atlayış... * Ahaliyi böyle makine gibi, fenni bir surette vapura yetiş- tiren otobüsün numarası “5,,ti. Kontrol efendinin ismini öğ- renemedik; kendileri, Haydar- | ada otobüs durur durmaz — Nasıl olsa vapur kaçtı... | eç bir bardak soğuk ayran içmiye gitmişti. Bu kadar yorgunluk, bu nizamü intizam; hakkıdır, ayran içmek elbette, telâşa lüzum yok efendiler... | KALAMİIŞ KOYÜU VE * * * BALIKÇI GAZİNOSU Kalamış - Moda koyu, dün- yanın en ıîıari.ku!âde yeridir. Hiçbir. diyarm ve iklimin bu kadar renkli, bu kadar ışıklı bir deniz parçası yoktur. Kalamış koyunda - sabahle- yin sandalla dolaşın.. Yan- tızda sevdiğiniz, fakat size mükavemet eden inatçı bir kadın olsun -tabii kayıkçı bulunmasın - mutlaka denizin tatlr serinliği -omu sizin göğ- sünüze sokulmıya mecbur eder, Kalamış koyundan, insafsız sevgilinizle Fener açıklarma doğra yelken açın - tabii ya- ninızda kayıkçı olmamak şar- tile - mutlaka gurubun ışıkla- rile dolan gözlerini sizin yü- zönüzde dinlendirmek ister. Cüneş battıktan son lamış koyunun Moda'da ten kıvrımındaki Bahıkçı zinosuna gi d rini sizin ellerinize teslim eder. Ben nice maceralar biliyo- rum ki, bir sabah Kalamış koyunda başlamış bir akşam Fener açıklarında devam et- miş, bir gece Balıkçı gazino- sunda düğümlenmiş ve niha- yet Kadıköy Süreyya salo- nunda bir nişan çayile tatlıya bağlanıvermiştir. Burası, Kadıköyün orta ta- bakasının — eğlenti — yeridir. Orada meşahire, ekâbire te- sadüf edemezsiniz.Daha ziyade göze çarpan,genç memurlardır. Bilhassa bahriyeliler, ban- kacılar, sporcular, arada s- rada da elleri kalem tütmak- ta mâhir, fakat cepleri delik muharrirler, Ben bu sene, Balıkçı ga- zinosu açılalıdanberi, iki şa- yanı dikkat sahneye şahit oldum. Biri: Gazinoda kimseler “yoktu, üç Muharrir arkadaş rakı içiyorlardı. Üçüde yanıcılıkta meşhur insanlardı. Birden, bir tanesi denizin kararilıkla- aa bakıp ağlamıya başladi. Niçin ağlıyordu? — Bilmem, belki şuzun zaman, bu - dün- yanın en güzel koyundan ayrılacağı için. İkinci vak'a şudur: Menç bir bahriyeli, yüzünü Modadan — tarafa — dönmüş, hazin, hazin, düşünüyordu. Niye düşünüyordu? Bilmem. Belki' 'de kaybolan beyaz duvaklı bir- gelin hayalini araştırmakla meşguldü.. Balıkçı gazinosunun mev- aşlıyor. Kim bilir simi, yeni burada daha neler göreceğiz? Keşşaf ! Kalamış Deniz Banyoları Sokaklara Numara Koyuyorlar Kadıköyün Sokakları. ! Bir. Otöbüs.. * | Deniz Hamamlarında ' Baloda Sabur Sami Ve Halit | Beyler Alkışlandı Perşembe akşamı Moda'da Bomonti gazinosunda ve Kala- , mışta Belvü otelinde - balolar | vardı. - Bomontideki — baloda kimse yoktu. Belvü çok kalabalıktı. Hatta bir müddet oturacak yer . bul- mak mümkün olmadı. Kadıkö- | yün bütün güzelleri orada idi. Danslar arasında muhtelif numaralar yapıldı. En ziyade beğenilen ve alkışlanan numara Sabur Sami Beyle İzmir meb'u- Psu Halit Beyin oynadıkları Zeybek havası oldu. Hele Ha- | lit Bey o kadar güzel oynuyor- | du ki halk hararetle kendisini alkışlamaktan ve dansı tekrar ettirmekten kendisini alamadı. | Balo sabaha kadar neşe | içinde devam etti. Su çelecek i |Kadıköye Su Getitrmek | İçin Bir Teşebbüs... İstanbul meb'usu Süreyya Paşa vaktile Operatör Emin Bey zamanında Kurbağalıde- reye kadar getirilen Kayışdağı suyunun Kadıköye kadar ge- tirilmesi — için Şehremanetine müracaat etmiştir. Kadıköyde — birçok -— imar eserleri bulunan * Süreyya Pş. bu süyun Kadıköye kadar getirilerek muhtelif yerlerde on iki çesme yapılmasını istemek- tedir. Emanet buna mvafakat etmediği takdirde halkın iane- sine müracaat edilerek bu işi başarabileceğini — beyan — et- | mektedir. Kadıköyde içecek su bu- lunmadığı için Süreyya Paşa- nın bü teklifinin Kadıköylüler tarafından memnuniyetle kar- şılanacağına şüphe yoktur. | HAFTADA BİR DEFA a D;rğmiz KADIKÖY BELEDİYESİ NEREDESİN? Kadıköyün Sözde Kü: çük, İşte Büyük Derdi Kadıköy evlerinden mühim bir kismında hâlâ havagazı kullanılır. Fakat — Kadıköyün havagazları hakikaten hava- dan galiba. İnsan mum yaksa daha aydınlık — olacak.. Ölü gözü gibi yanıyor, mübarekler, Kadıköy belediyesi bu işle alâkadar olmak gerek değil midir? Yoksa: “efendim —biz havayla alâkadar işlere karış- mayız, — deyip Kadıköylüleri Hayagazı şirketinin keyfine mi bırakacak? Kadıköy belediyesile ilk ta- nış olduğumuz — bir sırada, bu şikâyeti derhal nazarı dikkate alır ve her sayfamızda bizi: * Havagazları hâlâ ölü gözü gibi yanıyor, ey belediye nere- desin? ,, demiye mecbur etmez inşallah.. BEKÇİ ÜCRETLERİ Şişlide oturuyorduk. Ayda bekçi ücreti olarak “20, kuruş veriyorduk. Kadıköyüne taşın dık. Taşındığımızın — arifesinde bekçi kapıya dayandı ve biz- den “100,, kuruş istedi.. Pazar- lığa giriştik “50,, ye razı oldu: Bu ne iştir? Şişli başka bir memleket, Kadıköy başka pir memleket midir? Şehremaneti belediye ücret- lerini tesbit etmemiş midir?Eğer etmemişse ve bekçiler “gön- lünden ne koparsa ver, fakat ganice ver! , kabilinden üc- ret istiyorlarsa, bu halin önü- ne geçmek İâzımdır. KADIKÖY SOKAKLARI İstanbulun €n berbat so- kaklarının. mühim bir kısmı Kadıköydedir. Pis, berbat, geçilmez, Ar- navut — kaldırımı, darmadağın sokaklar.. Lâf olsun diye, son günlerde, ana sokaklardan bir itfaiye sulama Aarabası geçi- riyorlar. Ara sokaklardan, ma- hâlle içlerinden o da geçmi- yor. Eğer otomobil sığmıyorsa belediye buraların başka bir çaresine daksın. Toz, toprak yuta yuta hâl oluyoruz. Kadıköy belediyesi sokak- ların tamiri için hiçbir teşeb- büse girişmiyor.Zaten Kadıköy- de belediye varmı, yok mu? Daha farkına varamadık. Far- kına varanlar varsa bize haber | versinler. GAZHANE Kadiköyde Gazhane — ma- hallesi bir faciadır. Ciğerleri en sağlam insanlar, bir senede verem olur burada. Halbuki kalabalık bir mahalledir Gazhane Orada oturan vatandaşlarımızı hastalıkların * koyguna — birak- makta devam edecek miyiz? v

Bu sayıdan diğer sayfalar: