12 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

12 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Geceleri Sokaklarda Kimse Yok İzmir (Hususi) — Kazanan ve didinen İzmir hiç mi hiç sarfet- miyor. İzmirde eğlenecek, vakit geçirecek bir yer yok. İzmirde geceleri baş dinlendirecek, eğle- necek belli başlı bir gazino yok. İzmirde saat dokuzdan sonra so- kaklarda adam yok. * » İzmirliler bu kadar zevksiz ve neş'esir mi ? — Hayır, İzmirliler zevklerine ve neş'elerine çok düşkündür, Karzandığı derecede eğlenmek. zevkini tatmin etmek istiyor. Fa- kat şimdiye kadar İzmirde bir gazino yoktu. Yazın İzmirde eğ- şlenmek istiyenler Karşıyaka sahi- Sinden başka bir yere gidemi- gorlardı. Yalnız Karşıyakada — birkaç sıra kahvesi ve gazinomsu yerler vardı. Kışın ise İzmirde gidilecek bir tek sinema var. Gençler için de -0 da cumalara munhasır - bir spor sahası bulunmaktadır. Bunun haricinde eğlenmek iste- yenler, yazın Çeşme plâjların, Yamanlardaki umumi kampa ve İzmir civarındaki mesire yerlerine gitmektedir. Kışınm ise evden çık- mamak, eğlenmek için en iyi Çare... * İzmirde şimdi bir şehir gazi- nosu var. Son zamanlarda iki de 'bar açıldı. Bar demişsem orada 'tanınmış artistler — bulunduğunu zannetmeyin... İstanbulun ötesin- de, berisinde dolaşan tanınmış ecnebi kadınlar, İzmir barlarında Prima donmalık vazifesini görüyor. İzmir, geceleri saat dokuzda uykuya yatıyor. Bir Adamdan Bir Metre Barsak Çıkardılar Tokat ( Hususi ) — Şehrimiz Çahalisinden Ka- dir. oğlu Mus- tafa Ef. ismin- de bir adama * burada mühim bir ameliyat ya- © pilmiştir. Müs- £ tafa Ef. muh- tenik — fıtıktan $ hastalanar ak hastaneye git- miş, muayene edildiği zaman Barsağı — kesilen operatör Talât Mustafa Ef. Kadri Bey tarafından derhal müdahaleye lüzum görülmüş ve barsaklarında kangren başladığı anlaşılmıştır. Yapılan — ameliyat neticesinde Mustafa — Efendinin barsaklarından bir metresi kesi- miş, yeniden eklenmiştir. Hasta iyi olmuş, çıkmıştır. Sarayda Pehlivan Güreşleri Tekirdağ (Hususi) — Saray kazasında büyük pehlivan güreş- leri tertip edilmiştir. Bu güreş- lerda müsabıklardan başa, 75, büyük ortaya 40, küçük ortaya 20, desteye de onar lira mükâfat verilecektir. Tekirdağ avcıları Barbaros nahiyesinde bir eğlenti — tertip etmişlerdir. Eğlentiye bütün ai lar ve h irak e ke etmiştir. SON POSTA Ağustos 127 Klişe, İzmir'de Yeni Yapılan Binalar 77r.rkit Ticarete Sekte Verdi İzmir(Hususi) — İzmirin — büyük yangınından son- ra, — programsız ve şuursuz . bir şekilde İzmir or- tasında yükselti- len binalar, İz- mirle — birlikte, Türkiye — iktısa- diyatında geniş bir yıkım vesile- si olmuştur. Bugün İzmi- re, hariçten ge- len bir adam, yangın sahasında yükselen üç dör katlı beton binaları görün- ce, belki de İzmire karşı takdir hissile meşbu ,bulunuyor. Fakat bu zahiri görünüşün ortasından sırtan Yıkım, olsa olsa insanı teessüre sevkedebilir. 924-925 seneleri içersinde İz- mir belediyesi şehir plânını tan- zim ederken hesapsız ve düşün- cesiz olarak hareket etmişti. Be- lediyenin tanzim ettiği plân mu- cibince şehrin yaungın sahası kısa bir zaman içinde yapılacak, tica- ret merkezi yangın sahasına inti- kal edecekti. n Filvaki bu fikrin cazibesine İzmirin yeni binaları kendisini kaptıran belli başlı ser- mayedarlar, bir binaya iki, üç yüz bin lira dökmekten çekinme- diler. Manifaturacılar, terziler, ka- vaflar için geniş çarşılar vücuda getirildi. Her tüccar, mağazasındaki malı satarak, varını yoğunu bina- nin yapılmasına hasretti. son on senede İzmirde yapılan binalara 60,000,000 lira sarfedil- miştir. İzmirin iktısadi varlığından koparılan ve bir kenara depo edilen bu milyonlar İzmir tücca- | | yonlardan ileri gelmektedir. Şehri rının işini küçültmüş, başını derde sokmuştur. Bugün, yeni yapılan binalarda, kiralar yok pahasına- dir. Üç katlı, geniş bir binayı l Fransadan Bir Katilin İadesi İstenildi Viranşehir ( Hususi ) — İşban köyünde alacak yüzünden bir ci- nayet olmuş, Timoş oğlu Âli is- minde bir adam muhacir Halidi öldürmüştür. Ali borcunu verme- diği için muhacir Halit mahke- meye müracaat etmiş ve Alinin mallarını haczettirmiştir. Ali bun- dan muğber olmuş ve bir gece Halit uyurken beynine iki kurşun sıkarak öldürmüştür. Ali vak'ayı müteakip kaçmış ve Fransız top- rağına geçmiştir. Katilin iadesi için Fransa nezdinde teşebbüsatta bulunulmuştur. Malatya'da Çıkarılan Heykeller An- karaya Gönderiliyor yi l ee =nıu asarı atika mi'ııehuıı: M. Dölaport tarafından yapılan hafriyatta meydana çıkarılan E— ip kıymettar heykellerin Anka- raya nakli takarrür etmiştir. Bu- nun için Maarif” Vekâleti 1300 lira tahsisat vermiştir. Eski Bir Muallim Öldü İnegöl ( Hususi ) — 31 sene- denberi memleketimizde bilâfasıla hizmet eden muallim Hafız Yusuf Bey vazifesini ifa esnasında zatür- reeye tutulmuş ve kurtarılamıya- rak ölmüştür. Hafız Yusuf Beyin ölümü mu- hitte büyük bir tcessür uyandırmış, cenazesi bütün muallim ve mü- nevver arkadaşlarının - iştirakile, yetiştirdiği — binlerce — talebenin elleri Üüzerinde taşınarak ebedi “metfenine nakıl ve defnedilmiştir. altı, yedi yüz li- raya icarla tutmak kabildir. Bununla İzmir- de kira ve icar- ların ucuz oldu- ğu zannedilmesin. Kordonda, Alsan- cak istikametin- de - bina kiraları 1000 liradan 2000 liraya kadar değişmektedir. Bina yaptıran- ların dörtte üçü, binalarını ikmal etmek için var- larını, yoklarını bitirmiş, ellerine birer bina iskeleti geçmiştir. Bina yaptıranların yüzde 35 i, para almak için binaları ipotek etmek — mecburiyetinde — kalmış- lardır. Eğer, İzmirin iktısadi verimi, bugün, üç sene evvelkine nisbetle yüzde 48 derecesinde azalmışsa, bu da binalara kapatılan ve ticaret sahasından çekilen mil- yapalım ve güzelleştirelim derken yüzlerce büyük tüccar, bu ağır yükün altında ezilmiştir. Mardin Muallimleri Tetkik Seyahati Yapıyorlar Tetkik seyahati gapan Elâziz ( Hususi ) — Mardin muallimlerinden 17 kişilik bir grup Birlik reisi Nurettin Beyin delâle- tile Mardine gelmişlerdi. Burada muallimler birliği tarafından Mar- din muallimleri şerefine bir ziyafet verilmiş, samimi hasbihaller ya- pılmıştır. Mardinli muallimler bu- Mardin muallimleri rada bir haftadan ziyde kalmışlar Elâziz mekteplerini, imalâthane ve fabrikalarını, memleketin görü- lecek yerlerini gezmişler, Harput havalisini gezmişler, bir- hafta kaldıktan sonra yapmakta olduk- ları tetkik seyahatine devam etmek üzere şehrimizden ayrılmışlardır. Çeşmçn Plâjlar;nda Kalabalık aiğrtLe Çeşme plâjlarından biri )— Havalar çok sıcak gitm h atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalı n ir ve etraf kasabalardan gelmektedir. | Bütün oöteller dolmuştur. yüıfiı:l_ı: yatacak yer bulamamaktadırlar. dır. Bu çoğu ektedir. plâj olmakta- #a d Nurullah Ata Herhangi bir yazıda, edebi- yattan anlıyanı en çok sinirlen- diren, anlamıyanın da çok hoşuna giden şey hiç şüphe yok ki şu “basma kalıp,, veya — “klişe,, (eliche) denilen sözlerdir. Bunları kullanan muharrir de, seven kari de fikri tembelliklerini isbat et- miş olurlar. Sadece tembelliklerini demiyorum, çünkü onlardan haş- lananlar belki en çok yazan ve en çok okuyan adamlardır; fakat kafaları tembeldir, yeni bir fikir halketmez, —eşya arasında yeni bir münasebet keşfetmez, öteden beri mevcut olanlarla iktifa eder. Fakat basma - kalıp sözlerle konuşmak, yazmak bir dil meselesi değil, bir düşünce meselesidir. Original bir tarzda düşünüp, bis- sedip de basma kalıp sözlerle yazan, konuşan bir adam tasav- vur olunamaz. Bir delikanlı sevgi- Tisine basma kalıp sözlerle aşkını bildirmek isterse emin olabilir- siniz ki hakikaten aşık değildir, göreneğe, vehme kapılmıştır. Zaten basma kalıp söz ne demektir? — Evelce — kullanılmış belki güzel bulunmuş - teşbihler, istiareler, mevsufa yakıştırılmış sıfatlar, birtakım cümle - şekilleri değil mi?... Bunlar bizim hakika- ten duyduğumuz heyecanları nasıl ifade edebilir? Ve yahut ki biz onların ifade edebileceği heye- canları ancak onların vasıtasile duymuşuzdur, binaenaley © heye- canlar bizim şahsi tecrübelerimi- zin mahsulü değil, yani kendi malımız değildir. Onları duyma- miz, onlarla müteessir olmamız Vehim, hakiki heyecanın göl- gesi, insana iyi kötü her şeyi yaptırabilir. Bunun içindir ki her ağlıyanın muhakkak — müteessir olması icap etmez; kendisi sami- miliğine kanidir, işte o kadar. Basma - kalıp sözler daima bir vehme delâlet eder. Bir kere kullanılmış bir sö- zün bir daha hakiki bir heyecan ifade etmesine imkân yok mudur? Elbette vardır, çünkü - insanlar biribirlerinden — büsbütün — ayrı mahlüklar değildir. Bir heyecanın biribirini hiç tanımamış, devirleri ve muhitleri ayrı iki insan tara- fından aynen duyulması kabil olduğu için evelce kullanılmış bir sözün yine bize taze gözük- mesi kabildir. Bir misal: “Yazın sıcaktan, kışın soğuktan egikâyet ediyoruz,, sözü ne kadar kullanıl- mıştır; bunu tekrar eden adama sinirleniriz. Fakat onu bir çocuk- tan luyduğumuz zaman iş deği- şiyor, çün! ? o zaman “taze,, bir tecrübenin bulunuyo- ruz. Bunun gibi bir yazıda bize basmakalıp gibi gözüken sözlerin başka bir yazıda güzel, hattâ taze gözükmesi mümkündür; asıl iş edadadır. Hakiki heyecanı ve- himden ayıran da yine yalnız edadır. Bundan kendi mesleğim için bir netice çıkaracağım: edanın ne olduğunu tarif etmek kabil değildir; bunun içindir ki tenkit bir ilim olamaz. İlmi tenkidin bir eser hakkında hüküm ver- meğe hakkı yoktur; halbuki ten- kit, büküm vermek demektir, o lıp_lde_ ilmi tenkit yoktur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: