15 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖON POSTA İTTİHAT vEe TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — — İ Sabahaddin B.Son Derece Müteessirdi Te Nasıl doğda?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Ümitleri Boşa Çıkmıştı Şevket Bey, bir pilân hııırlımırı tı, Trablusgarpteki Nizamiye tu- burlarından istibdal olacak efradı abrarâne hislerle ve fikirlerle har zırlıyacak. Bunlar lstibdal edilir- ken, kendisi de beraberce vapu- ra aflıyecaz. İstenbula yakın bir yerde *v: güzide efradı karaya çıkarnca: — İstanbal üzerine yürü- yecel Evwolü (Nabı seraskeri) yi işga aclerek. Sonra da Abdük hamid »6"eyliyecekti. Bu hususta (firark Alonya'lı İsmail Kemal B. ) 1- de. muühabere edilmiş; onun da P- 16 7ivaki temin edilmişti. Şimdi de Sahahattin Beyin kem- dilerine HÜtihakı rica olunuyor. Muvaffakiyet halinde birçok va- itlerde bulunuluyordu... Teklif, prense pek cazip gelmişti. Fakat, prensten beklenen şey, yalnız kupkuru bir iltihak ve işti- rakten ibaret değildi. Bu iş için evvelâ bir miktar para ve sonra da bir ecnebi devletinin müzahe- reti lâzımdı. Bucu yapsa yapsa, ancak İngilizler yaparlardı. Buna binaen Prens Sabahattin Beyin Londra'ya kadar gitmesi, bu mes'- eleden baberdar olan Londra sefareti başkâlibi Reşit Beyle görüşmesi ve bu iki şekilde mü- zahareti temin eylemesi lâzımdı. Prens Sabahattin Bey, evvelâ Parise geldi. Oradan Londra'ya geçti. Reşit Beyle buluştu. Onun vasıtasile bir takım kapılara baş vurdu. Fakat, bu kapıların hep- sini de kapalı buldu. Çünkü böyle bir akibeti meçbül bir iş için hiç kimse para veremiyor, İnçiltere hükümeti de: — Ben, bu işe fi'lan muave- net edemem. Ancak böyle bir haraket vukuuna müh-lefet et- mem. Demekle iktifa ediyordu... Bu, bir — muvaffakiyetsizlikti. — Fakat prons, ümidini kesmedi. Trablus- garp'la muhabereye girişti. Fara mes'elesinin Trablusgarpte halle- dilmesini tavsiye etti... Şevket Bey, her Fedakârlığı göze alarak, | halledeceğini zannediyor- | bu işi ve harzır. bulunmaları rek İsmail Kemal Sabahattin Beye haber yollayor- du... İngilterenin verdiği menfi cevap üzerine İsmail Kemal Bey derhal geri çekildi; (İstanbul üze- rino vapılacak harekete şahsen iştirak edemem. Ancak muvaffa- için ge- kiyet hasl olursa, gelir, sizinle | beraber çalışırım ) diye mektup gönderdi. Recep Paşa meseleden haber- tecrübe | görmüş adam, bu teşebbüösün ve | dar edildi. Lâkin bu kadar mecnunane bir şey oldur Beye, gerek | ÜUMUMA Tetrikamızda lemi geçen Abdullah Covdet vae İshak Süküü Beyler bu fikirden vazgeçirdi... Prens Sabahaddin Bey, bunu haber alınca son derece müteessir oldu. Çünkü bütün ümitleri, tebah olmuştu, * Maamafih, Trablusgarpte (İtti- hat ve Terakki Cemiyeti ) nin ( Yedinci şube ) sini açmış olan Yaver Şevket Bey boş durmuyor oradaki menfileri birer birer ka- çırarak Avrupadakilere iltihakını temine — çalışıyordu... — Bunların aralarında çok kıymetli gençler vardı.. Kaçanlardan bir kısmı, Sabahattin Beye thihık ediyor, bir kısmı da, Ahmet Riza Beyin mubitini tercih eyliyordu. Darüşşafaka — mezunlarından Sabri EF. isminde bir genç, (Rü- sumat nezareti ) tahrirat kalemine memür edilmişt. Bu genç, ÂAz zaman zarfında fransızca öğrendi; ve muharrirliğe özendi. Maruf olmıyan bir Fraons z mubarririnin (İki Frak ) isminde küçük bir komedisini terçüme - etti. Kstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu , !îl IHIII[L!N.'!II | zevBeK YA süMA " Herkes ( Sarı Zeybek ) operetini mutak. görmelidir. Bu akşam saat 21,30 da ARI ERTUĞRUL SADETTİN T. A. T. Fransz Tiya rosunda OTHELLO MOAN CRAWFORD GLORYA Si Bonu | ! kitap şeklinde bastirmak istedi. O devrin kanunu — mucibince | Rubsatı ııımlyıiinl istihsal ) etmok İçin oserini bir istida ile Mexif nozaretine verdi. Nezaret wzrkadan da (berayı tetkik ) ) (Eazüzmemi taftişi ve muayene heyeti ) ae vorildi. Sabri Ef., arada sırada maarif nezaretine uğrayor, eserinin tet- kik olunup olunmadığını soruyor, her defasında menfi bir cevap aliyordu. Bir gün, akşam ezanın- dan sonra Sabri Ef. nin kapısı çalındı. Bir polis ile mahalle bekçisi, kendisini kapıya çağırdı: — Sizi biraz karakoldan ie- tiyorlar, Buyurun... Dediler, Sabri Ef. yi çalyaka ederek karakola getirdiler.. Ka- rakolda, redingotlu, uzun ve kırmızı fesli iki adam oturuyordu. Sabri Ef. içeri girer girmez polise: ğ — O efendi bu mudur?.. Diye sordular. Sabri Efendi şaşırmıştı. Git- tikçe hayreti artıyor, bir yanlışlı- ga kurban olmaktan korkuyordu. Açık bir surette hüviyetini söyle- di. Böyle tevkifi mucip hiçbir cü- rüm ve kabahatı olmadığını iddia etti; fakat, derdini dinletemedi... Kapıya derhal bir kapalı araba getirildi. Sabri Efendi, o rediw- gotlu efendiler tarafından arabaya bindirildi. Doğruca Yıldızda (Ra- gıp Paşa Doiresi ) ne götürüldü Aşk - Prensi DON JOSE MOJIİKA yara sadam tagann! edilea en güzel #şk sarkıları "oRRR” SİREĞKSINBA KARA KARTAL filminde — dinliyeceksiniz. ve CLARK GABLE NEMASINDA DANS CiNNETİ Muazzam ve ğunu düşünerek, müteşebbisleri ! ihteşem filminde parlak muvaffakiyetler kazanıyorlar. FERAH SİNEMA'on Büyük varyete programı, hokkabazlar kralı ROLF HANSEN'ie tamamlandı... VORTLAYLAR'ı LEFT ve RIİGHT'leri heyecan ve takdirle seyredenler Program - saat 9,30 da ROLF HANSEN'i içinde kalıyorlar. başlar, Boğaziçi, Kadıköy vapurlarına görünce hayretler yetiştirilir. Fiatlar geçen Ramazanlar gibidir. Almanya'da İngiliz Casus'l;'; Casus Şebekesi Elini Da nanmaya Kadar Uzatıyo — Hulâsa — Vilhelmahafen Alman İlmanında, bir gece, bir köşke hırsız girmiş- tir. Bu adam Galva isminde bir polis memurudur. Arkadaşı Jeni- ko ile beraber arasıra, bu gibi işler yapmaktadırlı Glava, son girdiği evde yakayı «le vermiştir. Bu evde, Potersen İeminde bir gasus oturuyor. İi polle memu- runu da kapırdanamıyacak surette avucunun İçine alıyor ve onları, Alman kruvazörlerinden Fon der Tan hbakkında bazı — malümat almıya memur ediyor. Ertesi gün pazardı, Jenike kiraladığı bir Muşla limanda demirli bulunan fon der Tan kruvazörünü ziyarete gitti. O gün Jenike izinli idi. Bundan istifade ederek geminin başdü- mencisi Ehlers'le görüşmek isti- yordu. Jenike ile Ehlers eskiden- beri — tanışıyorlardı. — Aralarında birat da akrabalık vardı. Ayni zamanda Ehlers Jenikenin baldızı ile nişanlı idi. Bu sişanlılık epey zamandanberi sürüklenip gidiyor- du. Çünkü Ehlers para bulup ta bir türlü düğününü yapamamıştı. Kruvazöre gidip te — Ehlersle görüşmeden evvel de baldızile başbaşa vermiş, uzun — boylu konuşmuştu. O geceyi her üçü şehirde başbaşa geçirdiler. Ehlers'le nişanlısı, Jenike ta- rafından şebrin ileri gelen bir muzik holuna götürüldüler. Bu, onlar için beklemedikleri bir şey- di, Bardan sonra güzel bir lokan- tada da yemeğe davet edildikleri zaman hayretleri büsbütün arttı. | Onlar yemek yiyip şarap içerler- ken karşılarında Glava'ı buldular. Sırtında güzel bir sivil elbise vardı. O da masalarına oturdu. Muhavere, — Jenike'nin idaresile Ehlers'in — evlenmesi- meselesine intikal etti. Baldızının, bu işi bir an evvel tahakkuk etmiş görmek istediğini onlattı.. Hep beraber bir takım çareler arandıi. Gece geç vakit ilk şampanya şişesinin tıpası patlarsen Jenike, müstak- | bel bacanağının eline 1000 mark- lık bir banknot sıkıştırıyordu. Bu; karar verilen düğün için ilk mas- raflara ait bir avanstı. Ehlers Jenike'nin kendisi gibi meteliksiz bir adam olduğunu bildiği için bu cömertliği dikkatini celbetmişti. Fakat, alkolün tesirile Jenike'nin bu hareketi üzerinde fazla dur- madı. Çünkü fikrini — işletecek vaziyette değildi. Parayı cebine attı va İçmeye devam etti. O günden sonra, hemen her zaman, vazifesini bitirir. bitirmez 'Museviler Ve Tüîkfî_ | Gelibolu Musevileri De Türkçe Konuşacaklar Gelibolu, 15 (Hususi) — İzmir Musovileri gibi şehrimizdeki Mu- yolcayı bırakıp Türkçe konuşmıya karar verdiler. Bu hareketin ba- şında bulunan Museviler “Türkçe konuşma ve konuşturma birliği,, ismi altında bir teşekkül vücude getirdiler. Birliğin yirmiden fazla faal azas: vardır. Bu azadan hep- sinin, bilhassa eczacı Vitali Efem- dinin şivesi bir Türkten farksızdır. | Birliğin faal azası Musevi evlerini we dükkânlarını dolaşarak türkçe konuşmak hareketini canlandırı- yorlar, — 5, S. Ha Madenleri eviler de kendi aralarında İspan” Jenikenin ilk işi Ehlerse mül olmak üzere Fon der Tan kruv: zörüne gitmek oluyordu. Gem den ayrılır ayrılmaz doğruca b kahve veya gazinoya gidiyor, kalarından Glavs'de yetişiyor hep beraber vakit geçiriyorlard Fon der Tan kruvazörünün b dümencisi, arkadaşlarının bu kı dar parayı nereden buldukla: halledemiyordu. Jenikenin verdij bin mark ile eşya aldılar. Nişi hsı güzel bir apartıman buld dayadılar, döşediler ve içine yı leştiler. Fakat bütün bu hazıri lar, onu 3000 mark borca sol muştu. Bir gün, bir sarhoşl anında Ehlers mall vaziyetin bozukluğunu — arkadaşlarına lattı, borçlarından bahsetti. Gündüzleri, gemi güverte de vazifesini yaparken bir kâl gibl üzerine çullanan bu ağırl altında eziliyor gibi olur, bu içinden nasıl sıyrılabileceğini d şünürdü. Bundan başka, o vak kadar gayet mütevazı bir olarak — tanıdığı — nişanlısında an! bir değişiklik hasıl olmuş! Her verilen ve her bulduğu kanaat eden kızcağız, bütün borçlarının yapılmasında b &mil olmuştu. Bu endişe'er, hep gündi mahsustu. Fakat akşam olup arkadaşlarının âdeta zorla ki disini meleri neticesi, kafası duman dığı zaman, herşeyi yerli yeri: ve gülpembe görüyordu. Son manda, sık sık, arkadaşlarının paraları nereden — buldukl: sormuş, aldığı cevap ta ğgişmez bir mahiyet almıştı : nike bir mirasa kondu, deni) du. Buş mirastan gelen ilk kıt tılardı. — Asıl servet - sonrâ akacaktı. Borçlarının — gırtlağını aştığ” ve bu yüke artık tahammlil moz bir hale geldiğini söyledi! akşam, Jenike uzun boylu dü nür göründü, sonra birtakım hatler verdi. Ayni zamanda na$ vermekle de kalmıyarak kendist” yardım edeceğini söyledi. Ken? her ne kadar mirasa konmuş de, paranın tamamını - almam Bu işle alâkadar bir adam ki parayı ondan alacaktı, sabah için, bu adamla, bu meselesini halledeciğini vadöj Ayrıldılar. O akşam, Fonder kruvazörünün başdümencisi Eb'İ her zamankinden daha sarhof halde gemisine avdet ediy0 Arkası VAf Yalnız Bakır Değ"' Altın Da Var Ergani bakır madenlerini! $ rar işletilmesi münasebetile Ergani matasarrıfı Mihran V » cıyan Bey beyanatta buluf bu madende mebzul mit altın bulunduğunu ve sent beri su gibi akıp - gittiğii ni miştir. iüzz—— Bir Alim Casusluk Mazfy Paris 14 — Franmz olan ve Politekaik tıdrlll: bulunan M. Eydu yaz me'fleğ İtalyan Alplarında bir ıeg_”" mışti. Bu Fransız - âlimi oratadan kaybolmuştur. , haberlere göre bu âlimit y # hükümeti tarafından casut'Ül altında tevkf edildiği aN9f M. Eydu'nun tahliyesi için maslar yapılacaktır. e TC PLLA N bir meyhaneye sürüki w VA YA Bra —-.

Bu sayıdan diğer sayfalar: