5 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Ağustos D B SON - POSTA N TİMURLENK Tillettedir nn - M. Marinoya Göre Türk Kadınının Mağarada Derin Bir Ayağı Güzellik Rekorunu Kırmıştır Süküt Vardı Bilâkis, Diyor, Spor Kadın İçin Çok Muharriri : Bir kadının gözü, ağzı, vücudu- nun heyeti umumiyesi ve nihayet eli ayağı ayrı ayrı manalar ifade | eden güzel bir tetkik mevzuudur. Bazı kimselere göre, bir kadının en şayanı dikkat ve tetkika Çete Reisi, Elemli Elemli Düşünüyordu| zeki bir adamdı. adamın, hattâ yardım Çete reisi, Akşam esir ettiği kendi arkadaşlarından göıcr:k vaziyete hâkim olacağını derhal Kabzasına ya- pıştığı halde kellesinin ve hiç olmazsa mevkünin — tehlikeye düşeceğini apaçık görüyordu. Hür mabpusun mübheykel en- damı, kendinin yıkamıyacağı ka- dar yüksekti ve onun kollarında bükülmesi müşkül bir kuvvet sı- rıtıyordu. — Mübareze, bir facia olacaktı. Çete reisi, değişiklik arayan yoldaşlarını memnun ve şahsıni berbat edecek bir sahnenin kah- ramanı olmak istemedi. Manasız bir babayiğitlik göslermektense zeki olmayı tercih etti: — Pehlivan, dedi, el. Keskin sirkenin punedir! ' Binbaşı, konuşmıya mütenezzil ir bir hareket yaptı ve ayni sertlikle cevap verdi: — Öğüt istemiyorum, '.ı'. mı istiyorum. Ya onu verirsin, ya geberir gidersin. — Ölüm ikimizin dolaşıyor pehlivan. Y lar, ya beni. Yt k san ölümü aramızdan oluruz. — Dedim ya, — Vermeyiz tepiniyorsun! — Han görmüyorum. Çete reisi, dağ h;ıyı!ıı?dd !»ir Ankılâp bekliyen, yeni bir reise anlamıştı. yumuşak zararı - kük arasında seni bu- konuşur- çıkarmış atımı İisterim. demedik ki ne kavuşup bayram yapmak - istiyen | haydutların — vefasız yüzlerine müstehzi bir nazar attı, onları umduklarından — mahrum etmek bazzile kötü kötü gülümsedi ve içlerinden birine işaret etti: — Kalk, anası yapılı uğursuz, Beyin atını getir! Ulcay Hatun, dikkat ve ibret- le manzarayı süzüyordu. Oraya girerken yüreği helecan içinde idi. Şimdi o halecan geçmişti, yerine mutlak bir emniyet ve garip bir merak kaim olmuştu. Bahadır kocasının sade endamile | ve cesaretile hırsız kümesini kor- kutması âdeta hoşuna gidiyordu. O gibilerin biribirlerine karşı renksiz bir rabıta besledikleri- SON POSTA OAT OU Havalı ve kHalç Yevmi, Biyasi 1 SONPOSTA FLATI TÜRKİYE Beneb 1400 Kr. p 09 'A; 140) » 400 800 » 150 309 * Gelen evrak geri verilmce llânlardan 'uliyot —alınmaz için mektuplura 6 kurujlu Pul lâvesi İâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruytur. tovap bıçağı kınından çıkardığı | | tehlikesinden herhalde | | reisine hürmetini | kabul edi istemiyordu.) ni bilmiyordu. Lâkin hepsinin de hareketsiz kalışından isin seri bir inkıyat ile kocasına boyun iğişinden memnun oluy du. Maamafih maksat uğruna ölmeyi ölüm uzak kalmıya savaşan bu adamlar ara- sındaki uzun mesafeyi de pekâlâ seziyordu. Daha o gece elli dost, asil bir heyecan ile kendileri için can vermişlerdi. Halbuki, bunlar, başlarını başsız. görmek - istiyor- dost ve bilenlerle hayastzca lardı ve çete reisine yardım et- | meyi düşünmüyorlardı. Anası kılıklı tabirile rafından tahkir olunan hırsız, genç binbaşıyı hürmet ve hayret dolu bakışlarile selâmlıyarak dı- şarı çıktı, gaspolunan atı getir- miye koştu. Mağarada derin bir süküt vardı. Mahpesten kurtulan adam, hâkimlerini mahküm eden | bir kahraman salâhiyetile, © $ kütu da idare ediyordu. Çete reisi, yine eli bıçağının kabzası elemli düşünüyordu hayran da elemli Öbür hbırsızlar, hayran pehlivan gencin can ve kan dolu | heykelini seyre dalmışlardı. O kılıkta ve o cür'ette bir altında bulunmak iştiyakı rinde parlıyordu. kalıklı denilen herif, müddet sonra geldi, çete değil, Binbaşıya baber reisin ermri bir At hazır! Silâhlarım? Beraber! Öyle ise ben gidiyorum, siz hoşça kalın! Ve reise dönüp öğüt verdi. — Pusu kurup adam soymak | yiğitlik değildir. Eli silâh tutan kişi © silâhı erce kullanmalı | O, baht işi filân diyip mur- dar san'atini ihtiyar etmekte ma- | zur olduğunu kekeleye kekeleye anlatmağa savaşırken binbaşı al- landı, Ulcayı gene terkisine aldı, hilesiz bir Ssamimiyetle yanına sokulup dizini öpen hırsızların bu vakur bir sükün ile ek uzaklaştı. okla taarruza uğra hatırına bile gelmiyordu. Çünkü kuüvvet — ve mefhumuna çok büyük kıymet veren adamla- bir hatıra cesarel rın Şşu macerayı aziz olarak saklıyacaklarını biliyordu. (Aksak cihangir yine gözleri- »i açıp kapadı. Sahneyi kaybet- bakınmak memek için, etrafına Ulcayın - ta- Yol, binbaşı ile | kip ettikleri yol, yürl nemiyecek kadar — karışıklı. Ağaçlar sıktı, toprak kaygandı. Binbaşı, elile dalları ayırarak, o daliardan gü- zel karısının gül yüzüne bere bulaşmasını — men'etmiye yordu. Sahibini bulmaktan mah- zuz görünen at, şuurlu adımlarla ormanın inadını yenmiye çalışı- urdB“ul suretle bir müddet gidi- dikten sonra genç binbaşı attan indi, bir koluna dizgini, bir. ko- luna da - karısını geçirdi. Yaya olarak ovaya doğru inmiye ko- Karı, koca, çoktanberi yemek koymamışlardı. ( Arkası var ) yuldu. ağızlarına ve re- reis ta- | | Teri | rıdir. Ümun savaşı- | lâyık tarafı ayağıdır. Kadın aya- ğından bedii heyacan duymanın zevkine varabilenler onları çeşit çeşit tasnife tâbi tutmuşlardır. Bazılarına göre, 36, nihayet 37 nur yukarı — ayaklar hiçbir mana ifade etmez ve 38 numara ayaklı bir kadın mutlak surette çirkindir, Bunlar büyük ayaklı — kadınların — ellerinin de çirkin olacağını ileri sürerler. Bir muharririmiz şehrimizdeki lüküs kadın ayakkabıcılarile gö- rüştü. Çok şayani dikka cevaplar aldı. Muharririmiz, kadın ayakkabı- cılarına şu suali soruyordu: “ — Bugün Türk camiasında adan | yaşayan muhtelif unsur kadı- larından hangilerinin ayağı daha güzeldir?,, Muharririmizin bu suali bu- gün de şehrimizin mâruf kundu- racılarından M, Marinos'ya sor- . Marinos diyor ki: — Umumi bir tasnif yapacak olursak muhtelif unsurlara mensup kadınlar arasında bir fark bula- Çünki Rum, Ermeni ve artık tamamen Daha — doğrusu iğnle beraber garplı- mayı Türkleşmişti Türk kadır laşınışlar Fakat bizim kadın iskarpin- üzerinde uğraşmamız, bize tasnif hakkını vermiştir. Bence en gürzel ayaklı kadın- lar Türk kadınla- e Musevi ve Türk kadınları, zarif, küçük, yumuşak ve beyaz ayaklara maliktirler. Bilhassa zengin Türk kadınlarının ayakları bedi bir - güzelliktedir. Fakat sınıf sınıf — ayıracağımız Türk ve sair kadınları da derece itibarile güzelliklere maliktirler. Meselâ, fakir ve yoksul ka- dınların ayakları bittabi çirkin oluyur. Ç mki bunlar daimi su- rette çalışmıya, kaidesiz olturup kalkmıya mecburdurlarlar. Halbuki orta halli kadınlar, fakir kadınlardan daha güzel ayaklı oluyor. Fakat bence bütün bu güzellikler oryantaldır. Yani yumuşaklık ve etlilik gözelliğidir. — Ayak çirkinliğine — misal ve Musevi gösterir misiniz ? — Bu sualinize şu şekilde cevap vereceğim : Ayas güzel- liğinde Türk ve Musevi kadınları ön sıradadır. Ermeni kadınları ondan sonra gelir. Ermeni hanım- larında ayak numarası 36 dan başlar, 40 numaraya kadar büyür. | — Türk ve Musevi kadınla- rının ayak güzelliklerini siz nasıl buluyorsunuz ? — —Güzel.. Güzel amma, onlar- daki güzellik ekseriya ayak bi- leğinden aşağıdır, 32 derece kü- çüklüğünde bile bulunan bu | ayaklar bence sabahtan akşama kadar güneş görmemiş, hava al- | mamış, işlememiş ayaklar gibidir. | Bunlar çevik değildir. Hare- ketleri pek azdır. Halbuki bir Alman veyâhut Amerikan kadını hiç böyle değildir. Filvaki Ame- rikan ve Alman kadınlarının ayak bileğinden — aşağı çirkindir. Kemikler İ olan — kısım kabarmış, et kal- Faydalıdır | Mmamiştir. Fakat diz kapağından aşağı olan kısım tamamile mev- zun, şekilli ve bedildir.. — Kadınların ayaklarını bo- zan spordur. Diyorlar, me ders- siniz?.. — Asla... Kadınların ayakla- rını güzelleştiren spordur derse- ler, hak Kadın ar- tık yalnız ev süsü, ihtiyaç gıdası olmaktan çıkmış, erkeğe kafa, iş yoldaşı olmuştur. Ben kadının spor yapmasını isterim. Gezmesini, erkek gibi konuşmasını, yürümesini isterim.. — Fakat kadın o zama erkekle karışmış bir halita olmaz mı? — Bu doğru.. Biz henüz kıs- kanç sayılıriz. Kadımın evde otur- | masını, bizi işimizden sonra bek- lemesini isteriz. Fakat bir Ame- | rikalı, bir Alman böyle düşünmez. Kadın ayakları bizde de 30 sene kadar bir müddetten sonra Alman kadınları gibi, — yalnız alastiki bir kemik olacaktır. Bu suretle eski güzellik kayboluyor, veririm.. üGı;ğen (Dünkü nüshadan devam ) Birerer adet kart alacaklar : Adana manifatura Bey € 'at l mab 5 PDürce | Metmet Ze tüccarı t Ha Kayser 10 Mümtaz, lebesi ilerde bİ kargık ransız Ayak ve bacak güzelliğini mezceden bir sinema yıldızı fakat buna mukabil hareket eden cıva gibi oynayar sert, kuv- vetli bir kadın ayağı ortaya çıkıyor. Ayni zamanda, Türk kadınının bu suretle dizkapağından aşağı olan kısmı da mevzün ve güzel olmıya yüztutuyor demektir. — Bizde en küçük derece 32 dediniz? Avrupada böyle numara bulunur mu? — Kat'iyen, Avrupada —en ufak kadın ayağı 38 dir.. En bü- yüğü'ize 40'de kadar çıkar. Bu 44 santimetre ayak, daha ziyade İsveç ve Nurveçte bulunur. Haddizatinde bu kadar büyük ayak bize çirkin görünmektedir. Fakat buna mukabil bu gibi ka- dınların vücutlarile ayakları ara- sında bir tenasüp vardır.. — Aceba Türk kadınının ayağı, Avrupa kadınları arasında bir mevki alabilir mi? — Hiç şüpbesiz.. Çünkü Türk kadınının ayağı şekilli ve düzen- Kdir? YA Bilmecemizi Doğru H_alledenler dürü keri İaçelebi demirci 11 Kırkağaç G4 Adana İst 4V M Şofik n Ağlncı « oğlu Un Sadık Bey ve Hlazımlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: