15 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

15 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! | i t k | f k 4 Sayfa —— — —— — ' f Arada Pir i Gelişigüzel Musahabe Kiş Mevsimine, Havaların So- umasına Ve Şosonlara Dair. Gökyüzünün yüzü küllendi. Bundan sonra artık bu yüze ve kışa rağmen devam eden açık havanın ve parlak güneşin geri geleceğini ummam. Mamafih zemane kızı gibi, zemane havasına da ivan olmayor. Bir de bakmışsın günün birinde yine ortalık günlük, (güneşlik elüverir. O zaman, okuyucularım, sakın bana kabahat bulınasınlar. Malüm ya, bu hava allahın günü rasatane raporlarını yalancı çıkarır; bundan birkaç yıl evvel | de Abdülfeyyaz Tevfik Bey üsta- dımızın mühim bir keşlini tek- sip etmişti. Ne de olsa havanın soğuduğu kalın kumaş tüccarlar'le, paltocuların o sevincinden, würcünün keyfinden bellidir. Hele bu kömüreünün keyfi... Galiba ortalığa buz gibi ayar dağıtan rüzgâra “karayel, , her tarafı bembeyaz karlarla örten mevsime (“karakış, denmesi de bu kâfir kömürcünün yüzünden- dir. kö- edipleri “afaka,, biriken “sehabı küdüret,, toplanmasından, “mür- gam hicretzedenin memaliki har- rel baldeye,, uçmalarından anlar- lardı. Artık, vaktimiz ufuklara bak- muya ve kuşların ne tarafa doğru uçuştuğunu (görmiye (o manidir. Onun için biz olsa olsa kalabalık bir tramvayın ayakta iken tutu nulacak yerlerine yağışlı bir gün- de önümüzden seke seke geçip yürüyen bir kadınu ayakları bakabiliyoruz. Tramvayların tutunulacak yer- lerinde (Oyaz haşeratını Okasıp kavuracağı (müjdelenen ilâçlar nn yerine romatizme, nezle ve grip ilâcı ilânları takıldı ve önü- müzden keklik gibi sekip giden genç hanım ayağının güzel bilek- | lerini şosonlarla örttü mü anla- yin ki kış çökmüştür. Zengin olmadığım İçin kıştan hoşlanmama iwkân yok, fakat bu soğuk mevsimde en çok üzül düğüm bir nokta var. — Hayır, kuşların kaybolması, ağaçların çınl çıplak kalması, kışın gelip firakin sinede yara « açması... O da değil; çünkü ar- tek kış visal mevsimi olmuştur. Kadınların o şoson giymesine üzülüyorum. Vakıâ, bazıları paçalı tavuktan hoşlanırlar, fakat ben öyle düşünmeyorum. Güzel bir kadın vücudu, narin bir ayak bileğinden başlar. Ha- valar soğuyunca bu şiir dolu müpteda, oldukça kaba bir de- rinin, yahut İâstiğin altına sakla | »iyor, İşin yoksa bekle artık bahar gelsin; diye... TOPLU İĞNE Antep'te Menehjit Gaziantap, (Hususi) — Burada bir enenjit vak'ası zuhur etmiştir. Bunun Üzerine sıhhiye müdürlüğü tedbirler almış balka ve mektep- lere âşı tatbik edilmiye başlan mıştır. Viranşehir Malmüdürlüğü Viranşehir, ( Hususli ) — Ka zamiz mal müdörüğüne Urfa Defterdarlığı Muhasebe Müdürü Atıf Bey tayin. edilmiş, gelmiş ve vazifesine başlamıştır. hazır | “Kaşın geldiğini, eski zaman Mektebe Kavuşan Bir Köy Mektep İhtiy . Nihayet Arzusu Nazilli (He sisi) — Hacr beyli köyü maa- rifi çok seven bir köydür. Mu- allimsiz ve mek- tepsiz kalan köy- leri çin sehe- lerce kaza ve vilâyet o merke- zinde öğraşmış- , Jar ve nihayet | köylerinde mek- tep açlırmıya muvaffak olmuş- lardır. Köylüler mektebin oher türlü nevakısının ikmali için de köy sandığında toplanmış olan 50 lirayı mekte- be vermişler ayrıca yeni bir sınıf | ilâvesi için -100 lira kadar vari : dat geliren şahst palamutluklar- dan müteşekkil meranın bu #e- > meki varidatını mektebe teberru A | Bitlis'te Sinema Aç''ıyor Ve Gece Hayatı Başlayor Bitlin ( Hususi ) — Kış bütün hususiyetleri ile başlamıştır. Kar yağıyor, sular donuyor ve her yerde o mütemadiyen yakılacak €şya — satılıyor. miz sokak- odun ve kömür lar. ve pazarları yığ nlarile dolu. Şehrin gece hayatı başlamıştır. Bu sene açılacak yeni sinema ile gece eğlenceleri bir kat daha artmış olacaktır. Belediye de kahve ve gazinoların temizliğine itinaya, sokak köpeklerini itlâfa başlamıştır. Kırık ve çatlak fin can, bardak, tabak kullanan esnaf cezalandırılacaklardır, e viies9 V* “nşehir'de Kaçakçılarla Jandrma Ara- sında Mücadele Oldu Viranşehir (Hususi) — Buraya 3 saat mesafede bulunan Âliye i köyünde 35 kişilik müsellâh bir kaçakçı kafilesi ile 14 üncü hu- dut taburu ikinci bölük jandar- maları arasında bir saat devam muştur. Bu müsademede hüviyeti meçhul bir adamın da kasığından yaralandığı anlaşılmıştır. Bu adam bir müddet sonra ölmüş, kaçakçı kafilesi eşyalarını bırakıp kaçmıştır. Yakalanan eş- ! yalar 5 merkep, 4 katır, altı at, elbise denkleri, sigara kâğıdı, petrol, alaca, ipekli kumaş ve | manifatura eşyasıdır, eşyalar ve maktul Viranşehre getirilmişlerdir. | İzmir'de Yeni Bir Gazete Çıkarıla- cağı Söylenmektedir İzmir. ( Hususi ) — Burada Fetih, Mustafa Âli, Zeynel Besim, İsmail o Hakkı, Ethem Vassaf Beylerin müştereken bir gazete | çıkaracakları söylenmektedir. Gazete müstakil olacak ve “Ser- best Türk , adım taşıyacaktır. Etbom Vassaf Bey cenup vilâ- i yetlerinde bir seyahat vapacak İ ve yeni gazetenin oralarda reva- cını “temin edecektir. Nazilli'de de bir matbaa ku- rulmaktadır. Tesisatın hitamından | sonra » Nazilli'de. “Güzel Yurt, | isimli bir yazete çıkarılacaktır. | rudur, eden şiddetli bir mücadele ol 60 dönüm İLE si Hecıbeyil köyü mektebi talebeleri etmişlerdir. Köy; yüz haneden ibarettir, Hacıbeyli mektebi, tek mu- | imile beş köyün çocuğunu ek İ de toplamış, el ele veren | mektep ve köy heyeti elvar köy- lere okuma sevğisini aşılamıştır. i Koz ve erkek 75 kişilik gündüz -PULATLIDA Koca Mehmet Bir Hârika Yaptı SR, i Ölen öküzünün yerine geçerek © l 60 dönümlük tarlasını süren İ Koca Mehmet Pulatlı (Hususi) — Kuşçu kö- yönde Koca Mehmet İsminde çok kuvvetli bir adam vardır. “Türk gibi kuvvetli, sözünün en canlı misali olan Koca Mehmet fskir bir adamdır. Bu fakirlik İ Mehmedin kuvvetini göstermesi ' için yeni bir vesile daha doğur- muştur:Geçenlerde Mehmedin çift #küzlerinden (o birisi © Ölmüştür. Mehmedin öküz almağa parasi öküz almadıkça da yoktur, öküzle tarlayı süre- tek İ miyecek ve topraga mahsulünü İ atamıyacaktır. Mebmet bu endişe ile biraz düşünmüş ve nihayet tek öküzünün yanına kendi geç- İ miş ve tam altmış dönüm tarlayı bu suretle sürmüştür. Öküzün yanında koşulu olarak tarla sür- mek kolay bir iş sanılmamalıdır. tarlanın o toprağını öklize eş olarak bir yandan bir yana devirmek şimdiye kadar görülmemiş, işidilmemiş bir kuv- vet nümunesidir. ve kuvvet reko acile Kıvranan Köy Halkı na Muvaffak Oldu talebesi, 50 kişi- j lik gece talebesi vardır. Hacıbeyli kö- yü; hava ve suyu ile meşhurdur. Varidatlı bir köydür. İncir, pamuk, vasi pa- lamut, zeytin mahsülleri var- dır. Ayrca ko- yun da besle- BİFS.. Burada, sene- de üç defa göç yapılır. Bu köyde idadi me'zur” bir muhtar vardır. tindeki çalışkan köy meclisi; mektep, su, yol İşlerini ehemmi- yetle takip ediyorlar. Bu köy halkı bütü köylülere (o nümune olmalıdır. Nazilli'de Yeni Belediye Reisi Ete Narh ı Koydu Nazilli (Hususi) — Hususi ve şahsi işlerinin çokluğu dolayısile Belediye Reisliğinden istifa eden eczacı in yerine Reis liğe (Bahriye omütekaitlerinden Şükrü Bey seçilmiştir. Yeni Be- | lediye Reisi ilk iş olarak ete koymuştur. Narilli ( Hususi ) — Açıl ması tekarrür eden orta mektebin derse başlama hazırlıklarına de- vam edilmektedir. Belediye mek- tebin zaruri masraflarını temin Derslere ayın on beşin de başlanacaktır. Erzin'de Bir Kredi Kooperatifi Teşekkül Etti Erzin, o (Hususi) Burada teşekkül eden ziraat kredi koo- peratifi meclisi idare azalığına Belediye reisi Halil Suphi, Hasan Ağa zade İsmail, İbrahim Ağa zade Ahmet, Sarı kâhya zade Mehmet, mua'lim Osman Beyler, murakıpliğe de ziraat memuru Sa- dık, Kara Mustafa zade Ahmet Beyler seçilmişlerdir, Erzinde Kuraklık Erzin, (Hususi) — Burada ve civarımızda oObâlâ kuraklık de- vama etmektedir. Şimdiye kadar hiç yağmur yağmamıştır. Mevsimi geldiği halde yağmurun başlama" ması bütün kazancını ekinden bekleyen köylüyü endişeye dü- şürmüştür, bereketli yağınurlara intizar edilmektedir. Balıkesir'de Bir Şerir Yaralı Olarak Yakalandı Balıkesir, (Hususi) — Beş ay evvel Balıkesir - Edremit yolunda bir soygunculuk o vak'ası olmuş ve soygunculardan bir çoğu yakalandığı halde Ezinli Mustafa bir türlü tutulamamıştı. Evvelki gün, Edremidin Hızır köyü civarında (o jandarmamızın pususuna düşen Mustafa sekiz yerinden (yaralı olarak . elde edilmiştir. Onun riyase- ! İ | ——— — Tarihi Fıkra Şimdi Yadırgayoruz! Zaman, neleri yâr ve neleri ağyar etmez?.. Dün, samur kür künün yakasını sar: bir yelpaze gibi ensesinde dalgalandıran ihti- | yarca bir zat, gelip geçenlerin gözlerini o sarı kıllar Üzerinde topluyor gibiydi. Bu kürk İkadınlarımızın sırtın- da gayet tabi görünürken bir erkeğin ensesinde neden tuhaf- laşıyor?.. Yahut, tarihimizin her sahifesinde ismi geçen kürk bu- gün bize ne sebople yabanc görlinliyor ?.. Babalarımızın, de- delerimizin (seve seve © sarım dıkları o bu. hayvan © postları, bu kılı sekolari biz neden ya: dırgayoruz? İşte zaman denilen inkilâp annesinin bütün sibri, bütün hüneri ve bütün kudreti buradadır. O, dünle bugün ve bugünle yarın arasında böyle düşünce ayrılığı, sevgi ayrılığı, telâkki ayrılığı yaratarak her devre başka bir sima çizer! Şimdi kadınlar İçin bir sün sayıp ta erkek sırtına aykırı düş- töğüne zahip olduğumuz kürk, vaktile resmi elbiseden sayılırdı, bir nevi üniforma mevkiinde bır lunurdu. o Zamannmzdaki askeri kostümlerdeki sırmalar, nasıl rüt- belerin derecelerini gösteriyorsa ktirkler de bir vakitler cinslerine, şekillerine göre ayni işareti verir- lerdi, sarındıkları vücudun içtimal derecesini gösterirlerdi, Bir kere “rical , den süytl- mak için mutlaka padişah huzu- runda sırtına o kürk “erkân kürkü ,, şeyhülislâmler “ fervei beyzâ ,, denilen o beyaz kürk, büyük hocalar kibar mü- derrisler “ muvahbidi , adlı kürk giyerlerdi. Kürk cinsleri, yani eski üni- formalar bu iki üç çeşitten ibaret değildi. Sarı çuhaya kaplı sırf samur, şalıya sarılı kakım, samur kontoş, kubur paça samur, çuhalı ! kontoş, kubur samur, sırt samur, ! bol yenli samur, serasere kaplı İ samur, erkân paça, Luruncu çuhalı paça, kubur yeni, bol yenli, sade kontoş, dört yenli, ağır sırt, bol yenli ve yeşil çuhalı sırf samur, serhatli, karsak, kakım, sincap, ferace, mevsim, miltan, maka, üstlük kürkleri vardı. Babiâlide, kethuda odası, re- isülküttap odası kadar “ kürk odası ,, nın da kiymeti bulunurdu. Sefirlere, genebi murahhaslara ve hatırlı misafirlere kürk ikram | edilirdi. Kürk, iktisat aleminde de bü- yük rol oanardı. İstanlda beş yüz kürkçü dükkân vardı. Bunların kâhyaları, müfettişleri vesaireleri mevcut olup sarayda da bir Kürkçübaşılık memuriyeti ihdas ve idame edilmişti. Evet, kürk hayatımıza bu ka dar karışmıştı. Askeri, ilmi ve mülki memurlarla saray adamları | başlarına giydikleri kavukla arka- larına aldıkları kürkten seç''ebi- Brlerdi. Türkçesi vaktile kürke itibar olunurdu. Nitekim Nasrattin Hoca merhum da, ilkin kovulduğu bir ziyafete, kürk giyip gitti.ten sonra kabul olunması Üzerine: “ Buyur kürküm buyur! ,, diyerek devrin bu hususiyetim — tespit eylemişiir. Ne kadar gariptir ki biz işte bu tarihi dostumuzu, zavallı kür- kü bugün yadıryayoruz. Çünkü zaman, onu gözümüze tuhaf gör terecek kudar değişmiştir. d ME

Bu sayıdan diğer sayfalar: